TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ifade

İLKHABER-Gazetesi - ifade haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ifade haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Semih Çelik’in babası, İkbal ve Ayşenur cinayetleriyle ilgili İfadesinde şok iddialarda bulundu Haber

Semih Çelik’in babası, İkbal ve Ayşenur cinayetleriyle ilgili İfadesinde şok iddialarda bulundu

Gazeteci Emrullah Erdinç Semih Çelik’in babasının ifadesini sosyal emdya hesabından açıkladı. İstanbul’da İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in öldürülmesiyle ilgili davada şüpheli olarak gözaltına alınan Semih Çelik'in babası, oğlunun lise döneminden bu yana yaşadığı psikolojik sorunları ve çevresiyle kurduğu ilişkileri gözler önüne serdi. Baba Çelik, oğlunun lise 3. sınıfta aldığı bilgisayarla sürekli odasında vakit geçirdiğini, kendisine sorular sorulduğunda ise “Anlamazsınız, düşünce yapılarımız farklı” diyerek gizemli bir tavır sergilediğini söyledi. PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRMÜŞ Semih Çelik’in, 1 Mart 2022’de eski kız arkadaşı İkbal Uzuner’in annesi tarafından "Kızımın beynini yıkadı, beraber intihar edecekler" iddiaları üzerine intihara teşebbüs ettiğini belirten baba, bu olayın ardından oğlunun Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde psikolojik tedavi gördüğünü ifade etti. Semih'in bu dönemde psikiyatrik ilaçlar kullanması gerektiğini ancak tedaviyi yarıda bıraktığını da ekledi. ŞEYTANİ FİGÜRLERE BENZEYEN KARA KALEM ÇİZİMLERİ VAR Baba Çelik, oğlunun son iki yıldır uyuşturucu madde kullandığını ve bu süreçte davranışlarında büyük değişiklikler yaşandığını belirtti. Semih’in odasında yaptığı şeytani figürlere benzeyen kara kalem çizimlerinin kendilerini endişelendirdiğini söyleyen baba, oğlunun uyuşturucuyu nasıl temin ettiğini bilmediğini dile getirdi. Olay günü Semih'in yanında kız arkadaşı Ayşenur Halil'in bulunduğunu ve kendisiyle herhangi bir sorun olmadığını öğrendiklerini aktaran baba, oğlunun bilgisayarıyla ilgili detayları incelediklerinde şok edici bilgilere ulaşabileceklerinden endişe ettiğini ifade etti.

Narin Güran'ın yengesi Hediye Güran Narin kaybolduktan sonra telefonunu değiştirmiş Haber

Narin Güran'ın yengesi Hediye Güran Narin kaybolduktan sonra telefonunu değiştirmiş

Olay, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe köyünde meydana geldi. Narin Güran’ın cesedi kaybolduktan 19 gün sonra bulundu. Olayla ilgili gözaltına alınan H.G., savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Mahkeme, H.G.'yi kasten öldürmeye iştirak suçundan tutukladı. H.G.'nin savcılıktaki ifadesinde, olay günü Narin Güran’ı hiç görmediğini belirtti. “Yüksel'in evine iki defa gittim ama bir olaya şahit olmadım. Eşime ait olan Salim'in kullandığı aracı kesinlikle görmedim” şeklinde konuştu. İddia makamının "Salim'le aranızda herhangi bir ilişki var mı" sorusuna “Kesinlikle böyle bir şey yoktur” yanıtını verdi. Ayrıca, "Salim'le cevapsız çağrılarla mı haberleşiyorsunuz" sorusuna “Yok öyle bir şey, ben böyle bir şeyi kabul etmiyorum” dedi. YENGE HEDİYE GÜRAN İFADESİNDE TELEFONU DEĞİŞTİRDİĞİNİ SÖYLEDİ H.G., Narin’in kaybolduğu birkaç gün sonra cep telefonunu değiştirdiğini ve eski telefonunun bozuk olduğunu, camının kırıldığını belirtti. “Eski cep telefonumu evde bulunduruyordum. Beni almaya gelen jandarma görevlilerine rızamla teslim ettim” ifadelerini kullandı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor ve H.G.’nin ifadeleri cinayetle ilgili ipuçları arayan yetkililer tarafından değerlendirilmeye devam ediliyor.

Yenge Hediye Güran ifadesinde ne dedi? Hediye Güran için tutuklama talebi istendi Haber

Yenge Hediye Güran ifadesinde ne dedi? Hediye Güran için tutuklama talebi istendi

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 19 gün sonra Eğertutmaz Deresi'nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin soruşturma derinleşiyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Narin’in yengesi Hediye Güran'ın 'kasten öldürmeye iştirak' suçlamasıyla tutuklanması talep edilerek mahkemeye sevk edildi. İki Kuzen Serbest Bırakıldı Soruşturma kapsamında, sahte ihbarlarla süreci manipüle ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan Hediye Güran, İsa Kaya ve Şeyma Kaya adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadelerinin ardından kuzenler serbest bırakılırken, Hediye Güran hakkında 'kasten öldürmeye iştirak' suçlamasıyla kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutuklama talep edildi. Hediye Güran'ın itirafı Yenge Hediye Güran, "Narin bu ahırda öldürülmüş olabilir" diyerek yeni bir iddiayı gündeme getirdi. İfadesinde, Narin’in annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran’ın ahırda boğuştuğunu ve anne Yüksel Güran’ın, oğlu Enes’i dövdüğünü anlattı. Kolundaki ısırık izleri anneye ait Hediye Güran, Enes’in kolundaki ısırık izlerinin de anneye ait olduğunu belirterek, boğuşmanın ardından Narin’in öldürülmüş olabileceğini söyledi. Emekli polis İsa Altun, Sözcü TV’de katıldığı yayında, en güçlü senaryonun Narin’i ağabey Enes’in öldürmesi olduğunu ifade etti. Ailenin soruşturmayı yanıltma çabası Cinayetle ilgili soruşturma devam ederken, anne Yüksel Güran’ın gözaltında olduğu, amca Salim Güran ve ağabey Enes Güran’ın ise tutuklu bulunduğu bildirildi. Ailenin, Narin’in kaybolmasından sonraki 19 günlük süreçte arama çalışmalarını yanlış yönlendirdiği de mahkeme kayıtlarına geçti. 

Narin Güran soruşturmasında tutuklu amca Salim Güran'ın yeniden ifadesi alındı Haber

Narin Güran soruşturmasında tutuklu amca Salim Güran'ın yeniden ifadesi alındı

Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında, 2 Eylül'de tutuklanan amca Salim Güran'ın cezaevinden getirildiği Diyarbakır Adliyesi'nde soruşturmayı yürüten 3 savcı tarafından ifadesi alındı. İşlemlerinin tamamlanmasının ardından Güran, cezaevine götürüldü. Güran, savcılıkta, olay günü yaptıklarına ilişkin daha önce jandarma ve savcılıkta verdiği ifadeleri tekrarladı, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Aracına farklı çocukların bindiğini savunan Güran, "Sadece Narin'in DNA'sının çıktığına ilişkin herhangi bir diyeceğim yoktur." dedi. Soruşturma kapsamında tutuklanan Mehmet Selim Atasoy'un olay günü tarlada kızlarının olmadığını, sadece oğlu ve kendisinin olduğunu belirttiğinin aktarılması ve "olaydan 2 gün önce Salim'in kızlarını köydeki evine götürdüğü" yönündeki beyanlarının sorulması üzerine Güran, şunları kaydetti: "Bu beyanı kabul etmiyorum. Olay günü kızları da tarladaydı. Kızlarını ben olay günü eve götürdüm. 20.00 sıralarında bana telefon geldi ve 'Narin kayıptır.' dediler. Beni arayan kızım Gizem'di. Köyün içine arabayla gittiğimde bütün köy kapıdaydı. Ben telefonla jandarma komutanını arayıp 'Kardeşimin kızı kayıptır.' dedim. Yürüyerek aramaya katıldım. Sabaha kadar arama yaptık." Güran, "18.59'da okulun önünden geçtiğinin kamera kayıtlarından tespit edildiği"nin belirtilmesi üzerine, o yolu kullandığını aktardı. "Mehmet Selim Atasoy telefonla arayıp, 'Yolda ileri geri giden şüpheli bir araç var' demesinin üzerine hemen M'yi Hüseyin amcasının evinin önünde bırakıp hızlıca şüpheli aracın olduğu yere doğru gittim. Söz konusu kameranın önünden geçme nedenim de budur." diyen Güran, olay günü, tutuklu Nevzat Bahtiyar ile saat 15.08'de yaptığı görüşmenin içeriğinin içme suyu olduğunu iddia etti. Savcılığın, "Sizden ele geçirilen cep telefonuna ilişkin yapılan Dijital Materyal İnceleme Raporu'nda 23 Ağustos gününden önceki tüm normal arama ve whatsApp arama kayıtlarını sildiğiniz anlaşılmıştır. Neden arama kayıtlarını silme ihtiyacı duydunuz?" sorusu üzerine Güran, "Sürekli telefonumda bulunan dijital verileri siliyorum. Narin'in ölümüne ilişkin herhangi bir delili yok etme amacı taşımıyorum." ifadelerini kullandı. “Sizin ailenin birçok üyesinin 21 Ağustos gününe ilişkin telefonunda bulunan arama, mesajlaşma, whatsApp kayıtlarını sildikleri tespit edilmiştir. Neden böyle bir şey yapma ihtiyacı hissetmişlerdir?" sorusu üzerine Güran, aile üyelerinin neden bu verileri sildiklerini bilmediğini ileri sürdü. Soruşturma kapsamında tutuklanan Nevzat Bahtiyar'ı tanıdığını aktaran Güran, ifadesine şöyle devam etti: "Nevzat Bahtiyar'ın aleyhime söylemiş olduğu tüm hususlar yalandır. Kesinlikle olay günü Nevzat'a seslenmedim. Onu 15.00-16.00 saatleri arasında kesinlikle görmedim. Sadece saat 20.00'den sonra köyün içine evime doğru ilerlerken bir kalabalığın içerisinde gördüm. Bu beyanlarını kabul etmiyorum. Yeğenim Narin'i öldürerek cesedini arabama yükledikten sonra kendisine teslim etmedim." "Olay günü Nevzat Bahtiyar'ın sizi aradığında tarlada olduğunuzu ve devamındaki süreçte saat 20.00'ye kadar Nevzat Bahtiyar ile hiç görüşmediğinizi söylemenize karşın alınan HTS analizlerinde olay günü saat 15.21 ile 15.46 saatleri arasında Nevzat Bahtiyar'ın beyanı ile uyumlu birlikte olduğunuz anlaşılmıştır. Bu çelişkiye ilişkin beyanınız nedir?" sorusunu Güran, "Kesinlikle olay günü Nevzat Bahtiyar ile görüşmedim. Baz analizleri yanlıştır. Bu hususu da kabul etmiyorum." şeklinde yanıtladı. Olay günü, tutuklu Mehmet Selim Atasoy'un oğlu R.A. ile farklı saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri de sorulan Salim Güran, tarla ile ilgili konular konuşmuş olabileceklerini, konuşmaların içeriğini hatırlamadığını söyledi. R.A. ile saat 18.37, 18.42, 18.51 ve 18.54'te yaptığı görüşmenin içeriği de sorulan Salim Güran, konuşmaların "şüpheli" olarak değerlendirdikleri beyaz araçla ilgili olduğunu iddia etti. "Mehmet Selim Atasoy'un sizi araması üzerine okulun önünden geçerek beyaz renkli arabayı kontrol etmeye gittiğinizi beyan ettiniz. HTS incelemelerinde Mehmet Selim Atasoy'un sizi 18.27’de aradığı, ancak 18.59'da okulun önünden geçtiğiniz kamera görüntüleri ile sabit olduğu, ayrıca R.A. ile 18.37-18.54 arasında yapmış olduğunuz 4 görüşmenin araba ve tarlaya ilişkin olduğunu ve arabayı kontrol ettiğiniz noktada gerçekleştiğini, sonrasında tarlaya ve sondajın olduğu yere gittiğinizi beyan ettiniz. Bu durum okul kamerası önünden 18.59’da geçtiğiniz sabit olduğu hususu ile çelişmektedir." denilerek, söyleyeceklerinin sorulması üzerine Salim Güran, bu hususta söyleyeceği bir şey olmadığını kaydetti.

Haber

"Yüksek karlı gizli fon" dolandırıcılığı davasında müşteki Fatih Terim ifade verdi

Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" diye bilinen dolandırıcılık davasında müşteki olan Fatih Terim, talimatla ifade verdi.Terim, avukatlarıyla İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava kapsamında ifade vermek için Bodrum Adliyesine gitti. Müşteki Terim'in Bodrum Ağır Ceza Mahkemesince talimatla ifadesi alındı. İfadesinde Seçil Erzan'la 2016 veya 2017 yılında tanıştıklarını belirten Terim, şunları kaydetti: "Denizbank, beni özel bir müşterisi olarak kabul etti ve hep bu şekilde muamele gördüm. Denizbank Genel Müdürü olan Hakan Ateş, benim ilk ismiyle hitap ettiğim, bu olaylar yaşanana kadar arkadaş bildiğim, hem yazlık hem kışlık evimde misafirim olan, benim de onun evinde misafir olduğum, samimi olduğumuz, en azından öyle bildiğim bir insandı. Bu olaylardan sonra kendisiyle hiçbir ilişkim kalmamıştır. Gösterdiği yakın alaka çerçevesinde Denizbank'taki hesaplarımla ilgili bana özel ihtimam gösterilirdi. Seçil Erzan'ı özel bankacım olarak belirleyen, bu şekilde çalıştıran ve bunu takip eden de Denizbank üst yönetimidir." Terim, çalışma hayatının özellikle son 15-20 senesi boyunca para yatırma ve çekme işlemleri ile imzalanacak belgelerin banka çalışanlarınca bulunduğu yere getirilip yapıldığını anlatarak, "Seçil Erzan, bizzat kendisi gelip kimi zaman Florya Tesisleri'nde herkesin içinde, kimi zaman evimde toplu olarak getirdiği belgeleri bana imzalatırdı. Hiç okuma ihtiyacı duymadan imzalardım hatta yurt dışına seyahat edeceğim zamanlarda benim Seçil Hanım ile konuşmam ya da mesajlaşmam üzerine havaalanına nakit para getirildiği dahi olmuştur. Her zaman Seçil Hanım değil başka Denizbank çalışanları da gelirdi, para getirirlerdi, para götürürlerdi, bazen imza alırlardı, bazen almazlardı." beyanında bulundu. Seçil Erzan'ın özel bankacısı olduğunu ifade eden Terim, özel bankacısı olarak ona güvendiğini belirtti. Fatih Terim, kendisine özel olarak hizmet veren Erzan'ın "Hocam, bankada şu kadar paranız var, bu ay bu paraya dokunmadınız, heba olmasın, değerlendirelim." dediğinde altında kötü bir amaç aramadığını, durumu sorgulamadığını çünkü güven duyduğunu anlattı. Erzan'ın kendisine hiçbir zaman özel olarak bir fona para yatırılacağını ve yüksek gelir sağlanacağını söylemediğini, kendisine paranın bankanın saklama hesaplarında değerleneceğini söylediğini ifade eden Terim, saklama hesabına yattığını söylediği paraların böyle bir hesaba yatmadığını şimdi anladığını kaydetti. "Bana Seçil Hanım'la ilgili soru soranlara onun iyi ve ilgili bir bankacı olduğunu söylerdim" Erzan'ın başkalarına yönelik kendisinin adını kullandığını bu olaylardan sonra öğrendiğini belirten Terim, "Bana Seçil Hanım'la ilgili soru soranlara onun iyi ve ilgili bir bankacı olduğunu söylerdim. Çok sonra öğrendim ki benim haberim olmadan, etrafımdaki birçok kişiden para istemiş, bazılarından da paralar almış. Ayrıca yakın aile dostlarımızdan da almış hatta daha fazla alınması için uğraşmış. Bunları çok sonra öğrendim." beyanında bulundu. Terim, Erzan'ın kendisini bir yatırıma ikna etmek için hiçbir zaman özel çaba içine girmediğini ifade etti. Hiç kimseyi finansal yatırım yapması için yönlendirmediğini savunan Terim, şunları kaydetti: "Bu davada benim tanıdığım müştekiler var, tanımadığım da müştekiler var hatta daha çoğunu da tanımam. Bu 30'dan fazla müşteki ve sanıklardan benim birini bir sözde fona yönlendirdiğimi, aradığımı söyleyebilecek tek bir insan dahi olamaz. Varsa lütfen gelsin, çıksın söylesin, mahkemede söylesin, başka yerde söylesin. Benim bir yerlere para yönlendirdiğimi iddia eden tek biri vardır, o da bankadır ve bankanın reklam alanlarıdır. Davaya taraf olmayan bankanın böyle yapmasının tek sebebi de kendi iletişim stratejisidir." Fatih Terim, bu olayla ilgili maddi ve manevi zararlarının olduğunu belirterek, "Ben bu olay ortaya çıktıktan sonra hesaplarımı incelettim. Yapılan incelemeler neticesinde de Denizbank'a yatırılması için gönderdiğim ve çektiğim tutarların arasında ciddi bir eksiklik olduğunu tespit ettik. Zaten banka çalışanı Rüya Hanım'dan yine SMS ile aldığım bilgiye göre bir saklama hesabım olmalı ve orada 3 milyon dolar civarında para bulunmalı. Bana verilen bilgi buydu ama sonra Denizbank bana böyle bir paranın olmadığını söyledi." ifadelerini kullandı. "Bir bankaya ve banka müdürüne güvendim, biri paramı, diğeri de itibarımı kullandı" Terim, Emre Belözoğlu ile Arda Turan'ın 7 Nisan 2023'te eşiyle temasa geçmelerine kadar olaylardan haberinin olmadığını anlattı. Terim, şöyle devam etti: "8 Nisan Cumartesi sabah, sadece Hakan'la görüşeceğimizi sanarak beraberce banka genel müdürlüğüne gittik. Hakan, bizi binanın girişinde karşıladı, daha önceki nezaketen yaptığım ziyaretimde de öyle yapmıştı, öyle saygı gösteren ve alakalı, özenli bir insan olarak tanımıştım onu ama bir anda bizi yukarı çıkardığında karşımıza hatırladığım kadarıyla 10-15 kişi çıktı, bankanın tüm üst düzey yönetimi oradaydı. Çok şaşırdık. Hakan'la konuşmaya, olayı anlamaya ve Arda ile Emre'nin mağduriyetleri için ne yapılabilir diye konuşmak üzere gittiğimizi sanırken bana da soruldu bir kaybım olup olmadığı. 'Ben şu an bilmiyorum, bir hasar tespiti yapmadım. Mümkünse hasar tespitimizi yapalım, sonra net bir şey söyleyelim.' gibi bir şey söyledim. Arda ve Emre, 'Biz, Fatih Hoca'nın tavsiyesiyle Seçil Erzan'a para gönderdik.' demediler. Toplantıda böyle bir söz söylendiğini beyan edenler yalancıdır, yalan söylüyorlar." Fatih Terim, konunun adalet önünde tartışılmasının ve suçlu kimse ortaya çıkmasının en büyük arzusu olduğunu ifade ederek, kendisi için en önemli konunun, isminin ve ailesinin böyle bir olayda paravan olarak kullanılıp üzerinden kamuoyunun dikkatinin farklı yönlere çekilmeye çalışılması olduğunu belirtti. Seçil Erzan'la çok yakın olduğuna dair söylentilere ilişkin de Terim, onun yıllarca güvenip parasını emanet ettiği kişi olduğunu, kendisinin eski avukatıyla nişanlanırken davet edildiği için de törene gittiğini kaydetti. Terim, Seçil Erzan'a yaşça büyük olmasına rağmen bir defa bile "Seçil" demediğini, yazışmalarından da görüleceği üzere her zaman mesafeli, seviyeli ama bir o kadar da güvene dayalı bankacı-müşteri ilişkilerinin olduğunu vurguladı. Bu olayla ilgili ailesi ve avukatları dışında kimseyle konuşmadığını ifade eden Terim, şunları bildirdi: "Konuşmadan bugünü beklemek benim için çok zordu ama hukuka ve yargıya olan güvenim ve saygım beni buna mecbur etti. 50 senedir kamuoyunun gözü önünde yaşıyorum. Kamuoyunun da benden açıklama beklediğinin farkındayım. Bundan sonraki süreçte salt reklam sevenlerin ve reklam meraklılarının tatmini için değil reklam verenlerin bugüne kadarki iletişimlerinin nasıl bir senaryo olduğunu, doğru muhatap olarak gördüklerime en doğru şekilde gerekli görürsem gerekli bilgilendirme yapılacaktır. Bir bankaya ve banka müdürüne güvendim, biri paramı, diğeri de itibarımı kullandı, kullanmaya devam ediyor. Benim kamuoyu açıklamalarım kimsenin adını lekelemek üzere değil gerçekleri paylaşma amaçlı olur." Fatih Terim, ayrıca sanıklar Seçil Erzan ile Rüya Sağır'ın dava kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmalarına rızasının olmadığını belirtti. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sanık Seçil Erzan'ın bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor. İddianamede, para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak müşteki Çeviker'in daha sonra Erzan'a ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade ediliyor. Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu ve kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor. İddianamede, Erzan'ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturduğu, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor. Sanık Erzan'ın 93 yıldan 305 yıla kadar hapsi isteniyor Sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 93 yıldan 305 yıla kadar hapsi isteniyor. Sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 ile 98 yıl arasında hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanık Rüya Sağır'ın da "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 3 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

'Para Sayma' görüntüleriyle ilgili soruşturmada CHP Parti Meclis Üyesi Turgay Özcan şüpheli sıfatıyla ifade verdi Haber

'Para Sayma' görüntüleriyle ilgili soruşturmada CHP Parti Meclis Üyesi Turgay Özcan şüpheli sıfatıyla ifade verdi

Sosyal medyada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı’nda çekildiği öne sürülen ‘para sayma’ görüntülerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespiti için re’sen soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma çerçevesinde aralarında CHP eski İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, CHP eski İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas, söz konusu binayı sattığı öne sürülen Ali Rıza Braka, İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin'in de aralarında bulunduğu 12 kişi ‘şüpheli' sıfatıyla Savcılığa ifade vermişti. Turgay Özcan ifade verdi Soruşturma çerçevesinde, CHP Parti Meclis Üyesi Turgay Özcan da ‘şüpheli’ sıfatıyla Savcılıkta ifade verdi. İfadesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özcan, "Ben o dönem Cumhuriyet Halk Partisi Küçükçekmece İlçe Başkanıydım. Serkan Çebi de benim 30 yıllık arkadaşımdır. Biz büyük bir gururla İstanbul'da Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir il binası kazandırdık. O il binası kampanyası çerçevesinde de partililerimizden, etrafımızdaki insanlardan bağışlar gelmişti. Serkan da ilave para koyarak, parayı teslim ettik. Karşılığında koskocaman bir il binası var. Orayı kullanıyoruz. Burada Cumhuriyet Halk Partililerin ve onların dostlarının alın terleriyle kazandırdıkları paralardır. Paraların hepsi kayıtlı. Zaten kayıtlı olmasa ondan haberdar olamazlar. 15 buçuk milyon lirayı teslim ettim diyen biri var. Bir de aldım diyen birisi var. Kayıt altında. Ama böyle yasal çerçevesi açısından bu işleri yapan herkes neyi ne kadar yasal çerçeve büründüreceğini bilen insanlar değil, profesyonel insanlar değil. Biz siyasetçiyiz. Toplumumuza hizmet etmek için partimize bir bina kazandırdık. Onu da herhangi bir yerden haram paralarla değil, her partilinin alın teriyle kazandığı helal paralarla elde ettik. Bundan onur duyuyoruz, gurur duyuyoruz. Orada Cumhuriyet Halk Partililer var. Çok doğaldır, binayı alan Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal kimliğidir. Onun da temsilcileri oradadır. Biz onları tanıyoruz, bizim arkadaşlarımız" ifadelerini kullandı. Özcan daha sonra adliyeden ayrıldı.

Eros'un Katili İbrahim Keloğlan'a 2 Yıl 6 Ay Hapis Cezası Haber

Eros'un Katili İbrahim Keloğlan'a 2 Yıl 6 Ay Hapis Cezası

İbrahim Keloğlan, Başakşehir'de Eros adlı kediyi asansörde tekmeleyerek öldürmek suçundan aldığı 1 yıl 3 ay hapis cezası, üst mahkemece bozuldu. Yeniden yargılanan Keloğlan, iyi hal indirimi uygulanarak "Kasten hayvan öldürme" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık, yurtdışına çıkış yasağıyla adli kontrol hükümleri uygulandı. Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık İbrahim Keloğlan ve taraf avukatları katıldı. Ayrıca hayvan hakları savunucusu onlarca avukatta salonda hazır bulundu. Mahkeme İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi'nin davaya katılma talebini reddetti. Ayrıca siyasi partilerin ve birçok STK avukatları da davaya katılma talebinde bulundu. ''Her fırsatta dağlık ve köylük alalarda mama alıp hayvanları besledim. Bu bana terapi gibi geldi"  Söz hakkı verilmesi üzerine İbrahim Keloğlan, “Daha önceki ifademi tekrar ediyorum. Ben bir suç makinesi değilim. Yaşadığım bir anlık psikolojik çöküntüden dolayı öfke ve cinnet haliyle hayatım boyunca unutamayacağım bir hata yaptım. Ancak olaydan sonra hakkımda karar verilmesinin ardından her fırsatta dağlık ve köylük alalarda mama alıp hayvanları besledim. Bu bana terapi gibi geldi." dedi. Salonda gülüşmeler yaşandı. ''Psikolojik destek alacağım'' Savunmasına devam eden Keloğlan, "Bunlarla yetinmeyip bir hayvan barınağına bağışta bulundum. Elimden geldiğince bunları yapmaya devam edeceğim. Psikolojik destek alacağıma söz veriyorum. Bu olay yanlış lanse ettirilerek halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiler." dedi. Hakim sanığa "İçinden geleni söyle, ezber yapma" diye uyarıda bulundu. ''İnsan içine çıkamayacak hale geldim'' Bütün bilgilerinin teşhir ettirildiğini de söyleyen Keloğlan, şöyle devam etti: "İnsan içine çıkamayacak hale geldim. Alacağım hiç bir cezanın şimdiye kadar yaşadıklarımın yanında bir önemi yoktur. Söylediğim her şey doğru ve gerçektir. Çok pişmanım. Hatamı kabul ediyorum. Benim hala kedim var. Bu olaydan önce de kedim vardı. Bunların hepsi mevcut delillerle sabittir. Ben zaten hayvan sevgisi olan bir insanım. Müvekkilinin savunmasının ardından söz verilen Keloğlan'ın avukatı, “Müvekkilimin beraatini talep ediyoruz. Zaten kendisi toplum nezdinde cezasını çekmiştir. Bundan sonrasında da çekmeye devam edecektir. Müvekkilin olayın öncesinde yaşadıkları ve olay esnasındaki psikolojisi dikkate alınmasını talep ediyorum. Ben de bir kedi sahibiyim." dedi. Müşteki Ebubekir Fırat ise hayvanın sahibi olmadığını ancak kedinin bakımını üstlendiğini, kendisinin psikolojik olarak olaydan zarar gördüğünü söyledi. SAVCIDAN TUTUKLAMA TALEBİ Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Keloğlan'ın alt hadden ayrılarak üst hadde yakın hapis cezasıyla tutuklanarak cezalandırılmasını istedi. Mütalaanın açıklanmasının ardından mahkemeden alkış ve çığlık sesleri yükseldi. "KAÇMADIM" Son sözü sorulan İbrahim Keloğlan, “Devletime güveniyorum. Bu güne kadar hiç bir yere kaçmadım. Buradayım." dedi. SANIĞA SALDIRMAYA ÇALIŞTILAR Mahkemenin karar arası verdiği sırada salon boşaltılırken bazı hayvanseverler sanığa saldırmaya çalıştı. 2 YIL 6 AY HAPİS Mahkeme sanığı "Kasten hayvan öldürme" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanık hakkında yurtdışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol hükümleri uygulandı. Eros'un katili İbrahim Keloğlan'ın cezası belli oldu - 2Duruşmayı takip eden hayvanseverler Keloğlan hakkındaki adli kontrol kararına ıslık ve alkışlarla tepki gösterdi. OLAYIN GEÇMİŞİ Olay 1 Ocak'ta İstanbul Başakşehir'deki bir binanın asansöründe yaşanmıştı. Sanık İbrahim Keloğlan'ın defarca tekmelediği kedi, 6 dakika süren işkencenin sonunda ölmüştü. Keloğlan, görüntülerin ortaya çıkmasının ardından 4 Ocak'ta tutuklanmış, 8 Şubat'ta da hakim karşısına çıkmıştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.