Adana'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde binlerce kadın şiddete karşı sesini yükseltti
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Adana'da coşkuyla kutlandı. Kadınlar, haklarını talep etmek ve kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla Kasım Gülek Köprüsü'nde buluşarak yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe katılan kadınlar, hazırladıkları dövizler ve afişlerle taleplerini haykırarak Sular istikametinden Uğur Mumcu Meydanı'na kadar yürüdü. 30 dereceyi bulan sıcak havaya rağmen, binlerce kadın seslerini duyurdu. Yürüyüşte, kadınlar kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini protesto ederken, bazı erkekler de alandan çıkarılmak zorunda kaldı. Miting alanında bir dakikalık saygı duruşunun ardından konuşma yapan Gülcan Aydın, 8 Mart'ın tarihçesini hatırlatarak, kadınların mücadelesinin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Aydın, kadınların karşı karşıya olduğu şiddet, ayrımcılık ve ekonomik zorluklara karşı birleşme çağrısında bulundu ve taleplerini sıraladı.
Gülcan Aydın, 8 Mart’ın emeğin sömürüsüne, görünmez kılınmasına, ayrımcılığa, her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü hakkında bilgiler veren Aydın, “1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadele sırasında katledilmelerinin anısına, dünyanın dört bir yanında, evde, sokakta, iş yerlerimizde, emeğimiz, haklarımız ve yaşamlarımız için yan yana dayanışmaya ve mücadeleye devam ediyoruz” dedi.
“Dünya genelinde her 3 kadından 1’i şiddete maruz kalıyor"
Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını belirten Aydın, “Bugüne kadarki kazanımlarımız, tarihimizden aldığımız güç ile ördüğümüz mücadelenin sonucudur. Ataerkil sistemin her döneminde en görmezden gelinen, en çabuk vazgeçilen, taviz verilen ve en çok saldırılan kadınların haklarıdır. Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hükmetmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele niyeti olmadığını gösterdi” şeklinde konuştu.
“Haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim”
Aydın, “Bir yanda işsizlik, tam zamanlı ve güvenceli iş bulmanın zorluğu, meslek edinme sınavlarındaki şaibeler, liyakatsizlik ve “adam” kayırmacılık, diğer yanda işten çıkarmalar, işten çıkarılanların adeta fişlendiği KHK rejimi ve tüm bunların yanında yükselen enflasyonla eriyen ücretler ve pahalılaşma ile insanca çalışma ve yaşama hakkımız engelleniyor. Öte yandan TTL Tütün, Digel Tekstil, TKIS Blind, Sunel Tütün, Askaynak (Kaynak Tekniği), Temel Conta, Chinatool, Hitachi, Polonez, Çelikaslan, Hepsijet ve bunlar gibi pek çok işyerinde çalışan işçi kadınlara adeta kölelik koşulları dayatılıyor. Kadınlar, havalandırma sisteminin olmaması nedeniyle zehirli havayı soluyor, yazın kavurucu sıcaklıkta, kışın ise donacak kadar soğukta çalışmak zorunda kalıyorlar. Tuvaletler sıklıkla kilitli, kadın işçilere ya hiç içme suyu verilmiyor ya da sadece bir yudum su sunuluyor. Kadınlar bayılana kadar bant başında fazla mesaiye bırakılıyor, taciz, hakaret ve baskılar ise günlük ve sıradan olaylar haline geliyor. Tüm bu insanlık dışı koşullara karşı başlayan direnişlerin en ön saflarında kadın işçiler duruyor. Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz: Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim” diye ifade etti.
“İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmeli”
Kadınların taleplerini sıralayan Aydın şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi’ne dönülsün ve 6284 Sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulansın. Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilsin, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilsin, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 Sayılı Sözleşmesi uygulansın. Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlansın. Çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulsun, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar derhal hayata geçirilsin. Tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilde hizmet veren kamu ve mahalle kreşleri açılsın. 8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılsın.Her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler yapılması için Kadın Bakanlığı kurulsun. Evde, işte, tarlada, okulda emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma gününü kutluyoruz.”