TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Down Sendromu

İLKHABER-Gazetesi - Down Sendromu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Down Sendromu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana'nın gururu: Down sendromlu Kumsal'ın yüzme başarılarıyla dolu yolculuğu Haber

Adana'nın gururu: Down sendromlu Kumsal'ın yüzme başarılarıyla dolu yolculuğu

Down sendromlu Kumsal Dinibütün, ailesinin yönlendirmesiyle 7 yaşında yüzme sporu ile tanıştı. Başlarda ayağını suya sokmaya bile çekinen Dinibütün, zamanla suya olan korkusunu yenerek birçok stilde yüzmeyi öğrendi. Türkiye Özel Sporcular Federasyonu tarafından düzenlenen yarışmalarda çeşitli dereceler elde eden genç yüzücü, okul sporları müsabakalarında da başarıyla yarıştı. Masa tenisi sporuyla da ilgilenen Dinibütün, milli sporcu olma yolunda çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. "Spor Çocuklarımızı Hayata Bağlıyor" Anne Ebru Dinibütün, sporun down sendromlu bireylerin gelişiminde önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çekerek, "Kumsal, 7 yaşında yüzme ile tanıştı ve 8 yaşında Türkiye şampiyonu oldu. Bu yıl da okul sporlarında masa tenisinde Türkiye 2.'si oldu. Spor, çocuklarımızın gelişimi açısından çok avantajlı. Yüzme ve masa tenisi gibi sporlar, çocukların hayatlarında her zaman olmalı. Çünkü spor onları gerçekten hayata bağlıyor," ifadelerini kullandı. Milli Sporcu Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyor Kumsal Dinibütün’ün antrenörü Furkan Ünsal, genç yüzücünün milli sporcu olma hedefinde emin adımlarla ilerlediğini belirtiyor. Ünsal, "2017 yılından beri down sendromlu ve diğer özel gereksinimli bireyler ile çalışıyoruz. Kumsal ile uzun bir süredir birlikteyiz. Başlarda suya girmekten korkarken, şu an milli sporcu olma yolunda aday ve Türkiye şampiyonalarına katılmaya hak kazandı," diye konuştu. "Ayağını Suyun İçine Sokmaktan Çekinirdi" Kumsal’ın yüzme serüveninin ilk günlerinde yaşadığı zorluklardan bahseden Ünsal, "İlk derslerde suya girdiğinde sürekli ağlıyordu, ancak şu an suyun altında 25 metre nefessiz yüzebiliyor. Disiplini ve özverisi sayesinde profesyonel yüzücü olmanın gerekliliklerini taşıyor," dedi. Ailenin Desteği Ünsal, down sendromlu bireylerin spor alanında başarılı olmalarında aile desteğinin önemli bir etken olduğunu vurguluyor: "Kumsal’ın başarısında ailesinin büyük bir payı var. Aileler, sporcuların gelişiminde eğitmenler kadar önemli. Kumsal, hem Türkiye Özel Sporcular Federasyonu'nun hem de okul sporlarının yarışmalarında başarılar elde etti. Bu yıl Türkiye şampiyonasında 50 metre kelebek ve diğer branşlarda yarışacak. Her yıl yüzme stillerine bir yenisini ekliyor," diyerek sözlerini tamamladı. Yeni Hedef: Türkiye'yi Uluslararası Arenada Temsil Etmek Kumsal Dinibütün, Türkiye'de elde ettiği başarıların ardından milli sporcu olarak Türk bayrağını uluslararası arenada dalgalandırmayı hedefliyor.

Adana'da Down sendromlu Ramazan'a unutulmaz doğum günü sürprizi Haber

Adana'da Down sendromlu Ramazan'a unutulmaz doğum günü sürprizi

Merkez Yüreğir ilçesine bağlı Koza Mahallesi’nde yaşayan Feride (42) ve Zeki Elçiçek’in (43) 8 çocuğundan en büyüğü olan Ramazan (23), down sendromlu olarak dünyaya geldi. Doğduğundan bu yana sağlık sorunlarıyla boğuşan Ramazan’ın ailesi de maddi imkansızlıklar nedeniyle evladının doğum gününü hiç kutlayamadı. Geçtiğimiz ay Adana’da faaliyet gösteren Ogün Abi Derneği’ne ulaşan anne Feride Elçiçek, evladının 23. yaş doğum gününü kutlamak istediğini söyledi. Pasta alındı, sürpriz yapıldı Ogün Abi Derneği ise bu isteğe kayıtsız kalmadı ve down sendromlu Ramazan için özel pasta yaptırılıp sürpriz doğum günü partisi yapıldı. Ramazan’ın mutluluğu gözlerinden okunurken anne Feride Elçiçek ise evladının ilk kez kutlanan doğum gününde gözyaşlarını tutamadı. Pastayı kesti, ilk dilimi kendisi yedi Mumları üfledikten sonra Ogün Abi Derneği başkanı Ogün Sever Okur ile birlikte pastayı kesen Ramazan, kestiği pastadan ilk dilimi yedi. “Hiç doğum gününü kutlayamadık” Feride Elçiçek, çok mutlu olduğunu söyledi. Elçiçek, “Çok duygulandım. Çünkü Ramazan benim en kıymetlim. Kendisi 2 aylık olduğunda down sendromlu olduğunu öğrendik. Kalbinde 3 tane delik vardı ve ameliyat oldu. Sürekli hastanelerde kaldık. Bu yaşa geldi ama hep hastaneye gidiyoruz. Hiç doğum gününü kutlayamadık. Bugün çok mutlu oldu. İlk defa oğlumun doğum gününü kutladık. Ben onun doğum gününü kutlamayı hep istiyordum ama bir türlü kısmet olmadı. En azından bugün oğlumun yüzü güldü” ifadelerini kullandı. “İlk kez kendi pastasını yedi” Ogün Sever Okur ise Ramazan’ın mutluluğu nedeniyle çok duygulandığını anlatarak, “Ramazan’ı uzun zamandır tanıyorum ve ailesinden onun bugün doğum günü olduğunu öğrendim. Bizlerde ona böyle sürpriz yapalım istedik. Bu tarz organizasyonları sürekli yapıyoruz. Başkasının doğum günü olsa bile pastasını dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklara gönderenler oluyordu. Ramazan her pasta geldiğinde koşarak yanımıza geliyordu. Bu seferde kendi doğum gününü kutladı. İlk kez kendi pastasını yedi. Annesi ve biz çok duygulandık” dedi. Öte yandan Ogün Sever Okur dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocukların doğum günlerini kutlamaya devam edeceklerini söyledi.

Farklılıkları kutlamak:21 Mart Dünya Down Sendromu Günü Haber

Farklılıkları kutlamak:21 Mart Dünya Down Sendromu Günü

Bugün, 21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü! Down sendromu bireylerinin yaşamlarını daha iyi anlamak ve desteklemek için bir fırsat. Onların sevgi dolu, hayata neşe katan ve özel yeteneklere sahip bireyler olduğunu hatırlamak önemlidir. Bugün, onların haklarına, fırsatlarına ve değerlerine odaklanalım. Birlikte, daha kapsayıcı ve empatik bir toplum inşa edelim.  İşte farklı Down Sendromu Farkındalık Günü mesajları: Bugün, farklılıklarımızı kutlamanın ve birbirimizi kabul etmenin önemli bir günü. Down Sendromu Farkındalık Günü kutlu olsun! Her birimiz farklıyız, ancak bu farklılıklar bizi birbirimize bağlar. Down sendromu olan insanlar da bu dünyanın bir parçası ve onların sevgisi bize her zaman yeter. Farkındasın değil mi? Gerçek dostluk kromozom saymaz. Down sendromu bir eksiklik değil, tam tersine, bir artıdır. Onların sevgisi ve neşesi hayatımıza değer katıyor. Benzerliklerimiz kadar farklılıklarımız da bizi özel kılar. Down sendromlu bireylerin içindeki güzellik ve sevgiyi kutluyoruz. Down Sendromu Nedir? Down Sendromu, genetik bir durumdur ve kişinin hücrelerinde normalde bulunması gereken 46 kromozom yerine 47 kromozom bulunmasıyla karakterizedir. Bu fazladan kromozom, genellikle 21. kromozom çiftinde bulunur, bu nedenle "Trizomi 21" olarak da adlandırılır. Down Sendromu'nun oluşumunda belirli bir ülke, ırk veya sosyo-ekonomik statüye bağlı bir eğilim yoktur. Bununla birlikte, anne yaşının ilerlemesi, Down Sendromu riskini artıran bir faktördür. Bu durum, hamileliğin erken dönemlerindeki hücresel bölünme sırasında meydana gelen bir hatadan kaynaklanır. Down Sendromu, üç farklı tipe ayrılabilir: Trizomi 21 (en yaygın olanı), Translokasyon ve Mozaik Down Sendromu. Her bir tipin belirli genetik özellikleri ve belirtileri vardır. Down Sendromu olan bireyler genellikle çekik gözler, basık burun, kısa parmaklar, kalın ense, avuç içinde tek bir çizgi ve ayak başparmağının diğer parmaklardan daha açık olması gibi belirli fiziksel özelliklere sahip olabilirler. Ancak, her birey farklıdır ve belirtiler kişiden kişiye değişebilir. Down Sendromu tanısı genellikle doğumdan hemen sonra veya birkaç gün içinde konulur. Doğum öncesi dönemde, anne adaylarına Down Sendromu gibi fetal anomalileri tarama testleri ve ultrasonografi incelemeleri önerilir. Down Sendromu olan bireylerin toplumda yaşama ve gelişme potansiyeli vardır. Destek, anlayış ve eğitimle, Down Sendromu olan bireyler üretken ve mutlu bir yaşam sürebilirler. Her bireyin benzersiz olduğunu ve farklılıkların güzelliğini kutlamak önemlidir. Bugün, dünya genelinde Down Sendromu Farkındalık Günü olarak kutlanıyor. Bu özel gün, Down sendromu olan bireylerin yaşamlarını anlamak, desteklemek ve toplumda farkındalık yaratmak için bir fırsat sunuyor. Down Sendromu, bir genetik durumdur ve bireylerin hücrelerinde normalde bulunması gereken 46 kromozomun yerine 47 kromozom bulunmasıyla karakterizedir. Bu fazladan kromozom genellikle 21. kromozom çiftinde bulunur ve bu durum "Trizomi 21" olarak bilinir. Down sendromu olan bireyler, genellikle çekik gözler, basık burun, kısa parmaklar, kalın ense ve avuç içinde tek bir çizgi gibi belirgin fiziksel özelliklere sahiptirler. Ancak, her birey farklıdır ve belirtiler kişiden kişiye değişebilir. Bu özel günde, Down sendromu olan bireylerin yaşamlarına daha fazla dikkat çekmek ve onların da toplumun bir parçası olduğunu vurgulamak önemlidir. Empati ve anlayış, farklılıkları kabul etme ve değer verme konusunda önemli adımlardır. Down sendromu olan bireylerin toplumda yaşama ve gelişme potansiyeli vardır. Destek, eğitim ve anlayışla, onların yeteneklerini ortaya çıkarabilir, potansiyellerini geliştirebilir ve mutlu, üretken bir yaşam sürmelerine yardımcı olabiliriz. Bugün, Down Sendromu Farkındalık Günü vesilesiyle, farklılıkları kutlamak ve daha kapsayıcı bir toplum için çaba göstermek için birlikte hareket edelim. Herkesin hak ettiği sevgi, saygı ve eşit fırsatlara sahip olduğu bir dünya için çalışalım.

Down Sendromu Uzmanından Uyarı: Geçici değil, hayat boyu devam eden bir durum Haber

Down Sendromu Uzmanından Uyarı: Geçici değil, hayat boyu devam eden bir durum

Down sendromunun, bireyin fazladan bir kromozoma sahip olması şeklinde tanımlandığını ve yapılan araştırmalara göre dünyada ve ülkemizde her 800-1000 doğumda bir görüldüğünü kaydeden Dr. Sevgi Sarı Demir, down sendromunun tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil genetik bir farklılık olduğunu ise unutmamak gerektiğini belirtti. “Bebek anne karnındayken belirlenebiliyor” Down sendromunun beraberinde getirdiği fiziksel özelliklerin yanı sıra hafif veya orta derecede zihinsel geriliğe de yol açan önemli bir durum olduğunu kaydeden Dr. Demir, “günümüzde anne kanından yapılan testler yardımıyla down sendromunu belirleme oranının yüzde 99,8’e kadar çıkabiliyor” dedi. “İleri yaş gebeliklerde risk artıyor” Bebeğin down sendromlu doğmasının en temel nedenlerinden birinin annenin yaşı olduğunu anlatan Dr. Demir, kromozomdaki hata ihtimalinin annenin yaşı ilerledikçe arttığını ifade ederek, “Doğumda anne adayının yaşının ileri olması down sendromu ve diğer kromozom anormalileri için bireysel riski artırır. Bununla birlikte toplumda doğum yapan annelerin birçoğu genç yaşlardadır. Bu nedenle de down sendromu her ne kadar yaşı büyük annelerin bebeklerinde daha yüksek ihtimalle görülse de yaşı genç annelerde de rastlanır. Öyle ki genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan down sendromlu bebeklerin yaklaşık yüzde 80'i genç annelerin çocuklarıdır” diye konuştu. “Risk varsa ileri testler yapılmalıdır” Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Sarı Demir, “Geçmişte down sendromu ancak bebek doğdu zaman anlaşılabiliyordu. Ancak günümüzde down sendromu 11 ila 14. haftalar arasında ultrasonografi ve kan testi ile taranabiliyor. Eğer ilk taramalarda riskli bir durum görülürse ileri testler öneriliyor. Doktor, ultrasonografik incelemelerde hastalığın fiziki belirtilerine rastlarsa ya da ikili, üçlü, dörtlü test gibi tarama testlerine göre artmış risk tespit edilir ise daha ileri testler gündeme geliyor. Bu durumda amniosentez, koryon villus, örnekleme gibi testler down sendromunu yüzde 100 tespit etmenin tek yoludur. Bu testlerde düşük riski ise sadece binde 2 ila 5 arasındadır” diyerek, risk grubundaki annelerin yanı sıra tüm anne adaylarına önerilen testler ve tetkikler bulunduğunu hatırlatıyor” dedi. “Down sendromu yaşam boyu süren bir durumdur. Bu nedenle konusunda deneyimli uzmanların ailelere ve down sendromlu çocuklara verecekleri eğitimlerle bu sürecin daha rahat ve verimli geçmesi sağlanmalıdır. Down sendromlu bireylerin potansiyellerini ortaya çıkartarak bunu geliştirebilmeleri için konuşma eğitimleri, mesleki eğitimler, fizik tedavi uygulamaları yapılabilir. Bunun yanı sıra sosyal becerilerle birlikte motor becerileri ile duyusal ve betimsel yeteneklerini geliştirecek aktiviteler de bireyin hayata hazırlıklı olmasını sağlayacaktır” diye konuştu

21 Mart, Down Sendromu Farkındalık Günü: Bilmeniz gerekenler... Haber

21 Mart, Down Sendromu Farkındalık Günü: Bilmeniz gerekenler...

Down sendromu, bireyin fazladan bir kromozoma sahip olması şeklinde tanımlanıyor ve yapılan araştırmalara göre dünyada ve ülkemizde her 800-1000 doğumda bir görülüyor. Down sendromunun tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil genetik bir farklılık olduğunu ise unutmamak gerekiyor. Bebek daha anne karnındayken tespit edilebilen down sendromunun geçici olmadığını ve hayat boyu devam eden bir durum olduğunu söyleyen Medline Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Sarı Demir, “Bu nedenle down sendromlu çocuklar ve aileleri için özel programlar uygulanmalıdır. Bu sayede sendromun etkileri azaltılıp bu sürecin daha rahat ve verimli geçmesi sağlanarak söz konusu bireyler topluma kazandırılabilir” diyor. BEBEK ANNE KARNINDAYKEN SAPTANABİLİYOR Down sendromunun beraberinde getirdiği fiziksel özelliklerin yanı sıra hafif veya orta derecede zihinsel geriliğe de yol açan önemli bir durum olduğunu kaydeden Dr. Demir, günümüzde anne kanından yapılan testler yardımıyla down sendromunu belirleme oranının yüzde 99,8’e kadar çıkabildiğini anlatıyor. İLERİ YAŞ GEBELİKLERDE RİSK ARTIYOR Bebeğin down sendromlu doğmasının en temel nedenlerinden birinin annenin yaşı olduğunu anlatan Dr. Demir, kromozomdaki hata olasılığının annenin yaşı ilerledikçe arttığını ifade ederek, “Doğumda anne adayının yaşının ileri olması down sendromu ve diğer kromozom anormalileri için bireysel riski artırır. Bununla birlikte toplumda doğum yapan annelerin çoğunluğu genç yaşlardadır. Bu nedenle de down sendromu her ne kadar yaşı büyük annelerin bebeklerinde daha yüksek ihtimalle görülse de yaşı genç annelerde de rastlanır. Öyle ki genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan down sendromlu bebeklerin yaklaşık yüzde 80'i genç annelerin çocuklarıdır” diyor. RİSK VARSA İLERİ TESTLER YAPILMALIDIR Dr. Demir, “Geçmişte down sendromu ancak bebek doğdu zaman anlaşılabiliyordu. Ancak günümüzde down sendromu 11 ila 14. haftalar arasında ultrasonografi ve kan testi ile taranabiliyor. Eğer ilk taramalarda riskli bir durum görülürse ileri testler öneriliyor. Doktor, ultrasonografik incelemelerde hastalığın fiziki bulgularına rastlarsa ya da ikili, üçlü, dörtlü test gibi tarama testlerine göre artmış risk tespit edilir ise daha ileri testler gündeme geliyor. Bu durumda amniosentez, koryon villus, örnekleme gibi testler down sendromunu yüzde 100 tespit etmenin tek yoludur. Bu testlerde düşük riski ise sadece binde 2 ila 5 arasındadır” diyerek, risk grubundaki annelerin yanı sıra tüm anne adaylarına önerilen testler ve tetkikler bulunduğunu hatırlatıyor. SENDROM YAŞAM BOYU DEVAM EDİYOR “Down sendromu yaşam boyu süren bir durumdur. Bu nedenle konusunda deneyimli uzmanların ailelere ve down sendromlu çocuklara verecekleri eğitimlerle bu sürecin daha rahat ve verimli geçmesi sağlanmalıdır. Down sendromlu bireylerin potansiyellerini ortaya çıkartarak bunu geliştirebilmeleri için konuşma eğitimleri, mesleki eğitimler, fizik tedavi uygulamaları yapılabilir. Bunun yanı sıra sosyal becerilerle birlikte motor becerileri ile duyuşsal ve bilişsel yeteneklerini geliştirecek aktiviteler de bireyin hayata hazırlıklı olmasını sağlayacaktır” diyen Dr. Demir, bu tarz programların down sendromlu bireylerin ilerleyen yaşlarda kendi kendilerine yetebilmelerine olanak tanıyabileceğini de sözlerine ekliyor.

Prof. Dr. İlhan Sezgin: Genetik testlerle kromozom bozuklukları teşhis edilebiliyor Haber

Prof. Dr. İlhan Sezgin: Genetik testlerle kromozom bozuklukları teşhis edilebiliyor

Günümüzde Down sendromu gibi kromozom anomalileri, gelişmiş yeni yöntemler ve tarama testleriyle doğum öncesinde teşhis edilebiliyor. Gebelik sırasında yapılan tarama ve teşhis testlerinin doğru seçilmesi ve takibi büyük önem taşırken, aile bireylerinin gebelik öncesi ve başlangıcından itibaren bilinçlenmesi, hatta genetik danışmanlık alması gerektiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Genetik Hastalıkları Değerlendirme Uzmanı Prof. Dr. İlhan Sezgin, doğum öncesi kromozom bozukluklarının teşhisinde genetik tarama testleriyle ortalama 7 günde sonuca ulaşılabildiğini söyledi. Doğum öncesi genetik tarama testleri, girişimsel (invaziv) ve girişimsel olmayan (non-invaziv) yöntemlerle yapıldığını ifade eden Prof. Dr. İlhan Sezgin, bu yöntemlerle ilgili şu bilgileri verdi: “Girişimsel yöntemler olarak; amniyosentez, korion villus örneklemesi (CVS), kordosentez, preimplantasyon olarak ifade edilirken, girişimsel olmayan yöntemler ise maternal serum alfa-fetoprotein, birinci ve ikinci trimester maternal serum taraması, ultrason, fetal hücrelerin anne kanından izolasyonu ve hücre dışı serbest fetal DNA çalışmaları (cffDNA ya da NIPT) olarak kullanılan test yöntemleridir. 35 yaş üzeri hamilelik, anormal anne serum tarama sonucu, ultrason ile tespit edilen fetal anomaliler, önceki çocukta kromozomal anomali, ailede öğrenme güçlüğü olan çocuk, dengeli kromozom anomalisine sahip ebeveyn, biyokimyasal ya da DNA analizleri ile belirlenebilen bir genetik hastalığı olan aile öyküsü, nöral tüp defekti (NTD) riski, X-kromozomuna bağlı hastalığa ait aile öyküsü durumlarında doğum öncesi tanı için tarama yapılabilir.” Amniyosentez yoluyla kromozom bozuklukları, biyokimyasal tarama ve DNA analizi için gebeliğin 15 ve 16’ncı haftalarında tarama yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Sezgin, “Bu testler, 10-14’üncü haftalarda da yapılabilmektedir. Özellikle otozomal kromozomal testler için anne serumundan yapılan tarama testleri trizomi-21 (Down sendromu), trizomi-13 (Patau sendromu), trizomi-18 (Edwards sendromu) açısından kromozom analizine gitmek için gerekli bir endikasyondur. Bu tarama testlerinin ilk trimesterin 11-13’üncü haftalarında yapılması ideal bir yaklaşımdır. Günümüzde non-invaziv prenatal teşhis (NIPT) kromozom analizi için, anne kanından 10’uncu gebelik haftasından başlayarak 21, 13 ve 18’inci kromozom anomalileri gerek trizomi ve gerekse de yapısal bozukluklar için yapılabilmektedir. Ortalama olarak 7 gün içinde sonuca ulaşılabilmektedir. NIPT tarama testi ile trizomi-21, trizomi-13, trizomi-18, trizomi-X, Turner sendromu, Klinefelter sendromu, Jacobs sendromu ile birlikte 1p36 delasyonu, 4p- ,5p-, 5q11, 22q11 (Di-George sendromu) teşhisi konulmaktadır. Bu yöntem sadece kan alınması yoluyla tarandığından anne için non-invaziv yöntemdir. Alınan anne kanından fetal DNA’nın ayrıştırılması ile kromozomal çalışmalar yapıldığı gibi tüm genomun yeni nesil dizilmesi de yapıldığından gerekli tanıya gidilebilmektedir. Son çalışmalar, bu testin güvenirlilik oranını yüzde 100’e çok yaklaştırmıştır. Bu uygulamalarda, ilgili hekimin ve tıbbi genetik uzmanının hastayı değerlendirmesi ile ailenin ve anne adayının genetik danışmanlık eşliğinde hangi testin yapılması gerektiği konusunda yönlendirilmesi gerekir" diye konuştu.

Down sendromlu Mücahit Kırdaş muhtarlığa aday oldu Haber

Down sendromlu Mücahit Kırdaş muhtarlığa aday oldu

Küçük yaşlarından itibaren siyasetçi olmak isteyen 25 yaşındaki down sendromlu Mücahit Kırdaş, doğup büyüdüğü Emek Mahallesi’nin muhtarlığına aday oldu. Eskişehir’de yaşayan Mücahit Kırdaş, çocukluğundan itibaren sıkı sıkıya takip ettiği siyasilere özenerek politikaya atılma hayalleri kuruyordu. Uzun zamandır belediye başkanı olmak istediğini belirten Kırdaş, çevresindeki insanların tavsiyesi üzere siyasete muhtarlıktan başlamaya karar verdi. Gelecek yıl düzenlenecek olan yerel seçimlerde yaşadığı mahallenin muhtarlığına aday olan Kırdaş, şimdiden destekçi toplamaya başladı. Gün içindeki tüm vaktini mahalle sakinlerine ayırarak esnaf ziyaretleri yapan Mücahit Kırdaş, mahallelinin sorunlarını dinleyip, yanında taşıdığı ajandasına da notlar alırken, vatandaşlar şimdiden ’muhtarım’ diye sesleniyor. Muhtar seçilirse mahalle halkı için elinden gelen her şeyi yapacağını dile getiren Kırdaş, “Ben kazanırsam mahalleli kazanacak, ama özellikle gençler kazanacak. Gençlerimizin önünü açmak için aday oldum” dedi. “Önceliğimiz temiz sokak temiz çevre olacak” Küçük yaşlardan itibaren siyaseti takip ettiğin ve Eskişehir siyasetinin yakınında olduğunu dile getiren Mücahit Kırdaş, uzun süredir belediye başkanı olmak istediğini söyledi. Çevresindekilerin önerisiyle siyaset yoluna muhtarlıktan başlamaya karar verdiğini belirten Kırdaş, şimdi tek önceliğinin Emek Mahallesi olduğunu dile getirdi. Kendisine inananlara saygılar sunduğunun altını çizen Kırdaş, “Gençlerimizin önünü açmak için aday oldum. Mahallemizi yeşillendireceğiz, her eve beş fidan vereceğiz ve spor alanları açacağız. Bunun yanı sıra gençlerimize kitap okumayı sevdireceğiz, temiz sokak ve temiz çevre de önceliğimiz olacak. Her zaman tüm halkımızın dertlerini dinleyeceğiz” dedi. “Down sendromu olması muhtar olmasına engel değil” Mücahit’in babası ile uzun yıllardır arkadaş olduğunu belirten komşuları Yusuf Furun, Mücahit ile çocukluğundan beri ilgilendiğini söyledi. Mücahit’in aldığı her kararda yanında olduğunu dile getiren Furun, “Mücahit, ‘Ben belediye başkan adayı olacağım’ dedi. Ben de, ‘Mücahit, seni önce muhtar adayı yapalım mı?’ dedim. ’İyi olur abi, çok isterim’ şeklinde konuşunca, Mücahit arkadaşımızla beraber oturduk ve istişare ettik. Down sendromlu olması onun muhtar olmasına engel değil. Nereye gitsek, hangi sokağa, hangi kıraathaneye gitsek, ‘Muhtarım, hayırlı olsun’ demeye başladılar ve ben de muhtarım muhtarım demeye başladım. Çok ilgi ve dikkat çekti. Türkiye’de bir ilk olacak kısmetse. Down sendromlu birinin muhtar adayı olması halkımızın çok hoşuna gitti. Biz de memnun olduk” şeklinde konuştu. “Gençlere özgüven verip tüm engelleri kaldırmak adına böyle bir karar verdik” Oğlunun özgüvenli olmasının ve sosyal hayattan geri kalmamasının kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen baba Metin Kırdaş, oğlunun kararlarına her zaman destek verdiğini dile getirdi. Oğlunun muhtar adayı olması ile ilgili konuşan Kırdaş, şu ifadeleri kullandı; “Mücahit oldum olası siyasetin içindedir. Zaten siyasete merakı vardı. Gençlerin önünü açmak, onlara özgüven vermek ve tüm engelleri kaldırmak için Mücahit ile istişare ederek böyle bir karara vardık. Kendisi de Emek Mahallesi muhtar adayıdır. Şu anda ilgili çalışmalar yapılıyor. Gençlere okumayı teşvik edeceğini, ağaçlandırmayı teşvik edeceğini, her eve 5 fidan dağıtacağını ve bunlarla alakalı çalışmalar yapacağını söylüyor. İnşallah kendisi de başarılı olur diyorum. “

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.