TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#küresel ekonomi

İLKHABER-Gazetesi - küresel ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, küresel ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

IMF Başkanı Georgieva, orta vadeli büyümede umutsuz Haber

IMF Başkanı Georgieva, orta vadeli büyümede umutsuz

Georgieva, 21-26 Ekim'de düzenlenecek IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları öncesi "Daha iyisini yapabiliriz" başlıklı konuşma gerçekleştirdi. Kararlı para politikası eylemi, tedarik zinciri kısıtlamalarının hafifletilmesi ve gıda ile enerji fiyatlarının ılımlı hale gelmesinin birleşiminin fiyat istikrarına neden olduğuna işaret eden Georgieva, "Büyük küresel enflasyon dalgası geri çekiliyor." değerlendirmesinde bulundu. Georgieva, bunun küresel ekonomiyi resesyona ve büyük ölçekli iş kayıplarına sürüklemeden yapıldığına dikkati çekerek, hem ABD hem de Avro Bölgesi'nde iş gücü piyasalarının düzenli şekilde soğuduğunu kaydetti. Bu dayanıklılığın, zaman içinde inşa edilen güçlü politika ve kurumsal temeller ile uluslararası politika iş birliğinden geldiğini söyleyen Georgieva, gelişmiş ve birçok gelişmekte olan pazarda merkez bankası bağımsızlığı, bankacılık reformları ve dünya çapında kapasite geliştirmeden faydalandıklarını anlattı. "Orta Doğu'da büyüyen çatışmadan endişe duyuyoruz" Georgieva, enflasyon oranları düşse de fiyat seviyesinin yüksek kalmaya devam ettiğini belirterek, bunların düşük büyüme ve yüksek borcun bir araya gelerek zorlu bir geleceğe işaret ettiği bir zamanda gerçekleştiğini vurguladı. Zor bir jeopolitik ortamda olunduğuna işaret eden Georgieva, "Hepimiz Orta Doğu'da büyüyen çatışmadan ve bunun bölgesel ekonomileri ve küresel petrol ile doğal gaz piyasalarını istikrarsızlaştırma potansiyelinden çok endişe duyuyoruz." dedi. Bu durumun tahminlerin düşük büyüme ve yüksek borç kombinasyonuna işaret ettiği bir zamanda gerçekleştiğini belirten Georgieva, "Orta vadeli büyümenin sönük olacağı tahmin ediliyor, pandemi öncesine göre çok düşük değil ancak yeterince iyi olmaktan da uzak." diye konuştu. Georgieva, bunun yoksulluğu ortadan kaldırmaya veya ihtiyaç duyulan istihdamı yaratmaya da yetmediğini kaydetti. "Artan kamu borcu tabloyu daha da sıkıntılı hale getiriyor" Yüksek ve artan kamu borcunun, tabloyu daha da endişe verici hale getirdiğini vurgulayan Georgieva, borç arttıkça, düşük gelirli ülkelerde mali alanın orantısız şekilde daha fazla daraldığına dikkati çekti. Gorgieva, ulusal güvenlik endişeleriyle hareket eden büyük oyuncuların giderek daha fazla endüstriyel politika ve korumacılığa başvurduğuna ve ticaret kısıtlaması getirdiğine de değinerek, "Bundan sonra, ticaret eskisi gibi büyüme motoru olmayacak." dedi. Georgieva, hükümetlerin borçları azaltmak ve bir sonraki şoka karşı tamponlarını yeniden oluşturmak için çalışması gerektiğinin altını çizerek, bütçelerin konsolide edilmesinin önemine değindi. Ülkeler genelinde siyasi söylemin giderek mali genişlemeyi desteklediğine işaret eden Georgieva, geleneksel olarak mali açıdan muhafazakar olan siyasi partilerin bile borç al harca eğilimi geliştirdiğini anlattı. Georgieva, mali reformların kolay olmadığına ancak gerekli olduğuna, kapsayıcılığı ve fırsatları artırabileceğine dikkati çekti. Reform vurgusu Georgieva, orta vadede büyümenin önemini vurgulayarak, iş gücü piyasasına, sermayenin harekete geçirilmesine ve üretkenliğin artırılmasına yönelik reformlara odaklanılması gerektiğini söyledi. Entegre bir ekonomik topluluğun üyeleri olarak ülkelerin kendi karşılaştırmalı üstünlüklerinden faydalanarak birlikte yapabilecekleri çok şey olduğunu dile getiren Georgieva, ticaret, iklim ve yapay zeka gibi alanlarda ülkelerin birlikte çalışmayı yeniden öğrenmesi gerektiğini kaydetti.

Zafer Şanlı; Tarım arazilerini beton değil, gıda için kullanalım Haber

Zafer Şanlı; Tarım arazilerini beton değil, gıda için kullanalım

Serhat ŞANLI  ADANA (İLKHABER) – Dünyada her geçen gün artan nüfus ile birlikte tarımın önemi daha da artarken, son yıllarda yaşanan küresel iklim değişikliği, tarımsal doğal kaynakların hızla bozulması, açlık, yoksulluk, küresel ekonomik kriz vb. nedenler tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.  Son yıllarda özellikle küresel iklim değişikliği ile birlikte çoraklaşan verimli tarım arazileri ve tatlı suların kirlenmesi, sürdürülebilir tarım için büyük bir tehlike oluştururken, ülkemiz için su ve iklim gibi tarımsal doğal kaynaklar bakımından zengin bir yer olarak görülse de küresel ısınmanın etkileri sonucu su fakiri ülkeler içerisine girebileceğini gösteriyor.  Türkiye’de ise Çukurova, tarımsal üretimle ülke ve bölge ekonomisine ciddi katkılar sağlamasının yanında zengin ürün deseniyle de öne çıkıyor. Yılda 2 ve hatta 3 ürüne kadar ekimin yapılabildiği bölgede tarım arazilerin korunmasının önemine dikkat çeken Ziraat Mühendisi Zafer Şanlı, uyarılarda bulunuyor.  Gazetemize son yıllarda artan gıda ihtiyacı ile birlikte tarımsal üretimin önemi hakkında açıklamalarda bulunan Zafer Şanlı, “Türkiye'nin tarımsal üretiminde önde çıkan kentlerinden olan Adana’nın tarımsal üretimi devam ediyor hem de tohum, gübre ve akaryakıt gibi girdi fiyatlarının sürekli artmasına rağmen.. Zorluklar içerisinde arazilerini eken yani işini devam ettiren üreticilerimiz, girdi maliyetleri karşısında zorlansa da yılmadan, yorulmadan devam etmektedir. Buna bir de verimli arazilerin betonlaşmasını gördüğümüzde, bu geleceğimiz için önemli bir sorun oluşturuyor.” Dedi.  Zafer Şanlı, “Adana’nın bereketli toprakları, yılın 12 ayı yörenin ve ülkenin tarımsal üretiminde büyük rol oynuyor. Bölgede yapılan üretimle ülke ihracatına da ciddi katkı sağlarken, verimli tarım arazilerinin üzerinde yükselen beton bloklar ise tarımsal faaliyet alanlarını her geçen gün daraltmaktadır. Bu, aslında ülke olarak hepimiz için büyük kayıptır” diye konuştu.  Her geçen gün artan nüfus ile birlikte, gıda ihtiyacının da artacağını ve bununla birlikte tarımsal üretim için, mevcut arazilerin değerinin bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Ziraat Mühendisi Zafer Şanlı şu bilgilere yer verdi;  “Ülke olarak tarım toprakları bakımından, iklim ve konum itibariyle zengin bir yapıya sahibiz. Dört mevsimi aynı gün yaşayabiliyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası yarı-nemli, yarı-kurak, kurak ve çok kurak iklim rejimi içerisinde yer almaktadır.   Türkiye coğrafyasının çağlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması sebebiyle ülke toprakları arazi tahribatı ve kuraklığa karşı hassas bir konumdadır. Dolayısıyla, Türkiye kurak ve yarı kurak özellik gösteren bir ülke olup, toprakları erozyona karşı hassastır. Bunun yanı sıra iklim değişikliği ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan yanlış uygulamalar gibi sebeplerle, çölleşme tehdidi altındadır.  Her geçen gün artan Dünya nüfusunun 2040-2050 yıllarında 10 milyarı bulacağı tahminleri ile bu nüfus ile birlikte tüm dikkatler tarım sektörüne çevrildi. Her zaman olduğu gibi gelecekte de en stratejik öneme sahip sektörlerin başında yer alacak olan tarımın yapılması için hem tarım topraklarının korunması, hem de tatlı su kaynaklarının korunup bilinçli kullanılmasını büyük önem arz etmektedir.   Hal böyleyken mevcut tarım arazilerinin korunması çok önemli.. Ülke olarak bu konuda çalışmaların yapılması sevindirici bir durum.. Son 3 yılda 72 ilde 440 bölge ‘büyük ova koruma alanı’ alanı olarak ilan edildi. Böylelikle büyük ova koruma alanlarının toplam büyüklüğü 9,38 milyon hektara ulaştı. Alansal olarak bakıldığında 1 milyon 677 bin hektarı aşkın alanla Konya ilk, 937 bin 573 hektarla Şanlıurfa ikinci ve 445 bin 189 hektarla Adana üçüncü sırada yer almakta.. Ayrıca ova sayısı açısından 21 ovayla Malatya birinci, 17 ovayla Balıkesir ikinci ve 15 ovayla Çanakkale üçüncü sırada bulunuyor.  Toprakların korunması, arazi kullanımı ve koruma dengesinin sağlanması için büyük ova koruma alanlarının sayılarının artırılması için çalışmalar devam ederken, 2023 yılında büyük ovaların sayısının 500'e ulaşması hedefleniyor. Güzel bir gelişme..  Bugün artık bariz bir şekilde yaşanan küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetlerin yanı sıra, gelişmiş ülkelerin tarımsal ürün ticaretindeki korumacı politikaları, gıdaya olan talebin artması, tarımda girdi fiyatlarının yükselmesi, tarım sektöründen uzaklaşma, yeterli yatırımın yapılmaması ve daha birçok etkenden dolayı dünyada açlık ve yetersiz beslenme ile karşı karşıya bir durum söz konusu..    İnsanlar düşünmeden, duyarsızca ve doymak bilmeyen istekleri ile adeta koca dünyayı hızla tüketiyor. Ayıca hızla artan nüfus, kirlenen sularımız, erozyon, yapılaşma, toprak kayıpları vb. gibi nedenlerle mevcut tarım arazileri küçülüyor. Doğada oluşturduğumuz değişim ile birlikte erozyon artıyor, doğanın kendisini yenilemesine dahi izin vermiyoruz. Bu durum gösteriyor ki, yakın gelecekte açlığın, gıda ve su sorununun ilk öncelikli konu olacağını bir gerçeği var.   Geç kalmadan, hemen şimdi önlemini almazsak kötü bir geleceğin insanoğlunu beklediğini söyleyebiliriz. Yaklaşık 8 milyar olan insan nüfusu gezegenimizde bulunan 3 milyar 200 milyon hektar işlenebilir tarım arazisi içerisinde yapılan 1 milyar 475 milyon hektarında yapılan işlemeli tarım ile yaşamını sürdürüyor. Ancak son yıllarda bu azalmaya başladı ve böyle giderse daha da azalacak.  Yani sorunumuz büyük ve geç kalmadan önlemini almaktan başka çaremiz yok. Toprak oluşumu kolay değil.. Yüzyıllar, bin yıllar gibi zaman isteyen bir süreç.. O nedenle tüm dünya olarak mevcut tarım arazilerini korumak zorundayız.   Ülke olarak da bizler ovalarımızı, tarım arazilerimizi devamlı denetim altında tutmalı, yeni yapılaşmaya karşı korumalıyız. Koruma ovası ilan edilen alanları sıkı denetlemeli, yapılaşma ve benzeri kaçak uygulamalar takip edilerek, bunların önüne geçmek için gerekli girişimleri hızlı bir şekilde yapmalıyız.   Ayrıca sanayi, ulaşım, enerji vb. yatırımlar doğru planlanmalı, tarım arazileri ve su kaynaklarına yakın yerlerden uzak yapılmalıdır. Yani bu gibi yatırımlar ovalardan uzakta, nitelikli tarım arazisi olmayan yerlerde yapılmalıdır.  Sürdürülebilir arazi/toprak yönetimi, toprak ekosistem bağıntıları ve hizmetleri, arazi bozulumunun azaltılması/dengelenmesi, bozulmuş alanların geri kazanımı ile gelecek kuşaklar için arazi kaynaklarının güvence altına alınması açısından son derece önemlidir.   Sonuç olarak, bugün gıda sistemleri yeterli, güvenilir, çeşitli ve besleyici bakımdan zengin gıdayı sunmakta zorluk çekmektedir. Topraklar yenilenebilir kaynaklar değildir, bu yüzden toprakların korunması, gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır.   Mutluluk, beton yığınları arasında değil, doğaya ve toprağa saygı ile mümkündür. Tarım arazilerimizi öldürerek geleceğimiz yok etmeyelim, aç kalmayalım. Onları koruyalım ki, o da bize sağlıklı bir yaşam sağlasın. Toprağımız koruyalım. Tarım arazilerini beton değil, gıda üretimi için kullanalım.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.