TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#epilepsi

İLKHABER-Gazetesi - epilepsi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, epilepsi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Nöroloji Uzmanı Uuyarıyor, epilepsi, toplumda yaygın bir durum Haber

Nöroloji Uzmanı Uuyarıyor, epilepsi, toplumda yaygın bir durum

Acıbadem Adana Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Cem Ortaçbayram, epilepsi ve epileptik nöbetler arasındaki farka dikkat çekerek önemli bilgiler verdi. Epileptik nöbetin, beyni ve sinir sistemini etkileyen ani ve kontrolsüz elektriksel aktivite sonucu ortaya çıkan bilinç kaybı ve kasılmalara, bazen davranışlarda, hareketlerde, duygulanımda değişikliğe yol açabilen nörolojik bir bozukluk olduğunu belirten Dr. Ortaçbayram “Epilepsi ise tekrarlayıcı nitelikte ve gelişigüzel zamanlarda oluşan nöbetlerle karakterize bir hastalık olup görülme oranı yüzde 0,5-1 arasında değişir. Yaşamın ilk 20 yılında ve 60 yaşından sonra görülme sıklığı daha fazladır” dedi. “Her epilepsi nöbetinde bilinç kapanmaz” Epileptik nöbette beyinde bulunan nöronlarda ani ve kontrolsüz boşalma yani deşarj yaşandığına değinen Dr. Ortaçbayram “Epilepsi ile epileptik nöbet arasındaki fark epilepsinin, tekrarlayan ve kendiliğinden oluşan nöbetlerle seyreden bir hastalık olmasıdır. Nöbet aralarında hasta genelde sağlıklıdır. Tek bir nöbet öyküsü o kişinin epilepsi hastası olduğunu göstermez” diye konuştu. Epilepsinin nedenlerinin “genetik yatkınlık, beyindeki yapısal bozukluklar, beyin tümörleri, kafa travması, inme, beyin kanaması ve beyin ameliyatları sonucunda beyinde ortaya çıkan hasarların anormal elektriksel deşarjlar” olduğunu ve epilepsinin bu şekilde ortaya çıkabileceğini dile getirdi. Epileptik nöbetlerin “Parsiyel” ve “Jeneralize” nöbetler olmak üzere iki tipte görüldüğünü söyleyen Dr. Ortaçbayram “Parsiyel nöbetler de basit ve kompleks olmak üzere ikiye ayrılır. Basit parsiyel nöbetlerde bilinç açık olur. Genelde tek taraflı istemsiz kasılmalar, ani korku, daha önce olmuş bir olayı olmamış gibi veya olmamış bir olayı olmuş gibi hissetme, kötü koku ve tatlar alma, mutsuzluk hissi, geçici uyuşukluk belirtileri, görme alanının yarısını etkileyen flaş şeklinde ışıklar ve değişik renkler görme belirtileri gözlenir. Kompleks parsiyel nöbetlerde ise bilinç etkilenmesi meydana gelir. Kompleks parsiyel nöbetlerde çiğneme, yalanma, yutkunma ve bir şey arar gibi şaşkın bakınma hali görülebilir” dedi. “Sadece boş bakma, dalma şeklinde de atak olabilir” Dr. Ortaçbayram, jeneralize nöbetlerin halk arasında sara nöbeti olarak bilindiğine değinerek kişinin önce kaskatı kesilerek yere düştüğünü; ardından tüm vücut kaslarında kasılıp gevşemeler olduğunu; nöbet esnasındaki şiddetli hareketlerin kişinin kontrolü dışında geliştiğini anlattı. Bunun yanı sıra” absans” ya da” petit mal” adı verilen jeneralize nöbetlerde ise kasılma olmadan boş bakma, dalma şeklinde atakların izlenebileceğini sözlerine ekledi. Jeneralize epilepsi nöbeti sırasında hastanın düşerken yaralanmasını engellemek gerektiğine dikkat çeken Dr. Ortaçbayram “Hasta yan yatırılmalıdır. Bu sayede nöbet sırasında salya ya da kusma varsa hastanın boğazına kaçmaması önlenmelidir. Mümkünse başını çarpmasını engellemek için yumuşak kıyafet, yastık gibi bir malzemeyle baş desteklenmelidir” diye konuştu. “Stres, gürültü ve fazla ışık da nöbetleri tetikleyebilir” Epilepsi krizini tetikleyen durumların uykusuzluk, açlık, kapalı ve havasız alanlar, stres, bazı ilaçlar, yorgunluk ve parlak ışıklar olduğuna işaret eden Dr. Ortaçbayram dolayısıyla epilepsi hastalarının dikkat etmesi gerekenleri “aç ve uykusuz kalmamak, gece vardiyalı bir işte çalışmamak, aşırı yorgunluk ve stresten uzak durmak, ilaç dozlarını kesinlikle unutmamak, düğün salonu, müzik kulübü gibi aşırı gürültülü, yüksek sesli, ışıklı ortamlardan uzak durmak, yalnız olarak uzun yolda araç kullanmamak ve far ışıkları epilepsi nöbetlerine yol açabileceği için gece araç kullanmamak” olarak sıraladı. “Epilepsi olsa dahi EEG normal olabilir” Epilepside ilk tanı yönteminin, beynin elektriksel aktivitesinin çekildiği EEG olduğunu, ancak EEG’nin epilepsi tanısının konulmasına yüzde 60-70 oranında katkı sağladığını ifade eden Dr. Ortaçbayram “Epilepsi olsa dahi EEG normal olabilir. Nöbet anında çekilen EEG daha değerli bilgiler verir. Nöbetler arası EEG’ler genellikle normal çıkar. Ayrıca EEG’nin anormal olması da bir epilepsi tanısı koydurtmaz. Epilepsi tanısında önemli olan klinik keşiflerdir” dedi. Epilepsi hastalarının çoğunun anti-epileptik adı verilen epilepsi ilaçları yoluyla tedavi edilebileceğini; ilaçlarla nöbetleri durdurmanın amaçlandığını ve seçilmiş vakalarda özel cerrahi işlemler uygulanabileceğini anlattı.

Nöroloji Uzmanı Uyarıyor, epilepsi nöbetlerini tetikleyen durumlara dikkat Haber

Nöroloji Uzmanı Uyarıyor, epilepsi nöbetlerini tetikleyen durumlara dikkat

Ayrıca epilepsi hastalarında uykusuzluk, ekran kullanımı, bazı ışık aktiviteleri içeren ortam veya oyunlar, ilaçlar, enfeksiyonlar var olan hastalık nöbetlerini tetikleyebilen sebeplerdir” dedi.İSÜ Liv Hospital Bahçeşehir Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Belma Doğan Güngen, 12 Şubat Uluslararası Epilepsi Günü dolayısıyla epilepsi hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. “Türkiye’de 750 bin civarında epilepsi hastası var” Epilepsinin, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkilediğini söyleyen Doç. Dr. Güngen, “Dünyada 65 milyon civarında epilepsi hastası olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl yaklaşık 2.4-2,5 milyon yeni epilepsi hastası eklenmektedir. Ülkemizde de bu sayı 700-750 bin civarındadır” diye konuştu. Tetikleyen durumlar nelerdir? Beyin nöronlarındaki anormal ve aşırı elektriksel deşarj sonucu ortaya çıkan, ani elektriksel aktivitelerin neden olduğu tekrarlayıcı nöbetlere epilepsi denildiğini ifade eden Doç. Dr. Güngen, epilepsi nöbetini tetikleyen sebepler hakkında şu bilgileri paylaştı: “Epilepsi hastalığında hiçbir neden olmadan epilepsi nöbetleri ortaya çıkabildiği gibi, birçok tetikleyici de mevcuttur. Bunlar arasında enfeksiyonlar, kafa travmaları, kanamalar, bazı damar hastalıkları, doğumsal gelişimsel anomaliler, bazı metabolik bozukluklar, dijital elektronik temasın fazlalığı ve genetik nedenler epilepsi oluşumuna neden olabilir. Ayrıca epilepsi hastalarında uykusuzluk, ekran teması, bazı ışık aktiviteleri içeren ortam veya oyunlar, ilaçlar, enfeksiyonlar var olan hastalık nöbetlerini tetikleyebilen sebeplerdir.” “Çocukluk ve yaşlılıkta daha sık görülebilir” Epilepsi nöbetlerinin hangi yaşlarda başlayabileceğine değinen Doç. Dr. Güngen, “Hastalık cinsiyet olarak erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülmektedir. Epilepsi nöbetlerinin yaş dağılımına baktığımızda ise geniş bir yaş aralığı ortaya çıkabilmekle birlikte, çocukluk ve yaşlılık döneminde daha sık ortaya çıktığı gözlenmektedir. Nöbet sırasında düşmeye bağlı beyin travmaları, vücutta oluşabilecek ciddi yaralanmalar olabilir. Ayrıca bazı nöbetler hastalarda hipoksi durumu oluşturarak beyne zarar verebilir” şeklinde konuştu. “Kafa travmaları neden olabilir” Doç. Dr. Belma Doğan Güngen, epilepsinin nedenlerini şu şekilde sıraladı: Kafa travmaları ve beyin enfeksiyonları, genetik, inme ve damarsal patolojiler, demansiyel veya diğer nörojeneratif hastalıklar, çocuk yaş grubundaki bazı malfarmasyonlar ve anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, tümörler.” “Baş dönmesi belirtiler arasında” Epilepsi belirtilerinden bahseden Doç. Dr. Güngen, “Epilepsi hastanın beyindeki etkilenen bölgenin bozukluğuna göre belirtiler değişebilir. Baş dönmesi, vücutta kasılma, dişleri sıkma, baş sallama, sabit noktaya bakma, istemsiz göz kapağı oynaması, şuur kaybı, vücutta uyuşma hissi, ağızda çiğneme hareketi gibi birçok belirti görülebilir. Ayrıca nöbet öncesi korku, uyuşma, görme duyma değişiklikleri, hoş olmayan kokular gibi ‘aura’ dediğimiz öncü belirtiler olabilir” dedi. “Hasta öyküsü (anamnez) teşhiste çok önemli” Epilepsi tanısının nasıl konulduğunu dile getiren Doç. Dr. Güngen, “Nörolojik muayene ve hastanın öyküsü en önemlisidir. Tetkik olarak kan testleri incelenmelidir. Metabolik sorunları ve enfeksiyonu dışlamak için bu durum gereklidir. Elektroensefalogram (EEG), beyninizdeki elektriksel aktiviteyi kayıt altına alıp epilepsiyi teşhis etmek için kullanılan en yaygın testtir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) ise beyin anatomik yapısını değerlendirmek için mutlaka istenmelidir” açıklamasında bulundu. “Genetik yatkınlığı olanlar risk altında” Doç. Dr. Güngen, epilepsi nöbetleri için risk altındaki grupları ise şöyle sıraladı: “Çocuk ve yaşlılar: Hastalık, erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülmektedir. Epilepsi nöbetleri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte, çocukluk ve yaşlılık döneminde daha sık ortaya çıkmaktadır. Beyinde lezyonu olanlar: iskemi, kanama, travma, inme, enfeksiyon bulguları. Genetik yatkınlığı olanlar Elektronik ortama maruz kalma: Günümüzde elektronik ortama aşırı maruz kalma özellikle çocuklarda risk oluşturmaktadır.” Tedavi seçenekleri Doç. Dr. Güngen, epilepside tedavi yollarını ise şu şekilde paylaştı: “Medikal ilaç tedavisi. Cerrahi ameliyatlar: Epilepsi pili, nöbet aktivitesi tetikleyen lezyonu çıkarma vs. Ketojenik diyet. Uygun hastalarda ise vagus sinir stimülatörü denilen tedavi uygulanabilmektedir. Göğüs altına yerleştirilen pil, vagus sinirini belli aralıklarla uyarır.” Yanlış önyargılar hastaların yaşam kalitesini düşürüyor Epilepsinin uzun süreli tedavi ve izleme gerektiren bir hastalık olup hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilediğini belirten Doç. Dr. Güngen, “Toplumda saklanmakta ve tanıları, tedavileri etkin olamayan birçok epilepsi hastası mevcuttur. Toplumun yanlış ön yargıları nedeniyle de bu hastaların yaşam kaliteleri daha da düşmektedir. Onların tüm sosyo-kültürel ve özel ihtiyaçlarını gözeten bir iletişim kurulup doğru yönlendirilmelidirler. Epilepsi ile ilgili hastaya ve yakınına tüm bilgiler verilmeli, ilaç düzenleme ve sakınılması gereken yaşam değişiklikleri anlatılmalıdır. Hastaya, hastalara yönelik hazırlanmış güncel internet siteleri hakkında bilgi verilmelidir” dedi. Tedavi edilebilen bir hastalıktır Epilepsinin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu ifade eden Doç. Dr. Güngen, “Tek bir ilaçla bile çözüm sağlayan milyonlarca hasta mevcuttur. İlaçlarla hastaların kontrol altına alınma oranı yüksektir. Medikal tedaviye dirençli hastalarda ise, cerrahi ve vagal sinir stimülasyonu önerilmektedir. Nöbetlerin hastaların hayatlarını sosyal yaşamlarını olumsuz etkilemesini önlemek için tüm çabayı hasta ve hasta yakını ile birlikte göstermek gerekir. Hastalara uykusuzluk, açlık ve bazı ilaç gruplarının nöbetleri tetiklediğini belirtmek lazımdır” diyerek sözlerini noktaladı.

Prof. Dr.Gömceli: Epilepsi hastaları toplum tarafından yapılan yanlış etiketlemelerinden dolayı zorluklar yaşıyor Haber

Prof. Dr.Gömceli: Epilepsi hastaları toplum tarafından yapılan yanlış etiketlemelerinden dolayı zorluklar yaşıyor

Türkiye'de ve dünyada her yıl binlerce kişi epilepsi hastaları arasına ekleniyor. Her yıl Şubat ayının ikinci pazartesi günü dünyada Uluslararası Epilepsi Günü olarak kabul ediliyor. Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Yasemin Biçer Gömceli, epilepsi hastalığı beynin anormal elektrikle deşarjların yayılmasına bağlı ortaya çıkan anormal davranışlar, duyumlarla seyreden kronik bir hastalık olduğunu kaydetti. Toplumda görülme sıklığı yaklaşık yüzde 1 Epilepsinin toplumda görülme sıklığının yaklaşık yüzde 1 olduğunu ve kadın ile erkekte eşit olarak görüldüğünü dile getiren Gömceli, “Her zaman çocukların hastalığı, çocukluktan başlayan bir hastalık olarak bilinmekle beraber öyle bir hastalık değildir. Her yaşta olabilir, sebepleri değişiyor. Çok daha ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Epilepsi tanısı için tekrarlayan ataklar olmasını bekliyoruz” dedi. “Epilepsi şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklardan biraz farklıdır” Epilepsi rahatsızlığının toplumda çok az bilinen ve kaygılanılan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Gömceli, “Epilepsi şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklardan biraz farklıdır. Bizim hastalarımız çok ciddi etiketlere maruz kalıyorlar. Öyle olunca ne kadar çok bilgilendirme yapılırsa bu hasta grubumuzun o kadar rahat ve huzurlu olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bu bilgilendirme günleri çok önemli. Çok fazla doğru sanılan yanlışlar var. Biz istiyoruz ki yanlışlar düzeltsin. Hastalarımız da daha özgüvenli yaşamlarına devam edebilsinler. Bugünler bunun için çok kıymetli” ifadelerine yer verildi. “Onlar gerçekten yaşamlarını sizin, benim gibi sürdürüyorlar” Prof. Dr. Yasemin Biçer Gömceli epilepsi tanısı konulan hastaların yaşam şartlarının nasıl olması gerektiği sorusuna ise şu cevabı verdi: “Şimdi epilepsili bir sepet gibi düşünüp her şeyin içine atarsanız iş biraz farklı hale geliyor. Epilepsiyi bir yelpaze gibi düşünmek gerekiyor. Bir tarafında çok seyrek nöbetlerle ilaçlarla kolayca kontrol altına alınan bir hasta grubumuz var. Yelpazenin öbür ucundaysa gerçekten günde yirmi, otuz kez nöbetler geçiren, ağır engelli hastalar var. Şimdi bu taraftan diğer tarafa doğru bir evrilme de yok. Hastalarımızın yarısından fazlası bu ilk grupta yer alıyor. Yani bir tane ilaç verdiğinizde rahatsızlığı kontrol altına alınıyor. Onlar gerçekten yaşamlarını sizin benim gibi sürdürüyorlar. Nelere dikkat ediyorlar? En dikkat etmemiz gereken şey belki de ilaç düzenidir. Çünkü ilaçları atlarsak nöbetlerde tekrarlama eğilimi olabilir. Ben hafif hasta grubunun yaşamlarını çok etkilendiğini düşünmüyorum.” “Bu etiketlerden dolayı risklerden uzak duruyorlar” Epilepsi hastalarının riskli işlerde çalışmasının tehlikeli olabileceğine dikkat çeken Gömceli, “Özellikle yüksek yerlerde çalışmayı gerektiren işlerden uzak durmak gerekir. İnşaat alanlarında, dağcılık ve yüzmek gibi sporlar riskli olabilir. Bunun dışında normal hayatını sürdüren birçok epilepsi hastamız var. Bir yıl önce 50 yaşında bir hastam ile karşılaştım. 18 yaşında nöbet geçiriyor. Aslında o günden beri ilaç kullanıyor bir daha da nöbeti olmamış. Hayatını sordum. Evlenmemiş, mesleğini bırakmış, epilepsi olduğu için bunları yapmış. Bütün engelleri kendisi koymuş, çok üzüldüm. Bizim istediğimiz hastalarımız ve toplum bunun farkında olsun. Bu insanlar tamamen bizim gibi insanlar, çalışmaları ve yaşamları normaldir. Bu bir bulaşıcı hastalık değildir, toplum tarafından yapılan yanlış etiketlemelerden dolayı zorluklar yaşıyorlar. Bu etiketlerden dolayı da risklerden uzak duruyorlar. O sırada nöbet geçirmesi durumunda toplumun kendisini nasıl karşılayacağını bilmiyorlar. Lütfen bunu yapmayalım” ifadelerine yer verdi. Epilepsilerin bir kısmının genetik diğer kısmının ise sonradan gelişen nedenlerden kaynaklandığını belirten Gömceli, konuşmasını şöyle tamamladı: “Tedavi yaklaşımlarımız sebebe göre değişiyor. Temel tedavimiz ilaç tedavisidir. Bazı epilepsi türlerinde ilaç da vermiyoruz, uyarandan uzak durmasını söylüyoruz. İlaçlara dirençli ise cerrahi yöntemleri konuşuyoruz. Bu noktada yıllar içerisinde görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi tanı koymamızda yardımcı oldu.”

20 yaşındaki genç cezaevinde öldü Haber

20 yaşındaki genç cezaevinde öldü

Bayram BULUT -ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER)-Adana Kürkçüler Kapalı Cezaevi’nden, Açık Cezaevi'ne alınan epilepsi hastası tutuklu Ömer Yaba'ya kullandığı raporlu ilacının verilmediği ve bu nedenle Yaba’nın ilaç kullanmadığı gerekçesi ile yatağında nöbet geçirerek öldüğü iddia edildi. Yaba’nın ailesi sorumluların yargılanması için Adana Adliyesi’ne giderek suç duyurusunda bulundu. Henüz 20 yaşında olan Ömer Yaba, iddialara göre bir kavgaya karıştı. Epilespi hastası olan ve raporlu ilacı bulunan Ömer Yaba, bu kavga nedeniyle Adana Kürkçüler Kapalı Cezaevi’ne konuldu. 25 Ocak tarihinde girdiği kapalı cezaevinde iki hafta kalan Ömer Yaba, daha sonra Adana Kürkçüler Açık Cezaevi’ne alındı. Açık Cezaevine konulan Ömer Yaba’ya bir gün izin verildi. Yaba, vakti kısıtlı olduğu için evine gelip ailesi ile gününü geçirdi. Akşam ise, cezaevine giderek tekrar teslim oldu. Cezaevinde ki gardiyanlara kendisinin kullandığı raporlu ilacının olduğunu söylediği ileri sürülen Yaba’ya ilaçları verilmediği öne sürüldü. Yaba ailesini arayarak durumu bildirip kendisine ilaç getirmesini söylediği ifade edildi. ARKADAŞLARINI UYARMIŞ İlaçlarını alamayan Ömer Yaba’nın sayım sonrası arkadaşlarını nöbet geçirebileceği yönünde uyardığı iddia edildi. 9 Şubat Gece’si uykusunda nöbet geçiren Ömer Yaba, sabah saatlerinde yatağında ölü bulundu. Acı haber cezaevine ilaç getiren ve ilaç verilmesi için başvuru yapacak ailesine verildi. Oğullarının ölüm haberi ile yıkılan acılı aile, yapılan otopsinin ardından oğullarını alarak bir mezarlıkta defnetti.  Acılı aile oğlunun ölümünden ilaçları vermeyen kişi veya kişilerin olduğunu ileri sürerek, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) şikayette bulundu. SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDULAR Yaba ailesi daha sonra ise, Adana Adliyesi’ne giderek suç duyurusunda bulundu. Ailenin avukatları aracılığıyla başvurduğu suç duyurusunda da, Yaba’nın cezaevine girişte görevlilere, “Kullandığı ilaçların kendisinden alındığı ve ısrarla istemesi ne ve ilaçların olmaz ise, kriz geçirebileceğini cezaevi görevlilerine iletmesine rağmen, ilaçların kendisine verilmediğini” ifadeleri yer aldı. Suç duyurusunda ayrıca cezaevinden tahliye edilen tutuklu Hasan Bekçi’nin yaşananlarla ilgili verdiği bilgilere de yer verildi. Bekçi, ifadesinde Yaba’nın 9 Şubat gecesi saat 22.00'da sayımından sonra ailesini aradığını daha sonra yanına gelip başgardiyandan ilaçlarını istediğini ancak verilmediğini belirttiğini aktardı. “İlaçlarımı almadığım takdirde kriz geçirebilirim” diyen Yaba’nın daha sonra koğuşa çıkıp arkadaşlarına da “İlaçlarımı alamadım. Rahatsızlanıp nöbet geçirebilirim. Böyle bir durumda bana müdahale edin” dediğini ve bu esnada kendisinin orda olduğunu ifade etti. CUMHURBAŞKANINA SESLENDİ Ömer Yaba’nın Annesi Kadriye Yaba,  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, oğlunun ölümüne sebep olanların yargılanmasını istediğini söyledi.  Oğlunun bir kavgaya karıştığını bu nedenle cezaevine konulduğunu belirten Anne Yaba, “Oğlum bir kavgaya karıştı. Mahkemeye gitmedi ve daha sonra tutuklandı cezaevine koydular. 2 hafta cezaevinde kaldı. 2 hafta geçtikten sonra kapalı cezaevinden açık cezaevine aldılar. Açığa alırlarken bir gün izin verdiler. Eve geldi. İlaçlarını düzenli kullanıyordu. Tekrar izni bittiği için ilaçları ile birlikte açık cezaevine gidip teslim oldu. Teslim olurken ‘Benim kullandığım raporlu ilaçlarım var. Ben epilepsi hastasıyım, sürekli nöbet geçiriyorum. Mutlaka bu hapları kullanmam lazım’ demiş gardiyanlara.” dedi.  AKŞAM BENİ ARADI Oğlunun ilaç konusunda kendisini aradığını savunan Anne Kadriye Yaba, “Oğlum akşam beni arada,  “anne ilaçlarımı elimden aldılar vermiyorlar bana” dedi.  “Dedim ne yapayım oğlum ilaçlarını getireyim ama getirsem de içeri almazlar” dedim. İlacını sayımdan sonra bir daha istemiş ancak ilaçlarını vermemişler. Gece epilepsi nöbeti geçirmiş ve sabah yatağında ölü bulmuşlar. Oğlum ilaç içtiğinde iyi oluyordu. Yani ilaçla yaşayabiliyordu. İlaç verilmediği için hayatını kaybetti.” diye konuştu.  SORUMLULAR YARGILANSIN Sorumluların yargılanmasını istediklerini belirten Anne Yaba, “Ben şimdi oğlumun ilaç vermeyerek ölümüne sebep olan kişilerin yargılanmasını istiyorum. O gece görevli tüm gardiyanlardan şikayetçiyim. Oğlum daha 20 yaşındaydı. Hayatının baharındaydı. Adalet Bakanına, Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na, Adana Valimize sesleniyorum. Sorumlular yargılansın. Raporu olan bir hastaya neden raporla kullandığı ilacı verilmiyor.” şeklinde konuştu. BAYRAM YABA: ÖLÜME İTİLDİ Engelli olan Baba Bayram Yaba ise, bir hap için oğlunun, göz göre göre ölüme itildiğini belirterek, “Oğlum bir hap versin diye yalvarmış. Arkadaşları öyle söylüyor. Ama kimse hapını vermemiş. Bir hapa kurban gitti benim oğlum. Ben engelliyim. Hastayım ben artık ölmek istiyorum. Bu hapları aklıma geldikçe içesim gelmiyor. Ben oğlumun ölümüne sebep olanların yargılanmasını istiyorum.” ifadelerini kullandı. Acılı anne ve baba şimdilerde çocuklarının fotoğraflarına bakarak göz yaşlarına boğuluyor

Epilepsi hastası genç kız, ayağının ağrımasıyla öğrendiği kanseri azmiyle yendi Haber

Epilepsi hastası genç kız, ayağının ağrımasıyla öğrendiği kanseri azmiyle yendi

MERSİN (AA) - ALEYNA COŞKUN - Mersin'de epilepsiyle mücadele ederken ayağının ağrıması nedeniyle gittiği hastanede kemik kanserine de yakalandığını öğrenen 20 yaşındaki Rabia Demir, tedavi sürecinde motivasyonunu yüksek tutarak kanserin üstesinden geldi.Merkez Akdeniz ilçesinde yaşayan ve kuaförde çalışırken 3 yıl önce ayağında ağrı hisseden epilepsi hastası Demir'e, kontrol için gittiği Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde kemik kanseri teşhisi konuldu.Tedavi sürecinde 3 operasyon geçiren genç kız, azmi ve kararlılığıyla hastalığı yenmeyi başardı.- "Hiçbir zaman yüzümdeki gülümsemeyi eksiltmedim"Rabia Demir, AA muhabirine, 1,5 yaşındayken ortaya çıkan epilepsinin ardından kanserle de mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi.Hastalığı ilk öğrendiğinde öleceğini düşündüğünü anlatan Demir, zor günler geçirdiğini belirtti.Annesine bu hastalığı yeneceğine dair söz verdiğini ve moralini hep yüksek tutuğunu aktaran Demir, şöyle konuştu:"Tedavim 3 yıldır devam ediyor. Bu süreçte kemoterapi, fizyoterapi ve ışın tedavisi gördüm. İlk aldığım kemoterapiler çok ağırdı, kilo verdim ama hiçbir zaman yüzümdeki gülümsemeyi eksiltmedim. Çok güçlü oldum, çünkü olmasaydım ailem de güçlü duramazdı. Bu süreçte resim çizdim, gitar çaldım ve kitap okudum. Gitar çalıp, şarkı söylemek bana çok iyi gelirdi. Şarkılar acılarımı alıp götürürdü. İnsanlara da kendilerine aktivite bulmalarını tavsiye ediyorum."- "Kendime inandım ve çok şükür kanseri yendim"Demir, onkoloji hastalarına "güçlü durmaları" tavsiyesinde bulunarak, şöyle devam etti:"Kanser hastalarına şunu söylemek istiyorum; ben de aynı yollardan geçtim ama umudumu asla yitirmedim. Kendime 'Rabia sen epilepsiyle mücadele etmiş birisin bunu mu yenemeyeceksin, başaramayacaksın?' dedim. Kendime inandım ve çok şükür kanseri yendim. İnsanın öncelikle kendine inanması ve istemesi gerekiyor. Kanseri yenmek için savaşırsan, o savaşı sen kazanırsın. Umudunuzu kaybetmeyin."Hastalıkla mücadele sürecinde arkadaşlarından destek gördüğünü ifade eden Demir, kendisinin de onkoloji hastalarını ziyaret edip, moral vereceğini söyledi.- "Rabia'nın durumu şu an çok iyi, hayata tutundu"Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak da Rabia'ya hastalığı sürecinde servis hizmeti başta olmak üzere birtakım desteklerde bulunduklarını belirtti.Kanser hastalarına destek için 2021'de "Akdeniz Umuda Yolculuk" projesini başlattıklarını aktaran Gültak, projeden bugüne kadar 9'u depremzede 200 kişinin yararlandığı söyledi.Proje kapsamında kadınların sağlık taramasından geçirildiğini, kanser hastalarının da hastanelere ONKOBÜS ekiplerince götürüldüğünü belirten Gültak, "Rabia zor bir süreç geçirdi, biz de yanında olduk. Tedavi alması konusunda yardımcı olduk, servis hizmeti verdik. Psikologlarımız aracılığıyla terapi almasını sağladık. Rabia'nın durumu şu an çok iyi, hayata tutundu. Umarım bir daha bu acıları yaşamaz." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.