TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kaçak Yapı

İLKHABER-Gazetesi - Kaçak Yapı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kaçak Yapı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Üsküdar Vaniköy’deki kaçak inşaatın öncesi ve sonrası görüntüleri ortaya çıktı Haber

Üsküdar Vaniköy’deki kaçak inşaatın öncesi ve sonrası görüntüleri ortaya çıktı

Üsküdar Vaniköy’deki kaçak inşa edilen yapının öncesi ve sonrası görüntüleri ortaya çıktı. İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü tarafından hazırlanan tespit tutanağında, Boğaziçi Doğal ve Tarihi Sit Alanı içerisinde kalan ormanlık alanda, izinsiz inşaat faaliyetlerinin gerçekleştirildiği belirtildi. Bu kaçak yapı nedeniyle doğal zemin ve bitki örtüsünün tahrip edildiği kaydedildi. Kaçak yapı mühürlenerek faaliyetten men edilirken, İstanbul Valiliği ekipleri tarafından yapılan incelemeler sonucunda hazırlanan tutanakta, alanda 3 adet 2 katlı, 4 adet 1 katlı yapının yanı sıra havuz, güçlendirilmiş set yapısı, betonarme istinat duvarları, bahçe duvarları ve bekçi kulübeleri gibi yapıların yer aldığı belirtildi. Ayrıca, doğal zemin üzerinde beton enjeksiyonu, kazı, dolgu ve kademelendirme çalışmaları yapılarak çevrenin tahrip edildiği tespit edildi. İzinsiz İnşaat Durduruldu Tutanakta, yapı müteahhidi tarafından herhangi bir izin belgesi ibraz edilmediği, ancak daha sonra iletileceğinin beyan edildiği ifade edildi. Ancak, alanın doğal sit alanı olması nedeniyle gerekli izinlerin alınmamış olmasından dolayı inşaatın izinsiz olduğu belirtilerek, tüm faaliyetler durduruldu. Üsküdar Vaniköy’deki kaçak inşaatın öncesi ve sonrası görüntüleri ortaya çıktı Eski ve Yeni Görüntüler Ortaya Çıktı Kaçak inşaatın eski ve yeni haline ait görüntülerin ortaya çıkması, bölgedeki tahribatın boyutlarını gözler önüne serdi. Yapılan bu izinsiz müdahaleler, Boğaziçi’nin doğal ve tarihi dokusuna verilen zarar konusunda endişeleri artırdı.

Bakan Murat Kurum: Deprem bölgesinde 302 bin yuvamız hızla yükseliyor Haber

Bakan Murat Kurum: Deprem bölgesinde 302 bin yuvamız hızla yükseliyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Adıyaman'da gerçekleştirdiği açıklamalarda, deprem bölgesindeki ilerlemeler ve şehirdeki restorasyon projeleri hakkında bilgi verdi. Bakan Kurum, eylül ayında teslim edilen konut sayısının 100 bine ulaşacağını ve yıl sonuna kadar toplamda 200 bin konut teslim edeceklerini duyurdu. Ayrıca, Adıyaman ve diğer 10 ildeki konut projelerinin hızla ilerlediğini belirtti. Adıyaman'da konut çalışmaları hızla devam ediyor Kurum, “11 ilimizin her yerini o güzel günlerine döndürmek için çabalıyoruz,” diyerek, depremin ardından yürütülen çalışmalara dair detayları paylaştı. Şu ana kadar Adıyaman’da 8 bin 174 konut ve iş yerinin teslim edildiğini, Merkez, Gölbaşı ve Besni’de ise 45 bin 444 konut ve iş yerinin teslimi için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Ayrıca, Adıyaman Meydan Projesi’nin detaylarına da değinen Bakan Kurum, şehir merkezini kapsayan 70 bin metrekarelik alanda yapılacak projelerle Adıyaman’a sosyal ve ticari donatılar kazandıracaklarını ifade etti. Adıyaman’da yapılacak diğer projeler arasında, Ulu Camii'nin restorasyonu ve Tuz Hanı’nın turizm açısından değerlendirilmesi yer alıyor. Bakan Kurum, “Ulu Camii’de ezan seslerini yeniden yükselteceğiz ve Tuz Hanı’nı aslına uygun şekilde restore ederek Adıyaman’a turizm gelirleri sağlayacağız,” dedi. Ayrıca, Adıyaman Üniversitesi’nin yeni projeleri ve ihtiyaçları için de gerekli ihalelerin yapılacağını duyurdu. Kurum: Türkiye’nin 1. gündemi olarak kalması için gereken her mücadeleyi sürdüreceğiz Bakan Kurum, deprem dönüşümünün ülke için büyük bir milli mücadele olduğunu vurgulayarak, ''Yüzyıllardır bu coğrafyada yaşayan insanların en büyük korkusu deprem olmuştur. Hepimizin görevi, depremi milletimizin geleceği için bir tehdit olmaktan çıkartmaktır. Şunu kimse unutmamalıdır! Mesele bu ülkenin geleceği, bu milletin hayatı olduğunda; hangi siyasi görüşten olursak olalım, hepimiz aynı geminin yolcularıyız. İşte bu anlayışla; deprem bölgesinde çalışan her yönetici; yakasındaki parti rozetini çıkarmalı; omzunda bu milletin emanetini, sırtında bu milletin yükünü taşıdığını bilmelidir. Bu şuurla koşmalı; deprem dönüşümünü hızlandırmak için mücadele etmelidir. Çünkü deprem dönüşümü, ülkemiz için adeta Yeni Bir Milli Mücadeledir. Biz bu milli mücadelemize omuz verecek herkesle beraber hareket ediyoruz, bundan sonra da edeceğiz. Ve inşallah; sadece deprem bölgesini değil, ülkemizin her yerini gelecek nesillerimiz için afetlere dirençli hale getireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki hükümetimizin odak noktası, deprem bölgesidir. Deprem bölgesinin, Türkiye’nin 1. gündemi olarak kalması için gereken her mücadeleyi sürdüreceğiz. Rabbim bizi vatandaşlarımıza mahcup etmesin diyorum” dedi. İstanbul Boğazı'ndaki Kaçak Yapılar İstanbul Boğazı’ndaki kaçak yapılarla ilgili olarak da bilgi veren Bakan Kurum, Vaniköy Mahallesi'nde tespit edilen kaçak yapıların yıkımı için gerekli hukuki süreçlerin başlatıldığını ifade etti. “İstanbul Boğazı’nın güzelliğini ve tarihi alanları korumak adına kaçak yapılaşmaya müsaade etmeyeceğiz,” dedi. Bakanlık, kaçak yapıların durdurulması ve yıkım işlemlerinin takibini sürdürecek.

‘Anemurium Antik Kenti’nde Betona Hayır' kampanyası Haber

‘Anemurium Antik Kenti’nde Betona Hayır' kampanyası

Mersin Çevre ve Doğa Derneği, Mersin'in en önemli tarihî kalıntılarından birini oluşturan Anemurium Antik Kenti kıyısındaki kaçak yapılaşma ve foseptik çukuru açılmasına karşı "change.org" sitesi üzerinden "Anemurium Antik Kenti’nde Betona Hayır" başlıklı imza kampanyası başlattı. Antik Çağ'da Dağlık Kilikya Bölgesi'nin batı bölümünde yer alan önemli liman yerleşimlerinden birisi olduğu bilinen ve Mersin'in en önemli tarihî kalıntılarından birini oluşturan Anemurium Antik Kenti, kıyıdaki bir bölgede kaçak yapılaşma iddialarıyla gündeme gelmişti. Mersin Çevre ve Doğa Derneği ile Anamur Çevre Platformu yöneticileri tarafından bölgedeki söz konusu kaçak inşaatın fotoğraflarının sosyal medya hesaplarından paylaşılarak yetkililerin dikkati çekilmeye çalışılırken, bu kez aynı yerde bir de foseptik çukuru açıldığı ortaya çıkmıştı. Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) yöneticileri tarafından bu gelişmelerin ardından, deniz kaplumbağalarının yuvalama alanı da olan bölgede kaçak yapılaşmaya ve kirliliğe neden olacak insan faaliyetlerinin önlenmesi amacıyla "change.org" sitesi üzerinden imza kampanyası başlatıldı. 8 Temmuz’da başlatılan kampanyadaki imza sayısı yaklaşık 7 bine ulaştı. İmza kampanyasının önemi konusunda şu ifadelere yer verildi: "Anamur Çevre Platformu tarafından geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar ve bilgilerin yerel ve ulusal basında paylaşılmasıyla öğrendiğimiz üzere, Mehmet Tekocak tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları sürdürülen Anemurium Antik Kenti’nde, Tuba İnşaat Taahhüt San. ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından yapılan 1. etap çevre düzenlemesi kapsamında, denizin altında da bir kısım kalıntılar olan antik kentin denizle buluştuğu noktada, henüz kazı çalışmalarının tamamlanmadığı bilinen saray kompleksinin önündeki, yerli ve yabancı turistlerin en çok fotoğrafını çektiği simgeleşmiş Karaağaçların bulunduğu yerde, kurul kararına aykırı ve muhtemelen ruhsatsız olarak betonarme bir inşaata başlanmış ve bundan önce ören yerine giriş çıkışlar, söz konusu şirketin uyarı tabelalarıyla kapatılmıştır. 2. kat tablası yapılarak tekrar beton dökmeye hazır hale getirilen, bir kat daha, belki de daha fazla kat çıkmaya hazırlanan betonarme yapı, tepkiler üzerine ve muhtemelen yine izin alınmaksızın, iş makinalarıyla yıkılmış, inşaattan çıkan molozlar, ağır kamyonlarla ören yerinin dışına taşınmıştır. Ancak, derin biçimde kazılan çimentolu temel, yetkili birimlerce izin verildiği iddiasıyla, taş bina yapılmak üzere yerinde bırakılarak üstü branda ile kapatılmış ve ören yerindeki nekropol alanının önündeki bir başka sahada başlanan inşaat çalışmaları şimdilik durdurulmuştur. Duyumlarımıza göre, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca, Anemurium’daki 1. derecede arkeolojik sit alanının içerisinde yer alan en az 2500 yıllık arkeolojik kalıntıların silüetini bozacak şekilde, taş bina, otopark, tuvalet, duş, büfe gibi diğer sosyal donatı alanlarına izin veren bir karar alınmıştır. Böylesine bir karar varsa, öncelikle bu kararın kamuoyu ile paylaşılması, sonrasında ise iptali gerekmektedir. Ayrıca,  betonu sökülen binanın taş olarak dahi yapılmaması, diğer sosyal donatı alanlarının da iptal edilmesi gereklidir. Çünkü bu yapılara izin verilmesi hukuken ve ilke kararları uyarınca mümkün değildir. Anemurium’un kıyısında bulunduğu kumsalda, bu tür sosyal donatı alanlarının yapılması, Tarım Orman Bakanlığı’nın 2009/10 sayılı Genelgesi’ne de aykırıdır. 1. derecede arkeolojik sit alanı olduğu için kumullarıyla birlikte kısmen korunan, kara ve deniz ekosistemlerinin müthiş bir uyum halinde olduğu, deniz kaplumbağalarının rahatça yuvalayabileceği tek kumsalın kıyısındaki koruma sahalarında, beton veya taşla bile olsa bir inşaat ve yuvalama kumsalına insan baskısı uygulayacak şekilde sosyal donatı alanları yapılması, Bern Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Birçok insanda, Mehmet Tekocak tarafından bugüne değin kazı ve restorasyon çalışmaları yürütülen Ören yerinde yapılan yanlışların, diğer işlerin yapımında da gerçekleşeceği yönünde haklı bir endişesi vardır. Ekteki video ve fotoğraflar, bu yöndeki endişenin haklılığını ortaya koymaktadır. Anemurium, Dünya vatandaşları için önemli antik kentlerden birisidir. Turizm ya da başka bir bahaneyle oraya yapılacak tüm inşaatlar durdurulmalı, kentin dokusu bozulmamalıdır. Kafasına göre iş yaptığı ortaya çıkmış bir firmanın Ören yerinden uzaklaştırılıp, kazı alanının halka açılmasının gerektiği de ortadadır. Gördüğümüz kadarıyla, yetkililerce izin verilen işler denetlenememekte, kontrol edilememektedir. Keza, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı temsil yetkisi taşıyan ve yasadan doğan sorumlulukları olan Anamur Müze Müdürlüğü de kontrol ve denetim yetkisini antik şehrin sahibi sanan, ayrıcalıklı firmaya karşı  kullanmamıştır. Anamur halkı, "Yetkisi olmadığı halde kazı alanına ve Ören yerine giriş çıkışlara yasak getirebilen, işin özünde sadece istihkakını alma derdinde olan bir özel firma tarafından girişe kapatılan kazı yeri bizlere açılsın ki, yapılan işleri biz de izleyelim ve yapılacak yanlışları yetkililere halk olarak biz bildirelim" düşüncesindedir. Ki bu düşüncesinde halk haklıdır. Çünkü söz konusu firma, izine aykırı ve ruhsatsız olarak, 1. derecede arkeolojik sit alanına, ağır iş makinalarıyla kafasına göre beton dökmüştür ve tepkiler üzerine döktüğü betonu, muhtemelen yine izinsiz olarak kaldırmıştır. Halkın güvenini yitiren söz konusu firma ve Mehmet Tekocak, kazı sahasından el çektirilmelidir. '1. derecede arkeolojik sit alanı olan dünya mirası Anemurium Antik Kenti’ne beton döken firma ve buna göz yuman kazı başkanı Mehmet Tekocak bu işten el çektirilsin, denetim ve kontrol yetkisini kullanmayan Müze Müdürü ile diğer sorumlular yargılansın" diyorsanız, görüşlerinizi de belirterek bir imza da siz verin."

Anemurium Antik Kenti sahiline foseptik çukuru Haber

Anemurium Antik Kenti sahiline foseptik çukuru

Kaçak yapılaşma iddiaları ile gündeme gelen Mersin'in tarihi zenginliklerinden biri olan Anemurium Antik Kenti sahilinde, bu kez foseptik çukuru açıldığı öne sürüldü. Antik Çağ'da Dağlık Kilikya Bölgesi'nin batı bölümünde yer alan önemli liman yerleşimlerinden birisi olduğu bilinen ve Mersin'in en önemli tarihî kalıntılarından birini oluşturan Anemurium Antik Kenti kıyısındaki bir bölgede, kaçak yapılaşma olduğu iddia edilmişti. Mersin Çevre ve Doğa Derneği ile Anamur Çevre Platformu yöneticileri tarafından bölgedeki söz konusu kaçak inşaatın fotoğrafları sosyal medya hesaplarından paylaşılarak yetkililerin dikkati çekilmeye çalışılırken, bu kez aynı yerde bir de foseptik çukuru açıldığı öne sürüldü. Deniz kaplumbağalarının yuvalama alanı da olan bölgede kaçak yapılaşmaya ve kirliliğe neden olacak lağım çukuru açılmasına tepki gösteren çevreci aktivistler, "Antik kentin tarihi dokusunu tehdit eden bu kaçak yapılaşma ve foseptik çukuru, çevre ve kültürel miras koruma açısından büyük bir tehlike oluşturuyor. Kaçak yapılar, bölgedeki ekosisteme ve tarihi kalıntılara zarar veriyor. Ayrıca, foseptik çukurlarının yeraltı sularını kirletebileceği de unutulmamalıdır" şeklinde, endişelerini dile getirdi. Mersin Çevre ve Doğa Derneği yöneticileri, Anamur Çevre Platformu'nun sosyal medya hesabından da paylaşılan açıklamalarında, şunları kaydetti: "Anemurium Antik Kenti sahiline kaçak inşaat yapılmakla kalınmamış, kaçak inşaatın batı tarafındaki alanda, 3-4 metre derinliğinde lağım çukuru da kazılmış. Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu bu kaçak yapılara izin vermediyse, binlerce yıllık tarihi kalıntıların içinde lağım çukuru açılmasına kim veya kimler izin verdiler ya da göz yumdular? Söz konusu alan aynı zamanda deniz kaplumbağalarının da tescilli yuvalama kumsalıdır. O kuyuya boşaltacakları atıkların, yuvalama kumsalını ve denizi kirletmesi kaçınılmazdır. 1. derecede SİT alanına ve deniz kaplumbağalarının yuvalama kumsalına beton dökülemeyeceği gibi, lağım çukuru da açılamaz, lağım deşarjı yapılamaz. Yetkililerin, bu kaçak temeli kaldırıp lağım çukurunun kapatılmasını sağlamaları, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunması ve halkı da bu konuda bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yetkililere de konunun gereğinin yapılması çağrısında bulunuyoruz. Tarihî kalıntıların ve doğal güzelliklerin korunması için herkesin üzerine düşeni yapması, geleceğimiz için büyük önem taşıyor. Yetkililerin, bu tür kaçak yapılaşmalara karşı daha etkin önlemler almasını bekliyoruz."

Aksu Çayı'ndaki Kaçak Yapıların Yıkımı Durduruldu Haber

Aksu Çayı'ndaki Kaçak Yapıların Yıkımı Durduruldu

Antalya'da bugün başlanacak Aksu Çayı etrafındaki kaçak yapıların yıkımı, İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararıyla durduruldu. Aksu Çayı'nın denize döküldüğü yerden itibaren kaçak yapılar, görüntü ve çevre kirliğine neden olan yapılar için Aksu Kaymakamlığı'nın 24.06.2024 tarih ve 12442 sayılı yazısı ve Aksu Belediyesi'nin 25.06.2024 tarih ve 53489 sayılı oluru ile alınan yıkım kararının ardından üç vatandaş bölge mahkemesine başvuruda bulunarak, üç konteyner için yürütmeyi durdurma kararı aldırdı. Aksu Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, durdurma kararına itiraz ederek, önümüzdeki hafta yıkım çalışmalarına devam edeceklerini aktarırken, vatandaşların konteynerlerine el koymamak için kendi konteynerlerini kendilerinin kaldırmalarını istediklerini söyledi. Aksu Çayı'nda yüzü aşkın kaçak yapı Aksu Çayı kenarında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Belediye Başkan Yardımcısı Çelik, yıkım kararının tüm resmi kurumların ortaklaşa aldığı bir karar olduğuna dikkat çekerek, bölgede 100'ü aşkın kaçak yapı bulunduğunu belirtti. Çelik, "Aksu dere yatağında başlatmış olduğumuz temizlik çalışmalarına, yürütmeyi durdurma kararı geldi. Temizliğe başlamıştık. Bu işgallerle ilgili temizlik işlemleri DSİ Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Antalya Valisinin kararı doğrultusunda başladı. Buradaki yürütmeyi durdurma bizim için çok önemli değil ama birkaç gün vererek bu temizliğe yeniden devam edilecek. 100'ün üzerinde işgal var; altı lokanta, bir marina, bir tane konteyner iskele tarzı yapılar vb. bir bölümü yıkıldı. Bu kalıcı ve net bir karar. Kaçak yapıları olanlar kendisi kaldırsın, bu işgal de sona ersin. Kimsenin konteyner evlerine el koymak, belediye bünyesine almak da istemiyoruz. Şu an kendisi kaldıranlarla birlikte konteynerlerin yarısı kaldırıldı" diye konuştu. Kumköy'deki çardaklar 20 Kasım'dan sonra kaldırılacak Antalya Valisi Hulusi Şahin'in Aksu Çayı'nı kaçak yapılardan arındırma işlemelerine destek verdiğinin altını çizen Aksu Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Kumköy'de bulunan çardakların da 20 Kasım itibarıyla kaldırılacağını söyledi. Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Antalya Valiliği'nin 'Denizler halkındır' projesiyle 'Denizler 85 milyonun hakkıdır' diyen Antalya Valisi Hulusi Şahin, buranın temizlenmesi için bizzat kendisi ilgileniyor. Kumköy çardak işlemleri için de görüşme yapıldı, o alan için de oluru alındı. 20 Kasım'a alınma nedeni caretta carettaların yumurtlama sahası olmasından kaynaklanıyor. Burada yapılan aynı kaldırma işlemi, 20 Kasım'dan sonra Kumköy için de yapılacak. Yürütme durdurma kararı sorunu çözüldükten sonra haftaya yeniden burada temizliğe başlayacağız. Herkes demirini ve çardağını kaldıracak. Antalya Valimiz 'İniş platformları, tekne bağlama yerleri, merdivenler haricinde yapı istemiyoruz' dedi. Burada DSİ'nin de şikayetleri var; taşkın önleme projeleri, denizler halkındır kampanyaları ile burayı temizlemek istiyorlar. Buradaki işgalleri kaldıracaklar." "Alan hakkında şikayetler alıyoruz" Yürütme durdurma kararının vatandaşların idare mahkemesine başvurusu doğrultusunda alındığının altını çizen Çelik, karara itiraz edeceklerini açıkladı. Çelik, “Karara itiraz edeceğiz. Antalya Valimiz ben yürütme durdurma kararlarını iki üç günde çözerim dedi. Aksu Belediyesi olarak biz emre göre hareket ediyoruz. Şu an için bir tane kaldırılma işlemi yapıldı, diğerleri için yürütme durdurma kararı var. Belediyeye, kaymakamlığa gelen şikayetlerde buraların yapılarak birilerine satıldığı, kiraya verildiği, kooperatif kurulduğu, kooperatif adı altında başka işler yapıldığı söyleniyor. Belediyemizde birçok dilekçe şikayeti mevcut. Vatandaşlarımız, tekne bağlayacak yer yapabilir, Aksu'da liman yetersizliği nedeniyle buna izin veriliyor” ifadelerine yer verdi. Yaşam alanına dönüştü Aksu Çayı kenarında bulunan konteynerini geçtiğimiz hafta kaldıran Devrim Can Atagöz ise, alanın zaman içinde yaşam alanına dönüştüğünü dile getirdi. Atagöz, “Bir senedir konteynerimiz var, yıkım kararı tebliğ edildikten sonra bir hafta önce kaldırdık. Sadece iskeleye izin verdiklerini söylediler, iskelemizi bırakıp konteynerimizi kaldırdık. Konteyneri teknem olduğu için, içine malzemeleri koymak amacıyla depolama alanı olarak kullanıyorduk. Çayın içindeki konteyner alanı büyüyüp yaşam alanına döndüğü için kurunun yanında yaş da yandı, biz de kaldırdık. Belediye çok da haksız değil, işler çığırından çıktı. Biz de barınaklarda yer olmadığı ve yeni bir barınak sistemi kurulmadığı için mecburen iskele diye yerleştik. Çünkü kışın burası çok kötü bir hale geliyor. Malzemeleri taşımak zor geldiği için de ufak bir konteyner kurduk ama insanlar burayı yaşam yeri haline getirdi. Tellerle çevirdiler, insanların balığa gitmesini önlediler” diye konuştu. Aksu Belediyesinden gelen ekipler, temizlik işlemleri kapsamında bir kaçak yapıyı yıkarken, çayın içinde bulunan batık gemiyi de kaldırdı.

İzmir'de korkutan durum: 903 bin binanın yüzde 36'sı kaçak çıktı Haber

İzmir'de korkutan durum: 903 bin binanın yüzde 36'sı kaçak çıktı

İzmir'de, son afet çalışması kapsamında 30 ilçede 903 bine yakın bina stoku olduğu tespit edilirken, binalarda korkutan bilgiler ortaya çıktı. "Kentteki binaların yüzde 50'sinin kontrol edilmesi lazım, hem de acil" diyen Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, "Kentte 903 bin bina stoku var. Yüzde 36'sının maalesef kaçak olduğunu öğrendik, oldukça yüksek bir rakam. İzmir korkutuyor; ama korkunun ecele faydası yok. Binaların yüzde 50'sinin tamamının sınavı geçeceği konusunda kesin bir şey söylememiz mümkün değil" dedi. İzmir'in son afet çalışmasından korkutan rakamlar ortaya çıktı. Eski yapıların ağırlıkta olduğu kentte, kentsel dönüşüm sık sık gündeme gelirken, depremlere karşı yol haritası niteliğinde olan bu çalışma, bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini ortaya koydu. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, "İzmir korkutuyor; ama korkunun ecele faydası yok" dedi. "Kentteki binaların yüzde 50'sinin kontrol edilmesi lazım" Celalettin Kozanoğlu, kentteki binaların yüzde 50'sinin kontrol edilmesi gerektiğini ifade ederek, "Bu kontrol sonucunda sağlam da, yetersiz de çıkabilir. Acil kontrol edilmesi lazım; çünkü depremin ne zaman geleceği belli değil. Bu tedbirler ne kadar erken alınırsa halkımız için o kadar iyi olur" şeklinde konuştu. Dikkat çeken rakamları paylaşan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İzmir'de 903 bin bina stoku olduğunu aktararak, bu stokun yüzde 12'sinin 1998'den sonraki yeni deprem yönetmeliğine göre yapıldığını anlattı. İzmir'deki binaların yüzde 36'sı kaçak çıktı Binaların yüzde 36'sının kaçak olduğunu kaydeden Kozanoğlu, bu kadar büyük kaçak oranının kendisini şaşırttığını söyledi. Kaçak yapıların, kaçak kat ya da bina şeklinde olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, "Bu bilgiler, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin afet planıyla ilgili yaptığı çalışma sonucu ortaya çıktı. İzmir'deki binaların yüzde 36'sının kaçak olduğu tespit edilmiş durumda. İzmir'de 30 ilçe var, 11'i merkez ilçe. Bu binaların yüzde 40'ı merkez ilçelerde toplanmış durumda. İzmir'de yapıların yüzde 52'si, 1998'den önceki deprem yönetmeliklerine göre yapıldı" ifadelerine yer verdi. Binaların eski olmasının yıkılacağı anlamına gelmediğini paylaşan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, "O zamanın mevcut yürürlükteki deprem yönetmeliklerine göre; doğru malzeme, doğru proje, doğru uygulama yapıldıysa, binamız elbette sağlam olabilir. Eski bina, her zaman riskli bina demek değildir. Binanın eski olması, yıkılacağı anlamına asla gelmez. Elbette, İzmir'deki eski yapıların mutlaka elden geçirilmesi; uygun karotlar alınarak ve performans analizleri yapılarak kontrol edilmesi gerekir" diye konuştu. "Kontrol edilmesi gereken binalar sınavı geçer mi çürük mü bilemeyiz" İzmir'de kontrol edilmesi gereken binaların deprem sınavını geçeceğine kimsenin garanti veremeyeceğini anlatan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, şöyle devam etti: "İzmir'de, 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapılmış binaların tamamının sınavı geçeceği konusunda kesin bir şey söylememiz mümkün değil. Bu tamamen testler sonucunda göreceğimiz bir şey. Bir betona dışarıdan baktığımız zaman; sağlam mı, çürük mü, içindeki donatı iyi mi, kötü mü, bunu anlamak mümkün değil. Bu test sonucu görülebilecek bir şey. Dolayısıyla bu testlerin bir an önce yapılması gerekir." Sahil şeritlerindeki zemin sıvılaşmasına dikkat çekti: "Çok tehlikeli" Kozanoğlu, İzmir'deki bazı noktalarda zemin sıvılaşması olduğunu ifade ederek, bu durumun tehlikeli olduğunu söyledi. Kozanoğlu, son olarak sözlerine şöyle devam etti: "Sıvılaşan zeminin bir özelliği var; sıvılaşma olan zeminlerde, deprem anında su açığa çıkıyor. Bu durum da zeminin zayıflamasına yol açıyor. Sıvılaşma, işte bu nedenle çok tehlikeli. Bu zeminler, normal zamanda sağlam gibi gözüküyor; ancak asıl problem deprem esnasında ortaya çıkıyor. Bina, yıkılmadan devrilebiliyor, ya da batabiliyor. Bunlar tabi büyük mal ve can kayıplarına sebep oluyor. Alsancak, Kordon, Güzelbahçe şeridi, Bostanlı, Çiğli sahilleri, zaman içinde alüvyonlarla dolmuş, sert gibi gözüken fakat zaman içinde oturmuş zeminler. Bu zemine yapı yapacaksak, zeminin mutlaka çok iyi analiz edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Ben, bu zemine asla bina yapılamaz demiyorum; ama mutlaka önlemini almalı, çok iyi bir geoteknik çalışma yapmalıyız. Özel tedbirler almalıyız. Aksi takdirde depremde, hepimizi üzen sonuçlara sebep verebilir."

Bakan Özhaseki: Kaçak yapıları yıkacağız, yatların kayıtlarını alacağız Haber

Bakan Özhaseki: Kaçak yapıları yıkacağız, yatların kayıtlarını alacağız

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kabine Toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Artvin'den Hatay'a doğru bütün kıyıları denetlediklerini belirten Bakan Özhaseki, "Mafyavari tutumlarla sahil şeritlerinde bazı bölgelerin işgal edildiğini görüyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. Hukuk dışı yapıları, mevzuata aykırı tüm uygulamaları, yani bütün kaçak yapıları yıkacağız. Şimdi bir de ALO ihbar hattı kuracağız orada. Vatandaş diyecek ki 'bizim burada denize ulaşmamızı şunlar engelliyor.' Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünde bir güç, Türk devletinin üstünde bir güç yoktur. Aksini düşünüp kaçak yapılar işletenlere hukuk ile cevap vereceğiz. Tüm kaçak yapıları temizleyip milletimizin sahillere, plajlara rahat bir şekilde ulaşmasını sağlayacağız. Ben bunu söyledim ya bana bir sürü ihbar geldi. 'Şurada siteler kuruldu' diyor. 'Bunlar zengin adamlar, oradan sahile inişimizi engelliyorlar' diye" ifadelerini kullandı. Bu konuda devletin üzerine düşen görevi yerine getireceğinin altını çizen Bakan Özhaseki, "Bunun temel prensiplerini, altyapısını bir 15-20 gün oluşturalım. Nasıl hareket edeceğimizi, nasıl burada bir yol haritası izleyeceğimizi. Ondan sonra çıkıp devam edeceğiz. Yaz boyunca herkes bunlara şahit olacak. Oteller belki en fazla olsa olsa kendi önüne şezlong atıyor. Ama oradan gelene geçene mani olmuyor. Denize girene bir şey demiyor. Sorun orada değil. Ama asıl mesele diğer tarafta yani bir koy bulmuşlar. 3-4 kişi çökmüş oraya büfemsi bir şey koymuş. Orada ufak tefek bir şey satıyor ama bir şezlonga git otur bak kaç lira istiyor. Ailesiyle gitmiş insanlar, nasıl bu işgalcilerle muhatap olsunlar ki" diye konuştu. "Denizlerimizin kirlenmesini önleyeceğiz" Kimsenin hukuk dışı iş yapmasına müsaade etmeyeceklerini belirten Bakan Özhaseki, "O yüzden oraları temizleyeceğiz. Bir kısmını Kültür ve Turizm Bakanımızla yine konuştuk, halk plajları açacaklar. Bizim tüm Türkiye’deki kıyılara bakan MÜÇEV adında bir kuruluşumuz var. Sahillerde sorumlu olduğu yerleri işletecek. Buralarda bir iki ihtiyaç mahalli yapacağız tabii. Denizlerimizin kirlenmesini önleyeceğiz. Temiz tutacağız. Ondan sonra vatandaş kendi ihtiyacını görür zaten. Yediğini, içtiğini alıyor, götürüyor, getiriyor. Ticarete gerek yok orada" dedi. "Yatların hepsini kayıt altına alacağız, burada tatil yapıyorsa, onun belirlenen ücretini ödeyecek" Yatların hepsini denetim altına alacaklarını 'mapa şamandıra' sistemini başlatacaklarını açıklayan Bakan Özhaseki, şunları kaydetti: "Örneğin birisi bir tekne alıyor ve teknesini üç ay koylarımıza çekiyor. Orada yaz tatili yapıyor. Yapsınlar, sorun yok ama denizleri kirletiyorlar, teknelerini ağaçlara bağlayarak ağaçları kırıyorlar. Biz de 'mapa şamandıra' projemiz ile bunların önüne geçeceğiz. Teknelerini, kuracağımız mapa şamandıraya bağlayacaklar. Yatların hepsini kayıt altına alacağız. Burada tatil yapıyorsa, onun belirlenen ücretini ödeyecek. Sonra da yanına getirdiğimiz atık gemisine atıklarını verecek. Vermek zorunda kalacak, denize atıklarını boşaltamayacak. Hepsini denetleyeceğiz ve denizlerimizi koruyacağız."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.