TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#hayvancılık

İLKHABER-Gazetesi - hayvancılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hayvancılık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ömer Fethi Gürer, hayvancılıkta yüksek maliyetler ve ithalat sorununu gündeme getirdi Haber

Ömer Fethi Gürer, hayvancılıkta yüksek maliyetler ve ithalat sorununu gündeme getirdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Kırıkkale ili Beyobası köyünde, besicilik yapan Fatih Keskin’i çiftliğinde ziyaret etti. CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, hayvancılık yapan Fatih Keskin’den hayvancılık sektördeki sıkıntıları yerinde dinledi. Gürer, vatandaşların raflardaki et fiyatlarından şikâyet ettiğini belirtirek, üreticilerin de kazanç sağlayamadığını anlattığına dikkat çekti. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Rafta eti alan vatandaş pahalıya eti aldığını söylüyor ama üretici de ‘Ben bu hayvanlara bakıyorum, besliyorum, kesime götürüyorum, para kazanamıyorum. Kesimhaneden sonra fiyat artışı başlıyor ama bu bize yansımıyor ’ diyor” şeklinde ifade etti. Beyobası köyüne Kırıkkale  CHP İl Başkanı Onur Yüksel Bozdağan Balışeyh  İlçe Başkanı Burhan Altıntop   İle birlikte giden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer,  Et ve süt önemli gıda ürünü. Bu ürünler hayvancılık ile elde ediliyor. Bir büyükbaş hayvanın yetişmesi için en az 240 gün bakım gerekiyor, yem, ahır ve veteriner giderlerinin sürekli arttırıyor. Bu hayvancılığın sürdürülebilir bir yanı var mı böyle giderse?” diye besici Keskin’e sordu. Besici Keskin, “Sürdürebilmemiz için çeşitli şartlar bize elverirse, şartlarda yardımcı olsalar biz yaparız mesleğimizi. Köyümüzü terk etmeyiz” şeklinde yanıtını verdi. Ömer Fethi Gürer, “Doğal olarak buradaki sorun, önce yem fiyatlarının yüksek olması. Ahır giderleriniz arttı, veteriner gideri var, aşı var. Bayramınız yok, seyranınız yok, hep çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Kolay değil yapılan iş” diye ifade etti. Gürer, hayvancılık yapan Fatih Keskin'e, "Buzağı ölümü var mı burada?" diye sordu. Keskin, sektörde yaşadıkları zorlukları şu şekilde anlattı: “Buzağı ölümü elimizden geldiği kadar kendi çarelerimizle tedavi uygulamaya çalışıyoruz, fazla da yapmıyoruz sayın vekilim. Ama ilaçlar pahalı, veterinerler yetersiz. Şimdi tarım ilçe müdürlüğü hangi bir köylüye yetişecek? İlaçta destek yok, veterinerden destek yok, mazottan destek yok, buzağıdan destek yok, yemden destek yok. Aslında tarım ilçe müdürlüklerimiz falan da geliyorlar ama kadroları yetersiz. Geliyorlar ama imkanları yok, altlarında araçları yok.” CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer’in, hayvancılık maliyetleri ve zarar durumunu sorması üzerine Fatih Keskin, “Adam  ithal Angus mal getiriyor. Getir bana Avrupa’dan damızlık düveyi, ver benim elime; eti de ben üreteyim sana. Niye gidiyorsun Uruguay’dan mal getiriyorsun kardeşim? Ben yapamıyor muyum, ben beceremiyor muyum?” dedi. İthal hayvancılığa karşı olduğunu belirten Keskin, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Uruguay’dan adam mal getiriyor. Bana destek ver, ben üreteyim. Ben karşılayayım senin et ihtiyacını. Bizim hayvanımız 10’du, 15’ti, 20 giderek sayı arttı ama şimdi tekrar küçülüyoruz. Çünkü niye? Giderimizi Karşılamıyor. Çoluk çocuk kimi okula gidiyor, kimi bilmem nereye gidiyor. Artık kendi gücümüz de yetmiyor. “Son 2 yılda Türkiye 1 milyon 200 bin hayvan ithal etti” Ömer Fethi Gürer, ithalat politikalarının yerli üretimi olumsuz etkilediğini belirterek, “Yetkililer ‘sorun yok’ diyorlar, ama son 2 yılda Türkiye 1 milyon 200 bin hayvan ithal etti. Türkiye kendi kendine yeterli boyuta gelip, et sorununu da etten mamul ürün sorununa da çözüm bulabilir. Bunun için planlama, öngörü ve alana gelip bu işi yapan insanlarla konuşulursa çare var. Çare yok değil. O raftaki etin fiyatının düşmesi yemin fiyatının düşmesi ile doğru ilgili.” şeklinde konuştu.  “Süt üreticileri zor durumda yem desteği verilmeli”  Hayvancılıkla uğraşanların girdilerdeki maliyet artışları nedeniyle zorluk yaşadığını ifade eden CHP Milletvekili Ömer Fethi  Gürer, süt üreticilerinin durumuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Ulusal Süt Konseyi 14,65 TL fiyat verip onun altında da süt alımının yolu hala açıksa, bunun yansıması bu işi yapanlar bu işten vazgeçiyor. Süt üreticiliği yapan para kazanmazsa hayvanını kesime veriyor. Faiz de yüksek, götürüyor parasını faize yatırıyor. Yorulmadan para kazanıyor. Öyle olunca hayvancılık da zor bir iş. Yani ailece işin içindeler. Geliyorlar işte, tatili yok, bayramı yok, seyranı yok. Onun için yetkililere çağrımızdır. Yem sübvanse edilip en az %50 yemde destek verilmeli. Ahır giderleri karşılanmalı, hayvan refahını artırıcı önlemler alınıp hayvan refahı sağlanarak daha çok verim alınmalı. Buradaki bir sorun da hayvanın da refahı tam sağlanmazsa ondan verim de alınamıyor. Onun da yolu; bu konuda bilgiyle, bilimsellikle sorunları doğru çözüm üreten veteriner destekli bir yapıyla halledebiliriz. Yetkililere buradan bir kez daha bu konuda da çağrı yapalım.” dedi.

Gürer: Niğde'de hayvancılıkla uğraşan köylüler destek bekliyor Haber

Gürer: Niğde'de hayvancılıkla uğraşan köylüler destek bekliyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Gayret Mahallesinde hayvancılık yapan köylünün sorunlarını dinledi. Yem fiyatlarındaki artıştan dolayı hayvancılıkla uğraşanların zor durumda olduğunu ifade eden besici, Gürer’e yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Sürü sahibi “oğlum güder, gelinim sağarsa mal sahibi olunur” dedi. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, hayvancılık sektöründe yaşanan daralmaya dikkat çekti. Gürer, “Bölgede küçükbaş hayvancılık sınırlı da olsa devam ediyor. Ancak büyükbaş hayvancılık daha yaygın. Fakat yem fiyatlarının artması nedeniyle büyükbaş hayvancılık yapanların sayısı giderek azalıyor” şeklinde konuştu.  “Gençler, mevcut durumda hayvancılığa yönelmiyor” Besici Ahmet, hayvanlarını değerine satamadığını belirterek şunları söyledi: “Yem girdileri çok pahalı. Eğer bize destek sağlanırsa kırsal kalkınır, şehirlerden kırsala göç başlar ve hayvancılıkla uğraşanların sayısı artar. Ancak gençler, mevcut durumda hayvancılığa yönelmiyor. Onlar köyde kalmak yerine dışarıda iş arıyor. Köyde genelde hayvancılıktan geçim sağlanıyor ama geçmişe göre gelirimiz azaldı. Hayvanlarımızı yaymak için meraya ihtiyacımız var. Ancak meramız yok. Hasat sonrası tarlalara sokuyoruz. Şu an 50 kiloluk yem 650-700 lira arasında. Samanı kilogram hesabıyla alıyoruz; 2.500-2.600 lirayı buluyor. Yonca ise çok pahalı, ama yaptığımız masrafı karşılamıyor. Beyaz saman veriyoruz.Para kazanmıyoruz, başa baş gidiyor. Oğlum güder, gelinim sağarsa mal sahibi oluruz.” “Afgan çobanlar olmasa hayvancılık biter söylemi geçerliliği yok” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Afganlar olmasa hayvancılık biter” söyleminin doğru olup olmadığını sorgulayan Gürer, besiciye, “Kendi sürünüzü kendiniz yaymak zorunda kalıyorsunuz. Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye ifade etti. Besici ise Ahmet ,Afgan çobanların kalıcı bir çözüm olmadığını, aksine yüksek maaş talepleri nedeniyle maliyetleri artırdıklarını belirterek, “Afgan çobanlar 50-60 bin lira aylık istiyor. Görüldüğü gibi ucuz bir iş gücü değiller. Ben kendi işimi kendim yapınca daha avantajlıyım. O zaman bu söylenenler safsata; Afganların Türkiye’de kalması için ileri sürülen bir söylem mi ? Bu seneye kadar ya da iki sene öncesine kadar Afganlar mı yapıyordu bu işi? Hayır, yine biz kendi çabamızla yapıyorduk. Annemiz babamız bu işi çalışarak yapıyordu. Kendi işimizi yapmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu. Besici, son 15 yılda hayvancılık sektöründe kazançlarının düştüğünü belirterek, “15 yıl önce geçimimizi rahatça sağlıyorduk. Bugün aynı şartlarda hayvancılık yapmak çok zor. Eskiden 2.000 lira kazanıyordum ve geçimimi rahatça sağlıyordum. Şimdi ise zar zor ayakta kalabiliyorum. Hayvancılığı mecburiyetten sürdürüyoruz; köyde başka ne yapabiliriz ki?” ifadeleriyle yaşadığı sıkıntıları paylaştı. “Çiğ süt üretiminde de sorun var” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı Et ve Süt Kurumunun (ESK) piyasa regülasyonu kapsamında süt alımlarına devam ettiğini, 'Ekim, kasım ve aralık dönemi için süt primini yüzde 100 artırarak 1 lira olarak uygulayacağını' açıkladığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Çiğ süt üretiminde de sorun var. Cumhurbaşkanlığı bütçe gerekçesi verilerine göre 2021 yılında 23,5 milyon litre olan süt üretimi, 2023 yılında 21,4 milyon litreye düşmüş bulunuyor. Ulusal Süt Konseyi'nin açıkladığı fiyatın altında fiyatla yapılan süt alımı, küçük işletmelerde hayvan varlığına olumsuz etki yapıyor. Prim desteği yanında, USK fiyatta da yemdeki artışa uygun düzenleme yapmalıdır.”

Hatay'da hayvan yetiştiricileri kış hazırlığına başladı Haber

Hatay'da hayvan yetiştiricileri kış hazırlığına başladı

Yaz aylarında hayvanlarla meraların yolunu tutan Hatay'ın Yayladağı ilçesindeki hayvan yetiştiricileri, havaların soğumasıyla birlikte dönüş yolculuğuna başladı. Kış aylarında hayvanların bakımını kendileri yapan yetiştiriciler, çoban bulma sorunu yaşamadan hayvanlara göz kulak oluyor. HAYVANCILAR HAVALARIN SOĞUMASIYLA KÖYLERİNE DÖNÜŞ YAPIYORLAR Hatay'ın Reyhanlı ilçesine bağlı Kışlak Mahallesi'nde hayvancılıkla uğraşan aileler, yaz boyunca hayvanlarını otlattıkları Kızılgöl mevkiine ayrıldılar, burada yaklaşık bin büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarını besliyor. İlkbaharın bitimiyle nisan ve mayıs aylarında bu mera alanında gelen yetiştiriciler, ekim olanağıyla havaların soğuması ve Kızılgöl'ün su ile dolması nedeniyle köylerine dönüş yapıyor. Mahalle muhtarı Yusuf Çetin, hayvancılığın bölgesinin önemli geçişlerinden kaynak biri olduğunu belirterek, “Burası yaz aylarında hayvanlarımızı otlatmak için ideal bir yer. Ekim aylarında soğuklar başlarca hayvan sahipleri köylerine geri döner. Burada bin hayvan otlatılıyor ve 40 hanelik bir aile yapısı mevcut” dedi. Hayvan sahibi Salih Ulaş, 60 koyunuyla birlikte Kızılgöl'e nisan ve mayıs aylarında geldiklerinde, bu süreçte hayvanların bakımını ve çobanlık görevini yerine getirdiğini ifade etti. Ulaş, “16 yıldır çobanlık yapıyorum. Kışın yoğun yağışlar nedeniyle su doluyor, bu yüzden kışın burada kalamıyoruz” şeklinde konuştu. Çoban Ramazan Aydın ise çocukluktan beri Kızılgöl'de hayvanlarını otlattığını dile getirerek, “Yaz aylarında burada hayvanları otlatıyoruz. Ekim aylarında geri köye döneriz çünkü soğuklar ilerledikçe barınmada zorlaşıyor” ifadesini kullandı. Yayladağı ilçesinde hayvancılıkla uğraşan, hem geçim kaynaklarını sürdürüyor hem de hayvanların bakımını kendileri yaparak zorluklarla dolu bu yaşam mücadelesini sürdürüyor.

Cahit İncefikir: Hayvancılıkta istikrar oluşturulmalı Haber

Cahit İncefikir: Hayvancılıkta istikrar oluşturulmalı

Son yıllarda hızla yükselen et fiyatlarına dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, “Hayvancılığımızın kıvrandığını son yıllarda hızla artan et fiyatlarından görebiliyoruz. Bunun da üretim eksikliğinden kaynaklandığı bir gerçek. Ayrıca TÜİK'e göre, Haziran ayında bir önceki yılın Aralık ayına göre büyükbaş sayısı yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 554 bin 682'ye geriledi. Manda varlığı ise yüzde 2 gerileyerek 158 bin 514'e düştü. Büyükbaş hayvan sayısındaki düşüş iki yıldır sürüyor. Sürdürülebilir bir üretim için üretici ve girdi fiyatlarında istikrarlı bir piyasa oluşturulmaktan başka çare yok” dedi. İLKHABER Gazetesi'nden Serhat Şanlı'nın haberine göre; Dünyada her geçen gün artan nüfusa paralel olarak gıda ihtiyacı da artarak devam ediyor.  Sağlıklı bir beslenme için önemli yer teşkil eden ve et, süt ve süt ürünleri gibi birçok ihtiyacın kaynağı olarak karşımıza çıkan hayvancılık, tüm ülkeler için büyük önem taşıyor. Hayvancılık, hayvansal gıda üretimi ile beslenmenin yanında hayvancılığa dayalı sanayi sektörüne ham madde sağlama yem sanayi, süt ve süt ürünleri sanayi, dericilik, veteriner ilaç ve hayvancılık ekipmanları vs. gibi alanlarda da istihdam açısından büyük rol oynuyor. Son yıllarda et ev et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerindeki artışlara dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, gazetemize yaptığı değerlendirmelerde “Hep söyledik yine söyleyeceğiz.. Ana olmazsa dana olmaz. TÜİK'e göre, geçtiğimiz Haziran ayında bir önceki yılın Aralık ayına göre büyükbaş sayısı yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 554 bin 682'ye geriledi. Aynı dönemde manda varlığı ise yüzde 2 gerileyerek 158 bin 514'e düştü. Yani büyükbaş hayvan sayısında düşüş iki yıldır devam ediyor. Ayrıca 2024 yılında da et arzındaki açığı kapamak ve fiyatları kontrol altına almak adına besilik sığır ve karkas et ithalatına aralıksız devam ediliyor. Üreticimiz kazanmazken, hatta daha fazla maliyetler nedeniyle sektörden dahi uzaklaşırken, ithalat nedeniyle dövizimiz yabancı ülkelerin üreticilerine gidiyor” dedi. İncefikir, “Bugün hayvancılıkta en temel sorun, yem girdi maliyetlerinin çok yüksek olmasıdır. Ayrıca bunun birinci nedeni yem hammaddelerinin yüzde 70’nin dışalım yolu ile karşılanması, ikinci nedeni ise yem hammadde ve yem bitkileri üretim planlamasının ve destekleme miktarının yetersiz olmasıdır. Tüm bunların olmasıyla da hayvancılık ülkemizde her geçen gün daha geriye gitmektedir. Yapılması gereken gıda güvencesinin sağlanması, vatandaşlarımızın sağlıklı ve yeterli miktarda et tüketimi için ülkemizde hayvancılık koşulsuz desteklenmelidir. Hayvancılıkta dışalım yapan ülke konumundan, eskiden olduğu gibi dışsatım yapan bir ülke konumuna gelebilmemiz için başta yem olmak üzere tüm girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik somut destekleme politikaları hayata geçirilmelidir.” İfadelerini kullandı. Hayvancılığın geliştirilmesinin önemine dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, açıklamalarına şöyle devam etti: “Öncelikle üretim yapmazsanız ve devamlı dışarıdan alırsanız artan döviz fiyatlarıyla birlikte fiyatlarda da istikrarsızlıkla karşı karşıya kalırsınız. Aslında hayvancılık için gerekli coğrafik yapı ve iklime sahip bir ülkeyiz. Genç nüfusumuz var. Ülke olarak bu potansiyeli iyi kullanmamız ve gerekli alt yapıyı hazırlayıp projeler üreterek hayvancılığı geliştirmemiz gerekir. Uygun iklimi, verimli toprakları ve genç nüfusuyla büyük bir potansiyele sahip ülkemizin tarım ve hayvancılığa verilecek doğru ve yeterli destekler ile planlarla hem kırsalda yaşayan vatandaşlarımızın, yerlerinde kalmaları, hem de kentlere göç edenlerin de yeniden köylerine dönmelerini sağlamak mümkün.. Şunu da unutmamak lazım, ülkemizin birçok bölgesindeki mevcut meralar yok oldu. Özellikle hayvancılık için büyük bir öneme sahip doğu ve güneydoğu, İç Anadolu ve daha birçok yer meralar için de çok uygun.. Buraları ne yazık ki değerlendiremiyoruz. Bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Ayrıca son yıllarda yaşanan küresel iklim krizini bariz bir şekilde ülkemiz de yaşamakta.. Küresel iklim krizini de eklediğinizde buğday, arpa, soya, ayçiçeği gibi ürünlerde azalış olduğundan, maliyetler de artacaktır. O bakımdan yem bitkileri üretimini artırmanın yanında, kaba yem üretimini de arttırıcı destekler ile hayvancılığı desteklemeliyiz. Yem hammaddelerinin yurt içinde üretiminin planlaması ve yem açığının kapanması, yeme dayalı yetiştiriciliğin yanında meralarımızın amacı dışında kullanımı önlenerek mera hayvancılığı imkânlarının yaygınlaştırılması, üretim, girdi temini ve pazarlama üçgenini kapsayacak nitelikte kooperatifleşme ağı kurulması, hayvan ıslah çalışmalarının ciddi anlamda hayata geçirilmesi gibi projeler çok önemli.. Üretim maliyeti düşürülerek hayvancılık yapmayı yetiştiricilere yeniden cazip hale getirmeli, yetiştiricilerin zarar etmeyeceği ve kâr marjının yüksek olacağı bir üretim ve pazarlama sistemi kurulmalıdır. Şöyle baktığımızda 1960 yılında ülkemizin nüfusu 27 milyon 754 bin ve toplam hayvan varlığımız 72 milyon 670 bindi. Ülkemizin nüfusu 2019 yılında 83 milyon, toplam hayvan varlığı 68 milyon 67 bin 286.. Bugün ise 85 milyon nüfus ve hayvan varlığımız yaklaşık 69 milyon.. Yani 3 kat artan nüfusumuz var ancak hayvan varlığımız da ise azalma söz konusu.. O bakımdan acilen gerekli planlamalar yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Ayrıca gelişmiş ülkelerde tarımsal üretimde hayvancılığın payı yüzde 50'lerin üzerinde iken Türkiye'de ise bitkisel üretim yüzde 70'in üzerinde, hayvancılık yüzde 30'un altında kalmıştır. Hayvancılığın payını daha da artırmamız gerekir. Mevcut birlik yapıları yeniden gözden geçirilmeli, eski tarımsal araştırma enstitüleri ve üretme çiftlikleri yeniden kurularak döner sermaye yaratma ve kar etme anlayışından uzak, üniversitelerle birlikte araştırma geliştirme çalışmaları yapılmalıdır. Unutmayın, ithalat ülkemizin sorununu çözemez. İhtiyacımızı kendimiz üretmeliyiz.”

Hayvancılıkta alarm: “Üretici mağdur, hayvanlar kesime gidiyor” Haber

Hayvancılıkta alarm: “Üretici mağdur, hayvanlar kesime gidiyor”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin Ulukışla, Altunhisar ve Merkez ilçelerinde hayvancılık yapan üreticilerle bir araya gelerek sektörde yaşanan krizleri gözler önüne serdi. Gürer, süt yemi ve ahır giderlerinin sürekli arttığını, buna karşın çiğ süt fiyatlarının düşük tutulduğunu vurguladı. Üreticiler ise yüksek maliyetler altında ezildiklerini ve süt üretiminden yeterli kazanç elde edemediklerini dile getirdi. "Üretici Gerçek Anlamda Mağdur" Gürer, süt fiyatlarının Ulusal Süt Konseyi tarafından belirlenen 14 lira 65 kuruşluk tavsiye fiyatının uygulanmadığını, üreticilere 11-12 lira civarında ödeme yapıldığını vurguladı. “Küçük aile tipi işletmeler sütlerini zararına satmak zorunda kalıyor. Süt yemi 50 kilogramlık torbası 600 lirayı aşmış durumda. Üretici 1 litre sütle 1,5 kilogram yem almayı hayal bile edemez hale geldi,” diye konuştu. "Bir Sakız, 1 Litre Sütün 3 Katı Fiyat" Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Başkanı Bilgehan Güney de fiyat dengesizliğine dikkat çekerek, “Bir sakız 35 TL. Üretici olarak 3,5 litre süt satarak bir sakız parası kazanabiliyoruz. Bu adalet değil,” dedi. "Hayvanlar Kesime Gidiyor" Besici Süleyman Demirbaş, birçok hayvanın kesime gitmek zorunda kaldığını belirtti. Demirbaş, “485 hayvanımız varken şimdi 350’ye düştük. Yıllık üretim artışı yerine gerileme yaşıyoruz. Fabrikalar sütünüzü almayacağız diyor, biz de hayvanları kestirmek zorunda kalıyoruz,” diyerek yaşadıkları zor durumu dile getirdi. "Destek Değil, İstikrar İstiyorum" Besici Nevzat Genişyürek ise destek taleplerine karşı çıkarak, “Destek değil, fiyat istikrarı istiyorum. 2011’de 1 litre sütle ne kadar yem alıyorsam, bugün de aynı seviyeyi istiyorum,” ifadelerini kullandı. "Süt Fiyatları Artmıyor, Girdi Maliyetleri Artıyor" Besici Yavuz Solak da artan maliyetlerden şikayetçi. “SSK primi 7 bin TL oldu, elektriğe ve mazota zam geldi ama süt fiyatları yerinde sayıyor. Çiftçiden fedakârlık bekleniyor ama marketlerde süt fiyatı 2-3 katı arttı,” diyerek çiftçinin üzerinden enflasyonun düşürülmeye çalışılmasına tepki gösterdi.

Gürer: Çiftçiler ahırlarını boşaltıyor, hayvancılık zor durumda Haber

Gürer: Çiftçiler ahırlarını boşaltıyor, hayvancılık zor durumda

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin çeşitli ilçelerinde hayvancılıkla uğraşan besiciler ile bir araya geldi. Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerin sorunlar artığını belirterek maliyet artışlarının hayvancılığı sıkıntıya soktuğuna dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların artık ahırı boşaldı. Orta ölçekli işletme dediğimiz yerlerde de yem fiyatlarından dolayı hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Özellikle de yem ve faizdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkilemiş durumda.” diye konuştu. Besici Süleyman Demirtaş’ta çiftçilik yapmadan hayvancılık yapan ayakta kalamaz “ diye konuştu. Yarım litre ambalajlı su 10 liradan satılırken 1 litre çiğ süt 12 liradan alınması besiciyi bitirip bu işi yapma demektir” dedi.  Gürer, “Et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansırken, besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sığır sayısı Haziran 2024 ayı sonu itibarıyla, bir önceki yılın Aralık (2023) ayına göre yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğü görülüyor. İddialı başlanan ve sayısal artış sağlanması hedeflenen manda sayısı ise yüzde 2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş bulunuyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre, Haziran 2020’de büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda, 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor. Bu durum, daha çok ithalata kapı aralıyor. Son iki yıla baktığımızda, 2023 yılında 818 bin 17 büyükbaş ithal edilip, 1 milyar 163 milyon 367 bin 341 dolar yurt dışına ödenmiş. 2024 yılının ilk 7 ayında ise 214 bin 391 büyükbaş ithal edilerek, 402 milyon 274 bin 737 dolar yurt dışına ödendi. Hayvancılıkta yönetilememe sorununun bedeli, rafta son satıcıya artan et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansırken, besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor” diye ifade etti. Demirbaş, " Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, %5'ten %26'lara çıktı CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e sorunlarını anlatan besici Süleyman Demirbaş, 2017-2018 yıllarında başladıkları hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülemez bir noktaya geldiğini belirtti. Artan maliyetler ve kredi faizlerindeki yükselişin hayvancılık sektörüne büyük darbe vurduğunu dile getiren Demirbaş, işletmesinde yaşadığı süreci şu şekilde anlattı: “2017-2018 yılları arasında başladık ve aile şirketiyiz. 105 ile 120 arası hayvanla başladık.  Sayı 400’e kadar süreçte çıktı. İlk başladığımızda, 2018 yılında, maliyetlerimiz gayet normaldi. Yemin torbası 50 liraydı. Bugün bir torba yem 600 ile 620 lira arasında. Hatta geçen hafta da yem fiyatlarına zam söz konusu oldu. Maliyetlerimiz çok yükseldi. Buna ek olarak kredi faizleri de yükselmeye başladı. Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, %5'ten %26'lara çıktı. Mecburen bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi kullanmadan bir işletme yürümez. Faizler yükseldiği için bu da bizim maliyetlerimize yansıyor.” Demirbaş, süt ve et üretimi yaptıklarını, yem maliyetlerinin ise maliyetlerinin %70’ini oluşturduğunu belirterek şunları söyledi: “Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Burada hem et, hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak da silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz. Silajımızı, yoncamızı, samanımızı kendimiz üretiyoruz. Çiftçilik yapmayan işletmeler asla sürdüremezler. Bugün batıyordur zaten o işletmeler. Bizimkisi de bu şartlarda çok çok bir yıl, iki yıl daha gider. Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350'ye düştük. Biz de satıyoruz. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda  80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz. “ Demirbaş, “Tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz” Besici Demirtaş “Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tamamen buradayız, tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin %70'ini yem oluşturuyor, geri kalan %30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor. Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına %40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize %40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor. Anlayamadık yani ne olduğunu. Bir ay önce hasatta satılamayan arpa, buğday şu anda zamlanmış. Bu kimin deposuna gitti de hemen zam geldi? Buğday çiftçinin elindeyken neden para etmedi? Sanayiciye geçti mi, bu para ediyor. Veteriner giderlerimiz de arttı. Veteriner diyor ki ‘Benim aracımın yakıtı ikiye katladı.’ Geçen yıl 100 liraya aldığımız ilaç, bu yıl 200 lira olmuş. Onun da bir geçimi var, o da iki katına çıktı” dedi. Gürer, “Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletme daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Özünde bu tür işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli. Çünkü 1 milyon 300 binin üzerinde ithal hayvan getirildi. Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli. Eğer süt fiyatları artarsa, sütten mamul ürünlerin fiyatı da artar diye bir baskılama yapılıyor. Oysa şu anda çiğ süt üretiminde küçük işletmeler 12 liraya, büyük işletmeler ise Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği 14 lira 65 kuruştan sütünü veriyor. Ama rafa gidip bakıyorsunuz, 40 liradan süt satılıyor. Şimdi bir sakızın 35 TL olduğu bir yerde, 1 litre sütün 14 lira 65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlemesi akıl alacak iş değil” diye ifade etti. Üretici Süleyman Demirbaş ise fabrikaların üreticileri tehdit ettiğini, fazla süt almayacaklarını belirterek üreticiyi baskı altında tuttuklarını söyledi. Demirbaş,  “Yarım litrelik bir su alıyorsun, ne kadar diyorsun? 10 lira. Gülüyor insan. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız.’ Biz de diyoruz ki ‘Üretimimiz artıyor, ne yapabiliriz?’ Diyor ki ‘Azaltacaksınız, o zaman hayvanlarımızı mı kestirelim?’ ‘Evet, hayvanlarınızı kestirin’ diyorlar” şeklinde konuştu.

Demiryurt Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin büyükbaş hayvan sayısı 500'e ulaştı Haber

Demiryurt Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin büyükbaş hayvan sayısı 500'e ulaştı

Karaman'da faaliyet gösteren Demiryurt Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üyesi 30 çiftçi, devletten aldıkları kredi ve hibe destekleriyle kurdukları çiftlikte büyükbaş hayvan sayısını 300'den 500'e yükseltti. Çiftlikte günlük 2,7 ton süt üretiliyor. Kooperatif üyeleri devlet desteğiyle üretimlerini artırdı Demiryurt Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üyesi 30 çiftçi, 2009'da Tarım ve Orman Bakanlığı projesi kapmasında aldıkları inşaat ve hayvan kredi desteğiyle merkeze bağlı Demiryurt köyünde 300 büyükbaş kapasiteli süt üretim çiftliği kurdu. Devlet desteğiyle aldıkları 300 hayvanla üretime başlayan üyeler, 2022'de Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı "KOP ile Ahırım Modernleşti Kooperatifim Refaha Ulaştı Projesi" kapsamında yüzde 80 hibe destekli 2 milyon lira kredi desteğiyle de işletmelerini modernleştirerek süt verimini artırdı. Üyelerin birlikteliğiyle her geçen gün geliştirilen işletmenin enerji ihtiyacının bir bölümü de gelecek yıl tamamlanması planlanan biyogaz tesisinden karşılanacak. Enerji ve yem tedarikinde sürdürülebilir çözümler Kooperatifin Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Koç,35 dekar alanda 300 süt ırkı hayvanla kurulan çiftliğin geçen sürede 70 dekar alanda 500 hayvana ulaştığını söyledi. Tek çatı altında toplanmanın işletme maliyetlerini düşürdüğünü ve idareyi kolaylaştırdığını belirten Koç, şunları kaydetti: "Projenin ilk halinde her kişiye ayrı ahır yapılacaktı. Bu zor olacağı ve herkes hayvancılıktan anlamadığı için tek çatı altında toplandık. Amacımız iş gücünden faydalanmaktı. 30 kişinin, 30 eleman çalıştırması gerekiyordu ama biz 7 elemanla bunu yapıp tasarruf ettik. İşletmenin yönetimine bir veteriner hekim getirdik. Daha sonra ek tesisler yaptık. Burası 300 hayvanlık bir alandı. Yaptığımız eklemelerle 500 hayvan kapasiteli alana ve yaklaşık 500 hayvan sayısına ulaştık. Günlük 2,7 ton süt üretiyoruz. Yemlerimizi kooperatif üyelerimiz ve köyde arpa, buğday ekenlerden alıyoruz. Böylece köye de bir katkı sağlamış oluyoruz." İşletmede ortak soğutma tankı kullanmalarının enerji tasarrufu, gıda güvenliği ve satış kolaylığı sağladığını aktaran Koç, üretilen sütleri günlük olarak fabrikalara sattıklarını vurguladı. Koç, hayvancılığın maliyetli bir alan olduğunu ve bu işi yapmaya karar veren herkesin devlet desteğine başvurması gerektiği ifade ederek, "Hayvancılık yapmak için emek ve özveri lazım. Bir kişinin devlet desteği olmadan yapabileceği bir iş değil. Hayvancılık önemli bir değer ve gelişmesi ülkemize katkı sağlıyor. Bu işi yapmak isteyenler devletten destek alıp ülke ekonomisine katkı sağlayabilir." dedi. Modern yöntemler ve teknolojilerle artan verim Kooperatifin veteriner hekimi Fatih Irklı ise tesisteki 500 hayvanın 180'inin sağılabilir olduğunu, genç ve yavruların da büyümesiyle günlük süt üretimini 5 tona çıkartmayı hedeflediklerini söyledi. KOP desteğiyle çiftliğin modernleştirerek süt ve yavrulama veriminin artırıldığını vurgulayan Irklı, şöyle konuştu: "Yaklaşık 180 sağmal hayvanımız var. Günlük 2,7 ton süt üretiyoruz. Yetiştirdiğimiz düveleri sürüye eklediğimizde günlük 5 ton süt üretmeyi hedefliyoruz. Sürü yönetim sistemimiz var. Sistemden gelen verileri değerlendirerek tohumlama zamanı, hastalıklar, günlük adım sayısı ve yeme gelme gibi durumlarını takip ediyoruz. Takip sistemleri olmazsa verim kaybı oluşuyor. Bu sistemler bir bakıma insanı devreden çıkarıyor. Daha sağlıklı bir sürü, düzenli yavru alma ve daha fazla süt alma imkanı sağlıyor." Kooperatif üyelerinden Mustafa Altuntaş da daha önce hayvancılık yapmadığını ancak tek çatı altında toplanmaları sayesinde zorlukların üstesinden geldiklerini aktardı.

Ün: Hayvan varlığında ciddi düşüş var, ithalat sorunu çözmüyor Haber

Ün: Hayvan varlığında ciddi düşüş var, ithalat sorunu çözmüyor

CHP Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2024 yılının ilk yarısına ait hayvan varlığı verilerini değerlendirdi. TÜİK’in verilerine göre büyükbaş hayvan sayısındaki ciddi azalmaya dikkat çekerek bu düşüşün ithalata rağmen engellenemediğini belirtti. “Son 2,5 yılda küçükbaş hayvan sayısı 5 milyon azaldı” Ediz Ün, "2020 yılında büyükbaş hayvan sayımız 18,2 milyon iken, bu yılın ilk yarısında sayı 16,6 milyona düştü. Üç buçuk yılda tam 1,6 milyon büyükbaş hayvan kaybettik. Küçükbaş hayvan sayımız da aynı şekilde düşüş gösterdi; 2021 yılında 75,5 milyon olan küçükbaş hayvan varlığımız, bugün 70,5 milyona geriledi. Son 2,5 yılda küçükbaş hayvan sayısı 5 milyon azaldı. Bu, tarım ve hayvancılıktaki yapısal sorunların bir göstergesidir” dedi. “İthalata rağmen hayvan sayımızı artıramıyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir” Ün, “Oysa aynı dönemde 197 bin 396 büyükbaş hayvan ithal edildi. Bu sayıyı da eklediğimizde toplamda 225 bin 719 büyükbaş hayvan kaybettik. İthalata rağmen hayvan sayımızı artıramıyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir” diye ifade etti. “İthalat, hayvancılığın sorunlarını çözmez, sadece günü kurtarır” Ediz Ün ithal hayvancılığın sorunları çözemeyeceğine değinerek şunları söyledi: “Bugün büyükbaş hayvan varlığımızın yarısından fazlası ithal. AKP döneminde toplamda 6,9 milyon büyükbaş, 3,2 milyon küçükbaş hayvan ile 384 bin ton et ithal edildi ve buna 11,5 milyar dolar ödendi. Ancak ithalat, hayvancılığın sorunlarını çözmez, sadece günü kurtarır. Taşıma suyla değirmen dönmez.” Ün, CHP iktidarında küçük aile işletmelerini destekleyeceklerini ve hayvan varlığını artıracaklarını belirtti. “Yem maliyetlerini düşürmek için meraları ıslah edeceğiz ve bir daha bu topraklarda ne ithal hayvan ne de ithal et göreceksiniz. Emekliler sofrasında et göremiyorsa, çocuklarımız yeterince et ve süt tüketemiyorsa, bunun sorumlusu saray yönetimidir. İlk seçimle bu düzeni değiştireceğiz” diye ifade etti.

Hatay'da çobanlar 30-40 bin TL maaş talep ediyor Haber

Hatay'da çobanlar 30-40 bin TL maaş talep ediyor

Hatay'da kavurucu sıcaklar altında çobanlık yapan üreticiler, hem sıcak havaların hem de yüksek maaş taleplerinin zorluklarıyla mücadele ediyor. Türkiye'nin önemli tarım ve hayvancılık bölgelerinden biri olan Hatay'da, özellikle depremin ardından hayvancılık faaliyetleri devam ediyor. Ancak, 40 dereceyi bulan hava sıcaklıkları, çobanlar için büyük bir yük oluşturuyor. Yüksek Maaş Talepleri Çoban Bulmayı Zorlaştırıyor Kırıkhan ilçesi Karadurmuşlu Mahallesi'nde hayvancılıkla uğrayan çobanlar, yüksek maaş talepleri nedeniyle çoban bulmakta güçlük çekiyor. Küçükbaş hayvancılık yapan Şevket Taşkıran, çoban bulamamanın zorluklarını ve yüksek maaş taleplerini şöyle özetliyor: "Hayvan otlatıyoruz, havalar sıcak. Sıcak hava çok bunaltıyor. Hayvanları saat 5'ten aşağıya çıkartmıyoruz. Yem çok pahalı, sıcaklık keçilerin sütünü etkiliyor. Çoban bulmakta zorlanıyoruz. Çobanlar bana 30-40 bin TL maaş talep ediyor, bu parayı nasıl vereceksin? 20 bin TL'ye bile çoban bulmak zor. Çobanlık çocuk işidir, ama bu parayı kabul etmiyorlar." Sıcak Hava Koşullarında Zorluklar Şevket Taşkıran, sıcak havalarda hayvanlarını korumak için ağaçların ve duvarların dibinde sığınmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. “Kafama şalımı bağlamasam yürüyemiyorum. Çoban bulamıyorum, bu yüzden hayvanları kendim otlatıyorum” diyor. Sıcaklıkların Artışı ve Depremin Etkileri Cemil Akman ise, hayvancılık ve sıcak hava koşullarının zorluklarını vurguluyor: “Hayvancılık çok zorluyor. Sıcaklıklar her zaman 40 derecenin üstünde oluyor. Bu yıl daha fazla sıcak var, özellikle depremden sonra sıcaklık daha da arttı.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.