TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#kanser

İLKHABER-Gazetesi - kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kanser haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa'da kuaför, kanser tedavisi gören müşterisinin yanında olmak için saçlarını kazıdı Haber

Bursa'da kuaför, kanser tedavisi gören müşterisinin yanında olmak için saçlarını kazıdı

Bursa'da kanser tedavisi sebebiyle saçlarını kazıtmak isteyen müşterisine destek olmak isteyen Ali Aktaş, kendi saçlarını da kazıdı. O duygusal anların işletmenin sosyal medya hesabından paylaşması üzerine video sosyal medyada büyük beğeni topladı. Bursa'da yaşayan Nihal Karanfil, gördüğü kanser tedavisi yüzünden saçlarının dökülmesi üzerine saçlarını kazıtmaya karar verdi. 7 yıldır kuaförü olan Ali Aktaş'ı arayan Karanfil, telefondan randevu alarak saçlarını kazıtmak istedi. Yıllardır müşterisi olan Karanfil'in neden böyle bir karar aldığını soran Aktaş ise aldığı cevap karşısında şok oldu. Kemoterapi gören müşterisinin saçlarını keserken, gelecekte hastalığı yendiğinde hatıra kalması için video çeken Aktaş, saç kesimi sırasında o anda verdiği kararla kendi saçlarını da kazımaya başladı. Karanfil'in 'yapma' demesine rağmen kendi saçlarını da kesen Aktaş, müşterisiyle videoda duygusal anlar yaşadı. Videonun sosyal medyada paylaşılması üzerine binlerce kişi tarafından beğeni yağmuruna tutuldu. "Dostum gibi artık aileden sayılırdı" Nihal Karanfil'in uzun zamandır müşterisi olduğunu belirten kadın kuaförü Ali Aktaş, “Kendisi 7 yıllık müşterim, düzenli geliyordu. Saçlarını hep sarı yapıyorduk, dostum gibi artık aileden sayılırdı. Çok seviyorum kendisini. Ben sonuçta çoluğumun çocuğumun rızkını kazandım. Onun kanser hastası olduğunu öğrendiğimde çok üzüldüm. Randevu aldığında ben her zamanki gibi bir randevu aldığını düşündüm. Saçını kestirmek için randevu aldığında nasıl yapalım diye sorduğumda 'Ali bu sefer farklı kestireceğim' dedi. 'Uçlarından mı alacağım, medikal bir kesim mi olacak' diye sorduğumda komple saçlarımı kazıyacağını söyledi. Neden diye sorduğumda kendisi anlattı durumu. Kemoterapi aldığını, saçlarının döküldüğünü ve ilk tedavi gördüğünde bile ciddi dökülme olduğunu söyledi. Buna alışmak için artık saçını kazıtmak zorunda olduğunu söyledi. Olur, keselim dedim ve çok üzüldüm. Öncellikle şok oldum, üzüldüm ama randevusunu hazırladığımda o gün güleceğim, neşeli olacağım diyerek kendimi hazırladım ona belli etmemeye çalıştım” dedi. Destek ve moral Kendi saçını da keserek arkadaşına destek olmak istediğini söyleyen Aktaş, “Biz normalde sosyal medya çekimleri yapıyoruz kuaförümüzde. Biz kendisine öncesi sonrası şeklinde hatıra kalması amacıyla bir video çekmek istedik. Sosyal medya ekibimizle konuştuk bu fikre kendisi de olur dedi. Saçını kesmeye başladığım anda duygusal bir an oluştu. İlk üzgün hali doğal olarak beni çok etkilemişti çünkü kendisi sevdiğim bir insan. O yaptığım saçları kesmek beni derinden etkiledi, ben de saçlarımı uzun zamandır uzatıyordum. Onun için değer diye düşündüm ve ona moral olsun, bu yolda yalnız değilsin demek için ben de başladım makineyle saçımı kazımaya. Saçımı kazıdığımda duygusal bir an oluştu kendisi de beklemiyordu. Kendisi 'yapma' dedi ama ben 'hayır yapacağım bu yolda beraberiz' dedim ve inatla kazımaya devam ettim. Sonrasında da çok duygusal anlar oldu sarıldık, ağladık. Sonrasında berbere gidip iyice temizlettim saçımı. Kendisini ağlayarak mecbur gönderdik” şeklinde konuştu. Sosyal medya tepkileri Paylaşılan videonun bu kadar çok görüntüleneceğini tahmin etmediklerini söyleyen Aktaş, “Ben sonrasında tekrar çekim ekibindeki arkadaşımla konuştum. Nihal'e 'biz sana destek verelim, senin bana çevren ve arkadaşların geliyor, bunların hepsi bilsin bu durumu şifa duaları alalım sana, etrafındakiler sana destek olsun. Sen pozitif bir insansın, herkesin yanında olan bir insansın bu sefer de herkes senin yanında olsun bu videoyu biz sosyal medya hesabından paylaşalım' dedim. Burada saç kesme tamamıyla sembolik bir olaydı amacımız burada ona destek vermekti. Bu amacımızı sosyal medyada yaptığımız paylaşımda da belirtmiştik. Bu videoyu sosyal medyada paylaştıktan sonra bu kadar yayılacağını düşünmemiştik. Bizim tek amacımız kendi çevremizin görmesi ve destek vermesiydi. Edirne'den bir ağabeyimiz aradı ağlayarak 'seni takdir ediyoruz' dedi. Genel olarak takdir etme telefonları geldi. Gelen yorumların çoğu iyi yorumlardı ama aralarında az da olsa bunun reklam maksatlı olduğunu düşünenler de vardı. Amacımızın bu olmadığını defalarca belirttik. Nihal de bu durumdan çok mutlu. Kendisiyle konuştuk aslında bugün burada olacaktı ama kemoterapi gördüğü için kolunu kaldıracak hali yoktu. Kendisi de burada olsa eminim beni destekleyecekti bu konuda. Benim saçım önemli değil bu saç uzar gider ama onun orada verdiği mutluluk onun azimle o savaşı yenmesi bizim için daha önemli. Biz sevgiyi, dostluğu, mücadeleyi, savaşmayı göstermek istedik, bütün amacımız buydu” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Timuçin Çil: Akıllı ilaçlar kanser tedavisinde son 30 yılın en büyük ilerlemesi Haber

Prof. Dr. Timuçin Çil: Akıllı ilaçlar kanser tedavisinde son 30 yılın en büyük ilerlemesi

Kanser, vücut hücrelerinde genetik değişimlere (mutasyonlara) neden olan bir hastalıktır ve bu değişimler hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına yol açar. Her kanser türü, hücrelerde spesifik değişiklikler oluşturabilir ve bu değişiklikler kanser hücrelerine büyüme, gelişme ve yayılma yeteneği kazandırır. Bilim insanlarının bu mutasyonları daha iyi anlamaya başlamasıyla birlikte, kanser tedavisinde hedefe yönelik terapiler önem kazanmaya başlamıştır. Bu tedavi yöntemlerinin en önemli araçlarından biri olan akıllı ilaçlar, kanser hücrelerinin kontrolsüz çoğalma ve yayılma özelliklerini hedef alarak etkili bir tedavi sağlar. Onkoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timuçin Çil, akıllı ilaçların kemoterapiden farklı olarak daha etkili, yan etkisi az ve yüksek başarı oranına sahip olduğunu belirterek, bu tedavi yönteminin son 30 yılın en önemli tıbbi ilerlemelerinden biri olduğunu ifade etti. “Son 30 yılın çığır aşmış tedavilerinden bir tanesi” Onkoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timuçin Çil, “Bugün onkolojik tedavilerin önemli bir kısmında akıllı ilaç kullanıyoruz. Akıllı ilaçlar kemoterapiden çok faklı ilaçlar. Akıllı ilaç, çok daha etkili, yan etkisi daha az, tedavi başarıları da çok yüksek. Bugün hem erken dönem hastalıklarda hem ilerlemiş dönem kanser hastalarında önemli bir kısmında kullanılan bir tedavi seçeneği diyebiliriz. Bugün akıllı ilaçları çok sık kullanıyoruz. Son 30 yılın çığır aşmış tedavilerinden bir tanesi” diye ifade etti.

Kanser tedavisinde güçlü beslenmenin önemi Haber

Kanser tedavisinde güçlü beslenmenin önemi

Kanser teşhisi koyulan kişilerde başlayan uzun tedavi sürecinin yanında başka birtakım sorunları da beraberinde geldiğini ifade eden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Bu sorunların başında da beslenme gelmektedir. Etin özellikle mangalda veya kaynatılarak çok yüksek ısıda kimyasal işlemlere maruz bırakılması kanser riskini artırır. Ancak kanser tedavisi sırasında et sağlıklı pişirilerek belirli ölçülerde tüketilebilir" dedi. Kanser tedavisi gören bir kişinin yediği gıdalara dikkat etmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bu hastaların tedavi ve hastalığın etkilerinden dolayı kilo vermeye meyilli olduğunu söyledi. Günümüzde kanserli hastaların tedavi ve psikolojik durumunun hastalığın sürecini etkilediğinin iyi bilinmekte olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, beslenmeden egzersize kadar birçok etkenin de sürece katkı sağladığını söyledi. İlk olarak kanser hastasının beslenmesine özen göstermesi gerektiğini belirten Avcı, özellikle doymuş yağlar ve çok kalorili beslenmenin hem obeziteye hem de birçok kanser tipine sebep olduğunu söyledi. Tekli doymamış yağların kanser ile ilişkisinin daha az olduğunu ifade eden Avcı, bu grup yağların ise zeytinyağı, avakado, fıstık, balık, cevizde bulunduğuna dikkat çekti. Avcı, "Yapılan araştırmalarda çok fazla et tüketen insanlarda kolon, prostat ve mide kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Etin özellikle mangalda veya kaynatılarak çok yüksek ısıda kimyasal işlemlere maruz bırakılması kanser riskini artırır. Ancak kanser tedavisi sırasında et sağlıklı pişirilerek belirli ölçülerde tüketilebilir. Tümüyle kısıtlanması söz konusu değildir. Şeker alımı ile kanser riskinin arttığına dair direkt bir ilişki gösterilmemiş olsa da çok şekerli ve tatlandırıcı kullanılmış gıdaların tüketilmesi kilo artışına sebep olur. Kilo alımı da kanseri tetikleyebilir’’ dedi. Vitamin ilaçlarına dikkat Sebze ve meyve tüketimi ile mide ve bağırsak kanseri riskinin azaldığının gösterildiğini belirten Avcı, "Kanserli hastalarda da günde 2-3 porsiyon sebze ve 1-2 porsiyon meyve önerilmektedir. Hangi sebze ve meyvenin daha fazla koruyucu olduğu bilinmediği için tüm sebze ve meyvelerin tüketilmesi öneriliyor. Orta derecede bir fizik aktivite halsizlik, kas kuvveti, kalp-damar sağlığı ve hastanın ruhsal durumunu iyileştirir. Yaşam kalitesi iyileşir. Hastanın durumu ve hastalığın evresi ile ilişkili olarak kanser tedavisi sırasında da doktorun önereceği ölçüde fiziksel aktivite önerilir. Doktor, önermediği sürece hasta vitamin ilaçları kullanmamalıdır. Gereksiz vitamin kullanımı zararlı olabilir. Önerilen kaliteli beslenmektir. Kemoterapi sırasında immun sistemi zayıftır. Bu sebeple kanser hastalarının enfeksiyona yakalanmaması için temizliği çok önemlidir" diye konuştu. Tedavide kullanılan ilaçlara değinen Avcı, "Aslında kemoterapi derken tek bir ilaçtan bahsetmiyoruz. Kemoterapide ilk olarak sitotoksikler dediğimiz bir grup ilaç kullanılmıştır. Bu sitotoksiklerde kendi arasında etki mekanizmalarına göre gruplandırılır. Dolayısıyla her bir ilacın etki mekanizması kadar yan etkisi de farklıdır. Bu yan etkiler hastanın vücut direnci ile ilişkili olarak farklı şiddet derecelerinde görülür. Sitotoksik ilaçlar, hızlı çoğalma ve bölünme yeteneğine sahip kanser hücrelerini etkiler. Ancak tedavi sırasında hızlı bölünme yeteneğine sahip normal hücreler de etkilenebilir. Yani saç dökülmesi, kansızlık, ağızda yara, bulantı, ishal ve kabızlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bazı kemoterapi ilaçları kalp, böbrek, akciğer ve sinir sisteminde de yan etki oluşturabilir’’ şeklinde konuştu. "Artık akıllı ilaçlar var" Kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı özelliklere sahip olduğunu ifade eden Avcı, "Sadece kanser hücrelerinde bulunan bu özellikleri tanıyan ve kanser hücresini yok etmeye yönelik ilaçlara akıllı ilaç (hedefe yönelik) denir. Akıllı ilaçlarda etki mekanizma ve moleküler yapılarına göre ayrılırlar. Bu ilaçlar ile tedavideki amaç normal hücrelere zarar vermeksizin daha fazla kanser hücresini öldürmektir. Günümüzde modern tıptaki gelişmeler ile birlikte kanser hücresinin biyolojik özelliklerini tespit edebiliyoruz. Bu özelliklere göre de hedefe yönelik ilaçları daha fazla kullanıyoruz" dedi.

Prof. Dr. Abut Kebudi: Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir Haber

Prof. Dr. Abut Kebudi: Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir

Kadınların sağlığını tehdit eden en önemli unsurlardan biri olan meme kanserinin tanı ve tedavisinde önemli gelişmeler yaşanıyor. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi bölümünden Prof. Dr. Abut Kebudi, meme kanserinin kadınlarda çok sık görüldüğünü belirterek, “Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. Batı ülkelerinde her 8 kadından 1’inde gelişebilmektedir. Bu yüksek risk oranı, erken teşhis ve düzenli taramaların önemini vurgular. Erken tanı, hastanın geleceğini en çok etkileyen bir faktördür” dedi. “Erken tanı hastanın geleceğini en çok etkileyen bir faktördür” Prof. Dr. Abut Kebudi, meme kanserinin kadınlarda çok fazla göründüğünden bahsederek şunları söyledi: “Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir, Batı ülkelerinde her 8 kadından 1’inde gelişebilmektedir. Bu yüksek risk oranı, erken teşhis ve düzenli taramaların önemini vurgular. Erken tanı hastanın geleceğini en çok etkileyen bir faktördür.” “Düzenli tarama ve kontroller büyük önem taşımaktadır” Prof. Dr. Abut Kebudi, “Erken evrelerde teşhis edilen kanserin, daha etkin ve çeşitli tedavi seçenekleri sunarak, hastanın hayatta kalma oranını ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artıracağını vurguladı. Bu nedenle, düzenli tarama ve kontroller büyük önem taşımaktadır” dedi. “Kanseri tedavi etmenin yanısıra estetik görünümü de önemsemektedir” Prof. Dr. Abut Kebudi, “Çok uzun süre meme kanseri cerrahi tedavisinde memenin en geniş şekilde alınması ve bu kanserin genellikle ilk yayıldığı yer olan koltukaltı bölgesinin de geniş alınması uygulandı. Bu ameliyat tipleri kanseri tedavi ederken ciddi komplikasyonlara da yol açmaktaydı. Kolda uyuşma, ağrı, şişme vs. Sonraki yıllarda gerek meme için ve gerekse de koltukaltı bölgesi için özellikle Radyoterapinin de eklenmesiyle gayet iyi sonuçlar alındığı gösterildi. Bugünün meme kanseri cerrahisi artık daha az cerrahi ile en iyi sonuçların alınmasını ve kanseri tedavi etmenin yanısıra estetik görünümü de önemsemektedir” diye ifade etti.

Yeterli sıvı alımı bazı kanser risklerini azaltıyor Haber

Yeterli sıvı alımı bazı kanser risklerini azaltıyor

Türkiye'nin en sıcak illerinden Adana'da Beslenme ve Diyet Uzmanı Pakize Gizem Akgül, hiçbir sıvının suyun yerini tutmadığını söyleyerek, "Çok fazla tüketilen çay ve kahve çarpıntı, kansızlık gibi sorunlara sebep olabilir. Hiçbir sıvı suyun yerini tutmaz. Bol bol su için" dedi. Sıcak havanın etkisini gösterdiği Adana'da su tüketiminin azlığı birçok hastalığa neden oluyor. Acıbadem Adana Hastanesi'nde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Pakize Gizem Akgül, İhlas Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada suyun, mesane ve kolorektal kanser gibi bazı kanser risklerini azalttığını gösteren çalışmalara dikkat çekti. Az miktarda tüketilen suyun doğurabileceği sorunları anlatan Diyetisyen Akgül, "Özellikle vücutta suyun azalmasıyla birlikte, bilinç değişikliği, halsizlik, yorgunluk, tansiyonda değişiklikler gözlemleniyor. Bunun yanı sıra çarpıntı, görme sorunları, organ ve sindirim sistemlerinde problemler yaşanabiliyor. Tabi ki bu da ciddi anlamda hayat kalitemizi ve hayati fonksiyonlarımızı etkiliyor. Kişiden kişiye su ihtiyacı oranı değişebiliyor, yaşadığımız bölgenin hava şartları, sıcaklığı, cinsiyet, boy, kilo, kronik hastalıklar, düzenli kullanılan ilaçlar, yapılan fiziksel aktiviteler veya çalışma şartları, kişinin su ihtiyacını belirleyen etkenler arasında yer alıyor" diye konuştu. "Yaz aylarında su tüketimi artmalı" Beslenmeyle gün içerisinde tüketilen gıdaların içerdiği sıvı oranlarının da vücudumuzun önemli oranda su ihtiyacını karşılamasında rol oynadığını söyleyen Diyetisyen Akgül, "Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte yediklerimiz kadar içtiklerimizin de önemi var. Su tüketiminin özellikle yaz aylarında artırılmasını önemsiyoruz çünkü böbreklerde taş ve çok fazla toksik çıkışı da sağlanıyor, bir nevi vücudumuzu su içerek arındırıyoruz da diyebiliriz. Böbrek taşı oluşumunu önlemek vücudun toksik oluşumlardan çıkışını kolaylaştırmak için de gün içerisinde kontrollü bir su tüketimi sağlanmalı" ifadelerini kullandı. "Metabolizmaya etkili" Su tüketiminin önemine işaret eden Diyetisyen Akgül, "Su metabolizmanın hızını artırması ve kilo kontrolü ile ilgili süreçlerinin daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlıyor. Bilimsel çalışmalarla da gösterildiği üzere, yemeklerden yarım saat kadar önce içilen su kalori miktarında azalmayı, sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını ve metabolizmanın sağlıklı çalışmasında etkili oluyor" dedi. "Su tüketimi bazı kanser risklerinin azalmasını sağlıyor" Suyun, mesane ve kolorektal kanser gibi ciddi hastalıkların riskinin düşürülmesinde rol oynadığını anlatan Akgül, şunları söyledi: "Suyun mesane kanserini azalttığı sonucunun bulunduğu araştırmalar var. Sıvı alımının azalmasının idrarda kanserojen konsantrasyonun artmasına veya daha az idrara çıkma nedeniyle mesane mukozasıyla uzun süreli temas etmesine neden olabileceği düşünülüyor. Aynı zamanda idrarla atılan çeşitli içeceklerin kanserojen veya antikanserojen bileşenler de bu süreçte rol oynayabilir. Sıvı alımı yiyeceklerin bağırsaktan geçiş süresinin kısalttığı biliniyor. Bu, bağırsaktaki mukozaların kanserojenlerle temasının azaltabileceği düşünülüyor. Böylece koleraktal kanser riskinin de düşeceği öngörülüyor." "Mental kapasiteyi de etkiliyor" Az tüketilen suyun mental kapasiteyi de olumsuz etkilediğini kaydeden Diyetisyen Akgül, "Ne yazık toplumumuzda ben çok su içmiyorum ama çay, kahve veya meyve suyu içiyorum gibi ifadelerle karşılaşıyoruz ancak belirtmeliyim ki hiçbir sıvı suyun yerini tutamaz. Gündelik yaşamımızda çok fazla tüketilen çay ve kahvenin çarpıntı, kansızlık vb. sorunlara sebep olduğunu da görüyoruz. Mineralli sular ve sodaların içerdiği sodyumun vücutta hipertansiyon ve böbrek hastalıkları gibi sorunlar varsa hastaların tedavi süreçlerini de olumsuz etkileyebiliyor. Meyve suyu tüketen bireylerin de her ne kadar meyve suyu yüksek oranda su da içerse, içerdiği yoğun şeker sebebiyle kalori alımının artmasına, kilo kontrolünde sorunlar yaşanmasına sebep oluyor. Sıvı alımını özellikle yaz aylarında çok önemsiyoruz, su içmek için susamayı beklememeleri konusunda uyarıyor ve günde 2-3 litre civarında su tüketimini öneriyoruz" diye konuştu. "Çayda teobromin ve teofilin var" Öte yandan, çayın beyni uyarıcı etkileri olan dört madde içerdiği, teobromin ve teofilin olmak üzere kafeinle ilgili iki madde içerdiği ve beyin üzerinde çok ilginç etkileri olan L-theanine adlı oldukça benzersiz bir aminoasidi içerdiği öğrenildi. Ayrıca kahvenin çaydan daha güçlü bir destek ve daha fazla uyarıcı etki sağladığı, kişinin üretkenliğini etkilediği kaydedildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.