TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Marmara Depremi

İLKHABER-Gazetesi - Marmara Depremi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Marmara Depremi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hıdır Çak: Marmara depreminden bu yana yapı denetimi ve kentsel dönüşümde sorunlar devam ediyor Haber

Hıdır Çak: Marmara depreminden bu yana yapı denetimi ve kentsel dönüşümde sorunlar devam ediyor

Türkiye'nin deprem gerçeği, 1999 Marmara Depremi ile acı bir şekilde gözler önüne serildi. Yapı denetimindeki eksiklikler, binlerce can kaybıyla sonuçlanan bu felaketin ardından gündeme geldi ve hükümet çeşitli yasal düzenlemelere başvurdu. Ancak, aradan geçen yıllara rağmen, yapı denetimi ve kentsel dönüşüm çalışmalarındaki sorunlar devam ediyor. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, bu sürecin İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yeterli önlemlerin alınmadığını belirterek, deprem hazırlıkları konusundaki endişelerini dile getirdi. “Yapı denetim kanunu genişletilerek 19 pilot ilde uygulanmaya başlandı” İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, “1999 Marmara depreminde çok fazla ili etkileyen bir yıkımla karşılaştık. 17 binin üzerinde can kaybının olduğu büyük bir deprem. Dönemin hükümeti Marmara depremin ardından bir yapı denetim kanunu çıkarmak istedi. 595 Sayılı kararname ile yapı denetim kanunu çıkarıldı. Çünkü yapıların doğru denetlenmediğini, burada bir zafiyet oluştuğunu yetkililer tespit etmişlerdi. Hemen arkasından 2001 Yılında da yapı denetim kanunu genişletildi 19 pilot ilde uygulanmaya başlandı. 2001 yılındaki yapı denetim kanundaki 19 pilot ilden bir tanesi Adana, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler de uygulamaya geçildi. Yapıların denetlenmesi özel firmalara verildi. Fakat yeni yapılan binalar denetlenirken bir taraftan da geçmişte kalan yapı stokumuzun çok kötü olduğunu, bu yapı stokunu elden geçirilmesi gerektiğini, bazılarının yıkılıp tekrar yapılması gerektiğini vurguladık. Fakat 2011 yılındaki Van depremine kadar bu konuda herhangi bir çalışma yapılmadı. Sadece mevcut yeni yapılan yapılarla ilgili çalışma vardı” diye ifade etti. “İstanbul maalesef depreme hazırlanmadı” Hıdır Çak, konuşmasında kentsel dönüşüm yapılırken istenilen verimin alınamadığını belirterek şunları söyledi: “Van depreminin ardından kentsel dönüşüm yasası çıktı. Bu yasa ile yeni yapılan binaların dışında geçmişte yapılmış binalarımızın kontrol edilmesi gerektiğini yeniden kentsel dönüşüm parsel bazlı ve mahalle bazlı çalışmalara geçildi.  İstanbul’da kentsel dönüşüm projesinin en fazla yerlerden bir tanesi. Fakat kentsel döşünüm çalışması yapılırken sıralama, risk derecelendirilmesi yapılmadan bu işlere girildi. Sadece rant odaklı bakıldı. Asıl kentin çöküntü alanlarında maalesef bu çalışmalar yapıldı. İstenilen verim alınamadı. İstanbul maalesef depreme hazırlanmadı. Son 1 yıl içerisinde parsel bazlı  yapılacak dönüşümlere devletin katkısı arttırıldı. 750 Bin hibe 750 kredi olmak üzere 1500 milyonu devlet tarafından karşılanacak şekilde yeni hibe programları açıklandı. Yeni hibe programı kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi KİBTAŞ üzerinden hem de diğer ilçe belediyeler bu konuda belli çalışmalar yaptılar fakat İstanbul’un depreme hazır olmadığını yetkililerde biliyor. Yaşanabilecek depremde aslında sadece İstanbul değil bütün ülkenin kitleneceği, ülkenin hasar göreceği biliyoruz. Hali hazırda kapımıza gelmiş olan bu depremle ilgili çok ciddi bir çalışma yapabilmiş değiliz.”

Marmara Depremi'nin yıl dönümünde deprem uzmanı Melih Baki'den önemli mesaj: Deprem değil, depreme dayanıksız binalar öldürür Haber

Marmara Depremi'nin yıl dönümünde deprem uzmanı Melih Baki'den önemli mesaj: Deprem değil, depreme dayanıksız binalar öldürür

Adanalı deprem uzmanı Melih Baki, ilkhaber-gazetesi.com'a yaptığı açıklamada, ülke olarak yaşadığımız en büyük afetlerden biri olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 25 yıl geçtiğini söyledi. Marmara depremi ve diğer büyük depremlerde yaşamlarını kaybedenleri rahmetle anan Baki, "Deprem değil, depreme dayanıklı yapılmayan, sağlam inşa edilmeyen ve denetlenmeyen binalar öldürür" dedi. Türkiye'nin deprem coğrafyasında yer aldığını ifade eden Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi Melih Baki, "Deprem olacak mı evet. Durdurma şansımız var mı hayır. Hep aynı yıkımlar, tarifsiz acılar. Ancak tek Konuşmamız gereken konu, deprem öncesi alınması gereken önlemlerdir. Binayı ve zemin etüdünü yapanlara yönelik sorumluluklar yasalarda yer almalıdır." diye konuştu. Binayı sağlam inşa etmedikten sonra tatbikatların, yaşam üçgeni gibi önlemlerin hiçbir anlamının olmadığını vurgulayan Melih Baki, daha sonra şunları kaydetti: "Osmaniye, Kozan ve Saimbeyli arasında biriken enerji, Minnetli'de olan 5.7 depremi ile boşaldı. Adana, Hatay ve Osmaniye bununla birlikte rahatladı. Kahramanmaraş, Malatya, Bingöl Arasında 6.4 büyüklüğünde artçı deprem olursa, blok yerine oturacak ve o bölge de uzun yıllar rahatlayacak. Diğer önemli bir konu da basınç ve enerji birikiminin Kıbrıs, Ege, Marmara Bölgesine doğru yönelmesi. Fay deprem üretmez. Biriken enerjinin yarattığı basınç deprem üretir."

İstanbul’da kentsel dönüşüm hız kazandı Haber

İstanbul’da kentsel dönüşüm hız kazandı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanı (TOKİ) Levent Sungur, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nin 25. yılı dolayısıyla deprem riski altındaki İstanbul'da devam eden kentsel dönüşüm projelerine ilişkin AA'ya açıklamalarda bulundu. Depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Sungur, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı öncülüğünde yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, sağlıklı ve uygun konut alanlarının çoğaltılması ile yapı stokunun yenilenmesi noktasında kentsel dönüşüm projelerine hız verdiklerini söyledi. Yerinde, hızlı ve gönüllülük esaslı kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirdiklerini vurgulayan Sungur, şöyle konuştu: "Medeniyetlerin beşiği İstanbul'da örnek teşkil edecek dönüşüm projelerini hayata geçirdik. Türkiye Yüzyılı'nda İstanbul'umuzu afetlere dirençli hale getirene kadar dönüşümde kararlıyız. Bunun için de şehrimizin her köşesinde tüm gücümüzle çalışıyoruz. TOKİ eliyle hayata geçirdiğimiz 27 bin 563 konutluk kentsel dönüşüm projesiyle İstanbul'u sağlam temeller üzerinde yükseltmeye devam ediyoruz. Tamamladığımız 14 bin 932 dönüşüm konutumuzu vatandaşlarımıza teslim ettik. Her bir konutumuz, sıcacık bir yuvaya, güven dolu bir yaşama, mutlu bir geleceğe dönüştü." Kentin dönüşüm projeleriyle daha da güzelleştiğini aktaran Sungur, "9 bin 370 dönüşüm konutumuzun inşaatı, 3 bin 261'inin ise proje çalışmaları hızla devam ediyor. TOKİ olarak Üsküdar'dan Gaziosmanpaşa'ya, Esenler'den Kartal'a birçok ilçemizde Bakanlığımız koordinasyonunda yeni projeler geliştiriyoruz." dedi. Esenler'de 2 bin 911 konut hak sahiplerine teslim edildi TOKİ'nin İstanbul'da yürüttüğü en büyük kentsel dönüşüm projesinin Esenler'de sürdüğünü belirten Sungur, burada az katlı yatay mimari anlayışı ve akıllı şehir planıyla devam eden projeyle yaklaşık 50 bin konutun inşa edileceğini söyledi. Afet riski altındaki alanların dönüşümünde kullanılmak üzere yaklaşık 8,5 milyon metrekarelik rezerv alanda kurulan yeni yerleşimin inşasının etaplar halinde yapılacağını belirten Sungur, "Tüm İstanbul için bir yaşam alanı olacak proje kapsamında 2 bin 911 konutumuzu hak sahiplerine teslim ettik. Ayrıca Esenler Oruçreis’te yapımını tamamladığımız 262 konutu teslim ettik. Şu anda Güney rezerv alanında 2 bin 258 konutun inşaatı hızla devam ediyor." diye konuştu. İstanbul'da mahalle mahalle dönüşüm çalışmaları TOKİ Başkanı Sungur, Üsküdar'daki dönüşüm çalışmalarının hızla sürdüğünü, Çamlıca Kirazlıtepe ve Ferah mahallelerinde 3 etapta 1876 konut ve 142 ticari ünite yapıldığını, projenin ilk etabı olan 504 konut ve 47 ticari birimi tamamlayarak hak sahiplerine teslim ettiklerini aktardı. "Vatandaşlarımıza güven veren yapılarımızı İstanbul neredeyse her ilçesinde hayata geçirdik." diyen Sungur, İstanbul'un diğer ilçelerinde yapılan dönüşüm çalışmalarına ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Gaziosmanpaşa'da 5 bin 265 konut ile 110 ticari üniteyi projelendirdik. Bunlardan 2 bin 165 konutun inşaatını tamamladık. 2 bin 747 konutun inşaatı devam ediyor. Bağlarbaşı, Sarıgöl ve Yıldıztabya mahallelerinde vatandaşlarımız depreme dayanaklı yeni konutlarına kavuştu. Kartal Orhantepe Mahallesi'nde çöken Yeşilyurt Apartmanı ve çevresindeki sağlıksız yapıları yeniledik. 105 konutu tamamlayarak bölgeyi güvenli hale getirdik. Kağıthane'de Yahya Kemal Mahallesi'nde istinat duvarının kayması sonucu yıkılan binanın bulunduğu alanda başlattığımız 688 adet kentsel dönüşüm konutumuzu vatandaşlarımıza teslim ettik." Zeytinburnu Beştelsiz Mahallesi'nde de sağlıksız alanları yenileyip 160 konut inşa ettiklerini anlatan Sungur, şunları söyledi: "Telsiz Mahallesi'nde ise 281 konutumuzun yapımı devam ediyor. Güngören'in Gençosman Mahallesi'nde Şişecam Sitesi'nin bulunduğu alanda örnek teşkil edecek 300 konutluk dönüşüm projesi yaptık. Bağcılar’da 822, Beyoğlu Sütlüce'de de 398 konutu vatandaşlarımıza teslim ettik. Şimdi yine Bağcılar Ece Sitesi’nde 365 konut ile Küçükçekmece Güneş Sitesi'nde de 150 konutun inşaatına başlıyoruz." Ataşehir ve çevresinin marka değerini artıracak İstanbul'un önemli dönüşüm projelerinden "Şerifali Projesi"ni hayata geçirdiklerini de aktaran Sungur, üç etapta başlanan kentsel dönüşüm çalışmalarıyla 1049 sağlıksız konutun dönüştürüleceğini söyledi. Sungur, yatay mimari yaklaşımla hayata geçen, mahalle kültürünün yaşatılacağı 1442 konut ve 121 dükkanı içeren 3 etaplık dönüşüm projesinin hızla devam ettiğini anlattı. Sungur, şunları kaydetti: "İstanbul'da tüm sosyal ve ekonomik altyapı ihtiyaçlarının karşılandığı, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşmayı esas alan komşuluk ilişkilerinin gözetildiği, kent dokusu ile bütünleşen, afetlere dayanıklı, çağdaş yaşama ve çevreye duyarlı sürdürülebilir yaşam alanları oluşturuyoruz. Bakanlığımızın ve İdaremizin hedefleri doğrultusunda afet riskinin ve çarpık kentleşmenin yoğun olduğu alanlara öncelik vererek kentsel dönüşüm projeleri üretmeye devam edeceğiz."

17 Ağustos Depremi'nin 25. yılında olası İstanbul depremi için uyarılar: Etkisi 17 Ağustos'tan fazla olabilir Haber

17 Ağustos Depremi'nin 25. yılında olası İstanbul depremi için uyarılar: Etkisi 17 Ağustos'tan fazla olabilir

Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük felaketlerden biri olarak kabul edilen 17 Ağustos 1999 Depremi’nin üzerinden 25 yıl geçti. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı bölümünde meydana gelen bu yıkıcı deprem, 17 Ağustos 1999 Salı günü saat 03:01'de başlayıp 45 saniye sürdü ve resmi rakamlara göre 18 binden fazla can kaybına yol açtı. Marmara Depremi’nin yıl dönümünde, olası İstanbul depremine yönelik uyarılar yeniden gündeme geldi. "İSTANBUL'DA 2 DEPREM BEKLİYORUM" Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mynet’e yaptığı açıklamalarda, Marmara'da iki büyük deprem beklediğini belirtti ve bu depremlerin kaç saniye süreceğine ilişkin tahminlerini paylaştı. Ercan, olası depremlerin büyüklüğü ne olursa olsun, İstanbul'da yapı ve kişi yoğunluğunun etkisiyle 17 Ağustos Depremi'nden daha fazla zarar verebileceğine dikkat çekti. RİSKLİ VE GÜVENLİ BÖLGELER Ercan, olası İstanbul depreminde riskli ve güvenli bölgeleri de sıraladı. Fatih, Zeytinburnu, Küçükçekmece, Bakırköy, Bağcılar, Güneşli, İkitelli'nin bazı kesimleri, Avcılar, Sefaköy, Bahçelievler, Beylikdüzü, Kumburgaz, Büyükçekmece, Ortaköy, Kuruçeşme, Üsküdar, Fenerbahçe, Maltepe, Kartal, Tuzla ve Adalar gibi bölgelerin risk altında olduğunu belirtti. Öte yandan, İstanbul’un kuzey kesimleri, daha güvenli bölgeler olarak değerlendirildi. "7-7.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM BEKLİYORUM" Ercan, Marmara Ereğlisi önünde 7-7.2 büyüklüğünde bir deprem beklediğini ifade etti. Bu depremin Tekirdağ’ı ve civarını etkileyeceğini, İstanbul’daki yapılaşmanın ise riski artırdığını vurguladı. Kanal İstanbul’un depreme neden olmayacağını, ancak bölgede yapılaşmanın artması durumunda zararın büyük olacağını söyledi. İSTANBUL DEPREMİ KAÇ SANİYE SÜRECEK? Ercan, beklenen ilk depremin 20 ila 35 saniye, ikinci depremin ise 30 ila 40 saniye arasında sürebileceğini belirtti. İstanbul ve çevresindeki illerde yıkıcı etkilerin süreceğini ve bu depremlerin ardından birkaç yıl sürecek artçı sarsıntılar olabileceğini öngördü. "İSTANBUL’UN YAPI VE KİŞİ YOĞUNLUĞU FELAKETİ BÜYÜTEBİLİR" İstanbul’da kişi ve yapı yoğunluğunun fazla olması, beklenen depremin etkisini artırabilir. Ercan, bu durumun 17 Ağustos Depremi’nden daha büyük bir felakete yol açabileceğini belirterek, İstanbul’da yerleşimin kontrolsüz şekilde genişlemesine karşı uyarılarda bulundu. Japonya’da benzer büyüklükteki depremlerin can kaybı yaşanmadan atlatıldığını hatırlatan Ercan, Türkiye’de ise büyük bir felaketin kaçınılmaz olabileceğini söyledi.

Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenler anıldı Haber

Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenler anıldı

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenler için anma programları gerçekleştirildi. Merkez üssü Gölcük olan depremde yaşamını yitirenler için Kocaeli'nin Kavaklı sahilinde düzenlenen törende konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, deprem ve diğer afetlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden çıkarılan derslerle toplum olarak afete karşı daha bilinçli ve dirençli, devlet olarak da daha koordine hale geldiklerini ifade eden Karaloğlu, bütüncül afet anlayışıyla Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) oluşturulduğunu kaydetti. Karaloğlu, Marmara Depremi yaşandığında ülkede deprem yönetmeliğinin bulunmadığını dile getirerek, "Bu çok acıdır. 17 Ağustos Depremi'nden sonra deprem yönetmelikleri yayınlandı. Yenilenerek geldi. Şu anda biz yeterli görmüyoruz. Deprem yönetmeliğinde yeni ilaveler yapmak üzere çalışmaları tamamladık. İnşallah yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ederek kamuoyuyla paylaşılacak, yayınlanacak ve yeni kriterler getireceğiz. Yaptığımız binaları, konutları, iş yerlerini depreme daha dayanıklı hale getirebilmek için yeni kriterler koyacağız. Bunu 6 Şubat depreminden çıkardığımız ders olarak yeni yönetmeliğe ilave edeceğimiz, yeni uygulamalar olacak." diye konuştu. AFAD Başkanı Okay Memiş de kurumların imkanları ölçüsünde Marmara Depremi'ne etkin müdahale etmeye çalıştığını belirterek, milletin otomatik bir refleksle kenetlenerek yardımlar gönderdiğini söyledi. Bu depremden çıkarılan derslerle AFAD'ın kurulduğunu anlatan Memiş, "Anadolu'da her 10 yılda bir 7 büyüklüğünün üzerinde bir depremle sarsılıyoruz. Her 5 yılda bir 6,5 büyüklüğünde bir depremle sarsılıyoruz. Her 3 yılda bir de 6 büyüklüğünde bir depremle sarsılıyoruz. Bu depremlerin hepsi çok yıkıcı depremler. Bizim farkındalıkla ilgili de eğitimle ilgili birimlerimiz var. Aslında bu sarsıntılar bile farkındalığın üst düzeyde olması gerektiğini hatırlatıyor. Coğrafyamız bize depremin ne kadar önemli, gerçek, etkili olduğunu hatırlatıyor. Bu noktadan hareketle çalışmalarımızı yürütmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı. Memiş, depremden çıkarılan dersler sonucu Türk Silahlı Kuvvetleri, jandarma, polis, itfaiyeci, madenciler ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcilerini eğitmeye başladıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: "Nüfusumuzla orantılandığında dünyada en fazla arama kurtarma ekibine sahip ülke olacağız çok yakın bir sürede ama asıl yapmamız gereken, sağlam zemine sağlam binaları yapmak zorundayız. İyileştirme çalışmaları olarak da dünyanın en büyük afet sonrası iyileştirme operasyonu yapan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti var. 1 yıl içerisinde yaklaşık 80 bin kalıcı konut, sağlam zemine, sağlam binalar yapılarak teslim edilmiş durumda. Yıl sonunda 200 bin konutun teslimini de yapacağız. Bu operasyon başlı başına dünyanın en büyük afet sonrası iyileştirme operasyonu. Marifet mi? Evet, marifet ama asıl marifet bu depremlerde büyüklüğü ne kadar olursa olsun sağlam zemine yıkılmayan binaları yapabilmek. İnşallah onu da hep beraber devletimizle, milletimizle, merkezi idareyle, yerel yönetimlerle, STK'lerle, 85 milyonla beraber dostlarımızla işte Japonya ve diğer ülke dostlarımızla bilimin ışığında en iyisini yapmamız lazım. Bu yönde 7 gün 24 saat çalışıyoruz." Konuşmaların ardından kursu başarıyla tamamlayan Gölcük Arama Kurtarma Derneği (GESOTİM) kursiyerlerine sertifikaları protokol üyelerince verildi. Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenler için Kur'an-ı Kerim okundu ve dua edildi. Sakarya Sakarya Büyükşehir Belediyesince Demokrasi Meydanı'nda düzenlenen etkinlikte, Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından ilahi ve kasideler okundu. Marmara Depremi'nde yaşananların izletildiği programda, Türk Kızılay tarafından katılımcılara çeşitli ikramlarda bulunuldu. Programda konuşan Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, Türkiye'de yaşanan depremler nedeniyle binlerce insanın hayatını kaybedip yaralandığını söyledi. AFAD tarafından 81 ilde uygulanan risk azaltma eylem planları çerçevesinde çalışmalar yapıldığını aktaran Karadeniz, yerel yönetimlerin de bu konuda çok önemli adımlar attığını dile getirdi. Depremin Sakarya'ya çok şey kazandırdığını, kentte yatay yapılaşma sayesinde gökyüzünü görebildiklerini vurgulayan Karadeniz, "Bu konuda gerçekten disiplinli şekilde bu uygulanmış. Demek ki istersek biz o disiplini sağlayabiliyoruz. Yeter ki vatandaşımız buna rıza göstersin. Yeter ki yerel yönetimlerimiz üzerine düşsün, yeter ki genel yönetim kuruluşları bu konunun üzerinde dursun. Ve bunu sağladığınız sürece de biz yaşanan afetlerin felakete dönüşmesini de önlemiş oluruz." dedi. Yalova Kurumlar tarafından kurulan stantların gezilmesiyle başlayan programda, 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan kalabalık sahildeki Deprem Anıtı'na kadar "sessiz yürüyüş" gerçekleştirdi. Vali Hülya Kaya ve il protokolünün katıldığı yürüyüş sonrası depremde çekilen fotoğrafların yer aldığı sergi gezildi, ardından programa katılanlar hayatını kaybedenlerin isimleri yazılı mermer blokların bulunduğu anıta karanfil bıraktı. Anı defterini imzaladıktan sonra gazetecilere açıklamada bulunan Vali Kaya, depremde hayatını kaybedilenlerin acılarını ilk günkü gibi hissettiklerini ifade etti. Anma günlerinin deprem gerçeğini hayatın bir parçası haline getirmek için önemli günler olarak gördüklerini aktaran Kaya, şöyle konuştu: "Atacağımız her bir adımda, yapacağımız her bir planda artık deprem gerçeğini unutmadan hayatımızı planlamak, alacağımız kararları, yapacağımız işleri ona göre değerlendirmek durumundayız. Yalova'nın da bir deprem gerçeği var. Dolayısıyla biz hem valilik, belediye, tüm kamu kurum ve kuruluşları olarak her türlü tedbiri almak, riski azaltmak zorundayız. Dolayısıyla bugün yapmış olduğumuz yürüyüş, panel, anma programında bu kadar insanı bir araya getirmemizin de nedeni bu aslında. Sadece bu kamunun yapacağı yatırımlarla, alacağı tedbirlerle de halledebileceğimiz şeyler değil. Dolayısıyla ben Yalovalı hemşerilerimize de sesleniyorum, deprem gerçeğini bir şekilde eğer riski azaltacaksak beraber azaltabiliriz." Saygı duruşunda bunulması, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından depremde yapılan arama kurtarma çalışmalarının yer aldığı sinevizyon gösterisi izlendi. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle devam eden program, deprem saati olan 03.02'de duaların edilmesi ve karanfillerin bırakılmasıyla son buldu. Önceki yıllarda anıt içerisinde deprem sonrası fotoğrafların sergilendiği 03.02 ve 45 saniye adı verilen salonların, içerisinde oluşan çatlak nedeniyle tedbir amaçlı ziyarete kapatıldığı ve serginin bu nedenle dışarıda kurulduğu belirtildi.

17 Ağustos Marmara Depremi'nin 25. yılı: Unutulmayan felaket Haber

17 Ağustos Marmara Depremi'nin 25. yılı: Unutulmayan felaket

17 Ağustos 1999 sabahı, Türkiye'nin en büyük depremlerinden biri Marmara Bölgesi’nde meydana geldi. Gölcük merkezli bu felaket, yerel saatle 03.02'de gerçekleşti ve büyüklüğü 7.8 olarak ölçüldü. Deprem, aradan geçen 25 yıla rağmen hafızalardan silinmedi, her yıl bu tarihte hayatını kaybedenler saygıyla anılıyor. 17 AĞUSTOS DEPREMİ NEREDE OLDU? Marmara Bölgesi’nde Gölcük merkezli olarak meydana gelen 17 Ağustos depremi, İstanbul’dan Sakarya’ya kadar geniş bir alanda hissedildi. Deprem sadece Marmara Bölgesi’ni değil, birçok şehirde de büyük yıkıma neden oldu. Depremin şiddeti 7.8 olarak ölçüldü ve Türkiye’nin dört bir yanından hissedildi. DEPREMDE KAÇ KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ? TBMM Deprem Riskinin Araştırılması ve Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun Temmuz 2010 tarihli raporuna göre, depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi yaralandı. Deprem nedeniyle 200 bin kişi evsiz kaldı, 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yeri yıkıldı. Toplamda 16 milyon insan depremden çeşitli şekillerde etkilendi. İSTANBUL’DA EN FAZLA ZARAR GÖREN YER AVCILAR OLDU İstanbul’da depremden en çok zarar gören yer Avcılar ilçesi oldu. Burada 270 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. İlçede 1823 konut ve 326 iş yeri yıkıldı veya ağır hasar gördü. Ayrıca, İstanbul genelinde 41 bine yakın konut ve iş yeri hasar gördü, 18 bin 162 konut ise orta ve ağır hasar nedeniyle oturulamaz hale geldi. DEPREMİN YARALARI SARILIYOR Depremin ardından Bakanlıklar, TOKİ ve diğer kurumlar işbirliğiyle başlatılan kentsel dönüşüm çalışmalarıyla depremin yaraları büyük oranda sarıldı. TOKİ, belediyeler ve özel sektör işbirliğiyle deprem yönetmeliğine uygun olarak binlerce yeni konut inşa edildi. Özellikle okullar ve hastaneler gibi kamu binaları depreme karşı güçlendirilirken, hafif hasarlı binalarda da güçlendirme çalışmaları yapıldı.

Marmara Depreminin 25. yılında deprem hazırlığı ve yapı denetim sorunları tartışıldı Haber

Marmara Depreminin 25. yılında deprem hazırlığı ve yapı denetim sorunları tartışıldı

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, Marmara Depreminin 25. yılı dolayısıyla Şube binasında bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, İç Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Mustafa Bayık, Geçmiş Dönem Adana Şube Başkanı Seyhan Belediye Meclis Üyesi Halil Çağdaş Kaya ve İMO Adana Şube Üyeleri katıldı. İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, konuşmasında, depreme hazırlık konusundaki uyarıların yetersiz kalmasının ve afet yönetimindeki eksikliklerin sonuçlarına dikkat çekti. Çak, Marmara Depreminin ardından yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu ve İstanbul’un depreme yeterince hazırlıklı olmadığını ifade etti. Hıdır Çak, “Bizler her 17 Ağustos’ta depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar vurgulasak da alınmayan tedbirler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etmiştir. Ne yazık ki bu uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin siyasi şova dönüştürülmesi, deprem gerçeği bahane edilerek kentsel dönüşüm uygulamalarının kentlerin değerli arsalarında rantsal dönüşüme alet edilmesinin en acı sonucu 6 Şubat 2023 Depremlerinde görülmüştür” dedi. “Ülkemizdeki 20 milyon civarındaki yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir” Hıdır Çak sözlerine şu şekilde devam etti: “Ülkemizdeki 20 milyon civarındaki yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. TBMM'nin Kahramanmaraş Depremleri sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun 6 Şubat Depremlerine ilişkin hazırladığı Mayıs 2023 tarihli raporuna göre son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapının 'Kentsel Dönüşüm' uygulanarak yenilenmesi sağlanmıştır. Telaffuz edilen riskli yapı tahminlerinin yanında, 238 bin oldukça yetersiz kalmıştır.” “Güvenli yapı üretim sürecinin olmazsa olmazı ise şantiye şefliği görevinin eksiksiz olarak yerine getirilmesidir” Hıdır Çak yapı hasarlarında meydana gelen hasarların üretim aşamasından kaynaklandığını belirterek şunları söyledi: “Afetlerde oluşan yapı hasarlarının önemli bir kısmı yapı üretim sürecindeki hatalardan kaynaklanmaktadır. Güvenli yapı üretim sürecinin olmazsa olmazı ise şantiye şefliği görevinin eksiksiz olarak yerine getirilmesidir. Halkın can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren yapı üretim sürecinin anahtar pozisyonunda olan şantiye şefinin, taşıdığı sorumluluk ve şantiye alanında yüklendiği görevin kapsamı dikkate alındığında şantiyeden hiç ayrılmaması gerekirken, mevzuatın izin verdiği haliyle 4 ayrı işin şantiye şefliğini yapma şansı yoktur. Üstelik ilgili mevzuata göre, yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmamaktadır. Bir deprem coğrafyası olan ülkemizde şantiye şefliği, 1500 m² üstü bütün işlerde tam zamanlı olarak yapılmalıdır.” “Şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik şiddet olayları artmış, sözlü ve fiziki şiddet olayları tırmanışa geçmiştir” Hıdır Çak, “Yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemelerle; 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapı denetiminde "e-dağıtım" sistemine geçilerek, hangi yapıda, hangi yapı denetim kuruluşunun görev alacağının elektronik ortamda bakanlık tarafından belirleneceği bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, yapı denetim kuruluşunun müteahhit ile olan ilişkisinin kesilmesi doğrultusunda kısmen olumlu bir gelişme sağlamıştır. Ne var ki denetimin bağımsızlaştırılarak yapı kalitesinin artırılmasını amaçlayan bu düzenlemeden sonra şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik şiddet olayları artmış, sözlü ve fiziki şiddet olayları tırmanışa geçmiştir. Meslektaşlarımızın görevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmesinin engellenmesi ve şantiyelerde şiddete uğramasına karşı önlem alınması gerekmektedir” diye ifade etti. “Yetkin Mühendislik” sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir” Şube Başkanı Hıdır Çak açıklamasında ‘Yetkin Mühendislik’ sistemin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “İnşaat Mühendisliği içinde birçok alt disiplini barındıran, lisans eğitimi sonrasında da meslek içi eğitim ve uygulama tecrübesi gerektiren bir meslek alanıdır. Oysa bugün 4 yıllık mühendislik lisans programını tamamlayan bir mühendis neredeyse sınırsız imza yetkisiyle sektörde faaliyet yürütebilmektedir.  İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın can ve mal güvenliğinin korunması, yapı üretim süreçlerinin denetlenebilmesi, ülke kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla, ‘Yetkin Mühendislik’ sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir.” “İstanbul maalesef depreme hazırlanmadı” İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak’a Marmara Depremi sonrasında yeni depreme hazır mı sorusunu sorduğumuzda şunları söyledi: “1999 Marmara depreminde çok fazla ili etkileyen bir yıkımla karşılaştık. 17 binin üzerinde can kaybının olduğu büyük bir deprem. Dönemin hükümeti depremin ardından bir yapı denetim kanunu çıkarmak istedi. 595 Sayılı kararname ile yapı denetim kanunu çıkarıldı. Çünkü yapıların doğru denetlenmediği, burada bir zafiyet oluştuğunu yetkililer tespit etmişlerdi. Hemen arkasından 2001 Yılında da yapı denetim kanunu genişletildi 19 pilot ilde uygulanmaya başlandı. İstanbul’da kentsel dönüşüm projesinin en fazla yerlerden bir tanesi. Fakat kentsel döşünüm çalışması yapılırken maalesef bir sıralama, risk derecelendirilmesi yapılmadan bu işlere girildi. Sadece rant odaklı bakıldı. Asıl kentin çöküntü alanlarında maalesef bu çalışmalar yapıldı. İstenilen verim alınamadı. İstanbul maalesef depreme hazırlanmadı.”

Depremzedeler 17 Ağustos'u bu sözlerle anlattı: Yerler yarıldı, parke taşları patlayıp havalara uçtu Haber

Depremzedeler 17 Ağustos'u bu sözlerle anlattı: Yerler yarıldı, parke taşları patlayıp havalara uçtu

17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi; Kocaeli, İstanbul, Yalova, Sakarya ve Düzce'de yıkıma sebep oldu. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırma raporuna göre, 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı. Büyük kayıplara sebep olan depremde 285 bin 211 ev ile 42 bin 902 iş yeri hasar gördü. Marmara Depremi'nde İstanbul'da 454 kişi yaşamını yitirdi. Yalova, Düzce ve Gölcük'ten getirilen yaralılardan hayatını kaybedenlerle bu sayı 981'e çıktı. Yıkıntıların arasından doğdu Depremin ardından Kocaeli adeta yıkıntıların arasından doğdu. Özellikle depremin merkez üssü Gölcük'te, Gölcük Belediyesi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından tüm ağır hasarlı binalar yıkıldı ve bölge bölge kentsel dönüşüm çalışmaları başlatıldı. 17 Ağustos'ta binlerce insanın yaşamını yitirdiği, ev ve iş yerinin yıkıldığı Kocaeli'de, depremin ardından facianın acı izleri ortadan kaldırıldı. Depremde en ağır yıkımın yaşandığı şehirde deprem yönetmeliğine uygun binlerce konut inşa edildi. Kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde Gölcük, Körfez ve İzmit başta olmak üzere birçok ilçede yeni projeler hayata geçirildi. Depremin izlerinin silindiği ilçede, 25 yıl içinde altyapıdan üstyapıya kadar birçok çalışma yürütüldü. Vatandaşlar afete hazırlanıyor 17 Ağustos'ta büyük bir yıkım alan kentte afete hazırlık çalışmaları da başlatıldı. Konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapan Büyükşehir ve ilçe belediyeleri, bu zamana kadar çok sayıda proje hayata geçirdi. Vatandaşları da afete hazırlamak için eğitim programı düzenleyen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, "Kocaeli Mahalle Halkı Afetlere Hazırlık Eğitim Projesini" uygulamaya koydu. Riskli alanlar Büyükşehir Belediyesi'nin diğer önemli çalışması da riskli bölgelerin belirlenerek, tahliye edilmesi ve daha güvenli yeni yaşam alanları oluşturulması oldu. Bu çerçevede 12 kentsel dönüşüm alanı belirlendi. Derince Yenikent, Körfez Barbaros, İzmit Cedit, İzmit Hacıhır-Veliahmet, Gölcük Merkez, Derince Denizevler, Çayırova Şekerpınar ve Kandıra Akdurak Mahalleleri kentsel dönüşüm alanı olarak revize edildi. Bu bölgelerde yeni yerleşim planı uygulayan Büyükşehir, Kocaeli genelinde belirli bölge ve mahalleleri riskli bölge olarak ilan etti. Afet Mutfağı "Dirençli şehir" parolasıyla yola çıkan Büyükşehir, Marmara bölgesine hizmet sunması için Başiskele'de Gıda Üretim Tesisi (Afet Mutfağı) inşa ediyor. Afet Mutfağında kuru ve soğuk depo alanları, gıda hazırlık, pişirme, paketleme ve sevkiyat bölümleri yer alacak. Büyükşehir'in 3 mobil afet tırı da bulunuyor. Yemek ve ekmek aracından oluşan mobil afet tırlarında 2 ton temiz su tankı, 1 ton atık su tankı, dışarıya bağımsız olarak 5 gün çalışabilecek jeneratör bulunuyor. Araç afet durumunda 1 günde 30 bin kişilik çorba ve 10 bin kişilik 3 çeşit yemek üretebiliyor. Araç dışarıdan elektrik bağlantısı yapıldığında ise sınırsız çalışabiliyor. Kocaeli itfaiyesi örnek oldu Türkiye'nin örnek itfaiyelerinden olan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi de araç filosunu her yıl genişletiyor. Pek çok olayda ve afette görev yapan itfaiye teşkilatı, modern araçlarla çalışmalarını daha hızlı ve kolay hale getiriyor. Adeta bir okul gibi çalışan Kocaeli itfaiyesi, eğitim faaliyetlerine de katılıyor. Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Önleme ve Eğitim Şube Müdürlüğü Eğitim Birimi (KOBİTEM), Kocaeli başta olmak üzere birçok ilde eğitim faaliyetleri yürüterek, yangına müdahale ve arama kurtarma başta olmak üzere, birçok konu hakkında eğitimler düzenliyor. Gönüllü itfaiye ordusu 17 Ağustos 1999 sonrası hayata geçirilen Gönüllü İtfaiyecilik Projesi de her yıl büyümeye devam ediyor. Büyükşehir İtfaiye Dairesi Başkanlığı AFKOM Şube Müdürlüğü'ne bağlı olarak görev yapan gönüllü itfaiyeciler, itfaiye müdahale hizmetlerine önemli katkı sunuyor. Yaşanabilecek yeni afetlere karşı her daim hazır olan İtfaiye Dairesi Başkanlığı, edindiği bilgi ve tecrübeyi gönüllü itfaiyeciler ile paylaşıyor. Kocaeli'de sivil toplum kuruluşları ve ilçe belediyeleri bünyesinde kurulan arama kurtarma timleri de afete hazırlık çalışmalarını sürdürüyor. "Zemin Veri Bankası" Fay hatlarına ve zemine yönelik detaylı araştırma yapan Büyükşehir İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri de, "Zemin Veri Bankası" ile Büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait zemin etüt bilgilerini Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) sayesinde ortak havuzda bir araya getiriyor. Kocaeli'nin zeminiyle ilgili bütün veriler, gerek ilgili kurumlardan temin edilen, gerekse Büyükşehir Belediyesi'ndeki mevcut veriler sayısallaştırılarak elde ediliyor. Böylece Coğrafi Bilgi Sistemi programları kullanılarak verilerin toplanması, işlenmesi, görselleştirilmesi ve analiz edilmesi daha hızlı oluyor. İlgili kurumlardan alınan MTA sıvılaşma haritası, heyelan haritası ve güncellenmiş fay haritası da zemin bilgi sistemine ekleniyor. Böylece deprem ve diğer muhtemel afetlerde etkilenebilecek alanların önceden belirlenmesi hedefleniyor. Kocaeli, adeta sanayinin başkenti oldu Deprem gerçeği ile 17 Ağustos'ta tanışan Kocaeli, afetin izlerini sildiği gibi adeta Türkiye'nin de sanayi üssü oldu. Sanayi ve teknolojinin başkenti olan kent, son dönemde yapılan önemli yatırımlar ile yenilikçiliğin merkezi haline geldi. Depremden sonra daha güçlü şekilde ayağa kalkan Kocaeli sanayisi, bugün başta otomotiv, otomotiv yan sanayi ve petrokimya alanında olmak pek çok sektörde yaptığı üretimle adından söz ettiriyor. 25 yıl içinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm ve afet hazırlıkları, kenti daha dirençli hale getirdi ancak depremzedelerin acıları hala taze. "Kız kardeşimin cenazesini mezarlığa kornaya basarak götürmüşüm" Gölcük'te ikamet eden Mehmet Ay (60), depremde kız kardeşini, eniştesini ve 3 yeğenini kaybettiğini belirterek, "Depremde sıra dışı şeyler de yaşadık. Deprem gerçekten felaketti. Psikologlar bu duruma duygu kilitlemesi diyorlar. Kız kardeşimin cenazesini mezarlığa kornaya basarak götürmüşüm. Ölümü düşünemiyorsanız, cenazesini bulduğunuza şükrediyorsunuz. Kız kardeşimi 2 gün boyunca aramıştık, binaları yerle bir olmuştu. Bizim kendi oturduğumuz binanın etrafındaki binalar da yıkılmıştı" dedi. "Belki de 15 gün sonra sıcak yemek yedik" "Kıyamet kopuyor zannettim" diyen Ay, "Ayakta duramıyorsunuz. Kalkıyorsunuz, deprem sizi yere vuruyor. Belki de 15 gün sonra sıcak yemek yedik. Bunları yaşadık. Allah kimseye bir daha yaşatmasın" diye konuştu. "Yerler yarıldı, parke taşları patlayıp havalara uçtu" 25 yıl önce Kavaklı Sahili'nde çay bahçelerinin bulunduğunu, depreme de orada yakalandıklarını anlatan Kadriye Kasapoğlu (51) ise "Her gece sabahlara kadar orada olurduk. Vatandaşlar da gece 00.00'dan sonra çay bahçesine gelirdi. O gece de her zamanki gibi oturuyorduk. Bir anda yerde hareketlilik oldu. 'Ne oluyor acaba?' demeye kalmadan güm sesi geldi. Oturduğumuz sandalyeler yerden havalandı. Çok şiddetli bir vuruş oldu. Onun ardından yerlerde dalgalanmalar oldu. Biz de yere düştük. Yerler yarıldı, parke taşları patlayıp havalara uçtu. Kıyamet koptu zannettik" şeklinde konuştu. "Suyun altında taklalar attım" Kasapoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "O ara birileri bağırdı. 'Deniz geliyor' dediler. Bende o sırada denize karşı bulunuyordum. Ben bakınca denizi göremedim. Kafamı kaldırınca suyun havalandığını, köpürdüğünü gördüm. 9 kişiydik, herkes kaçıştı. Dalgalar çay bahçesinin köşesindeki parçayı kopardı. Çay bahçesinin yarısı kırıldı, denize aktık. İnsanın can havliyle ne yapacağı belli olmaz. Bayağı bir mücadele ettim. Taşın tepesine tırmandım ama üzerimden de deniz geçti. Su beni yaklaşık 500-600 metre sürükledi. Taklalar ata ata suyun altından gittim. 'Herhalde ölüyorum. Bari kelime-i şehadet getireyim' dedim. Sonunu da hatırlamıyorum. Suyun altında bayıldığımı hatırlıyorum. Nefesim bitmişti. Kendimi, lunaparkın demir korkulukların etrafında oturur vaziyette buldum. Sanki biri beni oraya oturttu. Ne olduğunu anlayamadım. Şuur kaybı yaşadım. Kalktım ama yürüyemiyordum. Bacağımdan yaralanmışım. Demir kapı gördüm. Orada bilet gişesi vardı. O kapıya tırmandım, gişeye oturdum ama tavan kafama değiyordu. İnsanlar sahile gelemiyordu, su vardı. Sesleri duyuyorum ama kimse beni duymuyordu. Çok fazla gürültü vardı. Suyun içindeydim hala. Sabaha kadar bekledim. Gelenler oldu ama sesimi duyuramıyordum. Bir süre sonra 2 genç geldi, 'Kimse var mı? Sesi mi duyan var mı?' dediler. Çocuklar beni kucaklayıp, dışarı çıkardı. Ablamın evine gittik. Enkazların içinden geçmişim ama ben depremi anlamadım ki. 'Neredeyiz?' dedim, komşular beni tanıdı. Arkamı döndüğümde ablamın binası yoktu. Çökmüştü" "Yarılan bacağıma yosun, taş, demir parçaları doldu" Denize sürüklenmenin etkisiyle bacağından yaralandığını söyleyen Kadriye Kasapoğlu, "Bacağım yarılmıştı. Denizdeki basınçla bacağıma yosun, taş, demir parçaları doldu ve temizlenmeden dikildiği için mikrop kaptı. 6 kere ameliyat oldum. Sağ olsun İstanbul'dan gelen cerrahlar sahra çadırı kurdular. Onlar bacağımı ameliyat etti. 100 tane de iğne oldum. Hamd olsun şuanda iyiyim" şeklinde konuştu. "Ölsem kemiklerim unutmaz" Depremde babaannesini, kuzenini, arkadaşlarını ve komşularını kaybettiğini dile getiren Kasapoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen vatandaşların yaşadıklarını ve hissettiklerini çok iyi anladığını ifade ederek, "Eltimin erkek kardeşi 11 gün sonra sudan çıkarılmıştı. 11 yaşında erkek çocuğuydu. Çocuğun cesedi tanınmayacak haldeydi, kolundaki saatten tanıdılar. Ben annesine 'Gözün aydın' dedim. Öyle bir konumdaydık. Öleni artık unutmuştuk. Cenaze bulununca alkış tuttuk, kahkaha attık. Bu normal insan tepkisi değildi. Deprem oldu, bitti ve her şey yerini buldu ama o yaşananlar asla unutulmaz. Ölsem kemiklerim unutmaz" cümlelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.