TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İnşaat Mühendisleri Odası

İLKHABER-Gazetesi - İnşaat Mühendisleri Odası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İnşaat Mühendisleri Odası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hıdır Çak: Emekçilerin can güvenliği her şeyden önce gelmelidir Haber

Hıdır Çak: Emekçilerin can güvenliği her şeyden önce gelmelidir

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube (İMO) Başkanı Hıdır Çak, Adana'nın Yüreğir ilçesinde meydana gelen ve iki işçinin hayatını kaybettiği iş kazasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. 21 Eylül Cumartesi günü, bir inşaatta kule vinç halatının kopması sonucu inşaat malzemeleriyle dolu demir sepetin yere düşmesi sonucunda Tahir Çeri ve Erdal Sağır isimli işçiler hayatlarını kaybetti. Çak, emekçilerin can güvenliğinin her şeyden önce gelmesi gerektiğini vurgulayarak, kazaların önlenmesi için alınması gereken önlemlerin önemine dikkat çekti “Emekçilerin işgücü ile yapılan her türlü üretimde, emekçilerin can güvenliği her şeyden önce gelmelidir” İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, “21 Eylül Cumartesi günü, Adana'nın Yüreğir ilçesi Atakent Mahallesindeki bir site inşaatında, kule vinç halatının kopması sonucu inşaat malzemelerinin yüklü olduğu demir sepet zemine çakılmıştır. Ve maalesef ki Tahir Çeri ve Erdal Sağır isimli işçi kardeşlerimiz, inşaat malzemelerinin altında kalarak hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybeden işçilerimizin ailelerine, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Emekçilerin işgücü ile yapılan her türlü üretimde, emekçilerin can güvenliği her şeyden önce gelmelidir.  Alınmayan her önlem, ihmal edilen her konu bu olayda olduğu gibi insan hayatına mal olabilmektedir” diye ifade etti. “Yapılan araştırmalar sonucunda tedbirler alınırsa, denetimler yapılırsa iş kazalarının %98’inin önlenebileceğine işaret etmektedir” Hıdır Çak, açıklamasında iş kazalarının nasıl önlenebileceğine değinerek şunları söyledi: “Odamız ve şubemiz defalarca belirtmiş ve vurgulamıştır ki yapılan bilimsel araştırmalar, meydana gelen iş kazalarının yüzde 50’sinin “kolaylıkla”, yüzde 48’inin de “sistemli bir çalışma” ile önlenebileceğini ortaya çıkarmaktadır. Bu araştırmalar, önem verilerek tedbirler alınırsa, denetimler yapılırsa iş kazalarının %98’inin önlenebileceğine işaret etmektedir.  Ancak ne yazıktır ki tüm bu gerçeklere rağmen iş kazaları eksilmeden devam etmektedir. Yine, 22 Eylül Pazar günü Sarıçam İlçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesindeki bir inşaatta, bir işçimiz iskeleden düşerek yaralanmıştır.” “2024 yılının ilk altı ayında en az 878 işçi hayatını kaybetmiştir” Çak, “İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin raporlarına göre de, 2024 yılının ilk altı ayında en az 878 işçi hayatını kaybetmiştir ve % 26 ile inşaat iş kolu birinci sıradadır. Geçen yılın sayıları da vahimdir; 2023 yılında en az 1932 işçi hayatını kaybetmiştir ve % 20 ile inşaat iş kolu yine birinci sıradadır. Yapı üretim süreci, insan iş gücü emeğine dayalı bir sektördür;  sektördeki kazaların azaltılması ve önlenmesi için tedbirlerin bilimsel ve uygulanabilir olması şarttır. Alınacak tedbirler, proje üretim aşamasından başlayarak bütün üretim safhalarını içerecek şekilde insan hayatını korumaya yönelik olmalıdır. Ve işverenlerin konuya maliyet hesapları üzerinden yaklaşması engellenmelidir” dedi.   “İhmal edilen her konu insan hayatına mal olabilmektedir” Çak, “Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bütüncül, çözümcü, insan odaklı bir yaklaşım sergilenemediğinden alınan önlemler yetersiz kalmakta, iş kazalarının önüne geçilememektedir. Şantiye şefliğinin tam zamanlı bir görev olduğunu, bunun iş kazalarını önlemekte etkin tedbirlerden biri olacağını tekrar vurgulamak isteriz. Unutulmamalıdır ki ihmal edilen her konu insan hayatına mal olabilmektedir. Önlem almamak yeni ölümlere davetiye çıkarmak demektir. Şubemiz olayın üzerinde titizlikle durmaktadır; İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak iki cana mal olan bu olayın sıkı takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz” diye ifade etti.

Hıdır Çak: Deprem gerçeği ile yüzleşmeliyiz Haber

Hıdır Çak: Deprem gerçeği ile yüzleşmeliyiz

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, Türkiye'nin deprem hazırlıklarıyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu belirterek bu gerçeğin göz ardı edilmemesi gerektiğini, bilimsel ve teknik bilgi birikiminin sahada yeterince uygulanamadığını dile getirdi. Özellikle yeni binaların yapım ve denetim süreçlerinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek, geçmişte inşa edilen yapıların dayanıklılığının kontrol edilmesi gerektiğini, bunun da bireysel çabalarla değil, topyekûn bir seferberlik ile mümkün olabileceğini ifade etti. “Türkiye deprem kuşağında bir ülke” İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hıdır Çak Türkiye’nin deprem karnesini değerlendirerek şunları söyledi: “Türkiye deprem kuşağında bir ülke, deprem hayatımızın bir gerçeği, bunu Japonya nasıl yaptıysa, Şili nasıl becerdiyse, deprem kuşağı üzerindeki ülkeler tecrübeleri ile bu işi nasıl aştılarsa, gerçekleştirdilerse bizler bu yöntemi biliyoruz. Bilimsel ve teknik olarak bu işin nasıl yapılması gerektiği konusunda mimarlarımız, mühendislerimiz, şehir plancılarımız aslında yeterince bilgi ve tecrübe sahip. Ama bu bilgi ve tecrübenin sahaya aktarılması ve uygulanmasında çok ciddi problemler yaşıyoruz. Özellikle yeni yapılan binaların yapım süreçleri ve denetim süreçlerinde sıkıntılarımız var. Geçmişte yaptığımız binalarımızı kontrol etmek onların depreme karşı dayanklı olup olmadığını performansına bakmak bunlar sadece halkın, vatandaşın bireysel girişimleri ile değil topyekûn seferberlik ile çözülebilecek bir şey.”

İMO’da seçimler tamamlandı, 25. Dönem Yönetim Kurulu belirlendi Haber

İMO’da seçimler tamamlandı, 25. Dönem Yönetim Kurulu belirlendi

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) için Genel Kurul, 10 Şubat Cumartesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde yoğun bir katılımla yapılmıştı. 11 Şubat Pazar günü de İMO Adana Şube binasında tek liste ile seçimler gerçekleştirildi. Bu listeyle beraber Çağdaş Demokrat İnşaat Mühendisleri Grubunun Yönetim Kurulu listesi seçildi. Cumartesi başlayan yönetim kurulu için dün de seçimler yapıldı. 2 gün devam eden program sonrasında 25. Dönem Yönetim Kurulu belirlendi. 11 Şubat Pazar günü tek liste ile gerçekleştirilen seçimlerde 25. Dönem Yönetim Kurulu asıl üyeliği; Hıdır Çak, Mazlum Sevincek, Hava Basit, Anıl Kılınç, Munise Şen Altuntaş, Ahmet Berdan Dinçyürek ve Recai Ünsal olarak belirlendi. Yedek üyeler ise; Melike Yıldırım, Ejder Toksuk, Süleyman Esen, Nilüfer Abbasi Yergök, Uğur Öderoldu, Yekda Murat Çakıroğlu ve Mehmet Emin Yüksekkaya oldu. "MESLEK HAYATIMIZI DOĞRUDAN YA DA DOLAYLI ETKİLEYEN ÇOK SAYIDA SORUN MEVCUTTUR" Yönetim kurulu seçim etkinliğinde konuşma yapan Hıdır Çak, İMO Adana Şubesi’nin, 1969 yılından beri, önce temsilcilik ve ardından da 24 çalışma döneminde, 47 yıldır yıldır daha nitelikli bir meslek; meslektaşlarımızın, kentimizin ve ülkemizin daha iyi bir geleceğe ulaşması için çalışmalarını sürdürdüğü kaydetti. Çak, bu çalışmaların çok kolay şartlar altında yürütülmediğine de vurgu yaptı ve bundan sonra da kolay olamayacağını söyledi. Çak, bunun nedenini ülkenin ekonomisiyle, baskıcı uygulamalarla zor bir dönemden geçmesi olarak yorumladı. Yaşadığımız kentte de çoğu yönden önemli sorunlar olduğunun altını çizen Çak “ Bunlardan en önemlilerinden biri riskli yapı stokumuz olmakla birlikte, kent içi ulaşım, altyapı, çevre kirliliği, yeşil alanların yetersizliğidir. Ayrıca imar kirliliği gibi meslek alanımızı doğrudan ve dolaylı ilgilendiren çok sayıda sorun mevcuttur. Şubemizde oluşturacağımız teknik komisyonla tespit edeceğimiz önerileri kamuoyuyla, yerel yönetimlerle paylaşarak yol almalıyız” şeklinde konuştu.

6 Şubat depreminin 1. yılında İMO'dan açıklama Haber

6 Şubat depreminin 1. yılında İMO'dan açıklama

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin 1. yılına dair açıklama gerçekleştirdi. Açıklama İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi’nde yapıldı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada konuşmayı İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur yaptı. Aksungur, “Resmi verilere göre 50 binden fazla insanımızı yitirdiğimiz, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ise ağır hasar aldığı 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 6 Şubat 2023 Depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti” dedi. Şüphesiz 6 Şubat depremlerinin büyüklüğü, şiddeti, yıkıcılığı ve ivmeleri açısından yer bilimcilerin ve sismologların da beklentisini aşan depremler olduğunu bildirdi ve “Oldukça geniş bir coğrafyada etkili olan, can ve mal kaybının bu kadar büyük olduğu 6 Şubat depremlerinin, toplumsal bir travma olarak uzun yıllar etkisini sürdüreceği de bir gerçektir” şeklinde konuştu. Geride kalan 1 yıla dönüp bakıldığında ne yazık ki geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak ciddi bir çalışmanın yapılmadığını kaydeden Başkan Aksungur, “Şubat 2023 Depremlerinin tarihimizin en büyük depremlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu kadar büyük ve yaygın depremler karşısında kayıpları sıfıra indirmek belki mümkün olmayabilirdi fakat ortaya çıkan yıkımın ve kayıpların böylesi dehşet verici seviyelerde olmasının önüne geçmek pekâlâ mümkündü. Dünyada her yıl ortalama olarak Richter ölçeğine göre 7.0 ve üzeri 19 deprem olmaktadır. Ancak bunlardan sadece bazılarının yıkıcı etkisi olmaktadır. Bu etki depremin niteliğinden çok gerçekleştiği bölgedeki yaşam alanlarının maalesef kırılganlığından kaynaklanmaktadır. Ülkemiz ise yaşam alanlarının kırılganlığı açısından dünyada en olumsuz örneklerden birini oluşturmaktadır. Çünkü ülkemiz ortalama olarak her 1,5 yılda yıkıcı sonuçları olan depremleri yaşamasına rağmen bir türlü gerekli adımlar atılmamaktadır” cümlelerini kullandı. “ŞUBAT 2023 DEPREMLERİNİN BÜYÜKLÜĞÜ BAHANE EDİLEREK YÜZBİNLERCE KONUTUN YIKIMI VEYA AĞIR HASARLI HALE GELMESİ İLAHİ TAKDİRLE İZAH EDİLMİŞTİR” Marmara depremlerinden bu yana geçen 24 yıllık zaman diliminde atılan adımların son derece zayıf kaldığını söyleyen Aksungur, konuşmasının devamında şunları aktardı: “Son yıllarda Elazığ ve İzmir’de meydana gelen göreli olarak sınırlı depremlerde bile ortaya çıkan yıkımın boyutları adeta birer uyarı niteliğinde olmasına rağmen depreme hazırlık konusunda zafiyetler görmezden gelinmiş, sonuçta Şubat 2023 Depremlerinin büyüklüğü bahane edilerek yüzbinlerce konutun yıkımı veya ağır hasarlı hale gelmesi ilahi takdirle izah edilmiştir. Afet sonrası arama-kurtarma, yardım ulaştırma, beslenme ve acil barınma ihtiyaçlarını karşılama çalışmalarında kamu gücünün sınıfta kaldığı, geçmiş depremlerden ders alınmadığı tüm kamuoyunun malumudur. Yurttaşlarımızın dayanışma bilinci ve gönüllü çalışmalarının büyük katkısıyla depremin ilk elden yaralarının sarılması konusunda eksiklikler giderilmeye çalışılmış olsa da afete müdahalenin devamındaki aşamalarında da kriz yönetilememiştir. Geçici yerleşim alanlarının kurulması, enkaz kaldırma işlemleri, ulaşım, elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi altyapı hizmetleri, depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen sağlanamamıştır. Depremlerin 1. yılını geride bırakırken depremin en çok etkilediği Antakya başta olmak üzere deprem bölgesinde barınma, beslenme, sağlık, hijyen, içme suyu, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlara yönelik sorunlar hala devam etmektedir. Yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı yapılar insan hayatını tehlikeye sokmaya devam ederken, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zararlar vermekte, enkaz toplama alanları ise içme suyu kaynaklarını kirletmesi bakımından ciddi riskler oluşturmaktadır.” “SON 1 YILDA TOKİ TARAFINDAN İHALESİ YAPILMIŞ KONUT MİKTARI İSE TOPLAMDA 108.936 ADETTİR” Afet sonrası yapılması planlanan konutlarla da ilgili konuşan Aksungur, “İktidarın deprem sonrası kentlerin yeniden ayağa kaldırılması, hayatın normale döndürülmesi doğrultusunda 319 binini 1 yıl içerisinde teslim etmek kaydıyla 650 bin konutun yapılacağı yönündeki beyanlarının oldukça gerisinde kaldıkları görülmektedir. Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hasar tespit raporlarına ve TOKİ’nin resmi internet sitesinde yayınlanan bilgilere göre; orta ve hafif hasarlı yapılar hariç olmak üzere, deprem bölgesindeki 11 il kapsamında yıkılan veya yıkılacak olan (konut, işyeri vb. dahil olmak üzere) toplam 674.416 bağımsız bölüm bulunmaktadır. Siyasi yetkililerin 650 bin konut yapılacağına dair ifadeleri bu ihtiyaca yöneliktir. Son 1 yılda TOKİ tarafından ihalesi yapılmış konut miktarı ise toplamda 108.936 adettir. Bu ihalelerin toplam bedeli 203.973.988.559,00 Türk Lirasıdır. Bunlardan bir kısmının inşasına henüz hiç başlanmamış olmakla birlikte, tamamlanma oranı %70’in üzerinde olan konut sayısı 25.119 adettir. Yani kısa vadede bitirilip teslim edilebilecek konut miktarı TOKİ verilerine göre 25 bin civarındadır. Bu durum siyasilerin geçen yıl verdikleri sözlerin veya ortaya koydukları hedefin ancak %8’ine tekabül etmektedir” dedi. “SAĞLIKLI VE GÜVENLİ BİR YUVAYA SAHİP OLMAK PLANLI VE DENETİMLİ BİR YAPILAŞMAYI GEREKTİRİR” Kalıcı konutların bir an önce yapılıp teslim edilmesinin bölgede hayatın normale dönmesi açısından önemine vurgu yapan Aksungur, ancak bu çalışmaların yeterli olmadığının altını çizdi. Aksungur, açıklamasının devamında şu cümleleri kullandı: “Sorun sadece insanların başını sokacakları bir çatıya sahip olmaları değildir. Sağlıklı ve güvenli bir yuvaya sahip olmak planlı ve denetimli bir yapılaşmayı gerektirir. Yer seçimi yanlışlıklarından, sorunlu imalatlara kadar pek çok konu geçtiğimiz aylarda kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Bu durum denetim ve planlama hizmetlerinin yeterince yapılamadığı kuşkusunu doğurmaktadır. Bir yapının deprem karşısında ayakta kalması gerekli şarttır fakat yeterli şart değildir. Bir yapı, mekanik ve elektrik tesisatlarından yalıtımlarına, kapısı-penceresinden mutfağına, çevre düzenlemesinden peyzajına kadar pek çok unsur ile sağlıklı bir yapı niteliğine bürünür. Bunlar için de nitelikli malzeme ve işçilik gerekir. Teslim edilecek her konut eksiksiz ve nitelikli olarak bu unsurları içermek zorundadır.” “SAĞLAM, KARARLI VE İSTİKRARLI BİR SİYASİ İRADE İLE KAMUNUN İHTİYAÇ VE MENFAATLERİNİ GÖZETEN, MESELELERE BÜTÜNCÜL VE BİLİMSEL BAKABİLEN POLİTİK BİR ANLAYIŞA İHTİYAÇ VAR” Kamu binalarında da aynı sorunlar olduğunu kaydeden Aksungur, 530 bin civarında olduğu tahmin edilen kamu binalarının envanterinin çıkarılamadığını, başta; okullar, hastaneler, yurtlar, hizmet binaları, spor tesisleri ve diğer tüm kamu binalarının deprem güvenliklerinin belirsiz olduğunu söyledi. Yapılması gerekenin mevcut yapı stokumuzdaki riskleri tespit edip yenilemek veya güçlendirmek ve ayrıca yeni bir yapılaşma düzeni getirmek olduğuna vurgu yapan Aksungur, sonuç olarak şunları dile getirdi: “- 6 Şubat Depremleri coğrafyamızın tanık olduğu ilk büyük deprem olmadığı gibi son da olmayacaktır. Ne zaman nerede büyük bir depremin meydana geleceği bilinmemekle birlikte felakete dönüşmesini önlemek için ivedilikle hayata geçirilmesi gerekenler bellidir. - Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.   - Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Yani siyasi kadroların ihtiyaç duyduğu ve kendi dönemlerinde yapıp bitirebilecekleri gösterişli yapılar/faaliyetler olma özelliğine sahip değildir. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır. - Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın hakim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta bunun sonucunda da imar afları zorunlu hale gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, yozlaşma kültürü büyükten başlayıp küçüğe doğru yayılmaktadır. Sermaye gruplarının, “güçlü” kesimlerin inşaatlarına göz yumup tam tersine özel düzenlemelerle hukukileştirmeye çalışılması toplumun geneline emsal teşkil etmektedir. İmarda kural kuraldır. Merkezi ya da yerel siyasi/iktisadi aktörlerin çıkarlarına göre delinmemelidir. - Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmelidir. - Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır. - Yetkin mühendislik uygulaması muhakkak hayata geçirilmelidir. İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve mühendisliğin gerekliliklerinin yerine getirilmesi amacıyla bilgili, deneyimli ve etik kurallara bağlı mühendisler eliyle yapılabilmesi için, meslek kuruluşlarının sorumluluğunda yetkin mühendislik uygulamasına geçilmelidir. - Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir. Proje denetimi ve yapı denetimi birbirinden ayrılmalı, Proje Denetimi doğrudan kamu tarafında ve yetkin mühendisler eliyle yapılmalı, Yapı Denetim Kuruluşları ve Laboratuvarları doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalı ve onun denetiminde çalışmalıdır.”

İMO Adana Şubesi Bina Güçlendirmesi Konusunda, Kat Maliklerine bilgilendirdi Haber

İMO Adana Şubesi Bina Güçlendirmesi Konusunda, Kat Maliklerine bilgilendirdi

ADANA(İLKHABER)-İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi deprem hasar tespitlerine ve güçlendirilmesi gereken binalara ilişkin yaptığı açıklamada; ağır hasarlıların yıkılacağının açık olduğu ancak orta hasarlı binalara ilişkin belirsizliğin korunduğu kaydedildi. İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur tarafından yapılan açıklamada, 6 Şubat depremleriyle Adana ili ve ilçeleri ile 11 ilimizde, yakın geçmişte görülmemiş can kayıpları ve yıkımların yaşandığı ifade edilerek; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüklerince hasar tespit çalışmalarının devam etmekte olduğu, itirazların da değerlendirildiği belirtildi. Aksungur açıklamasında; depremin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından orta hasarlı binaların da yıkılacağının söylendiği ancak bu açıklamanın karara dönüştürülmediğini hatırlattı. İtirazların sonuçlandırılması ile birlikte, orta hasarlı durumunun kesinleşmesini müteakip; bu binaların, konusunda uzman inşaat mühendisleri tarafından performans analizine tabi tutulması gerektiğini ifade eden Aksungur “ Elbette ki gerek hasar durumu gerekse güçlendirme maliyetinin yüksek olması nedeniyle yıkım kararı verilecek olanlar çıkacaktır, ancak güçlendirme ile korunabilecek binalar ayrı değerlendirilmelidir” dedi Bu noktada önemli sorunlardan birinin de güçlendirme maliyetinin malikler tarafından karşılanabilmesinin şartları olduğunu belirten Aksungur,  Adana’da hasar tespitlerinin geldiği noktaya ilişkin rakamları verdi. Buna göre;  ağır hasarlı bina sayısı 2.988’dir ki bunlar yıkılacaktır. Orta hasarlı bina sayısı 4.949, az hasarlı bina sayısı 40.498’dir. Sonuç itibarıyle Adana’da 46 bin civarında binanın güçlendirilmesi gerektiğini, içlerinde yıkımına karar verilecek olanların da çıkabileceğini söyleyen Aksungur, güncel rakamların bunlar olduğunu ama itirazların neticelendirilmesi ve hasar tespit çalışmalarının bitirilmesiyle bu rakamların değişebileceğini de ekleyerek açıklamasına şöyle devam etti: “Adana için sayı bu ise, Türkiye genelini ele alacak olursak vatandaşlarımızın çoğunluğunun depreme dirençli olmayan binalarda ikamet ettikleri gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu noktaya gelişte kontrolsüz ve plansız şehirleşme, imar afları, rant ve oy hesapları dahil pek çok neden vardır. Bunların detaylandırılması uzunca bir açıklamanın konusudur. Şu an karşımızda acil olarak çözüm bekleyen konu bu binaların deprem dirençli duruma haiz olmasını sağlamaktır. Bu sadece maliklerin vereceği kararla mümkün değildir. Devletin bina güçlendirmeleri için sadece belli şehirlerde değil, sadece sınırlı sayıda değil, tüm binaları kapsayacak bir destek paketi hazırlaması elzemdir. Bu binalarda oturan insanlarımız da haklı olarak can korkusu yaşamakta ve ne yapacağını bilemez haldedir. Bu durumu fırsata çevirmek isteyen yetkili – yetkisiz, bilgili – bilgisiz kişi ve/veya kuruluşlar; daha depremin ilk gününden itibaren bölgemize Adana’mıza akın etmişler, malik olsun – olmasın son kullanıcıların en insani duygularını istismar etmeye başlamış ve bu istismara devam etmektedirler. 6 Şubattan bugüne kadar TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi, Niğde, Kozan, Kahramanmaraş, Adıyaman, Elbistan Temsilciliklerimiz ile Mersin, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır Şubelerimiz ve Temsilcilikleri ile bu fırsatçıların önünü kesmeye çalışmışlardır. Öte yandan görevini yetkili olarak mesleki etik ve kurallara göre yapan kişi ve kuruluşlar bu değerlendirmenin dışındadır. Türkiye’de yürürlükte olan; -        3458 Sayılı Mühendislik, Mimarlık hakkındaki Kanun, -        6234 Sayılı Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Kanunu, -        3194 Sayılı İmar Kanunu, -        4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, Ve bu kanunlara atıfta bulunan diğer kanunlar ve bunların ilgili yönetmelikleri hükümleri gereği ülkede her türlü imar ve yapılaşma (bina, yol, köprü, baraj, demiryolu, havalimanı vb.) faaliyetleri, mühendis, mimar ve şehir plancıları eliyle yürütülmektedir. Çok özel durumlar hariç bu süreçte başka bir meslek disiplini tanımlanmamıştır. Buradan hareketle; binalarda depremden kaynaklı hasarların tespiti ve değerlendirilmesi, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY), Deprem Etkisi Altındaki Binaların Tasarımı için Esaslar’da da açık ve net olarak sadece inşaat mühendislerini tanımlamıştır.  Bu tanımın dışında faaliyette bulunan meslek disiplinleri için TMMOB Disiplin Yönetmeliğinin işletilmesi için kayıtlı oldukları Odalarına bildirimde bulunulmuştur. Bu nedenlerle; hasarsız, az hasarlı ve orta hasarlı binalarda Değerlendirme – Güçlendirme projeleri sadece ve sadece İMO’ya kayıtlı SİM (Serbest İnşaat Mühendisi) ve/veya İTB (İşyeri Tescil Belgesi) Belgeli inşaat mühendisleri tarafından yapılacak ve ilgili belediyesi tarafından ruhsata bağlanacaktır. Ayrıca ruhsata bağlanmadan kaçak olarak yapılan güçlendirme faaliyetlerine karşı ilgili kurumların gerekli denetlemeyi yapması can ve mal güvenliği açısından elzemdir. Sonuç olarak; depremin ilk günlerinden itibaren ortalıkta dolaşan, yetkili ve sorumlu olmayan kişilerden, bünyesinde SİM ve/veya İTB Belgeli inşaat mühendisi olmayan tüzel kişilerden deprem mağduru vatandaşlarımızın bir daha mağdur olmamaları için uzak durması gerekmektedir. İMO Adana Şubemizden gerekli bilgiler alınabilir. Kamuoyuna, ilgililere ve yerel yöneticilere saygılarımızla duyurulur.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.