SON DAKİKA

#kanser

İLKHABER-Gazetesi - kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kanser haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sigarayı bırakmak için seçilen yol, dönüşü olmayan bir yokuş olabilir Haber

Sigarayı bırakmak için seçilen yol, dönüşü olmayan bir yokuş olabilir

Son yıllarda, özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşan elektronik sigaralar, sigaraya alternatif olarak piyasaya sunulmuş olsa da sağlık üzerindeki etkileri konusunda ciddi endişelere yol açıyor. Görünüşü, hareketi ve dumanı ile geleneksel sigarayı taklit etmek üzere tasarlanmış bir ürün olan elektronik sigara, nikotin, aroma maddeleri ve diğer kimyasalların aerosolünün çekmesiyle vücutta ağır tahribatlara neden oluyor. Elektronik sigara kullanımı, kullanıcıyı nikotin gibi bağımlılık yapıcı maddelere maruz bırakırken, birçok tehlikeli kimyasalın da vücuda girmesine neden olabiliyor. Çeşitli araştırmalar, elektronik sigaraların içindeki aroma maddeleri, propilen glikol ve diğer kimyasalların akciğerlerde ciddi hasarlara yol açabileceğini ve özellikle bunları kullanan gençlerin solunum sistemine zarar verebileceğini ortaya koyuyor. Elektronik sigaraların tehlikeleri, yalnızca nikotinle sınırlı kalmıyor. Bazı çalışmalar, bu cihazların içindeki aromaların, vücutta yan etkiler yaratan kimyasal bileşiklere dönüşebileceğini gösteriyor. Ayrıca, elektronikteki metal bileşenler, ısındıkça zehirli maddeler salıyor ve bu da uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açıyor. Sağlık uzmanları, elektronik sigaranın geleneksel sigaradan daha güvenli olduğu savunulan argümanları kesin bir dille reddediyor. Birçok uzman, özellikle gençlerin ve hamile kadınların elektronik sigara kullanımından kaçınması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, “Elektronik sigara kullanımı, nikotine alışkanlık oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda akciğerler üzerinde kansere neden olabilecek kalıcı hasara yol açabilir. Ayrıca, bu cihazlar genellikle kontrolsüz koşullarda üretiliyor ve güvenlik standartları konusunda eksiklikler içerebiliyor. Sigarayı bırakmak için seçilen elektronik sigara kullanım yolu, dönüşü olmayan bir yokuş olabilir” uyarısında bulunuyor. “Zararsız değil algısı bilimsel verilerle çelişiyor” Prof. Dr. Müge Toyran da, elektronik sigaraların zararsız olduğu algısının bilimsel verilerle çeliştiğini vurguladı. Elektronik sigaraların içerdiği nikotin ve diğer zararlı kimyasallar nedeniyle, solunum, kalp-damar, göz, ağız sağlığı üzerinde ciddi tahribatlara yol açabileceğini, kanser riskini artırabileceğini ve gebelikte genetik hasara neden olabileceğini anlatan Prof. Toyran, şunları kaydetti: “Ayrıca, elektronik sigaralar depresyon riskini artırıyor, astım ataklarını tetikliyor ve bazen de fiziksel yaralanmalara yol açıyor. Özellikle gençler ve sigara içmemiş bireyler için tehlikeli olan elektronik sigara kullanımı, pasif maruziyet yoluyla başkalarının sağlığını da tehdit ediyor. Aslında masum olmayan elektronik sigara, sigara bırakma dönemi dışında kesinlikle kullanılmamalı, kullanılması halinde de hekim kontrolünde ve kısa süreli tercih edilmeli.”     

'Yumurtalık'ta kanser vakaları arttı' iddiası Haber

'Yumurtalık'ta kanser vakaları arttı' iddiası

Adana Barosu avukatlarından İsmail Hakkı Atal, Almanlara ait olan Su Gözü Termik Santrali'nin 2000 yılından bu yana, Çin Devlet Şirketi Şangay Elektrik’e ait olan EMBA Termik Santrali'nin ise 2016 yılından bu yana Adana'nın Yumurtalık ilçesinde faaliyette bulunduğunu söyledi. Her iki termik santralin Yumurtalık halkını, Çukurova’yı ve Türkiye’yi zehirlediğini öne süren Atal, "Bu sağlık sorunu, Dünya Sağlık Örgütü'nün termik santrallerin yarattığı hava kirliliğinin akciğer kanserine yol açtığına ilişkin 2013 yılında yayımladığı rapora göre ispatlanıyor. Biz de Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri olarak açtığımız davalarda, bu rapora dayanarak somut veriler sunduk” diye konuştu. Atal, şunları kaydetti: “Adana’nın Akdeniz’e kıyısı olan Yumurtalık’ta bulunan Su Gözü Termik Santrali nedeniyle kanser vakaları yüzde 1200 oranında arttı. EMBA Kömürlü Termik Santrali de kanser vakalarında çarpan etkisi yaratıyor.  Bu konuda Ankara 7. İdare Mahkemesi’nde açılan davada, Sağlık Bakanlığı’ndan gelen kanser istatistikleriyle bu artış delillendirildi. 2009 ile 2014 arasında Yumurtalık’ta kanser çeşidi de 4’ten 25’e yükseldi. Ama buna rağmen Çinlilere bu termik santrali kurduruldu.” Atal, geçtiğimiz günlerde EMBA termik santraline karşı açtıkları dava kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını da hatırlatarak, sera gazı emisyonlarının da dosyada delil olarak sunulduğunu sözlerine ekledi.

Kanser tedavisinde bireyselleştirilmiş yaklaşımlar öne çıkıyor Haber

Kanser tedavisinde bireyselleştirilmiş yaklaşımlar öne çıkıyor

Bireyselleştirilmiş tedavi, her hastanın genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerine göre özelleştirilen bir sağlık yaklaşımı olarak dikkati çekiyor. Her bireyin vücut yapısı farklı olduğundan, tek tip tedavi yöntemleri her zaman etkili olmayabiliyor. Bireyselleştirilmiş tedaviler ile hastaların özel ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunularak tedavi sürecinin daha verimli hale getirilmesi sağlanıyor. Genetik testler, biyomarkerler ve kişisel sağlık geçmişi dikkate alınarak, daha doğru ve etkili tedavi yöntemleri belirleniyor. Bu yaklaşım, tedavide daha hızlı yanıt alınmasını sağlarken, yan etkilerin en aza indirilmesine de yardımcı oluyor. Ayrıca, hastaların yaşam kalitesini artırarak tedavi sürecine uyumu güçlendiriliyor. Son yıllarda, kanser tedavisinde de kişiye özel çözümler ön plana çıkıyor. Genetik testler, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerle, her hastanın ihtiyaçlarına en uygun tedavi planları geliştiriliyor. Bu yenilikçi yaklaşımlar, tedavi süreçlerini daha etkili ve yan etkisiz hale getirerek kanserle mücadelede umut verici sonuçlar sunuyor. Tüm dünyada milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ve tedavi edilmesi son derece zor bir hastalık olan kanser türlerindeki bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımları, “daha etkili tedavi,  yan etkilerin azalması, tedaviye uyum, erken teşhis ve daha iyi prognoz (bir hastalığın seyri hakkında tahmini ve iyileşme şansı olup olmadığı) konularında fark yaratıyor. Öne çıkan bireyselleştirilmiş yöntemler Genetik testler ve biyomarkerler: Kanserin genetik yapısı, tedavi seçeneklerini belirlemede büyük rol oynuyor. Kanser hücrelerinin DNA’sındaki mutasyonlar, hangi tedavi yöntemlerinin daha etkili olacağını belirlemede kullanılıyor. Örneğin, bazı kanser türlerinde, genetik testler sayesinde hangi kemoterapi ilaçlarının etkili olacağı veya hangi hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin tercih edileceği belirlenebiliyor. Immunoterapi: Son yıllarda kanser tedavisinde büyük bir ilerleme kaydedilen immunoterapi, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı savaşmasını sağlıyor. Bireyselleştirilmiş immün tedavi, hastanın bağışıklık sisteminin özelliklerine göre özelleştirilebiliyor ve bazı kanser türlerinde yüksek başarı oranları elde ediliyor. Hedefe yönelik tedaviler Hedefe yönelik tedavilerde, kanser hücrelerindeki belirli biyomoleküllere odaklanarak tedavi yapılıyor. Bu tedavi, sağlıklı hücrelere zarar verme olasılığını azaltırken, kanser hücrelerinin yok edilmesini hedefliyor. Hedefe yönelik tedavi yöntemleri, genetik testler ve biyomarkerler ile kanser türüne özgü zayıf noktalar tespit edilerek daha kişiye özel tedavi planları oluşturulabiliyor. Bu sayede, tedavi süreci daha etkin hale gelirken, hastaların sağlıklı hücrelerine zarar verme riski minimuma indirgiyor. Genetik analizler ve biyomarkerler sayesinde, hangi tedavi yöntemlerinin daha etkili olacağına dair bilgi sahibi olunarak, tedaviye daha iyi bir uyum sağlanıyor. Bu kişiye özel yaklaşım, tedavi sürecini hızlandırabiliyor ve başarı oranını artırabiliyor. Tümör DNA’sı inceleniyor Bireyselleştirilmiş tedavi sayesinde hastaların kanser dokusu veya kanında dolaşan tümör DNA’sının incelenerek hedefe yönelik tedavilere uygunluk tespit edilebildiğini belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ece Esin, konuyla ilgili şunları söyledi: “Günümüzde moleküler patoloji olarak adlandırılan hassas gen analiz yöntemleri ile kanserleşme sürecinde ana rol alan gen bozuklukları saptanmaya çalışılır. Elde edilen sonuçlardan yola çıkarak, günümüze kadar yapılan çalışmalar ve elde var olan hedefe yönelik tedavi ilaçları gözden geçirilerek multidisipliner onkoloji ekibince bu durum değerlendirilir ve hastaya uygun tedavi seçeneğine karar verilir. Bazı moleküler genetik testler dar paneller halinde ülkemizde de uygulanabiliyor. Çoğu geniş panel testleri ise Amerika ve Avrupa'daki bazı merkezlerde inceleniyor. İsteyen hastaların kan ya da biyopsi örnekleri bu laboratuvarlara gönderilip alınan sonuçlara göre tedavileri planlanıyor. Genetik testler, başta akciğer, meme, kalın bağırsak, böbrek ve melanom adı verilen cilt kanserlerinin özel bir türünde olmak üzere birçok kanser türünde yavaş yavaş kullanıma giriyor. Bu genetik haritalama yöntemi ile aynı zamanda immünoterapi tedavilerinin de ne derece etkili olabileceği tespit edilebiliyor.”

Uzmanı Dr. Burçak Evren:  Kolon kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor! Haber

Uzmanı Dr. Burçak Evren: Kolon kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor!

Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burçak Evren Taşdoğan, kolon kanserinin, çoğu zaman ileri evrede tespit edildiğini belirterek, "Erken teşhis edilen kolon kanseri vakalarında 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 90’dır. Ancak hastalık metastaz yaptığında bu oran yüzde 14’e kadar düşmektedir. Düzenli taramalar bu noktada oldukça önemlidir" dedi. Türkiye'de her yıl yaklaşık 20 bin kişi kolon kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünyada ve Türkiye'de en sık görülen kanser türlerinden biri olan kolon kanseri, çoğu zaman ileri evrede tespit ediliyor. Medical Park Seyhan Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Burçak Evren Taşdoğan, kolon kanserinin erken teşhisle tamamen önlenebileceğini vurgulayarak, özellikle 1-31 Mart Kolorektal Kanser Farkındalık Ayı'nda bu bilincin artırılmasının büyük önem taşıdığını belirtti. Bu belirtilere dikkat: Halsizlik, yorgunluk ve bağırsak değişiklikleri Kolon kanserinin çoğu zaman belirti vermeden ilerlediğini, ancak dikkat edilmesi gereken bazı sinyallerin olduğunu kaydeden Dr. Taşdoğan, "Halsizlik, yorgunluk, makatta kanama, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik gibi belirtiler dikkate alınmalıdır. Bu tür şikâyetleri olan bireylerin vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması gerekir. Kolon kanseri, genetik yatkınlık ve yaşam tarzı faktörleriyle doğrudan ilişkilidir. Ailesinde kolon kanseri öyküsü bulunan, 50 yaş üstü bireyler, kırmızı et ve işlenmiş gıda tüketenler, sigara ve alkol kullananlar, obezite ve hareketsiz yaşam tarzına sahip kişiler kolon kanseri açısından daha yüksek risk altındadır" diye konuştu. "Erken teşhis tedavide başarı şansını artırıyor" Kolon kanserinin, erken teşhisle tamamen tedavi edilebileceğini kaydeden Taşdoğan, kolonoskopinin yalnızca teşhis koymakla kalmadığını, aynı zamanda kanserleşmeden önce poliplerin tespit edilip çıkarılmasıyla hastalığın gelişimini engelleyebileceğini ifade etti. Her bireyin 45 yaşından itibaren düzenli olarak kolonoskopi yaptırması gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Taşdoğan, "Ailesinde kolon kanseri öyküsü olan bireylerde bu yaş 40’a kadar düşebilir. Erken teşhis edilen kolon kanseri vakalarında 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 90’dır. Ancak hastalık metastaz yaptığında bu oran yüzde 14’e kadar düşmektedir. Düzenli taramalar bu noktada oldukça önemlidir" şeklinde konuştu. "Genetik yatkınlık riski artırıyor" Kolon kanseri riskini artıran etkenlerden bahseden Taşdoğan, "Kolon kanseri riskini artıran faktörler arasında genetik yatkınlık ve yaşam tarzı yer alır. Ailesinde kolon kanseri öyküsü olan bireyler yüksek risk grubunda olup, düzenli taramalarını yaptırmaları gerekir. Obezite, hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve alkol kullanımı gibi faktörler de riski artırır. Sağlıklı bir beslenme düzeninin ve fiziksel aktivitenin korunması hastalık riskini önemli ölçüde azaltır" diyerek sözlerini tamamladı.

Nursel Ergin kanseri yenerek ekranlara geri döndü: İşte Nursel Ergin'in yeni programı Haber

Nursel Ergin kanseri yenerek ekranlara geri döndü: İşte Nursel Ergin'in yeni programı

Nursel Ergin, 2000'li yıllarda "Var mısın Yok musun?" yarışma programı ile ün kazanıp, sonrasında sunduğu programlarla adından sıkça söz ettiren bir sunucu olarak tanınan bir isim. Ancak Ergin’in hikayesi yalnızca ekranlarla sınırlı değil, hayatı da tıpkı bir film gibi. Genç yaşta anne olmanın ve zorlu bir çocukluk dönemi geçirmenin izlerini taşıyan Nursel Ergin, ayrıca bir kanser mücadelesini de başarıyla geride bıraktı. Ergin, küçük yaşlarda annesiyle yaşadığı acı dolu anıları sıkça dile getiriyor. Yetiştirme yurdunda büyüyen ve annesiyle yaşadığı dramı izleyicileriyle paylaşırken duygusal anlar yaşamıştı. Bir zamanlar, okulda her çocuk pırıl pırıl beslenme çantalarını açarken, o zamanlar bir yuva çocuğu olarak beslenme kutusunun çirkinliği ve saçlarının hep bitli olmasının ona acı verdiğini anlatmıştı. Bu açıklamalar, izleyenleri derinden etkilemişti. 18 yaşında evlenen ve 27 yaşında Bengü adında bir kız çocuğu sahibi olan Nursel Ergin, kızıyla olan güçlü bağını sık sık dile getiriyor. Kızının doğum gününü kutlarken, "Bengü sonsuz ebedi demek. İyi ki çilek reçelimsin, iyi ki doğdun, iyi ki varsın, iyi ki doğurdum, iyi ki beni seçtin" sözleriyle derin sevgisini paylaştı. NURSEL ERGİN KANSERİ YENDİ Ancak Nursel Ergin’in hayatındaki dönüm noktalarından biri de, 8 ay boyunca meme ve rahim kanseriyle verdiği zorlu mücadeleydi. Bu süreç, hayatının en zor dönemlerinden biri olmasına rağmen, sonunda kanseri yenmeyi başardı ve sağlık durumu iyiye gitmeye başladı. Zorlu günleri geride bırakıp, 3 Mart Pazartesi günü ATV ekranlarında "Mutfak Bahane" adlı programla ekranlara dönecek. Nursel Ergin, ATV'yi ailesi olarak gördüğünü ve gündüz kuşağında Müge Anlı ile Esra Erol gibi güçlü sunucularla yer almanın en büyük hayali olduğunu dile getirdi. ATV’nin Programlar Koordinatörü Mehmet Çam’dan aldığı telefonla bu hayalini gerçekleştirdiğini belirten Ergin, “Allah bu duamı kabul ettiği için en büyük hayalime kavuştum” dedi. 'MUTFAK BAHANE' İLE EKRANLARA GERİ DÖNÜYOR "Mutfak Bahane" programı, gelin ve kaynanaların yemek yapıp eşlerin puan verdiği bir formatta olacak. Ancak sadece yemek tarifleri değil, hayatın içinden gerçek kesitlerin yer aldığı insan hikayeleri de programa dahil edilecek.

Türk halk müziğinin efsane ismi Kahtalı Mıçe hayatını kaybetti Haber

Türk halk müziğinin efsane ismi Kahtalı Mıçe hayatını kaybetti

Türk Halk Müziği'nin usta isimlerinden Kahtalı Mıçe (Mustafa Kahtalı), bağırsak kanseriyle verdiği mücadeleyi kaybederek 74 yaşında hayata veda etti. Geçtiğimiz Şubat ayında ince bağırsak kanseri teşhisi konulan sanatçı, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi görmeye başladı. Tümör nedeniyle bağırsakları ve karaciğerine metastaz yapan Mıçe, uzun süre kemoterapi tedavisi aldı. Hastane sürecinde, yakın dostları ve hayranları sanatçıyı yalnız bırakmadı. Son 4 ayını özel bir hastanede geçiren usta sanatçı, bugün saat 03.00 sıralarında Antalya’da yaşamını yitirdi. Cenazesi, memleketi Adıyaman Kahta’da, adını taşıyan kültür merkezinde düzenlenecek törenin ardından Ulu Camii’nde kılınacak namaz sonrası Karşıyaka Belediye Mezarlığı'nda defnedilecek. HASTALIĞI BOYUNCA HAYRANLARININ DESTEĞİNİ GÖRDÜ Sanatçının tedavi sürecinde en büyük destekçilerinden biri turizmci dostu Ramazan Aslan oldu. Hayranları da Mıçe’yi yalnız bırakmayarak hastanedeki odasını ve dinlenmek için bulunduğu oteli ziyaret etti. Mıçe’nin seslendirme sanatçısı kızı Venda Altuntaş, babasının vefatına dair duygularını şu sözlerle paylaştı: "Doğduğu coğrafyanın ve birlikte büyüdüğü halkın ortak sesi olan, mutluluğunu, kederini, sevincini, insana dair ne varsa her şeyi türkülerle aktaran babam, toplumsal hafızanın yaşayan ender isimlerindendi. Büyük ozanların eserlerini büyük bir cesaretle seslendirerek, 'Halk Adamı' tanımlamasına adını yazdırmayı başardı. Çok üzgünüz. Sevenlerinin başı sağ olsun." DEPREMDE 100’E YAKIN AKRABASINI KAYBETMİŞTİ Kahtalı Mıçe, 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7.7 büyüklüğündeki depreme Adıyaman Kahta’da yakalanmıştı. Büyük yıkımın ardından yaptığı açıklamada sanatçı, yaklaşık 100 akrabasını kaybettiğini söyleyerek, "Bomba attılar sandım. Taş üstünde taş kalmamıştı. Kime koşsak evi yıkılmıştı. Yaşadığıma sevinemiyorum. Burası artık Adıyaman değil, Acıyaman" ifadelerini kullanmıştı. ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ, ADINI KONSERVATUVARA VERDİ Kahtalı Mıçe’nin sanat mirası, Adıyaman Üniversitesi tarafından da onurlandırıldı. Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) Senatosu, 27 Ağustos 2024’te aldığı kararla üniversitenin Devlet Konservatuvarı binasına sanatçının adını verdi. KAHTALI MIÇE KİMDİR? Asıl adı Mustafa Aslan olan Kahtalı Mıçe, 1951 yılında Adıyaman’ın Kahta ilçesinde doğdu. ‘Mıçe’ lakabını, yörede ‘Mustafa’ isminin kısaltması olarak aldı. İlkokul eğitimini pamuk tarlalarında çalıştığı için 9 yılda tamamladı, ortaokul diplomasını ise dışarıdan sınavlara girerek aldı. 17 yaşında düğünlerde ve konserlerde türkü söylemeye başlayan sanatçı, 1980 darbesinden sonra Kürtçe şarkılar söylediği gerekçesiyle 1 yıl cezaevinde kaldı. İlk albümü ‘Kara Gözlüm’ü Adıyaman’da yaptıktan sonra, İstanbul’a giderek çıkardığı ‘Gurbet Kuşu’ albümüyle şöhreti yakaladı. 1975 yılında Hülya Aslan ile evlenen sanatçının 2 kız, 2 erkek olmak üzere 4 çocuğu var. Soyadını 5 yıl önce mahkeme kararıyla ‘Kahtalı’ olarak değiştirdi. KAHTALI MIÇE’NİN ALBÜMLERİ Sanatçının 57 yıllık kariyerinde yayınladığı albümler şunlardır: Kara Gözlüm (1985) Gurbet Kuşu (1986) Dilek Dağı (1987) Dünden Bugüne Gazellerimiz (1988) Acı Günlerim (1989) Tanımaz Olaydım - Son Günlerde (1991) Böyle Olur mu - Nerdesin (1993) Şu Gurbetin Garibiyim (1995) Dön Babom - Çıkalım Nemrut Dağına (1996) Adaklar Ettim - Zelğo Can (1997) Damımıza Kar Yağdı (1999) Usta ile Çırak (2002) Tık Dedi (2003) Ben Adamı Gözlerinden Tanırım (Şiirler) (2003) Düğünümüz Şen Ola - Mıçe Babo (2006) Siz Gidin Biz Geloğ - Komşu Naile (2009) Bir Peru Gördüm - Edi Bese (2013) Yıllar Sensiz Geçiyor (2016) Tencere Dibin Kara (2023)

Bugün 4 Şubat Dünya Kanser Günü: Kanserden korunmak için ne yapmalıyız? Kanser yapan gıdalar! Haber

Bugün 4 Şubat Dünya Kanser Günü: Kanserden korunmak için ne yapmalıyız? Kanser yapan gıdalar!

Her yıl 4 Şubat, dünya genelinde kanserle mücadelede farkındalık yaratmak, erken teşhisin önemini vurgulamak ve önleyici tedbirleri teşvik etmek amacıyla Dünya Kanser Günü olarak anılmaktadır. 2000 yılından bu yana her yıl kutlanan bu özel gün, Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından başlatılmış olup, dünya çapında kanserle ilgili bilinçlendirme kampanyalarıyla desteklenmektedir. Dünya Kanser Günü, sadece hastalığın farkındalığını artırmak değil, aynı zamanda kanserle mücadeleye yönelik küresel iş birliğini güçlendirmek için önemli bir fırsattır. Erken teşhisin hayat kurtardığına dikkat çeken uzmanlar, düzenli sağlık kontrollerinin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kanser riskini azaltmada büyük rol oynadığını belirtiyor. Dünya Kanser Günü Mesajları Bu anlamlı günde, kanserle mücadele edenlere umut vermek ve farkındalık yaratmak için birçok mesaj ve söz paylaşılmaktadır. İşte Dünya Kanser Günü için en anlamlı mesajlar: "Erken teşhis hayat kurtarır! Sağlığınızı ertelemeyin, düzenli kontrollerinizi ihmal etmeyin." "Kanser değil, biz güçlüyüz! Birlikte farkındalık yaratalım, umut olalım." "Sağlıklı bir yaşam, bilinçli seçimlerle başlar. Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın." "Mücadele eden herkes bir savaşçıdır! Kanserle savaşan tüm kahramanlara güç ve umut diliyoruz." "Farkındalık ilk adımdır! Kanserle mücadelede bilinçlenelim, erken teşhisi önemseyelim." Dünya Kanser Günü'nün Tarihi Dünya Kanser Günü, 2000 yılında Paris'te düzenlenen Dünya Kanser Zirvesi sırasında hazırlanan bir deklarasyonla başlatıldı. Paris Antlaşması olarak bilinen bu bildiri, kansere karşı küresel bir mücadele başlatmayı hedefliyor ve kanserle ilgili araştırmaların artırılması, hasta bakımının iyileştirilmesi gibi konuları kapsıyor. Bu bildirinin ardından, Union for International Cancer Control (UICC) tarafından 4 Şubat, Dünya Kanser Günü olarak ilan edildi. KANSERDEN KORUNMA YOLLARI Kanserden korunmak için bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve önleyici tedbirler alarak riskleri azaltabilirsiniz. İşte kanser riskini azaltmak için yapılması gerekenler: 1. Sağlıklı Beslenme Dengeli ve sağlıklı beslenin: Meyve, sebze, tam tahıllar ve protein açısından zengin besinler tüketin. Antioksidanlar açısından zengin yiyecekler, vücudunuzu kanserle mücadeleye hazırlayabilir. İşlenmiş gıdalardan ve şekerden kaçının: İşlenmiş etler ve yüksek şekerli yiyecekler, kanser riskini artırabilir. Bu tür yiyecekleri sınırlayın. Alkol tüketimini sınırlayın: Aşırı alkol tüketimi, özellikle karaciğer, kolon ve meme kanseri riskini artırabilir. Alkolü ölçülü tüketmek önemlidir. 2. Düzenli Fiziksel Aktivite Egzersiz yapın: Haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz veya 75 dakika yüksek şiddetli egzersiz yapmayı hedefleyin. Düzenli egzersiz, kanser riskini azaltmada önemli bir rol oynar. Fiziksel aktivitenizi arttırın: Günlük yaşamda daha fazla hareket etmeye çalışın. Yürüyüşe çıkın, merdivenleri kullanın, egzersizi yaşam tarzınıza entegre edin. 3. Sigara İçmemek ve Tütün Ürünlerinden Uzak Durmak Sigara içmeyin: Sigara, akciğer kanseri başta olmak üzere birçok kanser türünün en önemli nedenlerinden biridir. Sigara içmeyin ve tütün ürünlerinden uzak durun. Pasif içicilikten kaçının: Sigara içilen ortamlardan uzak durmak da sağlığınız için faydalıdır. 4. Cilt Koruma Güneşe karşı önlem alın: Aşırı güneşe maruz kalmak, cilt kanseri riskini artırabilir. Özellikle yaz aylarında güneşin en yoğun olduğu saatlerde (10:00-16:00 arası) dışarıda olmamaya çalışın. Güneş kremi kullanın ve koruyucu giysiler giyin. Solaryumdan kaçının: Yapay bronzlaşma cihazları da cilt kanserine yol açabilir. Bu tür cihazlardan uzak durun. 5. Düzenli Sağlık Kontrolleri Erken teşhis için düzenli sağlık kontrolleri yaptırın: Erken teşhis, kanserin tedavi edilmesinde çok önemlidir. Mamografi, kolon taramaları, cilt muayenesi gibi düzenli sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Aile geçmişinizi göz önünde bulundurun: Eğer ailenizde kanser vakaları varsa, doktorunuzla konuşarak daha sıkı tarama programlarına girebilirsiniz. 6. Stresten Uzak Durun Stresi yönetmeye çalışın: Uzun süreli stres, bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Stresi yönetmek için meditasyon, yoga, derin nefes alma teknikleri veya hobiler gibi rahatlatıcı aktivitelerle ilgilenin. 7. Çevresel Faktörlere Dikkat Edin Kimyasallardan kaçının: Zararlı kimyasalların ve toksinlerin bulunduğu ortamlardan uzak durun. Özellikle iş yerlerinde zararlı maddelere maruz kalan kişiler, bu konuda daha dikkatli olmalıdır. Evdeki havalandırmayı iyi tutun: Evdeki hava kalitesi, sağlık üzerinde önemli bir etkendir. Düzenli hava temizliği yapmak, kanser riski açısından önemlidir. 8. Aşılar HPV aşısı olun: Human papillomavirus (HPV) aşısı, rahim ağzı kanseri başta olmak üzere bazı kanser türlerinin riskini azaltır. Hem kız hem de erkek çocuklar için önerilmektedir. Hepatit B aşısı: Hepatit B, karaciğer kanseri riskini artırabilir. Hepatit B aşısı, karaciğer kanseri riskini azaltabilir. KANSER YAPAN GIDALAR 1. İşlenmiş Etler Örnekler: Sosis, salam, sucuk, jambon, pastırma. İşlenmiş etler, nitratlar ve nitritler gibi katkı maddeleri içerir. Bu maddeler, vücutta kanserojen bileşiklere dönüşebilir. Düzenli olarak aşırı tüketildiğinde kolon kanseri riskini artırabilir. 2. Kırmızı Etin Aşırı Tüketimi Örnekler: Kırmızı et (sığır, koyun, domuz etleri). Aşırı kırmızı et tüketimi, kolon, pankreas ve mide kanseri gibi bazı kanser türlerinin riskini artırabilir. Özellikle kızartılmış, ızgara veya dumanlanmış etler daha zararlıdır çünkü bu tür pişirme yöntemleri kanserojen maddelerin oluşumunu teşvik edebilir. 3. Şekerli ve Rafine Karbonhidratlar Örnekler: Şekerli içecekler, tatlılar, beyaz ekmek, pastalar, kekler. Yüksek şeker ve rafine karbonhidratlar, vücutta insülin ve IGF-1 (insülin benzeri büyüme faktörü) seviyelerini yükseltebilir, bu da kanser hücrelerinin büyümesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, aşırı şeker tüketimi obeziteye yol açarak kanser riskini artırabilir. 4. Aşırı Tuzlu Gıdalar Örnekler: Tuzlu atıştırmalıklar, turşular, cipsler. Yüksek tuz içeriği, mide kanseri ve yüksek kan basıncı riskini artırabilir. Ayrıca, tuzlu gıdalar, nitratlarla birleşerek kanserojen bileşiklerin oluşmasına neden olabilir. 5. Alkol Alkol, özellikle fazla miktarda tüketildiğinde, karaciğer, ağız, boğaz, yemek borusu ve kolon kanseri riskini artırabilir. Alkol ile ilgili risk, içilen miktara ve sıklığa bağlıdır. 6. Fazla Yağlı Gıdalar Örnekler: Kızartmalar, fast food, yağda pişirilmiş gıdalar. Aşırı doymuş yağ ve trans yağların tüketimi, özellikle kolon ve prostat kanseri gibi bazı kanser türlerinin riskini artırabilir. Ayrıca, obeziteye neden olarak kanser riskini dolaylı yoldan etkileyebilir. 7. Beyaz Un ve Rafine Tahıllar Örnekler: Beyaz ekmek, beyaz makarna, beyaz pirinç. Rafine tahıllar, vücutta hızla şeker haline gelir ve kanserin büyümesine neden olabilecek yüksek insülin seviyelerine yol açabilir. 8. Genetiği Değiştirilmiş ve Tarım Kimyasallarıyla Yetiştirilen Gıdalar Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ve tarımda kullanılan pestisitler, bazı araştırmalara göre kanser riskini artırabilir. Özellikle pestisit içeren meyve ve sebzeler, kanserojen etkiler yaratabilir. 9. Yanmış ve Kararmış Yiyecekler Örnekler: Kömürleşmiş etler, yanmış patatesler. Yüksek ısıda pişirilen veya yanmış gıdalarda, "heterosiklik aminler" (HCA) ve "polisiklik aromatik hidrokarbonlar" (PAH) gibi kanserojen maddeler oluşur. Bu maddeler, özellikle etlerin ızgarada veya ocakta pişirilmesi sırasında ortaya çıkar. 10. Maya ve Fermantasyon Ürünleri Örnekler: Bazı fermente gıdalar, şarap, bira. Fermente gıdalarda bulunan bazı bileşikler, mide kanseri riskini artırabilir. Aynı zamanda aşırı alkol tüketimi kanserin gelişiminde etkili olabilir.

Adana'da rahim ağzı kanseri farkındalık etkinliği düzenlendi Haber

Adana'da rahim ağzı kanseri farkındalık etkinliği düzenlendi

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 1-31 Ocak Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında bilgilendirme etkinliği düzenlendi.Adana Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı personeli ile Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Göç ve Göçmen İşleri Şube Müdürlüğü’ne bağlı sağlık personeli tarafından, beş farklı noktada bulunan danışma merkezlerinde Ocak Ayı Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında kadınlara yönelik bir bilgilendirme etkinliği düzenlendi. Eğitimde, “Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir? Serviks Kanseri’nin evreleri, risk faktörleri, erken teşhisin önemi, rahim ağzı kanseri tanısının nasıl konulduğu, tarama testlerinin neler olduğu (pap smear ve Hpv testi gibi) nerede yapıldığı ve serviks kanserinden korunma” konuları anlatıldı. Farkındalık için eğitim Aynı zamanda ebe hemşire tarafından yeni doğum yapmış veya yapacak katılımcılara “Güvenli Annelik” eğitimi verilerek, kadınlara gebeliğe hazırlık, gebelik dönemi, doğum ve lohusalık hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Yine eğitimde, “Menopoz” ve “Gebeliği Önleyici Korunma Yolları” semineri verildi. Eğitime katılan kadınlara Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) broşürleri ve regl hijyen ürünleri dağıtıldı. Programın sonunda, katılımcılar ile interaktif soru-cevap oturumu gerçekleştirildi, Dağlıoğlu Mor Yerleşke’de kadınlar, KETEM sağlık merkezine mamografi ve smear kanser erken teşhisi için götürüldü.  

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.