Meral Akşener, İYİ Parti Genel Başkanlığı’na veda etti
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yerel seçim sonrası görevi bırakacağını açıklamasının ardından bugün başlayan olağanüstü kurultayda veda etti.
İYİ Parti Genel Başkan Meral Akşener, 31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerinde başarısızlığın ardından olağanüstü seçimli kurultay kararı aldığını açıklamış ve yeniden aday olmayacağını ifade etmişti.
İYİ Parti'nin olağanüstü kurultayı, ATO Congresium’da başladı. İYİ Parti Grup Başkan Vekili Müsavat Dervişoğlu, Grup Başkanı Koray Aydın, Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ve Kurucular Kurulu Üyesi Günay Kodaz’ın yarışacağı kurultayda, Meral Akşener veda konuşması yaptı.
Akşener, konuşmasına, üst kurul delegeleri, milletvekilleri, il ve ilçe başkanlarını selamlayarak başladı.
“Bin bir badireye birlikte göğüs gerdiğim sevgili kardeşlerim, her zorlu dönemeçte gücüme güç katan sevgili evlatlarım, genç kardeşlerim, gönlünü memleketine, yüreğini milletine adayan iyi ve cesur dava arkadaşlarım. Beşinci olağanüstü kurultayımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.” diyen Akşener, şöyle konuştu:
“Bugün karşınızda bu kürsüden son kez konuşuyorum. Çünkü bugün emaneti devretme günü. Hayatımın otuz yılını farklı dönemlerde, farklı mekanlarda, farklı imkanlarla memleketimizin geleceği, insanımızın iyiliği, devletimizin güvenliği için siyaset sahnesinde çalışarak geçirdim. Siyasi kariyerim boyunca beni motive eden tek bir şey vardı. O da tüm eğitim hayatım boyunca beni parasız yatılı okutan milletimize, bana büyük fırsatlar sunan Cumhuriyetimize ve her geçen gün tahrip edilen devletimize karşı vefa borcumu ödemekti. Bu uğurda 30 yıl boyunca bir kadın olarak zorluklarla, iftiralarla, tehditlerle karşılaştım. Her devrin fırsatçılarıyla, ahlaksızlarıyla, zalimleriyle mücadele ettim. Ama şunu içtenlikle söyleyebilirim ki; zihnimde, vicdanımda hep çok rahat oldu. Çünkü hiçbir zaman peşinden koştuğum kişisel bir çıkarım olmadı. Çünkü hiçbir zaman utanacağım bir yaram olmadı. Çünkü hiçbir zaman vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Bu yüzden de yalana, dolana, dümene hiç de tahammülüm olmadı. Tehdide, baskıya, zorbalığa hiç eyvallahım olmadı. Allah şahit toz zerresi kadar korkum da olmadı. Çünkü ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. Buna iman etmişim, iman etmeye de devam ediyorum. Dolayısıyla hayatımın her döneminde sahip olduğum ahlaki değerleri, Cumhuriyetimizin temel ilkelerini, Türkiye'nin ihtiyaçlarını gözeterek sorumluluklar aldım, tutumlar sergiledim.
Mesela millet, mesele memleket olduğunda inandığım yolda yürümekten hiçbir zaman çekinmedim. Milletin hakkı için, devletin itibarı için karşısında durduklarımın parmak sallayan elleri beni yıldıramadı. Cazip teklifleri beni susturamadı. Makam vaatleri beni durduramadı. ‘Tutuklanacaksın’ tehditleri umurumda bile olmadı. Rabbime şükürler olsun ki bugüne kadar verdiğim tüm kararların aldığım tüm tutumların üstlendiğim tüm sorumlulukların hep arkasında durduğum bugün de durmaya devam ediyorum. Hani derler ya ‘hakla batılın arasındaki farkı tarih belirlermiş’. Nitekim ben de buna hep şahit oldum. Ne zaman kısa vadede olmasa da zaman beni en nihayetinde her zaman haklı çıkardı. Mesela 28 Şubat'ta herkes korkudan susup otururken ölümle tehdit edilmeme rağmen vesayetçilere karşı tutum aldım. Ve haklı çıktım. Mesela iki bin bir yılında herkes makam mevki hayalleri kurarken Türk demekten korkanlarla yol yürünmez diyerek bir karar aldım. Yıllarca sürecek bir iktidarın parçası olmamayı ben daha yolun en başında seçtim. Devletle milleti barıştıracağız diye gelenlerin milleti bir birine küstüreceklerini ben daha en başında gördüm ve haklı çıktım. Mesela 2010 yılında herkes yetmez ama evet diye diye demokrasi havarisi havalarında ortalıkta gezinirken Türkiye göz göre göre ateşe atılmasın diye iktidarın en tepesi de dahil olmak üzere önde gelenlerine bizzat gittim söyledim. ‘Yapmayın, etmeyin. Bu garabet sizi de vuracak’ dedim. Sonucunda ise maalesef ki milletimiz devletini sokaktan, köprüden toplamak zorunda kaldı.
Gelelim bugüne yani 2024'e... Yetkili kurullarımızın kararı doğrultusunda 31 Mart seçimlerine hür girdik. İYİ Parti'yi kavgalara korkulara mahkum edilen milletimize yeni bir seçenek kurmak için kurmuştuk. Ben de bugüne kadar hem kendimin hem de partimizin aldığı tüm kararların arkasında durduğum gibi bu kararın da arkasında durdum. Ne kadar zorlu bir yola çıktığımızın farkındaydım. Satın alınmışlara karşı yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkındaydım. Satın alınmışlara karşı yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkındaydım. Bedel ödeme sırasında da en önde karşınızda duruyorum.
Gerektiğinde bedel ödemeyi bildim. Bundan dolayı asla pişman olmadım, bugün de pişman değilim. Bugün üzerime düşen her şeyi yapmış olmanın huzuruyla son kez karşınızdayım. Hiçbir hesaba pazarlığa girmeden milletin sesini duyurmuş olmanın mutluluğu ile son kez karşınızdayım.
Duruşumuzu pazarlık masalarına meze ettirmemiş olmanın gururuyla son kez karşınızdayım. İYİ Parti'yi kurduğumuz ilk günkü gibi bir an bile pes etmeden mücadele etmiş olmanın gönül rahatlığı ile karşınızdayım. Allah herkese böyle veda etmeyi nasip eylesin."