SON DAKİKA

#Dr. Haluk Uygur

İLKHABER-Gazetesi - Dr. Haluk Uygur haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dr. Haluk Uygur haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dr. Haluk Uygur’dan 14 Mart Tıp Bayramı mesajı: Hekimlerin karar verme özgürlüğü her şeyden önemlidir Haber

Dr. Haluk Uygur’dan 14 Mart Tıp Bayramı mesajı: Hekimlerin karar verme özgürlüğü her şeyden önemlidir

14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle açıklama yapan Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Başkanı Dr. Haluk Uygur, hekimliğin temel değerlerine ve mesleğin içinde bulunduğu duruma dikkat çekti. Dr. Uygur, Tıp Fakültelerinde verilen "Hastalık yoktur, hasta vardır" öğretisinin, hekimliğin bir sanat ve bilim birliği olduğunu vurguladığını belirterek, her hastanın tedavi sürecinin kendine özgü olduğunu ifade etti. Dr. Uygur, hekimlerin mesleklerini icra ederken herhangi bir şablona dayanamayacaklarını, her kararın hastanın özel durumuna göre verilmesi gerektiğini belirtti. "Hekimlik, sadece tıbbi bilgi değil, aynı zamanda insana dair bir anlayışla yapılan bir sanattır" diyen Uygur, hekimlerin karar verme özgürlüğünü ve etik değerlerini koruması gerektiğine dikkat çekti. Uygur, son yıllarda tıbbın ticari bir hale gelmeye başladığını ve hekim maaşlarının, yapılan tahlil ve ameliyat sayısına göre belirlenmesinin, mesleği bir ticaret haline getirdiğini vurguladı. Bazı ilaçların yazılmasının yasaklanmasının, mesleki bağımsızlık açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu öne süren Dr. Uygur, ayrıca, hekimlerin kararlarını etkilemeye yönelik kültürel değişimlere de değindi. Uygur, "Hakimin ve hekimin işine karışılmaz" anlayışının giderek saldırgan bir kültüre dönüştüğünü belirtti. Tüm bu olumsuz şartlara rağmen, karar verme özgürlüğünü koruyarak hasta hakları doğrultusunda görev yapan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutlayan Dr. Uygur, meslektaşlarına seslenerek, "Hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının, tıbbın temel değerlerine sadık kalarak, her gün daha iyi bir sağlık hizmeti sunma yolunda emek harcadıklarını biliyorum. Tıp Bayramı'nı kutluyorum" dedi.

Berna Ateşoğlu Sanat Günleri'ne KKTC'den özel katılım Haber

Berna Ateşoğlu Sanat Günleri'ne KKTC'den özel katılım

Adana’da her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasında gerçekleştirilen Berna Ateşoğlu Sanat Günleri’nin altıncısı, bu yıl 6-8 Mart 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek. Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu tarafından düzenlenen etkinliklerde, sanatın farklı disiplinleri bir araya getirilecek. Yalnızca bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda kadınların toplumsal alanda güçlenmesi için bir platform özelliği taşıyan Berna Ateşoğlu Sanat Günleri, bu yıl özel konukları da ağırlayacak. Konuklar arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) Şair Zafer Muhtaroğlu da yer alacak. Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Başkanı Dr. Haluk Uygur, "6. Berna Ateşoğlu Sanat Günleri'nde bu kez Kıbrıs'tan bir misafirimiz var. Savaşın insanlık üzerindeki tahribatını yaşamış bir şairin, Zafer Muhtaroğlu'nun dizelerini, Altınoran Şiir Grubu müziğin gücüyle haykırışa dönüştürecek" dedi. Zafer Muhtaroğlu'nun, "Otuz Yıl Önce, Otuz Yıl Sonra Maviyi Koklamak" ve "Yaseminin Gözyaşları” isimli şiir kitaplarını yayımladığını anımsatan Dr. Uygur, “Yasemin, KKTC'nin yaz akşamlarının en güzel kokusuna sahip olan ve hemen hemen her Kıbrıslının evinde bulunan, ferahlatıcı bir çiçektir. Yasemin, aynı zamanda Kıbrıs'ın ta kendisidir. Şairin, babasının göğsünde taşıdığı bir madalyadır aynı zamanda Yasemin. İşte dizelerinde Yasemin'i anlatan Zafer Muhtaroğlu bu yıl aramızda olacak ve şiirlerinin yaşanmış öykülerini ondan da dinleme şansı bulacağız. Tüm dostlarımızla ve 8 Mart'ın barışçı mesajlarını hisseden hepinizle birlikte mavilikleri koklamak dileğiyle" ifadelerini kullandı. Zafer Muhtaroğlu'nun yer alacağı etkinlik 7 Mart Cuma günü saat 19.00'da Gazipaşa Bulvarı'ndaki Muse Art Collevtive Salonu'nda gerçekleşecek. Bu yıl ki etkinlikler arasında, sergiler, imza günleri, şiir dinletileri ve oda müziği konseri yer alacak. Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu, Berna Ateşoğlu'nun hayat verdiği "Kadınım, Bireyim, Özgürüm", "Unutulmuş Çocuklar Haydi Hayata" ve "Okulda Diyabetle Yaşam" gibi projelerden ilham alarak, sanat aracılığıyla topluma güçlü mesajlar vermeye devam edecek.

Yaşar Kemal'in gözlüğü vandalların hedefi oldu Haber

Yaşar Kemal'in gözlüğü vandalların hedefi oldu

Adana Büyükşehir Belediyesi'nin tarihi binası yanında yer alan ve geçmişte Abidin Dino, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal'in 'Adana Sanat Akademisi' adını verdikleri bahçe, 2012 yılında Başkan Vekili Zihni Aldırmaz döneminde yeniden düzenlenerek "Açık Hava Müzesi" haline getirildi. Geniş bir alana yayılan Açık Hava Müzesi’nin Atatürk Caddesi'ne bakan cephesinde ise Abidin Dino Sanat Parkı oluşturuldu. Buraya Abidin Dino, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal'in bronz heykelleri yaptırılarak özenle yerleştirildi. 5 Haziran 2012 Salı günü de Abidin Dino Sanat Parkı ve Abidin Dino, Orhan Kemal ile Yaşar Kemal'in bronz heykellerinin açılışı yapıldı. Tasarımı Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Başkanı Dr. Haluk Uygur'a, uygulaması Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mutluhan Taş'a ait olan, Mehmet Emin Arıcı'nın da desteğiyle kazandırılan bu eser, sanatseverlerin hayli ilgisini çekti ve beğeniyle karşılandı. Ancak, Türk edebiyatının en önde gelen yazarlarından biri olarak kabul edilen, yaşamı boyunca pek çok ödül alan ve Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen Yaşar Kemal'in heykelinde yer alan plastik gözlük ise ilerleyen tarihlerde defalarca vandalların saldırısına uğrayarak yerinden sökülüp alındı. Masanın kenarında heykel grubunun tasarlayanların ve uygulayanların isimlerinin yer aldığı mermer sütundaki yazıların silindiği de gözlenen parkta yaşanan bu durum, tepkilere neden oldu. Adana'da yaşayan Bünyamin Deniz Kiraç, "Yaşar Kemal'in gözlüğü uzun zamandır yok. Ben 2 defa gözlüğümü taktım onları da aldılar. Defalarca çağrı yaptım ama duyan olmadı" dedi. Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Başkanı Dr. Haluk Uygur da, “Gözlüğün olmamasını anlamı ve görüntüyü değiştirmediği için artık önemsemiyorum. Ama izin verilirse ben ve Mutluhan Taş hocam yeni bir gözlük yapmak isteriz. Fakat oradaki güvenliğin gözlüğü koruması gerekir" ifadelerini kullandı.

Dr. Haluk Uygur, ‘Adana Pamuk Tarihi’ Kitabını imzalayacak Haber

Dr. Haluk Uygur, ‘Adana Pamuk Tarihi’ Kitabını imzalayacak

Adana'nın kültürel ve ekonomik geçmişini derinlemesine irdeleyen Dr. Haluk Uygur, başkanı olduğu Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu tarafından düzenlenen 6. Berna Ateşoğlu Sanat Günleri kapsamında "Kızzuwatna'dan Çukurova'ya Adana Pamuk Tarihi" adlı kitabını imzalayacak. Etkinlik, Adana Tabipler Odası 100. Yıl Sanat Galerisi'nde gerçekleşecek ve ziyaretçilere hem kitabı hem de Çukurova'nın pamuk üretimi ile ilgili derinlemesine bilgi edinme fırsatı sunacak. Dr. Haluk Uygur, kitabında Çukurova'nın pamuk ile olan ilişkisini vurgulayarak, "Pamuk, Adana ve Çukurova'nın diğer şehirlerinin yaşamına öyle girmiştir ki, Adana tarihi neredeyse pamuk tarihi haline gelmiştir. Çukurova'da yaşayan herkes, her kurum yıllar boyunca bu tarihin içinde yaşamıştır" dedi. Dr. Uygur’un imza günü 6 Mart Perşembe günü saat 19.00’da Adana Tabipler Odası 100. Yıl Sanat Galerisi'nde gerçekleşecek. İmza anında yine Altınoran üyesi Bayram Top'un “Kavramsal Öyküler” isimli sergisi de izlenebilecek. Haluk Uygur, eserini, Altıoran'a 100 TL bağışta bulunanlara ücretsiz imzalayacak. 6. Berna Ateşoğlu Sanat Günleri etkinlikleri ise Adana’daki farklı mekanlarda gerçekleşecek. Adana Tabip Odası 100. Yıl Sergi Salonu, Dr. Gökhan Gündoğdu Vakfı Gündoğdu Müzesi ve Adana Turizm Muse Art Collective Salonu gibi önemli yerlerde sanatseverlerle buluşacak olan bu yılki etkinlikler arasında sergiler, imza günleri, şiir dinletileri ve oda müziği konseri gibi etkinlikler yer alacak.

Anıtkabir'in kitabelerinin yazımında görev alan Etem Çalışkan'dan üzücü haber Haber

Anıtkabir'in kitabelerinin yazımında görev alan Etem Çalışkan'dan üzücü haber

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Üyesi merhum Prof. Dr. Emin Barın ile 1953 yılının yaz aylarında Anıtkabir'in kitabelerini yazan 97 yaşındaki ressam-hattat Etem Çalışkan'ın, kalça kemiği kırığı ile yatağa bağımlı hale gelmesinin ardından, entübe edilerek yoğun bakımda tedavi gördüğü bildirildi. Cumhurbaşkanlığı Sanat Onur Ödülü ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fahri Doktora unvanına sahip olan Etem Çalışkan'ın sağlık durumuyla ilgili gelişmeyi, Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Başkanı Dr. Haluk Uygur duyurdu. Etem Çalışkan'ın, bugüne kadar sergilenmeyen son eserlerinin Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu etkinliğinde geçen yıl Mayıs ayında sanatseverlerle buluştuğunu ve Çalışkan'ın da bu etkinliğe katıldığını anımsatan Dr. Uygur, "Anıtkabirin hatlarını hocası Prof. Emin Barın ile birlikte yazan, Yüce Atatürk'ün imzasını kaligrafik bir ikon haline dönüştüren, Matise gibi rengarenk ve Miro gibi neşeli, ülkemizin en yaşlı ressamı Etem Çalışkan, üzgünüm ki entübe olmuş biçimde yoğun bakımda tedavi görüyor. İstanbul'da ziyaret ettiğimde yaşamsal değerlerinin çökmüş olmasına rağmen zihinsel aktivitesinin bir dehaya yakışacak şekilde açık olduğuna şahit oldum. 97 yaşındaki Etem Çalışkan'ın kulağı hiç duymuyor, gözü hiç görmüyor. Maalesef kalça kırığı nedeniyle yatağa bağımlı. Ama zihni hala parlak. Kendisine acil şifalar diliyorum" dedi. Anıtkabir anılarını 2012 yılında anlatmıştı Etem Çalışkan, Adana Büyükşehir Belediyesi'nin 2012 yılındaki Altın Koza etkinlikleri kapsamında düzenlenen ''13 Kare Sanat Festivali'' için davet edildiği Adana'da, okullarda öğrencilerle söyleşi yapmıştı. Öğrencilere, sanatı, anıları ve hayata bakış açısı üzerinde sunumlar yapan ve Anıtkabir ile ilgili hayatının en önemli dönemini anlatan Çalışkan, kendi el yazısıyla Atatürk portrelerinin üzerine, Atatürk'ün sözlerini yazıp imzasını da atarak eğitim kurumlarına hediye etmişti. Etem Çalışkan, unutamadığı 1953 yılının yaz ayları ile ilgili şunları kaydetmişti: "İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki öğrenciliğimin ikinci yılıydı. Akademinin afiş atölyesinde öğrenciyken, 1987 yılında vefat eden Prof. Dr. Emin Barın'dan yazı dersi aldım. Yaşamım boyunca büyük onur duyacağım bir çalışmayı, yine o yıl hattat Emin Barın ile yaptım. Emin Barın, yazı üzerine Almanya'da öğrenim görmüş ve dolayısıyla yazının hem kitabelerde, hem de kağıt üzerinde ne olduğunu uygulamasıyla biliyordu. Anıtkabir inşaatının yapımı da o yıl bitecekti. Daha önce uluslararası yarışmalar açılmış, ihaleler yapılmıştı. Anıtkabir'in yazı işi, verdiği projeyle Emin Barın'da kalmıştı. Böylece Anıtkabir'in yazısını Emin Barın üstlenmiş oldu. Emin Barın hocam, bana o yaz birlikte çalışacaklarını söyledi. Emin Barın hocama ne yapacağımızı sorduğumda, bana Anıtkabir'in kitabelerini yazacağımızı söyledi. Önce anlamadım, hocamın söylediğindeki sorumluluğu ve yüksek onuru birden kavrayamadım. Ama bildim ki, hocam bana iyi bir görev verdi. Daha sonra yazılacak projeleri gördüm. Anıtkabir'deki kulelerin ayrı ayrı isimleri var. Bu kulelerin içine yazılacak yazılar, Ankara'da yetkililer tarafından oluşturulan heyet tarafından belirlenmiş. Bu yazılar hocama gönderildi. Oturup kartondan yazı kalıpları hazırladık günlerce. Ben ölçülerine göre bu yazıları kağıt üzerine metrelerce yan yana yapıştırarak yazdım. Onları hocam kontrol eder, daha sonra Anıtkabir'e götürür, oradaki taş işçilerine teslim ederdim. Daha önce götürdüğüm ve taş işçilerinin yaptığı işleri de kontrol ederdim. Çok onurlu ve sorumluluk taşıyan bir işle karşı karşıya idim. Anıtkabir'in şeref holünde sağlı sollu duvardaki kabartmaları yapanlar, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki bölümlerin hocalarıydı. Onları görünce heyecanlanırdım. Anıtkabir'e gittiğimde sık sık zamanın Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu'nu görürdüm. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes'i, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı da gördüm. Çünkü herkes çalışmaların bitirilmesini takip ediyordu. 10 Kasım 1953 10 Kasım 1953'te Atatürk'ün naaşı Etnografya Müzesi'nden alınarak Anıtkabir'de defnedildi. Defin işlemi sırasında Emin Barın ile Anıtkabir'de bulundum. Emin Barın hocam bana 'bir daha hiç göremezsin gel beraber' dedi. Aşağıya indik. Atatürk'ün beyaz mermerlerden çevrili mezarını gördüm. Anadolu'nun her yerinden getirilen topraklar buraya serpilmiş. Hocamın elinde de kendi deri üzerine yazdığı ve gümüş muhafaza içindeki Atatürk'ün ölüm tutanağı vardı. Bu tutanak oraya yerleştirildi. Gümüş muhafaza içinde Atatürk'ün kabrine gömülen ölüm tutanağını ben gördüm biliyorum, Emin Barın hocam gördü biliyor, ama belgesi yok. Şimdi toprağın altında. En büyük üzüntüm, bu tutanağın fotoğrafını çekmemek veya çektirmememiz oldu. Emin Barın hocam da daha sonra bunun için üzüntü duydu. Barın, bunun için 'Ah ah' diye dövündü.'' "Kitabelerdeki yazılar mimari yapıyla uygun" Çalışkan, kitabelerdeki yazı karakterlerinin Anıtkabir'in mimari yapısıyla uygun olduğunu da belirterek şöyle devam etmişti: "Camilerdeki yazılar da mimari ile birleşmiştir. Onlar da uyumludur. Rastgele yazılar, kitabeler konmaz. Ama şimdi Anıtkabir'deki bu kitabeler incelenmiyor. Anıtkabir'e gidenler bakıp okumuyor. Ölüm tutanağının fotoğrafını çektirmememizin dışında, Anıtkabir'deki kitabelerin ziyaretçilerce incelenip okunmaması ve Anıtkabir'in yapımına emeği geçenlerin hatırlanmaması da beni çok üzüyor. Anıtkabir'e hizmet edenlerin içinde hayatta olan az kişilerden biri olarak konuşuyorum. Anıtkabir'i yapanları kimse aramıyor, sormuyor, neden  Mimarların, heykeltıraşların ve emeği geçenlerin hepsinin ayrı ayrı tanıtımının yapılması lazım. Bugün bunu bir eksiklik olarak görüyorum.''

Altınoran Başkanı Dr. Haluk Uygur: Fotoğraf sanatında, yaratıcılığa ve toplumsal değerlere önem veriyorum Haber

Altınoran Başkanı Dr. Haluk Uygur: Fotoğraf sanatında, yaratıcılığa ve toplumsal değerlere önem veriyorum

Uygur, fotoğraf sanatına bakış açısını, "Oryantalist değil ulusal bir anlayışla" şekillendirdiğini belirterek, bu anlayışta, doğuda olduğu iddia edilen "pejmürdeliği" değil, yerel değerlerin öne çıkarılmasının önemli olduğunu vurguladı. Fotoğraflarında sadece taklitçi bir yaklaşım yerine, özgün ve yaratıcı bir dil oluşturmayı hedeflediğini ifade eden Uygur, "En çok kendini taklitten korkan" bir sanatçı olduğuna dikkati çekti. Toplumsal gerçekçiliğin basite indirgenmiş halleri yerine, toplumun sorunlarını öncü bir şekilde merkeze alan bir fotoğrafçılık tarzını benimsediğini dile getiren Dr. Haluk Uygur, sanatını toplumculuk anlayışıyla harmanladığını da belirtti. "Kökten toplumcu bir bakış açısına sahibim," diyen Uygur, kolektif bir üretim anlayışının sanatın amacını oluşturduğunu ifade etti. Geçmişe özenmek yerine, geçmişin birikimlerinden faydalanarak çağdaş üretim yapmayı tercih ettiğini anlatan Uygur, "Gelecek ile öngörülerde bulunan bir fotoğraf anlayışım var" şeklinde konuştu. Uygur, sanatının her alanında multidisipliner bir yaklaşım sergileyerek, tek bir disipline mahkûm kalmadan farklı düşünme sistematikleriyle çalıştığını kaydetti. Sanatının işlevselliğe ve toplumsal değişime hizmet ettiğini belirten Uygur, "Sanatım, sadece gözlere hitap etmek yerine, bir şeyleri değiştirmeyi hedefleyen ürünler üretmeyi amaçlayan bir anlayışla şekilleniyor. Durmaksızın farklı alanlarda üretmeye devam ederken, özgür düşüncenin yaratıcılığını her daim ön planda tutarak, belirli tarzlara takılmadan sanatımı icra ediyorum" dedi. Fotoğraf sanatının, kendisi için bir haz kaynağı olduğunu söyleyen ve "Her bir maddede uzun uzun konuşabileceğim bir düşünme alanı yaratıyorum" diyen Dr. Uygur, fotoğraf sanatına olan derin tutkusunu, bu ifadelerle bir kez daha ortaya koydu. Uygur, en önemli amacının ise bu düşüncelere dayanan Türkiye'ye özgü bir fotoğraf ekolünün ortaya çıkması olduğunu ve Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu'nun çalışmalarıyla, böyle bir ekolün Adana'dan çıkma ihtimali bulunduğunu sözlerine ekledi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.