TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Eğitim Sen

İLKHABER-Gazetesi - Eğitim Sen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim Sen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Coşkun: Psikolojik şiddet ve cinsiyetçilik eğitimde son noktaya ulaştı Haber

Coşkun: Psikolojik şiddet ve cinsiyetçilik eğitimde son noktaya ulaştı

Eğitim Sen Adana Şube Binasında, Kadın Meclisi tarafından Bursa’da bir kadın öğretmene yönelik yapılan psikolojik şiddeti kınamak amacıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Kadın Sekreteri Saadet Çağrı Coşkun’un okuduğu açıklamada, “eğitimde cinsiyete dayalı eşitsizlikleri inşa eden ve sürdüren tüm uygulama ve politikalara karşı, iş yerlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında eşitlik ve özgürlük mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz” dedi. Kadın Sekreteri Saadet Çağrı Coşkun, “Bursa'nın Yıldırım ilçesindeki Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Ergin Kaya Kırbıyık'ın, müdür yardımcısı eğitim emekçisi kadın arkadaşımıza  ait odanın  kapısını kırarak içeri girmesi ve  odayı kadın arkadaşımızın iradesi dışında boşaltılması eğitim sistemindeki cinsiyetçiliğin ve kadın düşmanı uygulamaların geldiği son noktayı açıkça gözler önüne sermiştir” diye ifade etti. Coşkun, “Son olarak Bursa'da okul müdürünün, okul içinde uyguladığı baskı ve mobbing, veli toplantısında okulda başı açık öğrenci istemediğini alenen dile getirmesi,  kadın müdür yardımcısına yönelik saldırısı,  iktidarın eğitim -öğretim alanında yaratmak istediği anlayışın son göstergeleri olmuştur” dedi. “Biz kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz” Çağla Coşkun, “Biz kadınlar, hayatlarımıza ve haklarımıza dönük her türlü saldırıya, eğitimde cinsiyete dayalı eşitsizlikleri inşa eden ve sürdüren tüm uygulama ve politikalara karşı, iş yerlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında eşitlik ve özgürlük mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz.  Kamusal, laik, bilimsel, demokratik ,cinsiyet eşitlikçi  anadilinde eğitim mücadelemizi  sürdüreceğimizin sözünü veriyoruz” diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.

Toprak: Temizlik ve hijyen  çocuklarımızın hakkı Haber

Toprak: Temizlik ve hijyen çocuklarımızın hakkı

Okullarda temizlik ve güvenlik konuları nedeniyle eğitim sendikalarından açıklamalar bir bir yapılmaya devam ediyor. Son olarak Eğitim Sen Adana Şubesi, tasarruf adı altında, çocukların sağlığı ve geleceğinin riske atılmaması gerektiğini açıkladı. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT- M.Şükrü KÖSEOĞLU'nun haberine göre;Şube binasında yapılan açıklamada Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, okullarda temizlik ve hijyen konularının tasarruf tedbirleri kapsamında kısıtlandığını söyledi. İşgücü Uyum Programı (İUP), kapsamında haftada yalnızca üç gün çalıştırılacak yardımcı hizmet personellerinin görevlendirildiğini belirten Toprak, “Asgari ücretin bile çok altında bir ücretle görevlendiriliyor. Üstelik, çalıştıkları günler sigortaları yapılırken, bu süre emekliliğe bile sayılmıyor. Bu koşullarda kim bu işi yapmak ister? Üç gün yeter mi? Çocuklarımızın sağlığı bu kadar ucuz mu?” dedi. Okullarda temizliğin lüks değil, zorunluluk olduğunu dile getiren Toprak, “Bir çocuğun sağlıklı bir ortamda eğitim alması, en temel insan haklarından biridir.  Okullarımızda hijyen eksikliği nedeniyle yaşanacak salgın hastalıklar kapıda. Bu, sadece bugünün değil, çocuklarımızın geleceğinin sağlığıyla oynamak demektir. Geçici iş gücüyle değil, kadrolu ve güvenceli istihdamla bu sorun çözülebilir. Çocuklarımızın sağlığını ve eğitim hakkını korumak hepimizin görevi. Veliler olarak, bu soruna sessiz kalmamalısınız. Okullarda hijyenin sağlanması, sağlıklı içme suyu ve her çocuğa bir öğün yemek sağlanması öğrencinin en temel hakkıdır. Her gün çocukların karşı karşıya olduğu bu sorunları çözmek için sesimizi yükseltmeliyiz. Eğer bugün harekete geçmezsek, çocukların geleceğini kaybedeceğiz” diye konuştu. Tasarruf adı altında, çocukların sağlığı ve geleceğinin riske atılamayacağını belirten Toprak, “. Eğitim Sen olarak, her çocuğun hijyenik koşullarda eğitim alması için kadrolu ve güvenceli temizlik personeli istihdam edilmesini talep ediyoruz. Ayrıca, her öğrenciye bir öğün yemek ve temiz içme suyu sağlanması, kamusal eğitimin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Bu, çocuklarımızın sadece bugünü değil, yarınını da güvence altına alacak bir adımdır. Bu sorunu hep birlikte sahiplenmezsek, çocuklarımızın sağlığı, eğitim hakkı ve geleceği daha da tehlikeye girecek. Veliler, öğretmenler, eğitim çalışanları, gelin, hep birlikte sesimizi yükseltelim. Kamusal eğitim hakkını savunalım, çocuklarımızın sağlıklı bir eğitim alması için mücadele edelim. Bu mücadele, yalnızca öğretmenlerin değil, tüm toplumun mücadelesidir. Geleceğimizi ellerine teslim ettiğimiz çocuklarımızın haklarını birlikte savunmalıyız. Eğitime bütçe, okullara ödenek talebimizi daha güçlü bir şekilde haykırmak için sizleri yanımızda görmek istiyoruz. Geçici çözümlerle değil, kalıcı politikalarla eğitimi koruyalım! Gelecek çouklarımızın, onların hakkını savunmak bizim görevimizdir” şeklinde konuştu.

Toprak: Depremden hasar gören  okullar kaderine terk edildi Haber

Toprak: Depremden hasar gören okullar kaderine terk edildi

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, Depremin üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen hala kentte bulunan 35 binanın  kaderine terk edilmiş bir halde bekletildiğini söyledi. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden buyana Adana’da 11'i merkezde olmak üzere 38 bina yıkıldı. 3 bin 297 bina ise ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldi. 4 bin 62 bina kentte orta hasarlı olarak kayıtlara geçti, kentte az hasarlı bina sayısı ise 43 bin 05 oldu. Bu binaların içerisinde komu kurumları ve okullarda yer aldı. Kentte bulunan depremden hasar görmüş okulların 35’ine şuana kadar hiçbir çalışma yapılmadı. Kaderine terk edilmiş halde duran okulların öğrencileri ise farklı okullarda eğitim öğretim faaliyetlerini kısıtlı imkanlarda sürdürüyor. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, Depremin üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen hala depremde hasar görmüş okullar konusunda bir adım atılmadığını söyledi.   İl Milli Eğitim tarafından ilk açıklandığında kentte 60-65 okulun hasırlı olduğunun söylendiğini hatırlatan Toprak, “Şimdi ise, 35 okulda ilgili hasar tespit çalışmalarının yapılacağı, diğer okullarda bir hasar kaydının olmadığı, binalarla ilgili ise de ihaleye çıkıldığını, ihalenin gerçekleştirildiği söylendi.  Okullardan şu ana kadar karot örnekleri bile alınmamış durumda. Yıkılacak mı, güçlendirilecek mi durumları bilinmiyor. Yani geçen bir buçuk yıl şu anda okulların güçlendirilmesi veya yapılmasına yönelik olarak hiçbir adım atılmamış”  dedi.  En son çıkan yönetmelikle beraber tasarruf tedbirleri kapsamında kamu kurumlarında hiçbir şekilde 3 yıllık süreç içerisinde bina yapılmaması, tadilata girilmemesi yönünde bir tedbir uygulaması yapıldığını hatırlatan Toprak, “35 tane okulumuz diğer okullarla birleştirilmiş pozisyondalar. Bu binaların bir an önce yapılıp, öğrencilerin sağlıklı bir ortamda eğitim öğretim faaliyetine devam etmesi gerekiyor. Tasarruf tedbirleri kapsamında eğitimden direkt olarak tedbir tasarruf uygulamaya çalışıyorlar. Bu da bizim açımızdan oldukça sıkıntılı bir süreci de getiriyor. Çünkü eğitimden kesinlikle ama kesinlikle tasarruf olmaz.  Tasarruf tedbirleri noktasında kaynaklı olarak yapılmayacak binalar her geçen gün bizim eğitim alanında yaşadığımız sorunları da daha fazla büyüteceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Hasarlı binaları olan okulların diğer okullarla birleştirildiğini anlatan Toprak, “Örneğin Yüreğir Sakıp Sabancı Ortaokulu ikiye ayrılmış durumda. İki farklı okula öğrenciler dağıtılmış. Çukurova Ramazan Atıl Anadolu Lisesi yine aynı şekilde başka bir liseyle beraber derslerini göstermeye çalışıyorlar. Bir okul sabahçı, diğer okul öğlenci grup olarak devam ediyor” şeklinde konuştu. Adana Anadolu Lisesi'nin yıkımına karar verildiğini belirten Toprak, “Ancak bu Milli Eğitim Bakanlığı veya Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Valilik tarafından yapılan bir uygulama değil. Okul yıkılacak. Daha sonra yenisi hemen bir yıl içerisinde yapılacak.  Adana Anadolu Lisesi'nin vakfı tarafından yapılacak bir süreç” ifadelerini kullandı. Seyhan Belediyesi İlkokulu ve Mehmet Selahattin Çolak İlkokulu’nun da depremden hasar olan okullardan olduğunu kaydeden Toprak, “Seyhan Belediyesi İlkokulu yine bu ikili eğitime devam eden, başka okulda eğitim öğretim faaliyetini yürüten, ciddi sorunların yaşadığı okullardan bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Bir de Mehmet Selahattin Çolak İlkokulu var. Yine o da başka okulla birleştirilip devam eden bir süreci içeriyor. Bizim elimizdeki verilere göre. Diğer okullarda da yine benzer şeyler var. Çünkü okulların durumu net olmayınca ne yapılacağı, neler yapılması gerektiği veya hangi ortamlarda eğitim, öğretim, faaliyetin yürütüleceği kesinleşmedi” dedi. İkili eğitim gören okullarda ders saatlerinin azaltıldığını belirten Toprak sözlerini şöyle sürdürdü; “Normalde 40 dakikalık dersler 30 dakikaya düşürüldü. Her iki okulun da ders sayıları fazla. Zamanı verimli kullanma noktasından aslında her seferinde 10'ar dakikalık kısıtlamalara gidiyorlar. Bu da aslında eşitlik ilkesine aykırı bir süreci de beraberinde getiriyor. Akşam geç saate kadar okulda kalmalarından kaynaklı birçok öğrencinin kendi okullarından ayrılıp başka okullara gittiğini öğretmen arkadaşlarımız anlatıyor.” Öğretmenlerin   30 dakikalık süreç içerisinde kendi eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmede de sıkıntılar yaşadıklarını söyleyen Toprak, “ Yani üstün körü bir hızla geçerek Milli Eğitimin dayatmış olduğu o programı yetiştirmeye çalışıyorlar. Bu da ciddi anlamda sıkıntılara yol açıyor. Öğrenciler sınav noktasında aslında dezavantajlı bir grup haline geliyorlar” diye konuştu.. Fatih Toprak sözlerini şöyle tamamladı; “Artık bir an önce bir adımın atılması gerekiyor ve aslında bu adımı atarken de eğitim emekçilerini yanına alarak, veliler de bu işin içine katılarak bir sürecin işletilmesi gerekiyor.  Binaların ihalelerin yapıldığı  söylemlerinin doğru bir bilgi olmadığını da az çok tahmin edebiliyoruz. Çünkü bir buçuk yılda yapılamayan bir ihale bu saatten sonra nasıl yapılacak?  Bu konuda da Adana kamuoyu olduğu kadar Türkiye kamuoyunun da aktif bir şekilde baskı unsuru olması gerektiğini düşünüyorum.”

Toprak: Müfredat değişikliklerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz Haber

Toprak: Müfredat değişikliklerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz

Adana’da İnönü Parkında Eğitim Sen Adana şubesi bir çok eğitimci ile bir araya gelerek yeni hazırlanan müfredat hakkında basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen basın açıklamasını Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak okudu. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, “Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), geçtiğimiz yıllar içinde defalarca değiştirilen, eğitim müfredatında bir kez daha kapsamlı değişiklikler yapmış ve taslak programları yayınlamıştır. 2024/2025 eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, 1., 5. ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlanacak olan müfredat gibi önemli bir konuda yapılan hazırlıkların eğitim alanında örgütlü sendikalar ve kamuoyundan uzak şekilde gerçekleştirilmiştir” diyerek ifade etti. “Eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir” Fatih Toprak basın açıklamasında müfredat değişikliği hakkında şunları söyledi: “Normal koşullarda müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir. Ancak MEB, ülkenin bugünü ve geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli bir konuda ‘yangından mal kaçırır gibi’ hareket etmiştir. Hazırlıklarının on yıl sürdüğü açıklanan müfredat değişiklikleri için sadece bir hafta değerlendirme süresi belirlenmiş, eleştiri ve öneriler dikkate alınmadan değişiklikler onaylanmıştır.” “Müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci pedagojik olduğu kadar, siyasal bir nitelik de taşımaktadır” Toprak, “Eğitim sistemi açısından öğrencilere verilecek bilginin belirlenmesi, seçilmesi, müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci pedagojik olduğu kadar, siyasal bir nitelik de taşımaktadır. Bu durumun somut bir sonucu olarak yeni eğitim müfredatı, farklı yaş gruplarındaki çocuk ve gençlerin gerçek ihtiyaçlarından çok, iktidarın siyasal çizgisine paralel şekilde hazırlanmıştır. Bu durum, yapılan değişikliklerin başta eğitim alanı başta olmak üzere, toplumun farklı kesimleri tarafından haklı olarak tepkiyle karşılanmasına neden olmaktadır” dedi. Fatih Toprak basın açıklamasında müfredatın öğrencilerin hayatını şekillendirdiğine değinerek şu ifadeleri kullandı: “Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içerikte olmalı, çok dillilik temellinde anadili eğitimini esas alan yeni ve demokratik bir müfredat hazırlanmalıdır. Eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimiz, velilerimiz ve tüm kamuoyu ile birlikte bilime ve laik eğitime açıkça meydan okumak anlamına gelen müfredat değişikliklerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz.” 

Öğretmenler iş bırakıp eğitimde şiddeti protesto etti Haber

Öğretmenler iş bırakıp eğitimde şiddeti protesto etti

Atatürk Parkı’nda toplanan Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Eğitimin Gücü-Sen, Hürriyetçi Eğitim-Sen, Eğitim-Bir-Sen üyesi binlerce öğretmen buradan Adana Valiliği’nin bulunduğu binadaki Milli Eğitim Müdürlüğü önüne kadar yürüyüş düzenledi. ‘Eğitim’de şiddet yasası istiyoruz hemen’ ortak pankartının taşıyan öğretmenlerin bazıları üzerlerine kanlı önlükler giydi. Bazı öğretmenler ise, siyah renkli kıyafetlerle alanda yer aldı. Öğretmenler, şiddet ve cinayetlerin bir an evvel sona ermesini istedi. BİRÇOK KONUDA OLDUĞU GİBİ BU KONUDA DA GEÇ KALINMIŞTIR İlkhaber Gazetesi'nden BAYRAM BULUT'un haberine göre; Burada hazırlanan ortak metni okuyan Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer, şiddete karşı yasal düzenleme istediklerini belirtti. Son olarak İstanbul’da yaşanan öğretmenin öldürülmesi olayına dikkat çeken Sezer, “Eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek; şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak ve mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız.Son olarak İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz” dedi. ÇAĞRIDA BULUNDU Yetkililere çağrıda bulunan sezen, “Yıllardır, kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk. Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır. Artık ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımlar ivedilikle atılmalıdır. Eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır” diye konuştu. ŞİDDETİ LANETLEDİLER Öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına kamu görevlilerine yönelen şiddeti lanetleyen Sezer, “Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert şekilde ortaya koyduk. Sendikalar olarak, geçen yıl hayata geçirilen “Öğretmenlik Meslek Kanunu” tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı. O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı” şeklinde konuştu. ARTAN ŞİDDET OLAYLARI İş bırakma eylemi yaptıklarına dikkat çeken Sezer, “Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır” ifadelerini kullandı. ŞİDDET EĞİTİMİ TEHDİT EDER HALE GELDİ Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirdiğini söyleyen Sezer sözlerini şöyle sürdürdü; “Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemeyi caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis etmek ve yaşam hakkını korumakla görevlidir. Buna ilişkin ihlalleri önleyici ve cezalandırıcı infaz şartlarının oluşturulması hukuk devleti olmanın gereğidir. Bunu burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. YASAL DÜZENLEMELERİN ACİLEN YAPILMASINI İSTİYOR VE BEKLİYORUZ Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir.Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz.” Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak da burada yaptığı konuşmada, okulda öğretmenin öldürüldüğünü, sözün bittiği yerde olunduğunu belirtti.  Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız, Eğitim-İş 1 Nolu Şube Baskanı Hatice Hazar, Eğitim-İş 2 Nolu Şube Başkanı Sema Akgün, Eğitimin Gücü-Sen İl Temsilcisi Fırat Aksu da yaşanan şiddet olaylarının sona ermesini talep eden konuşmalar yaptı.

Eğitim-Sen’den Milli Eğitim Bakanlığı’na “karne” Haber

Eğitim-Sen’den Milli Eğitim Bakanlığı’na “karne”

2023-2024 Eğitim Öğretim yılının ilk yarısının sona erdiği ve öğrenciler için 2 haftalık yarıyıl tatilinin başladığı bu günde Eğitim-SEN ve KESK eğitimdeki sorunlarla ilgili ortak basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına Cudi İmrek yaptı. Bugün çok büyük sıkıntılarla eğitim ve öğretim yılının birinci dönemini büyük bir başarıyla bitiren öğrencilerimize karnelerini dağıttıklarından bahseden İmrek, “Ancak karne verilmesi gereken bir kurum daha var. O da hiçbir alanda başarı gösteremeyen Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bugün bu amaçla burada Milli Eğitim Bakanlığı’nın karnesini vermek üzere bulunuyoruz” dedi. Eğitimde yaşanan sorunların her geçen yıl katlanarak artığını, Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcadığını söyleyen İmrek, “Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ülke ekonomisinde yaşanan sorunların ardından halkın en öncelikli sorunları arasında üst sıralarda yer almaktadır. Türkiye’de çocuklar okula aç gitmekte, yeterli beslenememekten kaynaklı fiziksel ve zihinsel gelişimleri sağlıklı olmamaktadır. Yine çocuk ve gençlerimizi eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda yaşanan sorunlar sürmektedir” cümlelerini kullandı. 2023/24 eğitim öğretim yılının ilk yarısının bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizliklerin derinleştiği, çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlar ve anadilinde eğitim gibi sorunların varlığını sürdürdüğü bir dönem olduğunu bildiren İmrek, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin bütün kademelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ÇEDES benzeri proje ve protokoller, başta öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemeyi sürdürmektedir. Milyonlarca çocuk ve gencimiz kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle zifiri karanlıkta okula gitmek, akşam geç saatlerde okuldan eve dönmek zorunda bırakılmıştır. Öğretmen açıkları, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması sürmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına aykırı adımlar atılmış, aynı işi yapan öğretmenler kariyer basamakları üzerinden faklı ücretlendirilerek ayrıştırılmıştır. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, dil, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürmektedir. Türkiye’nin kamusal, laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicilinde herhangi bir değişiklik olmamıştır.” İmrek, Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde; kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarının günden güne artarak devam ettiğine vurgu yaptı. Eğitimle ilgili Adana’da da büyük sorunlar yaşandığının altını çizen İmrek, “Tüm ülkede olduğu gibi gerici piyasacı eğitim anlayışı bizim ilimizde de baş göstermektedir. Adana özelinde eğitim öğretimde yaşanan sorunlar, fiziki, mesleki, idari, hukuki ve özlük, eğitim ortamında şiddet, kadın eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunlar, zorunlu göçler, ekonomik sorunlar ve emekçilere yönelik sendikal sorunlar her geçen gün artmıştır” dedi. İmrek, deprem nedeniyle Adana’da birçok okulun ağır veya orta hasarlı olarak kaydedildiğine de vurgu yaptı ve konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Ancak şu ana kadar bu okullarla ilgili bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Birçok okul bu nedenle diğer okullar ile eşleştirilerek aynı binada farklı okulların çalıştığı ortamlar oluşturulmuştur. Yıkım kararı verilen okullar ile aynı bahçede hala eğitim öğretim süreci sürdürülmüştür. Bizler buna karşı çıkıyoruz. O binalar bizim öğrencilerimiz ve eğitim emekçilerinin can güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Okul öncesi dönemden başlayarak öğrencilerimize her öğün yemek verilmesini istiyoruz. Ancak anlaşılan kurumlarca okul öncesi öğrencilere gönderilen yiyecekler ne kadar sağlıklı. Bir an önce Adana genelinde tüm kademelere sağlıklı yiyeceklerin öğrencilere temin edilmesi gerekmektedir. Okullarda güvenlik görevlisi açısından sıkıntılar yaşanmaktadır. Son süreçte öğretmen ve öğrencilere saldırılarda Adana’da belli bir artış olmuştur. Bunun önüne geçmek için derhal her okula güvenlik görevlisi atamalarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Özellikle ilimizde okullar niteliksizleştirilerek imkânı olan aileler özel okullara yönlendirilmiştir.”

Şiddete karşı öğretmenlere çelik yelek dağıtacaklar Haber

Şiddete karşı öğretmenlere çelik yelek dağıtacaklar

Bayram BULUT ADANA (İLKHABER)-Adana’da eğitimde yaşanan şiddete ‘dur’ denilmesini isteyen eğitim sendikaları, şiddet durmazsa öğretmenlere okullarda çelik yelek dağıtacaklarını söyledi. Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-İş, Eğitim-Sen ve Hürriyetçi Eğitim-Sen Adana Şubeleri tarafından okullarda yaşanan şiddetin son bulması için basın açıklaması yapıldı. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelen eğitim sendikaları okullarda şiddetin son bulmasını istedi. Tüm şube başkanlarının konuştuğu açıklamada, Hürriyetçi Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız, 24 Kasım tarihine kadar şiddet olayları bitmez ise öğretmenlere artık çelik yelek dağıtacaklarını söyledi.  Eğitim-İş Adana 1 Nolu Şube Başkanı Seher Ergin hazırlanan ortak basın metnini okudu. Ergin, öğretmeni itibarsızlaştıran; toplumdaki yerini ve okuldaki işlevini her fırsatta küçültmeye sebep olan uygulamaların, öğretmene şiddet vakalarının temeli olduğunu dile getirerek, bugüne dek öğretmene şiddet olaylarının faillerinin caydırıcı cezalar almamasını da dolaylı teşvik olarak nitelendirdi. Neredeyse her geçen gün yurdun bir köşesinde öğretmene şiddet vakası baş gösterirken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hala bu konuya dair engelleyici veya koruyucu herhangi bir önlem politikası geliştiremediğini anlatan Ergin, “En ücra köşelere tayin edildiğinde bile ‘vatan toprağıdır’ diyerek özveriyle görevini yapan, hali hazırda yoksulluk ve işsizlikle her an burun buruna getirilen eğitim neferlerimiz, toplumda baş tacı edilmesi gerekirken itibarsızlaştırma politikaları sayesinde her türlü saldırıya açık hale gelmiştir. Herkesin saygı duyduğu, öğretmenin toplumun öncüsü konumundaki zamanlardan öğretmenine sahip çıkmayan, saygı duymayan, öğretmenini söylemleri ve eylemleri ile saydırmayan, veli ve öğrencilerin fiziki-psikolojik saldırılarına maruz bırakan bir eğitim sisteminin hakim kılındığı zamanlara geldik. Eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim-öğretim ve bilim hizmetleri iş kolundaki görevlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez. Atatürk’ün dediği üzere; ‘Yeni nesil öğretmenlerin eseri’ olacaksa, öğretmenlerin çalışma güvenliği de sizlerin sorumluluğudur! Yaşanan şiddetin önlenebilmesi için kamu çalışanlarını hedef haline getiren açıklamalara son verilmelidir. Şiddet vakalarında idari ve hukuki soruşturmaların bir an önce yapılması, ilgililer hakkında yaptırımlar uygulanması ve okullarımızdaki güvenlik tedbirlerinin arttırılması noktasında azami gayreti göstermelidir” dedi. Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözme noktasında irade ortaya koyan, konuşmaktan çok iş yapmayı kendine dert edinmiş farklı dört sendikanın 5 şube başkanıyla eğitim çalışanlarına yönelik şiddete son verilmesi için yeniden bir araya geldiklerini dile getirdi. Belediye modeline dikkat çeken Sezer, “Bu husus sadece öğretmenlerimizin ya da eğitim çalışanlarımızın sorunu değildir. Bu toplumsal bir sorundur. Toplumumuzun önde gelen ve yeni nesiller yetiştirmek için çok büyük emekler sarf eden eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet asla kabul etmiyor ve her türlüsüne karşı olduğumuzu bununla ilgili irademizi de sonuna kadar sürdüreceğimizi ifade etmek istiyorum. Sendika olarak yıllarca bu hususa dikkat çektik. Okullardaki öğrenci sayısı ve eğitim çalışanlarına göre bulunduğu çevreye göre bütçe aktarılmalı dedik. Bizler bu uygulamanın adına, Adana Şubesi olarak ‘belediye modeli’ dedik. İki yıldır da kısmen okullara para gönderiliyor ancak bunu yeterli bulmuyoruz. Öncelikle bunun kanuni bir alt yapısının oluşturulması ve doğru yöntemlerle okulların ihtiyaçlarını tamamen çözecek şekilde ayarlanması gerekmektedir. Böyle olursa okullarımızdaki en büyük iki problem olan hijyen ve güvenlik sorunu meselesi de çözüme kavuşmuş olacaktır. Belediye modeli doğru bir şekilde okullarımızda uygulanırsa o zaman velilerle ya da değişik yerlerle karşı karşıya gelmemiz de ortadan kalkmış olacaktır. Basın açıklamamızın sonunda özellikle şube başkanları olarak bu konuda birkaç cümle söylemek istedik. Ama arkadaşımızın birisi de dikkat çekti. Özellikle buradan İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünden bu mesajı dört sendikayla birlikte vermemiz çok büyük bir anlam ifade ediyor” diye konuştu. Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya da, iktidarın eğitim politikalarının şiddetteki payını çok iyi değerlendirmek zorunda olduklarını belirtti. Eğitimde yaşanan şiddet, öğretmenlere yönelik saldırılar, öğrencilere yönelik saldırılar, diğer eğitim paydaşlarına yönelik saldırıların altında yatan sebepleri anlamadıkları ölçüde bu sorunun çözümünü de yerine getiremeyeceklerine dikkat çeken Kaya,  “Eğitim hizmeti alan veliler parasıyla hizmet alan ve bizimle hizmet gören bir düşünce yapısına sahip olduğu sürece bu saldırılar devam edecek. Eğitimde ayrışma, eğitimde farklı bölünme, eğitimde farklı kesimlere farklı bir muamele devam ettiği sürece bu şiddet devam edecek. Biz buradan sesleniyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı artık bütün toplumu kapsayan, gözeten yeni eğitim politikaları geliştirmek zorundadır. Ayrımcı farklı eğitim politikalarına son vermelidir. Bunlara son verildiğinde inanıyoruz ki, bu şiddetin de sonu gelecek. Daha bugün yeni bir okulda şiddet vakasıyla karşı karşıya kaldık. Ve bu bugün olduğu gibi yarın da devam edecek. Buradan sendika yöneticileri olarak bir kez daha İl Milli Eğitim Müdürlerine eğitimde yaşanan şiddete son verecek uygulamaları yaşama geçirmelerini davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. Hürriyetçi Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız ise, sadece sendika başkanları olarak kendilerinin yelek giydiğine vurgu yaparak, “Eğitim çalışanı yelek giymedi. Biz burada kamuoyuna bir mesaj vermek istiyoruz. Hürriyetçi Eğitim-Sen olarak bir karar alacağız. Eğer kanun yapıcılar, bakanlık şiddete karşı önlem almazsa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde çelik yelek dağıtmaya başlayacağız. Öğretmenlerimiz okula çelik yelekleri giyerek gitsin. Artık bu sorun çözülmeli” dedi.

“Hasarlı okulların durumu belirsizliğini koruyor” Haber

“Hasarlı okulların durumu belirsizliğini koruyor”

Abdurrahim SAĞ ADANA (İLKHABER) - Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya, depremde hasar almış okulların durumunun okullar açılmasına rağmen belirsizliğini koruduğunu söyledi. Eğitim Sen Adana Şubesi tarafından 2023-2024 eğitim öğretim yılının başlaması ile ilgili açıklama yapıldı. Eğitim Sen Adana Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Hüseyin Kaya, Destekleme yetiştirme kursları ve depremden hasar gören okullara dikkat çekti. Her okula Destekleme Yetiştirme Kursu (DYK) açılması gerektiğini belirten Kaya, "DKY belirlenen okullarda verilecektir. Bu durumda öğretmen ve öğrencilerimiz kendi okullarında DYK’ya katılamadıkları için kilometrelerce uzaklıktaki başka bir okula gitmek zorunda kalmaktadır. Her okul DYK kursu açabilmelidir" dedi. Depremde hasar almış okulların durumunun okullar açılmasına rağmen belirsizliğini koruduğunu vurgulayan Kaya, "Adana İlinde depremde orta ve ağır hasar almış okulların durumunda belirsizlik devam ediyor. Seyhan Belediyesi İlkokulu ve Ramazan Atıl Anadolu Lisesi öğrencileri çevredeki başka okullarda eğitim görüyorlar. MEB’in bu hasarlı okullara yönelik güçlendirme mi yoksa yıkarak yeni bina mı yapılacak bir an önce netleştirmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. Okullar yardımcı personel ve güvenlik görevlisinin ya yetersiz sayıda olduğunu ya da hiç olmadığını dile getiren Kaya, okulların güvenliği sağlamak amacıyla okul girişlerine Turnike Sistemi koymanın düşünüldüğünü belirtti. Kaya bu durumun pedagojik açıdan sakıncalı olduğunu ve bu tür uygulamalara izin vermemek gerektiğini anlattı. Kaya okullarda çözüm bekleyen sorunları şu şekilde sıraladı; "Laik eğitim ve laik yaşamı tehdit eden ÇEDES projesi iptal edilmelidir. Depremin eğitime olumsuz etkileri devam ediyor. Eğitim harcamaları cep yakıyor. Kırtasiye harcamaları katlanarak artıyor. Öğrencilerin beslenme sorunu acil çözüm beklemektedir. Öğrencilerimize bir öğün sağlıklı ve ücretsiz yemek verilmelidir. Okul bütçeleri yetersizdir. Öğrencilerin açık liseye yönelmesi sürmektedir. Anadilinde eğitim sorunu hala çözüm beklemektedir. Köy okullarının açılması için gerekli hazırlıklar yapılmıyor. Taşımalı eğitim sorunu, kadrolu-sözleşmeli-ücretli öğretmen ayrımı eğitimin niteliğini olumsuz etkiliyor. Geçici ve güvencesiz istihdam uygulamaları çalışanları mağdur ediyor." Türkiye’nin eğitim sisteminin, çocuklar ve gençler için okurken mutlu, gelecekleri için umutlu olacakları bir eğitim ortamı sunmaktan çok uzak olduğunu savunan Kaya, “Her yıl katlanarak artan ve kalıcı çözüm beklenen eğitim sorunlarıyla başlayan yeni eğitim yılı öncesinde ne öğrencilerin ne velilerin ne de eğitim emekçilerinin beklentilerinin karşılandığını söylemek mümkündür.  Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, her adımın paralı hale geldiği bir eğitim sisteminde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin taleplerini gerçekleştirmenin tek yolu, herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanmasının sağlanmasıdır. Ancak bu temel koşulun sağlanması için eğitim harcamalarının tamamı devlet tarafından karşılanmalı, bütün eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz yemek hizmeti sunulmalıdır” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.