TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dünya Su Günü

İLKHABER-Gazetesi - Dünya Su Günü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dünya Su Günü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mersin Büyükşehir Belediyesi, 'Dünya Su Günü'nde 'Suyun Serüveni' konulu panel düzenledi Haber

Mersin Büyükşehir Belediyesi, 'Dünya Su Günü'nde 'Suyun Serüveni' konulu panel düzenledi

İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı ile Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü iş birliğinde Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’nde düzenlenen panelde, su kaynaklarının daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılması için yapılması gerekenler ele alındı. İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Kemal Zorlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Öğretim Üyesi Korhan Özcan, ‘Mersin’in Su Ekosistemleri: Antroposen Çağının Kentlerinde Doğayı Nasıl Koruyabiliriz’ başlıklı sunum yaptı. Mersin’in coğrafi konumu ve iklimi itibariyle değişik kuş türlerinin yaşamı için uygun bir ortama sahip olduğunu aktaran Dr. Özcan, bölge ekosistemini korumak adına dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi verdi. Kaçak avcılık, çevre kirliliği, hayvanlar ve üreme habitatları hakkında da bilgiler veren Dr. Özcan, doğada yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan kuş türleri ile ilgili yapılması gereken çalışmalara dikkat çekti. Su kaynaklarının korunması için yapılması gerekenler ele alındı MESKİ bünyesinde görev yapan Çevre Mühendisi Taylan Özgür Sağlam, panelde ‘Havzadan Denize Suyun Serüveni’ başlıklı sunum gerçekleştirdi. Kara, deniz ve kıyı ekosistemlerinin birbiriyle ilişkili olduğunu belirten Sağlam, bu ekosistemi korumak adına Mersin Büyükşehir Belediyesinin kent genelinde gerçekleştirdiği sürdürülebilir çalışmaları anlattı. Mersin Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Fatma Deniz ise, ‘Su Ayak İzi’ konulu sunumunda, üretim ve tüketime bağlı olarak insanların kullanmış olduğu su kullanım kapasitesini aktardı. Deniz, gündelik hayatta üretim ve tüketim aşamasının her alanında insanların kullandığı toplam su miktarını ele aldı. Aynı zamanda Deniz, su kaynaklarının daha etkin ve akılcı bir şekilde kullanılmasını yaygınlaştırmak amacıyla daha az su kullanımının yöntemlerini ve su ayak izinin nasıl azaltılabileceğinin çözüm önerilerini katılımcılarla paylaştı. Bir diğer panelist Prof. Dr. Cüneyt Güler de ‘Yağmur Suyu Hasadı’ başlıklı sunumunda doğada su döngüsünün nasıl oluştuğunu, dünyada su rezervlerinin dağılımını ve Türkiye’de su kaynaklarının durumunu ele aldı. Sunumların ardından konuşmacılar, katılımcıların sorularını yanıtladı. “Su kaynaklarımızı daha etkin ve verimli bir şekilde kullanmak zorundayız” İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Kemal Zorlu, her yıl ‘22 Mart Dünya Su Günü’ nün farklı bir tema ile gerçekleştirildiğini, bu yıl ise ‘Barış İçin Sudan Faydalanmak’ temasının seçildiğini dile getirdi. Zorlu, “Genelde alışık olduğumuz tablo suyun dünyada barışa vesile olması değil, savaş ve kavgalara sebep olmasıdır. Çünkü su kaynaklarını etkin ve verimli kullanmıyoruz. Doğa temelli bir şehircilik anlayışı benimsemiyor ve dünya nüfusuna yeterli miktarda suyun ulaşmasında problemler yaşıyoruz. Bu da barışa vesile olmaktan ziyade, daha çok savaşa ve kavgaya sebep oluyor. Eğer su kaynaklarımızı etkin ve verimli bir şekilde kullanabilir, su kaynaklarımızı koruyabilirsek, suyu savaş nedeni olmaktan çıkartıp, bir barış vesilesi haline getirebiliriz” dedi. “Merkezimizi 4 ayda 60 bin kişi ziyaret etti” 4 ay önce hizmete açılan Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi hakkında da bilgi veren Dr. Zorlu, “Bu süre içerisinde merkezi, büyük bölümü çocuklar ve gençler olmak üzere 60 bin kişi ziyaret etti. Bu merkezin amaçlarından biri de suyun etkin ve verimli bir şekilde kullanılması ile su tasarrufunun üst düzeye çıkartılması konusunda bilinç oluşturmaktır. Merkezimizde; iklim, çevre, atık, geri dönüşüm, su gibi farklı 13 temada deney düzeneğimiz var. Projemiz tamamlandığında ise, toplamda 120 adet deney düzeneğimiz olacak” ifadelerini kullandı. Etkinlik, merkezde yer alan planetaryumda dünyanın oluşumunu, yaşam ve karbon döngüsünü, diğer gezegenlere kıyasla dünyada yaşamanın avantajlarını anlatan ‘Dinamik Dünya’ konulu kısa filmin izlenmesi ile son buldu.

Dr. Kemal Zorlu: Su kaynaklarını etkin ve verimli kullanmıyoruz Haber

Dr. Kemal Zorlu: Su kaynaklarını etkin ve verimli kullanmıyoruz

Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Dr. Kemal Zorlu, Dünya Su Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen 'Suyun Serüveni' konulu panelde, "Su kaynaklarını etkin ve verimli kullanmıyoruz" dedi. Özellikle son yıllarda iklim krizinden kaynaklanan sorunlara karşı farkındalık yaratacak faaliyetlere imza atan Mersin Büyükşehir Belediyesi, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında 'Suyun Serüveni' konulu panel düzenledi.  Panelin moderetörlüğünü yapan Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Dr. Kemal Zorlu, Dünya Su Günü temasının bu yıl 'Barış İçin Sudan Faydalanmak' olduğunu anımsattı. "Genelde alışık olunan tablo, suyun dünyada barışa vesile olması değil, savaş ve kavgalara sebep olmasıdır." diyen Dr. Zorlu, "Çünkü su kaynaklarını etkin ve verimli kullanmıyoruz. Doğa temelli bir şehircilik anlayışı benimsemiyor ve dünya nüfusuna yeterli miktarda suyun ulaşmasında problemler yaşıyoruz. Bu da barışa vesile olmaktan ziyade, daha çok savaşa ve kavgaya sebep oluyor. Eğer su kaynaklarımızı etkin ve verimli bir şekilde kullanabilir, su kaynaklarımızı koruyabilirsek, suyu savaş nedeni olmaktan çıkartıp, bir barış vesilesi haline getirebiliriz” ifadelerini kullandı. Dr. Zorlu, 4 ay önce hizmete giren Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi'nin amaçlarından birinin de suyun etkin ve verimli bir şekilde kullanılması olduğunu vurgulayarak, "Merkezimizde iklim, çevre, atık, geri dönüşüm, su gibi farklı 13 temada deney düzeneğimiz var. Projemiz tamamlandığında ise toplamda 120 adet deney düzeneğimiz olacak." dedi. Panelde, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cüneyt Güler 'Yağmur Suyu Hasadı', ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Öğretim Üyesi Korhan Özcan 'Mersin’in Su Ekosistemleri: Antroposen Çağının Kentlerinde Doğayı Nasıl Koruyabiliriz?', Mersin Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Dr. Fatma Deniz 'Su Ayak İzi', MESKİ bünyesinde görev yapan Çevre Mühendisi Taylan Özgür Sağlam ise 'Havzadan Denize Suyun Serüveni' başlıklı sunumlar gerçekleştirdi.

Mersin'de çocuklar, 'Dünya Su Günü' etkinliğiyle su tasarrufu ve bilinci kazandı Haber

Mersin'de çocuklar, 'Dünya Su Günü' etkinliğiyle su tasarrufu ve bilinci kazandı

Mersinli Ahmet İlköğretim Okulu 1. Sınıf öğrencileri, '22 Mart Dünya Su Günü' dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenledi.Etkinlik çerçevesinde suyun önemine dikkat çeken minikler, hazırladıkları şiirleri okuyarak, tiyatro gösterisi yaparak ve şarkılar söyleyerek renkli görüntülere imza attılar. Minik kalpliler, konferans salonunu dolduran öğretmen ve velilerini gösterileri ile gururlandırdılar. Etkinlikte, Mersinli Ahmet İlkokulu Müdürü Yusuf Baltacıoğlu, suyun tüm insanların en temel ihtiyacı olduğunu belirterek, "Tüm toplumların ve ülkelerin devamlılığı için hayati bir kaynaktır. Su kaynaklarının korunması ve suyun tasarruflu kullanılması, insanlık için hayati önem taşımaktadır" dedi. Suyun faydalarının saymakla bitmeyeceğini vurgulayan Baltacıoğlu, "Hepimizin bildiği gibi su, hayatın kendisidir. Susuz yaşamın olamayacağı bilinci ile 'Ulusal su verimliliği seferberliği' kapsamında suyumuza sahip çıkmak için üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmemiz gerekiyor. Suyun değerini bilen nesiller yetiştirme gayretinde olan okulumuzda da farkındalığı arttırmak amacıyla çeşitli etkinlikler ve 'Suyun değeri resim yarışması' düzenlendi. Bu etkinliklerde derece alan öğrencilerimiz başta olmak üzere, yarışmaya katılan tüm öğrencilerimizi, öğretmenlerini ve ailelerini kutluyorum. Herkesin temiz suya ulaştığı, israf etmediği, suyu ve çevreyi kirletmediği bir dünyada yaşamayı diliyorum" ifadelerini kullandı.

Doğa Derneği'nden Gediz Deltası'nda Dünya Su Günü etkinliği Haber

Doğa Derneği'nden Gediz Deltası'nda Dünya Su Günü etkinliği

Doğa Derneği, küresel su krizinin yaklaştığını hatırlatan, bu krizin önlenmesi için su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için acil adımlar atılması gerektiği konusunda uyarılar yapılan Dünya Su Günü'nde Gediz Deltası'nda etkinlik düzenledi. Türkiye’deki 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri olan Gediz Deltası'nı tehdit edeceği iddia edilen Bölgesel Isıtma ve Termal Sağlık Amaçlı Jeotermal Kaynak Arama Projesi'ne karşı Doğa Derneği, Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP), İzmir Barosu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından dava başvurusunda bulunulmuştu. Doğa Derneği tarafından, Gediz Deltası ve su kaynaklarının önemine dikkat çekmek amacıyla Dünya Su Günü etkinlikleri kapsamında kuş gözlem yürüyüşü etkinliği düzenlendi. Çevreciler ve doğaseverler, etkinlikte deltada konaklayan filamingo, pelikan, balıkçıllar, ördekler ve diğer kuş türlerini gözlemleme imkanı buldu. Katılımcılara, su kaynaklarının önemiyle ilgili olarak, şu bilgiler aktarıldı: "Dünya’daki suyun yüzde 3’ünden daha azı tatlı su. Göller, nehirler ve bataklıklar tatlı suyun çoğunluğunu sağlıyor. Sulak alanlar su döngüsünün o kadar merkezinde yer alıyor ki, sulak alanların olmadığı bir dünya, tatlı suyun da olmadığı anlamına geliyor. Nüfus artışı, habitat kaybı, iklim değişikliğinin etkileri ve yanlış su, tarım, maden politikaları su kaynaklarını yok ediyor. Bu durum, tüm canlıların suya erişim hakkını olumsuz etkiliyor. Suyun ve döngüsünün yaşaması için ilk olarak su ile olan ilişkimizi değiştirmemiz gerekiyor. Gediz Deltası'ndaki etkinlik ise bu değişime nasıl ve nereden başlayacağımızı öğrenmek açısından önem taşıyor."

Alparslan: 1,2 milyar insan güvenilir içme suyuna ulaşamıyor Haber

Alparslan: 1,2 milyar insan güvenilir içme suyuna ulaşamıyor

İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Dünyadaki tüm canlılar içim yaşamsal önem taşıyan su, birçok ekosistemin temelini oluşturuyor. İnsan vücudunun fonksiyonlarını yerine getirmesi için şart olan su, bitkilerin ve hayvanların hayatta kalması için de önem taşıyor. Kuraklık ve çölleşme gibi problemlerle mücadelede önemli rol oynayan su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı ise gelecek nesiller için hayati önem taşıyor.  Tarım, sanayi, enerji üretimi gibi birçok alanda kullanılan suyun önemine dikkat çekmek amacıyla her yıl 22 Mart tarihlerinde kutlanan Dünya Su Günü'nde de bu konuda farkındalık yaratacak önemli açıklamalarda gerçekleşiyor. Bu açıklamalardan birini de Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan yaptı. Alparslan, suyu korumanın, yaşamı ve barışı korumak anlamı taşıdığını söyledi. Suyun tüm canlılar için temel yaşam kaynağı olduğunu belirten Alparslan, “1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan kararla, 22 Mart günü, su ve su sorunlarına dikkat çekmek amacı ile belirlenen temalar çerçevesinde çeşitli etkinliklerle kutlanan “Dünya Su Günü”nün 2024 yılı teması “Barış için Sudan Faydalanmak” olarak belirlenmiştir. Yıllardır kutlanan bu günde esas amaç, su krizinin önümüzdeki yıllarda insanlık için en temel sorun olacağını gündemde tutmaktır. Su; yerine başka bir şeyin konulamadığı, tüm canlılar için temel yaşam kaynağıdır. Yaşam için gerekli her hücre, doku, organ ve sistem suya ihtiyaç duyar. Bunun yanı sıra, insan sağlığı için gerekli olan kalsiyum, magnezyum gibi mineraller de su ile alınır” dedi.  İçilebilir su kaynaklarının sınırlı olduğuna dikkat çeken Alparslan, “Yeryüzünde 1 milyar 338 milyon km3 hacminde su olduğu hesaplanmaktadır. Yüzde 96,5’i okyanuslar ve denizlerde, insanların sağlıklı ve ekonomik bir biçimde kullanamayacağı tuzlu su şeklindedir. Buzullar 24 milyon km3 ve tuzlu yeraltı suları 12 milyon 870 bin km3 ile diğer su kaynaklarıdır. İnsanların evde, tarımsal ve sanayi üretiminde güvenle tüketecekleri su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının ancak %2,5 gibi küçük bir kısmıdır. Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı, kaynakların kirlenmesi ve nüfus artışı ile birlikte yıldan yıla azalış göstermektedir. Bu miktar 2000 yılında 1.652 m³ iken, % 19 azalışla 2021 yılında 1.342 m3 olmuştur. 2040 yılı tahminlerine göre 1120 m3 ile “su baskısı yaşayan ülkeler” arasında yer alacağı öngörülmektedir. Su yaşamın kaynağı olmasına rağmen, 1,2 milyar insan güvenilir içme suyuna ulaşamıyor. 2050 yılına kadar 350 milyon insanın şiddetli kuraklık nedeniyle su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağı öngörülüyor” diye konuştu. İçilebilir su kaynaklarının her geçen gün kirlendiğini vurgulayan Alparslan, “Su kaynaklarımız ev, sanayi ve maden atıklarının arıtılmaması, tarımda kontrolsüz pestisit ve hatalı gübre kullanımı, tarım arazilerinin azalması, sanayi işletmelerinin çevreyi ve suyu koruma konusunda duyarsız olmaları gibi pek çok etken sonucunda hızla kirlenmektedir. Bu durumdan gelişmekte ve az gelişmiş ülke nüfusları olumsuz etkilenmekte ve zarar görmektedir. Artan dünya nüfusu ve iklim değişikliğinin son yıllarda iklim krizine dönüşmesi de, su kaynaklarımızın korunmasının önemini artırmaktadır” şeklinde konuştu.  SU ADİL DAĞILMIYOR Suyun eşit dağılımı konusunda görüşlerini bildiren Alparslan, “İçilebilir su kaynakları ne yazık ki dünyanın her yerine eşit dağılmıyor. Şanslı bölgeler yağış alırken, bazıları ya çok az ya da hiç yağış almıyor.  Dünya nüfusunun yarısından fazlasına sahip Asya kıtası su kaynaklarının yüzde 36'sına sahipken; dünya nüfusunun sadece yüzde 6’sının yaşadığı Güney Amerika kıtasında kaynakların yüzde 26’sı bulunmaktadır. Su sıkıntısının en fazla yaşandığı Afrika kıtasında ise, sorun yetersiz kaynak değil, suyun adil paylaşılmamasıdır. Avrupa ile aynı nüfusa, ancak daha zengin su kaynağına sahip olan Afrika kıtasında, su kaynaklarının ticarileştirilmiş olması, kıta halkının suya erişimindeki en önemli engeldir. Son 20-25 yıllık süreçte suyun metalaştırıldığı küresel politikalar sonucunda,  dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5'inin kullandığı suyun yönetimi uluslararası şirketlere geçmiştir” ifadelerini kullandı. Suyun barışı sağlama ya da çatışmalara yol açma potansiyelinin olduğunu söyleyen Alparslan, “Suyun yetersiz olması, kirlenmesi ve erişimin zorlaşması gibi sorunlar, ülkeler arasındaki gerilimleri artırabileceği gibi, adil paylaşımı da küresel barış, istikrar ve refahı sağlama gücüne sahiptir. Ulusal sınırları dışında kalan su kaynaklarına bağımlı 3 milyardan fazla insanın, 24 ülke tarafından işbirliği anlaşmaları ile paylaşılan su kaynaklarına ulaşamaması, su yönetimi ve iş birliğinin önemini gözler önüne sermektedir. Su kaynaklarının korunması, ortak yönetimi ve adil paylaşımı, küresel barış, güvenlik ve istikrarı sağlamanın yanı sıra, gelecek nesillere yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya bırakmak için de gerekliliktir. Bu bağlamda uluslararası diyalog ve işbirliği, su kaynakları konusundaki çatışmaları önlemek ve çözmek için önem taşımaktadır” dedi. Suyun gelecek nesiller için korunması ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Alparslan sözlerini şöyle sürdürdü; “Su doğal bir kaynak olmanın ötesinde sağlık, hijyen, tarım, ekonomi ve ekosistemler için hayati önem taşımaktadır. Su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi, arıtma teknolojileri ile evsel ve endüstriyel atık suyun geri kazanılması, yağmur suyunun toplanması ve depolanması, suyun verimli kullanımı gibi uygulamalar su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunmaktadır. Bu amaçla sanayi şirketleri, belediyeler ve kamu kuruluşları yeterli bütçe ayırmalı, denetlemeler etkin şekilde gerçekleştirilmelidir. “Kirleten öder veya temizler” kuralının benimsenmesi, kaçak ve kayıpların önlenmesi,  yağmur sularının şehirlerin kanalizasyon şebekelerinde yok olup gitmesini engellemek için yerel yönetimlerin su toplama kanalları yapması,  binalarda “yağmur suyu toplama tankı” zorunluluğu olması gibi tedbirler de su tasarrufu açısından önemlidir. Bunun yanında, evlerde suyun bireyler tarafından tasarruflu kullanılması, başta banyo ve tuvalet olmak üzere alınacak basit önlem ve uygulamalarla su israfının önlenmesi de, gelecek nesillere bırakılacak en kıymetli miraslardandır. Ülkemizde belediyeler içme ve kullanma suları ile atık sular için şebeke sisteminin oluşturulması, yer altı ve yer üstü sularının tüketicilere sağlıklı şekilde ulaştırılması ve arıtma sistemlerinin kurulmasından sorumlu iken, Sağlık Bakanlığı da kontrolünden sorumludur. Kurumların görev ve denetimlerini etkin biçimde yapması, tüketicilerin güvenli suya ulaşmasının temel anahtarıdır.”

Dünyada yaklaşık 1 milyar insan su kıtlığıyla karşı karşıya Haber

Dünyada yaklaşık 1 milyar insan su kıtlığıyla karşı karşıya

Her yıl 22 Mart tarihlerinde kutlanan Dünya Su Günü'nde, Dünyada yaklaşık 1 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya olduğu bildirildi. Dünyadaki tüm canlılar içim yaşamsal önem taşıyan su, birçok ekosistemin temelini oluşturuyor. İnsan vücudunun fonksiyonlarını yerine getirmesi için şart olan su, bitkilerin ve hayvanların hayatta kalması için de önem taşıyor. Kuraklık ve çölleşme gibi problemlerle mücadelede önemli rol oynayan su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı ise gelecek nesiller için hayati önem taşıyor.  Tarım, sanayi, enerji üretimi gibi birçok alanda kullanılan suyun önemine dikkat çekmek amacıyla her yıl 22 Mart tarihlerinde kutlanan Dünya Su Günü'nde de bu konuda farkındalık yaratacak önemli açıklamalarda bulunuluyor. Yaklaşık 2 milyar insan güvenli içme suyuna sahip değil İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak da, 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, dünyada yaklaşık 1 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu sayının önümüzdeki 30 yıl içinde 1,7 milyar ila 2,4 milyara ulaşmasının muhtemel olduğunu ifade eden Çak, "Su kıt olduğunda, kirli olduğunda ya da insanların eşit erişime sahip olmadığı veya hiç erişime sahip olmadığı durumlarda topluluklar ve ülkeler arasındaki gerilim artabilir. Dünya çapında 3 milyardan fazla insan, ulusal sınırları aşan suya bağımlıdır. Ancak nehirleri, gölleri ve yeraltı sularını komşularıyla paylaşan 153 ülkeden yalnızca 24'ünün, ortak sularının tamamı için iş birliği anlaşmaları yaptığı belirtiliyor. Dünyada yaklaşık 1 milyar insan su kıtlığıyla karşı karşıya ve bu sayının önümüzdeki otuz yıl içinde 1,7 milyar ile 2,4 milyara ulaşması muhtemel. Rapora göre dünya genelinde yaklaşık 2 milyar insan da güvenli içme suyuna sahip değil." dedi.

Tarım ilaçları, yeraltı su kaynaklarını tehdit ediyor Haber

Tarım ilaçları, yeraltı su kaynaklarını tehdit ediyor

Tüm canlılar için hayati önem taşıyan, içme suyu ihtiyacının yanı sıra tarım, sanayi, enerji üretimi, turizm ve rekreasyon gibi birçok alanda kullanılan su kaynaklarının büyük risk altında olduğu, tarım ilaçlarının ise yeraltı su kaynaklarını tehdit ettiği belirtildi.  Dünyadaki tüm canlılar içim yaşamsal önem taşıyan su, birçok ekosistemin temelini oluşturuyor. İnsan vücudunun fonksiyonlarını yerine getirmesi için şart olan su, bitkilerin ve hayvanların hayatta kalması için de önem taşıyor. Dünyanın yüzde 71'ini kaplayan su, kuraklık ve çölleşme gibi problemlerle mücadelede önemli rol oynuyor. Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı ise gelecek nesiller için hayati önem taşıyor.  Tarım, sanayi, enerji üretimi gibi birçok alanda kullanılan suyun önemine dikkat çekmek amacıyla her yıl 22 Mart tarihlerinde kutlanan Dünya Su Günü'nde de bu konuda farkındalık yaratacak önemli açıklamalarda bulunuluyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar da, Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, yeterli ve temiz suya erişim temel bir insan hakkı olduğunu söyledi. Dünyada 750 milyondan fazla insanın temiz içme suyundan yoksun ve temel ihtiyacını karşılayamaz durumda olduğunu ifade eden Tatar, şunları kaydetti: “Su kaynaklarımız büyük risk altında. Araştırmalar 2032 yılına kadar dünya nüfusunun yarısından fazlasının su anlamında kıtlık ile karşı karşıya kalınacağını gösteriyor. Su kullanımı büyük ölçüde azaltılmadığı takdirde 2040 yılına kadar şiddetli su yokluğu ile oluşacağı tahmin ediliyor. Tarımsal sulamanın da hala vahşice yapılması, hem toprağın değerli mineral içeriğinin hem de su kaynağının azalmasına sebep olmakta. Tarımda kullanılan ilaçlar ise sulama sonrasında yer altına süzülerek yer altı suyu için kirletici unsur olmakta. Kentleşme ve sanayileşmenin gelişmesi sonucunda ortaya çıkan atıklar yer altı su kaynaklarının diğer bir kirletici risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Sanayiden çıkan atık sularının derelere salınması, katı atıkların havza ve akifer beslenme sahalarına atılması ve buralarda depolanması, sonrasında meydana gelen yağışlar ile yer altı sularına kirletici olarak dönmesine sebep olmaktadır. Su krizini çözebilmemizin yolu, onu, kıtlık, kirlilik ve iklim krizi boyutlarıyla birlikte ele almak gerekmektedir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.