TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Eğitim İş

İLKHABER-Gazetesi - Eğitim İş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim İş haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana'da öğretmenler ellerine süpürge kürek alıp eylem yaptı Haber

Adana'da öğretmenler ellerine süpürge kürek alıp eylem yaptı

Eğitim İş 1 ve 2 No’lu Şubeleri tarafından okullarda temizlik ve güvenlik personeli eksikliği konusunda eylem yaptı. İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT- Mehmet Şükrü KÖSEOĞLU'nun haberine göre; Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelen Eğitim İş üyeleri yanlarında süpürge, kürek ve çöp poşetleri getirdi. Okullardaki temizlik ve güvenlik konularına dikkat çeken Eğitim İş Üyeleri adına konuşan 2 No’lu Şube Başkanı Sema Akgün, sağlıklı eğitim ve güvenli okullar istediklerini belirtti. Akgün, 19,9 milyon öğrencinin eğitim öğretim yılına başladığı bu dönemde, okullarımızda temizlik ve güvenlik personeli eksiklikleri hem eğitimin niteliğini hem de çocukların sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini dile getirdi. Eğitimde tasarruf olmayacağını anlatan Akgün, “Çocuklarımızın geleceği, sağlığı ve güvenliği siyasi hesaplara kurban edilemez. Eğitim-İş olarak, okullarda gerekli hijyenin sağlanması, temizlik sorunlarının giderilmesi, okulların daha güvenli olması, iş gücü uyum protokolünün iptal edilmesi, temizlik ve güvenlik personeli ihtiyacının kalıcı kadrolu personelle sağlanması için eğitim emekçileri, demokratik kitle örgütleri ve velilerimizle birlikte tüm Türkiye'de alanlardayız” dedi. Çocukların yetiştirildiği okulların tam anlamıyla kaderine terk edilmiş durumda olduğunu savunan Akgün, “Eğitim-İş olarak yıllardır okulların temizlik ve güvenlik ihtiyaçlarının giderilmesi için işinin uzmanı insanların kadrolu biçimde istihdam edilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Özellikle pandemi sürecinde okulların hijyenik olmasının önemi herkesçe kavranmış olmasına rağmen ve okullarımızda artan şiddet olayları koca bir tehlike olarak gözümüzün önünde büyürken bu sorunlar karşısında bugüne dek bir çözüm iradesi gösterilmemiştir” diye konuştu. Eğitim İş 1 No’lu Şube Başkanı Hatice Hazar ise, haftanın 3 günü 8 bin 447 TL’ye çalıştırılacak kişilerle okulların ne güvenliği ne temizliği sağlanabileceğine dikkat çekti. Geçici istihdam konusuna vurgu yapan Hazar, “Bugün ise sorunu daha da beter hale getirmeyi seçmiştir. 29 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan İşgücü Programlarının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, kamu kurumlarında kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük ücretli sömürünün önünü açmıştır. Bu yönetmeliğe göre haftanın 3 günü 8 bin 447 TL’ye çalıştırılacak kişilerle okulların ne güvenliği ne temizliği sağlanabilir” şeklinde konuştu.  Asgari ücretin açlık sınırının ve resmi enflasyon oranının bile altında kaldığı bir ülkede, herhangi bir iş için asgari ücretin altında bir ücret teklif edilmesinin utanç verici olduğunu anlatan Hazar, “Bu sistemin işsiz yurttaşlar tarafından dahi ne kadar kabul edilemez bulunduğu sendikamıza yurdun dört bir yanından gelen telefonlarla ispat bulmuştur. Hemen her ilden birçok okul yöneticisi, bu koşullarda çalışacak insan bulamadıklarını, gelenlerin de okulları ve şartları görüp bir daha dönmemek üzere okuldan çıktığını anlatıyor. Yani okulların sabun, tuvalet kağıdı gibi hayati ihtiyaçlarını bile gideremeyip bu ihtiyaçları velilerin sırtına yükleyenler, artık okulların temizliğinden tamamen elini çekmiştir” ifadelerini kullandı.  “Okula gelirken hangi hastalığı kapacağımızı, kim tarafından şiddete uğrayacağımızı düşünmek istemiyoruz”  diyen Hazar sözlerini şöyle tamamladı; “Sağlıklı eğitim ve güvenli okul, eğitim emekçileri için de öğrencilerimiz için de bir haktır, bu haktan vazgeçmeyeceğiz. Kendi lükslerini “itibardan tasarruf olmaz” tekerlemesiyle örtmeye çalışanlara, bir ülke için okulların pislik içinde olmasından, 3.sayfa haberlerinin rutin mekanları haline gelmesinden daha büyük bir itibarsızlık olmayacağını hatırlatıyoruz”.

Adana'da öğrenciler yüksek  kiralarla karşı karşıya Haber

Adana'da öğrenciler yüksek kiralarla karşı karşıya

Yeni eğitim öğretim yılında barınma sorunu yine boy gösterecek. Adana’da yurtlara yerleşemeyen öğrenciler, asgari ücrete varan kiralar öğrencileri çaresiz bırakıyor. İLKHABER Gazetesi'nden Bayram Bulut'un haberine göre; 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nda yaşanacak barınma sorunu ile ilgili Eğitim Sendikaları endişelerini dile getirdi. Eğitim İş 1 Nolu Şube Başkanı Hatice Hazar, en temel insan haklarından olan konut ve barınma hakkı anayasal bir hak olduğunu anlattı. Son yıllarda giderek artan fiyatlardan en fazla etkilenen gruplardan biri özellikle büyük şehirlere üniversite okumak için göç etmiş öğrenciler olduğunu kaydeden Hazar, “Kira fiyatlarında yüksek artışlar büyük şehirlerde öğrenciler için ciddi bir barınma sorunu oluşturmuştur. Yurt kapasitesinin sınırlı olması da öğrencilerimizi barınma için kiralık ev aramaya itiyor” dedi. Adana’da ortalama bir ev kirasının 10 bin TL’ den başladığını aktaran Hazar, “Ulaşım sorunum olmasın okuluma biraz daha yakın olsun diyorsan fiyatlar neredeyse iki katına çıkıyor. Kira fiyatlarının öğrenci burslarını kat be kat aştığını da ne yazık ki görüyoruz. Burs ve kredi miktarı 2024 Ocak ayından itibaren lisans öğrencileri için 2 bin TL, yüksek lisans için 4 bin TL, doktora öğrencileri için ise 6 bin TL olarak belirlenmişti. Enflasyon karşısında öğrencilerimizin aldığı bu tutarlar bırakın barınmayı en temel ihtiyacı olan yemek masraflarını bile karşılayamayacak duruma gelmiştir. Yemekhane zamları da KYK bursundaki artışlar dikkate alındığında öğrencilerin karşılayabileceği öğün sayısında azalmaya neden olmuştur. Bu da bize öğrencilerin KYK burslarını öğrenci olmak için değil, sadece hayatta kalma amacıyla kullandığını göstermektedir. Ekonomik olanakları yetersiz öğrencilerimizin her kademede barınma sorununu çözmek sosyal devlet olmanın gereklerindendir ve kamusal bir sorumluluktur” diye konuştu. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, Adana’da 3 üniversitesinin öğrencilerinin barındığını  dikkat çeken Toprak,  Adana’nın hem konum, hem de üniversite yoğunluğu olarak çok fazla tercih edilen illerden birisi olduğunu dile getirdi.  Adana'da Çukurova ve Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Mersin'in Tarsus İlçesine bağlı Yenice Mahallesi'nde bulunan Çağ Üniversitesinin öğrencilerinin kaldığını vurgulayan Toprak, “Adana'da her iki üniversitede yaklaşık 60 bin öğrencinin eğitim görüyor. Çukurova üniversitesinin 48 bin öğrencisi, Alparslan Türkeş Üniversitesinin 10 binin üzerinde bir öğrenci sayısı bulunuyor” şeklinde konuştu. Toprak öğrenci ailelerini çocuklarının barınma sorunu için telaş sardığını hatırlatarak, “Adana genelinde yurtların yatak kapasitelerine baktığımızda ise yaklaşık olarak 12 bin 206 yatak kapasitesine sahip devlet yurtlarını görüyoruz. Yani yaklaşık olarak toplam öğrenci sayısının yüzde 20’si kaygısız bir şekilde yurtlarda kalabilmektedir. Özel yurtların sayısı 12, yatak kapasitesi ise yatak 1945 olarak yer alıyor. Özel yurtlar, daha yüksek ücretler ile barınma sağlanıyor. Bu oranlara bakıldığında ciddi bir öğrenci sayısının yurtlara yerleşemediği ve bu nedenle kendi imkanları ile barınma sorununu çözmeye çalıştığını anlamaktayız. Bu kadar yoğun öğrenci sayısı içerisinde geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda aileler çocuklarının barınmasını sağlayacak güvenli yerler bulmaya çabalamaktadır. Genel olarak yurtlarda yatak kapasiteleri yetersiz olduğu bu nedenle barınma sorunun her yıl katlanarak artacağını öngörüyoruz” ifadelerini kullandı. Yüksek ev kiraları nedeniyle öğrencilerin tek başına ev tutamadıklarına değinen Toprak, "Özellikle 6 şubat depremleri sonrasında ve artan enflasyon rakamları sonucunda Adana genelinde ciddi anlamda ev kiralarında fahiş artışlar olmuştur. Üniversite öğrencileri kendileri tek başlarına ev tutmak istediklerinde üniversiteye yakın konumda 10 -15 bin TL civarında ev kiraları ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu evlerin yaşam için gerekli eşyaları da işin içine konulduğunda ise bu ücretler aylık 20 bin üzerinde bir rakama karşılık geliyor" ifadelerini kullandı.  Asgari ücreti aşan kiralar karşında barınma sorununun giderek büyüdüğünü belirten Toprak, "Belirtilen bu rakamlara bakıldığında asgari ücretin üzerinde, emekli maaşlarının neredeyse iki katı bir ücreti sadece aylık barınma için öğrencilerimizin ve ailelerinin harcamaları gerekmektedir. Üniversiteye uzak konumlarda ise ev kiraları yaklaşık 6 – 9 bin aralığında değişmekte olup bu noktada ise ulaşım sorunu bu sefer ön plana çıkan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Aslında her durumda öğrenci ve ailelerin mağdur edildiği bir ortam ile karşı karşıya bulunmakta ve barınma sorununun her geçen gün büyüyerek devam ettiğini söyleyebiliriz" dedi.  Barınma sorunu çözümü için hükümet eli ile özel vakıf yurtları destek verilmesi yerine, yerel yönetimlere destek verilmesi gerektiğini anlatan Toprak, "Artık yerel yönetimlerin öğrencilerin yaşayabilecekleri güvenli barınma alanlarını oluşturulması gerekiyor. Barınma sorunu ve ev kiralarının her geçen gün arttığı bir ortamda artık yerel yönetimler üzerinden bir çalışma yürütülmesi gerekli. Öğrencilerinde görüşü alınarak barınma sorunu konusunda bir çalışma yapılabilir" diye konuştu.

Hatice Hazar: Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz Haber

Hatice Hazar: Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz

Eğitim-İş Adana Şubeleri, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında basın açıklaması düzenledi. Eğitim-İş Adana 2 Nolu Şube Başkanı Sema Akgün ve Adana Eğitim-İş 1 No’lu Şube Başkanı Hatice Hazar, basın açıklamasında kanunun eğitim emekçileri ve sistem üzerindeki olumsuz etkilerini vurguladı. Açıklamanın sonunda, Eğitim-İş temsilcileri, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne siyah çelenk bıraktılar. Akgün, “Eğitim-İş olarak, en başından beri bu kanun tasarısının hem var edilme biçimine hem de içeriğine dair mücadele verdik” Eğitim İş Adana 2 Nolu Şube Başkanı Sema Akgün, “Sadece mesleğimizin değil, milli eğitim sisteminin de üzerine kara bir bulut gibi çöken Öğretmenlik Meslek Kanunu; öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin, uzmanların, eğitimin diğer bileşenleri ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen, bu hafta TBMM’den geçirilmek istenmektedir. Eğitim-İş olarak, en başından beri bu kanun tasarısının hem var edilme biçimine hem de içeriğine dair mücadele verdik” dedi. Sema Akgün, “Eğitim emekçilerine fikri dahi sorulmadan hazırlanan ÖMK’nin; Öğretmenliğin, zaten bir uzmanlık mesleği olduğu gerçeğini hiçe saydığını, öğretmenlerin diplomalarını, birikimlerini, mesleki tecrübelerini görmezden geldiğini öğretmenleri, ülkede diploması geçersiz sayılacak tek meslek grubu haline getireceğini,  zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu gibi kategoriler altında sömürülen öğretmenlerin bu vesileyle bir kez daha ayrıştırılacağını ve okullardaki çalışma barışının baltalanacağını, kurulmak istenen Milli Eğitim Akademisinin, tanım ve işleyişindeki belirsizlikler nedeniyle, tıpkı mülakat sistemi gibi aydın eğitimcileri sistemden ayıklama ve yandaşları ödüllendirme görevi göreceğini, halihazırda liyakatsize atanmış eğitim yöneticilerinin yarattığı haksızlıklarla boğuşan eğitim emekçilerinin üzerindeki mobbing baskısını, daha da artıracağını, bu kanunda öğretmenlerin özlük haklarını, ekonomik ve çalışma koşullarını iyileştirecek hiçbir madde olmadığını, kangren haline gelmiş atanmayan öğretmenler sorununun, özel okul öğretmenlerinin vahim durumunun, ücretli adı altında sömürülen yüzbinlerce eğitim emekçisinin halinin görmezden gelindiğini; defalarca söyledik” diye belirtti. Hazar, “Yıllardır yan yana dahi gelmemiş eğitim sendikalarının alanlarda ortak ses çıkarmasına ön ayak olduk” ​Adana Eğitim İş 1 No’lu Şube Başkanı Hatice Hazar, “Bu konuda MEB’e raporlar, Anayasa Mahkemesine somut görüşler sunduk. Alanlara çıktık. ÖMK’ye karşı yükselen itirazı örgütledik; yıllardır yan yana dahi gelmemiş eğitim sendikalarının alanlarda ortak ses çıkarmasına ön ayak olduk. Ama şimdi, bunca mücadeleye ve somut itiraza rağmen; bu kanun Milletin egemenliğinin sembolü olan Meclisten; milletin aleyhine, milli eğitim sisteminin aleyhine, geleceğimizin aleyhine bir kanun geçirilecekken, bizlerin eli kolu bağlı oturması bekleniyor. Hazar, “Başöğretmenimizin bizlere emanet ettiği öğrencilerimize sahip çıkacağız” ​Hatice Hazar basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün hem Milli Eğitim Bakanlığının önünden hem de Türkiye’nin tüm illerindeki alanlardan sesleniyoruz: Boyun eğmeyeceğiz! Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz! Sadece bu kadar da değil; eğitimi tarikatlara, gözünü kâr hırsı bürümüş patronlara her gün biraz daha terk etme planınıza karşı, içinde Cumhuriyet ve bilim olmayan gerici müfredatınıza karşı verdiğimiz mücadeleyi de sürdüreceğiz! Birbirimize, okullarımıza, Başöğretmenimizin bizlere emanet ettiği öğrencilerimize sahip çıkacağız! İşimizi yapacak ve size ders vereceğiz!”

Şiddete karşı öğretmenlere çelik yelek dağıtacaklar Haber

Şiddete karşı öğretmenlere çelik yelek dağıtacaklar

Bayram BULUT ADANA (İLKHABER)-Adana’da eğitimde yaşanan şiddete ‘dur’ denilmesini isteyen eğitim sendikaları, şiddet durmazsa öğretmenlere okullarda çelik yelek dağıtacaklarını söyledi. Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-İş, Eğitim-Sen ve Hürriyetçi Eğitim-Sen Adana Şubeleri tarafından okullarda yaşanan şiddetin son bulması için basın açıklaması yapıldı. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelen eğitim sendikaları okullarda şiddetin son bulmasını istedi. Tüm şube başkanlarının konuştuğu açıklamada, Hürriyetçi Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız, 24 Kasım tarihine kadar şiddet olayları bitmez ise öğretmenlere artık çelik yelek dağıtacaklarını söyledi.  Eğitim-İş Adana 1 Nolu Şube Başkanı Seher Ergin hazırlanan ortak basın metnini okudu. Ergin, öğretmeni itibarsızlaştıran; toplumdaki yerini ve okuldaki işlevini her fırsatta küçültmeye sebep olan uygulamaların, öğretmene şiddet vakalarının temeli olduğunu dile getirerek, bugüne dek öğretmene şiddet olaylarının faillerinin caydırıcı cezalar almamasını da dolaylı teşvik olarak nitelendirdi. Neredeyse her geçen gün yurdun bir köşesinde öğretmene şiddet vakası baş gösterirken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hala bu konuya dair engelleyici veya koruyucu herhangi bir önlem politikası geliştiremediğini anlatan Ergin, “En ücra köşelere tayin edildiğinde bile ‘vatan toprağıdır’ diyerek özveriyle görevini yapan, hali hazırda yoksulluk ve işsizlikle her an burun buruna getirilen eğitim neferlerimiz, toplumda baş tacı edilmesi gerekirken itibarsızlaştırma politikaları sayesinde her türlü saldırıya açık hale gelmiştir. Herkesin saygı duyduğu, öğretmenin toplumun öncüsü konumundaki zamanlardan öğretmenine sahip çıkmayan, saygı duymayan, öğretmenini söylemleri ve eylemleri ile saydırmayan, veli ve öğrencilerin fiziki-psikolojik saldırılarına maruz bırakan bir eğitim sisteminin hakim kılındığı zamanlara geldik. Eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim-öğretim ve bilim hizmetleri iş kolundaki görevlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez. Atatürk’ün dediği üzere; ‘Yeni nesil öğretmenlerin eseri’ olacaksa, öğretmenlerin çalışma güvenliği de sizlerin sorumluluğudur! Yaşanan şiddetin önlenebilmesi için kamu çalışanlarını hedef haline getiren açıklamalara son verilmelidir. Şiddet vakalarında idari ve hukuki soruşturmaların bir an önce yapılması, ilgililer hakkında yaptırımlar uygulanması ve okullarımızdaki güvenlik tedbirlerinin arttırılması noktasında azami gayreti göstermelidir” dedi. Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözme noktasında irade ortaya koyan, konuşmaktan çok iş yapmayı kendine dert edinmiş farklı dört sendikanın 5 şube başkanıyla eğitim çalışanlarına yönelik şiddete son verilmesi için yeniden bir araya geldiklerini dile getirdi. Belediye modeline dikkat çeken Sezer, “Bu husus sadece öğretmenlerimizin ya da eğitim çalışanlarımızın sorunu değildir. Bu toplumsal bir sorundur. Toplumumuzun önde gelen ve yeni nesiller yetiştirmek için çok büyük emekler sarf eden eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet asla kabul etmiyor ve her türlüsüne karşı olduğumuzu bununla ilgili irademizi de sonuna kadar sürdüreceğimizi ifade etmek istiyorum. Sendika olarak yıllarca bu hususa dikkat çektik. Okullardaki öğrenci sayısı ve eğitim çalışanlarına göre bulunduğu çevreye göre bütçe aktarılmalı dedik. Bizler bu uygulamanın adına, Adana Şubesi olarak ‘belediye modeli’ dedik. İki yıldır da kısmen okullara para gönderiliyor ancak bunu yeterli bulmuyoruz. Öncelikle bunun kanuni bir alt yapısının oluşturulması ve doğru yöntemlerle okulların ihtiyaçlarını tamamen çözecek şekilde ayarlanması gerekmektedir. Böyle olursa okullarımızdaki en büyük iki problem olan hijyen ve güvenlik sorunu meselesi de çözüme kavuşmuş olacaktır. Belediye modeli doğru bir şekilde okullarımızda uygulanırsa o zaman velilerle ya da değişik yerlerle karşı karşıya gelmemiz de ortadan kalkmış olacaktır. Basın açıklamamızın sonunda özellikle şube başkanları olarak bu konuda birkaç cümle söylemek istedik. Ama arkadaşımızın birisi de dikkat çekti. Özellikle buradan İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünden bu mesajı dört sendikayla birlikte vermemiz çok büyük bir anlam ifade ediyor” diye konuştu. Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya da, iktidarın eğitim politikalarının şiddetteki payını çok iyi değerlendirmek zorunda olduklarını belirtti. Eğitimde yaşanan şiddet, öğretmenlere yönelik saldırılar, öğrencilere yönelik saldırılar, diğer eğitim paydaşlarına yönelik saldırıların altında yatan sebepleri anlamadıkları ölçüde bu sorunun çözümünü de yerine getiremeyeceklerine dikkat çeken Kaya,  “Eğitim hizmeti alan veliler parasıyla hizmet alan ve bizimle hizmet gören bir düşünce yapısına sahip olduğu sürece bu saldırılar devam edecek. Eğitimde ayrışma, eğitimde farklı bölünme, eğitimde farklı kesimlere farklı bir muamele devam ettiği sürece bu şiddet devam edecek. Biz buradan sesleniyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı artık bütün toplumu kapsayan, gözeten yeni eğitim politikaları geliştirmek zorundadır. Ayrımcı farklı eğitim politikalarına son vermelidir. Bunlara son verildiğinde inanıyoruz ki, bu şiddetin de sonu gelecek. Daha bugün yeni bir okulda şiddet vakasıyla karşı karşıya kaldık. Ve bu bugün olduğu gibi yarın da devam edecek. Buradan sendika yöneticileri olarak bir kez daha İl Milli Eğitim Müdürlerine eğitimde yaşanan şiddete son verecek uygulamaları yaşama geçirmelerini davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. Hürriyetçi Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Ergun Ayyıldız ise, sadece sendika başkanları olarak kendilerinin yelek giydiğine vurgu yaparak, “Eğitim çalışanı yelek giymedi. Biz burada kamuoyuna bir mesaj vermek istiyoruz. Hürriyetçi Eğitim-Sen olarak bir karar alacağız. Eğer kanun yapıcılar, bakanlık şiddete karşı önlem almazsa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde çelik yelek dağıtmaya başlayacağız. Öğretmenlerimiz okula çelik yelekleri giyerek gitsin. Artık bu sorun çözülmeli” dedi.

Eğitim iş ÇEDES protokolünü yargıya taşıdı Haber

Eğitim iş ÇEDES protokolünü yargıya taşıdı

Bayram BULUT ADANA (İLKHABER)-Eğitim İş Adana Şubeleri tarafından okullarda din görevlerinin görevlendirilmesi konusunda basın açıklaması yaptı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı Eğitim-İş Adana 1 Nolu Şubesi ve Eğitim-İş Adana 2 Nolu Şubesi tarafından Atatürk Parkı içerisinde bir araya geldi. Burada toplanan öğretmenler adına Eğitim-İş Adana 1 Nolu Şube Başkanı Seher Ergin, Eğitim-İş Adana 2 Nolu Şube Başkanı Emin Erkan Şenol birer konuşma yaptı. İlk olarak konuşan Seher Ergin, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” kapsamında yapılan protokolle okullara “manevi danışman” adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanması eğitimde çok başlılığın artacağının da net sinyallerini vermiştir. Alanında uzman eğitimciler varken konuyla ilgisi olmayan kişileri ve yapıları eğitim sistemimize sokmak kamu kaynaklarını israf etmektir. Eğitim-İş olarak, Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırı; laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıt ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık” dedi. Emin Erkan Şenol ise, “Bugün de burada ve tüm Türkiye’de eğitim dışı kurumlarla, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokollere ve projelere karşı “Çocukları korumak, vatanı korumaktır” anlayışıyla alanlardayız. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim. Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım. Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur. Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır.  Tüm Türkiye’de alanlardayız. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkıyoruz. Uyarıyoruz. Eğitimin memleketin en birincil meselesi olduğunu hatırlatıyor, uyarılarımız dikkate alınmaz ve eğitime dair sorunları çözümü için adım atılmazsa eylemliliğimizin artarak devam edeceğini ilan ediyor, tüm yurttaşlarımızı da destek vermeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.