TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ebeveyn

İLKHABER-Gazetesi - Ebeveyn haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ebeveyn haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Geniş ailelerde büyüyen çocuklar için ebeveynlerin mahremiyet eğitimi vermesi şart Haber

Geniş ailelerde büyüyen çocuklar için ebeveynlerin mahremiyet eğitimi vermesi şart

Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, geniş aile yapılarının ve topluluk içinde yaşamanın çocukların ruhsal gelişimine katkı sağladığını, ancak bu durumun bazı tehlikeleri de beraberinde getirdiğini belirtti. Kanizi, çocukların büyük çocuklar, komşu çocukları veya akrabalarla ebeveynleri olmadan yalnız bırakılmasının ciddi riskler taşıdığına dikkat çekti. "Çocukların güvenli ortamlarda bulunması büyük önem taşır. Ebeveynlerin, çocuklarının sınırlarını koruması ve onlara mahremiyet eğitimi vermesi, olası tehlikeleri önlemenin en etkili yoludur” dedi. Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, “Türkiye’de geniş aile yapıları ve aynı mahallede iç içe yaşayan topluluklar, çocukların ve insanların ruhsal gelişimine katkı sağlarken, maalesef bazı tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Özellikle çocukların daha büyük çocuklarla, komşu çocuklarıyla ya da akrabalarla ebeveynleri olmadan yalnız bırakılması ciddi riskler taşır. Bakım sorumluluğu, tanınmayan kişilere ya da güvenilir olmayan ortamlara devredilmemeli; çocukların okul ve kreş gibi güvenli yerlerde bulunmaları sağlanmalıdır. Tanımadığımız kişilere ya da yeni tanışılan insanlara güvenmek yerine, çocukların kendi evlerinde, mümkünse kameralarla denetlenen alanlarda bakımı yapılmalıdır. Çocukları dinlemek, onların sınırlarını aşan her türlü sevgi ya da yakınlık biçimlerine karşı dikkatli olmak ve çocuklara mahremiyet eğitimi vermek büyük önem taşır” diye ifade etti. “Çocuklarımızın tepkilerini dikkate almalı, onların alarm niteliğindeki davranışlarını görmeliyiz” Aslı Kanizi, “Çocuklarımızın rahatsızlıklarını fark etmek ve onların istemedikleri davranışlara maruz kalmalarına izin vermemek, ebeveyn olarak en temel sorumluluğumuzdur. Son zamanlarda terapi odasında sıklıkla karşılaştığımız bu durumlar, kırsal ve şehir içi topluluklarda bile yaygın bir sorun haline gelmiştir. Çocuklarımızın tepkilerini dikkate almalı, onların alarm niteliğindeki davranışlarını görmezden gelmemeliyiz. Böyle olayları normalleştirmek, gelecekteki ruhsal sağlığa büyük zararlar verebilir. Çocuklar ebeveynleri tarafından dinlenmediğinde rahatsızlık hisleri görülmeyerek dinlenmediğinde istismar olma ihtimalleri daha açık hale gelir. Burada maalesef anne baba tarafından yapılanları ise farkedemeyebilirz çünkü çocuğun birinci koruma kanadı maalesef kırıktır. İkinci üçüncü kişiler bunu farkederse annesi babası bile olsa ihbar edilmelidir” şeklinde ifade etti. “Çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde önemli rol oynar” Kanizi Geniş ailelerde veya mahalle gibi topluluklarda büyüyen çocukların aidat duygusunun daha erken geliştiğini belirterek şunları söyledi: “Geniş ailelerde veya mahalle gibi topluluklarda büyüyen çocuklar, aidiyet duygusunu erken yaşlarda edinirler. Bu topluluklar, çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde önemli rol oynar. Ancak, bu tür ortamlarda yaşanan yakın ilişkiler bazen tehlikeleri de beraberinde getirir. Özellikle çocuklar, henüz kendi sınırlarını belirleyemeyecek yaşlarda olduklarından, başlarına gelen olumsuz olayları ifade etmekte güçlük çekerler. Dolayısıyla, çocukların her zaman bir yetişkin gözetiminde olması kritik önemdedir.” “Çocuğun rahatsız olduğu durumlarda sınırlarının aşılmaması gerektiğini anlatmak ebeveynlerin sorumluluğudur” Aslı Kanizi çocuklara mahremiyet eğitiminin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Çocuklara erken yaşlarda mahremiyet eğitimi vermek, onlara beden sınırlarının ne olduğunu öğretmek gerekir. Bu eğitim, sadece yabancılara karşı değil, aynı zamanda yakın çevredeki insanlara karşı da uygulanmalıdır. Akrabalar, komşular ya da tanıdıklar her ne kadar güvenilir gibi görünse de, çocuğun rahatsız olduğu durumlarda sınırlarının aşılmaması gerektiğini anlatmak ebeveynlerin sorumluluğundadır. İstemediği bir davranış ya da fiziksel yakınlıkla karşılaşan çocukların bunu ifade edebilmesi ve destek bulması sağlanmalıdır.” “Çocukluk dönemi, bireyin gelecekteki psikolojik sağlığını şekillendiren kritik bir süreçtir” Aslı Kanizi, tedavi ettiği hastaların bir çoğunda tespit durumu şu şekilde açıkladı: “Terapi odasında gördüğümüz vakalar, çoğunlukla ebeveynlerin çocuklarını yeterince dinlemediğini ve yaşadıkları rahatsızlıkları fark edemediklerini gösteriyor. Çocuklar, kendilerini rahat hissetmediklerinde ya da istismara uğradıklarında çeşitli davranışlarla bunu dışa vururlar. Ebeveynlerin bu tepkilere dikkat etmeleri, çocuklarını anlamaya çalışmaları ve onları zorlamadan güvenli bir ortamda hissetmelerini sağlamaları çok önemlidir. Çocuklara duyulan güven, onların duygusal dayanıklılıklarını güçlendirir ve istismara karşı kendilerini koruyabilmelerini sağlar. Çocukluk dönemi, bireyin gelecekteki psikolojik sağlığını şekillendiren kritik bir süreçtir. İstismar veya sınır ihlalleri yaşayan çocuklar, ilerleyen dönemlerde özgüven eksikliği, depresyon, kaygı bozukluğu ve güvensizlik gibi ciddi sorunlar geliştirebilirler. Bu tür travmaların önüne geçmek için ebeveynler, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını dinlemeli, onları koruma altına almalı ve güven ortamı yaratmalıdır. Çocukların kendilerini güvende hissettikleri aile ortamlarında büyümeleri, gelecekte sağlıklı bireyler olmalarına zemin hazırlar.” “Bizler, çocuklarımızın dünyasındaki en büyük güven kaynağıyız” Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, ''Son olarak, yazının vurucu bir kapanışı için şu vurguyu yapabiliriz: ' Lütfen çocuklarımızı dinleyelim, tepkilerini görelim ve sınırlarını ihlal eden her duruma karşı onları koruyalım. Ebeveyn olarak bizler, çocuklarımızın dünyasındaki en büyük güven kaynağıyız. Bu güveni onlardan esirgemeyelim.'  Bu tarz bir genişletme ile hem psikolojik hem de sosyolojik boyutlarıyla çocuk istismarı konusuna derinlemesine değinebiliriz'' dedi.

Klinik Psikolog Selin Erekli: Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri çeşitli faktörlere bağlıdır Haber

Klinik Psikolog Selin Erekli: Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri çeşitli faktörlere bağlıdır

Klinik Psikolog Selin Erekli konu hakkında bilgiler verdi. Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir ve her durumda farklılık gösterir. Boşanma durumu aileler için bir kriz durumudur. Özelikle çocuklara bu krizin üç farklı temel etkisi olabilmektedir. Birincisi yıkıma sebep olabilir, ikincisi bu durum çocuklarda olumlu bir gelişime sebep olabilir, üçüncüsü de çocuğun durumundan faydayla çıkmasa da zarar görmemesinin sağlanmasıdır.  “Çocuklar, ebeveynlerinin ayrılmasını kendilerinin bir tür kusuru olarak algılayabilirler” Selin Erekli, “Boşanma, çocuklar üzerinde duygusal zorluklara neden olur. Kafa karışıklığı, keder, üzüntü, öfke, endişe ve kaygı gibi duygular yaşar. Bu duygusal zorluklar, çocukların ruh sağlığını ve genel refahını etkiler. Boşanma, çocuklarda davranış sorunlarına yol açar. Bu sorunlar arasında saldırganlık, isyan, konsantrasyon eksikliği, okul performansında düşüş ve arkadaşlık ilişkilerinde sorunlar bulunur. Çocuklar, boşanma durumunda içsel çatışmalar yaşar. Ebeveynlerini seven ve onları korumak isteyen çocuklar, aynı zamanda ebeveynleri arasındaki çatışma veya anlaşmazlıkları dengelemek zorunda kalır. Boşanma, çocukların benlik saygısında azalmaya neden olur. Çocuklar, ebeveynlerinin ayrılmasını kendilerinin bir tür kusuru olarak algılayabilirler ve bu da benlik saygısında düşüşe neden olur” dedi. “Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak için, ebeveynlerin çocuklarına destek olmaları önemlidir” Erekli boşanmanın çocuğun üzerinde bıraktığı etkiler hakkında şunları söyledi: “Boşanma, çocukların ebeveynlerine olan bağlanma biçimlerini etkiler. Bu durumda, çocuklar güven duygularını kaybedebilir veya gelecekteki ilişkilerinde güven problemi yaşar. Boşanma, çocukların sosyal çevrelerinde değişikliklere neden olur. Bu durumda, çocuklar arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde veya sosyal etkinliklere katılımlarında azalma yaşar. Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak için, ebeveynlerin çocuklarına destek olmaları, onları dinlemeleri, duygularını ifade etmelerine izin vermeleri ve güvenli bir ortam sağlamaları önemlidir.” “Ebeveynler arasında iyi iletişim, çocukların boşanma sürecini daha iyi yönetmelerine yardım eder” Klinik Psikolog Selin Erekli, “Ebeveynler, çocuklarına boşanma süreci hakkında dürüst ve anlayışlı bir şekilde konuşmalıdır. Çocuklar, ne olduğunu ve neler olacağını anlamalıdır. Ancak, ayrıntılara girmeden ve çocuğun yaşına uygun bir dille konuşmak önemlidir. Boşanma sürecinde, çocuklar için kararlılık ve rutin önemlidir. Ebeveynler, mümkün olduğunca çocukların yaşamında kararlılık ve rutin sağlamalıdır. Okul, arkadaşlar ve hobiler gibi rutin aktivitelere devam etmelerine destek olunmalıdır. Çocuklar boşanma sürecinde çeşitli duygular yaşar. Ebeveynler, çocukların duygularına saygı göstermeli, onların duygularını ifade etmelerine izin vermeli ve onları dinlemelidir. Çocukların hissettiklerini ifade etmeleri için güvenli bir ortam sağlanmalıdır. Ebeveynler arasında iyi iletişim, çocukların boşanma sürecini daha iyi yönetmelerine yardım eder. Ebeveynler, çocukların önünde birbirlerini eleştirmemeli veya tartışmamalıdır. Ebeveynler, çocukların çıkarlarını ön planda tutarak iş birliği yapmalıdır. Boşanma sürecinde, ebeveynlerin çocukların bakımı ve ebeveynlik görevlerini nasıl paylaşacaklarına dair net bir plan oluşturulmalıdır. Bu plan, çocukların ihtiyaçlarını karşılamak ve onların güvenliğini sağlamak için önemlidir” diye ifade etti.

Yarıyıl tatilinde anne babalara psikolog uyarısı Haber

Yarıyıl tatilinde anne babalara psikolog uyarısı

Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Psikolog Tara Çapar, öğrencilerin iki haftalık yarıyıl tatiline hazırlandığı şu günlerde, çocukların ruhsal gelişimleri ve aile ilişkileri açısından bu sürenin en verimli şekilde geçirilebilmesi için anne ve babalara önemli bilgiler verdi. Anne ve babaların çocuklarının getireceği karneye odaklanarak bir yarıyıl boyunca çocuklarının gelişimlerini ve farklılıklarını gözden kaçırdığına değinen Psikolog Çapar, “Karne notlarını sayısal değerler olarak görmek çocuğun kendine özgü yeteneklerini yok saymaktır. Her bir çocuk farklıdır. Karnede yazan notlar çocuğun başarısının tamamının göstergesi değildir. Çocuklar için anne ve babalarının karneye verdikleri ilk tepki çok önemlidir. Ebeveyni tarafından karşılaşabileceği olumsuz bir tepki çocuğun kendini değersiz hissetmesine sebep olabilecektir. Düşük notlar almış olan çocuğu zayıf, tembel öğrenci olarak damgalamak ve ceza vermek çocuğun kendisi hakkında genellemeler yapmasına sebebiyet verebilir. Çocuk, ‘Eğer başarılıysam beni sevecekler, başarısızsam beni sevmeyecekler veya başarısızsam değersizim’ gibi varsayımsal düşüncelere inanabilir. Bu varsayımlar, okula gitmekte, ders çalışma isteğinde, motivasyonunda ve özgüveninde azalmalara sebep olabilir” diye konuştu. Çocuğun karnesindeki notlara bakarken sadece düşük aldığı notlara odaklanmayarak iyi aldığı notları da görüp takdir etmek gerektiğini vurgulayan Psikolog Çapar, notunun neden düşük olduğunu anlatması için çocuğa fırsat tanınmasını, böylece neden düşük aldığını analiz ederek, sonraki dönemde çözüm yolları aramak için aile ile işbirliği içerisinde olacağını söyledi. “Haftalık program hazırlayın” Yarıyıl tatilinin hem öğrenciler hem de veliler için dinlenme fırsatı olduğunu belirten Psikolog Çapar bu tatilin öğrencilerin dinlenmesi ve eğlenerek verimli zaman geçirmesi için verildiğini hatırlattı. “Tablet saati değil ‘ekran saati’ deyin” Günümüzde öğrencilerin tatili teknolojik aletlerle daha fazla oynamak için beklediğinden bahseden Psikolog Çapar, “Çocuk ve ebeveyn ilişkisi açısından bu aletlerin kullanım süresinin limitsiz olmadığını, sürenin sınırlığı olduğunu önceden belirleyerek çatışmaların önüne geçebilirsiniz. Bilgisayar saati, tablet saati, telefon saati gibi sınırlamalar yerine "ekran saati" ifadesini kullanmaya özen gösterin” dedi. “Etkinliklere zorlamayın, seçenek sunun” Psikolog Çapar, yeteneklerini fark etmesi ve geliştirmesi için çocuğa rehberlik etmenin önemini vurgulayarak sportif, kültürel ve sosyal faaliyetlere katılmaları için teşvik etmeyi, sinemaya, müzeye, tiyatroya ya da başka etkinliklere katılmanın çocuğun sosyal, fiziksel, duygusal ve ruhsal açıdan gelişmesine yardımcı olacağını ifade etti. Ayrıca Çapar, etkinliklerin abartılması ve katılması için çocuğu zorlamak yerine çocuğa seçenek sunarak fikrini almak gerektiğini sözlerine ekledi. “Kitap okumalarını sağlayın” Kitap okumanın her yaştan çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimine yardımcı olduğunu anlama hızını, öğrenme becerisini, hayal gücünü ve akademik bilgiyi geliştirdiğini belirten Psikolog Çapar anne babaların kitap, dergi ve online içerikleri birlikte seçip okuyabileceğini dile getirdi. “Uykusuz kalmalarına izin vermeyin” Tatil döneminde öğrencinin sağlığını ihmal etmemek gerektiğini vurgulayan Psikolog Çapar, “Okul döneminde belirli bir uyku ve yemek saati olan çocuğun tatil zamanında rutini bozulabilir. Uykusuzluk, günlük etkinliklerinden aldıkları keyfi de aşağıya çekmektedir. Uyku ve yeme düzenin bozulmaması için çocuğa yardımcı olunmalıdır” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.