TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#gölcük depremi

İLKHABER-Gazetesi - gölcük depremi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, gölcük depremi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sadullah Kısacık: Gölcük Depremi'nden 25 yıldır ders almadık Haber

Sadullah Kısacık: Gölcük Depremi'nden 25 yıldır ders almadık

DEVA Partisi Adana Milletvekili Sadullah Kısacık, 17 Ağustos Gölcük Depremi’nin 25. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin depreme hazırlık konusunda 25 yıldır yeterli adımlar atmadığını belirtti. Kısacık, ülkenin bir deprem bölgesinde bulunduğunu vurgulayarak, Gölcük Depremi'nin ardından gerekli önlemlerin alınmadığını ve bu eksikliklerin 6 Şubat Depremi'nde daha büyük kayıplara yol açtığını ifade etti. “Ülkemiz bulunduğu coğrafya itibariyle bir deprem ülkesidir” Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunu kaydeden Kısacık, Gölcük Depremi’nden bugüne hazırlık konusunda yeterli ve ciddi adımların atılmadığını vurgulayarak şunları söyledi: “Ülkemiz bulunduğu coğrafya itibariyle bir deprem ülkesidir ve nüfusumuzun %70’i birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşıyor. İşte bugün, Türkiye'nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin 25. yıl dönümünü anıyoruz. Bu büyük felaket, binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve evsiz kalmasına yol açtı. Büyük kayıpların ve acıların yaşandığı Gölcük Depremi’nin üzerinden geçen 25 yılda hiçbir ders çıkarmadık. Depremlere dirençli şehirler, afet ve koordinasyon gibi depremlere hazırlık konularında yeterli ve ciddi atımların atılmadığı gerçeğini, 6 Şubat Deprem Felaketinde yaşadığımız daha büyük ve acı kayıplar gözler önüne sermiştir.” “Rant ve denetimsizlikle oluşan ihmaller zincirinin bedelini canlarımızla ödedik” 17 Ağustos Gölcük Depremi sonrasında depremlere dirençli yapıların inşası konusunda atılan önemli adımların kağıt üzerinde kaldığının altını çizen Kısacık, “Gölcük Depremi’nin ardından yapı denetimi ve kentsel dönüşüm konularında önemli adımlar atılması bekleniyordu. Ancak yapı denetimi denetimsizliğe, kentsel dönüşüm projeleri de rant odaklı yaklaşımlara takılarak deprem gerçeği unutuldu. 6 Şubat Depremlerinde de birçok binanın deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmediğini, rant odağıyla ve para hırsıyla inşa edilen bu binaların enkazı altında kalan on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesiyle öğrendik. Rant ve denetimsizlikle oluşan ihmaller zincirinin bedelini canlarımızla ödedik. Yıkılan hiçbir bina insanlarımızın hayatından daha önemli değil” diye ifade etti. “Daha bu belirsizlik sürerken Adana’da depreme hazırlıktan nasıl bahsedebiliriz?” Adana’da 6 Şubat Depremleri sonrasında ağır hasarlı binaların durumuna dair verdiği soru önergesinin 8 aydır yanıtlamadığını belirten Kısacık, “6 Şubat Deprem Felaketini yaşamış bir şehrin vatandaşı ve milletvekili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, yaşanan depremler sonrasında kentsel yaşam güvenliğini riske attığı gerekçesiyle Adana’da ağır hasarlı binaların yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları hakkında soru önergesi verdik. Ancak önergemize 8 ay geçmiş olmasına rağmen hala bir yanıt alabilmiş değiliz. Bugün Adana’da yaşanan depremler sonrasında ağır hasarlı binaların çalışmalarının ne zaman biteceği, orta hasarlı binaların akıbeti gibi konular hala belirsizliğini koruyor. Daha bu belirsizlik sürerken Adana’da depreme hazırlıktan nasıl bahsedebiliriz?” dedi.

Dr. Mehmet Tatar: 25 Yıldır afet risklerini azaltmakta başarısızız Haber

Dr. Mehmet Tatar: 25 Yıldır afet risklerini azaltmakta başarısızız

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, 25 yıl önce yaşanan Gölcük depreminin ardından Türkiye'nin afet risklerini azaltma konusunda büyük bir başarısızlık yaşadığını belirtti. Gölcük ve Kahramanmaraş depremlerinin ardından altyapıdaki eksikliklerin giderek arttığını vurgulayan Tatar, mevcut imar afları ve rantsal dönüşüm politikalarının Türkiye'yi afetlere karşı daha savunmasız hale getirdiğini söyledi. Dr. Tatar, afet yönetiminde köklü değişiklikler ve yeni yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Dr. Mehmet Tatar, "25 yıl önce yaşanan Gölcük depremi, doğa kaynaklı afetlerle mücadelede bir dönüm noktası olarak kabul edildi" diyen Dr. Tatar, "Ancak geçen süreç, altyapımızdaki kırılganlıkların arttığını gösterdi. Kahramanmaraş depremleri, afet risklerini azaltmak için getirilen çözümlerin yetersiz olduğunu acı bir şekilde gözler önüne serdi. 51 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti, 100 binden fazla vatandaşımız yaralandı, yüz binlerce bina ve altyapı ağır hasar aldı" şeklinde konuştu. “Bu politikalar, ülkemizi afetlere karşı daha savunmasız hale getiriyor” Dr. Tatar, ‘imar afları’ ve ‘rantsal dönüşüm’ uygulamalarının afet risklerini artırdığını belirterek, "Fay zonları üzerine inşaat yapılması, sıvılaşma, heyelan ve taşkın tehlikesi yüksek alanların imara açılması kabul edilemez. Bu politikalar, ülkemizi afetlere karşı daha savunmasız hale getiriyor" dedi. “Afet yönetiminde yasal düzenleme ihtiyacı var” Mevcut yasal düzenlemelerin günümüz koşullarına uygun olmadığını belirten Dr. Tatar şunları söyledi: "7269 sayılı Kanun, 65 yıl önceki bilimsel ve teknik bilgi birikimine dayanıyor ve artık yetersiz. Ulusal afet yönetim sistemimizin bütüncül, etkin ve risk azaltma odaklı bir hale getirilmesi için yeni bir afetler kanunu hazırlanmalıdır.” “Doğal tehlikeleri göz önüne alan master planlar hazırlanmalı” Başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere tüm illerin jeolojik ve jeoteknik etütlerinin hızla tamamlanması gerektiğini söyleyen Tatar, "Doğal tehlikeleri göz önüne alan master planlar hazırlanmalı ve afet güvenliğinin gerektirdiği imar plan revizyonları uygulanmalıdır. İmar yasası da BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu olmalıdır. Afetlerin tekrarlanmaması için etkin bir mevzuat altyapısı, güçlü bir kurumsal yapı ve afet farkındalığı yüksek bir toplum inşa etmeliyiz. 25 yıl önce yaşanan acılardan ders çıkarmalı ve yara sarma politikaları yerine zarar azaltmayı önceleyen politikalar geliştirmeliyiz" diyerek sözlerini tamamladı. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr Mehmet Tatar, Türkiye’nin afetlere karşı dirençli bir toplum olması için kalkınma, halk ve çevre sağlığının korunması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve doğayla uyumlu bir yaşam için çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti.

Gölcük depremini yaşayan kadın sağlıkçı, hemşire eşiyle afetzedelerin imdadına koştu Haber

Gölcük depremini yaşayan kadın sağlıkçı, hemşire eşiyle afetzedelerin imdadına koştu

ANTALYA (AA) - GÜLSEM ADAM - ​Çocukken yaşadığı ​​​​​​17 Ağustos 1999 Gölcük depremini hafızasından silemeyen anestezi teknikeri Sevda Erdin Turan, Kahramanmaraş merkezli depremin haberini alır almaz hemşire eşiyle gönüllü olarak bölgeye giderek afetzedelerin yaralarını sarmaya çalıştı.Kepez Devlet Hastanesinde görev yapan Sevda Erdin Turan ve hemşire eşi Mevlüt Turan, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini nöbetçi oldukları sırada öğrendi.Turan çifti, gönüllü olarak gittikleri deprem bölgesinde 7 gün boyunca özveriyle çalışarak depremzedelerin acısını dindirmeye çabaladı.Anestezi teknikeri Sevda Erdin Turan, AA muhabirine, depremin ardından haberleşme gruplarında deprem bölgesine gönüllü gitmek isteyenlerin olup olmadığının sorulduğunu söyledi.Mesajı görür görmez eşiyle gönüllü olduklarını belirten 32 yaşındaki Turan, "Çocukken depremi yaşadım, dışarıda yatmak zorunda kaldım. O yüzden bu benim için önemliydi, gitmeye karar verdim. Bunu eşimle paylaştım, kendisi de destek verdi ve gönüllü olarak deprem bölgesine gittik." dedi.Turan, diğer gönüllü sağlık çalışanlarıyla kısa sürede adapte olup çalışmaya başladıklarını ifade etti.Bölgede çalışan ve nöbetçiyken depreme yakalanan doktorların ara vermeksizin çalışmaya devam ettiklerini aktaran Turan, "Hatay Altınözü Devlet Hastanesine ulaştığımızda, oradaki sağlıkçılar bizi gördüklerine çok mutlu oldu. Doktorlar 3 aylık stokun bir gecede bittiğini söyledi. Çok sıkıntılı bir süreçti ve herşeye rağmen hep birlikte çalışmaya devam ettik." diye konuştu.Deprem bölgesindeki sağlık çalışanlarının 2 büyük depreme de hastanede yakalandıkları için sadece hastalara müdahale ve kontroller sırasında hastaneye girebildiklerini kaydeden Turan, kendilerinin ise yıkıcı depremleri yaşamadıkları için daha rahat çalışabildiklerini ifade etti.- "Yaralı depremzedeler, yaşadıkları şok nedeniyle acılarının farkında değildi"Hemşire Mevlüt Turan ise depremin ilk saatlerinde 13 kişilik ekiple deprem bölgesine gönüllü olarak gittiklerini kaydetti.Antalya'ya döndükleri güne kadar vardiyalı olarak hastanede çalıştıklarını belirten Turan, beraber gittikleri sağlık ekibinin acil servisi devraldığını, görev paylaşımı yaptıklarını ve hemen çalışmaya başladıklarını dile getirdi.Yaralı depremzedelerin yaşadıkları şok nedeniyle acılarının dahi farkında olmadıklarını anlatan Turan, şunları söyledi:"Acile gelen bir depremzedenin omzu kırıktı, müdahalede bulunup bandaj yaptım. Ortopedi doktorunun olduğu başta bir hastaneye sevk edilmesi gerektiğini söyledim. Yaralı depremzedenin, 'Çocuğumu ve eşimi enkazdan çıkarıp defnedeyim ondan sonra doktora gideyim' demesi hala aklımda, unutamıyorum. Yaralanan depremzedeler şok halinde oldukları için hastaneye bile başvurmadılar. Geldiklerinde ise mahcup olarak geliyorlardı. Biz de elimizden geleni yapmaya çalıştık."Turan, eşiyle deprem bölgesine tekrar gitmek için gönüllü listesine isimlerini yazdırdıklarını sözlerine ekledi.

Gölcük depreminden sonra örgütlenen gönüllüler günlük 5 bin kişi için yemek hazırlıyor Haber

Gölcük depreminden sonra örgütlenen gönüllüler günlük 5 bin kişi için yemek hazırlıyor

HATAY (AA) - MUSTAFA GÜNGÖR - Gölcük Depremi sonrası gönüllü olarak bir araya gelen, Van ve İzmir depremleri başta olmak üzere ihtiyaç duyulan tüm bölgelerde görev alan Dayanışma Gönüllüleri, Hatay'ın İskenderun ilçesinde günlük 5 bin kişilik yemek çıkarıp afetzedelerin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.1999'da meydana gelen 17 Ağustos Gölcük Depremi'nde bir araya gelen ve daha sonraki tüm olağanüstü durumlarda görev alan Dayanışma Gönüllüleri, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından da hızla bölgeye geldi.En çok yıkımın olduğu yerlerin başında gelen İskenderun ilçesinde ihtiyaçlara göre faaliyet gösteren gönüllüler, sabah, öğle ve akşam olmak üzere günlük 5 bin kişiye yemek dağıtıyor.Mağdurların çadır, odun ve su gibi ihtiyaçlarına da koşan gönüllüler, çocuk gelişimi öğretmenleriyle küçük bireylerin de felaketin izlerini silmelerine yardımcı oluyor.- "Donanımlı bir mutfak kurmak hedefiyle geldik"Dayanışma Gönüllüsü Rahim Yurdakul, AA muhabirine, yanlarındaki herkesin gönüllülük esasına göre çalıştığını, özellikle 1999 depreminden sonra bir araya geldiklerini aktardı.Ekiple uzun süredir birlikte olduklarını anlatan Yurdakul, "Bu depremde de dördüncü günü yola çıkıp beşinci günü buraya gelerek insanlara gıda yardımında bulunmak istedik. Donanımlı bir mutfak kurmak hedefiyle geldik. İlk yerleşimimizi tamamladıktan sonra biz aynı akşam yemek çıkarır duruma geldik. Yanımızda gerekli kumanyalarımızı, ilaçlarımızı, hijyen malzemelerimizi beraber getirmiştik." dedi.Yurdakul çocuklarla da özel olarak ilgilendiklerini aktararak şöyle konuştu:"Çocuklar için bir rehabilitasyon yapma amacıyla değerli hocalarımız, pedagoglarımız, gelişim uzmanlarımız bizlerle geldi. Onlara bir oyun alanı yarattık. Ardından hemen gerekli kontakları sağlayıp bağışçılar sayesinde alana düzenli olarak gıda, hijyen malzemesi, ısınma, barınma amaçlarına uygun olarak çadır teminine başladık. Talepleri toplayıp gıda yardımı almaya gelemeyecek durumda olanlara biz araçlarla götürdük. Şu an hala talep gelen ihtiyaçları listeliyoruz ve yerinde teslim ediyoruz. Çadırlarını kuruyoruz. Diğer ihtiyaçlarının sürekliliği için de formlar doldurup takip ediyoruz."Yurdakul, en az 1 yıl daha faaliyet gösterip daha sonra bölgedekilere işleyişi teslim etmek istediklerini belirtti.Gönüllülerden Barış Aydınoğlu da İskenderun'a doktor, avukat, öğretmen gibi pek çok meslek grubundan gönüllüyle geldiğini söyledi.Kendisinin de İzmir'den geldiğini anlatan Aydınoğlu, "Düzce'de, Yalova'da bulunmuştuk. Van depremi deneyimine de sahibiz. İskenderun'da günlük yemek veriyoruz. Aynı zamanda duşları, tuvaletleri ve çamaşır yıkıma yeri kurmaya çalışıyoruz. En azından 300 ailenin faydalanmasını amaçlıyoruz. Daha önceki Daha önceki deneyimlerimiz de gösteriyor ki süreç maalesef uzun olacak. Afetin yoğunluğu ve boyutu fazla." diye konuştu.Aydınoğlu, bölgede 10 kadar mahallede arkadaşlarının da çocuklar için etkinlikler yaparak onlara moral vermeye çalıştığını sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.