TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#hukuk

İLKHABER-Gazetesi - hukuk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hukuk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hukuk muhakemelerinde yeni ücret tarifeleri belli oldu Haber

Hukuk muhakemelerinde yeni ücret tarifeleri belli oldu

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince davacılar, dava açarken mahkeme veznesine yatıracakları gider avansını yeni düzenlemelere uygun şekilde ödemek zorunda olacak. Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğe göre, gider avansının miktarı, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat ücreti ile 400 Türk lirası olarak belirlendi. Bu avans, tebligat ve posta ücretleri gibi mahkeme giderlerini karşılamak üzere kullanılacak. Gider avansının kullanılmayan kısmı, hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iade edilecek. Hesap numarası bildirilmişse, bu iade elektronik ortamda yapılacak, aksi halde PTT aracılığıyla adrese gönderilecek. HAKEM ÜCRETLERİ DÜZENLENDİ Tahkim yoluyla görülen dava ve işlerde, hakem veya hakem kuruluna ödenecek ücretin belirlenmesine yönelik düzenlemeler de Resmi Gazete’de yer aldı. Hakem ücreti, anlaşmazlığın konusunun değerine göre belirlenecek ve yüzde oranları üzerinden hesaplanacak. Tek hakemde yüzde 7, çok hakemli kurullarda ise yüzde 8 olarak başlayan bu oran, anlaşmazlığın değeri arttıkça azalan bir oranla uygulanacak. Hakem kurulunun başkanına, diğer hakemlere ödenecek ücretin yüzde 10 fazlası ödeme yapılacak. TANIKLARA ÜCRET VE GİDER ÖDEMESİ Tanıklara ödenecek ücretler de yayımlanan tarifede yer aldı. Tanıklar, kaybettikleri zamana orantılı olarak 100 ila 150 lira arasında ücret alacaklar. Seyahat zorunluluğu olan tanıkların yol ve konaklama giderleri de karşılanacak. Tanıklıkla ilgili ücret ve giderler herhangi bir vergi veya harca tabi olmayacak.

Adana'da cinayete kurban giden genç kadının ailesi, torunun vasiliği için mücadele veriyor Haber

Adana'da cinayete kurban giden genç kadının ailesi, torunun vasiliği için mücadele veriyor

Adana'nın Seyhan ilçesinde 28 Haziran 2024 tarihinde yaşanan korkunç olayda, Uzman Çavuş Gökhan Çelik, boşanma aşamasındaki eşi Hatice Çelik ve kayınbiraderi Murat Akdöker'i silahla vurdu. Hatice Çelik olayda hayatta kalırken, Murat Akdöker 21 günlük yaşam mücadelesini kaybetti. Bu cinayetlerin ardından anneanne Göksen Kanal, torunu Çınar'ın vasiliğini almak için hukuk mücadelesine başladı. Ne olmuştu? Olay, Adana'nın Seyhan ilçesi Güneykuşak Bulvarı'nda 28 Haziran 2024 tarihinde meydana geldi. Uzman Çavuş Gökhan Çelik, araç içinde eşi Hatice Çelik ve kayınbiraderi Murat Akdöker ile tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Gökhan Çelik, beylik tabancasıyla kayınbiraderini ağır yaraladıktan sonra eşini öldürdü. Olay yerinden kaçan Çelik, daha sonra yaralı halde yakalanarak tutuklandı. 21 gün boyunca yoğun bakımda tedavi gören Murat Akdöker ise 19 Temmuz'da hayatını kaybetti. Önce kaçtı, sonra yakalandı Olay yerinden kaçan Gökhan Çelik, daha sonra yaralı halde yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki "Anlaşamıyorduk, çocuğumu göremedim. O konuları konuşmak ve çocuğumu görmek için Adana'ya geldim. Araç içerisinde panik halindeydim. Tartışma büyüdü" ifadesinin ardından Çelik, sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklandı. 21 günlük yaşam savaşını kaybetti 21 gün yoğun bakımda yaşam savaşı veren Murat Akdöker ise 19 Temmuz'da hayatını kaybetti. Hatice Çelik'in, 14 Haziran günü Mardin'de eşiyle yaşadığı tartışma sırasında şiddet gördüğü için karakola başvurup, eşi hakkında 1 ay uzaklaştırma kararı aldığı ortaya çıktı. ANNEANNE TORUNUNUN VASİLİĞİNİ ALMAK İÇİN MAHKEMEYE BAŞVURDU Cinayetin ardından anne Göksen Kanal, kızı Hatice Çelik'ten geriye kalan torunu Çınar'ın bakımını üstlenirken, vasiliği almak için dava açtı. Ancak Gökhan Çelik'in ailesinin torununun vasiliği için mahkemeye başvurdu. Anneanne Kanal, "Bir kızımı toprağa verdiler, bir kızımı da yaşarken öldürdüler. Torunum hem annesiz hem babasız kaldı. Ben adalet istiyorum" dedi. "Hiçbir Kadın Öldürülmesinin" Kanal, torununa doğduğundan beri kendisine baktığını ve ona sevgiyle ilgilendiğini belirterek, ''Ben vasilik davası açtım. Karşı taraf da vasilik davası açmış. Ben yavrumun yavrusunun bende kalmasını istiyorum. Çocuğa doğduğundan bu yana ben bakıyorum. Onu pedagoga götürüyorum ve sürekli ilgileniyorum. Onun iyi olması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Bir an önce davanın sonuçlanıp vasiliğin bende kalmasını istiyorum. Adalete güveniyorum. Bu olayda 2 anne evlatsız kaldı. Ben kızımı toprağa göndüm. Kızım eşini toprağa gömdü. Torunum hem annesiz hem babasız kaldı. Ben adalet istiyorum. Herkes sesimi duysun. Hiçbir kadın öldürülmesin. Karşı tarafın en ağır cezayı almasını istiyorum" ifadelerini kullandı "Hatice'nin ölümünde İhmal Var" Ailenin avukatı Tuba Kastal Sertli, Hatice Çelik'in uzaklaştırma kararı almasına rağmen eşinin beylik tabancasına el konulmadığını belirterek, "Ben öldürülen Hatice'nin boşanmak için tuttuğu avukattım. Boşanma davasına bakacaktım. Davayı açamadan Hatice vefat etti. Böyle olunca da ailenin avukatı haline geldim. İddianame halen hazırlanmadı. Şu anda biz Hatice'den miras kalan oğlunun vasiliği için başvurduk. Anneannesi, teyzesi ancak öyle teselli bulabiliyorlar. Özellikle biz karşı tarafın şikayetçi olduğunda askeri personel olduğunu, silahı olduğunu belirtmemize rağmen ne polis ne de tedbir kararı veren mahkeme silaha el koymamıştır. Hatice ve eniştesi Murat bu beylik tabancasıyla öldürüldü. Burada ağır bir ihmal var. Yargının bağımsızlığı demek bir karar verirken kimseden etkilenmemesi demek. Bütün şiddete uğrayan kadınlarda bir ihmal varsa üstüne hep birlikte gitmeliyiz. Maalesef koruyamadık, gitti ama bundan sonra yapılması gerekiyorsa yapacağız" diye konuştu. "Aile Çınar'ın yanında gözyaşı dahi dökmüyor" Öte yandan Avukat Sertli, Çınar'ın anneanne ve teyzesinin çok güçlü bir duruş sergilediklerini vurgulayarak, "Şu anda vasilik için dava açtık. Anneannesi ve teyzesi Çınar'ın hep yanında. Maddi anlamda sıkıntı yok, sevgi anlamında hiçbir sıkıntı yok. Anneanne ve teyze çocuğun yanında ağlamıyorlar. Tek istekleri var Çınar'ın vatana, millete hayırlı, güçlü ve kadın seven bir çocuk yetiştirmek" dedi.

Osmaniye'de Tesla aracındaki sorunlar sonrası mahkemeye başvuran mühendis hukuk mücadelesini kazandı Haber

Osmaniye'de Tesla aracındaki sorunlar sonrası mahkemeye başvuran mühendis hukuk mücadelesini kazandı

Osmaniye'de yaşayan Endüstri Yüksek Mühendisi Atakan Ertuğ, bir yıl önce sıfır aldığı Tesla aracında yaşadığı teknik sorunlar nedeniyle mahkemeye başvurdu. Mahkeme, aracın bir üst modeliyle değiştirilmesine karar verirken, Ertuğ yeni bir elektrikli araç almayı düşünüyor. KONUYU MAHKEMEYE TAŞIYINCA, ARACIN KUSURLU OLDUĞU ANLAŞILDI 2023 yılının Ağustos ayında Tesla marka sıfır araç satın alan Atakan Ertuğ, aracının ilk iki ayında peş peşe arızalar yaşadı. Arızaların Tesla'nın Türkiye distribütörüne bildirilmesi sonrası her defasında sorunun kendisine ait olduğu yanıtını alan Ertuğ, konuyu mahkemeye taşıyarak hakkını aramaya başladı. Mahkeme, yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda aracın 'kusurlu' olduğuna hükmederek, bir üst modeliyle değiştirilmesini kararlaştırdı. ''TESLA'DAN SOĞUDUK'' Ertuğ, yaşadığı deneyimin ardından Tesla marka araçlardan soğuduğunu ifade etti. "Elektrikli araçlardan soğumadık ama Tesla'dan soğuduk," diyen Ertuğ, kendisine verilecek yeni aracı piyasanın altında satacağını ve başka bir marka elektrikli araç almayı planladığını belirtti. İlk başta araçtan memnun olduklarını, ancak teknik sorunların birikmesiyle birlikte güven kaybı yaşadıklarını vurgulaya Ertuğ, mahkeme sürecinde yaşadığı zorlukları ve hukuk mücadelesinin sonuçlarını anlattı. Şimdi yeni bir elektrikli araç almak için alternatifler üzerinde düşündüğünü sözlerine ekledi.

Yapay Zeka Gemini'ye sorduk: Davalarda yapay zeka kullanılarak bilirkişi raporu hazırlanması, dava sonucunu nasıl etkiler? Uygulama hukuk kurallarına uygun olur mu? Haber

Yapay Zeka Gemini'ye sorduk: Davalarda yapay zeka kullanılarak bilirkişi raporu hazırlanması, dava sonucunu nasıl etkiler? Uygulama hukuk kurallarına uygun olur mu?

İstanbul’da bir ev sahibinin, ödenen kira bedelin düşük kalması nedeniyle kiracısına açtığı kira tespit davasında mahkemenin verdiği ara karar, kira tespit davalarında yeni dönemin kapılarını açtı. Ev sahibini temsil eden avukat ve arabulucu Mahmut Tarhan, İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde, sundukları kira sözleşmelerinin incelenmesi, gelen bilirkişi raporları ile belirlenen kira bedeline itirazla birlikte ara karar verildiğini, buna göre; yapay zekâdan da yararlanarak, tarafların rapora itirazlarının ek raporla değerlendirilmesine karar verildiğini açıkladı. Ancak yapay zekâdan da yararlanarak çıkacak olan raporla hakkaniyetli bir karar çıkamayacağı için, buna itiraz ettiklerini açıkladı. Bölge rayiç bedeli 20 bin liranın üzerinde olan Üsküdar merkezde bulunan söz konusu evde aylık 4 bin TL’ye oturan kiracıya açılan kira tespit davasında istenen bilirkişi raporunda, 7 bin 500 lira bedel belirlendiği öğrenildi. Adana Barosu avukatlarından Emir Ügü, kira tespit davasında yapay zekâdan da yararlanarak yeniden bilirkişi raporu hazırlanması kararının ilk kez olduğunu belirterek, sonucu merakla beklediklerini söyledi. Bir alacağın varlığını ve miktarını tespiti için açılan davalarda mahkemelerden bilirkişi raporu istendiğini belirten Emir Ügü, bilirkişilerin de konularında uzman mali müşavir, muhasebeci veya yine hesaplama konusunda uzmanlaşmış avukatlardan oluştuğunu ifade etti. Örneğin bir alacaktan dolayı doğan faiz oranlarının Merkez Bankası ve diğer kamu bankaları ile özel bankaların aylık-yıllık faiz oranlarının hesaplanmasıyla belirlendiğini söyleyen Ügü, rayiç bedeliyle de ilgili olarak gayrimenkul değerlendirme uzmanlarından bilgi alınabildiğini kaydetti. Kira tespiti nasıl oluyor? Ev sahipleri 5 yılı geçen kiracılarına ‘kira tespit’ davası açabiliyor. Bu yolla ev sahibi ‘Kiram piyasa değerinin çok altında kaldı, yeniden belirlensin’ diyor. Yapılan son düzenlemeye göre dava öncesi arabulucuya gidilmesi şart. Burada bir uzlaşma olmazsa dava süreci başlıyor. Bu süreçte mahkemeye sunulan emsal kira sözleşmeleri inceleniyor. Atanan bilirkişi söz konusu eve gidip inceleme yapıyor, güncel kira değerlerini araştırıyor ve hazırlanan raporu ile hakim tarafından yeni kira bedeli belirleniyor.  Kiracının da korunması adına yüzde 10-20 hakkaniyet indirimi uygulanıyor. Yapay Zekâ Gemini’ye sorduk Yapay Zekâ Gemini ise “Davalarda yapay zekâ kullanılarak yeni bir bilirkişi raporu belirlenecek olması dava sonucunu nasıl etkiler? Uygulama hukuk kurallarına uygun olur mu? sorusuna şu yanıtı verdi: “Yapay zekânın hukuk sistemine entegrasyonu, özellikle adli süreçlerde önemli tartışmalara yol açmaktadır. Davalarda yapay zekâ destekli bilirkişi raporlarının kullanılması, hem hukukçular hem de vatandaşlar tarafından merak edilen ve tartışılan bir konudur. Bu makalede, yapay zekânın bilirkişi raporlarına etkisi, hukuk kurallarıyla uyumu ve potansiyel sonuçları üzerinde durulacaktır. Yapay zekâ destekli bilirkişi raporları nedir? Yapay zekâ destekli bilirkişi raporları, geleneksel bilirkişi raporlarının hazırlanmasında yapay zekâ algoritmalarının kullanılmasıyla oluşturulur. Bu algoritmalar, büyük veri setlerini analiz ederek, karmaşık hesaplamalar yaparak ve desenleri tanıyarak, bilirkişinin karar verme sürecini destekler. Örneğin, bir trafik kazası davasında, yapay zekâ, kazanın simülasyonunu yaparak, hasarın nasıl oluştuğu ve sorumluluğun kimde olduğu konusunda önemli bilgiler sunabilir. Dava sonucunu etkileme potansiyeli Yapay zekâ destekli bilirkişi raporlarının dava sonuçlarını etkileme potansiyeli oldukça yüksektir. Bu raporlar, daha objektif, tutarlı ve detaylı sonuçlar sunarak, mahkemelerin karar verme süreçlerini kolaylaştırabilir. Özellikle teknik konularda, yapay zekâ, insan hatası riskini azaltarak daha doğru sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir. Ancak, yapay zekânın tamamen tarafsız olduğu iddiası yanıltıcı olabilir. Algoritmaların eğitiminde kullanılan veriler ve algoritmaların kendileri, belirli bir önyargıyı yansıtabilir. Bu durum, adaletin sağlanması açısından risk oluşturur. Hukuk kurallarıyla uyumluluk Yapay zekâ destekli bilirkişi raporlarının hukuk kurallarıyla uyumluluğu, henüz tam olarak netleşmemiş bir konudur. Mevcut mevzuat, genellikle geleneksel bilirkişi raporlarına odaklanmıştır. Yapay zekâ tarafından üretilen bilgilerin hukuki delil olarak kabul edilip edilemeyeceği, hangi koşullarda kabul edileceği gibi soruların cevaplanması gerekmektedir. Ayrıca, yapay zekânın hata yapma olasılığı, sorumluluk belirsizliği gibi konular da hukuki açıdan değerlendirilmelidir. Yapay zekânın adli süreçlerde kullanılması, hukuk sisteminde köklü değişimlere yol açabilecek önemli bir gelişmedir. Yapay zekâ destekli bilirkişi raporları, adaletin daha hızlı ve daha doğru bir şekilde sağlanmasına katkıda bulunabilir. Ancak, bu teknolojinin potansiyel riskleri ve hukuki düzenleme eksiklikleri göz ardı edilmemelidir. Yapay zekânın hukuk sistemine entegrasyonu sürecinde, etik, hukuki ve sosyal boyutların birlikte değerlendirilmesi ve kapsamlı düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Özetle; Yapay zekâ, bilirkişi raporlarının daha objektif ve detaylı hale gelmesini sağlayabilir. Yapay zekânın algoritmik önyargıları, adaletin sağlanması açısından risk oluşturur. Mevcut mevzuat, yapay zekâ destekli bilirkişi raporlarına henüz tam olarak hazır değildir. Yapay zekânın hukuk sistemine entegrasyonu, dikkatli ve kapsamlı bir şekilde yönetilmelidir.

Bulut: Yasaklı madde kullanımı ilkokul seviyesine kadar indi Haber

Bulut: Yasaklı madde kullanımı ilkokul seviyesine kadar indi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Türkiye'de hukuktaki sıkıntılar arttıkça suç oranlarının da yükseldiğine dikkat çekti. Adana ise işsizliğin arttığı ve  yasaklı madde kullanımının en önemli sorunlardan biri olduğunu belirten Bulut, "Yoksulluk ve işsizlik seviyesi yüksek olan Adana’da yasaklı madde kullanımı ilkokul seviyesine kadar inmiş durumda. Bu sorun, gelecek açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Hukukta ne kadar sıkıntı artarsa suç oranları da artıyor. Dünya’nın her yerinde bu olay böyledir. Türkiye’de bu artış olayları da kendini göstermeye başladı. Türkiye’de sadece yasaklı madde oranlarında değil kadına şiddette artıyor. İnsanlar birbirine tahammül edemez hale geldi. Sokak ortasında silahı çekip birbirlerini öldürebiliyorlar. Bu olaylar son dönemlerde artmış durumda” diye ifade etti. “Adana üzerinden baktığımızda en önemli sorunumuz yasaklı madde” Burhanettin Bulut Adana’da son zamanlarda artan suç oranlarını hatırlatarak şunları söyledi: “Adana üzerinden baktığımızda bu durum en önemli sorunumuz yasaklı madde. Yoksulluk üzerinde baktığımızda Adana işsizlik seviyesinde en yüksek yerlerden bir tanesi. Yoksullukta da ilk 5’e giren Adana yine yasaklı madde konusunda çok daha önde, ilkokula kadar düşmüş durumda. Herkesin el birliği ile bu soruna çözüm üretmesi gerekiyor. Bu konu gelecek konusunda da ciddi sorun teşkil etmekte. Eğer yasaklı madde meselesini biz el atmazsak, bu konu da top yekûn çözüm üretmeye çalışmazsak önemli sorunlar çıkartabilir. Bir toplumun gelişmesi 2 yönde kendini gösterir, eğitime yaptıkları yatırımla ama yasaklı madde kullanımında artış yaşanırsa o ülke bataklığa doğru gidiyor demektir. Adana maalesef o noktada. Bu konuda herkese görev düşüyor. Bizler belediyeler anlamında yerel yönetimlerde özellikle Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin bu konuda daha önce CHP İl yönetimde kadın kolları başkanı iken yaptığı çalışmalar vardı. Bu konuda sıkça dile getirdiğini anlıyorum. Orda ciddi çalışmalar yapılacak. Tek başına çalışmak yeterli olmayacak. İşin ekonomisinden tedbirlerine kadar geniş bir konu.”

Başkan Zeydan Karalar geleceğin hukukçularıyla buluştu Haber

Başkan Zeydan Karalar geleceğin hukukçularıyla buluştu

Başkan Zeydan Karalar, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencileri ile bir araya geldi, Çağdaş Hukuk ve Adalet Topluluğu tarafından organize edilen Mahkeme Simülasyonu Programı’nda öğrencilere hitap etti. Belediye-Üniversite iş birliklerine son derece önem verdiğini belirten Başkan Zeydan Karalar, “Adana’daki kurum ve kuruluşların, Çukurova Üniversitesi gibi önemli bir üniversiteden yeteri kadar faydalanmadığı kanaatini taşıyan, bu ilişkiyi yoğunlaştırmaya çalışan ve bunun için çaba gösteren bir belediye başkanıyım. Çukurova Üniversitesi bir bilim kurumu, önemli bir üniversite, güneyin ve Adana’mızın gururu. Sizler Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birinde öğrenim görüyorsunuz” ifadelerini kullandı. HUKUKÇULARA BÜYÜK İŞLER DÜŞÜYOR Hukuk Fakültelerinin ve avukatlık mesleğinin önemine ayrı bir parantez açan Başkan Zeydan Karalar, adaletin ve hukukun bir ülke ve toplum için vazgeçilemez kavramlar olduğunu, yapı taşı olarak algılanması gerektiğini aktardı. Türkiye’nin tam anlamıyla bir hukuk devleti olması için hukukçulara bu noktada büyük işler düştüğünü anlatan Başkan Zeydan Karalar, avukat, savcı ve hakim olacak hukuk fakültesi öğrencilerinin en zor görevleri başaracağına inandığını kaydetti. HER KOŞULDA SİZİN YANINIZDAYIM Başkan Zeydan Karalar, Çukurova Üniversitesi gibi bir üniversiteden mezun olmanın gururunu yaşadığını da söyleyerek, “Her koşulda sizin yanınızda ve sizin destekçiniz olduğumu bildirmek için buradayım” dedi.

İşten tazminatsız çıkarılan depremzede hukuk mücadelesini kazandı Haber

İşten tazminatsız çıkarılan depremzede hukuk mücadelesini kazandı

Gaziantep'te 6 Şubat'taki depremler nedeniyle kent merkezinden ayrılan, çağrıldığı işine 3 gün gidemediği için kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarılan işçi, hukuk mücadelesini kazandı. Kent merkezinde oturan işçi Ö.E, depremlerden sonra ailesini alarak Kahramanmaraş'taki köyüne gitti. Çalıştığı fabrikadan 13 Şubat'ta işe çağrılan Ö.E, evinde hasar tespit çalışmaları yapılmadığını ve ailesinin yanında kalması gerektiğini belirterek süre istedi ancak olumlu yanıt alamadı. İşe 3 gün sonra giden Ö.E, devamsızlık nedeniyle işten çıkarıldığını öğrenince yaklaşık 5 yıllık tazminatını alabilmek için hukuk mücadelesi başlattı. Gaziantep 6. İş Mahkemesi'ndeki yargılamanın ardından karar açıklandı. İş Kanunu'na göre "işçinin haklı bir sebebe dayanan devamsızlığının maruz görülmesi gerektiği" hatırlatılan kararda, şu ifadeler yer aldı: "İşçinin 13-16 Şubat 2023 tarihlerindeki devamsızlığı mazur görülebilir olarak değerlendirilmiştir. Dosya arasında bulunan Çevre İl Müdürlüğü cevabi yazısında da açıklandığı üzere davacının Gaziantep'te bulunan evinde hasar tespit çalışmaları 19 Şubat 2023 itibarıyla yapılabilmiş ve konutun az hasarlı olduğu anlaşılmıştır. Bu hal ve şartlarda davacının ailesi ile birlikte henüz hasar tespit çalışması dahi yapılmayan eve gelip işine devam edebilmesine de imkan görülmemiştir. Bu nedenle işverenin sunduğu devamsızlık tutanakları dikkate değer görülmemiştir. Kaldı ki işçi, beyanına ve hayat tecrübesine göre makul olduğu değerlendirilen depremin etki ve şokunu atlatıp ulaşım imkanının başladığı 17 Şubat itibarıyla işe geldiği ve çalıştığı hususu sabittir." Kararda, işveren tanıklarının işçinin 17 Şubat'ta "bir daha işe gelmeyeceği" yönünde sözlü beyanlarda bulunduğu belirtilen kararda, "5 yıla yakın kıdemi olan işçinin durduk yere ve hele de şehir ve ülke gündeminde deprem gibi olumsuz bir etki var iken kıdem ve ihbar tazminatını yakacak ve işsizlik ödeneği de alamayacak bir şekilde iş akdini sonlandırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu değerlendirilmiştir. Söz konusu tarihlerdeki devamsızlığın makul ve mazur görülebilecek nedenlere dayalı olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle de işverenin iş akdini haklı gerekçeyle sona erdirdiği ispat edemediği kabulüyle davacının bilirkişi raporu ile hesap edilen kıdem ve ihbar tazminatı ödemesine hükmedilmiştir." ifadeleri kullanıldı. İşçi, yaklaşık 70 bin lira kıdem tazminatını faiziyle birlikte almaya hak kazandı. - "Ulaşım imkanının gerçekten çok kısıtlı olduğu tespit edildi" İşçinin avukatı Abdulkadir Akıllar,  işten çıkarmada açık bir haksızlık olduğunu düşünerek hukuk mücadelesi başlattıklarını söyledi. Mahkemenin hakkaniyetli ve adil bir yargılama yaptığına inandıklarını dile getiren Akıllar, şunları kaydetti: "Mahkeme aşamasında yapılan araştırmalarda, gerçekten işe başlama tarihinde işçinin evinde hasar tespitinin yapılmadığı, ayrıca ulaşım imkanının gerçekten çok kısıtlı olduğu tespit edildi. Mahkeme, işe başlama tarihinde işe gidememenin maruz görülebilir gerekçeye dayandığı, mücbir sebep olduğu ve bu nedenlerle işçinin işi bırakıp tazminatını yakacak, işsizlik maaşı dahi alamayacak şekilde iş akdinin sonlandırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna hükmetti."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.