TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#doktor

İLKHABER-Gazetesi - doktor haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, doktor haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İstanbul'da bebek ölümlerine yol açan skandal: 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı Haber

İstanbul'da bebek ölümlerine yol açan skandal: 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı

İstanbul'da sağlık sistemini hedef alan çarpıcı bir skandalın detayları gün yüzüne çıktı. Bebek acil hastalarının, anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilmesi ve bu süreçte yaşanan ihmaller sonucunda ölümlerine sebep olduğu iddia edilen 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sağlık hizmetlerinde güvenin sarsılmasına neden oldu. İddianamede, şüphelilerin aralarındaki telefon görüşmelerine dayanan tape kayıtları ile birlikte, toplamda 197 suç eylemi belgelendi. 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının da dahil olduğu bu karmaşık yapının, sağlık alanında yaşanan ciddi sorunları ve sorumsuzlukları gözler önüne serdiği belirtildi. Bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen şüpheliler hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, suça konu 197 eylem sıralandı. Bu eylemlere ilişkin, şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtları ve bunlarla ilgili değerlendirmeler de iddianameye girdi. Bir şüpheli ve hastane çalışanının konuşması şu şekilde yer aldı: "A.K: Denetim geldi mi sana da diyecektim. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Geldi. Bu çocuk entübe gözüküyor sistemde. A.K: Benim burada üç koli dosya vardı, iyi ki onları fark etmediler. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Bu normal değil. Ben on beş yıldır çalışıyorum. Hayatımda böyle bir denetime girmedim. Cezalık bir şey değil. Ceza kesmek istediğinde gelir iki tane şeye bakar cezasını keser, parasını alır, çıkar gider. A.K: Doğukan sence sadece Fırat Hoca'nın işletmelerine mi yapıldı? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Sanmıyorum. Fırat Hoca bu kadar önemli bir insan değil. İstanbul'da bu kadar koordineli bir iş yapmazlar." Bebek bir hastanın durumuyla ilgili örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in konuşmalarıysa iddianamede şu şekilde yer buldu: "Şüpheli İlker Gönen: Şimdi Serenay beni aradı. Sabah beş buçukta diyalize giren var ya, o ölecek ben diyalizi yandan takmak zorunda kaldım. İlk çalıştı sonra çalışmayı durdurdu. Şüpheli Fırat Sarı: Durdu ha. Şüpheli İlker Gönen: Ölecek zaten çocuk. Beş buçukta damar yolu gitmiş, Serenay damar yolu için gelmiş. Satılmış niye geliyorsun diye kızmış." İddianamede, hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen'in konuşmaları da yer aldı. Konuşmalar şöyle: "Şüpheli Çağla Durmuş: Hocam Karakoç ex. Şu anda şey, kalp tepe atılması seksen, satürasyonu otuz ama o seksen de adrenalinle yani. Şüpheli İlker Gönen: Adrenalinle, tamam yapacak bir şey yok. Şüpheli Çağla Durmuş: Aynen öyle ölüm morlukları falan da oluştu. Şüpheli İlker Gönen: Tamam. Şüpheli Çağla Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe... Makinada birazdan ex kabul ederiz yani. Şüpheli İlker Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de... Şüpheli İlker Gönen: Aspirasyondan mı öldü yani? Şüpheli Çağla Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş. Şüpheli İlker Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama. Şüpheli Çağla Durmuş: Onun bir o süreci kaybetmişiz yani biz, dönebilme sürecini. Şüpheli İlker Gönen: Uff tamam, yapacak bir şey yok yani. Şüpheli İlker Gönen: Hah yani neyse Dursun abiyi gönderme. Aile gelene kadar tamam mı? Şüpheli Çağla Durmuş: Hı hı tamam. Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim. Şüpheli İlker Gönen: Tamam." Bebeğin babasının şüpheli ölüm şikayeti üzerine ise şüpheliler arasında şu konuşma geçti: Şüpheli İlker Gönen: O tedaviler IV görünsün ha. Oral görülmesin. Şüpheli Çağla Durmuş: Tamam tamam. Şüpheli İlker Gönen: Şöyle, Fırat abiyi aradım meşgul. Şöyle diyeceksin, böyle böyle kötüleşti, işte ondan sonra entübe ettik, solunumuna baktık kalbi düştü. Müdahalesini yaptık ıvır zıvır. Dursun abiyle ağzın bir olsun yani. İddianamede, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları da yer aldı: Şüpheli Bahar Kanık: Hocam kalbi, Halime'nin kalbi yokmuş, cpr yapalım mı? Şüpheli Fırat Sarı: Cpr bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar. Şüpheli Bahar Kanık: Valla siz gelinceye kadar... Kusura bakmayın. Şüpheli Fırat Sarı: Ölmesin ha. Bahar Kanık: Sarıkaya'nın da valla fişini çekecem gelmezseniz. Şüpheli Fırat Sarı: Nasıl?Haha dedemin fişi. Şüpheli Bahar Kanık: Haha çekicem fişi haha. Şüpheli Fırat Sarı: Ölen mi oldu Ecem? Şüpheli Ecem Koç: Başımız sağ olsun hocam Halime. Şüpheli Fırat Sarı: Öldü mü gerçekten? Şüpheli Ecem Koç: Öldü hocam, cpr'ını yaptık, adrenalini yaptık. Cpr'la da adrenalinle de dönmedi. Adrenalin kalbi geldi bir kendi kendine gitti. Zaten cpr'a da yanıt vermedi. Şüpheli Fırat Sarı: Tamam. Yarım saat, kırk dakikaya oradayım geliyorum. Şüpheli Ecem Koç: Ha geliyorsunuz, tamam hocam biz şu an ellemiyoruz makinaya bağlı. Şüpheli Fırat Sarı: Ellemeyin, bilgi de vermeyin, orada dursun. Şüpheli Ecem Koç: Aynen aynen açık duruyor her şey monitörde açık... Hiçbir şey yapmıyoruz. İddianamede, bebek bir hastaya müdahale edilmediğiyle ilgili konuşmalar ise şöyle sıralandı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Kanka hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim. Gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de... Şüpheli Hüseyin Günerhan: Nerede? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Güneyde. Şüpheli Hüseyin Güneyhan: Güneyden bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edek... Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hoca demiş ki kayarsa tüpünü çek demiş, yaşamaz bu demiş. İddianamede, bir kişinin çalıştığı hastaneyi CİMER'e şikayet etmesiyle ilgili şüpheliyle arasında geçen konuşmalar da yer aldı: O.Ö: Şey gitmiş tabi bizim avukat .... Halil anlaşma olmamış. Tabii ben de şimdi mahkeme sürecine de giriyoruz SABİM'e, CİMER'e dayiyim, döşiyim diyorum. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Daya döşe kanka. O.Ö: Nasıl bir şey yazayım? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka şey yaz, usulsüz hasta alımlarını yaz 112'den. O.Ö: Nasıl oluyor? Şüpheli Hüseyin Günerhan: 112 ayağı olmadan hasta kabul ediyorlar de, protokolsüz hasta kabul ediyorlar diye yaz ondan sonra. O.Ö: Mert olayı mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı Mert olayı kanka. O.Ö: İsmini bile veririm de senin arkadaşın olduğuna dua etsin o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: İsmini de ver, benim umurumda değil o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka bunu yaz, ondan sonra erişkindeki dosya mosyaları yazabilirsin usulsüz diye. O.Ö: Hasta çarşafları mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı hasta basamaklarını şişiriyorlar, usulsüzlükler, çarşafları şişiriyorlar dersin. Eks bekletiyorlar, yatışını uzatıyorlar hastaların diyebilirsin. O.Ö: Aynen aynen bunları yazayım. İddianamede, hastanede tedavi gören 6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi: Şüpheli Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. Ben başına gittim sonra Gizem geldi, sonra bebek kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki. Şüpheli Tuğçe Toptemel: Bayağı bir kustu. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Prematüre değil ki hemen ölsün çocuk yani orada bir yarım saatlik can çekişmesi lazım o çocuğun, yani ben bunun açıklamasını yapamam, çocuk ölü anladın mı yani çocuk ölmüş ve bu çocuk rahat 2-3 saat önce ölmüş, çocuk kaskatı buz kesmiş. Şüpgeli Tuğçe Toptemel: Neyden ölü? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani bu çocuk böyle anlık bir şey değil, bu çocuğa cpr bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim? Şüpheli Tuğçe Toptemel: Desetüre hiç olmadı biz bakımındaydık hiç olmadı, kameraları izle istersen hiç olmadı çünkü gözüme bir de büyük bebek ya bir de siyahi, siyah bir bebek olduğu için gözüm hep ondaydı, acaba morarırsa görmeyiz diye. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Ya Tuğçe birazcık morarsa anlaşılmaz da çocuğun dudakları mosmor. Yani ben bunu daha nasıl hocaya ne diyeceğim, hoca gönderdi dün çocuğu, ailesine ne diyecem, aile zaten yabancı ortalığı ayağa kaldıracak, ortalığı yıkacaklar hastaneyi zaten büyük çocuk, almam bile yasak onu oraya." İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'yla ilgili soruşturma olduğuna dair ise şu konuşmalar yer aldı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam şimdi bu denetim Sağlık Bakanlığı falan fasa fiso, benim korktuğum şey bu değil, Fırat hocayı örgütlü suç işlemekten yargılayacaklar, adamlar dava açmış, ben Fırat hocanın kaç tane emniyet müdürlüğünden dosyasını topladım. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Ne örgütü ya, ne örgütü ya? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam, adamlar sen yalandan sahte yani tedavi yapıyorsun, doktor koymuyor dosyalarda oynama yapıyor, hocam bizim telefonlarımız bile dinleniyor olabilir, bunları kimseye hoca söylettirmiyor bana. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Telefon dinlenebilir, doğrudur. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam dinleniyor, biz Whatsapp'tan konuşuyoruz Fırat hocayla hep, anladın. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Valla doğrudur, Whatsapp'tan konuşmak lazım, dinlenir doğrudur e yazdığın zaten."

Sağlık Bakanlığı'ndan Haber

Sağlık Bakanlığı'ndan "Yenidoğan Çetesi" hakkında açıklama

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, "yenidoğan çetesi" adıyla bilinen kişiler hakkında geçen sene cezai işlemler yapıldığı belirtilerek, söz konusu hastanelerin faaliyetleri hakkında başlatılan inceleme sonucu hukuki yaptırım süreçlerinin devreye alındığını duyurdu. Operasyon ve İncelemeler Açıklamada, olayın Mayıs 2023'te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen bir operasyonla tespit edildiği belirtildi. Yapılan operasyon sonucunda ilgili kişilere karşı cezai işlemler uygulanmış ve konu adli makamlara iletilmiştir. Hukuki Yaptırımlar Sağlık Bakanlığı, söz konusu hastanelerin faaliyetleri hakkında başlattığı inceleme sonucunda hukuki yaptırım süreçlerinin devreye alındığını da duyurdu. Bakanlık,''Kamuoyunda 'yenidoğan çetesi' adıyla bilinen, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen kişilerle ilgili olay, Mayıs 2023’te İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen bir operasyonla tespit edilmiş, cezai işlemler yapılmış ve konu adli makamlara iletilmiştir. Sağlık Bakanlığımız tarafından söz konusu hastanelerin faaliyetleri hakkında başlatılan inceleme sonucu hukuki yaptırım süreçleri devreye alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı olarak özveriyle görevini yerine getiren, insanların hayatını kurtaran ve şifa dağıtan sağlık çalışanlarımızın insanlık dışı davranışlarda bulunan kişiler sebebiyle töhmet altında kalmasına izin vermeyeceğiz. Yargıya intikal etmiş sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız" ifadeleri kullanıldı.

Bebeklerin ölümüne neden olan çete lideri doktor PKK üyesi çıktı Haber

Bebeklerin ölümüne neden olan çete lideri doktor PKK üyesi çıktı

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarla ölümlerine neden olduğu iddia edilen 'Yenidoğan Çetesi' lideri Fırat Sarı’nın ifadesi gün yüzüne çıktı. Sarı, ifade sırasında cezaevinde geçirdiği süreyi ve mesleki geçmişini aktardı. “PKK Üyeliğinden Ceza Aldım” Fırat Sarı, tıp eğitimi sırasında PKK örgüt üyeliğinden hüküm giyerek yaklaşık 5 yıl cezaevinde kaldığını belirtti. “Cezaevinden sonra okuluma tekrar dönerek okulumu bitirip mezun oldum” diyen Sarı, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduğunu ve zorunlu hizmetini Bingöl’ün Kığı ilçesinde tamamladığını ifade etti. Suçlamaları Reddetti Sarı, kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddetti. “Yeni doğan yoğun bakımında yetersiz hemşire çalıştırılması ve bakımsızlıktan bebeklerin ölmesi gibi iddialar doğru değildir. Normalde yoğun bakımda 4 bebeğe 1 hemşire bakmalıdır. Benim tam zamanlı bir doktor olarak görevim var. Her şey prosedüre uygundur” şeklinde konuştu. Finansal Hareketler ve Motivasyon Ödemeleri Hesap hareketleri incelendiğinde gelen paraların danışmanlık verdiği hastane çalışanlarına motivasyon amaçlı gönderildiğini belirten Sarı, “Benim hastanelerde çalışan sağlık çalışanlarına talimat vermem söz konusu değildir. Uygulanmayan tedavilerin gösterilmesi gibi bir durumun olmaması için gereken tüm tedbirler alındı” ifadelerini kullandı. Olayın Ardındaki Gerçekler İstanbul’da yürütülen soruşturma kapsamında, Sarı’nın liderliğindeki çetenin bebekleri kasten ölüme terk ettiği iddia ediliyor. Fezleke Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş, iddianame hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletilmişti. Soruşturmanın devam ettiği bu olay, sağlık sistemindeki suiistimalleri bir kez daha gözler önüne serdi. Sarı’nın ifadesinin ardından, konuya ilişkin kamuoyunun ilgisi artmaya devam ediyor.

Yenidoğan Bebek Çetesi’nin kan donduran telefon kayıtları ortaya çıktı Haber

Yenidoğan Bebek Çetesi’nin kan donduran telefon kayıtları ortaya çıktı

İstanbul'da özel hastaneleri hedef alan büyük bir skandal ortaya çıktı. Bebekleri anlaşmalı hastanelere yönlendirerek maddi kazanç sağladıkları ve ihmalleri nedeniyle birçok bebeğin ölümüne sebep oldukları iddiasıyla soruşturma başlatılan çetenin telefon konuşmaları gün yüzüne çıktı. Şüpheliler arasında doktorlar, hemşireler ve hastane çalışanları bulunuyor. Yapılan görüşmelerde bebek ölümlerine yol açan ihmal ve kötü niyetli davranışlar açıkça görülüyor. BEBEKLERİ ÖLÜME TERK ETTİLER İstanbul'da bebekleri özel hastanelere sevk ederek haksız kazanç elde ettikleri ve ihmalleri sonucu bebeklerin ölümüne yol açtıkları gerekçesiyle soruşturulan bir çetenin telefon konuşmaları ortaya çıktı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan fezlekede, şüphelilerin bebeklerin tedavisini kasten ihmallerle aksattıkları ve bundan maddi çıkar sağladıkları belirtildi. Soruşturma kapsamında yer alan telefon kayıtlarında, çetenin lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat S. ve örgüt üyesi hemşireler arasında geçen konuşmalar dikkat çekiyor. Bir görüşmede, hemşire Mehtap S.’nin, "Mehtap çocuğu öldür, elli satürasyonlu çocuk mu olur?" şeklindeki sözleri kan dondurdu. Yine bir başka görüşmede, "Bu sefer hakikaten alacaklar bizi" ifadeleri, çete üyelerinin korku içinde olduğunu gösteriyor. Fezlekede yer alan detaylar, bebeklerin uygun olmayan koşullarda tedavi edildiğini ve bazılarının bu ihmal sonucunda hayatını kaybettiğini gözler önüne seriyor. Çetenin, bebeklerin uzun süre hastanede kalmalarını sağlayarak Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan yüksek miktarlarda ödeme aldığı ve kamu kurumlarını zarara uğrattığı da iddialar arasında. Çete üyelerinin, ölen bebeklerin durumlarını örtbas etmeye çalıştıkları ve denetimlerden kaçmak için hastane dosyalarını gizledikleri ifade ediliyor. Şüpheli doktorlar Fırat S. ve İlker G.'nin ayrı ayrı 180 yıldan 273 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Havaların soğumasıyla birlikte çocuklarda solunum yolu hastalıkları arttı Haber

Havaların soğumasıyla birlikte çocuklarda solunum yolu hastalıkları arttı

Acıbadem Adana Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, havaların soğuması ve okulların açılmasıyla çocuklarda solunum yolu hastalıklarının arttığını belirterek, en sık görülen hastalıkların başında Rhinovirüs ve Covid-19’un geldiğini vurguladı. Okur, özellikle nefes alıp vermede zorlanma ve uzun süren ateş gibi belirtiler gözlendiğinde mutlaka bir doktora başvurulması gerektiğini söyledi. Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Artış Dr. Okur, sonbahar döneminde solunum yolu enfeksiyonlarının yaygınlaştığını belirtti. Özellikle Rhinovirüs ve Covid-19’un birlikte görülmesinin çocuklarda daha ağır seyredebileceğini ifade eden Okur, "Son dönemde solunum yolu hastalıkları nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran çocuk hasta sayısında artış var. Grip ve RSV henüz yaygın görülmese de Covid-19 ve Rhinovirüs bulaşmaya devam ediyor" dedi. Rhinovirüsün Bulaşma Yolları ve Belirtileri Rhinovirüsün Eylül ayında sık rastlanan solunum yolu virüslerinden biri olduğunu söyleyen Okur, bu virüsün hasta bireylerin hapşırma ve öksürmeleriyle havaya karışarak solunum yoluyla bulaştığını vurguladı. Ayrıca virüsün temas yoluyla da yayılabileceğine dikkat çeken Okur, hijyen kurallarına uymanın önemine işaret etti. "Çocukların ellerini sık yıkaması ve hasta bireylerden uzak durması alınacak önlemler arasında" dedi. Covid-19 ve Rhinovirüs Eş Zamanlı Görülebilir Dr. Okur, Covid-19’un hala varlığını sürdürdüğünü ve Rhinovirüs ile birlikte enfekte olan çocukların daha ağır semptomlar gösterebileceğini belirtti. "Covid-19 ve Rhinovirüs ile eş zamanlı enfekte olan çocuklarda nefes darlığı ve öksürük daha sık görülüyor ve yoğun bakım ihtiyacı artabiliyor" diyerek aileleri uyardı. Son olarak, çocuklarda nefes alıp vermede hızlanma, 3 günden uzun süren ateş veya 7 günden uzun süren semptomlar görüldüğünde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini belirtti.

Obezite kadınlarda hamile kalma şansını üç kat azaltıyor Haber

Obezite kadınlarda hamile kalma şansını üç kat azaltıyor

Obezitenin yol açtığı birçok sağlık sorununun dışında, kadınlarda hamile kalma ihtimalini de azalttığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, "Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre 3 kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süreye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" dedi. "Obezite kadınlarda yumurtlama fonksiyonunu bozuyor" Obezitenin kadınlarda insülin direnci, hiperinsülinemi ve hipotalamus-hipofiz-yumurtalık (HPO) eksenindeki bozulmalarla doğrudan ilişkili olduğunu dile getiren Op. Dr. Gökler, bu durumun, gonadotropin salgılanmasını etkileyerek yumurtlama fonksiyonunu bozduğunu ve kadınların doğurganlık şansını azalttığını vurguladı. Op. Dr. Gökler, obezite ve aşırı kilonun hormon profillerini nasıl değiştirdiğine dair şu bilgileri paylaştı: "Obez kadınlarda insülin direnci ve hiperinsülinemi, hiperandrojenemiye yol açarak yumurtlama bozukluklarına neden olabilir. Ayrıca, seks hormonu bağlayıcı globulin (SHBG), büyüme hormonu (GH) ve insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı proteinlerin (IGFBP) azalması, leptin seviyelerinin artmasıyla birlikte HPO ekseninin düzensizliğine yol açar." "Tüp bebek tedavisini de olumsuz etkiliyor" Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'daki birçok ülkedeki kadınların önemli bir kısmının aşırı kilolu veya obez olduğunu belirten Op. Dr. Gökler, obezitenin doğurganlık üzerindeki etkilerinin ciddi olduğunu söyledi. Obez kadınların sıklıkla adet düzensizlikleri, endometriyal patolojiler ve kısırlık gibi sorunlarla karşılaştığına dikkat çeken Op. Dr. Gökler, "Obezite, tüp bebek tedavisi gören kadınlarda da ürümede görev alan düşük oosit kalitesi ve düşük preimplantasyon oranı gibi olumsuz sonuçlarla ilişkilidir. Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre üç kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süre ihtiyaç duyduğunu gösteriyor" dedi. Dr. Gökler, "Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" diye konuştu. "Erkeklerin sperm sayılarında azalmaya yol açıyor" Obezite ile erkek üremesi arasındaki ilişkinin de çok eski tarihlerden beri bilindiğini ifade eden Op. Dr. Gökler, şu bilgileri paylaştı: "İbn-i Sina kitabında obezitenin erkek üremesi üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiştir. Obezitenin erkek vücudunda oluşturduğu sistemik inflamasyon, hipogonadizim, organlar üzerindeki yağ dokusu artışı, hiperinsülinemi, hiperleptinemi gibi nedenler sonucunda sperm kalitesinde ve sperm sayısında azalma görülmüştür. Ayrıca ereksiyon bozukluğu yine yapılan çalışmalara ortaya konulmuştur. Bunun dışında gebe kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda da eşi obez olan gebelerin daha uzun sürede gebe kalabildiği ve gebelik deneme sayısının daha fazla olduğu görülmüştür." "Orta düzeyde kilo kaybı bile gebe kalma şansını artırabilir" Kilo kaybının hem obez erkekler, hem de obez kadınlar için üreme sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirebileceğini gösteren klinik çalışmalar mevcut olduğunun altını çizen Op. Dr. Gökler, "Orta düzeyde kilo kaybı bile, kadınlarda iyileştirilmiş yumurtlama oranları ve daha yüksek gebe kalma şansı ile ilişkilendirilmiştir. Diyet ve egzersize odaklanan yaşam tarzı müdahalelerinin normal adet döngülerini geri getirebileceğini ve aşırı kilolu kadınlarda doğurganlığı artırabileceğini göstermektedir" şeklinde konuştu. Obeziteye cerrahi müdahale ile birlikte diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle müdahale etmenin doğurganlık sonuçlarını iyileştirebileceğine dikkat çeken Op. Dr. Gökler, "Yüzde 5-10'luk bir kilo kaybının bile gebe kalma şansını artırdığı gözlenmiştir. Bu yüzden obeziteye bağlı doğurganlık sorunlarıyla karşı karşıya kalan kadınlar için kilo yönetimi hayati önem taşımaktadır" dedi. "Cerrahi sonrasında yaşam tarzı değişiklikleri de önemli" Obezite cerrahisi sonrasında erkeklerdeki cinsel fonksiyonlar ve üreme üzerine yapılan birçok çalışmada sperm sayısında artış, erektil fonksiyonlarda artış ve cinsel istekte artış olduğunun tespit edildiğini söyleyen Op. Dr. Gökler, "Obezite cerrahisi bu noktada büyük bir öneme sahiptir. Obezite cerrahisi ile birlikte sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, kilo kaybı ve düzenli fiziksel aktivite, kadın ve erkek üreme sağlığını korumak ve iyileştirmek adına kritik bir adımdır" ifadelerine yer verdi. "Uygun tedavi planı için bir uzmana başvurulmalı" Obezitenin üreme üzerindeki etkilerinin karmaşık ve çok boyutlu olduğunu vurgulayan Op. Dr. Gökler, erken teşhis ve tedavinin önemine de dikkat çekerek şunları söyledi: "Bireylerin sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri, dengeli beslenmeleri ve düzenli fiziksel aktivite yapmaları gerekir. Ayrıca, obezite ile ilgili ciddi sorunlar yaşayan bireylerin uygun bir tedavi planı için bir uzmana başvurmalarının önemlidir. Obezite ve kısırlık arasında önemli bir ilişki vardır. Obeziteden kurtulmak kaliteli bir yaşam sağlamasının yanında üreme fonksiyonlarında önemli derecede iyileşme sağlamaktadır."

Uzmanı safra taşlarının teşhis ve tedavi yöntemlerini açıkladı Haber

Uzmanı safra taşlarının teşhis ve tedavi yöntemlerini açıkladı

Safra taşları, genellikle kolesterolden veya safra pigmentlerinden oluşan, bazen hiçbir belirti göstermeyen ve bazen de ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durumdur. Medical Park Adana Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ferudun Kaya, bu konuda önemli bilgiler paylaştı. Safra Taşlarının Özellikleri ve Semptomları Op. Dr. Kaya, safra taşlarının genellikle sessiz olduğunu ve birçok kişinin bu taşlara sahip olmasına rağmen herhangi bir belirti yaşamadığını belirtti. Bu tür taşlara “sessiz taşlar” denir. Ancak safra taşı safra kanalını tıkarsa, vücutta çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Op. Dr. Kaya, bu belirtileri şu şekilde sıraladı: Safra Kolikleri: Karın sağ üst kısmında aniden başlayan ve genellikle saatlerce süren şiddetli ağrılar. Bu ağrı omuza ve sırta yayılabilir. Mide Bulantısı ve Kusma: Özellikle yemeklerden sonra mide bulantısı ve kusma görülebilir. Hazımsızlık: Şişkinlik, mide yanması ve özellikle yağlı yiyeceklerin tüketilmesinden sonra sindirim problemleri yaşanabilir. Sarılık: Safra taşının safra kanalını tıkaması nedeniyle safra akışı bozulur ve ciltte ve göz aklarında sararma meydana gelebilir. Ateş ve Titreme: Safra kesesi enfeksiyonu (kolesistit) varsa ateş ve titreme ortaya çıkabilir. Teşhis Yöntemleri Kolelitiazis (safra kesesi taşları) genellikle hastaların semptomları ve tıbbi geçmişleri dikkate alınarak teşhis edilir. Tanıyı doğrulamak için kullanılan bazı görüntüleme teknikleri şunlardır: Ultrasonografi: Safra taşlarını teşhis etmek için en yaygın kullanılan yöntemdir. Yüksek doğruluk oranına sahiptir ve non-invazivdir. MRCP (Manyetik Rezonans Kolanjiyopankreatografi): Safra yollarını ve pankreası detaylı bir şekilde görüntülemek için kullanılır. BT (Bilgisayarlı Tomografi): Safra taşı komplikasyonlarını ve diğer karın içi patolojileri değerlendirmek için kullanılabilir. ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi): Hem tanı koymak hem de tedavi amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Safra taşlarını çıkarmak için de kullanılabilir. Tedavi Seçenekleri Safra taşı tedavisinin taşların sayısına, boyutuna, yerine ve hastanın semptomlarına bağlı olarak değiştiğini belirten Op. Dr. Kaya, tedavi seçeneklerini şu şekilde açıkladı: Bekle ve Gör Yaklaşımı: Sessiz safra taşları semptomlara neden olmuyorsa, doktorlar genellikle müdahale önermez ve düzenli takip yapılmasını isteyebilirler. İlaç Tedavisi: Safra taşlarını eritmek için ursodeoksikolik asit gibi ilaçlar kullanılabilir. Ancak, bu tedavi uzun sürebilir ve her zaman etkili olmayabilir. Cerrahi Müdahale: Safra taşı semptomatikse ve komplikasyon riski taşıyorsa, en yaygın tedavi yöntemi cerrahidir. En sık kullanılan cerrahi yöntem ise laparoskopik kolesistektomidir. Laparoskopik Kolesistektomi: Op. Dr. Kaya, laparoskopik kolesistektominin safra kesesinin çıkarılması için yapılan minimal invaziv bir cerrahi yöntem olduğunu belirtti. Bu yöntem, kolelitiazis tedavisinde en yaygın kullanılan ve güvenli kabul edilen prosedürlerden biridir. Ameliyat süreci şu aşamalardan oluşur: Anestezi: Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Hasta tüm işlem boyunca uyur ve ağrı hissetmez. Kesiler: Karın bölgesinde birkaç küçük kesi yapılır. Bu kesiler genellikle 1 cm'den küçüktür. Laparoskop Yerleştirilmesi: Bir kesiden laparoskop adı verilen ince bir kamera yerleştirilir. Bu kamera, cerraha karın içini ekranda görme olanağı tanır. Safra Kesesi Çıkarılması: Diğer küçük kesilerden cerrahi aletler yerleştirilir. Safra kesesi bu aletler aracılığıyla kesilir ve çıkarılır. Kapanış: Safra kesesi çıkarıldıktan sonra kesiler dikiş veya cerrahi bantlarla kapatılır. Ameliyatın Avantajları ve İyileşme Süreci: Op. Dr. Kaya, laparoskopik kolesistektominin minimal invaziv bir yöntem olduğunu ve iyileşme sürecinin hızlı olduğunu belirtti. Ameliyat sonrası hastalar genellikle aynı gün veya ertesi gün taburcu edilir ve birkaç hafta içinde normal aktivitelerine dönebilirler. Küçük kesiler sayesinde cerrahi izler minimaldir. Erken tanı ve tedavi ile hastalar genellikle hızlı ve sorunsuz bir iyileşme süreci geçirirler. Hafif bir karın ağrısı, şişkinlik veya gaz sancısı normal sayılabilir, ancak doktorun önerdiği süre boyunca dinlenmek ve ağır fiziksel aktivitelerden kaçınmak önemlidir. Op. Dr. Kaya, safra taşı semptomlarının ciddiyetine göre tedavi edilmesi gerektiğini vurguladı.

Gençlerde kalp hastalıkları artıyor Haber

Gençlerde kalp hastalıkları artıyor

Ülkemizde kalp hastalıklarının görülme sıklığı giderek artarken, Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Dr. Utku Alemdaroğlu, bu konuda dikkat çeken uyarılarda bulundu. Dr. Alemdaroğlu, kalp hastalıklarının artık gençlerde de yaygınlaştığını belirterek, hareketsiz yaşam ve hatalı beslenmenin bu durumu tetiklediğini vurguladı. Dr. Alemdaroğlu, “Kalp krizi vakalarındaki sayısal artıştan daha çok, kalp krizi geçiren hastaların yaşının 40’lı yaşlara düşmesi bizi tedirgin ediyor. Eskiden yaşlı nüfus hastalığı olarak gördüğümüz bu sorun, artık genç yaş grubunda da kendini gösteriyor” dedi. Hareketsizlik ve Kötü Beslenme Riskleri Artırıyor Son yıllarda hatalı beslenme alışkanlıkları ve obezitenin yaygınlaşması nedeniyle kalp hastalıklarının 50 yaş altındaki kişilerde sık görülmeye başlandığını ifade eden Dr. Alemdaroğlu, hareketsiz yaşam tarzının bu artışta büyük etkisi olduğunu söyledi. “Artık 45 yaşında bypass olmak için bize başvuruyor hastalar. Bu durum, kötü beslenme ve hareketsizlikten kaynaklanıyor. Arabalar ve toplu taşıma nedeniyle daha az hareket ediyoruz ve beslenme alışkanlıklarımız da kötüleşiyor” şeklinde konuştu. Egzersiz ve Su Tüketimi Önerisi Adana'da hava sıcaklıklarının düştüğüne dikkat çeken Dr. Alemdaroğlu, dışarıda daha fazla hareket etme fırsatının doğduğunu belirtti. “Artık egzersizi alışkanlık haline getirmeliyiz. Asansör yerine merdiven çıkmayı tercih edelim” dedi. Ayrıca, beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve su tüketiminin artırılmasının kalp hastalıklarını engellemede önemli rol oynadığını vurguladı

Depremde kaybettiği eşi ve çocukları için yaptırdığı okulun kapılarını açtı Haber

Depremde kaybettiği eşi ve çocukları için yaptırdığı okulun kapılarını açtı

6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında İskenderun ilçesi Piri Reis Mahallesi'nde bulunan Eda Apartmanı yıkılmış, binada 120 kişi hayatını kaybetmişti. Enkaz altında kalanlar arasında Dr. Yılmaz Şahutoğlu'nun eşi Cavide Şahutoğlu ve ikiz çocukları Zeynep ve Deniz de bulunuyordu. Acısını hafifletmek ve kaybettiklerinin azlığını yaşatmak amacıyla okul yaptırmaya karar veren Dr. Şahutoğlu, Hatay Valiliği'ne başvurdu. Yapılan başvurular sonrasında Ocak ayından itibaren temeli atılan okul, yedi ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak yeni eğitim-öğretim özellikleri hazır hale getirildi. Cavide Şahutoğlu Ortaokulu açıldı Pirireis Mahallesi'nde inşa edilen Zeynep, Deniz, Cavide Şahutoğlu Ortaokulu'nun açılış törenine Hatay Valisi Mustafa Masatlı, İskenderun Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törende konuşan Hatay Valisi Mustafa Masatlı, 6 Şubat depreminin yarattığı büyük yıkımı hatırlatarak, hayatlarında kaybedenlere rahmet diledi ve eğitim-öğretim yılının hayırlı olmasını temenni etti. Dr. Yılmaz Şahutoğlu: “Kaybettiklerimizin Anısını Yaşatacağız” Okulun yapımını üstlenen Dr. Yılmaz Şahutoğlu ise duygusal bir konuşma yaparak, "“Zeynep'imin, Deniz'imin Cavidem'in; çok değerli misafirleri, arkadaşları, öğretmen arkadaşları ve öğretmenleri değerli canlar hepiniz bu güzel ve nadide okulun açılışına hoş geldiniz ve şerefler verdiniz. Bugün tam 586 gün oldu, 6 Şubat belki birçoğumuz için bölgemiz için bir doğal afetti ama bizler için koskocaman bir kıyametti. Çünkü o gün bizim hayata tutkuyla bağlandığımız, yarınlara umutla baktığımız hayallerini kurduğumuz her anımızda hücrelerimize kadar hissettiren canlarımızı yitirdik. Maneviyatımı Zeynep'imi, göğsümde çarpan güzel oğlum Denizi'mi ve hayatımın anlamı idealist öğretmen Cavide'mi kaybettim. Dünyaya bakış açımda ve dünyama hayat veren bütün değer yargılarımı ne yazık ki 1 buçuk dakikada kaybettim. Elbette bizimle beraber 11 ilde binlerce yurttaşımız benzer acılar yaşadı, tarifsiz acıları yaşadı. Bu acıların elbette ki telafisi mümkün olmayacak hayatta kaldığımız müddetçe onların ateşi yüreğimizi kavurmaya devam edecek ama bugün bu acıya kısmen merhem olmak güzel çocukları yetiştirmek amacıyla Zeynep, Deniz ve Cavide Şahutoğlu Ortaokulunun inşasına karar verdik ve bu okulun böylesi zor bir atmosferde yıkılmış bir şehirde inşaatın gerçekten çok güç olduğu bir dönemde ortalama 7 aylık bir süre içerisinde tamamladım. Bu yolda bu kadar kısa süreçte böylesi güzel bir eserin ortaya çıkmasına katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum, yüce Mevla'm hepsinden razı olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.