TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Fatih Altaylı

İLKHABER-Gazetesi - Fatih Altaylı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fatih Altaylı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı Haber

Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Fatih Altaylı'nın yazdığı "Enkazdan korkmayan mapustan korkmaz" başlıklı yazısı ve İsmail Saymaz'ın aktardığı "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'ye MHP'li vekillerle ilgili bazı görüntüler izletti" iddiaları ile ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu. Başsavcılık’tan yapılan açıklamada, Saymaz'ın sözlerinin İletişim Başkanlığı tarafından "doğru olmadığı" belirtilerek, iki gazeteciye yönelik olarak "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan soruşturma başlatıldığı ifade edildi. SAYMAZ'IN İDDİALARI VE YALANLAMA İsmail Saymaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, MHP’li vekillerle ilgili bazı görüntüler izlettirdiğini öne sürmüştü. Ancak, İletişim Başkanlığı bu iddiayı yalanlayarak, söz konusu bilgilerin gerçeği yansıtmadığını duyurdu. ALTAYLI’NIN YAZISI İNCELEMEYE ALINDI Fatih Altaylı'nın yazdığı "Enkazdan korkmayan mapustan korkmaz" başlıklı yazısı da incelemeye alındı. Yazının içeriği ve kamuoyunda yarattığı etki üzerine soruşturma başlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, her iki gazetecinin ifadelerini alacak ve suçlamalara ilişkin hukuki süreci başlatacaktır. Soruşturma sonucunda, gazetecilerin "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan sorumlu olup olmadıkları değerlendirilecektir.

Fatih Altaylı: ''Dem Parti'nin bile aklına gelmemiştir Öcalan'ı meclise çıkarmak'' Haber

Fatih Altaylı: ''Dem Parti'nin bile aklına gelmemiştir Öcalan'ı meclise çıkarmak''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ı Meclis'e davet ederek dikkatleri üzerine çekti. Bahçeli, "Eğer terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun" diyerek, tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bu açıklama, siyasette geniş yankı bulurken, gazeteci Fatih Altaylı, "DEM Parti, Devlet Bahçeli’nin arkasından koşsa yetişemez. Öcalan’a Meclis’te konuşma yaptırmak DEM Parti’nin bile aklına gelmemiştir" şeklinde tepkisini dile getirdi. Gazeteci Fatih Altaylı, Bahçeli'nin bu çıkışını değerlendirdi. "Öyle bir noktadayız ki, yarın Devlet Bahçeli çıkıp 'İlk dört madde değişmelidir' dese bile şaşırmayacağız" diyen Altaylı, önceki "barış süreçlerine" atıfta bulundu ve şunları kaydetti: "O gün barışı sağlayamayan Öcalan bugün TBMM’ye gelince barışı sağlayacak güce sahip mi, yoksa artık 'Yeni PKK' Öcalan’dan çok başka bir yerde mi! ''AK Parti ile geçen 22 yılda 'Yeni Türkiye' ortaya çıktı ise Öcalan’sız 25 yılda da artık yeni bir PKK ortaya çıktı, bunun farkında mı Bahçeli! Kandil’deki 'ağalar' Öcalan’ı ne kadar takar, ABD tarafından şımartılmış genç PKK komutanları Öcalan’ın otoritesini ne kadar tanır! Ya da ABD istemeden Öcalan etkili olabilir mi! Bahçeli, milliyetçi bir hareket olarak gördüğü PKK’da da lider otoritesinin her şeyin üzerinde olduğunu düşündüğü için 'Öcalan' diyor olabilir ama acaba Öcalan’ın PKK’daki etkisi, Bahçeli’nin MHP’deki etkisi kadar güçlü mü, yoksa PKK daha demokratik mi!'' ''Göreceğiz elbet. Yine de Bahçeli’nin ve PKK’nın anlaştığı ve Öcalan’ın serbest bırakılacağını artık varsayabiliriz. Ardından da bir Anayasa değişikliği için DEM’in desteği istenecek. Bu destek gelir mi gelmez mi bilemeyiz. Ya da Türkiye’nin siyasi bilinci en yüksek seçmen grubu olan HDP’li veya DEM’li kitle bir kez daha bu çözüme inanır mı onu da öngöremeyiz.'' ''ABD ne diyecek, bu işin ne kadar içinde, önünde ya da arkasında göreceğiz. Ama serbest bırakılan bir Öcalan’ın ne yapacağını merak ederiz. Acaba Bahçeli Öcalan’a siyaset yapma imkanı sağlayacak bir değişikliği de önerir mi bilmiyorum. Öcalan’ın kürsüye gelip TBMM’de yemin ettiğini görür müyüz onu da öngörmem mümkün değil. Sadece 'Kesinlikle olmaz' diyemeyiz onu biliyorum. Kim bilir belki de Öcalan’a biçilen rol Kuzey Suriye’ye giderek orada ABD tarafından kurulmakta olan YPG/PKK Devleti’nin başına geçmektir. Olur mu, olur! Bazıları tüm bunlarda bir 'Devlet aklı' arıyor. Muhtemelen vardır. Sadece soru 'O devletin hangi devlet' olduğudur." Ne Olmuştu? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim’de TBMM Grup Toplantısı’nda PKK lideri Abdullah Öcalan'ı Meclis’e davet ederek dikkatleri üzerine çekti. Bahçeli, "Eğer terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun" diyerek, terörün sona erdiğini ilan etmesi durumunda yasal düzenlemelerin yapılacağını belirtti. Bu açıklamalar, siyasette yeni bir çözüm süreci tartışmalarını alevlendirdi. Bahçeli'nin sözleri, 1 Ekim’deki Meclis açılışında DEM Parti ile yaşanan etkileşim sonrası, "Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?" sorusunu gündeme getirdi. Bu gelişmeler, siyasi kulislerde hareketlilik yarattı.

Sezgin Baran Korkmaz, Fatih Altaylı'ya çarpıcı açıklamalarda bulundu Haber

Sezgin Baran Korkmaz, Fatih Altaylı'ya çarpıcı açıklamalarda bulundu

ABD’de kara para aklama suçlamasıyla yargı süreci devam eden ve hakkında yakalama kararı bulunan iş insanı Sezgin Baran Korkmaz, gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında önemli iddialarda bulundu. Korkmaz, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve iş insanı İnan Kıraç ile ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Korkmaz: "Soylu, 'İnan Kıraç'ın 50 Milyon Dolarlık Borcunu Sileceksin' dedi Sezgin Baran Korkmaz, Fatih Altaylı ile yaptığı röportajda, Süleyman Soylu’nun kendisine İnan Kıraç’ın 50 milyon dolarlık borcunu silmesini emrettiğini öne sürdü. Korkmaz, “Soylu, beni Ankara’daki makamına davet etti. Gittiğimde hukuken haklı olduğumu, ihtiyati haciz kararı aldığımı ve İnan Kıraç’a hacze gideceğimi söyledim. Bakan Soylu ise bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a devretmem gerektiğini söyledi. Nedenini sorduğumda, bu işin devlet meselesi olduğunu belirtti” diye konuştu. "İnan Kıraç Beni Erdoğan'a Şikâyet Etti" Sezgin Baran Korkmaz, İnan Kıraç’ın uzun yıllardır iş ortaklığı yaptığı Nahum ailesinin Kıraça Holding’deki yüzde 45’lik hissesini 60 milyon dolara satın aldığını, ancak Kıraç'ın bu parayı geri ödemediğini söyledi. Korkmaz, Kıraç'ın bu durumu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şikâyet ettiğini ve Erdoğan’ın da konuyu önce Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e, ardından da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya devrettiğini iddia etti. Korkmaz, “Erdoğan’a bu işin ticari bir alacak verecek meselesi olduğu belirtilmişti. Ancak, birileri Erdoğan’a bu işin içinde başka meseleler olduğunu söyleyerek, konunun İçişleri Bakanı'nın görev alanına girdiğini ifade etti ve Erdoğan dosyayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya verdi” dedi. "Görüşme Gergin Geçti, Yeniden Çağrıldım" Korkmaz, Bakanlıkta yaptığı görüşmede, Süleyman Soylu'nun kendisine baskı yaptığını, hatta odada bulunan bir emniyet müdürüyle tartışma yaşadığını anlattı. Korkmaz, “Ben, Soylu’ya ‘Kürt olduğum için mi bana böyle davranıyorsunuz’ dediğimde, odadaki bir emniyet müdürü bana karşı çıktı. Konuşma farklı yerlere gitti. ‘Ben Trabzonlu olmadığım için mi benimle böyle konuşuyorsunuz?’ dedim. Emniyet müdürü ayağa kalktı, ben de ayağa kalktım. Gerginlik artınca bakanlıktan ayrıldım. 10 dakika sonra beni tekrar çağırdılar. Bu kez daha sert bir şekilde 'Bu devlet meselesi, Kıraç'ın borcunu sileceksin' dediler” şeklinde konuştu. "Soylu, İnan Kıraç’ı Görüntülü Olarak Aradı" Sezgin Baran Korkmaz, görüşmenin ardından Ankara’da devletle ilgili etkin bir ismi aradığını ve bu talebin devletle ilgisinin olmadığını öğrendiğini belirtti. Korkmaz, “Soylu’nun Erdoğan’a ve Kıraç’a şirin gözükmek için işgüzarlık yaptığını söylediler. Daha sonra beni biri daha aradı, ‘Seni Ankara’da ezdiler mi’ diye sordu. Ben de ‘Nasıl yani?’ dediğimde, ‘Soylu, görüntülü olarak İnan Kıraç’ı aradı ve olayı böyle anlattı’ dedi” ifadelerini kullandı. "İnan Kıraç Bana Çökmeye Çalıştı" Korkmaz, İnan Kıraç’ın Nahum ailesinin Kıraça Holding’deki hisselerini satın alması için kendisine baskı yaptığını, daha sonra bu hisseleri bedelsiz şekilde Kıraç’a devretmesini istediğini ileri sürdü. “Ben İnan Kıraç’a çökmeye çalışmadım, İnan Kıraç bana çökmeye çalıştı. Hatta İnan Kıraç’ı İnan Kıraç yönetmiyor; kendisine vasi atanması lazım. Kendi kızıyla yaşadığı sorunların arkasında da bu var. İnan Kıraç üzerinden İpek Kıraç’a da çökmek istiyorlar” dedi. Korkmaz’dan Yeni Açıklama Korkmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda da dikkat çeken ifadeler kullandı. Röportajının manipüle edilmemesi gerektiğini vurgulayan Korkmaz, "FETÖ borsasının nasıl kurulduğunu ve nasıl ceplerini doldurduklarını yarın sabah 8'de Fatih Altaylı ile Teke Tek programında konuşacağım" dedi.

Fatih Altaylı: ''İyi ki Amerika'da yargılanıyorlar, babası doktor, annesi yazar demediler içeri tıktılar Haber

Fatih Altaylı: ''İyi ki Amerika'da yargılanıyorlar, babası doktor, annesi yazar demediler içeri tıktılar"

Geçtiğimiz hafta cuma günü Bostan'da yakalanan ve mahkemece tutuklanan Eylem Tok ile oğlu Timur Cihantimur, Türkiye'de taksirle adam öldürmek suçundan aranıyorlardı. Savcı, Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur'un tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bu kararın nedeni, Türkiye'de ehliyetsiz araç kullanarak Oğuz Murat Aci'nin kaybına sebebiyet verdikleri ve daha sonra kaçma ihtimallerinin bulunduğu değerlendirildiği için serbest bırakılmamalarıydı. Gazeteci Fatih Altaylı, Youtube hesabından bu durumu değerlendirerek Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur'un Amerika'da yargılanmasının önemine işaret etti. Altaylı, "İyi ki orada yargılanıyorlar, çünkü oradaki yasalar çok daha ağır" şeklinde konuştu. Ayrıca, kaçmalarının pişmanlıkla sonuçlanacağını belirtti. "Bu çocuk Türkiye'de kalsaydı yine tutuklanır, bir süre hapiste kalır, sonra çıkardı. Konu kapanırdı. O yüzden iyi ki Amerika'da yargılanıyorlar."Dedi. ''Babası doktor, annesi yazar falan demezler, içeri tıkarlar'' "Eylem Tok denilen kadın kendi oğlunun hayatını kaybetti. Şu anda Amerika cezaevinde kimbilir kimlerle kalıyor. Babası doktor, annesi yazar falan demezler, içeri tıkarlar. Bütün sorumluluk annenin üzerindedir. Bir kaza oldu, çok üzgünüz ve pişmanız. Ceza neyse çekeriz demek yerine, kaçtın. Şimdi her türlü felaketle karşı karşıya kalma ihtimalin var. Eylem Tok için asla üzülmüyorum. Bu işin sorumlusu tamamen Eylem Tok'tur. Şimdi adaleti görüyor. Bir insanın canına kıyıp ölümüne sebep olduktan sonra kaçmanın ne anlama geldiğini şimdi anlıyor. Hayat öyle kolay değil. Nerden geldiği belli olmayan milyonlarca dolarla havuzlu evlerde oturup oğluna ehliyetsiz bir araç verip kaza yaptırmaya kalkışamazsın." İfadelerini kullandı.

Fatih Altaylı'dan bomba iddia: Akşener, oğlu için Erdoğan'dan büyükelçilik istedi Haber

Fatih Altaylı'dan bomba iddia: Akşener, oğlu için Erdoğan'dan büyükelçilik istedi

Gazeteci Fatih Altaylı, eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Saray'ında yaptığı görüşmeye ilişkin çarpıcı bir iddia ortaya attı. Ankara kulislerinde konuşulanlara göre, Akşener, oğlu için Paris Büyükelçiliği görevini istedi. Fatih Altaylı, kendi YouTube kanalında paylaştığı kulis bilgisine göre, "Meral Akşener’in bir aile ferdinin büyükelçilikte ödüllendirilmesi için bir yere tayin istiyormuş. Bununla ilgili daha önce de bazı girişimler olmuş. Bunu Aytun Çıray da dile getirdi. Sanıyorum ki oğlu için istedi. Konuşulan şu: Oğlu Galatasaray Lisesi mezunudur, Paris’i istiyormuş," ifadelerini kullandı. Görüşmede Neler Konuşuldu? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Meral Akşener arasında Saray'da gerçekleşen görüşmede, Erdoğan'ın Akşener'e danışmanlık teklifinde bulunacağı iddia edilmişti. Ancak, görüşme her iki isimden de açıklama gelmeden sona erdi. Aytun Çıray da Gündeme Getirdi Fatih Altaylı’nın iddiası, siyasetin gündemine oturdu. Aytun Çıray'ın da bu konuda daha önce bazı açıklamalarda bulunduğu belirtiliyor. İddiaya göre, Meral Akşener'in oğlu, Galatasaray Lisesi mezunu olup, Paris Büyükelçiliği'ni istiyor. Bu iddia, siyasette yeni tartışmalara yol açarken, henüz Meral Akşener veya Cumhurbaşkanı Erdoğan cephesinden resmi bir açıklama yapılmadı.

Fatih Altaylı: Türkiye’nin Adana gibi olmaya ihtiyacı var Haber

Fatih Altaylı: Türkiye’nin Adana gibi olmaya ihtiyacı var

Gazeteci Fatih Altaylı, son köşe yazısında, Adana Portakal Çiçeği Karnavalı deneyimlerini paylaşarak Türkiye'nin Adana gibi olmaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. Altaylı, Adana ziyaretinde kentteki atmosferin güzelliklerine tanıklık ettiğini ve uzun zamandır özlemini duyduğu Türkiye'nin ruhunu burada bulduğunu ifade ediyor. Kentin insanlarının özgürce yaşadığı, birlikte güldüğü ve eğlendiği bir ortamın olduğunu belirtiyor. Karnavalın halk tarafından sahiplenildiğini ve belediyelerin yanı sıra Kültür Bakanlığı'nın da destek verdiğini aktaran Altaylı, kortej ve konserlerle dolu geçen etkinliklerin kentteki mutlu mesut bir atmosferi yansıttığını dile getirdi. Altaylı, Adana'da pahalılık ve işsizlik gibi sorunların varlığına rağmen özgürlük duygusunun ön planda olduğunu vurguluyor. Kentteki insanların birbirine karışmadan, özgürce eğlenebildiğini ve mutlu olabildiğini belirtiyor. Türkiye'nin Adana gibi olmaya ihtiyacı olduğunu ve iktidarların halkını mutlu etme gayreti içinde olduğu bir Türkiye'nin ne zaman gerçekleşebileceğini sorguladı. İşte Alyatlı'nın köşe yazısının tamamı: ''Biraz da güzel şeylerden bahsedelim. Hafta sonu Adana’daydım. Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nda. Adana sevgimi birkaç zamandır yazıyorum. Kente, daha doğrusu kentin insanlarının tarzına, tavrına bayıldığımı, kimsenin kimseye karışmadığı, her türlü yaşam tarzına saygı gösterilen, kadınların özgürce yaşadığı, seküler bir yaşamın içselleştirildiği şahane bir toplumsal doku olduğunu yazıp söyledim defalarca. Bu kez de sevgili arkadaşım, dostum Ali Haydar Bozkurt’un yıllardır yinelediği davetini kırmayarak Adana Portakal Çiçeği Karnavalı için Adana idim. İyi ki gitmişim. Özlediğim Türkiye’yi Adana’da buldum Birlikte gülen, birlikte eğlenen mutlu mesut görünen bir kent. 3 gün boyunca bütün kent sokaklarda idi. Yenildi içildi, şarkılar söylendi, konserler verildi. En ufak bir olay olmadan, kimsenin burnu kanamadan. Kimse kimseye karışmadan. Ali Haydar Bozkurt’un başlattığı, belediyelerin sahip çıktığı karnavala bu yıl Kültür Bakanlığı da destek vermeye başlamış. Ama karnavalın sahibi halk. Cumartesi günü, belki 500 bin kişinin katıldığı bir kortej vardı. Sonrasında bütün kent sabaha kadar eğlendi. Gece 1’de Adana’da trafik kilitlenmişti, sokaklar insan doluydu. Adana’nın ünlü lokantalarından birinin sahibine durumdan duyduğum şaşkınlığı anlatınca “Burası böyle. Ramazan’da iftarını açanla, rakısını içen aynı kebapçıda oturur birbirine afiyet olsun der” dedi. Gerçekten kentte böyle bir kültürün olduğu çok belli idi. Adana’da pahalılık. Yok muydu, Adana’da işsizlik, enflasyon yok muydu! Vardı elbette ama hepsinden fazla özgürlük duygusu vardı. Kimsenin kimseye karışmadığını bilen ve eğlenen insanlar vardı. Türkiye’nin eğlenmeye, mutlu olmaya, eğlenmek ve mutlu olmanın ayıp sayılmadığı, günah sayılmadığı bir anlayışa ihtiyacı vardı. Türkiye’nin Adana gibi olmaya ihtiyacı vardı.''

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.