TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ekonomik kriz

İLKHABER-Gazetesi - ekonomik kriz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ekonomik kriz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Barut: 22 Milyonu aşan icra dosyaları krizin göstergesi Haber

Barut: 22 Milyonu aşan icra dosyaları krizin göstergesi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, Türkiye'de yurttaşların bankalara ve finans kuruluşlarına yaklaşık 3.5 trilyon borcu bulunduğunu, icralık dosya sayısının da 22 milyonu aştığını söyledi. Barut, "Ülkemizde yaşanan krizin adı ekonomik değil iktidarın bile isteye uyguladığı, ısrarla sürdürdüğü siyasi ve yönetim krizidir. Bu düzenden ilk seçimde mutlaka kurtulacağız" dedi. "Ülkemizde emeklisinden işsizine, esnafından çiftçisine herkesin hayatı alt üst oldu " Barut, "Ülkemizde emeklisinden işsizine, esnafından çiftçisine, işçisinden memuruna herkesin hayatı alt üst oldu. Ocaklar sönüyor, sebep olan iktidar ise bu yangını söndürmüyor. Üstüne daha da krizi derinleştirip ülke ekonomisini yıkıp geçiyorlar" şeklinde konuştu. "Ülkemizde icra dairelerindeki dosya sayısı 22 milyonu aştı " Ayhan Barut, "Ne acıdır ki bugün ülkemizde icra dairelerindeki dosya sayısı 22 milyonu aştı. Fahiş zamlar, yüksek enflasyon ve artan vergiler gibi yükler geçimi bitirdi. Sonucunda yurttaşların bankalara bireysel kredi ve kredi kartı borçları yaklaşık 3.5 trilyon lirayı aştı. Bu sorunların bilinçli olarak sebebi olanların çare üretmeyeceği ortada. Ekonomideki bu bataklığı kurutmadan sorunlara kalıcı çözüm bulunmaz. Halkımızı borç ve icra batağına sokan bu iktidarı değiştirmemiz gerekiyor. Üreten, ürettiğinden kazanan, tüketebilen bir Türkiye için projelerin ortaya konması şart. Hukukun üstünlüğünden planlı üretime, emeğin en yüce değer olduğu anlayışla halkçı projelerle biz her soruna çare bulacağız. Bu kara düzenden halkımızın desteğilme ilk seçimde mutlaka kurtulacağız” dedi.  

Türk-İş, 24 Eylül'de meydanlara iniyor Haber

Türk-İş, 24 Eylül'de meydanlara iniyor

Türk-İş, ekonomik kriz ve çalışma hayatındaki zorluklar nedeniyle bir kez daha meydanlara iniyor. 24 Eylül Salı günü, Türkiye genelinde tüm illerde kamuda örgütlü oldukları iş yerlerinin önünde basın açıklamaları yapacak olan sendika, 1 saatlik oturma eylemi düzenleyecek. Sendikanın amacı, işçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkat çekmek ve bu zorlukların bedelini işçilerin ödememesi gerektiğini vurgulamak. “Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” şeklinde konuştu. “İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor” Edip Gülnar, “Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor. Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor.  Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu.  İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz” diye ifade etti. “Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” Gülnar, “Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı.   Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir.  Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor.  Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.  Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” dedi.  “Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir” Edip Gülnar açıklamasında vergide adalete değinerek şunları söyledi: “Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir.   Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir. Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz. 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır.  Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır.” “İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır.   Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir.  Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir.  Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” şeklinde konuştu. “Kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir” Gülnar kıdem tazminatının işçiler açısından önemine değinerek şu ifadeleri kullandı: “Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır.  İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi.  Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda “kızımın çeyizi oğlumun düğün parası” dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk.  TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi.   Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.”  “Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır” Edip Gülnar açıklamasını sonlandırırken Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacağına değinerek şunları söyledi: “TÜRK-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir.  Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz.  Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz.”  

Özdağ: Dar gelirli vatandaşların milli gelirden aldığı pay azaldı, Türk halkı açlıkla sınanıyor Haber

Özdağ: Dar gelirli vatandaşların milli gelirden aldığı pay azaldı, Türk halkı açlıkla sınanıyor

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Zafer Partisi Kocaeli İl Kongresi’nde konuştu. Özdağ, milli gelirden alınan payın son beş yılda giderek azaldığını vurgulayarak, emekliler, dul ve yetimlerin düşük maaşlarla geçinmeye çalıştığını belirtti. Türkiye’nin dünyada gıda enflasyonunda birinci sırada yer aldığını belirten Özdağ, halkın ekonomik sıkıntı çektiğini ifade etti. “Dar gelirli ve sabit gelirli vatandaşlarımızın milli gelirden aldığı pay son beş yılda azaldı ve azalmaya devam ediyor” Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Ülkemizin ağır bir ekonomik krizden geçtiğini her gün yaşıyoruz. Dar gelirli ve sabit gelirli vatandaşlarımızın milli gelirden aldığı pay son beş yılda azaldı ve azalmaya devam ediyor. 85 yaşında bir nine sokakta kağıt mendil satarak evine ekmek götürmenin mücadelesini veriyor. 65 yaşında evde çalışamayacak derecede ağır hasta olan kızına bakmak için çalışan bir anne keza bir evde yaptığı temizlikten diğer evde yaptığı temizliğe koşarak gidiyor ve ancak öğle evine ekmek götürüyor. 16 milyon insan emekli, dul ve yetim 8 bin lirayla 12 bin 500 lira arasında aldıkları maaşla geçinmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu. “Türk halkı açlıkla sınanıyor” Özdağ, “Dünyada gıda enflasyonunda yüzde 60'la birinci sıradayız. Yani her gün pazardan, çarşıdan aldığımız gıda maddelerinin fiyatları artıyor. Savaştaki Rusya'da, savaştaki Ukrayna'da bile gıda fiyatları bu kadar artmazken Türkiye'de insanlar satın alamadıkları için pazarların kapanmasından sonra atılan sebzeyi, meyveyi toplamak zorunda kalıyor. 650 lira sigortasını ödeyemediği için 9 milyondan fazla insana SGK'dan mesaj geliyor. ‘Sigortanı bir an önce öde yoksa sağlık hizmeti alamazsın’ deniliyor. Türk halkı açlıkla sınanıyor. Türk halkı yoksullukla sınanıyor. Bütün bunlar olurken son 12 ay içerisinde lüks tüketim artıyor. Çünkü bu ağır ekonomik kriz ülkenin yüzde 10’una hiç dokunmuyor. Onlar yandaş. Onlar ihaleleri almaya devam ediyorlar. Onların vergi afları art arda gelmeye devam ediyor. Onlar vergi ödemiyor” dedi. “Neden bu ülkede Türk milletini ikinci sınıf, üçüncü sınıf hale getiriyorsunuz?” Prof. Dr. Ümit Özdağ, “İnsanlara siz 650 lira SGK borcunuzu ödeyin diye mesaj yolluyorsunuz, 9 milyon 600 bin kişiye. İyi de bu ülkede yaşayan sığınmacı statüsündeki 5 milyona yakın Suriyeli bedava tedavi olmuyorlar mı? Bedavayla çalmıyorlar mı? Neden bu ülkede Türk milletini ikinci sınıf, üçüncü sınıf hale getiriyorsunuz? Vergi sistemini değiştireceğiz. Doğrudan vergiler artacak. Dolaylı vergiler ÖTV ve KDV'de indirimlere gideceğiz. Akaryakıtın KDV'sinde, ÖTV'sinde yapacağımız indirimle bir anda gıda maddeleri fiyatlarında ciddi bir aşağı doğru inişi sağlayacağız” dedi. “Bu ülkede 10 milyonun üzerinde işsiz varken birilerinin kalkıp ‘Türk halkı çalışmıyor demek edepsizliktir” Prof. Dr. Ümit Özdağ  konuşmasında Türk işçisinin de hakkının yenmesini engelleyeceklerini ifade ederek şunları söyledi: Öncelik Türk insanınındır. Bu iş Türk işçisinin işidir. Türk işçisinin de hakkının yenmesini engelleyeceğiz. Bu ülkede 10 milyonun üstünde işsiz var. Bu ülkede 10 milyonun üzerinde işsiz varken birilerinin kalkıp ‘Türk halkı çalışmıyor, Türkler tembel’ demesi büyük bir edepsizliktir. Bu Cumhuriyeti Türk Milleti kurdu ve bu millet çalışarak emeğiyle Türkiye'yi inşa etti. Türk milleti çalışkandır. Yeter ki siz ona hakkını verin. 8 Aralık'ta Ankara'da yapacağımız büyük kongremizde partimiz, Türkiye'yi yönetmeye hazır programıyla, kongrede gerçekleşecek büyük katılımlarla, Türkiye'yi yönetme konusunda daha da hazır hale gelecek kadrolarımızla, bundan sonraki seçimlere büyük bir hızla Anadolu'da vatandaşımızla sürekli temas halinde olarak devam edecektir.”

Sümer: Doğum yardımları yetersiz, aileler ekonomik olarak zorlanıyor Haber

Sümer: Doğum yardımları yetersiz, aileler ekonomik olarak zorlanıyor

CHP Adana Milletvekili ve TBMM Kit Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, hükümetin doğum yardımı tutarlarının yetersizliğini eleştirerek konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı. Sümer, doğum yardımlarının, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kaldığını belirterek, "Bu yardımlar ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve diğer çocuklar için 600 TL olarak ödenmekte ve bir seferliğe mahsus yapılmaktadır. Günümüz ekonomik koşullarında bu miktarlar, çocuk bakım masraflarını, eğitim giderlerini ve sağlık harcamalarını karşılamakta yetersiz kalıyor" dedi. “Bu yardımların miktarı, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmaktadır” Orhan Sümer, “Hükümet, doğum yapan annelere belirli bir miktarda doğum yardımı sağlamakta. Ancak, bu yardımların miktarı, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmaktadır. Doğum yardımı 2024 yılında ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve diğerleri için 600 TL şeklinde ödenmektedir. Bu ödemeler bir seferliğe mahsus yapılmaktadır. Günümüzde, çocuk bakım masrafları, eğitim giderleri ve sağlık harcamaları gibi kalemler, aile bütçelerinde büyük bir yük oluşturuyor. Doğum yardımlarının düşük seviyelerde tutulması, ailelerin ekonomik olarak zorlanmasına ve çocuk sahibi olma kararlarını ertelemelerine neden olabiliyor. Meydanlarda, evlilik törenlerde tavsiyede bulunanlar çocuklara destek olmaya gelince işin maliyetini görmezden geliyor” diye ifade etti. “Ailelerin çocuk yetiştirme konusundaki mali yükleri de ağırlaşıyor” Orhan Sümer, “Türkiye'de yaşam maliyetleri sürekli artarken, ailelerin çocuk yetiştirme konusundaki mali yükleri de ağırlaşıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşam, kira, gıda, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların maliyetleri göz önüne alındığında, doğum yardımlarının yeterli olmadığını görmek mümkün. Hükümetin bu konuda daha kapsamlı ve etkili politikalar geliştirmemesi, ailelerin çocuk sahibi olma konusundaki tereddütlerini artırıyor. Okul ücretleri, servis ücretleri, kırtasiye ücretleri, beslenme ve giyim gibi kalemler göz önüne alındığında birçok gelişim çağındaki çocuğumuzun günümüz olanaklarına ulaşamadığı ne t bir şekilde ortaya çıkıyor” dedi Ekonomik kriz en çok çocukları vuruyor Orhan Sümer ekonomik krizin en çok çocuklara vurduğunu belirterek şunları söyledi: “Ekonomik krizler, yüksek enflasyon, işsizlik oranlarının artması ve aile gelirlerinin düşmesi, çocukların eğitimlerini yarıda bırakmasına ve çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor. Özellikle dar gelirli aileler, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, çocuklarını okula göndermek yerine iş gücüne katılmalarını tercih etmek zorunda kalıyor. Bu durum, çocuk işçiliği sorununu daha da derinleştiriyor. Eğitimden uzaklaşan çocuklar, sadece akademik gelişimlerini değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişimlerini de olumsuz etkiliyor. Çalışmak zorunda kalan çocuklar, genellikle düşük ücretli, güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalışıyor. Bu durum, hem fiziksel hem de psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Uzun çalışma saatleri, ağır iş yükleri ve kötü çalışma koşulları, çocukların sağlığını tehlikeye atıyor ve eğitimlerine geri dönme şanslarını azaltıyor.”

Gürer: Sıcaklar ile sütte kriz kapıda Haber

Gürer: Sıcaklar ile sütte kriz kapıda

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, süt piyasasındaki belirsizliklerin ve kırılganlıkların besicileri ciddi şekilde olumsuz etkilediğini ifade etti.  Son ekonomik krizle birlikte tüketim ve alışveriş alışkanlıklarının değişmesinin, üretimde talep daralmasına yol açtığını belirten Gürer, “Bu daralma, sanayicilerin süt alımlarında fiyat kırma girişimlerine neden oluyor. Sanayiciler, iç pazardaki daralmanın yanı sıra turizmde de beklenen satış rakamlarını yakalayamadıkları için bu durumun bedelini besicilere ödetmeye çalışıyorlar” diye konuştu. Gürer, yem fiyatlarındaki artışın da üreticileri zor durumda bıraktığını vurguladı ve “İthal yem fiyatları sürekli zamlanıyor ve bu durum üreticileri büyük bir sıkıntıya sokuyor. 50 kg süt yeminin fiyatı 600 TL’yi geçti.” dedi. Küçük aile tipi işletmelerin kendi yemini üretmemesi durumunda, üreticilerin ayakta kalma olasılığının giderek düştüğünü belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Arpada %3’lük bir artış yaşanmış olsa da benzer yem ürünlerindeki fiyat artışları besicilerin aleyhine gelişmeye devam ediyor” şeklinde konuştu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizdeki süt üretimindeki sorunlara ve çiğ süt piyasasındaki belirsizliklere dikkat çekerek, “Çiğ süt genel olarak %90 inek, %8 koyun, %1 keçi ve çok düşük oranda manda sütü olarak elde edilmektedir. Ancak, süt ineklerinin 2020 yılında kesime gitmesi nedeniyle süt üretiminde ciddi düşüşler yaşandı. 2020 yılında ticari süt işletmelerinde 944 bin ton inek sütü toplanırken, bu yıl aynı dönemde 1 milyon 14 bin 789 ton inek sütü toplandı. Ancak bu artışın sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişeler var.” dedi. Süt piyasasında yaşanan mevsimsel artışın ardından sanayicilerin mevcut sütleri kalite, katkı maddesi, koku ve tat gibi nedenlerle almaktan kaçındığını söyledi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sanayiciler, mevsimsel süt artışını bahane ederek fiyatları olabildiğince düşük tutuyor ve üreticiden doğrudan ürün almayı daraltıyor. Bunun yerine, aracı süt müteahhitleri aracılığıyla ucuza süt almayı tercih ediyorlar” şeklinde konuştu. Gürer, “Hava sıcaklıkları, hayvanların süt verimini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle Ağustos ayında bir süt krizi yaşanma ihtimali oldukça yüksek. İklim değişiklikleri ve aşırı sıcaklar, hayvanlarda verim kaybına neden oluyor ve ülkemizdeki ahırların çoğu hayvan refahını sağlama konusunda yetersiz. Bu durum, Ağustos ayında sütte önemli bir düşüş yaşanmasına yol açabilir” dedi. Süt ve süt ürünleri fiyatları artıyor, ithalat ve ihracat sorunları derinleşiyor CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Rafta işlenmiş süt litresi 33-45 lira aralığında satışa sunulurken, peynir fiyatları kilosu 400 TL’ye, kaşar peyniri ise 700 lirayı bulmuş durumda. Markalara göre ürün fiyatları ise değişiklik göstermektedir.” dedi. Gürer, “İthal tereyağı özellikle İran’dan getirildiği söyleniyor. 2023 yılında TÜİK verilerine göre 6 bin 384 ton ithalat yapıldı ve 35 milyon 325 bin dolar yurt dışına ödendi. Bu yılın ilk beş ayında ise 3 bin 129 ton ithalat karşılığında 16 milyon 953 bin TL ödendi. TÜİK verilerine göre, 1.888 ton peynir ithal edilip, 11 milyon 844 bin dolar yurt dışına ödendi. Ayrıca, sütsüz peynirden kaymağa, taklit ve tağşiş varlığı da sorunun oluşumuna neden olmaktadır” dedi. “İhracat lobisi arasında küçük aile tipi işletmeler ezilmektedir” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, süt tozu ithalatına ilişkin verileri paylaşarak, “2023 yılında ülkemize 687 ton süt tozu ithal edilip 2 milyon 669 bin dolar ödendi. Ancak, 2024 yılının ilk beş ayında ithal süt tozu miktarı 340 ton oldu ve 952 bin dolar yurt dışına ödendi. Bir yanda ithalat lobisi, diğer yanda ihracat lobisi arasında küçük aile tipi işletmeler ezilmektedir” şeklinde konuştu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bölgeyi gezdiğinde küçük aile tipi işletmelerde yaşanan ciddi sorunları şu şekilde söyledi: “Küçük aile tipi işletmelerin çoğunda ahırların boşaldığını ve çiftçilik yapmayanların hayvancılığı sürdüremediğini gözlemledim. Besicilik ve süt inekçiliği yapan üreticilerle yaptığım görüşmelerde, orta ölçekli işletmeler dışında sorunun derinleştiğini ve ilerleyen dönemde daha da artacağını bizzat üreticilerden dinledim.” “Hayvan refahını sağlayacak yatırımlara ağırlık verilmeli” Gürer, “Tereyağı ve peynir üreticilerini koruyacak, aynı zamanda sanayiciyi de zor durumda bırakmayacak politikalar geliştirilmelidir. Hayvan refahını sağlayacak yatırımlara ağırlık verilmeli ve özellikle önümüzdeki dönemde sütte oluşacak düşüş göz önünde bulundurularak gerekli önlemler alınmalıdır” şeklinde konuştu. “Yem fiyatlarındaki artış devam ederse ve çiğ süt fiyatı enflasyona karşı korunamazsa, sıkıntılar daha da artacaktır” Gürer, “Günlük politikalarla süreç sürdürülüyor ve bu politikaların en büyük sorunu, besicilerin ve süt inekçiliği yapanların sorunlarına çözüm getirilmemesi. Bu durum, hayvanların kesime gitmesine neden oluyor. İthal hayvanlarla kısmi bir rahatlama sağlanmış gibi görünse de yem fiyatlarındaki artış devam ederse ve çiğ süt fiyatı enflasyona karşı korunamazsa, sıkıntılar daha da artacaktır” diye ifade etti.

CHP'li Gürer'den gelir vergisi düzenlemesi önerisi Haber

CHP'li Gürer'den gelir vergisi düzenlemesi önerisi

EMRE EKİCİ ADANA (İLKHABER) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ekonomik krizin vatandaşlar üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak amacıyla gelir vergisi oranlarının revize edilmesi için Kanun Teklifi hazırladı. Gürer, bu teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sundu. Ülkede son yıllarda yaşanan ciddi ekonomik krizin vatandaşların alım gücünü olumsuz etkilediğini belirten Gürer, yükselen enflasyon, işsizlik ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların pek çok aileyi maddi sıkıntı içinde bıraktığını ifade etti. Gürer, Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılacak değişikliklerle vergi yükünün hafifletilmesinin, vatandaşların alım gücünü artırmanın bir çözüm olabileceğini belirtti. Türkiye'deki ekonomik zorlukların özellikle dar gelirli ve orta gelirli aileleri daha fazla etkilediğini vurgulayan Gürer, gelir vergisi dilimlerinde yapılacak düşüşlerin, ekonomik krizin yükünü hafifleterek vatandaşların eline daha fazla para geçmesini sağlayabileceğini dile getirdi. Ayrıca, bu tür düzenlemelerin gelir eşitsizliğini azaltarak toplumsal refahı artırabileceğine dikkat çekti. İktidarın ekonomik krizle mücadelede vatandaşlarına yardımcı olma sorumluluğunun arttığını ve bu nedenle gelir vergisi dilimlerinde düşüş yapılması gerektiğini ifade eden Gürer, bu önlemlerin toplumun genel refahını artırabileceğini belirtti. GELİR VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 103'üncü maddesindeki oranlar aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: "Gelir Vergisine Tabi Gelirler; 100.000 TL'ye kadar %10 250.000 TL'nin 100.000 TL'si için 10.000 TL, fazlası %15 400.000 TL'nin 250.000 TL'si için 32.500TL, (ücret gelirinde 600.000 TL’nin 250.000 TL’si için 32.500 TL), fazlası %20 1.900.000 TL'nin 400.000 TL'si için 62.500 TL, (ücret gelirinde 1.900.000 TL’nin 600.000 TL’si için 102.500 TL), fazlası %30 1.900.000 TL'den fazlasının 1.900.000 TL'si için 512.500 TL, (ücret gelirlerinde1.900.000 TL'den fazlasının 1.900.000 TL'si için 654.000 TL), fazlası %40 MADDE 2- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3- Bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

Gürer: Ekonomik sorunlar aile yapısını bozuyor Haber

Gürer: Ekonomik sorunlar aile yapısını bozuyor

ADANA (İLKHABER)- CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde boşanma oranlarının  arttığına dikkat çekerek, yuva dağıtan bu olumsuz tablonun en önemli nedenlerinden birinin de ekonomik kriz olduğunu belirtti. Evlenen 575 bin, boşanan 181 bin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 575 bine yakın çiftin evlendiği 2022 yılında, boşanan çift sayısının da 180 bini geçtiğine dikkat çekti. 2021 yılında 175 bin olan boşanan çift sayısının 2022’de 181 bin olduğuna işaret eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, boşanın çiftlerin sayısının her yıl arttığını, evlenen her 3 çiften 1’nin boşandığını ifade etti. Çalışanların çoğunluğu açlık sınırının altında maaş alıyor Son yıllarda  artış gösteren boşanmaların en önemli sebeplerinin başında ekonomik sorunların geldiğine vurgu yapan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Enflasyon sürekli artıyor. Sabit ve dar gelirli vatandaş, temel gıda ürünlerine bile ulaşmakta zorlanıyor. Zam üstüne zam vergi üzerine vergi ile vatandaş adeta boğuluyor. Türk-iş’in hesaplamalarına göre son verilere göre ülkemizde açlık sınırı 12 bin 189 lira, yoksulluk sınırı ise 39 bin 733 lira olarak belirlendi. En düşük emekli aylığı bugün 7 bin 500 lira oldu. 10 milyondan fazla emekli asgari ücretin altında maaş alıyor. Ülkemizde Yaklaşık 3 buçuk milyon kişi asgari ücretle çalışıyor. Bu rakamlar 15 milyona yakın insanımızın açlık sınırının altında maaş aldığını gösteriyor. Ev kiraları ise asgari ücreti bazı büyük kentlerde geçmiş durumda. Kiralık ev bulmak dahi sorun. Eğitimden ulaştırmaya yaşamın her alanında gelir gider dengesi şaşıran fiyat artışlarında durdurmak bilmiyor” dedi. Mutfak yanıyor, boşanmalar artıyor Ülkemizde çalışan kesimlerin büyük çoğunluğunun,  bırakan yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında maaş aldığını belirten CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Pazara giden dar gelirli filenin yarısını bile dolduramadan geri dönüyor. İhtiyaçlarının bir kısmını alsa bile çoğunluğunu alamıyor. Mutfakta yangın var. Kiralık ev fiyatı artışı yanında kiralık ev dahi bulmak sorun. Bu nedenle de aileler dağılıyor. Çok çocuk okula aç gidiyor. Kılık kıyafet almak lüks oldu. Terziler, ayakkabı tamircileri yollar sonra akılarına geldi. AKP uyguladığı yanlış ekonomik politikalar ile 100 yıl eskiyi onar, tamir et, kullan  ve elinde olanın süresini uzat yılı olarak başladı. Bu durum ister istemez aileler arasında tartışmaları da beraberinde getiriyor. Tartışmalar zamanla şiddete, bazen de boşanmalara kadar gidiyor. Yapılan bir araştırmaya göre boşanma nedenleri arasında ilk sırayı ekonomik sorunlar alıyor” diye konuştu. Gürer yapılan bir Araştırma ile çıkarılan ülkemizde boşanma haritasında tüm illerin bu süreçten olumsuz etkilendiğinin de görüldüğüne işaret ederek Türkiye genelinde evlenen her 100 çiften 32’si boşanırken, Niğde, Nevşehir, Aksaray, Kayseri ve Konya’da gibi Anadolu illerinde de Türkiye ortalamasında boşanmaların olması ayrıca düşündürücü olduğuna dikkat çekti. Anadolu illerinin büyük kentlere göre ekonomik anlamda kısmen de olsa daha sınırlı harcama ve daha çok ihtiyaçlarını olanakları ile gideren ve muhafazakâr sayılabilecek bir yaşam sürdüren İller olmasına karşın ülke ortalamasında boşanmalar yaşanıyor olmasının yokluk yoksulluk huzursuzluk ve geçim sıkıntısının ne kadar yaygınlaştığına da ayrıca gösterge olduğuna vurgu yaptı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2020 Yılı:Boşanan çiftlerin sayısı: 135,022 iken 2021 Yılı:Boşanan çiftlerin sayısı: 174,085 çıkmış ve  2022 Yılı:Boşanan çiftlerin sayısı: 180,954 ermişti. Devam eden mahkemelerde dikkate alındığında bu yılda boşanmalarda artış devam ediyor.Ayrı yaşayan ailelerinde durumu İstatistik verilere yansımadığı için sorun giderek derinleşiyor.Son 2020-2022 yılları arasında geçen 2 yıllık süreçte boşanmalarda yaşanan artış ise %34 oranında artış göstermesi  ve evlenmelerde genelde evliliğin ilk beş yılında boşanmaların %32,7'si evliliğin ilk 5 yılında, %21,6'sı ise evliliğini sonlandırması gençlerin ekonomik süreçten ciddi etkilendiğinin de göstergesi olarak düşünülebilir” diye konuştu.

Niğde'de esnaf ve vatandaş ekonomik krizden şikayetçi Haber

Niğde'de esnaf ve vatandaş ekonomik krizden şikayetçi

SERHAT AKARSU ADANA (İLKHABER) -  CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğde ve ilçelerinde esnaf ziyareti ve pazaryeri ziyaretleriyle ilgili izlenimlerini aktardı. Yıllardır her fırsatta esnafın ve halkın arasına girdiğini, onların sorun ve taleplerini hep birinci ağızdan dinlediğini anımsatan Gürer, "AKP döneminde sorunlar hep oldu, insanlar, toplumun tüm kesimleri ekonomik açıdan büyük sıkıntılar çekti ve çekmeye devam ediyor. Ancak bu yıl tablo çok daha vahim." dedi. Dönerci esnafının, dükkanı satıp bir yere işçi olarak girmek istediğini, pazarcı esnafının nakliye masrafının, Adana'dan Mersin'den getirdiği ürünün satışından çok daha fazla tutar duruma erdiğini, vatandaşın alım gücünün düştüğünü, esnafın durumunun ise içler acısı olduğunu belirten Gürer, "Esnaf sigorta yaptıramaz, vatandaş canı çektiği meyveyi alamaz duruma gelmiş. Nereden ucuz ekmek alırım diye fırın gezen vatandaş var. Emekliye bir dokun bin ah işit. Böyle bir ortamda ne esnaf ne de vatandaş mutlu" şeklinde konuştu. Gürer'in ziyaret ettiği esnaf ve pazarcılar, artan maliyetler karşısında zor durumda olduklarını belirtti. Dönerci esnafı, ekmek, patates ve tavuk gibi temel gıda ürünlerindeki zamlardan şikayet ederek, "Döner yiyen ayran içemez oldu. Müşteri sayısı her geçen gün azaldı. Dükkanımızı satılığa çıkardık. Suriyeli, Afganlı mülteciler gibi yurtdışına kaçak da olsa gidip çalışmak istiyoruz" dedi. Kuruyemişçi esnafı ise vatandaşın çekirdek bile alamadığına dikkat çekerek, "Yaylacılar yaz döneminde imdadımıza yetişiyordu ancak onlar da bu sene alışveriş yapmıyor. Sattığımız parayla aynı ürünleri yerine koyamıyoruz çünkü her ürüne her gün zam geliyor. Ay çekirdeği 70 liradan 115 liraya, kabak çekirdeği 180 liradan 230 liraya, badem 200 liradan 330 liraya, kaju 280 liradan 350 liraya, antepfıstığı 250 liradan 500 liraya çıktı" ifadelerini kullandı. Gürer, siyasi iktidara seslenerek, "Çıkın halkın arasına karışın, çarşıyı pazarı gezin, durum çok vahim. Oturduğunuz yerden pembe tablo çizerek, TÜİK verileriyle halkın sorunları daha da ağırlaşıyor. Sorunlar kartopu gibi büyüyor. Mutfaktaki yangını söndürmek için gerekli tedbirler alınmalı, gidişat hiç iyi değil" şeklinde konuştu. Gürer, emekli maaşlarının yükseltilmesi için de çağrıda bulundu. Gürer, "Cumhurbaşkanı, AKP sözcüleri emekli maaşlarına iyileştirme için Meclis açılışını işaret ediyor. Yarın Meclis olağanüstü toplantıya çağırsınlar emekli için gereken artışı sağlayalım. Çoğunluk onlarda. Bir gün geçirmeden sorunu çözeriz. En düşük emekli maaşı asgari ücret yapıp tüm emeklilerin durumunu iyileştirecek kararlar alalım" dedi.

Şevkin: İcra dairelerindeki dosya sayısı 8 milyon 523 bin oldu Haber

Şevkin: İcra dairelerindeki dosya sayısı 8 milyon 523 bin oldu

ADANA (İLKHABER) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, ekonomik kriz, derin yoksulluk, her gün gelen zamlar, fahiş vergi artışlarının vatandaşı da esnafı da isyan noktasına getirdiğini dile getirdi. Vatandaşların bankalar ve finans kuruluşlarına olan bireysel kredi ve kredi kartı borç bakiyesinin 21 Haziran - 18 Temmuz haftasında 43,8 milyar lira artarak 2 trilyon 300 milyar lirayı aştığını dile getiren Dr. Şevkin, “Söz konusu haftada tüketici kredileri 11,3 milyar, kredi kartı borç bakiyesi ise 32,5 milyar lira arttı. Yıl başından bu yana ise tüketici kredileri 331 milyar lira artarak 1 trilyon 452 milyar liraya, kredi kartı borç bakiyesi ise 396 milyar lira büyüyerek 850 milyar liraya kadar çıktı. 1 Ocak- 4 Ağustos 2023 tarihleri arasında icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59,3 oranında artarak 8 milyon 523 bin oldu” diye konuştu. “ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI” İktidarın siyasi sonuçlarından korktuğu için mücadele etmek yerine idare etmeye çalıştığı enflasyonist sürecin ülkedeki açlık ve yoksulluk riskini büyütmeye devam ettiğini vurgulayan Dr. Şevkin, Türk-İş’in araştırmasına göre açlık sınırının Temmuz’da 1.285 lira artarak 11 bin 658 lira ile yine Temmuz’dan itibaren geçerli olmak üzere belirlenen 11 bin 402 liralık asgari ücreti geçtiğini söyledi. Diğer bir ifadeyle asgari ücretin henüz cebe girmeden açlık sınırının altında kaldığını vurgulayan Dr. Şevkin, “Türk-İş dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını ise 37 bin 974 lira olarak hesapladı. Yoksulluk sınırı önceki aya göre 4 bin 185 lira arttı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve gelir gelmez reel ekonomiyi göz önüne alarak hareket edeceklerini belirtti. Ancak yalan dolanla ekonomi idare edilmeye çalışılıyor. Kamuda tasarruf tedbirleri uygulanacağını belirttiler ama bir de baktık ki kiralık araçlara milyonlarca lira para akıtılmış. Sarayın günlük masrafı 18 milyon lira, sarayın korumalarının günlük maliyeti 10 milyon liradan fazla. Kamuda her an klimaları açık 115 bin makam aracı var. En küçük bir olayda vatandaştan iban isteyenler, vergi üzerine vergi yükleyenler, zam üstüne zam yapanlar her nedense ‘itibardan tasarruf olmaz’ mantığıyla hareket ediyor” ifadelerini kullandı. Önceki gün yağ, şeker ve çay dahil 240 ürüne yeni zamlar geldiğini AKP’nin adının zam, zulüm olduğunu kaydeden Dr. Şevkin, 10 milyona yakın emeklinin de 7 bin 500 lira ile geçinmek zorunda bırakıldığına işaret etti. “NÜFUSUN YARIDAN FAZLASI BORÇLU YAŞIYOR” İktidarın, ekonomide ülkeyi uçuruma sürüklediğini belirten CHP’li Dr. Şevkin, şunları söyledi: “Ekonomik yaşam dip yapmış durumda. Türkiye nüfusunun yarıdan fazlası borçlu yaşıyor. Vatandaşlar borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Ekonomik kriz boşanmaları, cinayetleri, iflasları, toplumsal olayları beraberinde getiriyor. Eğitim-öğretim de olumsuz etkileniyor. Türk lirası son iki ayda yüzde 25’ten fazla değer kaybetti. Çocuklar et ve süt ürünlerine ulaşamıyor. Türkiye’nin en büyük banknotu 200 Lira para olmaktan çıkıp ‘pul’a dönüştü. Enflasyonla mücadele edemeyen, kamuda tasarruf tedbirleri açıklamalarına rağmen kamunun kaynaklarını hovardaca kullanan, lüks, şatafat içinde yaşayan iktidar ve çevresindekiler; ekonomik zorluklar nedeniyle artık nefes alamaz hale gelen milleti umursamıyor.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.