SON DAKİKA

#Dr. Müzeyyen Şevkin

İLKHABER-Gazetesi - Dr. Müzeyyen Şevkin haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dr. Müzeyyen Şevkin haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dr. Şevkin: Türkiye’deki gerçek işsizlik oranı yüzde 28,4’e yükseldi Haber

Dr. Şevkin: Türkiye’deki gerçek işsizlik oranı yüzde 28,4’e yükseldi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye'nin istihdam sorunu ve artan işsizlik oranları konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Şubat ayına ilişkin işgücü istatistiklerini değerlendiren Dr. Şevkin, Türkiye’deki gerçek işsizlik oranının geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 4,4 puan, bu yıl ocak ayına göre ise 0,2 puan artarak yüzde 28,4’e yükseldiğini belirtti. TÜİK'in atıl işgücü olarak tanımladığı işsizlerin artışını vurgulayan Şevkin, iktidarın yanlış ekonomi politikaları nedeniyle vatandaşların iş bulmada ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Dr. Şevkin, aynı zamanda çalışanların büyük çoğunluğunun asgari ücretle çalışmasına rağmen işlerini kaybetme riskiyle de karşı karşıya olduğunu söyledi. “Türkiye'de gerçek işsiz sayısı 11 milyon 397 bin kişiye ulaştı” Gerçek işsiz sayısının bir yıl öncesine göre 1 milyon 880 bin, bir önceki aya göre de 68 bin kişi artarak 11 milyon 397 bin kişiyle rekor kırdığını belirten Dr. Şevkin şunları söyledi: “Buna göre Türkiye’de çalışabilecek durumda olan her üç kişiden yaklaşık biri atıl durumda bulunuyor. Bu istihdamın da 3 milyon 591 binini eksik istihdamdakiler, yani haftada bir iki saat çalışıp, bir yandan da daha uzun süre çalışmak için ek veya yeni bir iş aramaya devam edenler oluşturuyor. Eksik istihdamda son bir yılda gözlenen 872 bin kişilik artışı dikkate almaz isek tam zamanlı istihdamda son bir yılda 1 milyon 317 bin kişilik azalma gözlendi. İşgücüne katılım oranı da istihdama katılım oranı da geçen yıla göre azaldı. Geçen yıl şubatta yüzde 54,5, bu yıl ocakta yüzde 53,6 olan işgücüne katılım oranı şubatta yüzde 48,8’e geriledi. Geçen yıl şubatta yüzde 49,8, bu yıl ocakta da yüzde 49,1 olan istihdama katılım oranı ise yüzde 48,8’e indi. Rakamlar da gösteriyor ki; Türkiye istihdam açısından umutsuzlar ülkesi oldu.”

Dr. Şevkin: İşsizlik Sigortası Fonuna başvuran sayısı 321 bin 881’e ulaştı, Türkiye işsizlik kriziyle karşı karşıya Haber

Dr. Şevkin: İşsizlik Sigortası Fonuna başvuran sayısı 321 bin 881’e ulaştı, Türkiye işsizlik kriziyle karşı karşıya

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, iktidarın ekonomiye tam anlamıyla dip yaptırdığını vurguladı. Vatandaşların alım gücünün oldukça düştüğünü, gıdaya erişimin zorlaştığını ifade eden Dr. Şevkin, ekonomik verilerle açıklama yaptı. Bu yılın ilk iki aylık döneminde işinden çıkarıldığı için işsizlik ödeneği almak umuduyla İşsizlik Sigortası Fonuna başvuranların sayısının geçen yılın aynı dönemine göre 39 bin 385 kişi artarak 321 bin 881 kişiye çıktığını söyleyen Dr. Şevkin, “Türkiye’de Ocak 2025 itibariyle dar tanımlı olarak bakıldığında 3 milyon, geniş tanıma göre de 11,3 milyon işsiz bulunuyor” dedi. “Zeytin 6 yılda 14 kat zamlandı, tanesi 2 liraya ulaştı" Dr. Şevkin, “Ekmeğin 1.25 lira olduğu pandemi yılı 2020'de zeytinin kilosu 28 liraydı. 2021’de 58 lira, 2022’de 88 lira, 2023’te 178, 2024’te 350 lira ve bu yıl da 390 lira oldu. Yani zeytin 6 yılda 14 kat zamlandı. Zeytinin tanesi 2 lira oldu. Türk lirası sadece dolar ve Euro karşısında değil, pek bilinmeyen paralar karşısında da değer yitirdi. Örneğin Çin’in Özerk bölgesi Makao’da kullanılan Pataka 2022’de 1 liraydı, 4,57 liraya çıktı. 1 TL Pataka karşında yüzde 50 değer kaybetti” diye ifade etti. “2024 Sonuna göre batık krediler yüzde 17,9 arttı, borç toplamı 4 trilyon liraya ulaştı" Bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı batık kredilerin bir haftada 5,4 milyar lira daha artarak 7 Mart itibariyle 339,1 milyar liraya yükseldiğini, batık kredilerin 2024 yılının son haftasına göre yüzde 17,9 oranında büyüdüğünü ifade eden Dr. Şevkin, şunları söyledi: “Varlık yönetim şirketleri ile TOKİ’ye olan taksitli konut kredisi borçlarıyla birlikte toplam borç 4 trilyon 315 milyar lira oldu. Bankalar ve finans kuruluşlarının tüketicilerden zamanında tahsil edilemediği için icra takibine aldıkları bireysel kredi ve kredi kartı alacakları ise son haftada da 3,4 milyar lira daha artarak 174 milyar liraya kadar yükseldi. Bankalar tarafından icra takibine alınan bireysel kredi ve kredi kartı borçlarında 2025 yılı başından bu yana 35 milyar liralık artış yaşandı. Türkiye’de, 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor. 65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışmak zorunda kalıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor. Ülkede her 6 kişiden 1'i sosyal yardıma muhtaç, yardım alanlar 14 milyonu aşıyor. Türkiye, AKP eliyle sosyal yardım vermekle övünülen bir ülke haline getirildi. CHP iktidarında yardım edilmiş yoksullar değil ortadan kaldırılmış bir yoksulluğu hedefliyoruz.”

Dr. Şevkin: Türkiye, Suriye’deki Aleviler için güvenli bölge kurmalı Haber

Dr. Şevkin: Türkiye, Suriye’deki Aleviler için güvenli bölge kurmalı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Suriye’deki insanlık dışı görüntülerin dehşetle izlendiğini ifade etti. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Hatay İl Başkanı Hakan Tiryaki, ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları ve 15 milletvekiliyle birlikte Suriye’deki katliama dikkat çekmek ve yaşananları protesto etmek üzere Hatay’da iki günlük temaslarda bulunan Dr. Şevkin, “Yaşananlar kabul edilemez” dedi. "Suriye’de eşit vatandaşlık ve yaşam hakkı için mücadele etmeliyiz" Hatay’da Arsuz, Defne ve Samandağ gibi ilçelerde vatandaşlarla buluşan, geniş katılımlı toplantılar gerçekleştiren CHP heyetinin bir parçası olan Dr. Şevkin, Yayladağı Sınır Kapısı’nda yaptığı açıklamada, Suriye’deki katliama tüm dünyanın dikkatini çekmek istediklerini belirtti. Dışişleri Bakanlığı’nı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı göreve çağırarak,  “Hiçbir insanın yaşam hakkını bir başkasının elinden almaya hakkı yok. Suriye’de bir an önce demokratik, herkesin eşit vatandaşlık ilkesinde ve herkesin yaşam hakkının korunduğu bir sürecin işlemesi gerekiyor. Türkiye’nin de hem Dışişleri Bakanlığı’nın hem de Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuda üzerine düşeni yapması, beklentilerimizi ifade etmek ve dikkat çekmek üzere Hatay’dayız” diye ifade etti. "Suriye’deki Alevilerin güvenliği için Türkiye'nin hızla adım atması gerekiyor" Suriye'de yeni yönetimle birlikte yaşayan halkların eşit, demokratik ve can güvenliklerinin sağlandığı bir ülke beklentisinin hakim olduğuna işaret eden Dr. Şevkin, şunları söyledi: “Lazkiye ve Tartus bölgesinde yaşayan Aleviler’in katledilmesi kabul edilemez. Bu insanlık suçuna dur denmelidir. Adana, Mersin ve Hatay'da yaşayan milyonlarca insanımızın sadece sınırların böldüğü akrabaları konusundaki endişeleri giderilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti, devreye girmeli en azından güvenli bir bölgeyle Suriye'deki Aleviler korunmalıdır. Bu kaygılarımızı ve beklentilerimizi Sayın Dışişleri Bakanımızla da paylaştık ve bu insani sorumluluğumuzun yerine getirilmesini bekliyoruz. Belirsiz bir gelecek kaygısı Suriye'de yaşayan tüm etnik ve dinî grupların genel sorunudur.”

Dr. Şevkin: Türkiye’de kadın cinayetleri durmak bilmiyor, 2024’te 394 kadın öldü! Haber

Dr. Şevkin: Türkiye’de kadın cinayetleri durmak bilmiyor, 2024’te 394 kadın öldü!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’de kadın cinayetlerinin durdurulamadığını ve kadınların iş, ekonomi, siyaset ve eğitim alanlarında yeterince temsil edilmediğini vurguladı. 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğünü, 259 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini belirten Dr. Şevkin, 2025 yılının ilk iki ayında da 49 kadının cinayete kurban gittiğini söyledi. Kadın istihdamının erkeklere kıyasla düşük seviyelerde kaldığını ifade eden Şevkin, geniş tanımlı kadın işsizliğinin yüzde 38 ile tarihi zirveye ulaştığını, kadınların işgücüne katılım oranının ise yüzde 35’in üzerine çıkamadığını dile getirdi. Dr. Şevkin, iktidarın ‘Aile Yılı’ ilanıyla kadınları üretim alanlarının dışına iterek eve hapsetme anlayışını sürdürdüğünü belirterek, “Bizler Cumhuriyet kadınları olarak, Cumhuriyet değerlerinden, Atatürk ilkelerinden ve kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. 8 Mart’ta acı tablo: 2024’te 394 kadın öldürüldü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle açıklama yapan Dr. Müzeyyen Şevkin, 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğünü, 259 kadının ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini vurguladı. 2025 yılının ilk 2 ayında ise 49 kadının cinayete kurban gittiğini, 53 kadının ise şüpheli şekilde yaşamdan koptuğunu dile getiren Dr. Şevkin, kadın istihdamının erkeklere kıyasla daha düşük olduğunu, Türkiye’de geniş tanımlı kadın işsizliğinin yüzde 38 ile tarihi zirveye ulaştığını, kadınların işgücüne katılım oranının ise yüzde 35’ler seviyesinden yukarı çıkamadığını söyledi. “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek kadınlara zarar verdi” Kadınların genellikle hizmet sektörü ve tarım gibi düşük ücretli ve daha az yetkinlik gerektiren alanlarda yoğunlaştırıldığına işaret eden Dr. Şevkin şunları söyledi:  “Bu kötü tabloyu ortadan kaldırmak zorundayız. Kadınların hayatın her alanında daha etkin, yetkin ve güçlü temsili ülkemizde başta hukuk olmak üzere demokrasi bilincinin gelişmesine, ekonomik kalkınmanın da hızlandırılmasına vesile olacaktır.  Öncelikle kadınların öldürülmesinin önüne geçmeliyiz. Kadınların, çocukların ve ailenin korunmasını içeren İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı ansızın çekilmek kadınlar için onarılmaz yaralara sebebiyet veriyor. Yine kadınları koruyan 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması da başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar öldürülmesin, kadınlar iş hayatında, siyasette, ekonomide, eğitimde, mühendislik ve teknoloji alanlarında daha çok yer alsın. Alsın ki Türkiye, Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilsin. Aksi halde bir arpa boyu yol almamız mümkün görünmüyor.” “Daha fazla kadın ölmeden İstanbul Sözleşmesi’ne dönmeliyiz”  Türkiye’nin 1 Temmuz 2021’de Cumhurbaşkanı’nın bir sözüyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerinden derlediği bilgilere göre o tarihten bu güne kadar bin 223 kadının öldürüldüğünü kaydeden Dr. Şevkin, “İstanbul Sözleşmesi daha fazla zaman kaybedilmeden, daha çok kadın ölmeden yeniden imza altına alınmalı, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve maalesef, en az 500 kadın her yıl ya cinayete maruz kalıyor ya da şüpheli bir şekilde ölü bulunuyor. Kadınlar bir sayı, bir rakam değildir. Kadınlar insandır. Dokunduğu her yeri güzelleştiren, hayatın her anını anlamlı kılan kadınların her alanda var olması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Dr. Şevkin’den İklim Kanunu Teklifi’ne tepki: İklim Kanunu, çevreyi korumaktan çok sanayiyi kolluyor Haber

Dr. Şevkin’den İklim Kanunu Teklifi’ne tepki: İklim Kanunu, çevreyi korumaktan çok sanayiyi kolluyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu Teklifi"nin görüşüldüğünü ancak teklifin çelişkilerle dolu olduğunu vurguladı. Çevre Komisyonu’nda kabul edilen teklifle ilgili görüşlerini aktaran Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, kanun hazırlayıcılarının sunumlarında defalarca “enerji” ve “sanayi” kelimelerini kullandığını ancak teklifin öncelikle Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülmesi gerektiğini kaydetti.  Teklifte, "Adil geçiş", "Birincil piyasa", "Denkleştirme", "Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)", "Gömülü sera gazı emisyonları" ile "Gönüllü karbon piyasaları", "İklim adaleti" gibi tanımlarının yer aldığını dolayısıyla ismine “Emisyon Ticaret Sistemi Kanunu” denmesinin daha doğru olacağını belirtti. “Sivil toplum ve akademisyenler süreçten dışlandı” 2021 yılında 860 sayfalık bir iklim krizi raporu hazırlandığını ve son derece de önemli üretim gerçekleştiğini, 76 sayfasının önermeleri içerdiğini dile getiren Dr. Şevkin, İklim Kanunu Teklifi içerisinde bu önermelerin birçoğunun yer almadığını kaydetti. Kurumların sorumluluklarının kanun teklifinde yeterince belirtilmediğine işaret eden Dr. Şevkin şunları söyledi: “Kanun teklifi içerisinde gerek yerel yönetimlerin gerekse sivil toplum örgütleri, akademisyenler, sendikalar, meslek örgütleri, meslek odaları ve yerel bileşenlerle ilgili bir ibare görmüyoruz; tam tersi, dikey bir yapılanmayı burada öngörüyorsunuz. Örneğin, yerel yönetimlerin yaptığı bir üretimi valilik denetimine bağlıyorsunuz ve tamamen sivil toplum örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, odaların devre dışı bırakıldığı bir kanun oluşturuyorsunuz. Bu da tabii ki demokratik katılımcılığın önündeki engeldir. Umuyorum, bu kanun Meclise ininceye kadar bu düzenleme yapılır.” Dr. Şevkin’den kanun teklifine tepki! Yerel yönetimlerin baypas edilmesinin kabul edilemeyeceğini belirten Dr. Şevkin, kanun teklifinin beklentilere ve ihtiyaçlara cevap vermediğini vurguladı. Teklifin, sermayenin bir kurtuluş reçetesi haline dönüştürüldüğünü ifade eden Dr. Müzeyyen Şevkin, termik santrallerden kaç yıl içerisinde vazgeçileceğine dair bir ibare olmadığını, hem karbon salınımından bahsedildiğini ancak Adana Ceyhan Hunutlu Termik Santrali’nde olduğu gibi termik santral yapımının alabildiğine devam ettiğini vurguladı. “Yeraltı sularımız, ormanlarımız, tarım alanlarımız yok ediliyor” Dr. Müzeyyen Şevkin, “Örneğin, Elbistan Termik Santrali'ne "ÇED Artırım" raporu veriyorsunuz ve alabildiğine vahşi bir şekilde kömür madenciliği ülkemizde devam ediyor. Yani redevans sistemi uygulanıyor, insanlar hayatlarını kaybediyor ama kömür üretiminden, fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminden vazgeçilmiyor bu ülkede, en ufak bir azalma görmüyoruz buna dair. Hani neyi hedefliyorsunuz, nasıl bir karbon azaltmayı hedefliyorsunuz, buna dair bir modellemeniz nedir? Buna dair bir şey göremiyoruz. Akbelen Ormanları vahşice katlediliyor. AKP döneminde altın madenciliğinde siyanürle altın zenginleştirme tercihi nedeniyle topraklarımız, sularımız, sulak alanlarımız, yer altı sularımız yok ediliyor ve 20 altın madeni şu anda Türkiye'de üretime geçmiş vaziyette. Yani bu ne ikiyüzlülüktür? Ormanlar katledilip sulak alanlar, tarım alanları, meralar, her tür alan yok edilip; bize sadece atığı, posası, pisliği ve ölümünün kaldığı ve yüzde 85'inin yabancı firmalara sermaye olarak aktarıldığı bir süreçte biz kalkmışız karbon salınımında vergi gümrükleri alınacak diye, bir cezai müeyyide uygulanacak diye böyle bir kanun çıkarmaya uğraşıyoruz. Bu ülkede sulak alanlar, yer altı suyunun korunması, su alanlarının koruma havzasına ilişkin kanunlar var. O havzaları korumaya dair ne yaptık? Ormanları korumaya dair ne yaptık? Milyonlarca metreküp ağaç katledilirken siz yutak alanlarından bahsediyorsunuz. Bunları korumadıktan sonra, bunları gerçekten hayata geçirmedikten sonra ben sadece ikiyüzlü bir politika olarak görüyorum. “Yeşil enerji, yenilenebilir enerji" diyorsunuz, sadece kurulu gücü daha da büyütmeye dönük enerji üretim kapasitesini artırmak amacıyla teklif hazırlıyorsunuz. Bu bakış açısı ve yönetimiyle ekolojik tahribatı artırmak ve çevre ve iklim adaletsizliğine neden olmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. Karbon yutak alanları alabildiğine yok edilirken doğayı metalaştıran, sömüren, hem iklim krizini hem de ekolojik krizi oluşturan bir ortam yaratılmaktadır. Uluslararası mevzuata göre 2030 ve 2053 hedefleri metinde yer almıyor. Orta vadede emisyon hedeflerini hangi metotlarla, nasıl azaltacağınıza dair hükümler net olarak teklif içerisinde yer almıyor. İklim değişikliği konusunu denetleyecek ve izleyecek bağımsız bir bilimsel kuruluştan bahsedilmiyor. Yine bu kanun teklifinde bir bağımsız kuruluş yer almıyor. Kanun teklifinde yeşil büyümenin kendisiyle ilgili bir tanıtım bulunmamakta ve ne yazık ki iklim krizinin bir fırsata dönüştürülmeye çalışıldığı açıkça görülmektedir. Âdeta bir rant alanına dönüştürülüyor. Paris İklim Anlaşması'na göre birtakım taahhütlerimiz var ama buna dair gerçekçi çözümler almak gerekiyor. Bizim burada amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Yani bu ülke gerçekten eğer karbon emisyonundan çıkacaksa buna dair sahici önlemlerin alınması gerekiyor. Bağımsız denetimcilerle ve yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, akademilerin de bu sürece katılması gerekiyor, insanların ortaklaştırılması gerekiyor” diye ifade etti. “Sanayi atıkları nehirleri zehirliyor!” Dr. Şevkin, “Bugün elden çıkmış bir Ergene havzası var. Simsiyah akan bir Ergene havzası var, aynı tehlike şu anda Ceyhan Nehri'nde de var, siyah akmaya başladı; pırıl pırıl akan nehrimiz simsiyah akıyor, vahşi bir kirletilmeyle karşı karşıya. Defalarca hem Mecliste dile getirdik hem her alanda söylüyoruz, buna dair bir koruma yok. İçilebilir nitelikte olan nehirlerimiz ne yazık ki bu sanayi atıklarının vahşi atık politikası nedeniyle yok edilmekle karşı karşıya. "Su savaşları çıkacak." deniliyor, sadece sloganda kalan birtakım düzenlemeler yapılıyor ne yazık ki. Enerji Piyasaları İşletme AŞ’yi (EPİAŞ) karbon salınımında iş birliği içerisinde olan bir kurum hâline dönüştürüyorsunuz; emisyon ticaret sisteminin denetimini de bu kuruma veriyorsunuz. Bu, kurumun tarafsız ve şeffaf olacağına dair endişelerimiz var; taraflı bir kurumdur EPİAŞ. Enerjiyle ilgili her denetimin bağımsız, çıkar ve çatışma ilişkileri içerisinde olmayan, hesap verebilir bir kuruluş ya da yapı tarafından denetlenmesi gerekiyor. İklim adaleti ancak adil, şeffaf, katılımcı bir yönetimle, bu anlayışla sağlanabilir; bunu sağlarsak iklim adaletinden bahsetmemiz mümkün. Yeşil büyüme, aşırı üretim, daha fazla karbon salınımı demektir; bu anlayışla daha fazla karbon salınımı demektir. Toplumun temel ihtiyaçlarını öncelemeyen, doğayla uyumlu bir üretim ve tüketim modeli uygulamayan, sadece büyümeyi hedef alan bu yaklaşımın yanında olmamızı beklemeyin.  Vatandaşın ve yargı denetiminin zayıflatıldığı bir düzenlemeden bahsediyoruz. Teknolojik dönüşüm kapsamında Bakanlık kömür ve fosil yakıt yatırımlarını sürdürebilecek politikaları benimsemekte, Paris Anlaşması'nın gerektirdiği emisyon azaltımı için gerekli adımları atmaktan kaçınmaktadır. Her ne kadar karbon yutak alanlarının korunmasından söz edilse de bu alanların korunmasına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye'de korunan alan yüzde 8,7 oranında kalırken bu oranın yüzde 30'lara çıkması gerekmektedir ancak buna dair de herhangi bir çalışmanın olmadığını görüyoruz. Afetlere dair, kentsel planlamaya dair, sulak alanların korunmasına dair, ormanların, tarım alanlarının korunmasına dair gereken tedbirler alınmıyor bu ülkede” şeklinde konuştu. “İklim krizinin sağlık üzerindeki etkileri göz ardı ediliyor” Dr. Müzeyyen Şevkin iklim krizinin sağlık üzerine yarattığı etkilere değinerek şunları söyledi: “İklim krizinin sağlık üzerinde yarattığı etkileri de yeterince irdelemediğimiz görülüyor ve buna ilişkin kadınların, yoksulların, dezavantajlı kesimlerin ne tür şeylere maruz kaldığına dair araştırmaların yapılmadığı ve bir fon sisteminin oluşturulmasına dönük bir çalışmanın olmadığını görüyoruz. Sonuç olarak, kapsamlı ve kapsayıcı olmayan, yeni sorunlar yaratmaya dönük bu yasa teklifinin -bizim istirhamımız- burada, yeniden, bu kadar milletvekilinin önerisiyle, bakın, bu kadar çevre kuruluşları var bunların da önerisiyle, gerçekten bu ülkenin ve dünyamızın yararına düzenlenmesi konusunda önerimi tekrar ediyorum. Bütün emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”

Dr. Şevkin: Kurtpınar Mahallesi sakinleri, kamulaştırılan arazilerinin karşılığını alamıyor Haber

Dr. Şevkin: Kurtpınar Mahallesi sakinleri, kamulaştırılan arazilerinin karşılığını alamıyor

2007 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla ‘Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi’ ilan edilen Ceyhan’daki arazi sahipleri 18 yıldır mağduriyet yaşıyor.  18 yıldan bu yana hayata geçirilemeyen bölge için arazileri kamulaştırılan Adana ili Ceyhan ilçesinin Kurtpınar Mahallesi sakinleri, kamulaştırılan arazilerinin karşılığını alamamaktan yakınıyor. Konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıyan CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, taşınmazları kamulaştırılan yaklaşık 500 hak sahibinin mağdur edildiğine dikkat çekti. "Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesi'nde vatandaşlar hakkını arıyor” Adana-Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi sınırları içerisinde kalan taşınmazları kamulaştırılan Kurtpınar Mahallesi'ndeki vatandaşların 2007'den bu yana mağduriyet yaşadığına dikkat çeken Dr. Şevkin, hak sahiplerinin deniz kenarında bulunan arazilerine karşılık verileceği taahhüt edilen iş yeri ve konutlarına kavuşamadığına dikkat çekti. "Arazileri alınan vatandaşların sorunları acil çözüm bekliyor" Dr. Şevkin, “Aradan geçen onca yıla rağmen endüstri bölgesi tamamlanmadığı gibi akıbeti de bilinmiyor; olan, arazileri ellerinden alınan vatandaşa oldu. Şirketin inisiyatifine terk edilen arazilerde şu anda hafriyat çalışmaları yapılıyor, binlerce zeytin ağacı ve bitki sökülüyor, ücreti de ödenmiyor. Arazi sahiplerinin mağduriyetinin bir an önce giderilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Şevkin: Adana’nın sorunlarına kulak verin! Haber

Şevkin: Adana’nın sorunlarına kulak verin!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Adana'nın ilçelerinde yaşanan altyapı, eğitim, sağlık ve ekonomik sorunlara dikkat çekerek iktidara çağrıda bulundu. Merkezi yönetimin Adana'ya yeterli desteği vermediğini savunan Dr. Şevkin, ilçelerdeki işsizlik, tarımsal destek eksikliği ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlikleri eleştirdi. Özellikle kırsal kesimde yaşayan vatandaşların temel hizmetlere erişimde büyük sıkıntılar yaşadığını vurgulayan Şevkin, “Adana'nın ilçeleri yatırım bekliyor, ancak iktidarın varlığı bile hissedilmiyor” dedi. “Adana'nın ilçeleri yatırım bekliyor” Adana'nın Aladağ, Ceyhan, İmamoğlu, Karaisalı, Pozantı, Saimbeyli ve Sarıçam ilçelerinin merkezî idareden kaynaklı birçok sorun yaşadığını belirten Dr. Şevkin, şunları söyledi: “İlçelerimizde kentsel altyapı, ulaşım, çevre, eğitim, sağlık ve ekonomik kalkınma alanlarında iktidarın hiçbir izini göremiyoruz. Adı geçen ilçelerimizin bazılarında yaşam savaşı veren orman köylülerimiz alın terlerinin karşılığını alamıyor. Çocuklar, gençler, kadınlar, eğitime, sağlığa, internete erişemiyorlar. Okul, hastane, sağlık ocağı sayısı yetersiz, doktor ve ekipman eksikliği ayyuka çıkmış. Tüm ilçelerimizde işsizlik almış başını gitmiş, halk eğitim merkezleri işlevsiz hâle getirilmiş, meslek edindirme kursları rafa kaldırılmış, tarımda modern tekniklerin yaygınlaştırılması gerekirken devlet destekleri de verilemiyor. Üretici suya ulaşmakta güçlük yaşıyor, sulama projeleri bir türlü tamamlanamıyor. Sahi, Hükûmet var mı Adana'da!”

Dr. Şevkin: Muhtarlıklar icra tebligat merkezi oldu! Haber

Dr. Şevkin: Muhtarlıklar icra tebligat merkezi oldu!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, muhtarlıklara gönderilen icra, trafik cezası, boşanma, vergi ve çeşitli ödeme tebligatlarının vatandaşların ekonomik durumunu gözler önüne serdiğini belirtti. Dr. Şevkin, Adana’da kadın muhtarlarla gerçekleştirdiği görüşmelerde, muhtarlık binalarında biriken tebligatlarla karşılaştı. Beyazevler Mahalle Muhtarı Mine Donma, Çınarlı Mahalle Muhtarı Necla Yılmaz ve Kurtuluş Mahalle Muhtarı Nevin Biçer’i ziyaret eden Dr. Şevkin, muhtarların iş yükünün büyük kısmını icra tebligatlarının oluşturduğunu vurguladı.  “Kredi ve kredi kartı borçları 4 trilyon 144 milyar liraya ulaştı” Adana'nın Seyhan ilçesinde Çınarlı Mahallesi Muhtarı Necla Yılmaz'ı ziyaretinde icra tebligatlarına değinen Dr. Şevkin şunları söyledi: "Sadece ocak ayı içerisinde konkordato ilan eden 400’e yakın şirket var ve 21 şirket de iflas bildirmiş durumda. Muhtarlığa gelen icra tebligat dosyalarına baktığımız zaman, gittiğimiz her muhtarlıklarda bu manzara ile karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye’de 23 milyon icra dosyasının takipte olduğu biliniyor. AKP’nin ülkeyi ekonomik olarak hangi noktaya getirdiğinin ürünü olan şu manzarayı halkımızın dikkatine sunmak istiyorum. Ülkenin geldiği nokta, muhtarlıklardaki bu evraklardan belli oluyor. İnsanların finans kuruluşlarına ve bankalara 4 trilyon 144 milyar lira kredi ve kredi kartı borçları var.” Çınarlı Mahallesi Muhtarı Necla Yılmaz ise gelen tebligatlara ilişkin, “Her gün onlarca tebligat geliyor. Hacizler, cezalar, trafik cezaları, boşanma tebligatları. Ödeyemiyorlar diye çoğunun evine haciz gidiyor. O kadar çok tebligat geliyor ki millet altından kalkamıyor. Ekonomik krizden dolayı bu tebligatlar geliyor. Biz de postacı gibi olduk” şeklinde konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.