SON DAKİKA

#ekonomik kriz

İLKHABER-Gazetesi - ekonomik kriz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ekonomik kriz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ömer Fethi Gürer ekonomik krizi ve yoksulluğu TBMM'de gündeme getirdi Haber

Ömer Fethi Gürer ekonomik krizi ve yoksulluğu TBMM'de gündeme getirdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ekonomik krizin derinleştiğine ve milyonlarca yurttaşın geçim sıkıntısı içinde olduğuna dikkat çekti. Gürer, açlık sınırının altında yaşayan 25 milyon insan bulunduğunu belirterek, çalışma yaşamının modern kölelik düzenine dönüşmesinden endişe duyduğunu ifade etti. Ayrıca, işsizlik oranlarının yükseldiğini ve bireylerin borç yükü altında ezildiğini vurgulayan Gürer, ülkenin ciddi bir yönetim kriziyle karşı karşıya olduğunu söyledi. “Adalet mücadelesi hepimizin ortak mücadelesidir” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, “ Cumhuriyet Halk Partili ilçe belediyelerinden sonra İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında verilen tutuklama kararı vicdanlarda karşılık bulmamış ve kurulan sandığa koşan 15 milyon yurttaş bu kararı oylarıyla kabul etmediğini göstermiştir, ayrıca sandığa gidemeyen birçok yurttaşımız da "Bu kadarı da olmaz, hukuk siyasallaştırılamaz." diyerek tepki göstermiştir. Tüm bu olumsuzluklara karşın demokrasimizi her yurttaşın hakkı için savunmaya devam edeceğiz. Bu mücadele yalnız İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve diğer tutuklu belediye başkanlarımızın mücadelesi değil, adalet isteyen her yurttaşın ortak mücadelesidir” şeklinde konuştu. “Siyasi liderlere ve ailelerine yapılan hakaretleri kınıyorum” Siyasi liderlere ve ailelerine yapılan hakaretleri de şiddetle kınayan Ömer Fethi Gürer şunları söyledi: “Hiç kimsenin bir başkasına hakaret etme ya da şiddet uygulama hakkı yoktur ve olmamalıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve merhum annesine karşı yapılan hakaretleri şiddetle kınıyor, kabul etmiyoruz. Aynı şekilde Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'e, önceki dönem Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ve değerli eşi Sayın Dilek İmamoğlu'na, diğer siyasi parti genel başkanlarına ve neredeyse tüm milletvekillerimize sosyal medya üzerinden yapılan hakaretleri de şiddetle kınıyorum.” Ömer Fethi Gürer, “Yaşanan süreç bir seçimle halkın değerlendirmesine sunulmalıdır. CHP olarak insanca, hakça bir düzeni halkın oyuyla iktidar olarak sağlamaya hazırız. Koltuk korumak için değil, halkın yığılan sorunlarını çözmek için varız. Ne ezilen ne ezen, insanca, hakça bir düzeni savunduk, savunuyoruz” diye ifade etti. “İşçilerin hakları için mücadelemiz sürecek” Konuşmasında taşeron işçi sorunlarına yer ayıran CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, taşeron çalışmanın tam bir kölelik düzeni olduğunu belirterek, “690 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bir kısmı kadroya alınsa da hizmet alım sözleşmesine takılan binlerce çalışan hâlâ mağdur. Tüm taşeron çalışanlar kurum kadrosuna alınmalı, taşeron uygulaması sona erdirilmelidir. Stajyer ve çırak olarak çalışmaya başlamış olanların emekliliğe esas sigorta başlangıçları işe başladıkları gün itibarıyla başlatılmalıdır. Taşeron ve diğer tüm mağdurlar için verdiğimiz kanun teklifleri bir an önce Meclis'te ele alınmalıdır" dedi. Taşeron işçilerin yaşadığı hak kayıplarına da değinen Gürer, maaş katsayılarının düşüklüğü, ikramiyelerin verilmemesi ve güvencesiz çalışma koşullarının sona ermesi gerektiğini vurguladı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Ülkenin gerçek gündemi halkın yaşadığı sorunlardır ve bunların çözümü için hak, hukuk ve adalet temelinde mücadelemiz sürecektir." ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Gürer: Ekonomik kriz, Niğde'deki icra dosyaları ve boşanma davalarını artırıyor Haber

Gürer: Ekonomik kriz, Niğde'deki icra dosyaları ve boşanma davalarını artırıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ekonomik krizin toplum üzerindeki etkilerini muhtarlıklara ulaşan icra ve boşanma tebligatları üzerinden değerlendirdi.  Niğde Merkez’de Yukarı Kayabaşı Mahallesi muhtarını ziyaret eden Gürer, kentte artan icra dosyaları ve boşanma davalarına dikkat çekti. Gürer, Türkiye’de bireysel borç yükünün ve icra dosyalarındaki artışın altını çizerek, ekonomik krizin toplumsal etkilerini verilerle ortaya koydu. “Niğde’de yalnızca bir ayda 1760 icra dosyası açıldı” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğde'de yalnızca bir ay içinde 1760 icra dosyasının işleme alındığını belirterek şunları söyledi: "Türkiye genelinde 22 milyon derdest durumda olan icra dosyası var. Vatandaş, aldığı borcu ödeyemediği için icralık oluyor. Bankalara toplamda 4 trilyona yakın kredi kartı ve bireysel kredi borcu bulunuyor. Bu tablo, ekonomik krizin her kesimi etkilediğini açıkça ortaya koyuyor. Muhtarlar adeta bu işle uğraşmaktan başka bir şey yapamaz hale gelmiş. Evde bulunamayan vatandaşlara ulaştırılmak üzere tebligatlar muhtarlıklara geliyor ve neredeyse tüm günlerini bu evrakları düzenleyerek geçiriyorlar." ifadelerini kullandı. “Ekonomik kriz aile yapısını derinden sarsıyor, boşanmalar artıyor” Ekonomik krizin boşanma oranlarına etkisine değinen Ömer Fethi Gürer, "Ailelerin geçinememesi boşanmaları artırıyor. Maddi zorluklarla baş edemeyen aileler, ne yazık ki çözümü ayrılmakta buluyor. Bu durum, ekonomik krizin toplumun aile yapısını da ne kadar derinden etkilediğini gösteriyor. Niğde’de hangi muhtarlığa gitsek aynı manzarayla karşılaşıyoruz: Tebliğ Zarflar dolup taşmış durumda. Niğde’deki icra dosyalarının çoğu köylerde alınan borçlardan kaynaklanıyor. Üstelik icra işlemleri sırasında kullanılan resmi araçların maliyeti bile vatandaşın sırtına ek bir yük olarak biniyor. Bu durum, borçlarını ödemekte zorlanan vatandaşı daha da sıkıntıya sokuyor” şeklinde konuştu. “Vatandaş borçlanarak ayakta kalmaya çalışıyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 17-24 Ocak haftasında vatandaşların bankalar ve finans kuruluşlarına olan bireysel kredi ve kredi kartı borçlarının 54,7 milyar lira artış göstererek 4 trilyon 15 milyar liraya ulaştığını belirtti. "Varlık yönetim şirketleri ve TOKİ’ye olan borçları da eklediğimizde toplam borç 4 trilyon 147 milyar lirayı buluyor. Sadece bir haftada bireysel krediler 17,1 milyar lira artarak 2 trilyon 122 milyar liraya, kredi kartı borç bakiyesi ise 37,6 milyar lira artarak 1 trilyon 894 milyar liraya çıktı. Bu, vatandaşın borçlanarak ayakta kalmaya çalıştığını gösteriyor. 2025’in ilk dört haftasında bu borçlar 13,6 milyar lira artarak 125,3 milyar liraya yükseldi. Ayrıca, Merkez Bankasının Finansal İstikrar Raporu’na göre varlık yönetim şirketlerinin kontrolünde 62 milyar liralık batık kredi ve kredi kartı borcu var. Faiz ve icra masrafları hariç vatandaşın 187 milyar liralık borcu icralık durumda” diye ifade etti. Türkiye’de 22 milyon icra dosyası Adalet Bakanlığı’nın UYAP verilerine göre, 8 Şubat itibarıyla icra dairelerinde derdest bulunan toplam dosya sayısının 22 milyon 411 bine ulaştığını belirten Gürer, bu rakamın ekonomik krizin vahametini açıkça ortaya koyduğunu söyledi.

Gürer: Ekonomik kriz, temel ihtiyaçları bile karşılamaz hale getirdi Haber

Gürer: Ekonomik kriz, temel ihtiyaçları bile karşılamaz hale getirdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ekonomik krizin vatandaş üzerindeki etkilerini gözler önüne serdi. Niğde'nin Altunhisar ve Bor ilçelerinde ayakkabı tamircileriyle yaptığı görüşmelerde, artan ayakkabı fiyatlarının halkı zor durumda bıraktığını vurgulayan Gürer, krizin derinleşmesiyle tamircilik sektörüne olan talebin arttığını belirtti. Gürer, ekonomik krizin vatandaşı temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirdiğini, ayakkabı tamircilerinin dükkanlarının ise bu krizin bir aynası gibi işlediğini ifade etti. Niğde’nin Altunhisar ilçesindeki bir ayakkabı tamircisi, son dönemdeki iş yoğunluğunu şu sözlerle anlattı: “En kötü ayakkabı 1500 lira. Vatandaş mecbur geliyor, ayakkabısını tamir ettiriyor. Çok kötü durumdaki ayakkabıyı bile taban yaptırmaya getiriyor. İnsanlar artık yenisini almak yerine eldekiyle idare etmeye çalışıyor.” “Ekonomik kriz, vatandaşı ayakkabı tamirine zorluyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ekonomik krizin vatandaşı zor durumda bıraktığına değinerek, “Ayakkabı tamir işi, ilçelerde ekonomik krizin etkisiyle çok rağbet görüyor. İnsanlar ayakkabılarını tamir ettirmek zorunda kalıyor çünkü yenisini alacak güçleri yok. Günlük tamir edilen ayakkabı sayısı bile ekonomik krizin boyutlarını açıkça gösteriyor” diye ifade etti. " Kriz, vatandaşın günlük hayatında hissediliyor" Gürer, “Bu sadece bir örnek. Türkiye’nin dört bir yanında benzer tablolar var. Ayakkabı fiyatları asgari ücretle geçinen bir aile için neredeyse lüks hale gelmiş durumda. Vatandaş yeni bir çift ayakkabı almayı değil, elindekini tamir ettirerek günü kurtarmayı düşünüyor. Bu durum, ekonomik krizin ne denli derinleştiğini gösteriyor. İktidar bu tabloyu görmezden gelmemeli. Ekonomik kriz, sadece enflasyon oranlarında değil, vatandaşın günlük hayatında tüm çıplaklığıyla hissediliyor. Ayakkabı tamircilerindeki yoğunluk, halkın çaresizliğini açıkça yansıtıyor. Bu sorunun çözümü, alım gücünü artıracak politikalar ve enflasyonu kontrol altına alacak adımlar atmaktan geçiyor. İktidar, ekonomik krizin bu sonuçlarını görmezden gelerek toplumu yalnızlığa terk ediyor” şeklinde konuştu. Ekonomik kriz nedeniyle vatandaş temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirdi Ömer Fethi Gürer, “Ekonomik krizin derinleşmesi, vatandaşların en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmesine neden oldu. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında, eskiden nadir görülen bir manzara artık sıradanlaştı: Ayakkabısını yenileyemeyen vatandaşlar, tamircilere akın ediyor. Ayakkabı tamircilerinin dükkanları, adeta ekonomik krizin aynası gibi. Vatandaş, yıpranmış ayakkabısını yeniden kullanılır hale getirmek için uğraşıyor. Bu tablo, alım gücünün geldiği acı noktayı gözler önüne seriyor. Eskiden yenisiyle değiştirilmesi gereken ürünler, artık tamirle ayakta tutulmaya çalışılıyor. Bir çift ayakkabı almak bile vatandaş için neredeyse lüks haline geldi. Altunhisar ve Bor’daki ayakkabı tamircilerinin anlattıkları, ekonomik çöküşün toplumun her kesiminde nasıl hissedildiğini gözler önüne seriyor. Gençlerin spor ayakkabıları, çocukların okul ayakkabıları, hatta en eski, en yıpranmış ayakkabılar bile yeniden kullanılmak üzere tamir ediliyor” dedi.

Barut: 22 Milyonu aşan icra dosyaları krizin göstergesi Haber

Barut: 22 Milyonu aşan icra dosyaları krizin göstergesi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, Türkiye'de yurttaşların bankalara ve finans kuruluşlarına yaklaşık 3.5 trilyon borcu bulunduğunu, icralık dosya sayısının da 22 milyonu aştığını söyledi. Barut, "Ülkemizde yaşanan krizin adı ekonomik değil iktidarın bile isteye uyguladığı, ısrarla sürdürdüğü siyasi ve yönetim krizidir. Bu düzenden ilk seçimde mutlaka kurtulacağız" dedi. "Ülkemizde emeklisinden işsizine, esnafından çiftçisine herkesin hayatı alt üst oldu " Barut, "Ülkemizde emeklisinden işsizine, esnafından çiftçisine, işçisinden memuruna herkesin hayatı alt üst oldu. Ocaklar sönüyor, sebep olan iktidar ise bu yangını söndürmüyor. Üstüne daha da krizi derinleştirip ülke ekonomisini yıkıp geçiyorlar" şeklinde konuştu. "Ülkemizde icra dairelerindeki dosya sayısı 22 milyonu aştı " Ayhan Barut, "Ne acıdır ki bugün ülkemizde icra dairelerindeki dosya sayısı 22 milyonu aştı. Fahiş zamlar, yüksek enflasyon ve artan vergiler gibi yükler geçimi bitirdi. Sonucunda yurttaşların bankalara bireysel kredi ve kredi kartı borçları yaklaşık 3.5 trilyon lirayı aştı. Bu sorunların bilinçli olarak sebebi olanların çare üretmeyeceği ortada. Ekonomideki bu bataklığı kurutmadan sorunlara kalıcı çözüm bulunmaz. Halkımızı borç ve icra batağına sokan bu iktidarı değiştirmemiz gerekiyor. Üreten, ürettiğinden kazanan, tüketebilen bir Türkiye için projelerin ortaya konması şart. Hukukun üstünlüğünden planlı üretime, emeğin en yüce değer olduğu anlayışla halkçı projelerle biz her soruna çare bulacağız. Bu kara düzenden halkımızın desteğilme ilk seçimde mutlaka kurtulacağız” dedi.  

Türk-İş, 24 Eylül'de meydanlara iniyor Haber

Türk-İş, 24 Eylül'de meydanlara iniyor

Türk-İş, ekonomik kriz ve çalışma hayatındaki zorluklar nedeniyle bir kez daha meydanlara iniyor. 24 Eylül Salı günü, Türkiye genelinde tüm illerde kamuda örgütlü oldukları iş yerlerinin önünde basın açıklamaları yapacak olan sendika, 1 saatlik oturma eylemi düzenleyecek. Sendikanın amacı, işçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkat çekmek ve bu zorlukların bedelini işçilerin ödememesi gerektiğini vurgulamak. “Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” şeklinde konuştu. “İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor” Edip Gülnar, “Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor. Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor.  Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu.  İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz” diye ifade etti. “Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” Gülnar, “Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı.   Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir.  Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor.  Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.  Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” dedi.  “Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir” Edip Gülnar açıklamasında vergide adalete değinerek şunları söyledi: “Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir.   Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir. Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz. 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır.  Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır.” “İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır.   Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir.  Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir.  Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” şeklinde konuştu. “Kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir” Gülnar kıdem tazminatının işçiler açısından önemine değinerek şu ifadeleri kullandı: “Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır.  İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi.  Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda “kızımın çeyizi oğlumun düğün parası” dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk.  TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi.   Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.”  “Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır” Edip Gülnar açıklamasını sonlandırırken Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacağına değinerek şunları söyledi: “TÜRK-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir.  Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz.  Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz.”  

Özdağ: Dar gelirli vatandaşların milli gelirden aldığı pay azaldı, Türk halkı açlıkla sınanıyor Haber

Özdağ: Dar gelirli vatandaşların milli gelirden aldığı pay azaldı, Türk halkı açlıkla sınanıyor

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Zafer Partisi Kocaeli İl Kongresi’nde konuştu. Özdağ, milli gelirden alınan payın son beş yılda giderek azaldığını vurgulayarak, emekliler, dul ve yetimlerin düşük maaşlarla geçinmeye çalıştığını belirtti. Türkiye’nin dünyada gıda enflasyonunda birinci sırada yer aldığını belirten Özdağ, halkın ekonomik sıkıntı çektiğini ifade etti. “Dar gelirli ve sabit gelirli vatandaşlarımızın milli gelirden aldığı pay son beş yılda azaldı ve azalmaya devam ediyor” Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Ülkemizin ağır bir ekonomik krizden geçtiğini her gün yaşıyoruz. Dar gelirli ve sabit gelirli vatandaşlarımızın milli gelirden aldığı pay son beş yılda azaldı ve azalmaya devam ediyor. 85 yaşında bir nine sokakta kağıt mendil satarak evine ekmek götürmenin mücadelesini veriyor. 65 yaşında evde çalışamayacak derecede ağır hasta olan kızına bakmak için çalışan bir anne keza bir evde yaptığı temizlikten diğer evde yaptığı temizliğe koşarak gidiyor ve ancak öğle evine ekmek götürüyor. 16 milyon insan emekli, dul ve yetim 8 bin lirayla 12 bin 500 lira arasında aldıkları maaşla geçinmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu. “Türk halkı açlıkla sınanıyor” Özdağ, “Dünyada gıda enflasyonunda yüzde 60'la birinci sıradayız. Yani her gün pazardan, çarşıdan aldığımız gıda maddelerinin fiyatları artıyor. Savaştaki Rusya'da, savaştaki Ukrayna'da bile gıda fiyatları bu kadar artmazken Türkiye'de insanlar satın alamadıkları için pazarların kapanmasından sonra atılan sebzeyi, meyveyi toplamak zorunda kalıyor. 650 lira sigortasını ödeyemediği için 9 milyondan fazla insana SGK'dan mesaj geliyor. ‘Sigortanı bir an önce öde yoksa sağlık hizmeti alamazsın’ deniliyor. Türk halkı açlıkla sınanıyor. Türk halkı yoksullukla sınanıyor. Bütün bunlar olurken son 12 ay içerisinde lüks tüketim artıyor. Çünkü bu ağır ekonomik kriz ülkenin yüzde 10’una hiç dokunmuyor. Onlar yandaş. Onlar ihaleleri almaya devam ediyorlar. Onların vergi afları art arda gelmeye devam ediyor. Onlar vergi ödemiyor” dedi. “Neden bu ülkede Türk milletini ikinci sınıf, üçüncü sınıf hale getiriyorsunuz?” Prof. Dr. Ümit Özdağ, “İnsanlara siz 650 lira SGK borcunuzu ödeyin diye mesaj yolluyorsunuz, 9 milyon 600 bin kişiye. İyi de bu ülkede yaşayan sığınmacı statüsündeki 5 milyona yakın Suriyeli bedava tedavi olmuyorlar mı? Bedavayla çalmıyorlar mı? Neden bu ülkede Türk milletini ikinci sınıf, üçüncü sınıf hale getiriyorsunuz? Vergi sistemini değiştireceğiz. Doğrudan vergiler artacak. Dolaylı vergiler ÖTV ve KDV'de indirimlere gideceğiz. Akaryakıtın KDV'sinde, ÖTV'sinde yapacağımız indirimle bir anda gıda maddeleri fiyatlarında ciddi bir aşağı doğru inişi sağlayacağız” dedi. “Bu ülkede 10 milyonun üzerinde işsiz varken birilerinin kalkıp ‘Türk halkı çalışmıyor demek edepsizliktir” Prof. Dr. Ümit Özdağ  konuşmasında Türk işçisinin de hakkının yenmesini engelleyeceklerini ifade ederek şunları söyledi: Öncelik Türk insanınındır. Bu iş Türk işçisinin işidir. Türk işçisinin de hakkının yenmesini engelleyeceğiz. Bu ülkede 10 milyonun üstünde işsiz var. Bu ülkede 10 milyonun üzerinde işsiz varken birilerinin kalkıp ‘Türk halkı çalışmıyor, Türkler tembel’ demesi büyük bir edepsizliktir. Bu Cumhuriyeti Türk Milleti kurdu ve bu millet çalışarak emeğiyle Türkiye'yi inşa etti. Türk milleti çalışkandır. Yeter ki siz ona hakkını verin. 8 Aralık'ta Ankara'da yapacağımız büyük kongremizde partimiz, Türkiye'yi yönetmeye hazır programıyla, kongrede gerçekleşecek büyük katılımlarla, Türkiye'yi yönetme konusunda daha da hazır hale gelecek kadrolarımızla, bundan sonraki seçimlere büyük bir hızla Anadolu'da vatandaşımızla sürekli temas halinde olarak devam edecektir.”

Sümer: Doğum yardımları yetersiz, aileler ekonomik olarak zorlanıyor Haber

Sümer: Doğum yardımları yetersiz, aileler ekonomik olarak zorlanıyor

CHP Adana Milletvekili ve TBMM Kit Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, hükümetin doğum yardımı tutarlarının yetersizliğini eleştirerek konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı. Sümer, doğum yardımlarının, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kaldığını belirterek, "Bu yardımlar ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve diğer çocuklar için 600 TL olarak ödenmekte ve bir seferliğe mahsus yapılmaktadır. Günümüz ekonomik koşullarında bu miktarlar, çocuk bakım masraflarını, eğitim giderlerini ve sağlık harcamalarını karşılamakta yetersiz kalıyor" dedi. “Bu yardımların miktarı, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmaktadır” Orhan Sümer, “Hükümet, doğum yapan annelere belirli bir miktarda doğum yardımı sağlamakta. Ancak, bu yardımların miktarı, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmaktadır. Doğum yardımı 2024 yılında ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve diğerleri için 600 TL şeklinde ödenmektedir. Bu ödemeler bir seferliğe mahsus yapılmaktadır. Günümüzde, çocuk bakım masrafları, eğitim giderleri ve sağlık harcamaları gibi kalemler, aile bütçelerinde büyük bir yük oluşturuyor. Doğum yardımlarının düşük seviyelerde tutulması, ailelerin ekonomik olarak zorlanmasına ve çocuk sahibi olma kararlarını ertelemelerine neden olabiliyor. Meydanlarda, evlilik törenlerde tavsiyede bulunanlar çocuklara destek olmaya gelince işin maliyetini görmezden geliyor” diye ifade etti. “Ailelerin çocuk yetiştirme konusundaki mali yükleri de ağırlaşıyor” Orhan Sümer, “Türkiye'de yaşam maliyetleri sürekli artarken, ailelerin çocuk yetiştirme konusundaki mali yükleri de ağırlaşıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşam, kira, gıda, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların maliyetleri göz önüne alındığında, doğum yardımlarının yeterli olmadığını görmek mümkün. Hükümetin bu konuda daha kapsamlı ve etkili politikalar geliştirmemesi, ailelerin çocuk sahibi olma konusundaki tereddütlerini artırıyor. Okul ücretleri, servis ücretleri, kırtasiye ücretleri, beslenme ve giyim gibi kalemler göz önüne alındığında birçok gelişim çağındaki çocuğumuzun günümüz olanaklarına ulaşamadığı ne t bir şekilde ortaya çıkıyor” dedi Ekonomik kriz en çok çocukları vuruyor Orhan Sümer ekonomik krizin en çok çocuklara vurduğunu belirterek şunları söyledi: “Ekonomik krizler, yüksek enflasyon, işsizlik oranlarının artması ve aile gelirlerinin düşmesi, çocukların eğitimlerini yarıda bırakmasına ve çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor. Özellikle dar gelirli aileler, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, çocuklarını okula göndermek yerine iş gücüne katılmalarını tercih etmek zorunda kalıyor. Bu durum, çocuk işçiliği sorununu daha da derinleştiriyor. Eğitimden uzaklaşan çocuklar, sadece akademik gelişimlerini değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişimlerini de olumsuz etkiliyor. Çalışmak zorunda kalan çocuklar, genellikle düşük ücretli, güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalışıyor. Bu durum, hem fiziksel hem de psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Uzun çalışma saatleri, ağır iş yükleri ve kötü çalışma koşulları, çocukların sağlığını tehlikeye atıyor ve eğitimlerine geri dönme şanslarını azaltıyor.”

Gürer: Sıcaklar ile sütte kriz kapıda Haber

Gürer: Sıcaklar ile sütte kriz kapıda

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, süt piyasasındaki belirsizliklerin ve kırılganlıkların besicileri ciddi şekilde olumsuz etkilediğini ifade etti.  Son ekonomik krizle birlikte tüketim ve alışveriş alışkanlıklarının değişmesinin, üretimde talep daralmasına yol açtığını belirten Gürer, “Bu daralma, sanayicilerin süt alımlarında fiyat kırma girişimlerine neden oluyor. Sanayiciler, iç pazardaki daralmanın yanı sıra turizmde de beklenen satış rakamlarını yakalayamadıkları için bu durumun bedelini besicilere ödetmeye çalışıyorlar” diye konuştu. Gürer, yem fiyatlarındaki artışın da üreticileri zor durumda bıraktığını vurguladı ve “İthal yem fiyatları sürekli zamlanıyor ve bu durum üreticileri büyük bir sıkıntıya sokuyor. 50 kg süt yeminin fiyatı 600 TL’yi geçti.” dedi. Küçük aile tipi işletmelerin kendi yemini üretmemesi durumunda, üreticilerin ayakta kalma olasılığının giderek düştüğünü belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Arpada %3’lük bir artış yaşanmış olsa da benzer yem ürünlerindeki fiyat artışları besicilerin aleyhine gelişmeye devam ediyor” şeklinde konuştu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizdeki süt üretimindeki sorunlara ve çiğ süt piyasasındaki belirsizliklere dikkat çekerek, “Çiğ süt genel olarak %90 inek, %8 koyun, %1 keçi ve çok düşük oranda manda sütü olarak elde edilmektedir. Ancak, süt ineklerinin 2020 yılında kesime gitmesi nedeniyle süt üretiminde ciddi düşüşler yaşandı. 2020 yılında ticari süt işletmelerinde 944 bin ton inek sütü toplanırken, bu yıl aynı dönemde 1 milyon 14 bin 789 ton inek sütü toplandı. Ancak bu artışın sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişeler var.” dedi. Süt piyasasında yaşanan mevsimsel artışın ardından sanayicilerin mevcut sütleri kalite, katkı maddesi, koku ve tat gibi nedenlerle almaktan kaçındığını söyledi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sanayiciler, mevsimsel süt artışını bahane ederek fiyatları olabildiğince düşük tutuyor ve üreticiden doğrudan ürün almayı daraltıyor. Bunun yerine, aracı süt müteahhitleri aracılığıyla ucuza süt almayı tercih ediyorlar” şeklinde konuştu. Gürer, “Hava sıcaklıkları, hayvanların süt verimini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle Ağustos ayında bir süt krizi yaşanma ihtimali oldukça yüksek. İklim değişiklikleri ve aşırı sıcaklar, hayvanlarda verim kaybına neden oluyor ve ülkemizdeki ahırların çoğu hayvan refahını sağlama konusunda yetersiz. Bu durum, Ağustos ayında sütte önemli bir düşüş yaşanmasına yol açabilir” dedi. Süt ve süt ürünleri fiyatları artıyor, ithalat ve ihracat sorunları derinleşiyor CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Rafta işlenmiş süt litresi 33-45 lira aralığında satışa sunulurken, peynir fiyatları kilosu 400 TL’ye, kaşar peyniri ise 700 lirayı bulmuş durumda. Markalara göre ürün fiyatları ise değişiklik göstermektedir.” dedi. Gürer, “İthal tereyağı özellikle İran’dan getirildiği söyleniyor. 2023 yılında TÜİK verilerine göre 6 bin 384 ton ithalat yapıldı ve 35 milyon 325 bin dolar yurt dışına ödendi. Bu yılın ilk beş ayında ise 3 bin 129 ton ithalat karşılığında 16 milyon 953 bin TL ödendi. TÜİK verilerine göre, 1.888 ton peynir ithal edilip, 11 milyon 844 bin dolar yurt dışına ödendi. Ayrıca, sütsüz peynirden kaymağa, taklit ve tağşiş varlığı da sorunun oluşumuna neden olmaktadır” dedi. “İhracat lobisi arasında küçük aile tipi işletmeler ezilmektedir” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, süt tozu ithalatına ilişkin verileri paylaşarak, “2023 yılında ülkemize 687 ton süt tozu ithal edilip 2 milyon 669 bin dolar ödendi. Ancak, 2024 yılının ilk beş ayında ithal süt tozu miktarı 340 ton oldu ve 952 bin dolar yurt dışına ödendi. Bir yanda ithalat lobisi, diğer yanda ihracat lobisi arasında küçük aile tipi işletmeler ezilmektedir” şeklinde konuştu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bölgeyi gezdiğinde küçük aile tipi işletmelerde yaşanan ciddi sorunları şu şekilde söyledi: “Küçük aile tipi işletmelerin çoğunda ahırların boşaldığını ve çiftçilik yapmayanların hayvancılığı sürdüremediğini gözlemledim. Besicilik ve süt inekçiliği yapan üreticilerle yaptığım görüşmelerde, orta ölçekli işletmeler dışında sorunun derinleştiğini ve ilerleyen dönemde daha da artacağını bizzat üreticilerden dinledim.” “Hayvan refahını sağlayacak yatırımlara ağırlık verilmeli” Gürer, “Tereyağı ve peynir üreticilerini koruyacak, aynı zamanda sanayiciyi de zor durumda bırakmayacak politikalar geliştirilmelidir. Hayvan refahını sağlayacak yatırımlara ağırlık verilmeli ve özellikle önümüzdeki dönemde sütte oluşacak düşüş göz önünde bulundurularak gerekli önlemler alınmalıdır” şeklinde konuştu. “Yem fiyatlarındaki artış devam ederse ve çiğ süt fiyatı enflasyona karşı korunamazsa, sıkıntılar daha da artacaktır” Gürer, “Günlük politikalarla süreç sürdürülüyor ve bu politikaların en büyük sorunu, besicilerin ve süt inekçiliği yapanların sorunlarına çözüm getirilmemesi. Bu durum, hayvanların kesime gitmesine neden oluyor. İthal hayvanlarla kısmi bir rahatlama sağlanmış gibi görünse de yem fiyatlarındaki artış devam ederse ve çiğ süt fiyatı enflasyona karşı korunamazsa, sıkıntılar daha da artacaktır” diye ifade etti.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.