TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#gıda mühendisleri odası

İLKHABER-Gazetesi - gıda mühendisleri odası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, gıda mühendisleri odası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Alparslan: Gıda güvenliği sorununun çözümünde bakanlıklar da rol almalı Haber

Alparslan: Gıda güvenliği sorununun çözümünde bakanlıklar da rol almalı

Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan’ın, bilinçsiz pestisit kullanımı nedeniyle gıda güvenliğinde yaşanan sorunlar, tarımsal üretimde sürdürülebilir ve sağlıklı uygulamalar hakkında açıklamada bulundu. Alparslan, Türkiye’nin gıda ihracatında karşılaşılan geri dönüşlerin, ülke imajını olumsuz etkileyebileceğini vurgularken, bu sorunun yalnızca üretici ve ihracatçıların değil, ilgili bakanlıkların da ortak müdahalesini gerektirdiğini belirtti. Pestisit kalıntıları, etik hatalar ve mikotoksinler gibi nedenlerin, ihraç edilen ürünlerin geri dönüşünde önemli rol oynadığına dikkat çeken Alparslan, bu tür geri dönüşlerin önlenmesi için çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve sektöre yönelik denetimlerin artırılması gerektiğini ifade etti. Tarım ve Orman Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Resmi Tarımsal İlaç İstatistiklerine göre, 4 bin 849 ton pestisit kullanılan Adana'yı, Antalya, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa ve İzmir gibi iller takip etti. “RASFF Sistemi ile Türkiye’nin ihracat standartları iyileşiyor” Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, “Türkiye, tarım ve gıda ürünleri ihracatında geniş bir yelpazeye sahiptir. Başta meyve ve sebze olmak üzere, fındık, zeytinyağı, kuru meyveler, baklagiller ve bal gibi birçok ürün dünya pazarlarına sunulmaktadır. Örneğin, Türk fındığı dünya fındık üretiminin büyük bir kısmını karşılamakta ve Avrupa ülkeleri bu ürünün en büyük alıcıları arasında yer almaktadır. Aynı şekilde, zeytinyağı, kuru kayısı ve kuru incir gibi ürünler de yurtdışında yüksek talep görmektedir. Avrupa Birliği, gıda güvenliği konusundaki sorunları hızlı bir şekilde tespit etmek ve gerekli önlemleri almak amacıyla RASFF (RapidAlertSystemforFoodandFeed) adlı bir sistem kullanmaktadır.  Bu sistem sayesinde, Avrupa pazarına giren gıda ürünlerinde tespit edilen sorunlar anında bildirilmekte ve gerekli önlemler alınmaktadır. Türkiye’den ihraç edilen ürünlerde de RASFF sistemi üzerinden sıklıkla bildirimler yapılmaktadır. Bu bildirimler, Türkiye’deki üreticilere ve ihracatçılara, ihracat standartlarını iyileştirme konusunda önemli veriler de sunmaktadır. Ne yazık ki, ihraç ettiğimiz ürünlerin çeşitli sebeplerle (pestisit, aflatoksin, haşere, uygunsuz ambalaj vb) ülkemize iade edildiği haberlerini sıklıkla okumaktayız. İhracattan dönen gıda ürünlerine ilişkin prosedür “Bitkisel Gıda ve Yemin İhracatında Sağlık Sertifikası Düzenlenmesi ve İhracattan Geri Dönen Ürünler İçin Uygulama Yönetmeliği” adlı mevzuat kapsamında yürütülmektedir” şeklinde konuştu. İhraç ürünlerinde yaşanan geri dönüşlerin temel nedenleri nelerdir? Alparslan yurt dışından iadeleri olan ürünlerin pestisit kalıntıları, mikrobiyolojik bulaşmalar, yasaklı maddeler, etiketleme hataları, beyan edilmeyen içerik, yabancı madde ve ambalaj sorunları olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Gümrüğe dönen gıda ürünleri Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlükleri tarafından kontrol edilmektedir. Fakat, ürünleri iade eden ülkeden resmi bir evrak talep edilmemektedir. İade eden ülke sebebini söylerse bilmekteyiz. Aksi durumda ihraç eden firmanın beyanı esas alınmaktadır. En yaygın geri dönme sebepleri olarak; pestisit kalıntıları, mikrobiyolojik bulaşmalar, yasaklı maddeler, etiketleme hataları, beyan edilmeyen içerik, yabancı madde ve ambalaj sorunları gelmektedir.” Bilinçsiz pestisit kullanımının halk sağlığını olumsuz bir şekilde etkilediğini belirterek, “Aşırı pestisit kullanımı İnsan sağlığı dışında hayvanlar ve doğa üzerinde de yıkıma neden olup, biyoçeşitliliğe zarar vermektedir. Dünya Sağlık Örgütünce en tehlikeli ve muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılan pestisitler için ilgili merciler gerekli adımları ivedilikle atmalıdır. Bakanlık gerekli düzenlemeleri yaparak taklit ve tağşiş için yapmış olduğu uygulamayı bu tespitlerde de yapmalı, pestisit, aflatoksin ve mikrobiyal yük sınır değerlerini aşan ürünleri üreten firma ve kişileri de ifşa etmelidir” dedi. “İhraç edilen ürünlerin geri dönüşünde bakanlıkların devreye girmesi ve eğitimler verilmesi gerekiyor” Şehmus Alparslan, “Çiftçilerimizin kullanacakları tarımsal ilaçları, kullanılması gereken yasal miktarlarını ve ülkelerin yasal mevzuatlarını bilmemelerinden ve bilinçlendirilmemelerinden kaynaklı ihraç ettiğimiz birçok gıda maddesi ne yazık ülkemize geri dönmektedir. Bu ürünlerin geri dönüşlerinde ilgili bakanlıklar devreye girmeli, ürünler karantinaya alınmalı ve ülkemiz mevzuatına aykırı olanlar imha edilmeli ve bu bilgiler de kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Çiftçilerimize bu konularda belirli aralıklarla eğitimler verilmelidir. Gıda egemenliğine dayalı, kamucu tarım ve gıda politikaları inşa edilmelidir. Mikotoksinler bazı küfler tarafından üretilen toksik metabolizma ürünleridir. Bunların halk arasında en bilinenleri ise Aflatoksin ve Okratoksinlerdir. Bu mikotoksin türlerinin uzun süreçte fazla tüketilmesinin insanlar ve hayvanlarda kansere neden olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca bağışıklık sistemini güçsüzleştirme, hafıza kaybı, kas krampları ve gen değişimine kadar sonraki nesillere aktarılabilecek hasarlar bırakabilmektedirler. Toplumumuzda sıkça görülen bir hareket tarzı olarak küflenmiş gıdaların, küflenmiş kısımlarının atılarak diğer kısımlarının tüketilmesi yanlış bir alışkanlıktır. Aflatoksin yasal limitleri, Türkiye'de Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği ve uluslararası düzenlemeler, örneğin Avrupa Birliği düzenlemeleri gibi, ilgili yasal mevzuata göre belirlenir. Bu limitlerin belirlenmesinde insan sağlığının korunması temel amaçtır. Uluslararası standartlar ve limitler belirlenirken uzun süreli ve farklı şartlar altında yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları baz alınır. Belli bir miktar aflatoksine maruz bırakılan canlılarda değişimler gözlenerek gıdalarda aflatoksin bulunabilme alt sınırı belirlenir. Uluslararası standartlara uyum amacıyla; Aflatoksin yasal sınırları belirlenirken, CodexAlimentarius gibi uluslararası gıda standartları da dikkate alınır. Bu sayede Türkiye'deki Aflatoksin limitleri, global ticaret ve gıda güvenliği açısından da uyumlu hale getirilir” şeklinde konuştu. “Gıda ihracatında sorunlar, Türkiye’nin uluslararası itibarını zedeliyor” Şehmus Alparlan, “Gıda ihracatında yaşanan bu sorunlar ve geri dönen ürünler, Türkiye’nin uluslararası arenadaki itibarını ne yazık ki olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, ihracat süreçlerinde daha titiz ve dikkatli olunmalıdır. Üretimden ambalajlamaya, taşımadan kalite kontrolüne kadar her aşamada uluslararası standartlara uygun hareket edilmelidir. İhracat ve iç piyasa süreçlerinde gümrükten dönen ürünlerin yönetimi, birçok açıdan dikkat gerektiren bir konudur. RASSF sistemi, mikotoksinler, pestisitler ve etik kaygılar doğrultusunda yapılacak düzenlemeler, bu sürecin hem verimli hem de güvenli bir şekilde yürütülmesini sağlar. Ticaretin şeffaflığı ve tüketici sağlığının korunması, bu denetimlerin ve düzenlemelerin başarıyla uygulanmasına bağlıdır” diye ifade etti. “Gıda güvenliğinde şeffaflık kritik öneme sahip” Alparlan ihracattan dönen ürünlerin akıbetinin, tüketicilerin kafasında büyük soru işareti yarattığını belirterek şunları söyledi: “Bu ürünlerin geri dönmesinin ardından ne yapılacağı konusunda elbette belirli prosedürler bulunmaktadır. Genellikle, geri dönen ürünler mevzuatına uygun olan başka ülkelere gönderilebilir, mevzuatımıza uygunsa iç pazarda değerlendirilebilir, ikisi de uygun değilse imha edilir. Her ülkenin mevzuatı birbirinden farklıdır. Dolayısıyla kullanılan pestisit ve miktarı da ülkeden ülkeye değişiklik arz etmektedir. İade edilen ürün ile ilgili gerekçe tam olarak bilinmeli/istenmeli ve analizleri muhakkak yapılmalıdır. Burada en önemli nokta şeffaflıktır. Gümrükten dönen ürünlerin yönetimi, sadece ticari etkileri değil, aynı zamanda etik ve sağlık standartları açısından da kritik bir öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki, kaliteli, sağlıklı ve güvenli gıdaya ulaşmak hem yurtiçinde hem de yurtdışında yaşayan herkesin hakkıdır.”

Alparslan; “Sağlıklı yaşam, güvenli gıdadan geçer” Haber

Alparslan; “Sağlıklı yaşam, güvenli gıdadan geçer”

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER) – Dünya Gıda Güvenliği Günü kapsamında bir açıklama yapan Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, “Bütün insanların sağlıklı bir yaşam ve gerekli olan beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan erişebilmeleri büyük önem taşıyor. Sağlıklı bir yaşam için güvenli ve yeterli gıdaya erişim olmalı” dedi. BM Genel Kurulu tarafından alınan karar ile birlikte 2019’dan itibaren her yıl kutlanan 7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü kapsamında, güvenli gıdaya erişimin temel bir insan hakkı olduğu ve gıda güvenliğini artırmak yönünde farkındalık oluşturmak, gıda kaynaklı risklerin tespit edilip önlenmesine yönelik ihtiyaçları belirlemek ve planlama yapmaya dikkat çekiliyor.. Son yıllarda etkisi bariz bir şekilde hissedilen küresel iklim krizi ile birlikte, kullanılabilir tarım arazilerinin yok olması, tatlı suların kirlenmesi, bazı canlılar yok olması, doğadaki tahribat ve son olarak devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, diğer taraftan ise her geçen gün artan nüfus ile birlikte artan gıda ihtiyacı, bu ihtiyaca cevap vermek için gıdada artışa ihtiyaç duyulması büyük önem taşıyor.. Güvenli gıdaya erimin önemi hakkında gazetemize konuşan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, “Güvenli gıda; üretimden tüketicinin sofrasına ulaşana dek gıdalardaki olası fiziksel, kimyasal ve biyolojik her türlü bozulmanın öngörülmesini ve alınacak tedbirleri temel alan uygulamaların tamamını kapsamaktadır. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler (UN), Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar tarafından da gündemde tutulan güvenli gıda, insan sağlığının vazgeçilmezi olmakla beraber hepimizin doğal hakkıdır. Bu sebeple gıdaların üretiminden tüketimine kadar her aşamasında gıda güvenliği sağlanması çok önemli” dedi. Alparslan, “BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) öncülüğünde yürütülen çalışmalarda, sağlığı tehdit eden gıdalardaki bulaşın çiftlikten sofraya tüm süreçlerde gerçekleşebileceğinden, gıda güvenliğinin sağlanmasında, gıdayı üreten, işleyen, taşıyan, depolayan, satan ve tüketen herkesin ortak sorumluluğu olduğu vurgusu yapılmaktadır. Gıda güvenliği; ekosistem ve çevre sağlığından bağımsız olarak düşünülemez ve ele alınamaz. Bugün hava kirliliği, çevre kirliliği, su kaynaklarının korunması, tarım arazilerinin ve ormanların korunması büyük ölçüde çözüm bekleyen sorunlar arasında yer almaktadır. Ayrıca yaşanan yüksek enflasyon ortamı farklı bir boyutu ile halkımızın gıda güvencesini tehlikeye atmaktadır. Yanlış tarım politikaları, ekonomik belirsizlik ve gıda fiyatlarındaki durdurulamayan fiyat artışları artık temel gıdalara ulaşılmasını güç hale getirmiştir.” Diye konuştu. Sağlıklı yaşam iççin güvenli gıdanın gerekliliğine dikkat çeken Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, şu açıklamalarda bulundu; “Herkesin güvenilir, besleyici ve yeterli gıdaya ulaşma hakkı vardır ve bu tüm insanlar için geçerlidir. Bu bilinçle 7 Haziranda Dünya Gıda Güvenliği Günü’nü kutlanıyor ve dikkat çekiliyor. Ancak şuna da dikkat çekmekte fayda var. Geçtiğimiz günlerde Dünya Bankası, Nisan ayına ilişkin gıda enflasyonu verilerini yayımladı. Açıklanan verilere göre; ülkemiz, yüzde 58 gıda enflasyonu ile dünyada ilk 10 ülke arasında yer almakta.. Yani Türkiye, Nisan ayında gıda enflasyonunda dünya sekizincisi oldu. Ayrıca Türkiye, Mart ayında da tüketici fiyatlarının en hızlı arttığı beşinci ülke olmuştu. Her ay güncellenen Gıda Güvenliği raporundaki verilere göre tüketici fiyatlarının yıllık bazda yüzde 352 arttığı Lübnan olurken, ilk 10 sırayı tamamlayan ülkeler İran, Surinam, Mısır, Ruanda, Türkiye, Lao ve Sierra Leone olarak açıklandı. Her ne kadar maaş artışları yapılsa da alım gücünün sürekli olarak düşmesi halkımızı gıda güvencesizliğiyle karşı karşıya getirmekte.. Merdiven altı işletmelerin engellenmemesi, bazı üreticilerin ürün kalitesini düşürmesi, maliyetler nedeniyle gıda güvenliği sistemi kurulmadan üretim yapılması nedeniyle tüketici güvenli olmayan, besin değeri düşük sağlık riski yüksek gıdaya mahkûm edilmektedir. Böyle olunca da taklit ve tağşiş listelerinde artış olması kaçınılmazdır. Tarım ve Orman Bakanlığının denetimleri etkin bir şekilde ve eskisinden çok daha sık yapması gerekmektedir. Gıda güvenliği olmadan, gıda güvencesinden söz etmek mümkün değildir. Dünya üzerinde kimi kaynaklara göre 400 bin, kimi kaynaklara göre ise 600 bin kişinin her yıl gıda kaynaklı hastalıklardan yaşamını yitiriyor olması gıda üretiminden tüketimine kadarki süreçte gıda biliminin ışığında gıda güvenliği ilkelerinin uygulanmasının ne ölçüde gerekli olduğunu göstermektedir. Güvenli olmayan gıdalar hem akut zehirlenmelere yol açmakta, hem de yıllara dayalı olarak kronik hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır. Kanser ve benzeri hastalıkların tedavisi güvenli gıda üretmenin maliyetinden çok daha fazladır. Sonuçta gıda güvenliği, ekosistem ve çevre sağlığından bağımsız olarak düşünülemez. O bakımdan gıda güvenliğinin önemi anlaşılmalı, kamu otoritesi denetleme ve düzenleme görevini yapmak üzere alt yapısını ve insan kaynağını nicel ve nitel olarak artırmalıdır. Gıda ile ilgili başta kamunun ilgili diğer kurum ve kuruluşları ile meslek örgütleri, üniversiteler, sektör temsilcileri, üretici birlik ve sivil toplum kuruluşlarıyla gıda güvenliğinin sağlanması için bir araya gelinmelidir. Özel sektörde ve gerekse resmi kontrol mekanizmalarında görev yapan Gıda Mühendislerinin gıda güvenliğinin vazgeçilmez bir parçası olduğu göz önüne alınmalıdır. Ayrıca meslektaşlarımızın tarladan sofraya tüm süreçlerde etkin biçimde yer alması sağlanmalıdır. Gıda üretiminde mühendis varlığı gerek verimlilik, gerekse sağlıklı gıda tüketimine katkısı tartışılmazdır. Uygun üretim tekniklerinin mühendis eliyle uygulanmasının, alınan gıda güvenliği tedbirleri ile muhtemel sağlık sorunlarının önüne geçilmesi ve hammaddenin en verimli şekilde işlenmesi sayesinde sağlanacak ekonomik kazançlar da büyük önem taşımaktadır. Zaten Gıda mühendisliği; gıda maddelerinin üretiminden tüketimine kadarki tüm süreçlerde sağlığa uygun, güvenli ve kaliteli üretilmesi, üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, gıda maddelerinin depolanması, üretilen gıdaların kalite kontrollerinin yapılması, gıda alanında araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesi konularında görev ve sorumluluklar alan önemli bir mühendislik disiplinidir.. Bu gösteriyor ki Gıda mühendisi, halkın sağlık güvencesidir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.