TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hava Kirliliği

İLKHABER-Gazetesi - Hava Kirliliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hava Kirliliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Karakaya: Kentleri yönetebilmek ve dünyamızı koruyabilmek adına akıllı şehir uygulamalarına geçmemiz gerekiyor Haber

Karakaya: Kentleri yönetebilmek ve dünyamızı koruyabilmek adına akıllı şehir uygulamalarına geçmemiz gerekiyor

Dünya genelinde yapılan araştırmalar hava kirliliğinin, insan sağlığı üzerinde giderek artan bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. 2024 Haziran ayında yayınlanan State of Global Air (SoGA) raporuna göre hava kirliliğinin, 2021 yılında dünya çapında 8,1 milyon insanın ölümüne yol açarak en yaygın ikinci ölüm riski olduğunu ortaya koydu. SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya hava kirliliğiyle mücadelede akıllı şehirlerin rolüyle ilgili olarak değerlendirmede bulundu. 2021 Yılında hava kirliliği 8,1 milyon insanın ölümüne yol açtı   Sağlık Etkileri Enstitüsü‘nün (HEI) 2024 Küresel Hava Durumu raporu, dünya genelinde hava kalitesinin durumunu ve hava kirliliğinin sağlık etkilerini analiz etti. UNICEF iş birliği ile hazırlanan Küresel Hava Durumu raporu, 1990-2021 yıllarında 200'den fazla ülke ve bölgede havadaki kirlilik seviyelerini ve kirlilikle bağlantılı hastalık verilerini paylaşıyor. Rapor, 2021 yılında dünya çapında 8,1 milyon insanın ölümüne yol açan hava kirliliğinin yüksek tansiyondan sonra en yaygın ikinci ölüm riski olduğunu gösteriyor. Hava kirliliğinin yol açtığı hastalıkların yüzde 90'ını kalp hastalıkları, felç, diyabet, akciğer kanseri ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar oluşturuyor.   Hava kirliliğini önlemenin yolu akıllı şehir teknolojilerinden geçiyor Akıllı şehir teknolojileri, hava kirliliği ile mücadelede önemli bir rol oynuyor. Bu teknolojiler, çevre dostu uygulamaları ve hava kalitesini izleyen sistemleri entegre ederek şehirlerin daha sürdürülebilir ve yaşanabilir hale gelmesine yardımcı oluyor. İşte bu bağlamda akıllı şehir teknolojilerinin hava kirliliğini engellemesi konusunda sensörler ve IoT teknolojileri kullanılarak hava kalitesi izleme sistemleri kuruluyor. Şehir genelinde yerleştirilen sensörler, hava kalitesini sürekli izleyerek veri topluyor ve bu veriler, kirlilik kaynaklarını belirlemek ve hızlı müdahalelerde bulunmak için kullanılıyor. Dünyada bazı metropollerde elektrikli otobüsler ve trenler gibi düşük emisyonlu toplu taşıma araçlarının entegrasyonu, fosil yakıt kullanımını ve dolayısıyla hava kirliliğini azaltmak için kullanılıyor. Trafik sıkışıklığını azaltmak için dinamik trafik yönetim sistemleri kullanılarak araç trafiği optimize edilebiliyor. Bu, motorlu araçlardan kaynaklanan emisyonları azaltmaya yardımcı oluyor. Şehir planlamasında özellikle yaya ve bisiklet yollarına öncelik verilerek, motorlu araç kullanımını azaltmak hedefleniyor   Ülkemizde ve dünyada kullanımı günden güne artan güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak hava kirliliğini azaltıyor. Binalarda enerji verimliliğini artıran akıllı teknolojiler, enerji tüketimini ve dolayısıyla kirletici emisyonları azaltıyor. Akıllı şehir planlaması ile şehir içinde yeşil alanların artırılması, karbon emisyonlarını azaltıyor ve hava kalitesini iyileştiriyor. Şehir planlamasında özellikle yaya ve bisiklet yollarına öncelik verilerek, motorlu araç kullanımını azaltmak hedefleniyor. “Hava kirliliği tüm dünya insanlarının ortak bir problemi olarak karşımızda yer alıyor” Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 44 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya, “Hava kirliliği tüm dünya insanlarının ortak bir problemi olarak karşımızda yer alıyor. 2021 yılında 8,1 milyon kişinin ölümüne neden olan hava kirliliği kronik hastalıklarla mücadele eden birçok insan için büyük risk teşkil ediyor. Bu durum sağlık sistemleri, ekonomiler ve toplumlar üzerinde büyük baskılar oluştururken dünya üzerinde milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor. Tüm dünyada kentleşme büyük bir hızla atarken karbon emisyonuna yol açan en önemli etken de kent yaşamı olarak öne çıkıyor. Kentlerin büyük hızla büyüyeceğini düşündüğümüzde, bu kentleri yönetebilmek ve dünyamızı koruyabilmek adına akıllı şehir uygulamalarına geçmemiz gerekiyor. Akıllı şehir uygulamalarıyla bu büyük probleme dur demek mümkün olacak. Londra'da trafik yoğunluğunu yönetmek ve emisyonları azaltmak için akıllı trafik ışıkları ve sensörler kullanıldığını, Kopenhag'da karbon nötr bir şehir olma hedefiyle bisiklet yolları ve yeşil enerji projelerini, uzak doğuda akıllı hava kalitesi izleme sistemleri ve veri analitiği kullanarak kirlilik seviyelerini izleyip halka gerçek zamanlı bilgiler sağlandığını görüyoruz. Tüm dünya şehirlerinde akıllı şehir teknolojileriyle planlamalar yapılmalı ve hava kirliliğinin ve bu nedenle gerçekleşen ölümlerin hızla engellenmesi sağlanmalıdır” diyerek ifade etti.

Çevre kriterlerini karşılamayan eski araçların Madrid'de dolaşımı yasaklandı Haber

Çevre kriterlerini karşılamayan eski araçların Madrid'de dolaşımı yasaklandı

Avrupa'daki büyük şehirler içinde hava kirliliği sorununun en fazla yaşandığı yerlerden biri olan Madrid'de, dizelde 2006, benzinli de 2000 yılından eski araçların dolaşıma çıkmasına yasak getirildi. Madrid Belediyesinin aldığı kararla 1 Temmuz'dan itibaren yürürlüğe giren uygulama gereği, dizelde 2006 ve benzinli de 2000'den eski araçlar ile Madrid'de 1 Ocak 2022'den sonra ikametgahı başlayan, taşıt vergi pulu bulunmayan veya dışarıdan gelen eski araçların kent trafiğine girmesi yasaklandı. Çevre kirliliği önlemleri kapsamında Mayıs 2021'den bu yana Madrid'de kent merkezi için belirlenen "düşük emisyonlu bölge" ile "M-30" adlı merkeze en yakın çevre yolunu kapsayan trafik alanında dolaşımları engellenen eski araçlara, yasağa uymamaları halinde 200 avro para cezası (erken ödemede 100 avro) verilecek. Belediye, çevre kriterlerini karşılamayan araçların kontrolünü yapmak için kent merkezine ve M-30 çevre yolu üzerine 500 kamera yerleştirildiğini duyurdu. Yeni uygulamanın, 400 bine yakın eski aracın kente girişini engellemesi öngörülüyor. "Düşük emisyonlu bölgeler" uygulaması Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde çevre kirliliğini önlemek için belirlenen "düşük emisyonlu bölgeler" uygulaması yaklaşık 320 kentte uygulanıyor. Madrid, çevreye zararlı gazları azaltmak ve nitrojen dioksiti metreküp başına 40 mikrogram olan minimum seviyeye getirmek için 1999-2010 döneminde sürekli olarak AB'den uyarılar almıştı. Madrid Belediye Başkanı Jose Luis Martinez Almeida, Ocak 2023'te yaptığı açıklamada, "Madrid nihayet nefes alıyor" diyerek, nitrojen dioksit verilerinin düştüğünü duyursa da çevre kirliliğine karşı önlemlerde Madrid, AB kriterlerini halen tam olarak yerine getirmiyor.

Prof. Dr. Zaimoğlu: Haber

Prof. Dr. Zaimoğlu: "Perşembe günü hava kalitesi çok düşük olacak, kronik hastalar dikkat"

Adanalıların, kışla birlikte akşam saatlerinde sobalardan çıkan yoğun dumanın etkisi altında adeta nefes almakta zorlandığını belirten Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Zeynep Zaimoğlu, “Odun ve kömür sobaları doğal gaza oranla 3 kat daha kirlilik etkisine sahiptir. Dolayısıyla da konutlarda özellikle kış mevsiminde odun ve kalorifik değeri düşük kömürlerin yakılmasının hava kirliliği ve partikül maddenin artması açısından olumlu bulmuyorum. Özellikle Adana şartlarında söz konusu olduğunda topografik birtakım olumsuzluklarda devreye giriyor. Adana yükselti anlamında bir ova özelliği taşıdığı ve sırtını da Toros dağlarına verdiği için buradaki hava kirliliği ne yazık ki kentin üzerinde kalıyor ve hava kirliliğiyle bağlantılı bütün parametrelerin artmasına sebep oluyor. Onun için kış mevsiminde doğal gaz ya da kalorifik değeri yüksek yakıtların yakılması öncelikli olarak tercih edilmelidir” diye konuştu. "Perşembe günü hava sınır değerinin 104'e ulaşmasını bekliyoruz" Zaimoğlu, "Hava kirliliği ile ilgili birtakım değerler söz konusu. Şu anda Adana için bu değer birtakım istasyonlara göre 93 görünüyor. Bunun anlamı özellikle hassas solunum yolu problemi olan insanlar için dikkatli olmalarını gerektirecek miktar. Perşembe günü kentteki havanın partikül maddeler, karbonmonoksit, kükürt dioksit, azot dioksit ve ozon değerlenin ortalama hava kalite indeksinin 104'e ulaşmasını ve hava kalitesinin çok daha kötü olmasını bekliyoruz. 104'e ulaştığında bu değer solunum yolu problemi olan vatandaşlarımızın son derece dikkatli bir biçimde maske kullanmalarını öneriyoruz" diye konuştu. "İnsan sağlığı tehlikeye giriyor" Oturduğu mahallede yoğun bir soba kullanımı olduğunu anlatan Mustafa Güngör, "Duman ve sis bulutu kaplanmış gibi sokaklar, evden çıktığımda bildiğiniz soluduğum anda öksürük tutuyor, yakıyor genzi. Adana'daki bu duman ve koku sağlığa zarar veriyor ve ciddi anlamda bir hava kirliliği. Bu konuda yaptırım uygulanmalı, denetlenmeli ve gereken neyse o yapılmalı. Özellikle insan sağlığı için" dedi. "Kalitesiz yakıtlardan şikayetçiyiz" Uğur Odak isimli vatandaş ise soba dumanı nedeniyle nefes alıp verirken zorlandıklarını belirtti. Odak, "Genelde akşam saatlerinde özellikle insanların soba yakmalarından dolayı bir sis perdesi iniyor ve nefes alamaz hale gelebiliyoruz. Bu konuda şikayetçiyiz. Bilinçli bir şekilde yaktığımız yakıta dikkat edersek böyle bir şeyin önüne geçebileceğimizi düşünüyorum. Ama şu durumda hem sağlığımız açısından hem evlerimizin içi iz oluyor, duman doluyor. Sadece dışarı değil içerideki yaşam kalitemizi de düşürüyor. İnsanların da ısınmak için bir şeyler yapmaları gerekiyor. Şu anki ekonomik durumdan dolayı başka alternatif kalmadığından sadece odun ya da kömür değil başka şeyler de yakıyor olabilirler. Onunla ilgili de bir şey diyemiyoruz ama insan için de dünya için de hayvanlar için de zararlı bir durum, oluşan sis perdeleri ve dumanlar" ifadelerini kullandı.

İstanbul havasının nano partikül haritası çıkarılıyor Haber

İstanbul havasının nano partikül haritası çıkarılıyor

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülkü Alver Şahin, İstanbul'daki hava kirliliğinin kaynaklarını partikül madde özelinde ortaya koymak amacıyla Türkiye'de ilk kez nano boyutlu partiküllerin çok geniş aralıkta sayımı üzerinde çalıştıklarını kaydetti.Hava kirliliği, atmosferde bulunan partikül veya kirletici gaz yoğunluğunun canlıların sağlığına zarar verecek veya maddi hasar oluşturacak duruma erişmesi şeklinde tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre hava kirliliği dünya genelinde her yıl 7 milyon kişinin ölümüne neden oluyor. Bu nedenle hava kirliliğinin tespitine, nedenlerine ve sonuçlarına yönelik bilimsel araştırmalar önem kazanıyor."Kentsel Alanlarda Geniş Aralıkta Partikül Madde Boyut Dağılımı Kullanılarak Partikül Oluşum Mekanizmasının ve Hava Kirliliği Kaynaklarının Araştırılması: İstanbul Örneği" başlıklı araştırmayı hayata geçiren Şahin, çalışmanın detayları hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.Türkiye’de ilk kez, nano boyutlu partiküllerin çok geniş aralıkta sayımı üzerinde çalıştıklarını belirten Şahin, araştırmanın temel amacının İstanbul atmosferindeki nanopartikül dinamiğini anlamak, incelemek ve hava kirliliğinin kaynaklarını partikül madde özelinde ortaya koymak olduğunu söyledi.Bakanlık ve belediyelerin işlettiği hava kirliliği istasyonlarından kirliliğin izlenmesi ve tespitinde kullanılan PM10 ve PM2,5 ile kükürtdioksit, azot dioksit, karbonmonoksit ve ozon gibi kirleticilere dair verileri aldıklarını aktaran Şahin, partikül maddenin içerisinde bulunan yanmamış karbon türevlerini temsil eden siyah karbonu da iklim değişikliğinde karbondioksitten sonra en fazla ısıtma etkisi olan parametre olması nedeniyle araştırma kapsamında ölçümlediklerini bildirdi.İstanbul'da üç noktada ölçüm yaptıklarını anlatan Şahin, bunlardan birinin, tüm kentin hava kalitesinin homojen bir karışımı olarak gördükleri Maslak, ikincisinin kentin hava kirliliğini temsil eden Alibeyköy ve üçüncüsünün trafik kaynaklı kirliliğin özelliklerini belirleyebildikleri Aksaray olduğunu belirtti.Şahin, bu ölçümler doğrultusunda elde ettikleri veriler hakkında şu bilgileri paylaştı:"İstanbul'da 10 nanometre ile 30 mikron aralığında 1 santimetreküp içerisinde toplamda 10 bin ile 20 bin adet partikül madde tespit ettik. Bu sayılan partikül maddenin yaklaşık yüzde 80'inden fazlası nano boyutlu partiküller yani ultra ince partiküller. Dünyanın en kötü hava kalitesine sahip ilk 3 şehri, ilk sırada Delhi olmak üzere Hindistan'da, en temiz hava kalitesine sahip şehirler ise ABD ve Kanada'da bulunuyor. En kötü hava kalitesine sahip Delhi'de yıllık ortalama PM2,5 değeri 150'yi aşarken Miami ve Toronto gibi en temiz hava kalitesi olan şehirlerde ortalama 7-8 PM2,5 ölçülüyor. İstanbul'da genel ortalama, yıllık 20-25 PM2,5 ölçülen Londra, Paris, Madrid, Barselona gibi Avrupa şehirleriyle hava kalitesi bakımından benzerlik gösteriyor."1 mikronun altındaki nanopartiküllerin iklim değişikliği ve insan sağlığı için bir tehdit olduğuna ve son yapılan çalışmalara göre bu nanopartiküllerin beyne hatta anne fetüsüne kadar girebildiği, aynı zamanda Alzheimer hastalığının da sebeplerinden biri olabileceği üzerine güçlü kanıtlar ortaya konduğuna dikkati çeken Şahin, 1 yıl boyunca belirlenen 3 noktada ölçümlere devam edeceklerini ve projenin çıktılarını politika geliştiricilere sunarak hava kirliliğinin kontrolü ve önlenebilmesi açısından kullanılabilir bir tavsiyeye dönüştürmek istediklerini dile getirdi.Emisyon kaynakları dışında, hava kirliliğinin önemli etkenlerinin topografik ve meteorolojik koşullar olduğunu, bu nedenle her şehrin hava kalitesinin kendi özelinde değerlendirilerek bu kapsamda azaltım planları oluşturulması gerektiğini vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:"Sürecin sonucunda çıktılarımızdan bir tanesi olarak, atmosferik dinamiği anlamaya çalışacağız yani biz atmosferdeki nanopartiküllere maruz kalırken bunların esas kaynakları insan faaliyetleri mi yoksa atmosferdeki birtakım dönüşüm dinamik reaksiyonlar mı, bunun çözümlemesini yapmış olacağız. İkincisi, seviye belirlemiş olacağız, diğer mega kentlerle daha iyi karşılaştırılabilir bir sonuç elde edeceğiz. Üçüncüsü, kaynakları tek tek tanımlamış olacağız. Yüzde kaçı hangi kaynaktan geliyor, net bir şekilde ortaya koyacağız."

Yerli hava kirliliği sensörleri daha yüksek çözünürlükte veri sağlayabilecek Haber

Yerli hava kirliliği sensörleri daha yüksek çözünürlükte veri sağlayabilecek

TÜBİTAK 1501 Sanayi AR-GE Projeleri kapsamında desteklenen "Hava Kirliliği Ölçümü İçin Floresans Tabanlı Gaz Sensörü Mimarisinin Geliştirilmesi" projesi, Türkiye'de ilk kez hava kirliliği sensörü geliştirmek amacıyla başlatıldı. Şahin ve Gelir'in danışmanlığındaki projenin sanayi yürütücülüğünü Innovathink Mühendislik üstleniyor. Projeyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şahin, temel amaçlarının hava kirliliğinin ölçümünde kullanılan ithal sensörlere alternatif, daha uygun maliyetli, muadillerine göre daha hızlı sonuç alabilecekleri ve yeni nesil bir sensör teknolojisi geliştirmek ve bunu yerli ve milli imkanlarla yapmak olduğunu anlattı. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine atıfla, her yıl yaklaşık 7 milyon insanın hava kirliliğine bağlı sebeplerle hayatını kaybettiğini aktaran Şahin, görülmeyen kirlilik olarak nitelendirilen hava kirliliğinin izlenebilmesi için Türkiye'de 360 dolayında hava kirliliği ölçüm istasyonu bulunduğunu fakat Türkiye gibi büyük bir coğrafya için bu sayının yeterli olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Şahin geliştirdikleri sensörler kullanılarak mekansal hiper lokal boyutta ölçümler yapılabileceğini ve insanların doğrudan maruz kaldığı kirletici gazların tespit edilebileceğini sözlerine ekledi. - Düşük maliyet, yüksek kararlılık ve daha yüksek çözünürlük Prof. Dr. Ali Gelir, sensörün havadaki birçok gaz bileşenini algılayabilecek bir teknolojiye sahip olduğunu, proje kapsamında özellikle hava kirliliğinde önemli olan azot dioksit ve ozon ölçümüne odaklanıldığını belirtti. Gelir, şu bilgileri paylaştı: "Kimyasal, optik ve farklı türde sensörler hava kirliliği ölçümü için kullanılıyor ancak bunların kararlılık, kullanım ömrü ve maliyet açısından bazı dezavantajları bulunuyor. Bizler bu dezavantajları minimize edecek daha farklı bir yöntemle sensör geliştiriyoruz. Floresans tabanlı, hem maliyet hem tepki hem de kullanım ömrü açısından benzerlerine göre daha iyi performans gösteren sensör tipi üzerinde çalışıyoruz." Geniş bir coğrafyada yüksek mekansal çözünürlükte ölçüm yapabilmek için sensörlerin uygun maliyetli olması gerektiğini fakat halihazırda kullanılan teknolojilerin maliyetinin yüksek olduğunu vurgulayan Gelir, geliştirdikleri sensör sayesinde düşük maliyetle, yüksek kararlılıkta ve birçok noktada yüksek çözünürlükte ölçüm yapmanın mümkün olacağını ifade etti. - "6-12 ay içinde prototipi ortaya koyacağız" Sensörün, havadaki gazları, moleküler yapıların ışık yayma özelliğinden faydalanarak tespit edeceğine ve bu yönüyle hava kirliliği ölçümünde kullanılan mevcut elektrokimyasal sensörlerden farklı olduğuna dikkati çeken Gelir, üretim süreci hakkında şunları söyledi: "Çalışmanın ilk aşaması moleküllerin sentezlenmesiyle başlıyor. Sentez sonrası bu molekülleri özel bir altlık üzerine kaplıyoruz. Kaplama sonrası kurutma aşaması geliyor. Malzememizi donduruyoruz ve donmuş haldeyken bunları kurutuyoruz. Bunun en önemli sebebi gözenekliliği korumak. Sonrasında lazer dağlama aşaması var. Bu aşamada sensör üzerinde desenler oluşturulabiliyor böylece sensörün kullanım ömrü artırılabiliyor. Son aşama olan paketleme aşamasında sensör, bir kılıfın içine yerleştiriliyor ve orada artık gazla etkileşmesi sonrası veriler alınmaya başlıyor." Moleküllerin, laboratuvar testlerini tamamlayarak doğruluklarını ve kararlılıklarını gösterdiklerini anlatan Gelir, 6 ila 12 aylık bir sürede paketlenmiş sensörün prototipini ortaya koyacaklarını bildirdi.

Hava kirliliğini azaltmanın yolu fosil yakıt kullanımını bırakmaktan geçiyor Haber

Hava kirliliğini azaltmanın yolu fosil yakıt kullanımını bırakmaktan geçiyor

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) Koordinatörü Deniz Gümüşel, Türkiye'de hava kirliliğinin en fazla yaşandığı kentlerdeki durumun başlıca nedenlerinden birinin kömür kullanımı olduğunu, fosil yakıtlar terk edildiği ölçüde bu kentlerde yaşayanların daha temiz bir hava soluyacaklarını kaydetti. Birleşmiş Milletlerin, hava kalitesini iyileştirmeye dönük çalışmaları teşvik etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Aralık 2019'da gerçekleştirdiği 74'üncü oturumunda aldığı kararla her yıl 7 Eylül, "Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü" olarak kutlanıyor. THHP tarafından hazırlanan ve Türkiye'de hava kalitesinin karnesi niteliğindeki "Kara Rapor", 34 ilde yapılan ölçümler sonucunda bu kentlerin hava kalitesine dair ayrıntılı veriler içeriyor. Sonuncusu bu yılın mart ayında yayımlanan raporda, 2022'de havası en kirli 5 kent olarak sıralanan Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya'da yıllık partikül madde değerleri ortalamasının, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği kılavuz değerinin 5 ila 8 katı, ulusal limit değerinin üstünde hava kirliliği ölçülen gün sayısının ise 200'den fazla olduğu tespitine yer verildi. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, nem, sıcaklık gibi fiziki değerlerin ve toz gibi bazı kirleticilerin sınır değerlerin üzerinde olup olmamasıyla hava kalitesinin belirlendiğini, fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkan azot dioksit, kükürt dioksit, ağır metaller ve partikül maddeler gibi kimyasalların temel hava kirleticileri olduğunu söyledi. Birbirinin üzerine yapışmış, birden çok madde, molekül ve atomdan oluşan toz taneciğine partikül madde denildiğini ve bu maddenin hava kalitesini belirleyen unsurların başında geldiğini aktaran Gümüşel, şöyle devam etti: "Bir insanın günde soluyabileceği maksimum kirletici miktarının günlük ortalama 40 mikrogram olması gerekiyor. 'Partikül madde 10' miktarı Batman'da 108,57, Iğdır'da 98,18, Ağrıda 85,97, Şırnak'ta 75,77 ve Malatya'da 70,43 mikrogram metreküp. En düşüğüne, Malatya'ya bakalım; 70 mikrogram dedik. Bizim sınır değerimiz neydi? 40 mikrogram. Malatyalılar yıl boyu, her gün yaklaşık bunun 1,8 katı civarında kirli hava soluyor. Bizim mevzuatlarımız 'Bu sınır, yıl boyunca sadece 35 gün aşılabilir.' diyor. Oysa bakıyoruz Batman'da bu, 200 günün üzerinde. Yani Batmanlılar her 3 günden 2'sinde kirli hava soluyor." Türkiye'deki 47 ilde hava kalitesine dair değerlendirme yapabilecek veri olmadığına ve bu nedenle bu kentlerden veri elde edilebilmesi durumunda, hava kirliliği sıralamasının değişebileceğine dikkati çeken Gümüşel, havası en kirli 5 kentteki durumun özellikle sanayi ve konutlarda kömür kullanımından kaynaklandığı değerlendirmesinde bulundu. Gümüşel, "Fosil yakıtlardan kurtulduğumuz ölçüde Batman, Şırnak, Ağrı, Malatya ve Iğdır illerindeki yurttaşlarımız da temiz hava hakkını sonuna kadar kullanabilecekler." dedi. - Hava kirliliği, Türkiye'de ölüme neden olan riskler arasında beşinci sırada Hava kirliliğinin, Türkiye'deki ölüm nedenleri arasındaki yerinin son 10 yılda bir basamak artarak beşinci sıraya yükseldiğini bildiren Gümüşel, "Türkiye’de 2021 yılında hava kirliliği yüzünden en az 42 bin erken ölüm yaşandı. Batman'da ise 2021 yılı içerisinde ölen her 100 kişiden 31'i hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Yani neredeyse her 3 kişiden birinin ölüm nedeni hava kirliliği. Bu çok yüksek bir rakam." ifadelerini kullandı. Türkiye'de doğal gaz kullanımının artmasıyla kömürden kaynaklı kirleticilerin azaldığını, bununla birlikte bir başka kirletici olan azot oksitlerin öne çıktığını kaydeden Gümüşel, "Azot oksitler, doğal gaz yandığı zaman ve çok önemli bir kısmı da ısınmadan ve araçlardan kaynaklı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla hava kirliliğini tamamen ortadan kaldırabilmek için aslına bakarsanız her türlü fosil yakıttan vazgeçmemiz gerekiyor." değerlendirmesini yaptı. Ulaşımda elektrikli araçların kullanımının artmasının hava kirliliğinin azaltılmasında önemli bir rol oynayacağının altını çizen Gümüşel, özel araç kullanımının azaltılmasını ve toplu taşıma kullanımının arttırılmasını sağlayacak girişimlerde bulunulması gerektiğini dile getirdi. Trafiğin yoğun olduğu ya da ısınma için kömür kullanımının arttığı saatlerde dışarıda bulunmamaya dikkat edilmesi önerisinde bulunan Gümüşel, spor yapılırken özellikle taşıt trafiğinin olmadığı bölgelerin tercih edilmesiyle hava kirliliğine maruziyetin azaltılabileceğini sözlerine ekledi.

Hava kirliliği artan Türkiye'de iç hava kalitesi önem kazandı Haber

Hava kirliliği artan Türkiye'de iç hava kalitesi önem kazandı

İSTANBUL (AA) - Türkiye'deki hava kirliliğinin artması, iç hava kalitesini daha da önemli hale getirdi.Daikin açıklamasına göre, Temiz Hava Hakkı Platformu'nun (THHP) yayımladığı "Kara Rapor 2022" raporu, Türkiye'deki hava kalitesinin karnesini ortaya koydu.Rapora göre, Türkiye'de 2021 yılında 42 binden fazla kişi hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybetti. Raporda, Türkiye genelinde hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kılavuz değerlerinin 4 katına çıktığı belirtildi.Hava kirliliğinin Türkiye genelinde tüm yaşlar için ölüme ve sakatlığa yol açan ilk 10 risk arasında 2009'da 6'ncı sıradayken, 2019'da 5'inci sıraya yükseldiği hatırlatıldı.Hava kirliliğinin kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklarla birlikte ruh sağlığı ve uyku düzeninde olumsuzluklara yol açtığına ve Türkiye'nin açık hava kalitesi karnesinin her geçen yıl kötüleştiğine dikkati çeken uzmanlar, iç mekan hava kalitesine de vurgu yapıyor. Bu durumda iç ortamların hava kalitesini artırmaya yardımcı, hepa filtresi olan hava temizleme cihazlarının kullanımı daha da önem kazanıyor.Daikin, patenti kendisine ait flash streamer teknolojisine ve elektrostatik hepa filtreye sahip hava temizleme cihazlarıyla kullanıcılara temiz hava imkanı tanıyor.- En yenilikçi hava temizleme teknolojisiDaikin'in üstün flash streamer teknolojisine ve elektrostatik hepa filtreye sahip hava temizleme cihazları ve bu cihazların en yenisi MC30Y, kullanıcılara kaliteli hava sunuyor.Flash streamer teknolojisi; yüksek hızlı elektronlarla toz, polen, küf, koku gibi istenmeyen faktörlerin moleküllerini ayrıştırarak yok edilmesi esasına dayalı olarak çalışıyor. Bu teknoloji sayesinde partiküller daha ilk aşamada yok olmaya başlıyor. Daikin hava temizleme cihazları, elektrostatik hepa filtreyle de güçlerini üst düzeye çıkarıyor. 0,3 mikron partiküllerin yüzde 99,97'sini yakalayan elektrostatik hepa filtrenin diğer hepa filtrelere göre daha düşük basınç kaybı özelliği bulunuyor. Bu da daha iyi temiz hava anlamına geliyor.Bir insan saç telinin 50-70 mikron, bir kum tanesinin ise 90 mikron çapında olduğu göz önüne alındığında, Daikin hava temizleme cihazlarının küçük partikülleri yakalamadaki teknolojik üstünlüğü ortaya çıkıyor. Cihazlar için tasarlanmış filtreler, 10 yıl süreyle kullanılabiliyor ve tüketiciler, bu 10 yıl boyunca filtre değişim maliyetinden etkilenmiyor.- Nem verme ve sessiz çalışma özelliğiyle öncüDaikin hava temizleme cihazları su haznesi destek özelliği sayesinde iç ortam havasında ideal nem oranı sağlıyor. Bu özelliği sunan ürünlerden biri olan MCK55W hava temizleme cihazı, hava kuruluğuna ve zararlı partiküllere karşı koruma için güçlü nemlendirme sunuyor; cildi, boğazı ve burun deliklerini kuruluğa karşı korumada destekleyici bir teknolojik ürün olarak öne çıkıyor.Daikin, daha az hacim kaplayan ve daha hafif ürünleriyle de evler, ofisler, hastane odaları, kreşler, sınıflar, toplantı odaları gibi alanlara uygun büyüklüklerde cihazlar sunuyor. 19 Db(A) sessizliğinde çalışan hava temizleme cihazları, kullanıcılara konforlu kullanım sağlıyor.Şirket, iç ortamda hava kalitesini artırmaya yönelik ürünlerini geliştirirken, çevreyi koruma sorumluluğuyla tüm politika, uygulama ve süreçlerinin merkezine çevresel sürdürülebilirliği koyuyor. 2050'ye kadar tüm faaliyetlerinde, sattığı ürün ve çözümlerinde sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmeyi hedefleyen Daikin, geri dönüşümü ve yeniden kullanımı kolay olan R-32 soğutucu akışkanını ürünlerine adapte ediyor, yüksek enerji verimliliği sağlayan ve ozon tabakasına zarar vermeyen R-32 soğutucu akışkanını klimalarda kullanıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.