TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#hukuk

İLKHABER-Gazetesi - hukuk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hukuk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bulut: Yasaklı madde kullanımı ilkokul seviyesine kadar indi Haber

Bulut: Yasaklı madde kullanımı ilkokul seviyesine kadar indi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Türkiye'de hukuktaki sıkıntılar arttıkça suç oranlarının da yükseldiğine dikkat çekti. Adana ise işsizliğin arttığı ve  yasaklı madde kullanımının en önemli sorunlardan biri olduğunu belirten Bulut, "Yoksulluk ve işsizlik seviyesi yüksek olan Adana’da yasaklı madde kullanımı ilkokul seviyesine kadar inmiş durumda. Bu sorun, gelecek açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Hukukta ne kadar sıkıntı artarsa suç oranları da artıyor. Dünya’nın her yerinde bu olay böyledir. Türkiye’de bu artış olayları da kendini göstermeye başladı. Türkiye’de sadece yasaklı madde oranlarında değil kadına şiddette artıyor. İnsanlar birbirine tahammül edemez hale geldi. Sokak ortasında silahı çekip birbirlerini öldürebiliyorlar. Bu olaylar son dönemlerde artmış durumda” diye ifade etti. “Adana üzerinden baktığımızda en önemli sorunumuz yasaklı madde” Burhanettin Bulut Adana’da son zamanlarda artan suç oranlarını hatırlatarak şunları söyledi: “Adana üzerinden baktığımızda bu durum en önemli sorunumuz yasaklı madde. Yoksulluk üzerinde baktığımızda Adana işsizlik seviyesinde en yüksek yerlerden bir tanesi. Yoksullukta da ilk 5’e giren Adana yine yasaklı madde konusunda çok daha önde, ilkokula kadar düşmüş durumda. Herkesin el birliği ile bu soruna çözüm üretmesi gerekiyor. Bu konu gelecek konusunda da ciddi sorun teşkil etmekte. Eğer yasaklı madde meselesini biz el atmazsak, bu konu da top yekûn çözüm üretmeye çalışmazsak önemli sorunlar çıkartabilir. Bir toplumun gelişmesi 2 yönde kendini gösterir, eğitime yaptıkları yatırımla ama yasaklı madde kullanımında artış yaşanırsa o ülke bataklığa doğru gidiyor demektir. Adana maalesef o noktada. Bu konuda herkese görev düşüyor. Bizler belediyeler anlamında yerel yönetimlerde özellikle Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin bu konuda daha önce CHP İl yönetimde kadın kolları başkanı iken yaptığı çalışmalar vardı. Bu konuda sıkça dile getirdiğini anlıyorum. Orda ciddi çalışmalar yapılacak. Tek başına çalışmak yeterli olmayacak. İşin ekonomisinden tedbirlerine kadar geniş bir konu.”

Başkan Zeydan Karalar geleceğin hukukçularıyla buluştu Haber

Başkan Zeydan Karalar geleceğin hukukçularıyla buluştu

Başkan Zeydan Karalar, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencileri ile bir araya geldi, Çağdaş Hukuk ve Adalet Topluluğu tarafından organize edilen Mahkeme Simülasyonu Programı’nda öğrencilere hitap etti. Belediye-Üniversite iş birliklerine son derece önem verdiğini belirten Başkan Zeydan Karalar, “Adana’daki kurum ve kuruluşların, Çukurova Üniversitesi gibi önemli bir üniversiteden yeteri kadar faydalanmadığı kanaatini taşıyan, bu ilişkiyi yoğunlaştırmaya çalışan ve bunun için çaba gösteren bir belediye başkanıyım. Çukurova Üniversitesi bir bilim kurumu, önemli bir üniversite, güneyin ve Adana’mızın gururu. Sizler Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birinde öğrenim görüyorsunuz” ifadelerini kullandı. HUKUKÇULARA BÜYÜK İŞLER DÜŞÜYOR Hukuk Fakültelerinin ve avukatlık mesleğinin önemine ayrı bir parantez açan Başkan Zeydan Karalar, adaletin ve hukukun bir ülke ve toplum için vazgeçilemez kavramlar olduğunu, yapı taşı olarak algılanması gerektiğini aktardı. Türkiye’nin tam anlamıyla bir hukuk devleti olması için hukukçulara bu noktada büyük işler düştüğünü anlatan Başkan Zeydan Karalar, avukat, savcı ve hakim olacak hukuk fakültesi öğrencilerinin en zor görevleri başaracağına inandığını kaydetti. HER KOŞULDA SİZİN YANINIZDAYIM Başkan Zeydan Karalar, Çukurova Üniversitesi gibi bir üniversiteden mezun olmanın gururunu yaşadığını da söyleyerek, “Her koşulda sizin yanınızda ve sizin destekçiniz olduğumu bildirmek için buradayım” dedi.

İşten tazminatsız çıkarılan depremzede hukuk mücadelesini kazandı Haber

İşten tazminatsız çıkarılan depremzede hukuk mücadelesini kazandı

Gaziantep'te 6 Şubat'taki depremler nedeniyle kent merkezinden ayrılan, çağrıldığı işine 3 gün gidemediği için kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarılan işçi, hukuk mücadelesini kazandı. Kent merkezinde oturan işçi Ö.E, depremlerden sonra ailesini alarak Kahramanmaraş'taki köyüne gitti. Çalıştığı fabrikadan 13 Şubat'ta işe çağrılan Ö.E, evinde hasar tespit çalışmaları yapılmadığını ve ailesinin yanında kalması gerektiğini belirterek süre istedi ancak olumlu yanıt alamadı. İşe 3 gün sonra giden Ö.E, devamsızlık nedeniyle işten çıkarıldığını öğrenince yaklaşık 5 yıllık tazminatını alabilmek için hukuk mücadelesi başlattı. Gaziantep 6. İş Mahkemesi'ndeki yargılamanın ardından karar açıklandı. İş Kanunu'na göre "işçinin haklı bir sebebe dayanan devamsızlığının maruz görülmesi gerektiği" hatırlatılan kararda, şu ifadeler yer aldı: "İşçinin 13-16 Şubat 2023 tarihlerindeki devamsızlığı mazur görülebilir olarak değerlendirilmiştir. Dosya arasında bulunan Çevre İl Müdürlüğü cevabi yazısında da açıklandığı üzere davacının Gaziantep'te bulunan evinde hasar tespit çalışmaları 19 Şubat 2023 itibarıyla yapılabilmiş ve konutun az hasarlı olduğu anlaşılmıştır. Bu hal ve şartlarda davacının ailesi ile birlikte henüz hasar tespit çalışması dahi yapılmayan eve gelip işine devam edebilmesine de imkan görülmemiştir. Bu nedenle işverenin sunduğu devamsızlık tutanakları dikkate değer görülmemiştir. Kaldı ki işçi, beyanına ve hayat tecrübesine göre makul olduğu değerlendirilen depremin etki ve şokunu atlatıp ulaşım imkanının başladığı 17 Şubat itibarıyla işe geldiği ve çalıştığı hususu sabittir." Kararda, işveren tanıklarının işçinin 17 Şubat'ta "bir daha işe gelmeyeceği" yönünde sözlü beyanlarda bulunduğu belirtilen kararda, "5 yıla yakın kıdemi olan işçinin durduk yere ve hele de şehir ve ülke gündeminde deprem gibi olumsuz bir etki var iken kıdem ve ihbar tazminatını yakacak ve işsizlik ödeneği de alamayacak bir şekilde iş akdini sonlandırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu değerlendirilmiştir. Söz konusu tarihlerdeki devamsızlığın makul ve mazur görülebilecek nedenlere dayalı olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle de işverenin iş akdini haklı gerekçeyle sona erdirdiği ispat edemediği kabulüyle davacının bilirkişi raporu ile hesap edilen kıdem ve ihbar tazminatı ödemesine hükmedilmiştir." ifadeleri kullanıldı. İşçi, yaklaşık 70 bin lira kıdem tazminatını faiziyle birlikte almaya hak kazandı. - "Ulaşım imkanının gerçekten çok kısıtlı olduğu tespit edildi" İşçinin avukatı Abdulkadir Akıllar,  işten çıkarmada açık bir haksızlık olduğunu düşünerek hukuk mücadelesi başlattıklarını söyledi. Mahkemenin hakkaniyetli ve adil bir yargılama yaptığına inandıklarını dile getiren Akıllar, şunları kaydetti: "Mahkeme aşamasında yapılan araştırmalarda, gerçekten işe başlama tarihinde işçinin evinde hasar tespitinin yapılmadığı, ayrıca ulaşım imkanının gerçekten çok kısıtlı olduğu tespit edildi. Mahkeme, işe başlama tarihinde işe gidememenin maruz görülebilir gerekçeye dayandığı, mücbir sebep olduğu ve bu nedenlerle işçinin işi bırakıp tazminatını yakacak, işsizlik maaşı dahi alamayacak şekilde iş akdinin sonlandırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna hükmetti."

Bakan Tunç: “Yargı Reformu Strateji Belgemizin hazırlık çalışmaları tamamlanmak üzere” Haber

Bakan Tunç: “Yargı Reformu Strateji Belgemizin hazırlık çalışmaları tamamlanmak üzere”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Adalet Akademisi'nde düzenlenen Meslek İçi Eğitim Değerlendirme ve Önerileri Toplantısı'na katıldı. Toplantının ardından Adalet Akademisi bünyesinde bulunan ‘Kanuni Kütüphanesi’ni gezen Bakan Tunç, gerçekleştirdikleri toplantıda akademideki eğitimler ve bundan sonra yapılacak çalışmalarla alakalı istişarelerde bulunduklarını dile getirdi. Tunç, Adalet Akademisi’nin güven veren bir adalet için önemli bir kurum olduğuna dikkat çekerek, adalet uygulayıcılarının bu eğitimlerden geçmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle hakim ve savcıların birinci sınıfa ayrılmalarıyla ilgili olarak Adalet Akademisi'nde üç kez eğitim alma zorunluluğunu getirdiklerini söyleyerek, bununla ilgili yönetmelik çalışmalarının da devam ettiğini bildirdi. Bakan Tunç, gezdiği Kanuni Kütüphanesi’nin yapımının da tamamlandığını aktararak şöyle devam etti: “Şimdi önümüzde bir Yargı Reformu Strateji Belgemiz var. Bunun hazırlık çalışmaları da tamamlanmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra oradaki hedefleri gerek yasamasıyla, gerek yürütmesiyle, gerek yargısıyla gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olacağız. Mevzuatımızın daha da iyileştirilmesi anlamında önemli kanun değişiklikleri, önümüzdeki süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekillerimizin destekleriyle inşallah gerçekleşecek.” Adalet Akademisi’nin aynı zamanda yayınlar yaparak da önemli görevleri yerine getirdiğini ifade eden Tunç, şunları söyledi: “Türkiye Adalet Akademimiz hakim ve savcı adaylarımızın, 2024 yılından itibaren de hakim ve savcı yardımcılarımızın meslek öncesi eğitimlerini gerçekleştirmek, hakim ve savcılarımızın da meslek içi eğitimlerini gerçekleştirmek anlamında idari, bilimsel, mali özerkliğe sahip önemli bir kurumumuz. Bu kurumun daha da güçlendirilmesi anlamında gayret gösteren başta sayın başkanımız, Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerimiz, akademide eğitim veren Yargıtay üyelerimiz, uygulayıcılarımıza çok teşekkür ediyorum." Akademide düzenlenen toplantıya Bakan Tunç'un yanı sıra hakim ve savcı adayları katıldı.

Hukuka sınırlama getiriliyor Haber

Hukuka sınırlama getiriliyor

ADANA(İLKHABER) – Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gezi Çıtırık, hukuka ve avukatlık mesleğine sınırlama ve kısıtlamalar getirildiğini ileri sürdü. Adana Barosu, 2016-2017 adli yıl nedeniyle bir açılış kokteyli verdi. Adana Barosu Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen kokteyle CHP Adana Milletvekilleri Elif Doğan Türkmen, Zülfükar İnönü Tümer, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ramazan Akyürek, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, TBB Yönetim Kurulu Üyesi Yurdagül Gündoğan ile çok sayıda avukat ve davetliler katıldı. Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık ve eşi Semra Günaştı Çıtırık, davetlilerle tek tek ilgilendi. Baro Başkanı Avukat Çıtırık, açılışta yaptığı konuşmada, “Avukatlık mesleğinin vefakar ve cefakar bir şekilde yerine getirmeye çalışan güzide meslektaşlarım, stajını Adana Barosu'nda yapan sevgili genç meslektaşlarım, katılımızdan, göstermiş olduğunuz nezaketten dolayı Adana Barosu'nun tüm organları adına teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. “AVUKATLARA AĞIR YÜK VE GÖREV DÜYÜYOR” Avukatlara her zamankinden daha ağır bir yük ve görev düştüğünü ifade eden Av. Çıtırık, şöyle konuştu: “Türkiye, darbe süreciyle elbette hesaplaşacaktır. Türkiye'nin anayasal düzenini, parlamenter-demokratik rejimini yıkmak isteyenlerin, Türk Ceza Kanununda karşılığı olan hak ettikleri cezalandırılmaları almaları tek dileğimizdir.. Ancak adil yargılanma ilkesi ve masumiyet karinesine gölge düşürülmemelidir. OHAL kapsamında çıkarılan KHK 'lere bakıldığında kısıtlamaların, sınırlamaların yine hukuka ve avukatlık mesleğine yapıldığı görülmektedir. Hukuk, darbe dönemlerinde askıya alınır. Darbeyi yapanların da hukukla, mevzuatla pek işleri olmaz. Ama Türk milleti , demokratik kitle örgütleri, siyasi partileri ve yurttaşlarıyla birlikte eğer bu darbe girişimini engellediyse o zaman anayasa ve mevzuat yürürlüktedir. O zaman hukuk da yürürlükte kalmalıdır. Biz, hukuk devletinin, adil yargılanma ilkesinin, lekelenmeme hakkının işletilmesini, hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlanmamasını ve yaftalanmamasını dilemekteyiz. Yeni bir adli yıl açılışını yapıyoruz. İş yükümüz çok ağır. 3700 hakim ve savcının açığa alındığı, 2850'sinin ihraç edildiği bir dönemde, istinaf uygulamasının artık yürürlükte olduğu dönemde biz hukukçuları daha zor günler beklemektedir. Ama bu meslek böyle. Yeni adli yılın sağlıklı ve huzurlu geçmesini, ülkemizde de olağan bir sürece geçmesini dilemekteyiz. Daha özgür bir Türkiye'de yaşamak en büyük arzumuz. " Konuşmanın ardından meslekte 30 ve 35 yılı dolduran avukatlara plaketleri ve baronun özel armağanları takdim edildi. 30 yılı dolduran avukatlar şunlar: Av. Veysel Güler, Av. Ramazan Akpınar, Av. Yakup Bulut, Av. Yılmaz Yazgan, Av. Şefika Ekizoğlu, Av. Mete Tayfun Turhanoğlu, Hidayet Elmas. Av. Esat Semerci, Av. Yaşar Özandaç, Av. Mehmet Deprem, Av. Suphi Sevin, Av. İsmail Hakkı Ilıkoba ve Av. Memiş Yavuz da meslekte 35 yılını doldurdu.

Mirici-İşbilir Hukuk Bürosu açıldı Haber

Mirici-İşbilir Hukuk Bürosu açıldı

Emre EKİCİ ADANA (İLKHABER) - Mirici-İşbilir Hukuk Bürosu birbirinden önemli davetlilerin katılımıyla açıldı. Adana’nın merkez Seyhan İlçesi Turhan Cemal Beriker Bulvarı Kayahan Apartmanı Kat 3’te hizmete başlayan Mirici ve İşbilir Hukuk Bürosu, Avukat Onur Mirici ve Avukat Pınar İşbilir ortaklığında açıldı. İki genç avukat meslekteki kararlı duruşlarını bundan sonra kendi hukuk bürolarında gerçekleştirecek.  Gerçekleşen açılış töreninde genç avukatları Adana Baro Başkanı Gazi Mengücek Çıtırık, Adana Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Semir Karademir, Adana Barosu yöneticileri ve çok sayıda avukat meslektaşları yalnız bırakmadı. Hukuk Bürosu’nun açılış kurdelesini Adana Barosu Başkanı Gazi Mengücek Çıtırık yaptı. Çıtırık, burada yaptığı konuşmada meslektaşlarını staj dönemlerinden buyana tanıdığını aktardı. Çıtırık, “Staj dönemlerinden beri tanıdım bildiğim. Gerçektende ettikleri yemine sadık bir şekilde mesleklerini icra ettiklerine hiç kuşku duymadığım, iki ismin ortaklık şeklinde bu mesleği devam ettirmelerine dair aldıkları kararı bugün icra ediyoruz. Her ikisi de son derece saygın kişiliklere sahip olup kendilerini en iyi şekilde yetiştirdiler. İnşallah sırt sırta verecekler hem ülkemizin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde onlara ihtiyacımız fazla. Ben uzun yıllar sürecek  bir başlangıca hayırlı uğurlu olsun diyorum.” dedi. Avukat Onur Mirici ise, meslekte ilerlemek adına bürolarını kurduklarını söyledi.  Kendisinin İkinci yılına girmiş bir avukat olduğunu vurgulayan Bilici, “Şuna inanıyoruz. Kendi büromuzu açtığımız zaman avukatlık mesleğinde daha çabuk ve daha iyi ilerleriz. Kendi işinizi yapmak başkasının yanında çalışmaktan bir adım önde olmuştur her zaman. Avukatlık zor bir meslek ama sevdikten sonra kolay oluyor.” diye konuştu. Avukat Pınar İşbilir, böyle bir ortaklığa başladığı için çok mutlu olduğunu belirterek, “İnşallah geleceğe emin adımlarla yürüyeceğime inanıyorum. Çok mutluyum. Üçüncü seneme giriyorum.” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından açılış için özel yaptırılan pasta kesilerek misafirlere ikram edildi.

’İmza’ deyip geçmeyin, alelacele karaladığınız kağıt hayatınızı karartabilir Haber

’İmza’ deyip geçmeyin, alelacele karaladığınız kağıt hayatınızı karartabilir

(İLKHABER)- Kişiye özel olan imza, hayatın her aşamasında sıklıkla kullanılıyor ancak çoğu zaman rastgele karalanan kağıtlar istenmeyecek durumlara sebep olabiliyor. Yalnızca ismin veya soy ismin baş harfleriyle oluşan ’paraflar’ yerine ad ve soyad yazılarak imza atılması gerektiğini öneren uzmanlar, imza atılan kalem kadar kullanılan mürekkebin, kağıt üzerinde oluşturulan el baskısının ve kaligrafik harflerin, kişilere güvenlik önlemi oluşturduğuna dikkat çekiyor. "Çeklerde imza inkarı çok yaşanıyor" Kocaeli’de ikamet eden Kartepe 2. Noteri emekli hakim Yaşar Bedir, imza atarken dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu. İmzanın en çok senetlerde ve çeklerde kullanıldığını söyleyen Bedir, "Özellikle halkın ’senet’ dediği çeklerde imza inkarı çok yaşanıyor. Sahte imza olayları yaşanıyor. Bunlara karşı ne yapılıyor? İtiraz ediliyor. Yasal yollara başvuruluyor. Bizi önümüze böyle bir şey geldiği zaman bunu ilk önce ya Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Dairesine veya İstanbul Adli Tıp Başkanlığına gönderiyorduk. Tabii ondan önce ilgilinin başka yere attığı imzalar, yazılar var mı toparlıyorduk. Mesela ilgilinin yaşadığı memleketinde banka işlemleri, askerlik şubesinde veya noterliklerde var ise imzalarını istiyorduk. Örnek teşkil edecek imzaları varsa asıllarının gönderilmesini istiyorduk. Ondan sonra biz de duruşmada ayakta ve oturarak sağ elle ve sol elle imzalarını alıyorduk. Adını, soyadını yazdırıyorduk, adresini yazdırıyorduk. Bunları toparlayıp buralara gönderiyorduk. Onlar ’Bu imza onundur veya değildir’ derler. İtiraz edildiğinde bir başka uzmanlık yerine gönderiyorduk. Onların raporları çelişkili olduğu zaman İstanbul Teknik Üniversitesi’ne gönderiyorduk. Çoğunluğun raporuna göre karar veriyorduk" dedi. "Mahkemeler çok yoğun" İmza ile ilgili birçok problemin yaşandığının altını çizen Bedir, "Mesela icra tetkik mahkemeleri, asliye hukuk mahkemeleri, ticaret mahkemeler çok yoğun. Ayrıca ceza mahkemeleri de öyle. Mesela sahte senet düzenlemek veya bonoda tahrifat yapmak suçtur. O yüzden ben senetle ilgili özellikle söylüyorum, bunların doldurma usullerine çok dikkat etmek lazım. Bir imza kalemi edinmek lazım. Özel bir mürekkep karışımı da bir güvence sağlar diye düşünüyorum. Kendiniz karıştırabilirsiniz. ’Gidip çok özel mürekkep alın’ demiyorum zaten. O çok anlamlı değil. Benim de özel mürekkebim var. Onu karıştırıyorum" diye konuştu. "İnsanların el baskıları yazarken ve imzalarken farklıdır" İmza uzmanlarca incelenirken tüm detayların düşünüldüğüne dikkat çeken Yaşar Bedir, "Spektral analiz diye bir çalışmaları da var o dairelerin. Mürekkeplerdeki uçucu maddelere, renk kombinasyonlarına da bakıyorlar. Ayrıca el baskılarına bakıyorlar. İnsanların el baskıları yazarken ve imzalarken farklıdır. Onlardan da hareket ederek eğim, spesifik harfleri oluşturma biçimi, kaligrafik şekillerine bakıyorlar. Yasalarımızda açık bir şekilde imza tanımı yok. Türk Dil Kurumunda var. Yalnız Soyadı Kanunu’nun 2. maddesinde ad önce yazılır imzada, soyad sonra yazılır demektedir. Yani dolaylı bir tanım yapmaktır orada. Ona göre ad soyadı yazmak lazım" şeklinde konuştu. "Doğrulama imzası atın" Emekli hakim Yaşar Bedir, vatandaşların yazarak ve kaligrafik şekiller oluşturarak imza oluşturmaya dikkat etmesi gerektiği uyarısında da bulundu. Bedir, "Örneğin bankaya gittiniz ve kredi alacaksınız. Ya da herhangi bir finans kurumunda işiniz var. Kendi kaleminizi çıkardığınız zaman kabul etmezler. Uçucu mürekkepler var. Kendi kalemleriyle imza atmanızı isterler. Olabilir, imza atın ama kendi kaleminizi de çıkarıp, altına doğrulama imzası atın. İyi bir kalem, iyi bir mürekkep kombinasyonu ve sık çalışılan bir imza epey güvenlik önlemi oluşturabilir" ifadelerini kullandı. Alelacele karalamayın İmzanın alelacele atılmaması gerektiğini belirten Bedir, tanık olduğu bir dava örneğinden bahsederek, "Bir kişinin imzası taklit edilmiş. 5 milyar dolarlık doldurma yapılmış. Şimdi mahkemede yargılanıyor. Bunlar önemli konular. İmzanın alelacele karalanmaması gerekiyor. İmza sizi temsil eden, tespit eden, ifade eden önemli bir şeydir. O nedenden dolayı yani imzaya çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Özel kalem, özel mürekkeple ve sürekli aynı imzayı kullanacaksınız. Değiştirmeyeceksiniz. Adınızı, soyadınızı yazın ama süsleyin. Çizgilerle, dairelerle, aralıklarla süsleyin. İmzanın tespitinde baskıya bakılır. Herkesin farklı baskı derecesi vardır kağıt üzerinde. Ona bakılır. Yazının eğikliğine bakılır, kaligrafik yapısına bakılır, şekline bakılır, büyüklüğüne, küçüklüğüne bakılır. Mürekkep ve kalem bunu destekler diye düşünüyorum ben" dedi. "Kötü niyetle imza atıp, sonra inkar edenler de var" Hayatı boyunca çek ve senet kullanmadığını, kullanmayı da düşünmediğini vurgulayan Yaşar Bedir, sözlerini şöyle noktaladı: "Çek benim hayatımda yok. Sadece insanlara deneyimlerimi aktarmak açısından bunları anlatmak istiyorum. Sahte imza yapabilecekleri gibi kötü niyetle imza atıp, sonra inkar edenler de var. Bunlara çok dikkat etmek lazım bence. Mesela benim senetle işim olmaz ama diyelim birinden bono alacağım. Yanımda doldurturum. ’Adını, soyadını yaz. İmza at’ derim. Kişi büyük ihtimalle kağıda paraf atabilir. O yüzden ben imzaya tamamlatmak için ’Adını, soyadını yaz, adresini yaz, miktarı sen yaz, vadeyi sen yaz’ derim. Yazıyla ortaya çıkar imzanın ona ait olduğu. Kişi karalayıp çıkar, ’O bana ait değildir’ diyebilir ve uğraştırır"

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.