TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#hijyen

İLKHABER-Gazetesi - hijyen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hijyen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Toprak: Çocuklarımızın sağlığı bu kadar ucuz mu? Haber

Toprak: Çocuklarımızın sağlığı bu kadar ucuz mu?

Adana’da Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda temizlik, bakım ve onarım hizmetleri için haftada üç gün geçici personel görevlendirmesine tepki gösterdi. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, çocukların sağlığı ve geleceği için acil önlemler alınması gerektiğini belirtti. Toprak, “Okullarda temizlik bir lüks değil, zorunluluktur! Bir çocuğun sağlıklı bir ortamda eğitim alması, en temel insan haklarından biridir. Okullarımızda hijyen eksikliği nedeniyle yaşanacak salgın hastalıklar kapıda. Bu, sadece bugünün değil, çocuklarımızın geleceğinin sağlığıyla oynamak demektir. Geçici iş gücüyle değil, kadrolu ve güvenceli istihdamla bu sorun çözülebilir” dedi. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, “İşgücü Uyum Programı (İUP), okullarımızın en temel ihtiyacı olan temizlik ve hijyen konusunda dahi tasarruf tedbirleriyle kısıtlanıyor. Haftada yalnızca üç gün çalıştırılacak yardımcı hizmet personelleri, asgari ücretin bile çok altında bir ücretle görevlendiriliyor. Üstelik, çalıştıkları günler sigortaları yapılırken, bu süre emekliliğe bile sayılmıyor. Bu koşullarda kim bu işi yapmak ister? Üç gün yeter mi? Çocuklarımızın sağlığı bu kadar ucuz mu?” diye ifade etti. “Okullarımızda hijyen eksikliği nedeniyle yaşanacak salgın hastalıklar kapıda” Toprak, “Okullarda temizlik bir lüks değil, zorunluluktur! Bir çocuğun sağlıklı bir ortamda eğitim alması, en temel insan haklarından biridir. Okullarımızda hijyen eksikliği nedeniyle yaşanacak salgın hastalıklar kapıda. Bu, sadece bugünün değil, çocuklarımızın geleceğinin sağlığıyla oynamak demektir. Geçici iş gücüyle değil, kadrolu ve güvenceli istihdamla bu sorun çözülebilir!” dedi. “Okullarda hijyenin sağlanması, sağlıklı içme suyu ve her çocuğa bir öğün yemek sağlanması öğrencinin en temel hakkıdır” Fatih Toprak basın açıklamasında okulda çocukların sağlıklı bir eğitim alması için destek çağrısında bulunarak şunları söyledi: Çocuklarımızın sağlığını ve eğitim hakkını korumak hepimizin görevi. Veliler olarak, bu soruna sessiz kalmamalısınız! Okullarda hijyenin sağlanması, sağlıklı içme suyu ve her çocuğa bir öğün yemek sağlanması öğrencinin en temel hakkıdır. Her gün çocukların karşı karşıya olduğu bu sorunları çözmek için sesimizi yükseltmeliyiz. Eğer bugün harekete geçmezsek, çocukların geleceğini kaybedeceğiz. Bugün sınıflarda hijyenik olmayan koşullarda eğitim gören çocuklarımız, geleceğin yetişkinleri olacak. Bu adaletsiz düzeni kabul edebilir miyiz?” “Bu, çocuklarımızın sadece bugünü değil, yarınını da güvence altına alacak bir adımdır” Toprak basın açıklamasında kadrolu ve güvenceli temizlik personeli istihdam edilmesi gerektiğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı: ”Tasarruf adı altında, çocuklarımızın sağlığı ve geleceği riske atılamaz. Eğitim Sen olarak, her çocuğun hijyenik koşullarda eğitim alması için kadrolu ve güvenceli temizlik personeli istihdam edilmesini talep ediyoruz. Ayrıca, her öğrenciye bir öğün yemek ve temiz içme suyu sağlanması, kamusal eğitimin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Bu, çocuklarımızın sadece bugünü değil, yarınını da güvence altına alacak bir adımdır.” “Geleceğimizi ellerine teslim ettiğimiz çocuklarımızın haklarını birlikte savunmalıyız” Toprak, “Bu sorunu hep birlikte sahiplenmezsek, çocuklarımızın sağlığı, eğitim hakkı ve geleceği daha da tehlikeye girecek. Veliler, öğretmenler, eğitim çalışanları! Gelin, hep birlikte sesimizi yükseltelim. Kamusal eğitim hakkını savunalım, çocuklarımızın sağlıklı bir eğitim alması için mücadele edelim. Bu mücadele, yalnızca öğretmenlerin değil, tüm toplumun mücadelesidir. Geleceğimizi ellerine teslim ettiğimiz çocuklarımızın haklarını birlikte savunmalıyız. Eğitime bütçe, okullara ödenek talebimizi daha güçlü bir şekilde haykırmak için sizleri yanımızda görmek istiyoruz. Geçici çözümlerle değil, kalıcı politikalarla eğitimi koruyalım!” dedi.

Kreş ve okulda enfeksiyondan korunmak için neler yapılmalı? Haber

Kreş ve okulda enfeksiyondan korunmak için neler yapılmalı?

Kreş ve okul çağındaki çocuklar, mikropların çeşitli yollarla bulaşabileceği ortamlarda bulunuyor. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ruken Tekdemir, çocukları enfeksiyonlardan korumak için uygulanması gereken yöntemler hakkında önemli bilgiler paylaştı. Aşıların Önemi Dr. Tekdemir, “Kreşe ve okula başlayan çocuklarda enfeksiyon hastalıklarının daha sık görüldüğünü belirtti. Ancak zamanla bağışıklık sistemleri güçlenir ve enfeksiyon oranı azalır. Çocukları bu enfeksiyonlardan korumanın en önemli yollarından biri aşılamadır. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan aşı programlarının eksiksiz uygulanması, çocukların koruyuculuğunu artırır” dedi. El Hijyeninin Önemi Çocukların enfeksiyonlardan korunmasında hijyenin kritik rol oynadığını vurgulayan Tekdemir, el yıkamanın enfeksiyonları önlemede en etkili yöntem olduğunu söyledi. “Okulda ve okul dışında çocukların el hijyenine dikkat etmesi alışkanlık haline gelmelidir. Hem öğretmenlerin hem de ailelerin bu konuda çocuklara doğru alışkanlıklar kazandırması önemlidir. Ortak alanlarda, oyunlardan sonra, beslenme öncesi ve sonrası bol su ve sabunla el yıkama alışkanlığı kazandırılmalıdır” şeklinde konuştu. Hasta Çocukların İstirahat Etmesi Dr. Tekdemir, hastalık belirtileri gösteren çocukların evde dinlenmesi gerektiğinin altını çizdi. “Hasta olan çocukların evde istirahat etmesi, hem iyileşmelerini hızlandırır hem de diğer çocukların enfeksiyon kapma riskini azaltır. Ayrıca, öksürme ve hapşırma sırasında ağızlarını kollarıyla kapatmalarını öğretmek, damlacık yoluyla bulaşan hastalıkları engellemede yardımcı olur” dedi. Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları Çocukların sağlıklı yaşam alışkanlıklarına dikkat etmeleri gerektiğini belirten Tekdemir, ''Hastalık belirtisi gösteren çocukların mutlaka evde istirahatinin sağlanması gerek böylece hem çocuğun iyileşmesi hızlanacak hem de diğer çocukların korunmasını sağlanacak. Çocuklara öksürme ve hapşırma sırasında kollarıyla ağızlarının kapatılmasını öğretmek de önemli bu sayede damlacık yoluyla bulaşan hastalıkları engeller. Okul dışında çocuklarımız için yapabileceğimiz diğer şeyler ise sağlıklı beslenme, egzersiz, açık alanda spor faaliyetleri, düzenli uyku ve tütün ürünlerine maruz kalmamaları olacaktır'' dedi.

 Yaz aylarında ishal vakalarına karşı uzman uyarısı Haber

 Yaz aylarında ishal vakalarına karşı uzman uyarısı

Hatay'ın İskenderun ilçesinde görevli Doç. Dr. Doktor Akın Çam, yaz aylarında sıklıkla görülen ishal vakalarına karşı vatandaşların hijyen kurallarına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Yaz ayının gelmesiyle toplumda sıklıkla görülmeye başlanan ishal vakaları vatandaşların sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. İskenderun ilçesinde özel bir hastanede görevli İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akın Çam, ishal vakalarına karşı vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu. El hijyenine ve gıda tüketiminde hijyene önem verilmesi gerektiğini belirten uzman doktor, denizde ve havuzda yüzdükten sonra temiz su ile duş almanın önemine dikkat çekti. İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akın Çam, yaz aylarında sıklıkla yaşanan ishal vakalarına karşı alınması gereken önlemlerden bahsederek, “Yaz döneminde bizim çok karşılaştığımız sorunlardan biri ishaller. Tabii önemli nedeni de yaz döneminde, yaz sıcakları buna yol açan mikropların çoğalması için uygun bir ortam oluşturuyor. Bu yüzden yaz döneminde ishal vakalarıyla çok sık karşılaşıyoruz. İshal vakalarına önlem olarak şunlar yapılabilir; önemli sorun su ve gıda hijyeninden kaynaklanan problemlerden oluşuyor. Özellikle seyahatlerde yeme, içme konusunda hijyenden temizliğinden emin olmadığımız ürünleri tüketmememizde fayda var. Evde ya da dışarıda bir şey yediğimiz zaman yine aynı şekilde taze sebze ve meyvelerin hijyeninden temizliğinden emin olmamız gerekiyor. Bekletilmiş gıdalardan, bekletilmiş yemeklerden tüketmemiz özellikle tekrar ısıtılmış yemekler önemli bir sorun buna da dikkat etmemiz gerekiyor. Temizliğinden ve hijyeninden emin olmadığımız suları tüketmememiz daha çok kapalı su kullanmamızda fayda var. Ayrıca yaz döneminde girdiğimiz havuzlar ve denizlerde de temizliğinden emin değilsek mümkünse girmememiz de fayda var. Yani şöyle denizde ve havuzda yüzdükten sonra temiz güzel bir duş almak gerekir ama şikayetler semptomlar başladığı zaman, erken dönemde hastaneye başvurup bir medikal yardım almakta fayda var diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Uzmanından ağız kokusunu gidermek için "dilinizi de fırçalayın" önerisi Haber

Uzmanından ağız kokusunu gidermek için "dilinizi de fırçalayın" önerisi

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen  Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, ağız kokusunu kişinin karşısındakini rahatsız edecek kadar ağzından koku gelmesi olarak tanımlandığını ifade etti. Kişinin bunu kendinin fark edebileceği gibi başkaları tarafından da uyarılabileceğini aktaran Güler, "Temeldeki durum ağız içidir. Birikim yüzeyi dildir. Ağız kokusu olan kişilerde ilk tavsiyemiz dilin fırçalanmasıdır." açıklamasında bulundu. Güler, satılan dil kazıyıcı temizleme ürünleriyle dilin arkadan öne doğru kazınacağını kaydederek, "Bunun dışında ağızda bulunan protezler, uyumsuz dolgular varsa bunlarda da mikroorganizma birikintisi olabilir. Ağızda bulunan bu kısımların temizliğinin yapılması gerekir. Her gün düzenli ağız temizliği yapan kişilerde ağız kokusu geçer." ifadelerini kullandı. "Kokusunun yüzde 90'ı ağız kaynaklı" Ağız kokusunun yüzde 90 ağız kaynaklı olduğunu belirten Güler, kalan yüzde 10'luk kısmı ise reflü, karaciğer sorunu ve geniz problemleri gibi ağız dışı kaynakların oluşturduğu bilgisini paylaştı. Güler, ağız içi tüm bakımlar düzenli olarak yapıldıktan sonra koku devam ediyorsa ekstra oral bir durumdan şüphelenilebileceğine işaret ederek, "Bunun için de gaz kromatografisi dediğimiz cihazlar vardır ölçümler yapılarak ağız kokusunun sebebi anlaşılır." değerlendirmesinde bulundu. Ağızda yemek yemeyle birlikte diş yüzeyinde dental plak denilen bir yüzey oluştuğunu diş problemlerine bu plakların sebep olduğunu kaydeden Güler, "Bu plağın ağız içinden eliminasyonunu sağladıktan sonra günlük ağız bakımının önemli bir kısmını yapmış oluruz. Ağız kokusunun kronikleşmesi durumu iyileşmeyeceği anlamına gelmez. Ağız temizliğinin sağlanması sonrasında ağız kokusu gider." açıklamasında bulundu. Güler, ağız içerisindeki plakların günlük oluştuğuna dikkati çekerek, bunun temizliğinin hastanın görevi olduğunu ve kişinin her gün ağız bakımını gerçekleştirdiği sürece temiz bir ağızla hayatına devam edeceğini aktardı. Bazı insanların tükürük yapısıyla ilgili olarak plak üzerinde çok hızlı mineraller biriktiğini vurgulayan Güler, şunları kaydetti: "Bu mineraller sonucunda diş taşı birikimi olur. Yine hastanın ağız içi mikroorganizma dengesine bağlı olarak bazı diş eti enfeksiyonları hızlı bir şekilde ilerleyebilir. Hasta kök yüzeyi ve diş taşı rahatsızlıklarının temizliği kendisi yapamaz. Bunlar için diş eti hastalıkları uzmanı tarafından tedavi edilmesi gerekir. Burada detertgraj ve kretergraj dediğimiz diş eti üstü, diş eti altı temizliği yapıldıktan sonra hasta kendi günlük bakımına devam edebilir."

Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz: "Dünyada hala çok basit önlemlerle yıllık 1.4 milyon ölümü önleyebiliriz" Haber

Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz: "Dünyada hala çok basit önlemlerle yıllık 1.4 milyon ölümü önleyebiliriz"

İnsanlığın uygarlık tarihine bakıldığında insanın ilk tespit ettiği koruyucu sağlık hizmetlerinin, hijyenik davranışlar olduğunu belirten Şaşmaz, el yıkamanın önemine dikkat çekti. Pandemi döneminin hijyenik davranışların önemini yeniden ortaya çıkardığını ifade eden Şaşmaz, "Pandemi, toplumda daha büyük bir farkındalık ve bilinç oluşturdu. Ellerin su ve sabunla yıkanması en önemli hijyenik davranıştır. Çünkü insan her şeye elleriyle dokunmakta, her şeyi elleriyle yapmakta, dokunduğu her şeyde elleri kirlenmekte. Bundan dolayı eller en fazla bulaşım kaynağı oluyor. Ellerimizi su ve sabunla düzenli bir şekilde yıkarsak, en büyük bulaşıcı hastalıktan korunma yöntemini yerine getirmiş oluruz. El yıkama alışkanlığı, özellikle su ve besinlerle bulaşan hastalıklara karşı korunmadaki en etkili davranıştır. Bununla beraber hava yoluyla bulaşan hastalıklar için de el yıkama alışkanlığı en önemli koruyucu davranıştır. Hava ile bulaşan hastalıklara yine pek çok yerde temas ediyoruz. Hava ile bulaşan hastalıklar yüzeylere çöküyor. Ellerimizle onlara temas ediyoruz. Ve bu hastalıkların bulaşmasına neden oluyor" diye konuştu. Ellerin nasıl yıkanması gerektiğini konusunda bilgiler veren Şaşmaz, "Elimizi nasıl ve ne sıklıkla yıkayacağız? Öncelikle elimizi sağlıklı içme suyu dediğimiz sularla ve sabunla yıkayacağız. Sağlıklı su dediğimiz nedir? İçinde hastalık yapıcı etkenin olmadığı, yararlı minerallerin olduğu renksiz, kokusuz sular sağlıklı sulardır. Sabun konusuna gelince, sıvı sabun da olabilir, katı sabun da olabilir. Elimizi ıslatacağız, sabunu köpürteceğiz ve en az 20 saniye elimizi ovalayacağız. Elimizin hem iç ve dış yüzeyini ovalayacağız hem de parmak aralarımızı ve bileğimizi ovalayacağız. Bu şekilde elimizdeki hastalık yapıcı etkenleri uzaklaştırmış oluruz. Bu, önerdiğimiz el yıkama davranışıdır. Peki elimizi ne sıklıkta yıkayalım? Gün içinde tuvalet ihtiyacımızdan sonra muhakkak yıkamalıyız. Yemek hazırlamadan ve çocuk bakımından önce ellerimizi yıkamalıyız. Yemek yemeden önce de mutlaka ellerimizi yıkamalıyız. Dışarıdan eve girildiğinde ellerimizi yıkamalıyız. Ve son olarak ellerimizin kirli olduğunu düşündüğümüzde yıkamalıyız. Bunun yanında ellerimizi gereksiz yere çok fazla su ve sabunla yıkarsak, bu sefer elimizin kendini koruma mekanizmalarını devre dışı bırakmış oluruz. Bu da cildimizde egzama türü alerjik reaksiyonların hastalıklarına sebep olur. Su ve sabunla el yıkama davranışı, dezenfektan içeren bir silmeyle karşılaştırılamaz. Biz her zaman eğer olabiliyorsa ellerin su ve sabunla yıkanmasını öneriyoruz" ifadelerini kullandı. "Analizler Mersin'deki suyun sağlıklı içme ve kullanma suyu niteliklerini taşıdığını gösteriyor" Dünyada yaklaşık 3,6 milyar insanın sağlıklı içme ve kullanma suyunun hazırlanamadığı bölgelerde yaşadığını aktaran Şaşmaz, bu sayının dünya nüfusunun yarısına yakın bir nüfus olduğundan söz etti. Şaşmaz, "Biz dünyada hâlâ bu sorunu çözemedik. İçme suyu, yıkanma ya da kullanma suyu da aynı öneme sahiptir. Yapılan teknik ve analizler Mersin'deki suyun sağlıklı içme ve kullanma suyu niteliklerini taşıdığını gösteriyor. Biz bu şebeke sularını güvenle kullanabiliriz. Yine çok yaygın olarak, Mersin'de güneş enerjileri kullanılıyor. Şebeke suyuyla doldurulan bu güneş enerjilerinin de bakımının yapılması gerekir. Açık olan kapaklardan kuşlar düşebilir. Daha birçok sebep bu depoların kirlenmesine sebep olabilir. Bina içindeki su depolarının periyodik olarak temizlenmesi ve bakımının yapılması gereklidir. Yoksa bunlar hastalık yapıcı bir hale dönüşebilirler. Bu belediyenin sorumluluğunda değil, vatandaşların yani kullanıcıların sorumluluğunda. Vatandaşların bu sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekir" şeklinde konuştu. "Besinlerdeki en büyük tehlike bulaşıcı hastalık etkenleridir" Besin hijyeninin insan sağlığı için büyük önem taşıdığına dikkat çeken Şaşmaz, şöyle devam etti; "Bu da çok önemli bir konu. Düzenli olarak besin almak zorundayız. Tükettiğimiz besinlerin hastalık yapıcı etkenlerle temas etmemesi gerekir. Besinlerdeki en büyük tehlike bulaşıcı hastalık etkenleridir. Besinlerin sağlıklı içme ve kullanma suyu ile yıkanması gereklidir. İnsan ve hayvan dışkısı ya da diğer atıklarla temas eden gıdalar bulaşıcı hastalık kaynağıdır. Ayrıca son 50 yıldır kimyasal ve toksik etkenler de maalesef çok yaygın kullanılıyor. Artık besinlerde bakteriyolojik kirlenmenin yanında kimyasal toksik kirlenme de var. Kullanılan gübrelerden ya da ilaçlardan kaynaklı. Biz besinlerimizi sağlıklı içme suları ile pişireceğiz. Besinleri pişirmek hem lezzet açısından hem de hijyenik açıdan olumlu bir durum oluşturur. Yıkayarak sebze ve meyvelerdeki mikroorganizmaları tamamen bertaraf edemeyiz. Uygun şekilde pişirme, besinin hijyenini de artırmış olur. Besinleri yıkadık, pişirdik, sonrasında saklama aşaması geliyor. Artan besinleri saklarken, pişirilmiş olanlarla pişirilmemiş olanlar temas etmemeli. Kaplarda ağzı kapalı bir şekilde saklanması gerekir. Tüketileceği zaman kaynama sıcaklığına yakın ısıtılması gerekir. Vatandaşlarımız mümkün mertebe yiyecekleri pişirip saklama işine girmemeli. Olabildiğince taze hazırlayıp tek seferde tüketmeli." "Vatandaşlarımız bütün hijyenik davranışları sorgulamadan yapsınlar" Vatandaşlara tavsiyelerde de bulunan Şaşmaz, "Vatandaşlarımız sağlıklı içme ve kullanma sularını şebekelerden kullanmaya devam etsinler. Su ve sabun kullanma alışkanlığını yaygınlaştırsınlar. Ellerini yıkama davranışlarını alışkanlık haline getirsinler. Bunları sorgulamadan yapsınlar. Gereksiz yere el dezenfektanı ve benzeri malzemeleri kullanmaya çalışmasınlar. Bunlar ancak sağlıklı içme ve kullanma suyu ve sabun yoksa geçici süreliğine kullanılabilir. Günlük temel, basit tutum ve hijyenik davranışlarla bulaşıcı hastalıklara karşı, kimyasal toksik etkenlere karşı da ciddi anlamda korunabiliriz. Çok komplike davranışlar yok bunun içinde. Yeter ki önerilen davranışları sergileyelim" ifadelerine yer verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.