TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#işçi

İLKHABER-Gazetesi - işçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, işçi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Aydemir: Emekçilere, yoksullara ve sosyal yardımlara daha fazla kaynak ayrılmalı Haber

Aydemir: Emekçilere, yoksullara ve sosyal yardımlara daha fazla kaynak ayrılmalı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi üzerinde görüşmeler devam ederken, Adana’da Sosyal Güvenlik Kurumu önünde yapılan basın açıklamasında DEM Parti Adana İl Başkanı Seyfettin Aydemir, emekçilerin ve yoksulların beklentilerini dile getirdi. Aydemir, 2025 bütçesinde işçilere, emeklilere, kadınlara, gençlere ve engellilere ayrılacak payın belirlenmesinin önemli olduğunu vurguladı. “Emekçiler, yoksulluk ve sosyal yardımların için 2025 yılı bütçesi görüşülüyor” DEM Parti Adana İl Başkanı Seyfettin Aydemir, “Bugün Ankara’da TBMM’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi görüşülüyor. Yani 2025 yılında işçilere, emekçilere, emeklilere, işsizlere, kadınlara, gençlere, engellilere, emeğiyle geçinmeye, yaşamaya çalışanlara bu ülkede ürettiğimiz bütün değerden ne kadar pay ayrılacağı konuşuluyor.  Bizler çarşıda pazarda yaşadığımız yoksulluğu, alım gücümüzün günden güne nasıl düştüğünü yaşamaya, ayakta kalmaya çalışırken zaten biliyoruz. Ama bütçe rakamları da bunu net şekilde ortaya koyuyor. SGK'ye aktarılan kaynakların bütçeye oranı 2008'den bu yana uzun yıllar yüzde 15-20 aralığında iken 2024'te bu oranının ’a düştü.  6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. 17 milyon 114 bin 912 kişi, yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor. Engelliler için bütçede ayırılan pay sadece yüzde 1,20 düzeyinde” diye ifade etti. “Kamusal kaynaklarla bölgesel eşitsizlikler ortadan kaldırılsın” Seyfettin Aydemir 2025 yılı bütçesinden beklentilerini sıralayarak şunları söyledi: “En düşük emekli maaşı en az yoksulluk sınırının yarısı düzeyine çıkartılsın, Emeklilere en az 25 bin lira bayram ikramiyesi verilsin, Tüm kamu emekçilerinin ve emeklilerinin 3.600 ek gösterge hakkını derhal sağlansın , İş cinayetlerinde ölmek istemiyoruz. İşçi sağlığı ve güvenliği koşulları tavizsiz uygulansın, Kamusal hizmetlere erişimde ve tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alınsın, Kadın istihdamındaki cinsiyet temelli ayrımcılığı ortadan kaldıracak önlemler alınsın, Her mahalleye ücretsiz kreş açılsın, Tarlada, atölyede, evde kayıtsız çalışan kadınlara güvence ve eşdeğer işe eşit ücret sağlansın, Ev içi emeği görülmeyen kadınların sağlık ve emeklilik primleri bütçeden ödenerek emekli olmalarını sağlansın, 18 Yaşını geçmiş geliri olmayan/belli bir gelirin altındaki herkese insan onuruna yaraşır bir yaşam için temel gelir sağlansın. İhtiyaç sınırına kadar elektrik, su, doğalgaz, kömür ve internet ücretsiz olarak sağlansın, şehir içi toplu taşımayı ücretsiz olsun, yoksul ailelerin okul giderleri kamu tarafından karşılansın, yoksul ailelere kira desteği sağlansın, sağlık hizmetleri herkes için nitelikli, erişilebilir, anadilinde ve tamamen ücretsiz sağlansın, kamusal kaynaklarla bölgesel eşitsizlikler ortadan kaldırılsın.” “İnsanların yaşayabileceği bir gelire sahip olabilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz” Aydemir, “Asgari ücretin dört kişilik bir ailenin tüm ihtiyaçları gözetilerek yoksulluk sınırının en az yarısı olacak şekilde ve tümüyle vergiden muaf tutularak belirlenmesi ve emekli maaşlarının yoksulluk sınırının üzerinde olması için herkesin insan onuruna uygun şekilde yaşayabileceği bir iş ve gelire sahip olabilmesi için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Kılıççıoğlu: Sendikamız tüm gücüyle demokratik ve hukuki mücadeleyi verecektir Haber

Kılıççıoğlu: Sendikamız tüm gücüyle demokratik ve hukuki mücadeleyi verecektir

Adana’nın köklü sanayi kuruluşlarından SASA’da, işkolu değişikliği nedeniyle yargıya taşınan süreçte Petrol-İş Sendikası, mücadeleye devam ediyor. Adana Şube Başkanı Bülent Kılıççıoğlu, SASA'nın petrokimya üretimi yaptığını ve yeni yatırımların bu alanda olduğunu vurgulayarak, işçilerin haklarına sahip çıkacaklarını belirtti. Kılıççıoğlu, işçilere seslenerek, "Bizler, SASA işyerini yeniden güçlü bir şekilde örgütleyeceğiz. Emekçi kardeşlerimizin haklarını savunmaya devam edeceğiz. Petrol-İş olarak bu hukuki sürecin takipçisiyiz ve çalışanlarımızla dayanışma içinde mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. Bülent Kılıççıoğlu konuşmasında Nace kodunda değişikler yapıldığını iddia ederek şunları söyledi: “Ancak son dönemde işyeriyle ilgili önemli bir gelişmeyle karşı karşıyayız: İşçileri sendikadan istifaya zorlayan Erdemoğlu Holding'e bağlı SASA Polyesterde, işveren sendika karşıtlığını bir adım ileri taşıyarak, petrokimya işkolundaki üretim tesislerinin işkolunu “Dokuma, Hazır Giyim ve Deri” olarak değiştirdi. Şirketlerin Nace kodunu istedikleri gibi değiştirmesi ciddi bir problem. Bu durumun keyfi olduğunu ve yapılan işin doğasına aykırı olduğun kanaatindeyiz ve bu sınıflandırmanın düzeltilmesi için her türlü hukuki sürecin takipçisi olacağız. Onun için sendika genel merkezimiz hukukçular ile dava açtı.” Dava sürecinden bahseden Kılıççıoğlu, şu bilgileri paylaştı: “İlk duruşma görüldü. Mahkemenin atadığı bilirkişi heyeti 14 Ekim Pazartesi günü fabrikada keşif yaptı. Raporunu yazıp mahkemeye sunacak. Sendikamız, SASA işyerinin Petro-kimya işkolunda değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu yanlış sınıflandırma yalnızca işçilerin haklarını zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda sendikal örgütlülüğe yönelik baskıları artırıyor. İşverenin bu hakkı zayıflatma çabalarına karşı sendikamız tüm gücüyle demokratik ve hukuki mücadeleyi verecektir”  “Çalışanlarımızla birlikte dayanışma içinde mücadelemizi sürdüreceğiz” Bülent Kılıççıoğlu, “Bizler, SASA işyerini yeniden güçlü bir şekilde örgütleyecek, işçilerimizin haklarını savunmaya devam edeceğiz. İşçilere bir kez daha sesleniyoruz: Petrol-İş’e üye olarak haklarınıza sahip çıkın, birlikten güç doğar. İşverenin uyguladığı baskı ve ayrımcılıklara karşı tek güvenceniz örgütlü mücadeledir. Petrol-İş'in SASA işkoluna yaptığı itirazın arkasındayız ve bu hukuki sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha belirtmek isteriz. Çalışanlarımızla birlikte dayanışma içinde mücadelemizi sürdüreceğiz. SASA işçileri yalnız değildir; sendikamızın gücü ve kararlılığıyla bu süreci de aşacağız” dedi.

Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde en düşük işçi maaşı 45 bin 814 TL oldu Haber

Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde en düşük işçi maaşı 45 bin 814 TL oldu

Samsun Büyükşehir Belediyesi (SBB), Anakent ve Kültür A.Ş. Bünyesinde çalışan 4 bin 251 personeli kapsayan 2024-2026 dönemi toplu iş sözleşmesi, Belediye-İş Sendikası ile yapılan görüşmelerin ardından imzalandı. Yeni sözleşme ile belediye çalışanlarının maaşlarına 2024 Ağustos ayından itibaren yüzde 27 oranında zam yapılırken, Ocak 2025'te en düşük işçi maaşı ikramiyeleri dahil 45 bin 814 TL olarak belirlendi. Başkan Halit Doğan: "Çalışanlarımızın Yanındayız" Toplu iş sözleşmesinin imzalanmasının ardından açıklama yapan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, "Her zaman çalışanlarımızın yanında bulunuyorduk. 4 bin 251 çalışanımızın katılımıyla bu sözleşmeyle, bunların yüzde 27 oranında sağlamış olduğu görülüyor. Ayrıca ilk defa kıdem zammı da hayata geçirilebiliyor. 10 yıllık bir Çalışanımızın maaşına brüt 1440 TL ek kıdem zammı uygulayacağız.Bu süreçte bize destek olan tüm mesai Başkan Doğan, toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışanların maaşlarının 6 aylık dönemlerde enflasyon oranının artırıldığını, ulusal ve dini bayramlarda fazla mesai karşılığında ilave yevmiye süreleri da 1,5 gün 2 gün çıkartıldığını belirtti. Ayrıca çalışanlara eğitim desteği sağlanacağını, engelli çocuklara olanlara ise aynı yılda bir defaya mahsus olmak üzere brüt 5 bin TL'lik bir destek sağlanacağını ifade etti. En Düşük İşçi Maaşı 45 Bin 814 TL Samsun Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan evli, eşi çalışan ve 1 çocuklu işçi için en düşük maaş 2025 Ocak ayı itibarıyla ikramiyeler dahil 45 bin 814 TL'ye, şoför maaşı 48 bin 516 TL'ye, güvenlik görevlisi maaşı 45 bin 852 TL'ye ve büyük iş makinesinin maaşı ise 48 bin 516 TL'ye yükseldi. Samsun Büyükşehir Belediyesi çalışanları için doktor, psikolog ve diyetisyen gibi uzmanlardan ücretsiz hizmet alabilecekleri Çalışan Destek Merkezi'nin (ÇADEM) de kısa bir süre içinde faaliyete geçirileceği duyuruldu. Ayrıca belediyede çalışan kişilerin çocukları için güvenli kreş ortamlarının da yakın zamanda hayata geçirileceği belirtildi. Başkan Doğan, "Çalışanlarımız için insan odaklı projeler üretmeye devam ediyoruz. Bu sözleşme, tüm çalışanlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun" diyerek açıklamasını tamamladı.

Ankara Tandoğan’da dev miting: Türk-İş, işçi hakları için ses yükseltiyor Haber

Ankara Tandoğan’da dev miting: Türk-İş, işçi hakları için ses yükseltiyor

Bir yandan yüksek enflasyon, bir yandan geçim sıkıntısı, çalışma hayatındaki sorunlar hepsi üst üste eklenince Türkiye’nin en büyük işçi sendikası Türk-İş, bu zamana kadar yapılmış en büyük işçi mitingine hazırlanıyor. 20 Ekim Pazar günü Ankara Tandoğan Meydan’ında yapılacak mitinge yaklaşık 200 bin işçinin katılım sağlanması hedefleniyor.  Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, Ankara’da yapılacak büyük işçi mitingine yönelik hazırlıkların ele almak üzere Türk-İş’e bağlı Sendikaların Adana Şube Başkanları ile toplantı gerçekleştirdi. “Emeğiyle geçimini sürdürmeye çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Ülkemizde ücretli çalışanların geçim şartları dayanılmaz noktadadır. Hayat pahalılığı kırk yıldır görülmemiş seviyeye gelmiştir. Başta işçiler olmak üzere, memurlar, emekliler, esnaf, köylü, işsiz gibi toplumun çoğunluğunu oluşturan dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşama şartlarını düzeltecek tedbirler öncelikle uygulanmalıdır. Tasarrufu, gücü olanlar yerine getirmelidir. Fedakârlığı yapacak olanlar, geçmiş dönemde refahını artıranlardır. Ekonomik krizin nedeni çalışanlar ve aldığı ücretler değildir. Emeğiyle geçimini sürdürmeye çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur” diye ifade etti. “Emek kesimini baskılayan, çalışma şartlarını daha da ağırlaştıran yaklaşımlara son verilmelidir” Edip Gülnar, “İhtiyaç duyulan ekonomik kaynak, ülke tasarruflarının sınırlı bir kesime aktarılmasıyla sağlanamaz. Geleneksel IMF politikalarının temelini oluşturan düşük işgücü maliyeti arayışlarının bedeli ülkemiz için daha ağır olacaktır. Türkiye'nin kalkınma politikaları yapısal sorunlara çözüm getirecek biçimde yeniden ele alınmalıdır. Emek kesimini baskılayan, çalışma şartlarını daha da ağırlaştıran yaklaşımlara son verilmelidir” şeklinde konuştu. “İnsan onuruna yakışır, bir yaşam için ve daha müreffeh bir Türkiye için Ankara’dayız” 20 Ekim Pazar günü Ankara Tandoğan Meydan’ında bu zamana kadar yapılmış en büyük işçi mitinglerinden birinin yapılacağını, Türkiye genelinden 2 bin otobüs kaldırılacağını belirten Bölge Başkanı Gülnar şunları söyledi: “Adana’dan 50, bölgemizden ise, 200 otobüs kaldıracağız. Vergide adalet için, emekçiye, asgari ücretliye, emekliye adil gelir için, İşsize iş, taşerona kadro sendikal haklarımız için, insan onuruna yakışır, bir yaşam için ve daha müreffeh bir Türkiye için Ankara’dayız.”

Gürer: 2003’te Yapılan iş yasası değişiklikleri modern köleliğe yol açtı Haber

Gürer: 2003’te Yapılan iş yasası değişiklikleri modern köleliğe yol açtı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer,  2003 yılında İş Yasası’nda yaptığı değişikliklerle işçilerin ciddi hak kayıplarına uğradığını belirterek, kıdem tazminatı sınırlamaları ve emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi uygulamaların emekçilerin yaşamını zorlaştırdığını vurguladı. Gürer, asgari ücretin ve emekli maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığını ifade ederek, emekçilerin hak arama yollarının engellendiğini ve çalışma koşullarının giderek kötüleştiğini dile getirdi. “İşçi, emekli, çalışan mutlu değildir” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2003 yılından sonra kıdem tazminatına sınırlamalar getirilmesi ve de 2008 yılında emeklilikle ilgili düzenlemelere gidilerek emeklilik yaşı artırılması, aylık bağlama oranının %70'lerden %40'lara düşürülmesi, çalışanlara yaratılan mağduriyetlerdir. Asgari ücret ve emekli maaşı bugün açlık ve yoksulluk sınırı altında kalmıştır. İşçi, emekli, çalışan mutlu değildir. Baskı ile emekçiler ezilmektedir. Hak arama yolu kesilmiş, hakkını arayana sert uygulamalarla önlemler alınmaktadır. İşçileri korumayan, onların demokratik haklarını dahi kullanmasına izin vermeyen bir siyasi anlayış ülkeyi yönetmektedir. Her krizden sonra sorumluluğu olmadığı halde emekçilere ve sendikalara yönelik sınırlamalar yapılmaktadır. Yapılan yolsuzluklar, yanlış yönetimler, israf önlenmeyip sadece çalışanların hakkını kısarak sorunların aşılmadığı geçmiş örneklerle sabittir. Ülke genelinde birden çok işyerinde iş huzuru bozulmuş, haksız işten atmalar yanında sendikal mücadelelerin önü kesilmiştir. Yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşama mahkum edilen milyonlarca emekli, daha iyi şartlarda yaşamak isteği ve beklentisini siyasi iktidar karşılamak zorundadır. Sosyal devlet bunu gerektirir. Emekli ve asgari ücretliyi açlık sınırı altında maaşa mahkum eden iktidar döneminde emekli olmak da emekli yaşamak da zorlaştırılmıştır. Eğer bir düzenleme sağlanacaksa öncelikle emekli maaşları ile asgari ücret ve vergi adaleti sağlanmalıdır. Çalışanlar vergi adaleti beklerken emeklilik için primlerin artırılması, vergilerin artırılması, emekliliğin zorlaştırılması üzerine çalışmalar kabul edilemez. Emekli geliri sınırlandırılmasının yanında güvencesiz çalışmaya yol açılması, kıdem tazminatını yok edici düzenlemeye gidilemez” şeklinde konuştu. “Esnaf ve çiftçi Bağ-Kur prim ödemekte zorlaşmıştır” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bakanlığa ve iktidara tavsiyemiz, kuşattıkları güvencesiz, sınırlı kıdemi de yok edecek bir teklifi Meclis'e getirmeyin. Modern köleliğe çevirdiğiniz, dolaylı olarak grevi yasaklarla önünü kestiğiniz hak arama mücadelesini olabildiğince engellediğiniz süreçte iş barışını ciddi ölçüde bozacak uygulamaları aklınızdan geçirmeyin. İşçiler "Geçinemiyoruz" diyorlar, o sese kulak verip çözüm üretin. İktidar düzenleme yapacaksa taşeron ile ilgili düzenlemede binlerce işçi kadro beklemektedir. Hizmet alım sözleşmesi ile çalıştırılanlara kadro verilmelidir. Belediye kadrosu beklerken belediye şirket işçisi olanlara belediyelerde kadro verilmelidir. Staj ve çırakların sigorta kartı var ama emekliliğe esas sigorta başlatılmalıdır. Çiftçi ve esnafın 9000 gün prim 7200'e düşürülmesi sağlanmalıdır. Esnaf ve çiftçi Bağ-Kur prim ödemekte zorlaşmıştır” dedi.

Türk-İş, 24 Eylül'de meydanlara iniyor Haber

Türk-İş, 24 Eylül'de meydanlara iniyor

Türk-İş, ekonomik kriz ve çalışma hayatındaki zorluklar nedeniyle bir kez daha meydanlara iniyor. 24 Eylül Salı günü, Türkiye genelinde tüm illerde kamuda örgütlü oldukları iş yerlerinin önünde basın açıklamaları yapacak olan sendika, 1 saatlik oturma eylemi düzenleyecek. Sendikanın amacı, işçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkat çekmek ve bu zorlukların bedelini işçilerin ödememesi gerektiğini vurgulamak. “Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” şeklinde konuştu. “İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor” Edip Gülnar, “Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor. Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor.  Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu.  İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz” diye ifade etti. “Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” Gülnar, “Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı.   Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir.  Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor.  Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.  Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” dedi.  “Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir” Edip Gülnar açıklamasında vergide adalete değinerek şunları söyledi: “Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir.   Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir. Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz. 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır.  Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır.” “İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır.   Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir.  Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir.  Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” şeklinde konuştu. “Kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir” Gülnar kıdem tazminatının işçiler açısından önemine değinerek şu ifadeleri kullandı: “Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır.  İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi.  Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda “kızımın çeyizi oğlumun düğün parası” dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk.  TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi.   Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.”  “Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır” Edip Gülnar açıklamasını sonlandırırken Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacağına değinerek şunları söyledi: “TÜRK-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir.  Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz.  Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz.”  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.