TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#grip

İLKHABER-Gazetesi - grip haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, grip haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana’da havalar soğuyunca vatandaşlar aktarlara akın etti Haber

Adana’da havalar soğuyunca vatandaşlar aktarlara akın etti

Adana’da kış mevsiminin etkisini göstermesiyle birlikte, vatandaşlar grip ve soğuk algınlığına karşı doğal çözümler aramaya başladı. Bağışıklık sistemi düşük olanlar, aktarlara akın ederek, grip ve soğuk algınlığından korunmak amacıyla doğal bitkilerle hazırlanan kış çaylarına yöneldi. Adana’da uzun yıllardır bitki ve doğal ürünler satan Mehmet Bey, kış aylarında en çok tercih edilen bitki çayları hakkında bilgi verdi ve bağışıklık güçlendirici karışımlarının vatandaşlar için şifa kaynağı olduğunu belirtti. “Kış aylarının en sevilen bitki çaylarından biridir” Mehmet bey, “Öncelikle Ihlamur çayından bahsetmek istiyorum. Kış aylarının en sevilen bitki çaylarından biridir. Bağışıklık sistemini güçlendirmeye, öksürüğü kesmeye ve soğuk algınlığı semptomlarını hafifletmeye yardımcı olur müşterilerimiz tarafından en çok sevilen çaylardan bir tanesidir. Kuşburnu çayı ise C vitamini açısından zengindir. Zencefil çayı tek başına bile faydalı olan bir çaydır. Mide bulantısını gidermeye ve ağrıları azaltmaya yardımcı olur. Nane limon çayı herkes tarafından bilinen bir çayımızdır fakat hiç eksik etmememiz gereken ve içmemiz gereken kış çaylarımızdan bir tanesidir. Soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıkları önlemeye, öksürüğü kesmeye ve boğaz ağrısını gidermeye yardımcı olur. Papatya çayı, içerdiği bileşenler sayesinde oldukça etkili bir antibakteriyel olarak biliniyor. Kışın sıkça karşımıza çıkan soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı gibi şikâyetleri azaltmaya yardımcı olduğu kadar bağışıklık sistemini güçlendirmek için de tüketilebiliyor” şeklinde konuştu.

Gripten uzak kalmanın yolları Haber

Gripten uzak kalmanın yolları

Grip, özellikle mevsim geçişlerinde sıkça görülen ve hızlı bir şekilde yayılan viral bir enfeksiyon olarak biliniyor. Her yıl milyonlarca insanı etkileyen bu hastalık, genellikle kış aylarında daha yaygın hale geliyor. Gripten korunmak için alınabilecek bazı basit ama etkili önlemler de bulunuyor. Gribe karşı alınması gereken önemli önlemler Grip aşısının hastalığa karşı en etkili korunma yöntemlerinden biri olduğunu belirten uzmanlar, her yıl yenilenmesi gereken aşının, vücudun virüse karşı bağışıklık kazanmasına yardımcı olduğunu, özellikle yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve hamilelerin bunu ihmal etmemesini öneriyor. Sağlıklı beslenmenin de önemine dikkati çeken uzmanlar, "Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için dengeli ve besleyici bir diyet uygulayın. C vitamini açısından zengin meyve ve sebzeler tüketmek, bağışıklık sisteminizi destekler. Bunun yanı sıra düzenli uyku, vücudun dinlenmesine ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Kapalı alanlarda havalandırma yaparak havadaki virüs yoğunluğu da azaltılabilir" uyarısında bulunuyor. Acil Tıp Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Ekmekyapar da, alınabilecek basit ama etkili yöntemlerin uygulanmasıyla gripten ve olası komplikasyonlardan korunmanın mümkün olduğunu söyledi. Sağlıklı beslenme ve yeterli dinlenmenin yanı sıra hijyen kurallarına uymak ve kalabalık ortamlardan uzak durulmasının önemine vurgu yapan Doç. Dr. Ekmekyapar, "Ellerinizi düzenli olarak sabun ve suyla yıkamak, grip virüsünün yayılmasını önlemek için kritik öneme sahiptir. Özellikle kalabalık ortamlara girdikten sonra veya hasta bir kişiyle temasta bulunduktan sonra ellerin yıkanması ihmal edilmemeli. Grip mevsiminde, kalabalık yerlerden mümkün olduğunca kaçınılmalı, özellikle hasta bireylerle temas minimumda tutulmalı." dedi. Doç. Dr. Ekmekyapar, ileri yaşlarda olan ve kronik hastalıkları bulunanların daha dikkatli olması gerektiğini belirterek, bu kişilerin şiddetli grip vakalarında destek tedavi için hastanelere başvurmaları önerisinde bulundu.

Grip ve Kronik hastalıklar: Ölüm riski 241 kat artabiliyor Haber

Grip ve Kronik hastalıklar: Ölüm riski 241 kat artabiliyor

Kış aylarında kapalı mekanlarda daha çok vakit geçirilmesi ve insan temasının artması, birçok hastalığın doğrudan damlacıkla veya dolaylı temasla kişiden kişiye bulaşmasına yol açabileceğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Reşit Mıstık, “Grip, soğuk algınlığı virüsleri, nezle virüsü, Covid-19’un sebebi olan SARS-Coronavirus-2 ve respiratuvar sinsityal virüs (RSV); bu dönemde en çok rastlanan virüsler. Bu virüslerin hepsi solunum sistemine yerleşerek birbirine yakın belirtilerle kendini gösteriyor. Bu sebeple ayırıcı teşhise gitmek gerekebilir” dedi. Gribe yol açan influenza virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında olduğunu, ani başlayan baş ağrısı, yüksek ateş, üşüme, titreme, kuru öksürük, miyalji, halsizlik ve iştahsızlık gibi belirtilere hafif burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısının da eklenebileceğini belirten Prof. Dr. Reşit Mıstık, griple ilişkili riskler hakkında ise şu bilgileri verdi; “Solunum sistemiyle ilgili belirtiler ve ateş geçtikten sonra öksürük ve halsizlik 1-2 hafta devam edebilir. Hasta kişiden bulaş, hastalığın bir gün öncesinden ateş geçene kadar devam eder. Gribe bağlı zatürre (pnömoni) olduğu gibi, üzerine bakteriye bağlı zatürre de eklenebilir veya grip geçtikten sonra bakteriye bağlı zatürre gelişebilir. Gribin sağlıklı kişilerdeki ölüm oranı 100 binde 2 iken, kalp-damar hastalığı olanlarda 52 kat, akciğer hastalığı olanlarda 120 kat, hem kalp-damar hem de diyabeti olanlarda 241 kat artar. Bu virüse karşı grip aşısı vardır.” Soğuk algınlığında ateş ve üşüme varken, nezlede ateş olmadığını belirten Prof. Dr. Reşit Mıstık, “Soğuk algınlığının kuluçka süresi 1-7 gün arasında değişiyor. Soğuk algınlığında başlangıç tedrici olup ateş, üşüme, titreme seyrek, öksürük daha az sıklıkta, baş ağrısı seyrek, kas ağrısı hafif veya silik, yorgunluk ve güçsüzlük ise çok hafif şekilde görülür. Bazen ishal de görülebilir. Zatürre, alt solunum yolu hastalığı ve ölüm büyük ihtimal beklenmez. Bu rahatsızlığa yol açan çok sayıda virüs vardır. Nezle ise rhinovirüs ve coronavirüslerin yaptığı, üst solunum yollarını tutan bir hastalık olup kuluçka süresi 1-3 gündür. Nezlede genellikle ateş yoktur. Bol miktarda burun akıntısı görülür. Baş ağrısı ise ya yoktur ya da hafiftir. Bazı hastalarda ise çok hafif bir halsizlik görülebilir. Zatürre riski ise bazı özel hasta gruplarında çok çok nadirdir" diye konuştu. Corona virüsün kuluçka süresinin 3-10 gün arasında olduğunu, hastalığın hafif ateş, kırgınlık, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, bazen kuru öksürük, günde birkaç kez hafif ishal, kas-eklem ağrıları ve sırt ağrısı ile başladığını hatırlatan Prof. Dr. Mıstık, şöyle devam etti; “Birkaç gün sonra bazı hastalarda tat-koku kaybı olabilir. Bu şikayetlerin bazıları veya tümü bir hastada bulunabilir. Hastalık bazı kişilerde 5 ile 13’üncü günlerde alt solunum yollarına inerek zatürreye ve daha da ilerleyerek solunum yetmezliğine tedrici olarak gidebilir. Bazılarında ise belirtiler 7 ile 10’uncu günden sonra yavaş yavaş kaybolur. Halsizlik daha uzun sürebilir. Halsizlik ve kas ağrıları bazen haftalarca devam edebilir. Hastalık, kuluçka süresinin son 2 günü ile hastalığının 11’inci gününe kadar bulaşıcı olabilir. Bazı risk gruplarında ciddi hastalık, zatürre ve ölüm oranı, grip geçirenlerden daha yüksektir.” Sıkça görülen RSV’nin (Respiratory Syncytial Virus) kuluçka süresinin 2-8 gün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Reşit Mıstık, “RSV, bebeklerin ilk 4 ayında orta dereceli üst solunum yolu enfeksiyonlarından bronşit-zatürreye (bronko-pnömoni) kadar değişik derecelerde solunum sistemi hastalığına yol açar. En önemli semptom, bebeklerdeki solunum durma nöbetleridir. Erişkinlerdeki üst ve alt solunum yolları hastalıkları daha az ciddidir. Tekrarlayan hastalıkları erişkinlerde görülebilir. Salgınlar, kış ve ilkbaharda en sık A alt grubu ile olur. Bu virüs, sadece insanlar ve şempanzelerde hastalığa neden olur” diye konuştu.

Gribal enfeksiyonlardan korunmak için 5 önemli beslenme önerisi Haber

Gribal enfeksiyonlardan korunmak için 5 önemli beslenme önerisi

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı P. Gizem Akgül, her yaş grubundan insanı etkileyen ve özellikle havaların soğuması ile birlikte hızla yayılarak salgına dönüşen mevsimsel grip yani influenzadan korunmak için çok önemli bilgiler verdi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre mevsimsel grip enfeksiyonlarının dünya genelinde 650 bin kadar insanın ölümüne neden olduğunu belirten Diyetisyen Akgül, kış aylarında sağlığımızı korumak ve enfeksiyon hastalıklarına karşı doğru beslenerek bağışıklığı güçlendirmenin ve böylece de bu enfeksiyonlardan korunmanın mümkün olabileceğini söyledi. Akgül, gribal enfeksiyonlardan korunmak için 5 önemli beslenme önerisini şu şekilde sıraladı:  “C vitaminini içeren gıdalara yer açın” Yapılan bazı araştırmaların C vitamini eksikliğinin enfeksiyonlara yakalanma ihtimalini arttırdığına dikkat çeken Diyetisyen Akgül, “C vitamininden zengin beslenmek ve eğer hekim veya diyetisyeniniz öneriyorsa C vitamini takviyesi kullanmak enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisinde yardımcı olur. C vitamini önemli bir antioksidandır ve hücre hasarına karşı hücrelerimizi korur. Enfeksiyon kapıldığında beyaz kan hücreleri azalır ve yenilerinin üretimi için C vitamini önemli yere sahiptir” dedi. Enfeksiyon durumlarında normalde almamız gerekenden daha fazla C vitaminine ihtiyaç duyduğumuzu ifade eden Diyetisyen Akgül, doğal C vitamini kaynaklarını “Maydanoz, kırmızı biber, koyu yeşil yapraklı sebzeler, lahana, brokoli, kızılcık, kivi, turunçgiller gibi sebze ve meyveler” olarak sıraladı.  “Gripsavar turpgillerden tüketin” Turpgillerin içerdiği fitokimyasallar ile antioksidan kapasitenin artmasına yardımcı olduğunu belirten Akgül, “C vitamini de içeren turp, DNA hasarının önlenmesi için de önemli bir kök sebzedir. Hücrelerin yapısı üzerine olumlu etki gösterir ve kansere, virüs ve bakterilere karşı koruyucu etki gösterir. Özellikle gribal enfeksiyonlar gibi bağışıklığın desteklenmesi gereken durumlarda bağışıklığınızı desteklemek için turpu farklı şekillerde üzerine limon sıkarak, bal ile tatlandırarak da tüketebilirsiniz” diye konuştu.  “Kuersetin içeren gıdalara yer açın” Diyetisyen Akgül, sebze ve meyvelerde bulunan kuersetin maddesinin hem fiziksel hem de zihinsel olarak bireyleri olumlu etkilediğine, antioksidan olduğuna ve enfeksiyonlara karşı koruduğuna dikkat çekti. Akgül, kuersetinin özellikle fındık ve ayçiçeği gibi yağlı tohumlar ile çilek, elma, domates, üzüm, soğan gibi sebze ve meyvelerde bulunduğunu dile getirdi. Yağlı tohumlarda ayrıca E vitamini bulunduğunu ve E vitamininin, selenyum ile birlikte alındığında antioksidan özelliğinin arttığını ve vücuttaki enfeksiyonların parçalanmasına katkı sağladığını sözlerine ekledi.  “Omega- 3 takviyesi faydalıdır” Soğuk sularda yaşayan balıkların en iyi Omega-3 kaynağı olduğunu vurgulayan Diyetisyen Akgül, Omega-3’ün vücutta sentezlenmediği için dışarıdan alınması gereken çoklu doymamış yağ asidi olduğunu ifade etti. Amerikan Kalp Derneği’nin yetişkin bireyler için Omega-3 ihtiyacının karşılanabilmesi için haftada en az 2 porsiyon balık tüketilmesini tavsiye ettiğini aktaran Diyetisyen Akgül, bu şekilde bağışıklık sisteminin desteklenerek, kişinin enfeksiyon hastalıklarına karşı daha iye korunacağının altını çizdi.  “Akdeniz diyeti bağışıklık sistemini destekler” Yağlı tohumlar, baklagiller, tam tahılları içeren Akdeniz diyetinin sebze ve meyvelerden zengin bir diyet olduğunu vurgulayan Diyetisyen Akgül şunları söyledi: “Akdeniz diyeti antioksidan kapasitenin artmasını destekleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Baklagiller ve tam tahılların içerdiği posa sayesinde hastalıklardan korunmada önemli bir yere sahiptir. Akdeniz diyeti Omega-3 yağ asitlerinden zengindir, bağışıklık hücrelerinin aktivitesinin artmasına destek olur. Akdeniz diyetinde önemli bir yere sahip olan zeytinyağı antioksidan etki gösterir ve LDL kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Günde 2-3 porsiyon farklı renklerde meyve tüketmeyi ve yemeklerin yanına mevsim sebzeleri ile hazırlanmış rengarenk zeytinyağlı, taze limon eklenmiş salatalar eklemeyi ihmal etmeyin.”

Gripli anneler, bebeklerini emzirebilir Haber

Gripli anneler, bebeklerini emzirebilir

Kış aylarında grip gibi mevsimsel hastalıklar geçiren anneler, bebeklerini emzirirken endişeye kapılabiliyor. Uzm. Dr. Saide Kandil, “Emziren annelerin, gribal enfeksiyon kaynaklı olarak taşıdıkları virüsün veya yüksek ateşin, bebeklerine emzirme yoluyla geçmesi mümkün değil” dedi. Bebeklerin doğumdan itibaren ilk 6 ay boyunca en güçlü besin kaynağı, şüphesiz ki anne sütüdür. Dünya Sağlık Örgütü, bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmesi gerektiğini belirtirken, bu sürenin 1 yaşa kadar uzatılması bebeğin genel sağlığına katkı açısından önem taşıyor. Ancak kış döneminde emzirme, mevsimsel hastalıkların etkisiyle verimsizleşebiliyor. Anneler, bebeklerine anne sütü yoluyla gribal enfeksiyon bulaştırabileceklerini düşünerek endişeleniyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Saide Kandil, gerekli tedbirleri alarak annelerin emzirmeye devam edilebileceğini belirterek şunları söyledi: “Gribe neden olan virüslerin emzirme yoluyla anneden bebeğe geçişi söz konusu değildir. Grip, anne sütünden çok havadan damlacık yoluyla ve yakın temasla bulaşmaktadır. Bu nedenle gribe yakalanan annelerin emzirmeyi bırakmalarını önermiyoruz. Bebekler için faydası saymakla bitmeyen anne sütünü kesmek, farkında olmadan bebeği hastalıklara karşı koruyan doğal bir kalkanı yok etmek anlamına geliyor. Bebekleri hastalıklardan koruyan anne sütü, içeriğindeki antikorlar ve hücreler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Anne sütüyle beslenen bebekler, üst solunum yolu enfeksiyonlarını çok daha hafif atlatıyor. Bunun gibi daha çok birçok faydası olan anne sütünün kesilmesi bebeğe yarardan çok zarar getirmektedir. Grip olan annelerin vücudundaki mikroplar bebeğe emzirme yoluyla geçmeyeceğinden, bu dönemde emzirmenin kesilmesi doğru değil. Anneler, hastalık döneminde kendilerini halsiz hissettiklerinde sütlerini sağarak bebeklerini beslemeye devam edebilir. Emziren anneler, grip olduklarında doktora danışmadan kendi başlarına ilaç kullanmamaya da dikkat etmelidir.” “Emzirirken maske takmalı, bebeği öpmemeli” Emziren bir anne, grip olduğunda ne yapmalı? Uzm. Dr. Saide Kandil, annelere şu tavsiyelerde bulundu: Emziren annenin, nefesinin doğrudan bebeğe ulaşmaması için emzirirken maske takılmasına ve bebeğin öpülmemesine dikkat edilmeli. Bebeğin, damlacık yoluyla havaya temas eden mikroplara maruz kalmaması için odanın içi belirli aralıklarla havalandırılmalı. Hijyen kurallarına özellikle bu dönemde daha fazla dikkat edilmeli ve emziren anneler ellerini sık sık sabunla yıkamalı. Emziren anneler, süt verdikleri için daha fazla sıvı alımına ihtiyaç duyar. Süt arttırıcı etkisi de bulunan su tüketiminin bu dönemde arttırılması ve özellikle C vitamini yönünden zengin meyvelerle beslenilmesi, gribal enfeksiyonların vücuttan atılmasına katkı sağlar. Protein yönünden zengin beslenmek de hem süt miktarını arttıracağı hem de bağışıklık sistemini güçlendireceğinden, kırmızı etin yanı sıra haftada 2-3 gün mutlaka mevsim balığı, alerji durumu yoksa her gün yumurta tüketilmeli. Bebeğin inek sütü alerjisi yoksa, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olan evde yapılmış yoğurt gibi probiyotik içeren besinler de tüketilmeli.

Son dönemde yaşanan hastalığın sebebi üç farklı virüs Haber

Son dönemde yaşanan hastalığın sebebi üç farklı virüs

Son dönemde sağlık kurumlarına; ateş, boğaz ağrısı, yanma, öksürük ve halsizlik şikayetleriyle başvuran çocuk ve erişkin hastaların sayısında büyük bir artış yaşanıyor. Medicana International İzmir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sarhan Sakarya, bu hastalıkların ortak özelliğinin, boğazdaki ağrı ve öksürüğün uzun sürmesi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sakarya, farklı virüsler uç uca eklendiği için enfeksiyonların uzun sürdüğünü, yutak bölgesinin tahriş olarak uzun süreli gıcık şeklinde öksürüğe neden olduğunu belirtti.- Prof. Dr. Sakarya, kulaktan dolma tedavi yöntemlerinin sorunları derinleştirdiğine vurgu yaparak, şu bilgileri verdi: “Soğuk algınlığına karşı sıcak içecekler kullanmak veya baharatlı limonlu birtakım karışımlar yaparak içmek, boğazdaki dokuya zarar vererek hastalığı daha da derinleştirebilir. Bu durumda yapılacak en önemli şey, bir hekim tarafından öncelikle hastalığın ne olduğunun belirlenmesidir. Eğer herhangi bir antiviral veya antibakteriyel ilaç kullanmak gerekmiyorsa, semptomatik yani şikayetleri giderecek bir tedaviyle hastanın iyileşmesi sağlanmalı.” “Selamlaşırken öpüşme alışkanlığından vazgeçilmeli” Yaşanan salgınlarla birlikte antibiyotik kullanımının da arttığına değinen Prof. Dr. Sakarya, viral enfeksiyonlarda antibiyotiğin herhangi bir etkisi olmadığını, gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak gerektiğini kaydetti. Sakarya, “Enfeksiyonlara karşı korunmak, bu dönemde daha da önem kazandı. Kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmak, virüs yüklerini azaltabilir. Maske takma ve el yıkama gibi hijyenik kurallara uyulmalı. Bol sıvı alınması, düzenli beslenmeye özen gösterilmesi, yeterli miktarda taze ve doğal sebze-meyve tüketilmesi, açık ve temiz havada yürüyüş yapılması, ev ve iş yerlerinin sürekli havalandırılması, selamlaşırken öpüşme alışkanlığından vazgeçilmesi de alınması gereken koruyucu önemler arasında. Hasta kişilerin, öksürme sırasında ağızlarını elleriyle kapatması ve maske kullanması çok önemli.”

İnsanlardan Kedilere Grip Bulaşır mı? Haber

İnsanlardan Kedilere Grip Bulaşır mı?

Grip, genellikle insanları etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonudur. Ancak, insanların grip virüsünü kedilere bulaştırıp bulaştıramayacağı konusunda bazı sorular ortaya çıkıyor. Veteriner hekimler, bu konuda şu önemli bilgileri paylaşıyor: İnsan Gribi Kedilere Bulaşabilir mi? Uzmanlara göre, genelde insan gribi kedilere bulaşmaz. Ancak, bazı durumlarda insanlarda görülen grip virüsleri evcil kedilere bulaşabilir. Bu durum, genellikle çok nadir görülür ve genellikle evcil hayvanlar arasında hızlı bir yayılma göstermez. Kedilerin Kendi Grip Virüsleri Vardır: Kediler, kendi grip virüslerine sahiptir. Feline upper respiratory disease (FURD) adı verilen bu hastalık, kediler arasında yaygındır. İnsanlarda görülen grip virüsleri genellikle kedilerde bu hastalığa neden olmaz. Temas ve Hijyen Önemlidir: Eğer bir kişi evde grip belirtileri gösteriyorsa, kedilerle yakın teması azaltmak önemlidir. Ellerin sık sık yıkanması ve kedinin hijyenine özen gösterilmesi, bulaşma riskini minimize edebili Grip Türleri: İnsanlar ve Kediler İçin Farklıdır Öncelikle, insanlarda grip (İnfluenza) ve kedilerde grip (Feline Calicivirus ve Feline Herpesvirus) farklı virüs türlerine aittir. İnsanlar için grip virüsü ile kedilerin karşılaştığı virüsler arasında büyük farklar vardır. Bu nedenle, kedilere özgü grip türleri daha yaygın olarak görülür ve kediler arasında kolayca yayılabilir. İnsanlardan Kedilere Grip Bulaşma Olasılığı Genellikle, insanlardan kedilere grip bulaşma olasılığı düşüktür. Ancak, bazı nadir durumlarda, insanların grip virüsleri kedinize geçebilir. Bu durumlar şunları içerebilir: Sıkı Temas: Eğer grip semptomları gösteren bir insan sıkı temas halindeyse (örneğin, kediyi öpüyor veya öksürüyor), virüsün kedilere geçme riski artabilir. Bağışıklık Sistemi Zayıflığı: Kedinin bağışıklık sistemi zayıf veya baskılanmışsa, grip virüsüne karşı daha hassas olabilir. Yoğun Kedi Ortamları: Yoğun kedi nüfusu olan yerlerde (örneğin, kedi barınakları), kedi gripi daha yaygın olarak görülebilir ve insandan kedilere bulaşma riski artabilir. Kedilerin Grip Benzeri Semptomları Kediler, grip benzeri semptomlar gösterebilirler. Bunlar arasında hapşırma, burun akıntısı, öksürme, göz akıntısı ve halsizlik yer alır. Eğer kediniz grip benzeri semptomlar gösteriyorsa, veteriner hekiminize danışmalısınız. Veteriner, kedinizin durumunu değerlendirir ve uygun tedaviyi sağlar. Kedileri Gripten Koruma Yolları Kedilerinizi grip ve diğer solunum yolu enfeksiyonlarından korumanın bazı yolları şunlar olabilir: Grip semptomları gösteren kişilerle kedilerin temasını sınırlayın. Kedilerinizi düzenli veteriner kontrollerine götürerek sağlık durumlarını izletin. Kedilerinizi diğer kedilerle temas etmekten koruyun, özellikle yoğun kedi nüfusu alanlarda. Sonuç olarak, insanlardan kedilere grip bulaşma olasılığı düşüktür, ancak yine de dikkatli olmak önemlidir. Kedinizin sağlığını korumak için düzenli veteriner kontrolleri yapmak ve onunla sağlıklı yaşam biçimlerini teşvik etmek, önemlidir. Ayrıca, grip benzeri semptomlar gösteren kedileri hemen veteriner hekiminize göstermek önemlidir.

Gribal enfeksiyonlar için uzmanından uyarılar Haber

Gribal enfeksiyonlar için uzmanından uyarılar

Sungur, risk altındaki kişiler için en etkili korunma yönteminin aşı olduğunu dile getirdi. Grip virüsünün damlacık yoluyla bulaştığını dile getiren Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mürvet Sungur, “Öksürüp hapşıran kişi, virüs içeren çok sayıda damlacığı etrafa yayar. Bu damlacıkların ağız, burun ya da gözlerimize bulaşması ile hastalık bulaşır. Gripli bir kişi virüsü etrafa yaymamak için öksürüp hapşırırken ağzını bir mendille, mendil bulamıyorsa kolları ile kapatmalıdır. Ellere hapşırmak en tehlikeli olanıdır. Ellere bulaşan virüs buradan dokunulan her yere yayılır. Gripli kişi sık sık ellerini yıkamalıdır. Su ve sabun bulunamadığı durumda el antiseptikleri ile eller ovalanarak da temizlik sağlanabilir. Gribin toplumda yayılmaması için, virüsün en çok saçıldığı hastalığın ilk günlerinde, okula, işe gidilmeyip evde istirahat edilmelidir. Ağız ve burunu tam kapatacak şekilde maske kullanılmalıdır.” şeklinde konuştu. Gripten nasıl korunulur? Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolunun aşı olduğunu dile getiren Sungur, “Grip her yıl ekim ayında başlayarak aralık ayında artıp nisan-mayıs aylarını kapsayan dönemde sık görülmektedir. Bu nedenle grip aşısının her yıl ekim ayında yaptırılması gerekmektedir. Ancak risk grubundaki kişiler, daha önce yaptırmadılarsa, şubat ayına kadar aşıyı yaptırabilirler. Grip hastalığının geçirilmesiyle veya aşılama ile oluşan bağışıklık, virüsün yapısında gerçekleşen sürekli değişiklikler nedeniyle kalıcı değildir. Aşılanan veya hastalığı geçiren bireyler bir sonraki grip mevsiminde hastalığa tekrar yakalanabilir. Ayrıca, virüsün yapısı değiştiği için, takip verilerinden elde edilen bilgilere göre aşı içeriği her yıl yenilenmektedir. Bu nedenle mevsimsel gripten korunmak için her yıl aşı olunması gerekir” şeklinde konuştu.

Grip, özellikle kronik hastaları tehdit ediyor Haber

Grip, özellikle kronik hastaları tehdit ediyor

Hemen hemen her kış mevsiminde salgınlara neden olan grip virüsünün yapısının hızlıca değişebildiği için insanların bağışıklık sisteminden kolayca kaçabildiğini belirten Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, son günlerde yaşanan grip salgınları sonucu sağlık kuruluşlarına başvuruda bulunanların sayısının gözle görülür oranda arttığına dikkati çekerek önemli bilgiler verdi. Gribin her yıl dünya çapında yaklaşık 500 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu anlatan Doç. Dr. Aktaş, “Hastalık, özellikle 50 yaş üstündekiler, 5 yaş altındakiler, gebeler, akciğer hastalığı, böbrek yetmezliği olanlar ile kanser ve diyabet gibi hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin yanı sıra obez bireyleri de daha çok etkilemektedir. Bu gruplarda hastaneye yatışlar ve istenmeyen sonuçlar daha fazla yaşanıyor" diye konuştu. Akciğerleri etkileyebiliyor Gribin; ateş, öksürük, üşüme, titreme, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösterdiğini söyleyen Doç. Dr. Aktaş, “Öksürük, kimi zaman iki hafta veya daha uzun sürebilir. Israrlı, yüksek seyreden ateş, koyu renkli balgam ve nefes darlığının olması akciğerlerin de bu hastalıktan etkilenmiş olduğunu akla getirir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak önemlidir” dedi. Maske takmak gerekebilir Grip virüsünde sık gelişen yapısal değişikliklerin, hastalığa her yıl ve sıkça yakalanmamızın başlıca nedeni olduğunu ifade eden Aktaş, “Hastalık, hapşırma, öksürme ve burun akıntısı yoluyla kolayca bulaşır. Virüsler dış ortamda 2-3 saat civarında canlı kalabilirler. Bu nedenle virüsün bulaşma ihtimali olan eşyalar ellendikten sonra ellerin yüze sürülmemesi ve sabunlu su ile iyice yıkanması önemlidir” diyerek özellikle kalp hastaları, astım ve KOAH gibi kronik hastalığı olanların ise yüksek risk altında olduklarından bu dönemde kalabalık halde bulunulan kapalı mekânlar ve toplu taşıma araçlarında maske takmalarını önerdi. Antibiyotik tedavisi düşünülebilir “Risk grubunda yer alan hasta bireylerin virüse karşı yüksek derecede etkili antiviral ilaçları doktorlarının önermesi halinde kullanması gerekir” diyen Doç. Dr. Aktaş, “Özellikle erken başlanan antiviral tedavi oldukça etkilidir. Ayrıca istirahat ve destek tedavisi gerekir. Ateş düşürücüler ve bol sıvı alımı önerilir. Zatürre, orta kulak iltihabı ve sinüzit gelişmesi durumunda da yine antibiyotik tedavisi başlanabilir” ifadelerini kullandı. Kişisel tedbirlerinizi alın Özellikle hasta kişilerin kalabalık yerlerde hastalığın yayılmasını önlemek için maske takmalarını öneren Doç. Dr. Ahmet Aktaş, neler yapılabileceğini şöyle sıraladı: “Diğer bireylerle yakın temastan kaçının Kişisel hijyen kurallarına uyun Öksürür veya hapşırırken mendil ile ağzınızı ve-burnunuzu kapatın Toplu hale bulunulan yerlerde maske kullanın Bulunduğunuz kapalı ortamları sık sık havalandırın C vitamini içeren besinler tüketin Bol sıvı ve su için.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.