SON DAKİKA

#İstanbul Sözleşmesi

İLKHABER-Gazetesi - İstanbul Sözleşmesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İstanbul Sözleşmesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde binlerce kadın şiddete karşı sesini yükseltti Haber

Adana'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde binlerce kadın şiddete karşı sesini yükseltti

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Adana'da coşkuyla kutlandı. Kadınlar, haklarını talep etmek ve kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla Kasım Gülek Köprüsü'nde buluşarak yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe katılan kadınlar, hazırladıkları dövizler ve afişlerle taleplerini haykırarak Sular istikametinden Uğur Mumcu Meydanı'na kadar yürüdü. 30 dereceyi bulan sıcak havaya rağmen, binlerce kadın seslerini duyurdu. Yürüyüşte, kadınlar kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini protesto ederken, bazı erkekler de alandan çıkarılmak zorunda kaldı. Miting alanında bir dakikalık saygı duruşunun ardından konuşma yapan Gülcan Aydın, 8 Mart'ın tarihçesini hatırlatarak, kadınların mücadelesinin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Aydın, kadınların karşı karşıya olduğu şiddet, ayrımcılık ve ekonomik zorluklara karşı birleşme çağrısında bulundu ve taleplerini sıraladı.   Gülcan Aydın,  8 Mart’ın emeğin sömürüsüne, görünmez kılınmasına, ayrımcılığa, her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü hakkında bilgiler veren Aydın, “1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadele sırasında katledilmelerinin anısına, dünyanın dört bir yanında, evde, sokakta, iş yerlerimizde, emeğimiz, haklarımız ve yaşamlarımız için yan yana dayanışmaya ve mücadeleye devam ediyoruz” dedi.   “Dünya genelinde her 3 kadından 1’i şiddete maruz kalıyor"  Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını belirten Aydın, “Bugüne kadarki kazanımlarımız, tarihimizden aldığımız güç ile ördüğümüz mücadelenin sonucudur. Ataerkil sistemin her döneminde en görmezden gelinen, en çabuk vazgeçilen, taviz verilen ve en çok saldırılan kadınların haklarıdır. Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hükmetmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele niyeti olmadığını gösterdi” şeklinde konuştu.  “Haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim”  Aydın, “Bir yanda işsizlik, tam zamanlı ve güvenceli iş bulmanın zorluğu, meslek edinme sınavlarındaki şaibeler, liyakatsizlik ve “adam” kayırmacılık, diğer yanda işten çıkarmalar, işten çıkarılanların adeta fişlendiği KHK rejimi ve tüm bunların yanında yükselen enflasyonla eriyen ücretler ve pahalılaşma ile insanca çalışma ve yaşama hakkımız engelleniyor. Öte yandan TTL Tütün, Digel Tekstil, TKIS Blind, Sunel Tütün, Askaynak (Kaynak Tekniği), Temel Conta, Chinatool, Hitachi, Polonez, Çelikaslan, Hepsijet ve bunlar gibi pek çok işyerinde çalışan işçi kadınlara adeta kölelik koşulları dayatılıyor. Kadınlar, havalandırma sisteminin olmaması nedeniyle zehirli havayı soluyor, yazın kavurucu sıcaklıkta, kışın ise donacak kadar soğukta çalışmak zorunda kalıyorlar. Tuvaletler sıklıkla kilitli, kadın işçilere ya hiç içme suyu verilmiyor ya da sadece bir yudum su sunuluyor. Kadınlar bayılana kadar bant başında fazla mesaiye bırakılıyor, taciz, hakaret ve baskılar ise günlük ve sıradan olaylar haline geliyor. Tüm bu insanlık dışı koşullara karşı başlayan direnişlerin en ön saflarında kadın işçiler duruyor. Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz: Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim” diye ifade etti.  “İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmeli”  Kadınların taleplerini sıralayan Aydın şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi’ne dönülsün ve 6284 Sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulansın. Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilsin, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilsin, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 Sayılı Sözleşmesi uygulansın. Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlansın. Çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulsun, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar derhal hayata geçirilsin. Tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilde hizmet veren kamu ve mahalle kreşleri açılsın. 8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılsın.Her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler yapılması için Kadın Bakanlığı kurulsun. Evde, işte, tarlada, okulda emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma gününü kutluyoruz.” 

Av. Açelya Güneş Can: Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artmasının sebebi cezasızlık politikalarıdır Haber

Av. Açelya Güneş Can: Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artmasının sebebi cezasızlık politikalarıdır

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Avukat Açelya Güneş Can, kadına yönelik şiddet, kadın hakları ve İstanbul Sözleşmesi hakkında İlkhaber Gazetesi’ne önemli değerlendirmelerde bulundu. Av. Güneş Can, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadınlar için büyük bir kırılma noktası olduğunu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un etkin uygulanmamasının, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde artışa neden olduğunu belirtti.  Av. Güneş, kadınların şiddet durumunda başvurabilecekleri hukuki yollar hakkında da bilgi verdi ve KADES uygulamasının bu mücadeledeki önemli araçlardan biri olduğunu ifade etti. “Kadınların hak mücadelesi, insan hakları mücadelesinin temel taşıdır” 8 Mart’ın tarihine dikkat çeken Av. Açelya Güneş Can, “Bu sorununu doğru bir şekilde cevaplanması için önce 8 Mart’ın tarihine bakalım isterseniz. Şöyle ki; 168 yıl önce New Yokta tekstil fabrikasında çalışan kadın işçiler ağır çalışma şartlarını protesto etmek ve eşit işe eşit ücret gibi insanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olabilmek adına bir eşitlik mücadelesi başlattılar. 129 dokuma işçisi kadın bu insanca yaşam hakkı ve eşitlik taleplerinin bedelini, atölyelerinde çıkarılan yangında kilitli kapılar ardında can vererek ödediler. Bundan yıllar sonra, "Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok, fakat kazanacağınız koca bir dünya var" diyen bir başka kadın Clara Zetkin 8 Mart'ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önererek kadınların mücadelesini tarihin sayfalarına yazdırdı. İşte tam da bu noktada görüyoruz ki; kadınların temel hak ve özgürlükler mücadelesinin tarihi, insan hakları mücadelesi tarihidir. İnsanca çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret amacıyla başlayan bu mücadele, daha sonraki yüzyıllarda hatta ve hatta günümüzde cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılması mücadelesine dönüşmüştür. 168 yıl önce aynı kadınlar hakları için ve aynı şekilde toplumdaki yerleri için bugün olduğu gibi canları pahasına mücadele etmişlerdir. Bu sebeple 8 Martlar kadınların hak mücadelesinde önemli bir başlangıç cinsiyet eşitliği için önemli bir mihenk taşıdır” diye ifade etti. "İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddete karşı en kapsamlı sözleşmeydi" Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dair değerlendirmelerde bulunan Av. Açelya Can Güneş, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadınlar açısından büyük bir kırılma noktası olduğunu belirterek şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi imzacısı olan taraf devletlere kadın yönelik şiddeti önleme, şiddete uğrayanları koruma ve failleri cezalandırma yükümlülükleri getirmektedir. Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet konusunda en kapsamlı ve yol gösterici sözleşme olan İstanbul sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için imzacısı devletlere ayrıntılı politikalar da sunmaktadır. İstanbul Sözleşmesinden çekilme devletin kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin taahhütlerinden sorumlu olmayacağı anlamına gelmektedir. Bu durum da haliyle failleri cesaretlendirerek şiddetin artmasına yol açmaktadır. Mevcut iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekinilmesini 6284 sayılı Kanun var o bize yeter diyerek açıklamıştı. Ancak geldiğimiz noktada 6284 sayılı Kanun’da tartışmaya açılmış ve etkin uygulanması engellenmiştir.  Bu da bizlere şunu gösteriyor aslında: İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek bizler için ifade ettiğim gibi bir kırılma noktasıydı. İstanbul Sözleşmesinde taraf devletlerden biriyken bir gecede tek adamın kararıyla çekilindi. Bu aslında kadınlar için bana kalırsa ciddi bir kırılma noktasıydı. Sözleşmeden bir gecede çekilme, siyasal erkin kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin yükümlülüklerinden sorumlu olmaması anlamına gelmektedir. Bu durumun uzantısı olarak da zaman içerisinde faillerin cesaretlendirildiğini ve şiddetin arttığını gözlemledik.” “6284 Sayılı kanunun etkin uygulanmaması, kadına yönelik şiddet ve cinayetleri artırıyor”  Kadına yönelik şiddeti önlemede en önemli yasal düzenlemelerden biri olan 6284 sayılı kanunun etkin bir şekilde uygulanmadığını ifade ederek, “Bunun yanında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un sürekli olarak tartışmaya açılması ve etkin bir şekilde uygulanmaması da kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artmasının sebeplerindendir. Ayrıca cezasızlık politikası bu işin başlıca diğer sebeplerinden birisidir. Şiddet uygulayıcısı yaptığı şeyin sonucunda “başıma çok bir şey gelmez ya da biraz yatar çıkarım” düşüncesiyle hareket etmektedir. Sadece şubat ayında yani sözüm ona aile yılının ikinci ayında 16 kadın öldürüldü” dedi. “Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için toplumsal zihniyet dönüşümü şart” Av. Açelya Can Güneş ülkede kadınların uğramış olduğu ayrımcılığı, fiziksel ve psikolojik şiddeti önlemek adına alınabilecek durumlara değinerek şunları söyledi: “Öncelikle kadını özgür ve eşit birey olarak görmeyen zihniyetin ve bu zihniyetin beslediği gittikçe de güç kazanan toplumsal bakış açısının değiştirilmesi alınacak tüm önlemlerin temelidir diye düşünüyorum.  Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın her alanında kadına yönelik ayrımcılığa ve şiddete, kadın cinayetlerine neden olmaya devam etmektedir. Bu sebeple özellikle aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğe neden olacak politikaların sonlandırılması gerekmektedir. Özellikle cezasızlık politikası, kanunların caydırıcılık özelliğini ortadan kaldırır ve failler cezasız kaldıkça suçun tekrarlanması teşvik edilmiş olur. Bu sebeple yasaların etkin şekilde uygulanması, siyasal erkin güttüğü cezasızlık politikasının bir an önce son bulması gerekmektedir.” Kadınlar şiddete karşı hangi hukuki yollara başvurabilir? Kadınların uğradığı şiddete karşı kullanabileceği hukuki yollara değinen Av. Güneş, “6284 Sayılı Kanun’dan yararlanarak koruyucu ve önleyici tedbirlere başvurabilirler. Örnek verecek olursak, şiddet uygulayana karşı uzaklaştırma kararı almak, iletişim araçlarıyla rahatsız etmesini engelleme, kişisel bilgilerini gizleme, yine şiddet uygulayıcısının silahına el koydurtmak ki bu jandarma, polis için de geçerlidir, kişiden korunmak amacıyla yakın koruma talep etmek, gibi önlemler alınabilir. Yine aynı şekilde, geçici maddi yardım talep etmek, geçici velayet talep etmek, geçici genel sağlık sigortasına başvurmak, tedbir nafakası talep etmek ve müşterek konuta şerh koydurtmak gibi önlemler alınabilir.  En yakın karakola, jandarmaya, ŞÖNİM’e, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne, savcılığa, kaymakamlığa, valiliğe, aile mahkemesine, belediyelere ve STK’lara başvurabilirler. Bunun yanında KADES uygulamasından da faydalanabilirler” dedi. “2024 Yılında hayatını kaybeden 394 kadının faillerinin %74’ü tanıdığı erkeklerdi” Av. Güneş, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde verilen cezalar hakkında konuşarak, “Ocak ayında 33 kadın Şubat ayında ise 16 kadın öldürüldü. 2024 yılına baktığımızda 394 kadın öldürüldü. Ve bu kadınların yüzde 74’ü aileleri tarafından öldürüldü. Yani tanıdığı bildiği erkek tarafından öldürüldü. Az önce cevapladığım gibi cezasızlık politikasından bir an önce vazgeçilmelidir. Şu anda Türkiye’de bir cezasızlık kültürü var çünkü. Suçlular yargılanmıyor ya da hak ettikleri cezaları almıyorlar” şeklinde konuştu. "KADES, kadınlar için hayati önem taşıyor" KADES uygulamasının doğru kullanıldığında etkili bir sistem olduğunu vurgulayan Av. Güneş, “KADES’te iki önemli nokta var. Uygulamayı öncelikle güncellemesi gerekiyor. İkincisi ise konumu doğrulamanız lazım. İki önemli şeyi yaptıktan sonra uygulama çok güzel çalışıyor. 3-5 dk. içerisinde polis ekipleri geliyor. Polis ekipleri geldiği zaman siz hiçbir şey ispatlamak zorunda değilsiniz. KADES uygulaması güzel çalışıyor. KADES uygulaması şiddeti önlemede güzel bir uygulama. Kadınlar için KADES uygulaması hayati önem taşıyor. Biz sokakta yürürken, işe giderken, eve giderken tanımadığımız birisi tarafından da öldürülebiliriz, tacize uğrayabiliriz” diye ifade etti. "Kadınların haklarını bilmesi için mücadele ediyoruz" Av. Güneş, “Türkiye’de kadınların haklarını yeterince bildiklerini düşünüyor muyum? Düşünmüyorum. Ancak bunun için başta bir kadın sonrasında bir avukat olarak diğer kadın mücadele arkadaşlarımızla beraber elimizden geleni yapıyoruz. Mahalle mahalle, ilçe ilçe gezerek anlatmaya çalışıyoruz.”

Barut: Kadına yönelik şiddete dur dediğimiz bir gelecek kuracağız Haber

Barut: Kadına yönelik şiddete dur dediğimiz bir gelecek kuracağız

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde kadına yönelik katliam, şiddet, istismar ve eşitsizlik gibi her kötülüğün son bulması için mücadelenin sürdüğünü söyledi. 8 Mart'ın resmi tatil ilan edilmesi talebini yineleyerek kadına yönelik her türlü kötülüğün son bulması için mücadeleyi büyütme çağrısı yapan Barut, "Bütün kötülüklerin son bulduğu, insanca yaşam için bütün koşulların sağlandığı, sağlık, huzur, refah ve mutluluk içinde, hepimizin hayallerinin gerçekleştiği bir Türkiye ve dünya kuracağız. Hep beraber başaracağız" dedi. "Kadına yönelik şiddet artarken, İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçilmesi kabul edilemez" Türkiye'de kadınların şiddet, katliam, işsizlik, eğitimsizlik, taciz, istismar, eşitsizlik ve adaletsizlik sarmalında boğulduğunu aktaran Ayhan Barut, şunları  söyledi: "Ulu Önderimiz Atatürk'ün liderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlarımız, çok sayıda hakka bir çok gelişmiş ülkeden daha önce kavuşmuştu ancak kadını ötekileştiren politikalar nedeniyle kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, eşitsizlik ve vahşet bu kadar arttı. Kadını, aileyi ve çocukları koruyamayan, katliamları, şiddeti, tecavüzü ve tacizleri engelleyemeyen siyasi iktidar, kadını ve aileyi korumaya yönelik imza atılan İstanbul Sözleşmesi'nden bir kişinin arzusuyla vazgeçerek tavrını ortaya koydu. Bu duruma ve tavıra direneceğiz, insanca yaşam için mücadeleyi büyüteceğiz. AKP iktidarına rağmen her yerde direnen kadınların onurlu mücadelesini de sonuna kadar desteklemeyi sürdüreceğiz. Aslında 8 Mart'ın bir kutlama değil mücadele günü olduğunu unutmadan yolumuza devam edeceğiz. Kadına yönelik bütün kötülüklerin son bulduğu, eşitsizlik ve vahşetin olmadığı, insanca yaşam için tüm koşulların sağlandığı, sağlık, huzur, refah ve mutluluk içinde, hepimizin hayallerinin gerçekleştiği bir Türkiye ve dünya kuracağız. Hep beraber başaracağız. Yaşasın 8 Mart."

Dr. Şevkin: Türkiye’de kadın cinayetleri durmak bilmiyor, 2024’te 394 kadın öldü! Haber

Dr. Şevkin: Türkiye’de kadın cinayetleri durmak bilmiyor, 2024’te 394 kadın öldü!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’de kadın cinayetlerinin durdurulamadığını ve kadınların iş, ekonomi, siyaset ve eğitim alanlarında yeterince temsil edilmediğini vurguladı. 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğünü, 259 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini belirten Dr. Şevkin, 2025 yılının ilk iki ayında da 49 kadının cinayete kurban gittiğini söyledi. Kadın istihdamının erkeklere kıyasla düşük seviyelerde kaldığını ifade eden Şevkin, geniş tanımlı kadın işsizliğinin yüzde 38 ile tarihi zirveye ulaştığını, kadınların işgücüne katılım oranının ise yüzde 35’in üzerine çıkamadığını dile getirdi. Dr. Şevkin, iktidarın ‘Aile Yılı’ ilanıyla kadınları üretim alanlarının dışına iterek eve hapsetme anlayışını sürdürdüğünü belirterek, “Bizler Cumhuriyet kadınları olarak, Cumhuriyet değerlerinden, Atatürk ilkelerinden ve kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. 8 Mart’ta acı tablo: 2024’te 394 kadın öldürüldü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle açıklama yapan Dr. Müzeyyen Şevkin, 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğünü, 259 kadının ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini vurguladı. 2025 yılının ilk 2 ayında ise 49 kadının cinayete kurban gittiğini, 53 kadının ise şüpheli şekilde yaşamdan koptuğunu dile getiren Dr. Şevkin, kadın istihdamının erkeklere kıyasla daha düşük olduğunu, Türkiye’de geniş tanımlı kadın işsizliğinin yüzde 38 ile tarihi zirveye ulaştığını, kadınların işgücüne katılım oranının ise yüzde 35’ler seviyesinden yukarı çıkamadığını söyledi. “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek kadınlara zarar verdi” Kadınların genellikle hizmet sektörü ve tarım gibi düşük ücretli ve daha az yetkinlik gerektiren alanlarda yoğunlaştırıldığına işaret eden Dr. Şevkin şunları söyledi:  “Bu kötü tabloyu ortadan kaldırmak zorundayız. Kadınların hayatın her alanında daha etkin, yetkin ve güçlü temsili ülkemizde başta hukuk olmak üzere demokrasi bilincinin gelişmesine, ekonomik kalkınmanın da hızlandırılmasına vesile olacaktır.  Öncelikle kadınların öldürülmesinin önüne geçmeliyiz. Kadınların, çocukların ve ailenin korunmasını içeren İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı ansızın çekilmek kadınlar için onarılmaz yaralara sebebiyet veriyor. Yine kadınları koruyan 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması da başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar öldürülmesin, kadınlar iş hayatında, siyasette, ekonomide, eğitimde, mühendislik ve teknoloji alanlarında daha çok yer alsın. Alsın ki Türkiye, Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilsin. Aksi halde bir arpa boyu yol almamız mümkün görünmüyor.” “Daha fazla kadın ölmeden İstanbul Sözleşmesi’ne dönmeliyiz”  Türkiye’nin 1 Temmuz 2021’de Cumhurbaşkanı’nın bir sözüyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerinden derlediği bilgilere göre o tarihten bu güne kadar bin 223 kadının öldürüldüğünü kaydeden Dr. Şevkin, “İstanbul Sözleşmesi daha fazla zaman kaybedilmeden, daha çok kadın ölmeden yeniden imza altına alınmalı, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve maalesef, en az 500 kadın her yıl ya cinayete maruz kalıyor ya da şüpheli bir şekilde ölü bulunuyor. Kadınlar bir sayı, bir rakam değildir. Kadınlar insandır. Dokunduğu her yeri güzelleştiren, hayatın her anını anlamlı kılan kadınların her alanda var olması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Ünlü: Daha fazla kadını kaybetmeye tahammülümüz yok Haber

Ünlü: Daha fazla kadını kaybetmeye tahammülümüz yok

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi Kasım ayı 5. oturumu, Meclis 2. Başkan Vekili Mustafa Bayar’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantının açılış yoklamasının ardından, gündem maddelerine geçilmeden önce söz alan Meclis Üyesi Nazlı Pınar Ünlü fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik ve dijital şiddete karşı kapsamlı bir çözüm sürecinin gerekliliğini dile getirdi. Anıt Sayaç platformunun verilerini paylaşarak, 2024 yılında öldürülen kadınların sayısını hatırlattı ve İstanbul Sözleşmesi'nin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddeti durdurmak, toplumun tamamı için bir zorunluluktur. Artık daha fazla kadını kaybetmeye tahammülümüz yok.” “Kadına yönelik şiddet toplumun temel değerlerini tehdit ediyor” Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Nazlı Pınar Ünlü, “Kadına şiddetle mücadelenin ayı olan Kasım ayında İzmir’de 5 çocuğumuzun yanarak öldüğü o elim yangının sebebinin; Türkiye Büyük Millet Meclisimizde hem de bir kadın milletvekilinin, "annenin hayat tarzına bakin, her şeyi paraya bağlamayın" sözleri ile geçiştirirken kadına şiddetin en vahiminin bizim yüce meclisimizde yaşandığının bir kanıtı oldu maalesef. Ben de belediye meclis üyesi olarak toplumumuzun en hassas ama ne yazık ki en yakıcı sorunlarından biri olan, hemen her gün yüreğimizi acıtan bir haberle sarsıldığımız bu acıyı duyurmak için bu kürsüdeyim. Kadınlara karşı uygulanan fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik ve hatta son yıllarda daha da artan dijital şiddete hem dikkat çekmek hem de dur demek için buradayım. Şiddet, yalnızca kadınların değil, toplumsal sağlığımızın içinde en büyük tehdittir. Ekonomik şiddet, kadınların iş gücüne katılımını kısıtlayarak toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini pekiştirmekte; sosyal ve psikolojik şiddet, bireylerin kamusal alandaki görünürlüğünü azaltırken, onları destek ağlarından kopararak toplumsal bağları zayıflatmaktadır. Dijital şiddet, teknolojinin yaygınlaştığı modern toplumda yeni kontrol biçimlerinin ve güç dinamiklerinin ortaya çıktığı bir zemine işaret eder. Toplumun temelinde yer alan güç ilişkilerini, cinsiyet rollerini ve bireyler arası dayanışma ağlarını zayıflatan bu şiddet türleri, toplumun adalet, eşitlik ve güvenlik gibi temel değerlerine zarar vererek sosyal yapıyı içten içe tehdit etmektedir. Bu nedenle, şiddeti yalnızca bireysel ve kadınlara yönelik bir sorun olarak değil, toplumumuzun tamamını etkilediğini kabul ederek ; şiddete yönelik yapısal, kültürel ve kurumsal boyutlarıyla kapsamlı bir çözüm süreci geliştirmek büyük bir önem taşımaktadır” şeklinde konuştu. "İstanbul Sözleşmesi'ni yaşatmak, kadınları yaşatmak demektir" Nazlı Pınar Ünlü mecliste tahtaya yansıtılan Anıt Sayaç platformunun bu uygulamasının verilerini göstererek şunları söyledi: “ Her şeyi bir kenara bırakalım su an ekranda gördüğünüz 390 sayısı 2024 yılının Ocak ayından bugüne kadar olan sürede öldürülen kadınların sayısı. Aşağıdaki kutucuklarda da öldürülen kadınların adi soyadı yazmakta. Üzerine tıkladığınızda nerede, ne zaman, ne şekilde öldürüldüğüne dair bilgiler çıkmakta. Kadına yönelik şiddetin sayısal ve bireysel boyutunu ortaya koyan Anıt Sayaç platformunun bu uygulaması ile 2021 yılında Türkiye'nin ayrıldığı İstanbul Sözleşmesini tekrar hatırlatarak , İstanbul Sözleşmesinin ilkelerini yasatmak, onun sunduğu koruma kalkanını hayata geçirmek bizim için her zamankinden daha önemli ve gereklidir.” “Her sayı yarım kalmış bir hayat, yıkılmış bir gelecektir” Ünlü, “Bugün burada bu verilerin ardındaki sessiz çığlıkları duyuyoruz. Kadına yönelik şiddet, sadece sayılardan ibaret değil; her rakam, yarım kalmış bir hayat, bölünmüş bir aile, yıkılmış bir gelecektir. O yüzden bu mücadele, sadece kadınlar için değil, toplumun tüm bireyleri için, çocuklarımız, torunlarımız ve gelecek nesiller için bir zorunluluktur. Bu gerçeklerle yüzleşirken bir kez daha 25 Kasım’ın sadece bir anma günü değil; bir mücadele çağrısı olduğunu yinelememiz gerekiyor. Bu verileri değiştirmek, kadına yönelik şiddeti tarih yapmak elimizdedir. Unutmayın ki, her sessizlik, her göz yumma, şiddetin sürmesine zemin hazırlar. O yüzden bu sayılar yalnızca birer istatistik değil; bizim harekete geçmemiz için bir çağrıdır. Artık daha fazla kadını kaybetmeye, daha fazla yıkıma seyirci kalmaya tahammülümüz yok. Her kadın, hayatinin her anında değer görmeyi, özgürce yaşamayı hak etmektedir. Bugün, bu karanlık tabloyu değiştirmek için buradayız. Artık hiçbir kadın yalnız değil, çünkü bu ses, bu umut, bu dayanışma hepimizin. Kadına yönelik şiddeti durdurmak için hep birlikte güçleneceğiz, birlikte başaracağız” diye ifade etti.

Dr. Şevkin: İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonra bin 113 kadın öldürüldü, 701 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu Haber

Dr. Şevkin: İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonra bin 113 kadın öldürüldü, 701 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye’de kadın cinayetlerinin artık son bulması gerektiğini vurguladı. TBMM’de son yıllarda artış gösteren kadın cinayetleri nedeniyle gündem dışı konuşan Dr. Şevkin, konuşmasının başında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 86'ncı yılında andı. Dr. Şevkin, "Dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı yapmayan, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk” tanımını meclis kürsüsünden okudu, “Atatürk’ün anısı önünde saygıyla eğiliyorum” dedi. “Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve maalesef, en az 500 kadın her yıl cinayete maruz kalıyor” Dr. Şevkin, “Kadınları öldürülen bir ülkede yaşamaktan utanç duyduğumu burada ifade etmek isterim. Ülkemiz, âdeta kan gölüne döndü; nefret söyleminin alabildiğine arttığı, silahların bir tıkla bilgisayar üzerinden alınabildiği, her yerin kadın cinayeti mahalline dönüştüğü bir ortam var ne yazık ki. Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve maalesef, en az 500 kadın her yıl cinayete maruz kalıyor. Bunu bir rakam olarak ifade etmekten de çok büyük zül duyduğumu ifade etmek isterim” şeklinde konuştu. “Kadın cinayetleri artış gösterirken şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınların sayısı da her geçen gün artıyor” 2008-2023 yılları arasında 4 bin 401 kadının erkekler tarafından katledildiğini, 2024 yılının ilk on ayında 343 kadının cinayete maruz kaldığını, 217 kadının ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini dile getiren Dr. Şevkin şunları söyledi: “Türkiye'de ne yazık ki kadın cinayetleri artış gösterirken şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınların sayısı da her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz pazartesi günü, bir polis tarafından cinayete kurban giden Fahriye Asena Eskikanbur için ailesine taziyeye gittiğimde, annesi ne dedi biliyor musunuz? "Kızımı öksüz büyüttüm, bakıcılık yaparak büyüttüm. Ben bir kör kurşuna gitsin diye mi büyüttüm kızımı?" dedi. Yine, öldürülen kadınlardan birisi Manisa'nın Demirci ilçesinde polis lojmanında kafasından vurulmuş hâlde bulunan Yeşim Akbaş. Annesi "Mahkeme üzerindeki baskı kalksın" diyor. Değerli milletvekilleri, ne cevap vereceğiz bu annelere?” “Daha ne kadar kadının öldürülmesi gerekiyor?” Dr. Şevkin, “Değerli AK PARTİ milletvekilleri, değerli MHP milletvekilleri; sizlerin vicdanına sesleniyorum. Aynı sayaç gibi her gün kadın cinayetleri artıyor, buna ne zaman "Dur!" diyeceğiz, bir "Dur!" demeyecek miyiz? Gerçekten yüreğiniz sızlamıyor mu, vicdanınız sızlamıyor mu? Korkunç bir olayla karşı karşıyayız. Daha ne kadar kadının öldürülmesi gerekiyor. Bakın, 1 Temmuz 2021'den, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırıldığından bugüne tam bin 113 kadın öldürüldü, 701 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu. Bunları rakam olarak ifade ediyoruz, her birinin arkasında bir hikâye var. Sözleşmeden çıkılan 2021 yılında 280 kadın cinayeti yaşanırken takip eden bir yıl sonra yüzde 20 artmış. Niye İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıyoruz? Bize soruldu mu? Bu Meclisten onayla geçen İstanbul Sözleşmesi hiçbir kadına sorularak kaldırıldı mı? Böyle bir şeye hakkımız var mı? "6284 sayılı yasa" diyorsunuz, onun da etkin uygulanmaması nedeniyle her gün 3 kadın cinayetiyle karşı karşıya kalıyoruz. Ben bu konuşmayı geçen hafta yapacaktım, o günden bugüne rakamları güncellemek durumunda kaldım. Ne acı, öyle değil mi? Yani gerçekten yüreğimiz daralıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin tek yolu, bu sorunun sebebi olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak, bu mücadelenin en net ve kapsamlı ifadesi İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden hayata geçirmektir. “Sözleşmeyi yeniden hayata geçirmezsek 6284 sayılı Yasa'nın etkin olarak kullanılmasını sağlamazsak daha çok kadın cinayetleri yaşanacak” Dr. Müzeyyen Şevkin, “Kadınları şiddete karşı korumak, kadına yönelik her türlü ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve tamamen sona erdirmek amacını güden İstanbul Sözleşmesi kadınlar için yaşamsal önemdedir ve yeniden hayata geçirilmelidir. Sözleşmeyi yeniden hayata geçirmezsek 6284 sayılı Yasa'nın etkin olarak kullanılmasını sağlamazsak daha çok kadın cinayetleri için burada konuşmaya devam edeceğiz ne yazık ki. Bakın, her gün birçok kadın maalesef ateşli silahlarla yaşamdan koparılıyor. Bireysel silahlanmanın önü alınmıyor. Ruhsatsız silah sayısının 36 milyona dayandığını buradan sizlere bir kez daha hatırlatmak isterim” diye ifade etti. “Kadına yönelik şiddetle mücadele için uluslararası sözleşmeler uygulanmalı” Dr. Şevkin sözlerine son verirken şunları söyledi: “Türkiye'de sadece kadın cinayetlerini değil, bu nefret söyleminin, bu nefret dilinin, cinayetleri alabildiğine artırdığı ve insanların neredeyse normal bir şekilde ölmediği bir ülke hâline dönüştürdüğü bir süreci yaşıyoruz. Derhâl bu silahsızlanma sağlanmalı, bir tıkla internetten silah alınmasının önüne geçilmeli, bu şiddet söylemine son verilmeli. Kadına yönelik şiddetin, tacizin tecavüzün sonlanması, suçluların hak ettiği cezayı almalarına dönük müeyyidelerin uygulanması, mağdurların haklarını aramasına yönelik var olan yasaların hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. Kadınların siyasete katılımı, eşit temsili ve uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmesi önemlidir diyorum. Artık yeter, kadın cinayetleri son bulsun, son bulsun, son bulsun diyorum.”  

Avcı: Şiddetin tek mağduru kadınlar değil Haber

Avcı: Şiddetin tek mağduru kadınlar değil

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Kasım ayı oturumlarının üçüncü toplantısında 2. Başkan Vekili Mustafa Bayar başkanlığında gerçekleşen toplantıda, gündem dışı söz alan AK Parti Meclis Üyesi Abdullah Avcı, şiddetin toplumsal boyutları ve İstanbul Sözleşmesi hakkındaki görüşlerini paylaştı. Avcı, şiddetin yalnızca kadınları değil, erkekleri de mağdur edebildiğini belirterek, toplumsal duyarlılığın artması gerektiğine vurgu yaptı. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılma nedeninin şiddetle doğrudan bir bağlantısı olmadığını savundu “İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasının kadına şiddetle ilgisi yok” AK Parti Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Abdullah Avcı, “Bugünkü meclisin konusu cidden ülkemizin kanayan yarası. Genel olarak şiddete meyilli bir toplum olmak bizim için ciddi bir sorun. Geçtiğimiz ay içerisinde de gerek Narin olayı üzerine gerekse adalet sistemi üzerine yapılan tartışmalar üzerine burada bu konuya değinme imkanı bulduk. Şiddet adres sormuyor. Bugün için şiddetin tek mağduru sadece kadınlar değildir. Şiddetin mağduru erkelerde olabilir. Bu sorunla ilgili herkesin üzerine düşen mesajı almalı ve gereğini yapmalıdır” şeklinde konuştu. “İstanbul Sözleşmesinden çıkmamızın ana nedeni Türk toplumunu gayri ahlaki yaşam tarzına sürüklemesi” Avcı mecliste yaptığı konuşmada İstanbul Sözleşmesinden çıkılma nedeni hakkında şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesinden öncede bu ülkede cinayetler işleniyordu. Haddinden fazla kadın cinayetleri oluyor. İstanbul Sözleşmesinden çıkmamızın kadına şiddetle ilgili bir alakası yok. Bugün Türk toplumunu en fazla etkileyenlerden bir tanesi İstanbul Sözleşmesinden çıkmamızın ana nedeni Türk toplumunu gayri ahlaki yaşam tarzına sürükleyen uygulamalardan rahatsızlık duyulduğu için çıkılmıştır.”

Güneşer: Kadına yönelik şiddeti kınamak yetmez, somut adımlar atmalıyız Haber

Güneşer: Kadına yönelik şiddeti kınamak yetmez, somut adımlar atmalıyız

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Kasım ayı oturumlarının üçüncü toplantısında, meclis üyeleri “Kınayarak değil çalışarak yeneceğiz” diyerek kadına yönelik şiddet hakkında tepki gösterdiler. Meclis 2. Başkan Vekili Mustafa Bayar başkanlığında gerçekleşen toplantıda, gündem dışı söz  CHP Meclis Üyesi Gizem Güneşer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada, kadınların toplumdaki yerinin ve onlara verilen değerin yetersizliğini vurguladı. Güneşer, şiddetin en çok yakın çevreden kaynaklandığını belirterek, kadın cinayetleri ve şiddetin son bulması için somut adımlar atılması gerektiğine dikkat çekti. “Kadınların güvenliği için söz değil, eylem gerek” CHP Meclis Üyesi Gizem Güneşer, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için söz almış bulunmaktayım. Kimi zaman bir anne, abla, kardeş, eş konumunda olan kadınlar toplumlumuzun en değerli üyesidir. Ama ne yazık ki kadınlarımıza gereken değer verilmiyor ve onların can güvenliğini bile sağlamaktan aciz hale geldik. Gün geçmiyor ki TV, gazetelerde, sosyal medyada bir kadın cinayeti, taciz vakası, yaralama, şiddete uğrayan kadın görüntüleri görmemiş olalım. Kadına şiddet en çokta yakınları tarafından kocası, sevgilisi, kardeşi gibi kişiler tarafından uygulanıyor. Kadını kendi malı gibi gören onun bir birey olduğunu kabul etmeyen erkekler, kadına yönelik şiddet fiziksel, ruhsal, sosyal, ekonomik yönden zarar görmesine neden oluyor. 1999 Yılından bu güne farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletlerin global ölçekli gerçekleştirdikleri araştırmalarına göre her 3 kadından  biri şiddetin farklı türlerine maruz kalmaktadır. Ülkemizde ise elimizde bulunan istatistikler kadına yönelik şiddetin acilen son bulması ve artan vakaların kontrol altına alınabilmesi için dünya genelinde uygulanan ve ülkemizin ilk onaylayan ülkelerden biri olmasına rağmen 20 Mart 2021 tarihinde çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesini acilen yürürlüğe girdirmeliyiz” şeklinde konuştu. “2024 yılında ise Kasım ayına kadar 388 kadın cinayete kurban gitti” Gizem Güneşer, “Sadece geçtiğimiz Ekim ayında 48 kadın cinayeti, 23 tane şüpheli kadın cinayeti  gerçekleşmiştir. 2023 Yılında 417, 2024 yılında ise Kasım ayına kadar 388 kadın cinayete kurban gitti. Kadına yönelik şiddetin ve cinayetin en büyük nedeni boşanma sebebi. Kadına yönelik şiddetin azalması için öncelikle faillerin caydırıcı uygulamalar uygulanmalı ve can yakıcı olaylar normalleştirilmemeli” diye ifade etti.

Adana’da kadın cinayetlerine karşı ses yükseldi: 6284 Sayılı kanun etkin kullanılmalı Haber

Adana’da kadın cinayetlerine karşı ses yükseldi: 6284 Sayılı kanun etkin kullanılmalı

Adana’nın Çukurova ilçesinde, kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla düzenlenen yürüyüş, Turgut Özal Bulvarı’ndan başlayarak Baraj Yolu Caddesi üzerindeki Duygu Kafe’ye kadar sürdü. Yürüyüşe katılan kadınlar, hayatlarını kaybeden kadınların isimlerini tek tek andı. Yürüyüşün sonunda, Adana Kadın Platformu adına Zehra Aydın yaptı. Aydın, kadınlara yönelik şiddetin giderek artmasına dikkat çekildi ve 6284 sayılı yasanın yeterince uygulanmadığı, tedbir kararlarının yetersiz kaldığı vurgulandı.    “6284 sayılı yasa uygulanmıyor, tedbir kararlarının süresi kısa tutuluyor” Zehra Aydın Adana katledilen kadınlara dikkat çekerek şunları söyledi: “Bugün burada son zamanlarda toplumun tamamına sirayet eden kadına, çocuğa yönelik şiddeti ve katliamları protesto etmek, sesimizi sessiz kalan yetkililere duyurmak için toplandık. Her gün bu ülkede bir kadının, gencin, çocuğun öldürüldüğü; tecavüze, tacize, şiddete uğradığı haberlerini alarak uyanıyoruz.  Adana’da dün 5, önceki gün ise 3 kadın kurşunlanarak, Buruk mezarlığında katledildi. Kadınların katledilmesine yine bahaneler bulundu.  6284 sayılı yasa uygulanmıyor, tedbir kararlarının süresi kısa tutuluyor, birçok kadının şikâyeti kovuşturmaya yer yok denilerek görmezden geliniyor, kadın cinayeti davalarında cezalar yargıtaydan geri dönüyor, kadınları şiddetten koruma yükümlülüğü olan kamu görevlilerinin ihmallerinden soruşturma açılmıyor. ”  Aydın açıklamada hayatını kaybeden kişilere yer vererek şunları söyledi: “Biz daha Narin'e ne olduğunu sorarken İkbal ve Ayşenur'un vahşice öldürüldüğünü öğreniyor, onların isyanını haykırırken üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in Van gölü kıyısında cesedine ulaşıldığı haberini alıyoruz. Kadınlar boşanmak istedikleri erkeklerce sokak ortasında vahşice öldürlüyor, genç kadınlar para kazanmak için gittikleri işyerlerinde şiddetin her biçimine maruz kalıyorlar.” “Katledilen her kadının hesabını sormak, isyanımızı büyütmek için bütün kadınları mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz” Zehra Aydın, “Erkek şiddetine karşı önleyici ve caydırıcı politikaların yapılması için, istanbul sözleşmesi’ne dönülmesi ve sözleşme’nin gereğinin yerine getirilmesi için, 6284 sayılı kanun’un etkin bir şekilde uygulanması için, kadına yönelik ayrımcılığın her türlüsünün ortadan kaldırılması için, şiddetle mücadele konusunda, önleyici, koruyucu ve caydırıcı ulusal-uluslararası hukuk ve mevzuatı temel alan düzenlemelerin hayata geçirilmesi için, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik politikaların üretilmesi ve uygulanması için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Katledilen her kadının hesabını sormak, isyanımızı büyütmek için bütün kadınları mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz” diye ifade etti.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.