SON DAKİKA
Hava Durumu

#iddianame

İLKHABER-Gazetesi - iddianame haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, iddianame haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

'Yenidoğan çetesi' soruşturmasında yeni iddianame Haber

'Yenidoğan çetesi' soruşturmasında yeni iddianame

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca "yenidoğan çetesi"ne yönelik Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının fezlekesi doğrultusunda hazırlanan 57 sayfalık iddianamede 13 kişi "şüpheli", Sosyal Güvenlik Kurumu "suçtan zarar gören" olarak yer aldı. İddianame, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "yenidoğan çetesi"ne yönelik ana dava dosyasındaki tıbbi uzman mütalaası, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu raporu, ifadeler ve tapelerde isimleri geçen ancak davada yer almayan bir kısım şüphelilerle ilgili soruşturma yürütüldüğü kaydedildi. Bu doğrultuda 17 şüphelinin tespit edildiği, ayrıca cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'i makam odasında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in suç örgütüyle birlikte hareket edip etmediğinin belirlenmesi amacıyla soruşturma başlatıldığı aktarıldı. Zengin'in, cumhuriyet savcısını makam odasında Tuğçe Toptemel'i tahliye ettirmek için görüşme yaptığı ve tehdit boyutuna varacak söylemlerde bulunduğu anımsatılan iddianamede, HTS kayıtlarına göre Zengin'in Beylikdüzü Medilife Hastanesi mesul müdürü olan ve ana dosyadaki sanıkların arasında yer alan Ahmet Atilla Yılmaz ile 138 kez, yine savcının yanına birlikte gittiği sanık avukat Aylin Arslantatar ile 1320 kez, tahliye ettirilmek istediği örgüt üyesi Toptemel'in üvey babası Yavuz Çelik ile de 110 kez konuştuğu tespitine yer verildi. İddianamede Zengin'in, soruşturma savcısını tehdit eyleminden önce de Yavuz Çelik ve Ahmet Atilla Yılmaz ile irtibatlı olduğu vurgulandı. Savcıyı tehdit soruşturması devam ediyor Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmadığı ancak eylemleriyle suç örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği yönünde yeterli şüphe oluştuğu belirtilen Zengin hakkında tehdit eylemiyle ilgili soruşturmanın devam ettiği belirtildi. İddianamede, şüpheli doktor Zeki Ötünç'ün Sağlık Bakanlığı Müfettiş Raporu'na göre Avcılar Hospital'da Kerem Muhammet Tokluoğlu adlı bebeğin ölümünde, hastaya uygun canlandırma tedavisi uygulamadığı, solunum cihazının destek ayarlarını yapmakta yetersiz kaldığı ve hastaya surfaktan tedavisi verilmediği için ihmali olduğunun tespit edildiği anlatıldı. Entübe olan başka bebeğin akciğer grafisini ekledi Esenyurt Reyap Hastanesi'nde çalışan şüpheli hemşire Aslı Alemdağ'ın ise gerçeğe aykırı epikriz düzenlediği belirtilen iddianamede, Alemdağ'ın hayatını kaybeden Yünaçtı bebeğin dosyasına, Kuşlu bebek ismindeki entübe bebeğin akciğer grafisini yüklediği ve şüphelinin örgüt hiyerarşisi içinde kendisine verilen talimatlara bağlı olduğu ifade edildi. Çorlu Reyap Hastanesi'nde hasta sevklerini koordine eden şüpheli Remzi Karaca'nın 112'den sevk ihtiyacı olan bebeklerle ilgili bilgi aldığı ve hastanede yer varsa kabul ettiği anlatılan iddianamede, Karaca'nın yan dal veya cerrahi müdahale gerektiren hastaları tanıdığı hastanelere bildirdiği, Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı'yı arayarak onların söylediği hastanelere bebekleri sevk ettiği belirtildi. TRG Hospitalist Hastanesi'nde tıbbi sekreter olarak çalışan şüpheli Senanur Ünlü'nün gerçeğe aykırı epikriz düzenlediği öne sürülen iddianamede, Ünlü'nün epikrizin sisteme yüklenmesine ortak olduğu ve sanık Fırat Sarı ile aralarında hesap hareketi ve HTS kaydının mevcut olduğu kaydedildi. İddianamede, Özel Avcılar Hospital'da sekreter olarak çalışan şüpheli Gözde Polat'ın, gerçeğe aykırı epikriz düzenlediği ve Hasan Basri Gök ile bağlantılı çalıştığı belirtildi. Silivri Kolan Hastanesinin mesul müdürü ve başhekimi olan şüpheli Bener Mahmut Mansuroğlu'nun, sanık Fırat Sarı'ya ait Medisense şirketi üzerinden sağlık mevzuatına aykırı şekilde hastane bünyesindeki işletmeyi kiraya verdiği anlatılan iddianamede, Mansuroğlu'nun yönetici sıfatından kaynaklı hukuki sorumluluğu bulunduğu, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan sorumlu olduğu ve usulsüz işlem yaptığı aktarıldı. Şüpheliler başhekim İbrahim Oktay ve başhemşire Hilal Vatansever'in sanık Sarı ile HTS kayıtlarının bulunduğu bilgisi de iddianame yer aldı. Şüpheli Meryem Küçükoğlu'nun hastaneye ait curosorf ilaçlarının kendisine satılmasını istediği yönünde tespit bulunduğu kaydedilen iddianamede, şüphelinin ana dosyadaki tutuklu sanık Hüseyin Gündüz ile ilaç satım noktasında aynı konumda olduğu belirtildi. İddianamede, ana dosyada hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı olan şüpheli Serenay Şenkalaycı'nın Avcılar Hospital'da çalıştığı sırada maktul bebek Tokluoğlu'nun hayatını kaybetmesinde de ihmali bulunduğunun tespit edildiği ileri sürüldü. İddianamenin, "yenidoğan çetesi"ne ilişkin Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması devam eden ana dosyasıyla birleştirilmesi talep edildi. Tehdit savunması İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli Mustafa Kemal Zengin, üslubunun yanlış anlaşıldığını savunarak, Türk milleti ve devletinden özür dilediğini belirtti. Savcıya tehdit amaçlı gitmediğini, sadece kendi öngörülerini paylaştığını iddia eden Zengin, "Ben herkese kendimi müşavir olarak tanıtırım. Bana 'müsteşar' diyenleri de 'müşavir' diyerek düzeltirim. Ancak müsteşar demeye devam ediyorlar. Buna yapabileceğim bir şey yok. Bu konuda Baki ile Yavuz'un hiçbir bilgisi yoktur. Kendilerini 20 yıldır tanıdığım için üzerine katarak ben söyledim. Dosyayı da Aylin cumhuriyet savcısının arkadaşı olduğu için almamıştı. Aylin üzülmesin diye bu şekilde konuştum. Böyle bir plan yoktur. Muhammed'in ifadesini kesinlikle kabul etmiyorum. Ben o kişi tanımıyorum. Hiç Telegram da kullanmadım. Savcıyla ilgili bilgileri sadece Yavuz Çelik'in bana söyledikleri kadar biliyorum. Diğer söylediklerim tamamen boşboğazlıktandır. Benim biraz abartmamdan dolayı olay bu noktaya gelmiştir." dedi. İstenen cezalar İddianamede, şüpheliler Hilda Keykubad, Dursun Eryılmaz, Seher Çuhadar, Şeyhmus Çelik ve Songül Kaloğlu hakkında soruşturma izni alınmadığı için bu şüphelilerin dosyalarının ayrıldığı ifade edildi. Şüpheli Mustafa Kemal Zengin hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek" suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Firari şüpheli Serenay Şenkalaycı hakkında "zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik" suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep edildi. Şüpheli Bener Mansuroğlu hakkında da "zincirleme şekilde kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlarından 12 yıldan 39 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede, diğer 10 şüpheli hakkında ise farklı suçlardan değişen oranlarda hapis cezaları öngörüldü. Operasyon Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı ile hareket eden 16 şüpheli tespit edilmişti. İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 4 Aralık'ta düzenledikleri operasyonda, 5'i doktor, 3'ü hemşire, 5'i sağlık çalışanı ve 1'i sivil 14 şüpheliyi yakalamıştı. Daha sonra bu dosyadaki şüpheli sayısı 18'e çıkmıştı.

Narin Güran cinayetinin katil zanlısı ve cinayete dahil olanları bekleyen cezalar Haber

Narin Güran cinayetinin katil zanlısı ve cinayete dahil olanları bekleyen cezalar

8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2023 tarihinde evlerinin bulunduğu Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi'nde kayboldu. Küçük Narin'den, belirtilen tarihte evinden gittiği Kuran Kursu'ndan çıktıktan sonra bir daha haber alınamadı. Ailesi ise bir süre sonra kayıp başvurusunda bulundu. Kaybolma bildiriminin ardından geniş çaplı arama çalışmaları başlatıldı. Hem karadan hem de havadan yapılan aramalara rağmen Narin'e dair uzun süre herhangi bir ipucu bulunamadı. Narin aile bireylerinin de ortaya çıkan şüpheler ve çelişkili açıklamalar üzerine Jandarma tarafından ifadelerine başvuruldu. Bu süreçte Narin'in amcasının otomobilinde ise DNA izlerine rastlandı. Amca S.G, yeğeninin zaman zaman aracına bindiğini belirterek, izlerin o dönemlerden kaldığını iddia etti. Minik Narin'in cansız bedeni ise yoğun arama çalışmalarının 19. gününde, 9 Eylül 2023'te mahalleye yakın mesafeden geçen Eğertutmaz Deresi'nde bulundu. Küçük kızın cesedi, çuval içerisinde, üzeri taş ve çalılarla örtülü olarak gizlenmiş haldeydi. Narin Güran'ın ölümüne ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan aralarında Narin Güran'ın annesi, babası, iki ağabeyi, dört amcası ve tutuklanan amcası S.G'nin de bulunduğu 23 şüpheliden 1'i jandarmadaki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Serbest bırakılan şüphelinin mahallede görevli imam olduğu bilgisi geldi. Tutuklanan zanlı, Narin’in cansız bedeni dereye bıraktığını itiraf etti Gözaltına alınan şüphelilerden N.B. de jandarmadaki ifadesinde amca Salim Güran'ın kendisinden, küçük çocuğun cansız bedenini 200 bin lira karşılığında dereye bırakmasını istediğini öne sürdü Çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinde, amca Salim Güran'ın "Arif'in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm." şeklinde kendisini tehdit ettiğini iddia eden Nevzat B, "Çocuğu kasten öldürmeye iştirak" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Diğer 22 şüpheli de bugün jandarmadaki ifadelerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Narin'in öldürülmesine kamuoyunda büyük tepki Okula başlamasına sayılı günler kala vahşice katledilen Narin'in öldürülmesi olayı, Türkiye genelinde büyük yankı buldu ve kamuoyunda büyük tepki yarattı. Engelli ablasının da ölümünde şüpheler ortaya çıkan Narin'in katledilmesi, "çocuk hakları ve kadın cinayetleri” konuları yeniden gündeme getirdi.  Katil zanlısı ve olaya karışanları bekleyen cezalar Adana Barosu avukatlarından Emir Ügü, ölüm nedeni İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılacak incelemelerin ardından ortaya çıkacak olan minik Narin'in ölümünün, Türkiye'yi derinden sarsan bir olay olduğunu söyledi. Olayla ilgili itiraflarda bulunan biri tutuklu zanlı ile bugün adliyeye sevk edilen diğer şüphelilerle ilgili hukuki sürecin ülke genelinde takip edildiğini belirten Avukat Emir Ügü, hukuki açıdan şu değerlendirmelerde bulundu: "Çocuk hakları ve kadın cinayetleri konularında toplumsal duyarlılığın artmasına neden olan bu trajik olayla ilgili tutuklamalardan sonra olayı inceleyen Cumhuriyet Savcıları tarafından ifadeler, deliller ve Adli Tıp incelemesi sonuçları değerlendirmeleri ile iddianame hazırlanacaktır. Katil zanlısı veya zanlıları ile olaya dahli olanlar hakkında, hazırlanacak olan iddianamede, Türk Ceza Kanunu'na göre 'çocuğun yaşının küçük olması, hürriyetinden yoksun bırakılması, alt ve üst soya karşı işlenen suçlar gibi durumlar, ağırlaştırıcı nedenler olarak değerlendirilebilir. Bu durumdaki suçlulara verilecek cezalar, işlenen suçun niteliğine, failin kişisel özelliklerine ve olayın diğer unsurlarına göre belirlenecektir. Yine iddianamede, sanıklarla ilgili Türk Ceza Kanunu'na göre 'Kasten Öldürme, Çocuğa Karşı İşlenen Suçlar, Şiddet ve İhmal, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma' gibi TCK’nın ilgili maddelerinin uygulanmasına talep edilecektir. Bu tür cinayetlerde verilebilecek cezalar, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olmak üzere sanıkların olaya karışmasını kapsayan diğer suçların karşılığındaki cezalar olabilir. Türk Ceza Kanunu, bu tür olaylarda faillere ağır cezalar vererek çocukların korunmasını amaçlamaktadır. Ancak, hiçbir ceza, masum bir çocuğun hayatını geri getiremez. Bu nedenle, çocukların korunması için toplumsal bilincin artırılması büyük önem taşımaktadır."

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suçu ve suçluyu övme suçundan iddianame hazırlandı Haber

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suçu ve suçluyu övme suçundan iddianame hazırlandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, 28. Dönem milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu'nun 5 Şubat 2020'deki şikayet dilekçesi üzerine Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ‘zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme' suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosu tarafından iddianame hazırlandı. Hazırlanan iddianamede Milliyetçi Hareket Partisi 28. Dönem Milletvekilleri Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu ise müşteki sıfatıyla yer aldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Açıklamaları ve Suçlamalar Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu'nun 5 Şubat 2020'deki şikayet dilekçesi üzerine Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. İddianamede yer verilen şikayet dilekçesinde, “PKK terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanan ve 4 yıl 8 ay hapis cezası kesinleşen Selahattin Demirtaş'ı işlediği sabit olan suçlardan dolayı övdüğü savunuldu. iddianamede yer verilen şikayet dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinde, “örgüt propagandası” suçundan verilen 4 yıl 8 ay hapis cezası kesinleşen Selahattin Demirtaş'ı işlediği sabit olan suçlardan dolayı övdüğü savunuldu. Kılıçdaroğlu'nun 21 Ekim 2014'te İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü söyleşisi yer alan dilekçede, "YPG bizim için terör örgütü değildir. YPG, kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur" dediği aktarıldı. "Kılıçdaroğlu, bu açıklamasıyla, YPG'yi bağımsızlık ve özgürlük savaşçıları olarak gördüğünü açıkça beyan etmiştir" ifadeleri yer aldı. Müştekiler Yıldız, Yönter ve Aksu'nun dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun 2016- 2019 yıllarındaki sosyal medya paylaşımları ve konuşmalarında “FETÖ ve PKK mensuplarını övdüğü” belirtildi. İddianamede şu ifadeler yer aldı: "Şüphelinin beyanlarının kamu düzenini bozmaya elverişli boyutta olması, toplumun dirlik ve düzeni açısından açık, yakın ve somut bir tehlike hali oluşturacak şartlarda bulunması nedeniyle atılı zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme suçunun unsurları itibariyle oluştuğu anlaşılmıştır.” Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun "zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme" suçundan cezalandırılması talep edildi.

Polat çiftine yönelik hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı Haber

Polat çiftine yönelik hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen operasyonun ardından Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı.Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, 28 şüpheli hakkında düzenlenen 75 sayfalık iddianamenin girişinde kara para aklamanın ne olduğu açıklanarak, sanık Engin Polat liderliğinde kurulmuş ve işletilmiş bir suç örgütünün, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek kara para aklama sürecini işlettiğinin tespit edildiği belirtildi. Sanık Engin Polat'ın birçoğu yakın aile üyesi olan akrabalarıyla şirketler kurduğu, bu şirketlerde eşi sanık Dilan Polat ile ortaklığı ve yöneticiliği bulunduğu, şirketlerin daha çok güzellik, kozmetik ve medikal alanlarda faaliyet göstermek amacıyla kurulmuş olduğu kaydedilen iddianamede, şirketlerin çoğunluğunun mali müşavirinin ise dikkati çekici şekilde şüpheli Ahmet Gün olduğu vurgulandı. Mal alışı yapılan şirketlerin sahte olduğu belirtildi İddianamede, Polatlar grubunun tek elden yönetildikleri değerlendirilen şirketlerinin mal alışlarının büyük bir kısmının, Engin Polat'ın ailesinin ortağı veya yöneticisi olduğu şirketler ile yine hedef kişilerle bir şekilde bağlantılı olan tedarikçilerden gerçekleştirildiği, ancak bu tedarikçilerin aslında gerçek bir mal alışı olmayan, beyanname vermeyen, çalışanı olmayan, bankacılık hareketi bulunmayan, hakkında sahte belge düzenleme kaydı olan şirketler olduğu ve sahte olduğuna dair kuvvetli şüphe barındıran mal alışların toplamının milyonlarca lirayı bulduğu belirtildi. Engin Polat'ın Milda Gayrimenkul Otomotiv Şirketi eliyle çok sayıda lüks taşıt ve gayrimenkul alımı yaptığı, Polat ve bu şirketin hesaplarında nakit yatırmayla biriken tutarların taşınmaz ve araç alımına yönlendirildiğinin tespit edildiği aktarılan iddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi: "Soruşturma dosyamız kapsamında şüpheli Engin Polat'ın liderliğinde organize şekilde hareket eden suç örgütünün yasa dışı yollarla elde edilmiş para şeklindeki mal varlığı değerlerini kurdukları çok sayıdaki şirketi aracı kılarak dolaşıma soktukları, gerçek olmayan mal-hizmet satışına dayalı olarak düzenlenen faturalarla, vergi mevzuatına aykırı hareketlerle bu paranın takibini zorlaştırmayı amaçladıkları, en nihayetinde şirketlerde biriken paraları çoğunlukla nakit çekme suretiyle topladıkları, son hamle olarak paraları şirketler içerisinde en temiz şekilde tuttukları Engin Polat'ın tek ortağı ve yöneticisi olduğu Milda Gayrimenkul Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin banka hesaplarına nakit yatırdıkları, aklama sürecini bu şekilde tamamlamaya çalıştıkları anlaşılmıştır." İddianamede, yasa dışı yollardan edinilen paraların "soğuk cüzdan yöntemi" ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu aktarılarak, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında, kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde de bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirildi. Derkan Başer ve Engin Polat'ın irtibatını gizli tanık anlattı Engin Polat'ın, liderliğini Derkan Başer'in yaptığı yasa dışı bahis organizasyonu ve örgütüyle olan irtibatının tanık beyanları ve delillerle de ortaya çıktığı vurgulanan iddianamede, gizli tanık Mert'in ifadesine yer verildi. Gizli tanık Mert, 2014-2017 yıllarında Veysel Şahin'in sanal bahis oynattığı iki sitenin müdürlüğünü yaptığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Derkan Başer ile Engin Polat samimi arkadaşlar. Derkan Başer, Engin'i Jasmin Bet sitesinin müdürlüğüne atadı. Engin Polat'ın Jasmin Bet'in müdürü sıfatıyla yürüttüğü görevin tanımı finansal aksiyonları denetlemek, kontrol etmek, oynanan bahislerin risk birimini kontrol etmektir. Engin, Jasmin Bet sitesinin müdürlüğünü 3 ile 5 ay civarında yaptı. Veysel Şahin sanal bahis operasyonu nedeni ile tutuklanınca, Derkan Başer işlerin kontrolünü aldı ve dış finanstan sorumlu oldu. Aynı zamanda kendi finans şirketini kurdu. Derkan Başer pozisyonunu yükseltip dış sorumlu olunca Engin Polat'ın da pozisyonu yükseldi ve Engin de dış finansı yönetenlerden biri pozisyonuna geldi. Sanal bahis oynayan site üyesinin yatırdığı para aslında Engin Polat'ın kurduğu paravan şirketlerin pos hesaplarına gitmektedir. Bahis oynayan üye bu durumu o anda bilmemektedir. Daha sonra ekstresine baktığı zaman pos numarasından belki paranın gittiği paravan şirketin ismini öğrenebilmektedir. Yani Engin Polat'ın sanal bahis işinde kullanmak üzere şirket kurmaya ihtiyacı vardır ve bu nedenle bu kadar çok şirket kurulmuştur. Benim geçmişte bir dönem içinde çalıştığım sanal bahiste Engin Polat'ın pozisyonu ile ilgili bilgilerim bunlardan ibarettir. Dilan Polat'ı ise bu sistemin içinde görmedim, kendisini sosyal medyadan tanıyorum." İddianamede, büyük bahis organizasyonunun perdelenmesi için onlarca şirketin kurulduğu, bu şirketlerin soruşturmaya dahil edilen diğer şüphelilerin de yönetiminde ve ortaklığında olduğu, şüphelilerden Ahmet Gün' ün, Engin Polat suç örgütünün şirketlerinin hemen hepsinde mali muhasebeci kisvesi altında mali konulardaki organizasyonu yürütüp perdelemeleri sağladığı nazara alındığında, örgüt içerisinde yer alan tüm şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet'' suçunu işledikleri vurgulandı. İddianamede soruşturmaya konu dolandırıcılık eylemiyle ilgili olarak da sanık Engin Polat'ın kurduğu organizasyon dahilinde yasa dışı bahis oynatılmasını sağlamak amacıyla bazı kişilere ulaştığı, bu kapsamda teminat bedeli altında önden para alarak başka bir gelir kapısı daha oluşturduğu, üçüncü şahısları hesaplarını yurt dışından gelen paraların çekilmesi için kullanmak amacıyla ikna etmeye çalıştığı ve bu şekilde insanlara vaatlerde bulunduğu anlatıldı. Sanık Engin Polat'ın hem bahis hem de hesap kullanım işlerinden para kazanmayı amaçladığı kaydedilen iddianamede, sanığın bu işleri yaparken üçüncü kişileri mağdur etmekten de geri durmadığının anlaşıldığı, müşteki Tufan Yılmaz'ın anlatımlarından çıkarılacağı üzere Polat'ın yurt dışından yabancı para akışını üçüncü kişilerin hesaplarını kullanarak sürekli canlı tutmayı hedeflediği, kaynağı yasa dışı bahis oyunları olan, yurt dışı menşeli döviz cinsi paranın, aklama sürecine dahil edilmek üzere ülke finansal sistemine sokulmaya çalışıldığı belirtildi. Sahte faturaların tutarları Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Sektörel 3 Denetim Daire Başkanlığınca hazırlanan rapora da yer verilen iddianamede, şirketlerin sahte fatura tutarının 489 milyon 309 bin 777 lira olduğu, bu tutarın 86 milyon 988 bin 913 lirasının Katma Değer Vergisi (KDV) tutarına denk geldiği, yine şirketlerin kendi aralarında da sahte faturalar düzenlediği, bunların tutarının 117 milyon 443 bin 863 lira olduğu ve 21 milyon 28 bin 562 liralık kısmının KDV tutarına denk geldiği anlatıldı. Şirketlerin kanunen tutulması gereken defterlerin tutulmayıp vergi matrahını azaltma sonucunu doğuracak şekilde başkaca defter tutulması sebebiyle 214 milyon 786 bin 65 lira toplam tutara ulaştığı vurgulanan iddianamede bu tutarın 35 milyon 607 bin 842 liralık kısmının KDV tutarına denk geldiği kaydedildi. Ayrıca iddianamede, şirketlerin sahte belge temin etmek amacıyla özellikle Ahmet Gün tarafından organize edilen soruşturma dışı, sadece sahte fatura düzenlemek amacıyla kurulmuş şirketlere 46 milyon 103 bin 895 lira ödeme yaptığının görüldüğü belirtildi. Soruşturmaya konu şirketlerin usulsüzlüklerine yer verilen iddianamede, suç örgütünün dışarıdan temin ettiği sahte faturaları kullanarak aslında gerçek bir ticareti yansıtmayan işlemleri sanki varmış gibi gösterip mal ve hizmet satın aldığından bahisle şirketlerine sahte fatura kabul ettiği, yine şirketler arasında da gerçekte olmayan mal ve hizmet satışlarına ilişkin sahte faturalar düzenlendiği anlatıldı. İddianamede, yasa dışı bahisten gelen paranın perdelenmeye çalışıldığı, zenginleşmenin gerçek bir ticaretten kaynaklandığı imajının oluşturulması için birden çok şirketin kurulduğu, bu şirketlerin faaliyetleri sırasında gerçekte olmayan iş ve işlemlere ilişkin sahte faturaların düzenlenip kullanıldığı ve kanunen tutulması gereken defterler dışında harici gizli kayıtların tutulduğu aktarıldı. Sanıkların kastının vergi suçu işleme saikinin ötesine geçtiği, yasa dışı bahisten gelen parayla oluşan zenginliğin perdelenmesi için bir kısım gerçek ticaretin de yapıldığı, kamuoyunda ve toplumda karşılığı olan güzellik merkezi ve kozmetik sektörü tercih edilerek, ulaşılan şöhretin bu kapsamda bir aparat olarak kullanıldığı kaydedilen iddianamede, ödenmesi gereken vergilerin dahi ödenmeyerek uhdede tutulması suretiyle haksız kazanç devşirildiği, haksız şekilde uhdede tutulan tutarların vergi suçları dışında kara para olarak nazara alınması gerektiğine vurgu yapıldı. Suç örgütünün yapısının da anlatıldığı iddianamede örgütün liderinin Engin Polat, yöneticilerinin ise Alper Kürşat Polat, Sezgin Polat, Ahmet Gün, Dilan Polat, Mustafa Özalp ve Sinem Sıla Doğu olduğu ifade edildi. Polat çiftinin ayrı ayrı 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi Hazırlanan iddianamede cumhuriyet savcısı, son olarak tüm dosya kapsamında yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: "Soruşturmamız neticesinde şüphelilerin yasa dışı bahis organizasyonundan ve diğer suçların işlenmesinden temin edilen suç gelirini yukarıda yer verildiği üzere kurdukları çok sayıda şirket içerisinde perdelemeli-hileli işlemlerle gezdirip, en sonunda Milda isimli şirkette paklamaya çalıştıkları, bu kapsamda milyonlar seviyesindeki paraları şirketlerden nakit çektikleri, şirketler arasında gezdirdikleri ve Milda isimli şirkete nakit yatırarak bu şirket üzerinden alınacak taşınmaz ve lüks araçlar eliyle aklamayı hedefledikleri, yine bir başka yöntem olarak uhdeye geçen haksız kazançların onlarca kez el değiştirip sanki gerçek bir ticari faaliyet varmış gibi gezdirildikten sonra kripto varlıklara çevrilip kayıtsız hale getirilmesi eyleminin icra edildiği, bu işlemler sırasında soruşturmaya konu suç örgütünün her bir aşamada özel olarak kendisine tanımlanan görevi icra eden üyesi aracılığıyla hareket ettiği, eylemlerin yıllara yayılmış bir süreç içerisinde devamlılık arz eden bir yapı dahilinde suç işleme kararlılığıyla sürdürüldüğü, örgüt içindeki şüphelilerin yukarıda detaylı olarak aktarıldığı üzere hiyerarşik ve organize bir yapı dahilinde hareket ettikleri anlaşılmıştır." İddianamede, Dilan ve Engin Polat'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve ''Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet" suçu olmak üzere toplamda 3 ayrı suçtan ayrı ayrı 20'şer yıldan 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer şüphelilerin ise farklı suçlardan değişen oranlarda cezalandırılmaları talep edildi. Ne olmuştu? İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım 2023 ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı. Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti. Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti. Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti. Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı. Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti. Sulh Ceza Hakimliği, 14 Haziran'daki aylık tutukluluk incelemesinde, Dilan Polat'ın kardeşleri Can ve Sinem Sıla Doğu ile Can Polat, Gökay Bekar, Halit Polat, Harun Abak, Metin Yılmaz, Mustafa Özalp, Nilgün Yılmaz, Uğurcan Ayyıldız ve Zekai Tepe'nin adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliye edilmesine hükmetmiş, diğer 5 şüphelinin tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Cumhuriyet savcılığının soruşturmayı tamamlamasının ardından hazırlanan iddianamede, şüphelilerin "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama", "yasa dışı bahis", "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından cezalandırılmaları istenmişti. İddianamede, soruşturma kapsamına alınan 31 şirketin ve bu şirketlerin sahip olduğu taşınmaz, araç ve benzeri tüm mal varlığının müsadere edilip mülkiyetin kamuya geçirilmesi de talep edilmişti. Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmişti. İddianameyi inceleyen Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, şüpheliler hakkında istenen cezalardaki artırım maddeleri dikkate alındığında, yargılamayı yapma konusunda yetkili mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu belirterek dosyayı savcılığa iade etmişti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dilan Polat, eşi Engin Polat, kardeşleri Can ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan iddianameyi değerlendiren Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, davanın ağır ceza mahkemesine açılması gerektiğini bildirerek dosyayı iade etmesine Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmişti. Başsavcılığın itiraz kararında, görevli mahkemenin temel cezaya göre belirlenebilir olduğu, artırım maddesinin mahkemenin görevini belirlemede esas olmadığı vurgulanmıştı.Savcılığın itirazının kabul edilmesiyle dosya Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına gelecek günlerde başlanması bekleniyor.

Adana'da FETÖ'nün "ev abisi" olduğu iddia edilen sanığa 15 yıla kadar hapis istemi Haber

Adana'da FETÖ'nün "ev abisi" olduğu iddia edilen sanığa 15 yıla kadar hapis istemi

ADANA (İLKHABER) - Cumhuriyet Başsavcılığınca adli kontrol tedbiri altına alınan A.Y. hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. FETÖ'nün "ev abisi" olduğu iddia edilen sanık A.Y. için "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, hakkında FETÖ soruşturması yürütülen tanık S.K'nin ifadelerine yer verildi. A.Y. ile örgüte ait evde sohbet toplantılarına katıldıklarını belirten tanık, "A.Y. benim üniversite öğrenciliğim sırasında kaldığım evin örgüt abiliğini yapıyordu. Bu evde örgütsel sohbet toplantıları yapılıyordu. A.Y. ayrıca bu evin ihtiyaçları için para topluyordu." ifadesini kullandı. İddianamede, FETÖ'ye ait evlerde kaldığı anlatılan A.Y'nin örgüt üyeliğinden hakkında işlem yapılan kişilerle irtibatının belirlendiği belirtildi. Sanığın, "mahrem imam"ların talimatıyla FETÖ içerisinde "ev abiliği" yaptığı ve örgütsel sohbet toplantıları düzenlediği, örgütsel faaliyetlerinin deşifre edilmemesi için "Aziz" kod adını kullandığı, örgüt evine çağırdığı öğrencileri üniversite veya askeri okul kazandıktan sonra da takip ettiği, il dışındaki askeri öğrencilerin takibini yaptığı belirtilerek, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamedeki ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanığın yargılanmasına gelecek günlerde başlanacak.

Valizinde tarihi eser parçaları bulunan turistin 10 yıla kadar hapsi istendi Haber

Valizinde tarihi eser parçaları bulunan turistin 10 yıla kadar hapsi istendi

(İLKHABER)- Antalya Havalimanı'ndaki kontrolde valizinde 3 tarihi eser parçası bulunan Belçikalı turist hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca Kim Mike W Mergits hakkında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla hazırlanan iddianame, Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, 16 Eylül'de Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nin giriş arama noktasında Mergits'in valizinde 3 taş parçasının tespit edildiği ve turistin kendi rızasıyla taşları görevlilere teslim ettiği belirtildi. Antalya Müze Müdürlüğünce yapılan incelemeye yer verilen iddianamede, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunması gerekli kültür varlığı olduğu kaydedilen taşların dolaşımı, alım-satımı ve yurt dışına çıkarılmasının yasak olduğu yönünde ön rapor hazırlandığı vurgulandı. Raporda, ele geçirilen tarihi eserlerden "bezemeli mermer parça"nın 16 santimetre uzunluğunda, 11 santimetre genişliğinde merkezine haçı andıran stilize 2 rozet figürünün işlenmiş olduğuna yer verildiği kaydedildi. Tarihi eser parçasının Doğu Roma (Bizans) Dönemi'ne ait olduğuna işaret edilen raporda, "Bu tip rozet motiflerin, Bizans Dönemi'nde dinsel mimaride, vaaz kürsüsü gibi antik yapı elemanlarında süsleme unsuru olarak kullanıldığı" tespiti yapıldı.  Antik yapıların zeminlerinde kullanılan mermer parçaları İddianamede, sanığın valizinde 7,5x6 ve 7,5x3 santimetre ölçülerinde iki parça daha bulunduğu aktarılan rapordaki şu ifadelere yer verildi: "Bir yüzlerinin perdahlı oluşu diğer yüzlerinde ise zemine bağlanmak için kullanılan harç kalıntısı göz önüne alındığında bu iki mermer parçanın Roma ya da Bizans dönemlerine ait antik yapıların zeminlerinde kullanılan mermer parçaları olduğunu ifade etmek mümkündür." İddianamede, sanık Mergits'in ifadesinde, "Suçlamayı kabul etmiyorum. Manavgat'ta erkek arkadaşım ile gezerken yerdeki sıradan taşları almıştım. Tarihi eser olduğunu bilmiyordum. Eğer bilseydim yanıma almazdım. Suçsuzum." dediği belirtildi. Raporlar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde sanığın yurt dışına çıkarılması yasaklı eserlerden oluşan taş parçalarını yurt dışına çıkarmaya teşebbüs ettiğinin anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, Mergits'in 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Antalya'da tatil yaptıktan sonra ülkelerine dönmek için havalimanına gelen iki Belçikalı turist, valizlerinde tarihi eser olarak değerlendirilebilecek 3 taş parçası bulununca gözaltına alınmıştı. Turistlerden Mergits, yurt dışına çıkma yasağı tedbiriyle adli kontrol şartıyla, arkadaşı ise konuyla ilgisinin olmadığının tespit edilmesi üzerine serbest bırakılmıştı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.