TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hemşire

İLKHABER-Gazetesi - Hemşire haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hemşire haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yenidoğan çetesi davasında şok itiraflar: Haber

Yenidoğan çetesi davasında şok itiraflar: "Bebek sevklerinden haksız kazanç sağlıyorduk"

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarla ölümlerine neden olan Yenidoğan Çetesi üyelerinin yargılanmasına devam ediliyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuklu hemşire Hasan Basri Gök, hakkında açılan davada savunma yaptı. Gök, bebek sevklerinin para kazanmak amacıyla yapıldığını ve SGK'dan daha fazla ödeme almak için hasta yatışlarının kasıtlı olarak uzatıldığını belirtti. Ayrıca, epikriz raporları ile ilgili de şaibeli uygulamalar yapıldığını itiraf etti. Bebek Sevkleriyle Haksız Kazanç Sağlanıyordu Sanık Hasan Basri Gök, mahkemede yaptığı savunmada, "Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı, kimse hayrına bir şey yapmıyordu" dedi. Gök, sevklerin, özellikle Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir tarafından yapıldığını ifade etti. Ayrıca, sevklerin 112'yi bilgilendirmeden, yalnızca tanıdık doktorlar aracılığıyla gerçekleştiğini söyledi. Gök, "Bebekler hastaneye sevk edildiklerinde kimse hayrına hareket etmiyordu. SGK’dan daha fazla para almak için hasta yatış süreleri kasıtlı olarak uzatılıyordu" diye ekledi. Epikriz Raporları Üzerinde Oynama Yapılıyordu Hasan Basri Gök, duruşmada epikriz raporları üzerinde de usulsüz işlemler yapıldığını itiraf etti. "Epikriz raporlarını doktorların yazması gerekiyordu, ancak biz yazıyorduk" diyen Gök, hemşirelerin ve diğer sağlık personelinin bu raporları hazırladığını belirtti. Raporlarda hastaların durumu yanlış bir şekilde belirtilerek, SGK'dan daha fazla ödeme almak için basamak oranlarının değiştirildiğini ifade etti. Gök, "Basamaklar genellikle doğru değildi, bu değişiklikler denetimler sırasında düşürülüyordu" şeklinde konuştu. Denetimlerde Usulsüzlükler ve Yasadışı İlaç Satışı Sanık, mahkeme başkanının sorduğu bir diğer soruya ise, hastanelerde yapılan denetimlere ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Denetimler sırasında yasadışı ilaç satışlarının yapıldığını belirten Gök, "Denetimlerde ilaçları saklamak için dikkatli oluyorduk. Fırat Sarı'nın bilgisi dahilinde ilaçları aldık" dedi. Gök, ilaç satışlarının hastane yönetiminin haberiyle yapıldığını ve bunların sistemden düşerken fark edileceğini vurguladı. Ayrıca, ilaçlar aracılığıyla yaklaşık 40 bin lira kazanç sağlandığını söyledi. Ölümler ve İhmaller Bebeğin ölümü ile ilgili soruları yanıtlayan Hasan Basri Gök, bebeklerin sevk edilmesi ve yatış süreçlerinin doğru şekilde yapılmadığını ve bu durumun ölümlere yol açtığını belirtti. Mahkeme başkanının, "Serdar il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu" şeklindeki sorusuna, "Evet, ancak ben gözümle görmedim" yanıtını verdi. Gök, bu süreçlerin haksız kazanç amacıyla yürütüldüğünü ve sağlık sisteminde ciddi ihmaller bulunduğunu kabul etti.

İstanbul Küçükçekmece’de yağışlı havada sürücünün çarptığı hemşire hayatını kaybetti Haber

İstanbul Küçükçekmece’de yağışlı havada sürücünün çarptığı hemşire hayatını kaybetti

İstanbul Küçükçekmece'de dün akşam saatlerinde meydana gelen feci kazada, yağışlı havada direksiyon hakimiyetini kaybeden sürücü, kaldırımda yürüyen hemşireye çarptı. Olayın ardından sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen, 15 yıldır Aile Sağlığı Merkezi'nde görev yapan Şengül Ayyıldız hayatını kaybetti. Kazanın ardından güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde, aracın hızla hemşireye çarptığı anlar saniye saniye kaydedildi. Yağışlı havada kayganlaşan yolda kontrolünü kaybeden sürücünün, 53 yaşındaki Ayyıldız’a çarptığı ve ciddi şekilde yaraladığı belirtildi. Olay, dün saat 17.02 sıralarında Küçükçekmece'nin Atakent Mahallesi'nde yaşandı. Edinilen bilgilere göre, 19 yaşındaki E.Ş. isimli sürücü, yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan araç, o esnada kaldırımda yürüyen 53 yaşındaki Şengül Ayyıldız'a çarptı. Olay yerindeki güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde, aracın hızla Şengül Ayyıldız'a çarptığı ve ardından geri çekildiği görülüyor. Aile hekimi Gülcan Feza Kuşçu, kazayı öğrendikten sonra olay yerine giderek hemşiresi Şengül Ayyıldız’ın durumu hakkında bilgi verdi. Kuşçu, kazanın ardından yaşadığı şoku şu sözlerle dile getirdi: “Doktor arkadaş tarafından arandım. Güvenlik görevlisi, ‘Sizin hemşireniz yolda yatıyor’ demiş. Koşarak yanına gittim, ilk önce ölü sandım çünkü ağzı ve gözü açıktı. Ancak solunumu yerindeydi, kalbi atıyordu. 112’yi aradım, bacağının ezilmiş ve kopmuş olduğunu gördüm. Ambulans geldi, biraz beklediler hangi hastaneye götürebiliriz diye. Sonunda Kanuni Hastanesi’ne götürüldü. İç kanaması vardı, kalbi durmuştu. Ameliyat edildi ama kanamayı durduramayarak Şengül hemşireyi kaybettik.” "Harika Bir İnsandı" Feza Kuşçu, Şengül Ayyıldız’ın çok iyi bir insan olduğunu ve birlikte 15 yıl çalıştıklarını belirterek, "Çok tatlı, çok iyi bir insandı. Görüşmediği, tanışmadığı insan yoktu. Herkesin derdine koşardı. Şoktayım, hâlâ inanamıyorum. Bu bölgeye sürekli drift yapan sürücüler geliyor. O kadar çok kazaya tanık oldum ki... Bu tür olayların engellenmesi gerekiyor. Bizim canımız gitti, başka canlar gitmesin” dedi. Kazanın ardından olay yerine gelen polis ekipleri, sürücü E.Ş.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Bugün adli mercilere sevk edilen E.Ş., tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İstanbul'da bebek ölümlerine yol açan skandal: 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı Haber

İstanbul'da bebek ölümlerine yol açan skandal: 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı

İstanbul'da sağlık sistemini hedef alan çarpıcı bir skandalın detayları gün yüzüne çıktı. Bebek acil hastalarının, anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilmesi ve bu süreçte yaşanan ihmaller sonucunda ölümlerine sebep olduğu iddia edilen 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sağlık hizmetlerinde güvenin sarsılmasına neden oldu. İddianamede, şüphelilerin aralarındaki telefon görüşmelerine dayanan tape kayıtları ile birlikte, toplamda 197 suç eylemi belgelendi. 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının da dahil olduğu bu karmaşık yapının, sağlık alanında yaşanan ciddi sorunları ve sorumsuzlukları gözler önüne serdiği belirtildi. Bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen şüpheliler hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, suça konu 197 eylem sıralandı. Bu eylemlere ilişkin, şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtları ve bunlarla ilgili değerlendirmeler de iddianameye girdi. Bir şüpheli ve hastane çalışanının konuşması şu şekilde yer aldı: "A.K: Denetim geldi mi sana da diyecektim. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Geldi. Bu çocuk entübe gözüküyor sistemde. A.K: Benim burada üç koli dosya vardı, iyi ki onları fark etmediler. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Bu normal değil. Ben on beş yıldır çalışıyorum. Hayatımda böyle bir denetime girmedim. Cezalık bir şey değil. Ceza kesmek istediğinde gelir iki tane şeye bakar cezasını keser, parasını alır, çıkar gider. A.K: Doğukan sence sadece Fırat Hoca'nın işletmelerine mi yapıldı? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Sanmıyorum. Fırat Hoca bu kadar önemli bir insan değil. İstanbul'da bu kadar koordineli bir iş yapmazlar." Bebek bir hastanın durumuyla ilgili örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in konuşmalarıysa iddianamede şu şekilde yer buldu: "Şüpheli İlker Gönen: Şimdi Serenay beni aradı. Sabah beş buçukta diyalize giren var ya, o ölecek ben diyalizi yandan takmak zorunda kaldım. İlk çalıştı sonra çalışmayı durdurdu. Şüpheli Fırat Sarı: Durdu ha. Şüpheli İlker Gönen: Ölecek zaten çocuk. Beş buçukta damar yolu gitmiş, Serenay damar yolu için gelmiş. Satılmış niye geliyorsun diye kızmış." İddianamede, hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen'in konuşmaları da yer aldı. Konuşmalar şöyle: "Şüpheli Çağla Durmuş: Hocam Karakoç ex. Şu anda şey, kalp tepe atılması seksen, satürasyonu otuz ama o seksen de adrenalinle yani. Şüpheli İlker Gönen: Adrenalinle, tamam yapacak bir şey yok. Şüpheli Çağla Durmuş: Aynen öyle ölüm morlukları falan da oluştu. Şüpheli İlker Gönen: Tamam. Şüpheli Çağla Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe... Makinada birazdan ex kabul ederiz yani. Şüpheli İlker Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de... Şüpheli İlker Gönen: Aspirasyondan mı öldü yani? Şüpheli Çağla Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş. Şüpheli İlker Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama. Şüpheli Çağla Durmuş: Onun bir o süreci kaybetmişiz yani biz, dönebilme sürecini. Şüpheli İlker Gönen: Uff tamam, yapacak bir şey yok yani. Şüpheli İlker Gönen: Hah yani neyse Dursun abiyi gönderme. Aile gelene kadar tamam mı? Şüpheli Çağla Durmuş: Hı hı tamam. Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim. Şüpheli İlker Gönen: Tamam." Bebeğin babasının şüpheli ölüm şikayeti üzerine ise şüpheliler arasında şu konuşma geçti: Şüpheli İlker Gönen: O tedaviler IV görünsün ha. Oral görülmesin. Şüpheli Çağla Durmuş: Tamam tamam. Şüpheli İlker Gönen: Şöyle, Fırat abiyi aradım meşgul. Şöyle diyeceksin, böyle böyle kötüleşti, işte ondan sonra entübe ettik, solunumuna baktık kalbi düştü. Müdahalesini yaptık ıvır zıvır. Dursun abiyle ağzın bir olsun yani. İddianamede, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları da yer aldı: Şüpheli Bahar Kanık: Hocam kalbi, Halime'nin kalbi yokmuş, cpr yapalım mı? Şüpheli Fırat Sarı: Cpr bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar. Şüpheli Bahar Kanık: Valla siz gelinceye kadar... Kusura bakmayın. Şüpheli Fırat Sarı: Ölmesin ha. Bahar Kanık: Sarıkaya'nın da valla fişini çekecem gelmezseniz. Şüpheli Fırat Sarı: Nasıl?Haha dedemin fişi. Şüpheli Bahar Kanık: Haha çekicem fişi haha. Şüpheli Fırat Sarı: Ölen mi oldu Ecem? Şüpheli Ecem Koç: Başımız sağ olsun hocam Halime. Şüpheli Fırat Sarı: Öldü mü gerçekten? Şüpheli Ecem Koç: Öldü hocam, cpr'ını yaptık, adrenalini yaptık. Cpr'la da adrenalinle de dönmedi. Adrenalin kalbi geldi bir kendi kendine gitti. Zaten cpr'a da yanıt vermedi. Şüpheli Fırat Sarı: Tamam. Yarım saat, kırk dakikaya oradayım geliyorum. Şüpheli Ecem Koç: Ha geliyorsunuz, tamam hocam biz şu an ellemiyoruz makinaya bağlı. Şüpheli Fırat Sarı: Ellemeyin, bilgi de vermeyin, orada dursun. Şüpheli Ecem Koç: Aynen aynen açık duruyor her şey monitörde açık... Hiçbir şey yapmıyoruz. İddianamede, bebek bir hastaya müdahale edilmediğiyle ilgili konuşmalar ise şöyle sıralandı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Kanka hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim. Gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de... Şüpheli Hüseyin Günerhan: Nerede? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Güneyde. Şüpheli Hüseyin Güneyhan: Güneyden bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edek... Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hoca demiş ki kayarsa tüpünü çek demiş, yaşamaz bu demiş. İddianamede, bir kişinin çalıştığı hastaneyi CİMER'e şikayet etmesiyle ilgili şüpheliyle arasında geçen konuşmalar da yer aldı: O.Ö: Şey gitmiş tabi bizim avukat .... Halil anlaşma olmamış. Tabii ben de şimdi mahkeme sürecine de giriyoruz SABİM'e, CİMER'e dayiyim, döşiyim diyorum. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Daya döşe kanka. O.Ö: Nasıl bir şey yazayım? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka şey yaz, usulsüz hasta alımlarını yaz 112'den. O.Ö: Nasıl oluyor? Şüpheli Hüseyin Günerhan: 112 ayağı olmadan hasta kabul ediyorlar de, protokolsüz hasta kabul ediyorlar diye yaz ondan sonra. O.Ö: Mert olayı mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı Mert olayı kanka. O.Ö: İsmini bile veririm de senin arkadaşın olduğuna dua etsin o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: İsmini de ver, benim umurumda değil o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka bunu yaz, ondan sonra erişkindeki dosya mosyaları yazabilirsin usulsüz diye. O.Ö: Hasta çarşafları mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı hasta basamaklarını şişiriyorlar, usulsüzlükler, çarşafları şişiriyorlar dersin. Eks bekletiyorlar, yatışını uzatıyorlar hastaların diyebilirsin. O.Ö: Aynen aynen bunları yazayım. İddianamede, hastanede tedavi gören 6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi: Şüpheli Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. Ben başına gittim sonra Gizem geldi, sonra bebek kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki. Şüpheli Tuğçe Toptemel: Bayağı bir kustu. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Prematüre değil ki hemen ölsün çocuk yani orada bir yarım saatlik can çekişmesi lazım o çocuğun, yani ben bunun açıklamasını yapamam, çocuk ölü anladın mı yani çocuk ölmüş ve bu çocuk rahat 2-3 saat önce ölmüş, çocuk kaskatı buz kesmiş. Şüpgeli Tuğçe Toptemel: Neyden ölü? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani bu çocuk böyle anlık bir şey değil, bu çocuğa cpr bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim? Şüpheli Tuğçe Toptemel: Desetüre hiç olmadı biz bakımındaydık hiç olmadı, kameraları izle istersen hiç olmadı çünkü gözüme bir de büyük bebek ya bir de siyahi, siyah bir bebek olduğu için gözüm hep ondaydı, acaba morarırsa görmeyiz diye. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Ya Tuğçe birazcık morarsa anlaşılmaz da çocuğun dudakları mosmor. Yani ben bunu daha nasıl hocaya ne diyeceğim, hoca gönderdi dün çocuğu, ailesine ne diyecem, aile zaten yabancı ortalığı ayağa kaldıracak, ortalığı yıkacaklar hastaneyi zaten büyük çocuk, almam bile yasak onu oraya." İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'yla ilgili soruşturma olduğuna dair ise şu konuşmalar yer aldı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam şimdi bu denetim Sağlık Bakanlığı falan fasa fiso, benim korktuğum şey bu değil, Fırat hocayı örgütlü suç işlemekten yargılayacaklar, adamlar dava açmış, ben Fırat hocanın kaç tane emniyet müdürlüğünden dosyasını topladım. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Ne örgütü ya, ne örgütü ya? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam, adamlar sen yalandan sahte yani tedavi yapıyorsun, doktor koymuyor dosyalarda oynama yapıyor, hocam bizim telefonlarımız bile dinleniyor olabilir, bunları kimseye hoca söylettirmiyor bana. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Telefon dinlenebilir, doğrudur. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam dinleniyor, biz Whatsapp'tan konuşuyoruz Fırat hocayla hep, anladın. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Valla doğrudur, Whatsapp'tan konuşmak lazım, dinlenir doğrudur e yazdığın zaten."

Yenidoğan Bebek Çetesi’nin kan donduran telefon kayıtları ortaya çıktı Haber

Yenidoğan Bebek Çetesi’nin kan donduran telefon kayıtları ortaya çıktı

İstanbul'da özel hastaneleri hedef alan büyük bir skandal ortaya çıktı. Bebekleri anlaşmalı hastanelere yönlendirerek maddi kazanç sağladıkları ve ihmalleri nedeniyle birçok bebeğin ölümüne sebep oldukları iddiasıyla soruşturma başlatılan çetenin telefon konuşmaları gün yüzüne çıktı. Şüpheliler arasında doktorlar, hemşireler ve hastane çalışanları bulunuyor. Yapılan görüşmelerde bebek ölümlerine yol açan ihmal ve kötü niyetli davranışlar açıkça görülüyor. BEBEKLERİ ÖLÜME TERK ETTİLER İstanbul'da bebekleri özel hastanelere sevk ederek haksız kazanç elde ettikleri ve ihmalleri sonucu bebeklerin ölümüne yol açtıkları gerekçesiyle soruşturulan bir çetenin telefon konuşmaları ortaya çıktı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan fezlekede, şüphelilerin bebeklerin tedavisini kasten ihmallerle aksattıkları ve bundan maddi çıkar sağladıkları belirtildi. Soruşturma kapsamında yer alan telefon kayıtlarında, çetenin lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat S. ve örgüt üyesi hemşireler arasında geçen konuşmalar dikkat çekiyor. Bir görüşmede, hemşire Mehtap S.’nin, "Mehtap çocuğu öldür, elli satürasyonlu çocuk mu olur?" şeklindeki sözleri kan dondurdu. Yine bir başka görüşmede, "Bu sefer hakikaten alacaklar bizi" ifadeleri, çete üyelerinin korku içinde olduğunu gösteriyor. Fezlekede yer alan detaylar, bebeklerin uygun olmayan koşullarda tedavi edildiğini ve bazılarının bu ihmal sonucunda hayatını kaybettiğini gözler önüne seriyor. Çetenin, bebeklerin uzun süre hastanede kalmalarını sağlayarak Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan yüksek miktarlarda ödeme aldığı ve kamu kurumlarını zarara uğrattığı da iddialar arasında. Çete üyelerinin, ölen bebeklerin durumlarını örtbas etmeye çalıştıkları ve denetimlerden kaçmak için hastane dosyalarını gizledikleri ifade ediliyor. Şüpheli doktorlar Fırat S. ve İlker G.'nin ayrı ayrı 180 yıldan 273 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Doğum gününde kazada ölen hemşirenin ailesi isyan etti Haber

Doğum gününde kazada ölen hemşirenin ailesi isyan etti

Osmaniye'de 29 Nisan tarihinde Güney Çevre Yolunda gerçekleşen kazada özel bir sağlık kabininde hemşire olarak görev yapan Tuğçe Nur Akıncı, elektrikli bisikletiyle trafik ışıklarında beklerken arkadan gelen otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetti. Akıncı, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazayı yaşayan ailenin yaşadığı acı ve isyan şu şekilde dile getirildi: Baba Sinan Akıncı: "Benim kızım metrelerce yerde sürüklenmiş benim içim yanıyor, ciğerim yanıyor. Ben kafamı bile içeri koyamıyorum dışarı çıkıyorum acaba kızım geri gelir mi diye kapıya bakıyorum. Mezarlığa gidiyorum gece gidiyorum diye çocuklar beni içeriye kilitliyor. Ben bu sıkıntıyı, bu eziyeti, ben hep çocuklarım için çektim. Şanlıurfa'da 7 sülalemi terk ettim çocuklarım için burada kaldım. Ben anlamadım hakimin biri bırakıyor ikinci niye bırakıyor. Bunun bir açıklaması var mı, kendine çocuk olsa ne der, kendi ne yapar. 13-14 gündür içim yanıyor, bu adam serbest bırakıldı ben bu adamın tutuklanmasını rica ediyorum." Anne Tevhide Akıncı: "Benim çocuğumun suçu, günahı yok çocuğum sabah kalktı işe gitti ölüm haberi geldi. Ben bu adamın tutuklamasını istiyorum. Ben davamdan vazgeçmiyorum. Ben çocuğumu toprağa vermişim, kendi geziyor. Bana da yazık kendinin kızı olsa ne der, kendinin çocuğu olsa ne yapar. Serbest bırakıyorsa, kendi kabul ediyorsa ben de kabul ediyorum. Kendi kabul etmiyorsa ben de kabul etmiyorum. Ben bu adamın tutuklamasını istiyorum. Başka çare yok yazık günah bize de yazık. Gecem gündüze döndürdüm, gündüzümü geceye döndürdüm ağlıyorum, sızlıyorum, çarem yok. Allah rızası için çocuğum için ben bu adamın tutuklamasını istiyorum." Ailenin avukatı Taner Kanarığ, yaşananların hukuki boyutunu şu şekilde açıkladı: "Dosyadaki bu mevcut kaza aslında bir kaza değil, burada biz muhtemel kasta adam öldürme olduğunu düşünüyoruz. Yine bunun devamında muhtemel kast değerlendirmeyecekse bile bilinçli taksirle bir şekilde değerlendirme yapması gerektiğini düşünüyoruz. Görüntüleri izleyen her vatandaş burada bunun bir kaza olmadığını açık bir şekilde görebilecektir. Hal böyleyken bilinçli taksirle, muhtemel kastla adam öldürmek mevcutken, normal şartlarda çok rahat bir şekilde tutunabilecek bir insanın bugün dışarıda olmasını kamu vicdanı kabul etmemekte, yargılama camiası olarak biz de bu meseleyi kabul edememekteyiz.

Özel hastanelerde rüşvet operasyonu: 41 şüpheli gözaltına alındı Haber

Özel hastanelerde rüşvet operasyonu: 41 şüpheli gözaltına alındı

Özel hastanelerde, rüşvet suçuna konu maddi menfaat temin eden ve aralarında 14 doktor, 17 hemşire, 8 hastane görevlisinin de olduğu toplam 41 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, nitelikli dolandırıcılık, rüşvet ve resmi belgede sahtecilik suçlarına yönelik çalışmalar sürüyor. Yapılan çalışmalarda ekipler, aralarında doktor, hemşire ve 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının da olduğu örgütlü hareket eden şüphelilerin, rüşvet suçuna konu maddi menfaat temin ettikleri bilgisine ulaştı. Çalışmalar çerçevesinde, özel hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitelerine usulsüz bebek hasta sevk ettikleri, SGK Başkanlığınca özel hastanelerde tedavi gören bebek hastalara günlük 8 bin TL ödeme yapıldığı için hastane görevlilerinin iyileşen ve taburcu edilmesi gereken bebekleri, ödeme almaya devam edebilmek için hastanelerde tutmaya devam ettikleri, bahse konu yoğun bakım ünitelerinde 7/24 bulunması zorunlu doktor personeli masraflardan kaçınmak için yoğun bakım ünitesinde bulundurmadığı, yalnızca resmi kayıtlarda görevli olarak gösterildiği ancak bebek hastaların durumları ağırlaştığı gün ve saatlerde görevli gösterilen doktorlara ait telefonların hastanelerden uzak bambaşka noktalarda baz verdikleri, yoğun bakım ünitelerinde mütemadiyen hemşirelerin çalıştırıldığı, acil durumlarda telefonla hemşirelerin birbirlerine hangi müdahalede bulunmaları gerektiğini telkin ettikleri, hasta yakınları doktorla görüşmek istediğinde hemşirelerin kendilerini doktor olarak tanıttıkları tespit edildi. Bu kapsamda İstanbul ve Tekirdağ'da yapılan eşzamanlı operasyonda, aralarında 14 doktor, 17 hemşire, 8 hastane görevlisinin de olduğu toplam 41 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilere ait ikamet ve iş yerlerinde yapılan adli aramalarda, 45 dijital materyal, 55 kutu yasa dışı ilaç, 102 sayfa usulsüz tıbbi işlemlere ilişkin doküman ele geçirildi. Firar olan 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmaların ise sürdüğü öğrenildi.

Uludağ Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nü kazanan öğrenciler için “Üniforma Giyme Töreni” düzenlendi Haber

Uludağ Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nü kazanan öğrenciler için “Üniforma Giyme Töreni” düzenlendi

Sağlık ordusunun yeni mensupları olmak için eğitim almaya başlayan BUÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi 1. sınıf öğrencileri gerçekleştirilen tören ile beyaz üniformalarına kavuştu. Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Özyazıcıoğlu, Hemşirelik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Neriman Akansel, akademisyenler, öğrenciler ve aileleri katıldı. En büyük gurur günü Törende konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, gelecek sene 50. yılını kutlamaya hazırlanan köklü bir üniversite olduklarını vurguladı. 23 araştırma üniversitesi arasında yer aldıklarını, akreditasyon ve kalite belgesine sahip ciddi bir yükseköğretim kurumu vizyonu ile akademik çalışmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu; “Sağlık Bilimleri Fakültemiz de bu anlamda son derece modern bir sistem içerisinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Üniversite sınavını başarıyla geçen ve hemşirelik bölümünü tercih eden öğrencilerimizi de bu anlamda tebrik etmek istiyorum. Anne babalara da buradan seslenmek istiyorum. Bugün sizlerin en büyük gurur günüdür. Evlatlarınızı bizlere büyük bir gururla teslim ettiniz. Onlar da eğitimdeki ilk yıllarını neredeyse tamamlamak üzereler ve birazdan üniformalarını giyecekler. Beyaz üniforma; sağlığı, temizliği ve statüyü temsil etmektedir. Dolayısıyla bu üniformaları hayatınız boyunca gururla taşımanız gerekmektedir” şeklinde konuştu. “İstekli ve azimli olun” Konuşmasında genç hemşire adaylarına da seslenen Rektör Yardımcısı Kırıştıoğlu, “Hemşire olmak zordur. Çokça özveri gerektirir. Mesleğe başladınız zaman bunun ne denli doğru olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. Mesleğinizi yaparken kendinizi de geliştirmeye devam etmenizi tavsiye ediyorum. Sosyal hayatınız da başarılı ve üretken olmayı hedefleyin. Hastalarla en sık iletişim kuracak mesleği yapacaksınız. Doğru iletişim sizlere her zaman kazandıracaktır. Sevgili gençler; hocalarınız olarak sağlık sektörüne katkıda bulunacak insanlar olmanız için elimizden gelen desteği vereceğimizi bilmenizi istiyoruz. Geleceğe umutla bakmanız gerekiyor. İstekli ve azimli olun. Ailenize, hocalarınıza ve vatanınıza vefa gösterin. Hepinize kolaylıklar diliyorum, yolunuz ve bahtınız açık olsun” dedi. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Özyazıcıoğlu ise sağlık alanında yetişmiş insan gücünün bir ülkenin en önemli zenginliklerinden birisi olduğuna vurgu yaptı. Eğitimin kalitesinin sunulacak hizmetin kalitesine doğrudan hizmet edeceğini aktaran Prof. Dr. Nurcan Özyazıcıoğlu; “Fakültemiz sağlık sektörüne nitelikli personel yetiştiren, lisans düzeyinde eğitim veren saygın bir yükseköğretim kurumudur. Hemşirelik bölümümüzde teorik derslerin yanı sıra uygulamalı dersler de yer almaktadır. Teorik bilgilerin klinik alanda uygulanmasıyla derslerde yeteri kadar öğretilemeyen bazı becerilerin kazandırılması hedeflenmekte ve öğrencilerin gelişimine olumlu katkılar sağlanmaktadır. Öğrencilerimiz, yeterli oranda sağlık personeli, hemşire ve teçhizatla donatılmış, ayrıca yurtiçi ve yurt dışı kalite belgesine sahip Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi’nde uygulamaya çıkmaktadır. Sevgili öğrenciler, her zaman yanınızda olacağız. Bununla birlikte insanla çalışılan önemli bir meslek dalında çalışacak olmanız nedeniyle; hastayla empati ve güven ilişkisi kurmaya gayret etmeniz, mesleğinizi sevmeniz, yeni teknolojileri kullanma konusunda istekli olmanız ve meslekteki diğer üyelerle işbirliği içerisinde olmanızı tavsiye ediyoruz. Hepinize başarılar diliyoruz” diye konuştu. Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman Akansel ve Hemşirelik Lisans ve Lisansüstü Mezunları Derneği Başkanı Vahid Dalkızan’ın da konuşma yaptığı etkinlik, öğrencilerin sahneye davet edilmeleri ve tebrik edilm

Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: Hemşireler hak ettiği ücreti almalı Haber

Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: Hemşireler hak ettiği ücreti almalı

Nöbet ücretleri, ek ödemeleri ve maaşları artırılmalı. Bu yüzden Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir Hemşirelik Kanunu’nun bir an önce hazırlanarak yürürlüğe girmesini istiyoruz” dedi. Hemşirelerin özlük, sosyal ve ekonomik haklarının hak ettiği seviyeye gelmesi için atılacak adımların tüm boyutlarıyla masaya yatırılacağı Hemşirelik Çalıştayı’nı Şubat ayı içerisinde yapacak olan Sağlık-Sen, bu doğrultuda ön hazırlık toplantısı gerçekleştirdi. Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Irgatoğlu, Sağlık-Sen hukuk danışmanları, akademisyenler, sahada görevli hemşire ve alanında uzman isimlerin katıldığı toplantıda, kamuda hizmet veren hemşirelerin sorunları hakkında değerlendirilmeler yapılarak mevcut durum tespit edildi. Halihazırda yürürlükte olan Hemşirelik Kanunu’nun ve bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklerin çözüm üretmekten uzak kaldığının ve fiili durumu karşılamadığının vurgulandığı toplantıda, günün şartlarına uygun olarak mevzuat düzenlemesi yapılması ve bu yönde iş yükü planının, ödeme dengesinin, kariyer basamaklarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulandı. “Türkiye Yüzyıl’ına yakışır bir hemşirelik kanunu istiyoruz” Toplantıda konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, mevcut Hemşirelik Kanunu’nun günümüz şartlarında işlevselliğini yitirdiğini söyledi. Öncelikli hedeflerinin yeni bir Hemşirelik Kanunu olduğunu dile getiren Genel Başkan Doğan, “Bugün sahaya baktığınızda serviste görevli hemşire arkadaşımız kendi alanında yüksek lisansını yapmış, doktorasını tamamlamış, alanında, branşında eğitimini almış ancak yaptığı işin, aldığı ücretin bununla hiçbir bağlantısı yok. Hemşirelik alanında uluslararası standartlara uygun olarak branşlaşma yapılmalı, uzmanlıklarına uygun olarak çalışma şartları sağlanmalı, akabinde ücret politikası da buna göre yeniden düzenlenmelidir. Hemşirelerin mesleki anlamda aldıkları sorumlulukların sınırları net olarak belirlenmeli, aldığı riske karşı korunmalı. Hemşirelerimiz aşırı iş yükü altında çalışıyor. Bu yoğun çalışmaya karşı hemşirelerimizin hak ettiği ücreti almasını istiyoruz. Nöbet ücretleri, ek ödemeleri ve maaşları artırılmalı. Yani hemşiremizin emeğinin karşılığını, döktüğü alın terinin ücretini istiyoruz. Bilindiği üzere hükümet iş kanunlarının ve 4688 sayılı yasanın değiştirilmesi için çalışma yürütüyor. Sağlık sistemimizin en önemli unsuru olan hemşirelerimiz içinde gereken adım atılmalı. 1954 yılında çıkarılan 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu’nda artık bir reform kaçınılmazdır. Bu yüzden Türkiye Yüzyıl’ına yakışır bir Hemşirelik Kanunu’nun bir an önce hazırlanarak yürürlüğe girmesi en öncelikli hedeflerimiz arasında”  ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.