TÜRK- İŞ Adana'da hayat pahalılığına dikkat çekmek için basın açıklaması yaptı
TÜRK-İŞ Konfederasyonu, Ramazan Ağar’ın Adana ziyareti sırasında aldığı kararları kamuoyuna duyurmak amacıyla 20 Ağustos’ta Türkiye genelinde 81 ilde eşzamanlı olarak geniş çaplı bir basın açıklaması düzenleneceğini duyurmuştu. Adana’daki İsmet İnönü Parkı’nda yapılan açıklamada, TÜRK-İŞ 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve adaletsiz vergi sisteminin işçiler ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini vurguladı. Gülnar, geçim sıkıntısının artığını ve hükümetin gerçek enflasyon oranlarını açıklamadığı takdirde eşitsizliğin derinleşeceğini belirtti. Basın açıklamasına siyasi partilerde katılarak destek sağladı.
TÜRK- İŞ 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar, başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bölümünün yaşam şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkat çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplandık” diye ifade etti.
“İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı”
Edip Gülnar basın açıklamasında çalışan vatandaşların geçimini sağlamakta zorlanıldıklarına değinerek şunları söyledi: “İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liranın üzerine çıktı. İnsanlar, yüksek kiralar sebebiyle, sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğalgaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hal aldı. Analar, babalar "çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz” diyor. İşçiler çocuklarının eğitim masraflarını şimdiden kara kara düşünüyor. Yılbaşından günümüze kadar iğneden ipliğe her şeyin fiyatı 2 katına çıkarken, işçinin emeklinin, yoksulun geliri yerinde saydı.”
"Yaşanan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum vardır"
Gülnar, “Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Yaşanan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum vardır. İşçilere, emeklilere yapılan düşük zamlar, her geçen gün yoksulu daha da yoksul hale getirmektedir. İşçinin alım gücü hızla düşmektedir. İşçilerin milli gelinden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır. Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa'da birinci, dünyada 28. sıradadır. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için de fedakarlık etmesi beklenmemelidir" dedi.
“İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur”
Edip Gülnar basın açıklamasında Tasarruf Tedbirleri Genelgesine değinerek şunları söyledi: “Bu nedenle Tasarruf Tedbirleri Genelgesiyle çalışanım servis ve diğer haklarının kaldırılması kabul edilemez. Servis ve diğer haklar toplu iş sözleşmesi ile elde edilmiş kazanımlardır. Bunun genelgeyle ortadan kaldırılması, başta anayasa'nın ilgili hükümleri olmak üzere, ILO normlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Tasarruf, çalışanın servis ve diğer haklarının elinden alınarak değil kamuda ki israfın engellemesi ile sağlanmalıdır. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergi sistemindeki adaletin sağlanması gerekmektedir.”
“Çerçeve protokol kapsamındaki işçilerin işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır”
Edip Gülnar, “2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin birçoğunun yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı dahi ücret zammı açısından sorun olmaktadır. Enflasyon hareketlerinin çok fazla olduğu bu ekonomik ortamda, çerçeve protokolü imzalanırken ücretler arasında sağlanan denge bozulmaktadır. Çerçeve protokol kapsamındaki işçileri doğrudan etkileyen bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır” diye ifade etti.
“Türk-İş olarak bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık”
Edip Gülnar, “Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik zamanında güvencesi kıdem tazminatıdır. İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte hatta çocuklarımı evlendirmekteydi. Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda kızımın çeyiz oğlumun düğün parasına dokundurtmayız dedik. TÜRK-İŞ olarak bugüne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak işçiler bugün kıdem tazminatı ile ev almak bir yana borçlarını ödeyemez hale geldi. Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir. TÜRK-İŞ olarak işçinin, emeklinin insana yakışır koşullarda bir hayatı olsun diye mücadele ediyoruz. Çalışanın, emeklinin hakkını arıyoruz. Sokaktaki enflasyonu en iyi biz biliyoruz” diyerek açıklamasına son verdi.