Cumhurbaşkanı Erdoğan küresel emperyalist güçlerin İslam dünyası üzerindeki oyunlarına dikkat çekti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuran-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması'nın final programına katıldı. Katılımcıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu güzel buluşmaya vesile olan Diyanet İşleri Başkanlığımızın ve TRT'mizin kıymetli yöneticilerine teşekkür iletiyorum. Sözlerimin hemen başında artık uğurlamaya hazırlandığımız 11 ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Ramazan, kişinin kulluğunu, faniliğini Allahuteala karşısında acizliğini tekrar hatırlaması, varoluş gayesinin tekrar idrakine varmasıdır. Bir yönüyle Ramazan her sene asrısaadete bir hicrettir” dedi.
Dünyanın dört bir yanında yanındaki Müslümanların Kur'an oruç ve yardımlaşma ayı Ramazan'ı idrak etmeye çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz de bu mübarek günleri oruçla, iftarla, sahurla, teheccüd, itikaf ve mukabeleyle ihya ediyor. Tarihin kerahet vaktinde yaşayan günümüz Müslümanları için Ramazan, bizlere lütfedilen bir arınma ve toparlanma vesilesidir. Rabbim tuttuğumuz oruçları, günahlarımıza kefaret kılarak bizleri arınmış bir şekilde bayrama kavuştursun diyorum. Kur’an Ayı olan Ramazan-ı Şerif'i tam da ruhuna uygun şekilde Kur’an bülbüllerinin tilavetleriyle idrak etmenin içindeyiz. İlahiyat İslami ilimler fakülteleri arası hafızlık ve Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmasına katılan tüm kardeşlerimi, tüm hafızlarımızı yürekten tebrik ediyorum Yarışmalarda dereceye giren kardeşlerimin her birini tebrik ediyor bizlere böylesine muhteşem bir Kur'an ziyafeti tattırdıkları için kendilerine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstad Necip Fazıl'ın bakınız ne diyor? Her güzel daha güzele yaver. Allah güzeli sever. Tıpkı üstadın çok veciz bir şekilde dile getirdiği üzere en güzel biçimde yaratılan insana da sözlerin en güzelinin hakkını vererek okumak yakışır. Allah sözün en güzelini birbiriyle uyumlu ve tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir. Hem bedenleri hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. Evet Kur'an sözlerin en güzelini cem eden mukaddes bir kitap olarak Müslümanlar tarafından asırlardır okunarak, ezberlenerek, huşuyla dinlenerek, dillerde kulaklarda, kalplerde, hanelerde muhafaza edildi. Gökkubbemizde yankılandı. İnşallah kıyamete kadar da Kur'an gönüllerin, kulakların ve ruhların şifası olmaya devam edecektir. Burada karilerimizin davudi sesleriyle birlikte gönüllerinden de yükselen Kur’an-ı Kerim tilavetinin, feyzinin, bereketinin, rahmetinin bizleri mesrur ve mesut etmesini Rabb'imden niyaz ediyorum” açıklamasını yaptı.
Ramazan ayının ihsanı ve keremi katlayarak arttıracağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah biz de işte bugün burada olduğu gibi bu nur yağmurundan nasiplenmenin gayretinde olacağız. Kardeşlerim, Kur'an-ı Keri Nuru ilk vahyin indiği Hira’dan dalga dalga yeryüzüne yayılarak insanlığın selametine, rahmete ve berekete vesile oldu. Bu ilahi çağrı karanlığı aydınlığa, zulmü adalete ve korku ve çaresizliği ümide, hüznü de sevince tebliğ eyledi. Hazreti Peygamber'in aleyhissalatu vesselam önderliğinde saadet asrında sevgi ve merhametin, kardeşlik ve dayanışmanın en güzel örnekleri sunuldu. Yardımlaşmayı oradan öğrendik. Merhameti, şefkati oradan öğrendik. Anne babaya layıkıyla hürmet etmeyi oradan öğrendik. Yetime, öksüze, ihtiyaç sahiplerine, kucak açmayı oradan öğrendik. Cahiliye karanlığından kurtuluşun yolunu yine oradan öğrendik. Milletçe acze düştüğümüzde bu ilahi mesajın şifa veren nefesiyle yeniden ayağa kalktık. Zulme rıza göstermemeyi, yeise kapılmamayı başı dik, hür, onurlu ve güçlü bir millet olmayı bizler işte böyle başardık. Alın teriyle helalinden kazanmayı, komşuyu, akrabayı gözetmeyi, hastalara ve yoksullara yardım etmeyi bize hep Kur'an ve sünnet öğretti. Sadece iyi bir kul değil” diye konuştu.
“Aynı zamanda iyi bir Müslüman, çok iyi bir insan olmayı Kuranı Kerim'den ve yürüyen Kur'an olan Hazreti Peygamber efendimizin örnek hayatından öğrendik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Müslümanlar olarak bugün Kuran'ın rehberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Dünyanın dört bir yanında İslam beldelerinin çoğunda kan, gözyaşı ve istikrarsızlık hâkim. Etnik, mezhep ve kabile temelli gerilimlerin en çok yaşandığı yerlerin başında İslam ülkeleri geliyor. Komşusu açken tok yatan birden değildir diyen bir peygamberin ümmeti olmamıza rağmen gelir adaletsizliğinin yaygın olduğu ülkeler maalesef bizim inanç coğrafyamızda bulunuyor Zekât gibi bir müesseseye sahipken bir tarafta insanların refah ve bolluk içinde yaşarken hemen öte tarafta milyonların açlık ve kıtlığın pençesinde kıvranmasının hiçbir makul izahı olamaz. Kardeşlerim, elbette bize medeniyetimize ve inandığımız değerlere zıt olan bu tablonun sorumlusu sadece Müslümanlar değildir” dedi.
Küresel emperyalist güçlerin İslam dünyası üzerinde oynadığı oyunların yaşadığımız bu sıkıntılarda önemli payı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” İslam ülkelerinin sahip olduğu altının, petrolün, madenin ve diğer yeraltı yer üstü kaynaklarının rantını o zenginliklerin asıl sahipleri değil eski sömürgeci güçler yemektedir. Afrika'dan Asya'ya pek çok bölgeye baktığımızda bu sömürü çarkının nasıl kurulduğunu ve nasıl işletildiğini rahatça görebiliyoruz. Savaş ve çatışma. Bu araçların en başında yer alıyor. Bakınız çok açık söylüyorum; Bugün Suriye'yi, Yemin Libya'yı, Sudan'ı, Filistin'i ve daha nice İslam toprağını kana bulayan çatışmaların, gerilimlerin, zulümlerin gerisinde, bu sömürü düzenini devam ettirme planları vardır. Kimi zaman demokrasi getirme kimi zaman terörü ve gerilimi bitirme. Kimi zaman ülkeyi kalkındırma, kimi zaman barışı ve istikrarı sağlama, velhasıl her defasında farklı bir maskenin arkasına gizlenerek oynanan oyunun gayesi zenginliklerin talan edilmesidir. Ne yazık ki bunda çoğu zaman başarılı da oldular. İşte sizler de görüyorsunuz. Komşumuz Suriye. 13 yıldır kaos ve kargaşadan bir türlü çıkamadı. Libya'da Yemen'de halen huzur ortamı tesis edilemedi. Sudan'da milyonlarca insan yerini yurdunu, evini terk etmek zorunda kaldı. Filistin'deki işgal, zulüm ve katliam politikaları ise üç çeyrek asırdır artarak devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Gazzelilerin 180 gündür maruz bırakıldıkları zulmü ve soykırımı anlatmaya artık kelimeler dahi kifayetsiz kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kardeşlerim atalarımız yitik kaybedildiği yerde aranır demişlerdir. Yüzleştiğimiz sorunlar için sadece başkalarını suçlamak kabahati sürekli başkasında aramak şüphesiz kolaya kaçmak olacaktır. İslam ve insanlık düşmanlarının tüm bu kriz paylarını sorgularken kendi hatalarımızı, kendi kusurlarımızı da açık yüreklilikle kabul edeceğiz. Kur'an-ı Kerim'in ve sünneti seniyyenin rehberliğinden ayrılmamızın, dinimizin umdeleriyle, bağlarımızın zayıflaması karşımızdaki bu vahim tablonun oluşmasında etkili olduğunu biliyoruz. Şunu kabul etmemiz gerekiyor. Kur'an'ın emirleriyle aramıza mesafe koydukça bizi biz yapan bizi hasımlarımıza karşı güçlü kılan, hasretlerimizi de kaybetmeye başladık. Öyle ki bir duvarın tuğlaları gibi olması gereken kardeşliğimiz zayıfladı. Birliğimiz bozuldu. Dayanışmamız sarsıldı. Muhabbetimiz azaldı. Paylaşmanın yerini tamahkarlık, cömertliğin yerini cimrilik aldı. Hasbilik ve samimiyet sahneden çekilirken riyakarlık geçer akçe haline geldi” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Sevgi yerini nefrete fedakarlık yerini bencilliğe, empati yerini vicdansızlığa bıraktı. Nefsimizi ve kendimizi düzeltmeden çevremizin yani dış dünyanın düzelmeyeceğinin hepimiz çok iyi farkındayız. Karanlığı eleştirmek kolaydır. Önemli olan bu zifiri karanlığı delecek bir ışık hüzmesi olabilmektir. Bunu da ancak aslımıza köklerimize, kalbimize, bize asırlardır kılavuzluk eden değerlere dönerek yapabiliriz. Bunun için öncelikle kardeşliğimize sahip çıkacağız. Birbirimizi sevecek, gözetecek, birbirimizin hakkına hürmet göstereceğiz. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne tüm kalbimizle inanacağız. Kardeşimize, akrabalarımıza, komşularımıza, sırtımıza asla dönmeyeceğiz. Yetimin başını okşayacak, öksüzün elinden tutacak, ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalacağız. Dini, mezhebi veya etnik farklılıklarımızı Allah'ın kudretinin bir tecellisi, Rabbimizin bir ayeti olarak görüp birbirimize saygıyla yaklaşacağız. Sevgili Peygamberimizin veda hutbesinde buyurduğu şu temel ilkeyi asla ve asla aklımızdan çıkarmayacağız; Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız, bunlar Allah'ın kitabı ve peygamberinin sünnetidir. Yol bu. Rabbim bizleri Kur'an'ın ve sünneti seniyenin aydınlık yolundan ayırmasın. Ayaklarımızı sıratı müstakim üzere tutsun diyorum. Sözlerimi Resulullah efendimizin şu duasıyla tamamlamak istiyorum. Allah'ım bizi hakkı hak bilip ona tabi olan batılı batıl bilip ondan uzak duran kullarından eyle.“
TRT tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen “Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması”nın büyük finali Kadir Gecesi'nde yayınlandı. 7 yarışmacı, jüri önünde ter dökerken bu yılın birincisi Hafız Muhammed Esed Can oldu.