TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#iddianame

İLKHABER-Gazetesi - iddianame haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, iddianame haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Narin Güran cinayetinin katil zanlısı ve cinayete dahil olanları bekleyen cezalar Haber

Narin Güran cinayetinin katil zanlısı ve cinayete dahil olanları bekleyen cezalar

8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2023 tarihinde evlerinin bulunduğu Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi'nde kayboldu. Küçük Narin'den, belirtilen tarihte evinden gittiği Kuran Kursu'ndan çıktıktan sonra bir daha haber alınamadı. Ailesi ise bir süre sonra kayıp başvurusunda bulundu. Kaybolma bildiriminin ardından geniş çaplı arama çalışmaları başlatıldı. Hem karadan hem de havadan yapılan aramalara rağmen Narin'e dair uzun süre herhangi bir ipucu bulunamadı. Narin aile bireylerinin de ortaya çıkan şüpheler ve çelişkili açıklamalar üzerine Jandarma tarafından ifadelerine başvuruldu. Bu süreçte Narin'in amcasının otomobilinde ise DNA izlerine rastlandı. Amca S.G, yeğeninin zaman zaman aracına bindiğini belirterek, izlerin o dönemlerden kaldığını iddia etti. Minik Narin'in cansız bedeni ise yoğun arama çalışmalarının 19. gününde, 9 Eylül 2023'te mahalleye yakın mesafeden geçen Eğertutmaz Deresi'nde bulundu. Küçük kızın cesedi, çuval içerisinde, üzeri taş ve çalılarla örtülü olarak gizlenmiş haldeydi. Narin Güran'ın ölümüne ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan aralarında Narin Güran'ın annesi, babası, iki ağabeyi, dört amcası ve tutuklanan amcası S.G'nin de bulunduğu 23 şüpheliden 1'i jandarmadaki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Serbest bırakılan şüphelinin mahallede görevli imam olduğu bilgisi geldi. Tutuklanan zanlı, Narin’in cansız bedeni dereye bıraktığını itiraf etti Gözaltına alınan şüphelilerden N.B. de jandarmadaki ifadesinde amca Salim Güran'ın kendisinden, küçük çocuğun cansız bedenini 200 bin lira karşılığında dereye bırakmasını istediğini öne sürdü Çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinde, amca Salim Güran'ın "Arif'in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm." şeklinde kendisini tehdit ettiğini iddia eden Nevzat B, "Çocuğu kasten öldürmeye iştirak" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Diğer 22 şüpheli de bugün jandarmadaki ifadelerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Narin'in öldürülmesine kamuoyunda büyük tepki Okula başlamasına sayılı günler kala vahşice katledilen Narin'in öldürülmesi olayı, Türkiye genelinde büyük yankı buldu ve kamuoyunda büyük tepki yarattı. Engelli ablasının da ölümünde şüpheler ortaya çıkan Narin'in katledilmesi, "çocuk hakları ve kadın cinayetleri” konuları yeniden gündeme getirdi.  Katil zanlısı ve olaya karışanları bekleyen cezalar Adana Barosu avukatlarından Emir Ügü, ölüm nedeni İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılacak incelemelerin ardından ortaya çıkacak olan minik Narin'in ölümünün, Türkiye'yi derinden sarsan bir olay olduğunu söyledi. Olayla ilgili itiraflarda bulunan biri tutuklu zanlı ile bugün adliyeye sevk edilen diğer şüphelilerle ilgili hukuki sürecin ülke genelinde takip edildiğini belirten Avukat Emir Ügü, hukuki açıdan şu değerlendirmelerde bulundu: "Çocuk hakları ve kadın cinayetleri konularında toplumsal duyarlılığın artmasına neden olan bu trajik olayla ilgili tutuklamalardan sonra olayı inceleyen Cumhuriyet Savcıları tarafından ifadeler, deliller ve Adli Tıp incelemesi sonuçları değerlendirmeleri ile iddianame hazırlanacaktır. Katil zanlısı veya zanlıları ile olaya dahli olanlar hakkında, hazırlanacak olan iddianamede, Türk Ceza Kanunu'na göre 'çocuğun yaşının küçük olması, hürriyetinden yoksun bırakılması, alt ve üst soya karşı işlenen suçlar gibi durumlar, ağırlaştırıcı nedenler olarak değerlendirilebilir. Bu durumdaki suçlulara verilecek cezalar, işlenen suçun niteliğine, failin kişisel özelliklerine ve olayın diğer unsurlarına göre belirlenecektir. Yine iddianamede, sanıklarla ilgili Türk Ceza Kanunu'na göre 'Kasten Öldürme, Çocuğa Karşı İşlenen Suçlar, Şiddet ve İhmal, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma' gibi TCK’nın ilgili maddelerinin uygulanmasına talep edilecektir. Bu tür cinayetlerde verilebilecek cezalar, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olmak üzere sanıkların olaya karışmasını kapsayan diğer suçların karşılığındaki cezalar olabilir. Türk Ceza Kanunu, bu tür olaylarda faillere ağır cezalar vererek çocukların korunmasını amaçlamaktadır. Ancak, hiçbir ceza, masum bir çocuğun hayatını geri getiremez. Bu nedenle, çocukların korunması için toplumsal bilincin artırılması büyük önem taşımaktadır."

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suçu ve suçluyu övme suçundan iddianame hazırlandı Haber

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suçu ve suçluyu övme suçundan iddianame hazırlandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, 28. Dönem milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu'nun 5 Şubat 2020'deki şikayet dilekçesi üzerine Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ‘zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme' suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosu tarafından iddianame hazırlandı. Hazırlanan iddianamede Milliyetçi Hareket Partisi 28. Dönem Milletvekilleri Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu ise müşteki sıfatıyla yer aldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Açıklamaları ve Suçlamalar Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu'nun 5 Şubat 2020'deki şikayet dilekçesi üzerine Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. İddianamede yer verilen şikayet dilekçesinde, “PKK terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanan ve 4 yıl 8 ay hapis cezası kesinleşen Selahattin Demirtaş'ı işlediği sabit olan suçlardan dolayı övdüğü savunuldu. iddianamede yer verilen şikayet dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinde, “örgüt propagandası” suçundan verilen 4 yıl 8 ay hapis cezası kesinleşen Selahattin Demirtaş'ı işlediği sabit olan suçlardan dolayı övdüğü savunuldu. Kılıçdaroğlu'nun 21 Ekim 2014'te İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü söyleşisi yer alan dilekçede, "YPG bizim için terör örgütü değildir. YPG, kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur" dediği aktarıldı. "Kılıçdaroğlu, bu açıklamasıyla, YPG'yi bağımsızlık ve özgürlük savaşçıları olarak gördüğünü açıkça beyan etmiştir" ifadeleri yer aldı. Müştekiler Yıldız, Yönter ve Aksu'nun dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun 2016- 2019 yıllarındaki sosyal medya paylaşımları ve konuşmalarında “FETÖ ve PKK mensuplarını övdüğü” belirtildi. İddianamede şu ifadeler yer aldı: "Şüphelinin beyanlarının kamu düzenini bozmaya elverişli boyutta olması, toplumun dirlik ve düzeni açısından açık, yakın ve somut bir tehlike hali oluşturacak şartlarda bulunması nedeniyle atılı zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme suçunun unsurları itibariyle oluştuğu anlaşılmıştır.” Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun "zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme" suçundan cezalandırılması talep edildi.

Polat çiftine yönelik hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı Haber

Polat çiftine yönelik hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen operasyonun ardından Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı.Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, 28 şüpheli hakkında düzenlenen 75 sayfalık iddianamenin girişinde kara para aklamanın ne olduğu açıklanarak, sanık Engin Polat liderliğinde kurulmuş ve işletilmiş bir suç örgütünün, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek kara para aklama sürecini işlettiğinin tespit edildiği belirtildi. Sanık Engin Polat'ın birçoğu yakın aile üyesi olan akrabalarıyla şirketler kurduğu, bu şirketlerde eşi sanık Dilan Polat ile ortaklığı ve yöneticiliği bulunduğu, şirketlerin daha çok güzellik, kozmetik ve medikal alanlarda faaliyet göstermek amacıyla kurulmuş olduğu kaydedilen iddianamede, şirketlerin çoğunluğunun mali müşavirinin ise dikkati çekici şekilde şüpheli Ahmet Gün olduğu vurgulandı. Mal alışı yapılan şirketlerin sahte olduğu belirtildi İddianamede, Polatlar grubunun tek elden yönetildikleri değerlendirilen şirketlerinin mal alışlarının büyük bir kısmının, Engin Polat'ın ailesinin ortağı veya yöneticisi olduğu şirketler ile yine hedef kişilerle bir şekilde bağlantılı olan tedarikçilerden gerçekleştirildiği, ancak bu tedarikçilerin aslında gerçek bir mal alışı olmayan, beyanname vermeyen, çalışanı olmayan, bankacılık hareketi bulunmayan, hakkında sahte belge düzenleme kaydı olan şirketler olduğu ve sahte olduğuna dair kuvvetli şüphe barındıran mal alışların toplamının milyonlarca lirayı bulduğu belirtildi. Engin Polat'ın Milda Gayrimenkul Otomotiv Şirketi eliyle çok sayıda lüks taşıt ve gayrimenkul alımı yaptığı, Polat ve bu şirketin hesaplarında nakit yatırmayla biriken tutarların taşınmaz ve araç alımına yönlendirildiğinin tespit edildiği aktarılan iddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi: "Soruşturma dosyamız kapsamında şüpheli Engin Polat'ın liderliğinde organize şekilde hareket eden suç örgütünün yasa dışı yollarla elde edilmiş para şeklindeki mal varlığı değerlerini kurdukları çok sayıdaki şirketi aracı kılarak dolaşıma soktukları, gerçek olmayan mal-hizmet satışına dayalı olarak düzenlenen faturalarla, vergi mevzuatına aykırı hareketlerle bu paranın takibini zorlaştırmayı amaçladıkları, en nihayetinde şirketlerde biriken paraları çoğunlukla nakit çekme suretiyle topladıkları, son hamle olarak paraları şirketler içerisinde en temiz şekilde tuttukları Engin Polat'ın tek ortağı ve yöneticisi olduğu Milda Gayrimenkul Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin banka hesaplarına nakit yatırdıkları, aklama sürecini bu şekilde tamamlamaya çalıştıkları anlaşılmıştır." İddianamede, yasa dışı yollardan edinilen paraların "soğuk cüzdan yöntemi" ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu aktarılarak, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında, kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde de bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirildi. Derkan Başer ve Engin Polat'ın irtibatını gizli tanık anlattı Engin Polat'ın, liderliğini Derkan Başer'in yaptığı yasa dışı bahis organizasyonu ve örgütüyle olan irtibatının tanık beyanları ve delillerle de ortaya çıktığı vurgulanan iddianamede, gizli tanık Mert'in ifadesine yer verildi. Gizli tanık Mert, 2014-2017 yıllarında Veysel Şahin'in sanal bahis oynattığı iki sitenin müdürlüğünü yaptığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Derkan Başer ile Engin Polat samimi arkadaşlar. Derkan Başer, Engin'i Jasmin Bet sitesinin müdürlüğüne atadı. Engin Polat'ın Jasmin Bet'in müdürü sıfatıyla yürüttüğü görevin tanımı finansal aksiyonları denetlemek, kontrol etmek, oynanan bahislerin risk birimini kontrol etmektir. Engin, Jasmin Bet sitesinin müdürlüğünü 3 ile 5 ay civarında yaptı. Veysel Şahin sanal bahis operasyonu nedeni ile tutuklanınca, Derkan Başer işlerin kontrolünü aldı ve dış finanstan sorumlu oldu. Aynı zamanda kendi finans şirketini kurdu. Derkan Başer pozisyonunu yükseltip dış sorumlu olunca Engin Polat'ın da pozisyonu yükseldi ve Engin de dış finansı yönetenlerden biri pozisyonuna geldi. Sanal bahis oynayan site üyesinin yatırdığı para aslında Engin Polat'ın kurduğu paravan şirketlerin pos hesaplarına gitmektedir. Bahis oynayan üye bu durumu o anda bilmemektedir. Daha sonra ekstresine baktığı zaman pos numarasından belki paranın gittiği paravan şirketin ismini öğrenebilmektedir. Yani Engin Polat'ın sanal bahis işinde kullanmak üzere şirket kurmaya ihtiyacı vardır ve bu nedenle bu kadar çok şirket kurulmuştur. Benim geçmişte bir dönem içinde çalıştığım sanal bahiste Engin Polat'ın pozisyonu ile ilgili bilgilerim bunlardan ibarettir. Dilan Polat'ı ise bu sistemin içinde görmedim, kendisini sosyal medyadan tanıyorum." İddianamede, büyük bahis organizasyonunun perdelenmesi için onlarca şirketin kurulduğu, bu şirketlerin soruşturmaya dahil edilen diğer şüphelilerin de yönetiminde ve ortaklığında olduğu, şüphelilerden Ahmet Gün' ün, Engin Polat suç örgütünün şirketlerinin hemen hepsinde mali muhasebeci kisvesi altında mali konulardaki organizasyonu yürütüp perdelemeleri sağladığı nazara alındığında, örgüt içerisinde yer alan tüm şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet'' suçunu işledikleri vurgulandı. İddianamede soruşturmaya konu dolandırıcılık eylemiyle ilgili olarak da sanık Engin Polat'ın kurduğu organizasyon dahilinde yasa dışı bahis oynatılmasını sağlamak amacıyla bazı kişilere ulaştığı, bu kapsamda teminat bedeli altında önden para alarak başka bir gelir kapısı daha oluşturduğu, üçüncü şahısları hesaplarını yurt dışından gelen paraların çekilmesi için kullanmak amacıyla ikna etmeye çalıştığı ve bu şekilde insanlara vaatlerde bulunduğu anlatıldı. Sanık Engin Polat'ın hem bahis hem de hesap kullanım işlerinden para kazanmayı amaçladığı kaydedilen iddianamede, sanığın bu işleri yaparken üçüncü kişileri mağdur etmekten de geri durmadığının anlaşıldığı, müşteki Tufan Yılmaz'ın anlatımlarından çıkarılacağı üzere Polat'ın yurt dışından yabancı para akışını üçüncü kişilerin hesaplarını kullanarak sürekli canlı tutmayı hedeflediği, kaynağı yasa dışı bahis oyunları olan, yurt dışı menşeli döviz cinsi paranın, aklama sürecine dahil edilmek üzere ülke finansal sistemine sokulmaya çalışıldığı belirtildi. Sahte faturaların tutarları Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Sektörel 3 Denetim Daire Başkanlığınca hazırlanan rapora da yer verilen iddianamede, şirketlerin sahte fatura tutarının 489 milyon 309 bin 777 lira olduğu, bu tutarın 86 milyon 988 bin 913 lirasının Katma Değer Vergisi (KDV) tutarına denk geldiği, yine şirketlerin kendi aralarında da sahte faturalar düzenlediği, bunların tutarının 117 milyon 443 bin 863 lira olduğu ve 21 milyon 28 bin 562 liralık kısmının KDV tutarına denk geldiği anlatıldı. Şirketlerin kanunen tutulması gereken defterlerin tutulmayıp vergi matrahını azaltma sonucunu doğuracak şekilde başkaca defter tutulması sebebiyle 214 milyon 786 bin 65 lira toplam tutara ulaştığı vurgulanan iddianamede bu tutarın 35 milyon 607 bin 842 liralık kısmının KDV tutarına denk geldiği kaydedildi. Ayrıca iddianamede, şirketlerin sahte belge temin etmek amacıyla özellikle Ahmet Gün tarafından organize edilen soruşturma dışı, sadece sahte fatura düzenlemek amacıyla kurulmuş şirketlere 46 milyon 103 bin 895 lira ödeme yaptığının görüldüğü belirtildi. Soruşturmaya konu şirketlerin usulsüzlüklerine yer verilen iddianamede, suç örgütünün dışarıdan temin ettiği sahte faturaları kullanarak aslında gerçek bir ticareti yansıtmayan işlemleri sanki varmış gibi gösterip mal ve hizmet satın aldığından bahisle şirketlerine sahte fatura kabul ettiği, yine şirketler arasında da gerçekte olmayan mal ve hizmet satışlarına ilişkin sahte faturalar düzenlendiği anlatıldı. İddianamede, yasa dışı bahisten gelen paranın perdelenmeye çalışıldığı, zenginleşmenin gerçek bir ticaretten kaynaklandığı imajının oluşturulması için birden çok şirketin kurulduğu, bu şirketlerin faaliyetleri sırasında gerçekte olmayan iş ve işlemlere ilişkin sahte faturaların düzenlenip kullanıldığı ve kanunen tutulması gereken defterler dışında harici gizli kayıtların tutulduğu aktarıldı. Sanıkların kastının vergi suçu işleme saikinin ötesine geçtiği, yasa dışı bahisten gelen parayla oluşan zenginliğin perdelenmesi için bir kısım gerçek ticaretin de yapıldığı, kamuoyunda ve toplumda karşılığı olan güzellik merkezi ve kozmetik sektörü tercih edilerek, ulaşılan şöhretin bu kapsamda bir aparat olarak kullanıldığı kaydedilen iddianamede, ödenmesi gereken vergilerin dahi ödenmeyerek uhdede tutulması suretiyle haksız kazanç devşirildiği, haksız şekilde uhdede tutulan tutarların vergi suçları dışında kara para olarak nazara alınması gerektiğine vurgu yapıldı. Suç örgütünün yapısının da anlatıldığı iddianamede örgütün liderinin Engin Polat, yöneticilerinin ise Alper Kürşat Polat, Sezgin Polat, Ahmet Gün, Dilan Polat, Mustafa Özalp ve Sinem Sıla Doğu olduğu ifade edildi. Polat çiftinin ayrı ayrı 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi Hazırlanan iddianamede cumhuriyet savcısı, son olarak tüm dosya kapsamında yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: "Soruşturmamız neticesinde şüphelilerin yasa dışı bahis organizasyonundan ve diğer suçların işlenmesinden temin edilen suç gelirini yukarıda yer verildiği üzere kurdukları çok sayıda şirket içerisinde perdelemeli-hileli işlemlerle gezdirip, en sonunda Milda isimli şirkette paklamaya çalıştıkları, bu kapsamda milyonlar seviyesindeki paraları şirketlerden nakit çektikleri, şirketler arasında gezdirdikleri ve Milda isimli şirkete nakit yatırarak bu şirket üzerinden alınacak taşınmaz ve lüks araçlar eliyle aklamayı hedefledikleri, yine bir başka yöntem olarak uhdeye geçen haksız kazançların onlarca kez el değiştirip sanki gerçek bir ticari faaliyet varmış gibi gezdirildikten sonra kripto varlıklara çevrilip kayıtsız hale getirilmesi eyleminin icra edildiği, bu işlemler sırasında soruşturmaya konu suç örgütünün her bir aşamada özel olarak kendisine tanımlanan görevi icra eden üyesi aracılığıyla hareket ettiği, eylemlerin yıllara yayılmış bir süreç içerisinde devamlılık arz eden bir yapı dahilinde suç işleme kararlılığıyla sürdürüldüğü, örgüt içindeki şüphelilerin yukarıda detaylı olarak aktarıldığı üzere hiyerarşik ve organize bir yapı dahilinde hareket ettikleri anlaşılmıştır." İddianamede, Dilan ve Engin Polat'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve ''Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet" suçu olmak üzere toplamda 3 ayrı suçtan ayrı ayrı 20'şer yıldan 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer şüphelilerin ise farklı suçlardan değişen oranlarda cezalandırılmaları talep edildi. Ne olmuştu? İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım 2023 ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı. Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti. Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti. Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti. Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı. Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti. Sulh Ceza Hakimliği, 14 Haziran'daki aylık tutukluluk incelemesinde, Dilan Polat'ın kardeşleri Can ve Sinem Sıla Doğu ile Can Polat, Gökay Bekar, Halit Polat, Harun Abak, Metin Yılmaz, Mustafa Özalp, Nilgün Yılmaz, Uğurcan Ayyıldız ve Zekai Tepe'nin adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliye edilmesine hükmetmiş, diğer 5 şüphelinin tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Cumhuriyet savcılığının soruşturmayı tamamlamasının ardından hazırlanan iddianamede, şüphelilerin "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama", "yasa dışı bahis", "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından cezalandırılmaları istenmişti. İddianamede, soruşturma kapsamına alınan 31 şirketin ve bu şirketlerin sahip olduğu taşınmaz, araç ve benzeri tüm mal varlığının müsadere edilip mülkiyetin kamuya geçirilmesi de talep edilmişti. Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmişti. İddianameyi inceleyen Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, şüpheliler hakkında istenen cezalardaki artırım maddeleri dikkate alındığında, yargılamayı yapma konusunda yetkili mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu belirterek dosyayı savcılığa iade etmişti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dilan Polat, eşi Engin Polat, kardeşleri Can ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan iddianameyi değerlendiren Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, davanın ağır ceza mahkemesine açılması gerektiğini bildirerek dosyayı iade etmesine Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmişti. Başsavcılığın itiraz kararında, görevli mahkemenin temel cezaya göre belirlenebilir olduğu, artırım maddesinin mahkemenin görevini belirlemede esas olmadığı vurgulanmıştı.Savcılığın itirazının kabul edilmesiyle dosya Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına gelecek günlerde başlanması bekleniyor.

Adana'da FETÖ'nün Haber

Adana'da FETÖ'nün "ev abisi" olduğu iddia edilen sanığa 15 yıla kadar hapis istemi

ADANA (İLKHABER) - Cumhuriyet Başsavcılığınca adli kontrol tedbiri altına alınan A.Y. hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. FETÖ'nün "ev abisi" olduğu iddia edilen sanık A.Y. için "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, hakkında FETÖ soruşturması yürütülen tanık S.K'nin ifadelerine yer verildi. A.Y. ile örgüte ait evde sohbet toplantılarına katıldıklarını belirten tanık, "A.Y. benim üniversite öğrenciliğim sırasında kaldığım evin örgüt abiliğini yapıyordu. Bu evde örgütsel sohbet toplantıları yapılıyordu. A.Y. ayrıca bu evin ihtiyaçları için para topluyordu." ifadesini kullandı. İddianamede, FETÖ'ye ait evlerde kaldığı anlatılan A.Y'nin örgüt üyeliğinden hakkında işlem yapılan kişilerle irtibatının belirlendiği belirtildi. Sanığın, "mahrem imam"ların talimatıyla FETÖ içerisinde "ev abiliği" yaptığı ve örgütsel sohbet toplantıları düzenlediği, örgütsel faaliyetlerinin deşifre edilmemesi için "Aziz" kod adını kullandığı, örgüt evine çağırdığı öğrencileri üniversite veya askeri okul kazandıktan sonra da takip ettiği, il dışındaki askeri öğrencilerin takibini yaptığı belirtilerek, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamedeki ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanığın yargılanmasına gelecek günlerde başlanacak.

Valizinde tarihi eser parçaları bulunan turistin 10 yıla kadar hapsi istendi Haber

Valizinde tarihi eser parçaları bulunan turistin 10 yıla kadar hapsi istendi

(İLKHABER)- Antalya Havalimanı'ndaki kontrolde valizinde 3 tarihi eser parçası bulunan Belçikalı turist hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca Kim Mike W Mergits hakkında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla hazırlanan iddianame, Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, 16 Eylül'de Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nin giriş arama noktasında Mergits'in valizinde 3 taş parçasının tespit edildiği ve turistin kendi rızasıyla taşları görevlilere teslim ettiği belirtildi. Antalya Müze Müdürlüğünce yapılan incelemeye yer verilen iddianamede, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunması gerekli kültür varlığı olduğu kaydedilen taşların dolaşımı, alım-satımı ve yurt dışına çıkarılmasının yasak olduğu yönünde ön rapor hazırlandığı vurgulandı. Raporda, ele geçirilen tarihi eserlerden "bezemeli mermer parça"nın 16 santimetre uzunluğunda, 11 santimetre genişliğinde merkezine haçı andıran stilize 2 rozet figürünün işlenmiş olduğuna yer verildiği kaydedildi. Tarihi eser parçasının Doğu Roma (Bizans) Dönemi'ne ait olduğuna işaret edilen raporda, "Bu tip rozet motiflerin, Bizans Dönemi'nde dinsel mimaride, vaaz kürsüsü gibi antik yapı elemanlarında süsleme unsuru olarak kullanıldığı" tespiti yapıldı.  Antik yapıların zeminlerinde kullanılan mermer parçaları İddianamede, sanığın valizinde 7,5x6 ve 7,5x3 santimetre ölçülerinde iki parça daha bulunduğu aktarılan rapordaki şu ifadelere yer verildi: "Bir yüzlerinin perdahlı oluşu diğer yüzlerinde ise zemine bağlanmak için kullanılan harç kalıntısı göz önüne alındığında bu iki mermer parçanın Roma ya da Bizans dönemlerine ait antik yapıların zeminlerinde kullanılan mermer parçaları olduğunu ifade etmek mümkündür." İddianamede, sanık Mergits'in ifadesinde, "Suçlamayı kabul etmiyorum. Manavgat'ta erkek arkadaşım ile gezerken yerdeki sıradan taşları almıştım. Tarihi eser olduğunu bilmiyordum. Eğer bilseydim yanıma almazdım. Suçsuzum." dediği belirtildi. Raporlar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde sanığın yurt dışına çıkarılması yasaklı eserlerden oluşan taş parçalarını yurt dışına çıkarmaya teşebbüs ettiğinin anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, Mergits'in 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Antalya'da tatil yaptıktan sonra ülkelerine dönmek için havalimanına gelen iki Belçikalı turist, valizlerinde tarihi eser olarak değerlendirilebilecek 3 taş parçası bulununca gözaltına alınmıştı. Turistlerden Mergits, yurt dışına çıkma yasağı tedbiriyle adli kontrol şartıyla, arkadaşı ise konuyla ilgisinin olmadığının tespit edilmesi üzerine serbest bırakılmıştı.

Hatay'da depremlerdeki yıkımlarla ilgili ilk dava açıldı Haber

Hatay'da depremlerdeki yıkımlarla ilgili ilk dava açıldı

Kahramanmaraş merkezli afette yıkılan merkez Antakya ilçesi Güzelburç Mahallesi'ndeki İlke Apartmanı'nın müteahhidi Nasır Onur E, yapı denetim sorumlusu Şahap H, proje ve uygulama denetçisi Cemal T, uygulama denetçisi Volkan B. ve kontrol elemanı Gussan Z. hakkında Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde kurulan Deprem Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma tamamlandı. Sanıkların "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianame, Hatay 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, 2011'de yapımına başlanan 9 katlı apartmanın birinci derece deprem kuşağında bulunduğu belirtildi. Sanıkların, savunmalarında birbirlerini suçladıkları ve zeminin kötü olması nedeniyle binanın yıkıldığını öne sürdükleri ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi: "İddianameye eklenen bilirkişi raporunda ve soruşturma dosyasında mevcut bulunan depremden sonrasına ait fotoğraf ve videoların inceleme tutanağında, İlke Apartmanı'nın çevresinde bulunan binaların yıkılmadığının görüldüğü, bu nedenle şüphelilerin suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına dayanak oluşturdukları, 'binanın bulunduğu yerdeki zeminin kötü olduğu' iddiasının kabul edilebilir nitelikte olmadığı değerlendirildi." İddianamede yer verilen bilirkişi raporunda da yapının inşa aşamasında zemin etüt ve statik hesap raporlarının bulunmadığı ifade edildi. Yapıya ilişkin analizlere değinilen iddianamede, "Bilirkişi heyetince yapılan inceleme, değerlendirme ve elde edilen diğer bulgular neticesinde söz konusu binada projelendirme, yapım ve iş bitimi aşamalarında Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (2007) esaslarına yeterince uyulmadığı tespit edilmiştir." denildi. Binada doğal gaz sıkışması nedeniyle çıkan yangında 11 kişinin cenazelerine ulaşılmadığına ilişkin müşteki beyanlarının eklendiği iddianamede, sanıkların binanın inşasını dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak gerçekleştirdiği, bu nedenle asli kusurlu sayıldıkları belirtildi. Öte yandan, Güzelburç Mahallesi'nin binanın yapıldığı dönemde belde olmasından dolayı binaya yapı kullanım ve imar izni veren belediye başkanı ile imar müdürü hakkında da soruşturma işlemlerine başlandığı öğrenildi. İlke Apartmanı ile ilgili dava, depremlerin ardından Hatay'da açılan ilk dava olma özelliği taşıyor.

Eğlence mekanında 61 bin 500 lira gelen hesaba iddianame hazırlandı Haber

Eğlence mekanında 61 bin 500 lira gelen hesaba iddianame hazırlandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde 9 şüpheli hakkında ’neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan 4.5’ar yıla kadar ’birden fazla kişi ile birlikte iş yerinde silahla yağma’ suçundan 15’er yıla kadar, ’cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan 14’er yıla kadar her bir sanık için toplamda 33.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Söz konusu iddianamede bulunan ATK raporunda, müştekinin vücudunda kırıklar oluştuğu ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile geçmeyeceği ifade edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame, Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafınca kabul edildi. Olayın geçmişi 25 Mayıs 2023 tarihinde Ankara’nın Altındağ ilçesindeki bir eğlence mekanına giden Haydar B, gece saatlerinde bin 640 lira gelen hesabı ödedi. Edinilen bilgiye göre, işyerinde çalışan kadınlardan biri Haydar B’nin yanına oturunca bir süre sonra masaya tekrardan bin 600 lira hesap daha geldi. Gelen hesaba itiraz eden Haydar B, ikinci kez gelen parayı ödemek istemedi. Ardından sonra hesabı ödeyen Haydar B’nin edinilen bilgiye göre mekan çalışanları tarafından masası değiştirilerek masada oturtularak eğlenceye devam etmesi için ısrar edildi. Sabah saatlerinde tuvalete giden Haydar B’nin masası tekrardan değiştirildiği öğrenildi. İşyerinde çalışan kişiler, masaya alkol sipariş vererek mekandan çıkmak isteyen ancak masadan kaldırılmayan Haydar B. ile birlikte eğlenmeye devam etti. İlerleyen saatlerde söz konusu masaya işyeri sahibi Ş.K’nin kardeşi N.C. tarafından 60 bin liralık hesap kesildi. Hesaba itiraz eden Haydar B, işyeri çalışanları tarafından müdüriyete götürüldü. İddiaya göre, mobil bankacılık şifresini darp edildiği için vermek zorunda kalan Haydar B, 6 bin 500 lira ve 55 bin lira olmak üzere 2 kişiye toplam 61 bin 500 lira tutarında para gönderdi. Silahla tehdit edilip dar edildikten sonra mekandan çıkarılan Haydar B’nin şikayeti üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Antalya'da iş kadınını öldüren sanığa ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemi Haber

Antalya'da iş kadınını öldüren sanığa ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemi

ANTALYA (AA) - Antalya'nın Muratpaşa ilçesinde inşaat şirketi sahibi Zehra Çatal'ı öldüren sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Ermenek Mahallesi'ndeki bir iş yerinde Zehra Çatal'ın (41) öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır'da yakalanan Yılmaz F. (45) hakkında "kasten öldürme" ve "ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede ifadelerine yer verilen sanık Yılmaz F, maktulü 10 yıldır tanıdığını, son 2,5 yıldır da bir villa projesi üzerinde ortaklık teklifi etmesi nedeniyle kendisine 2 milyon 800 bin lira ödeme yaptığını savundu. Maktulün kendisini ve başka kişileri aynı şekilde dolandırdığını öne süren sanık, Çatal'ın kendisini çeşitli bahanelerle oyaladığını iddia etti. Sanık, daha sonraki süreçte villa inşaatlarının başlamış olmasına karşın, maktulün dayısı Erol G'nin kendisine projede Zehra Çatal'ın olmadığını, bu nedenle ortaklığının olmadığını söylediğini ileri sürdü. Maktulün bürosuna bir ay boyunca giderek parasını istediğini ama alamadığını öne süren Yılmaz F, olaydan üç gün önce maktul, Ethem ve Erdal isimli kişilerle video konferans yoluyla yaptıkları görüşmede Zehra Çatal'ın kendisine küfrettiğini savundu. Maktulün dayısı ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine "pazartesi günü büroya gel görüşelim" dediğini ileri süren sanık, büroya gittiğinde, orada bekleyen Ethem ve Erdal ile bir süre sohbet ettiğini anlattı. Büroya gelen maktul ve dayısı Erol G'nin odaya geçip bir süre görüştüğünü, daha sonra Erol G'nin bürodan gittiğini belirten Yılmaz F, şöyle devam etti: "Zehra Çatal beni çağırdı. Zehra Çatal'a Erol G'nin neden gittiğini sordum. Bana inşaattın kendisine ait olduğunu, dayısıyla alakası olmadığını söyledi. Dayısını çağırmasını ve üçümüzün konuşması gerektiğini söylediğimde bana hakaret ve küfretti. Bunun üzerine sinirlenerek çantamdaki ruhsatsız tabancayı çıkararak Zehra Çatal'a ateş ettim. Kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Çok pişmanım. Keşke böyle bir olayı gerçekleştirmeseydim." - Olay Rauf Denktaş Bulvarı'ndaki bir inşaat şirketine 20 Mart'ta gelen şüpheli Yılmaz F. ile şirket sahibi Zehra Çatal arasında iddiaya göre alacak meselesinden tartışma çıkmış, olayın kavgaya dönüşmesi üzerine Çatal'ı silahla öldüren Yılmaz F. kaçmıştı. Zanlı, bir ay sonra Diyarbakır'da düzenlenen operasyonla gözaltına alınmış, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.