SON DAKİKA

#doktor

İLKHABER-Gazetesi - doktor haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, doktor haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sahiplendiği yavru köpekleri öldürmekle suçlanan doktorun yargılanmasına başlandı Haber

Sahiplendiği yavru köpekleri öldürmekle suçlanan doktorun yargılanmasına başlandı

Ankara'nın Etimesgut ilçesinde sahiplendiği sokak köpeklerini öldürdüğü iddiasıyla sanık M.M.D.'nin, ‘müstehcenlik' ve 'birden fazla evcil hayvana cinsel istismarda bulunarak kasten öldürme' suçlarından yargılanmasına başlandı. Sanık savunmasında, "Evimin bahçesinde bulunduğu iddia edilen kemik parçası koyun kemiğidir, bu kanıtlanmıştır. Peçetelere sarılı yumaklar da kardeşlerimin saçlarıdır" iddialarında bulundu. Ankara Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık M.M.D. ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada, hayvan hakları dernekleri avukatlarının davaya katılma taleplerini görüşen hakim, avukatların beyanlarını almadan katılma talepleri hakkında karar vereceğini söyledi. Duruma tepki gösteren avukatlar, usule aykırı hareket edildiğini savunarak sözlü olarak itirazda bulundu. Avukatlarla hakim arasında bu nedenle sözlü tartışmalar yaşandı. Mahkeme, yapılan değerlendirme sonucunda hayvan hakları derneklerinin dosyaya katılma taleplerini reddetti. "Hiçbir canlıya zarar vermem" Söz verilen tutuklu sanık D. savunmasında, "Ben şerefli bir Türk hekimi olarak yetiştirildim. Kardeşlerimden biri tıp fakültesinde eğitim görmektedir. Şahsıma yönelik suç ithamlarında bulunulmaktadır. İfadelerimin zapta geçmesini istiyorum. Bundan dolayı hiçbir canlıya zarar vermem. Köpekler bana aitti, köpeklerden kayboldukları için çok üzüldüm" ifadelerini kullandı. "Evimin bahçesinde bulunduğu iddia edilen kemik parçası koyun kemiğidir" İddianameye ilişkin konuşan sanık D., "İddianame, hiçbir somut delile dayanmayan, tamamen en kötü zihniyetle hazırlanmış bir senaryodur. Bundan dolayı ben 70 gündür haksız yere, zulüm altında özgürlüğümden mahrumum. Örnek vermek gerekirse; savcı, içini görmediği poşet içinde köpek olduğunu kurgulamıştır. Evimin bahçesinde bulunduğu iddia edilen kemik parçası koyun kemiğidir, bu kanıtlanmıştır. Peçetelere sarılı yumaklar da kardeşlerimin saçlarıdır. Anneme, bana ve kardeşlerime aittir. Hiçbir somut temele dayanmayan, benimle uyuşmayan, alakasız şeylerle itham edildim. Mağdur oldum. Köpeklere balkon kısmında yer yaptım. Evim zemin kat seviyesinde, pencerede de köpeklerin hava alabilmesi için aralık bırakmıştım. O aralıktan köpekler kaçmış. Nisan ayında sahiplendiğim köpekler 2,5 aylıktı; normal hareket edebilen, koşabilen köpeklerdi. Kaybolduklarını anladığım anda dışarı çıkarak aramaya başladım ancak bulamadım" dedi. Mahkeme hakiminin güvenlik kamera kayıtlarını sorması üzerine M.M.D., "Benim dairemde kamera yoktur. Yan dairedeki kameralar yalnızca girişi görmektedir, balkon kısmını görmez. Evin diğer tarafında garaj kapısının açık olmasından ötürü köpekler oradan da kaçmış olabilir. Ben daireye gelerek köpekleri görmek isteyen kişilere köpeklerin kaçtığını ifade etmek istedim ancak onlar daireme girmek istediler. Bu nedenle tartışma yaşandı" diye konuştu. "Balkon duvarındaki ‘kan' diye nitelendirilen şey ise kırmızı boyadır" Evinin balkon kısmındaki duvarda bulunan lekelere ilişkin M.M.D., "Güdül Devlet Hastanesi'nde çalışmaktayım. Hafta sonunu köpeklerle geçiriyordum. Kan lekeleri ve köpeklerin cansız olmaları gerçek dışıdır. Ben köpeklere isim bile vermiştim. Birinin ismi Kemal'di. Kan diye iddia edilen olay, köpekleri ilk sahiplendiğimde yıkamış olmamdır. Yaş köpek mamasıyla süt koymuştum önlerine, o ‘kan' olarak nitelendirilen şey yaş mama ve süt karışımının oluşturduğu görüntüdür. Balkon duvarındaki ‘kan' diye nitelendirilen şey ise kırmızı boyadır" dedi. M.M.D., telefonundan çıkan müstehcen görüntülere ilişkin ise "43 bin görüntü deniyor, bilirkişi raporunda 43 bin görüntü geçmiyor. Haberim yoktur. İlgim alakam yoktur. İzlediğimi hatırlamıyorum. İndirmedim. Ekran görüntüsü alındığına dair bilgim yok hatırlamıyorum" beyanına yer verdi. "Sokağındaki çöp konteynerinde 4 tane yeni doğmuş yavru kedi gördüm" Mahkeme hakimi sanık beyanının ardından tanık dinleneceğini bildirdi. Dinlenen E.T., "Gündüzleri genellikle evde oluyorum. Sanığın evinin mutfak balkonundan çıkılan kısım benim evimden gözüküyor. Ben oradan çıkan ya da dolaşan bir köpek hiç görmedim. Bu olaydan yaklaşık 1-1,5 yıl önce evimizin sokağındaki çöp konteynerinde 4 tane yeni doğmuş yavru kedi gördüm. Kim attı bilmiyorum" dedi. Sanık beyanının ardından mahkeme hakimi duruşmada sözlü tartışma yaşandığı için 10 dakika ara verdi. Verilen aranın ardından mahkeme salonuna katılma talepleri reddedilen avukatlar alınmayınca tartışma yaşandı. Ardından dinlenen diğer tanık G.Ü. ise köpekleri sanık M.M.D.'ye sahiplendirdiklerini söyleyerek şunları söyledi: "Yavru köpeklerimiz vardı. Şahıs sahiplenmek için bize ulaştı. Eşimle görüştü, 3 tane yavru köpek olduğunu söyledik, sahiplenmek istediğini söyledi. Durumum çok iyi, evim var dedi. Sahiplenmeye geldiğinde kutu ve bant getirdiğini görünce ‘Kutuya koyma, çok sıcak, bizim arabamız müsait, götürelim' dedik ama kabul etmedi. Taksici kutuyu hayvanlar hava alabilsin diye deldi. Sanık cüzdanını açıp bize ‘Ne kadara satıyorsunuz' dedi. Eşim de ‘Biz sahiplendiriyoruz, satmıyoruz' diye yanıt verdi. Bir anda arabaya binip gitti."Tanık ve sanık beyanlarının ardından ara karar veren mahkeme, eksik hususların giderilmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 9 Eylül'e erteledi. İddianameden Hastanede doktor olan sanık M.M.D., farklı kişilerden sahiplendiği köpekleri Etimesgut ilçesi Bağlıca Mahallesi'nde oturduğu evinde öldürdüğü iddiasıyla 29 Nisan'da gözaltına alınıp tutuklandı. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlanarak, iddianame hazırlandı. İddianamede, sanık M.M.D.'nin dosyada tespit edilen toplam 8 yavru köpekten 3'ünü 30 Mart 2025'te, 5'ini ise 26 Nisan 2025'te sosyal medya üzerinden verilen ücretsiz sahiplendirme ilanları aracılığıyla temin ettiği belirtildi. Şüphelinin, yavru köpekleri koli içerisinde evine götürüp, evde cinsel istismarda bulunduktan sonra parçalayıp öldürdüğü belirtildi. Şüphelinin, öldürdüğü köpekleri siyah çöp poşetlerine koyarak evin dışına çıkardığı, tespit edilemeyen bir yere götürüp, çöpe attığı kaydedildi. Ardından eve dönen şüphelinin, delilleri yok etmek amacıyla kapı kollarını ve yerleri sildiği, duvarları boyadığı, yavru köpeklerin ölümüne ilişkin kamera kayıtlarının dosyada mevcut olduğu belirtildi. Ayrıca, yapılan dijital incelemeler ve bilirkişi raporuna göre şüphelinin köpekler ve diğer hayvanlara yönelik cinsel istismar içerikli yaklaşık 43 bin müstehcen görüntüyü depolayıp kaydettiği, bu yönüyle de ‘müstehcenlik' suçunu işlediği kanaatine varıldığı belirtildi. Sanık M.M.D. hakkında, 'müstehcenlik' ve 'birden fazla evcil hayvana cinsel istismarda bulunarak kasten öldürme' suçlarından 17 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi.

Zeytinburnu’ndaki hastanede rüşvet skandalı: 11 gözaltı Haber

Zeytinburnu’ndaki hastanede rüşvet skandalı: 11 gözaltı

İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun yürüttüğü rüşvet ve usulsüzlük soruşturması kapsamında Zeytinburnu’ndaki bir hastanede görevli doktor ve personelin, hasta ve yakınlarından maddi menfaat temin ettiği ortaya çıkarıldı. Yapılan operasyonlarda 11 şüpheli gözaltına alındı, 10’u işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Bağış adı altında rüşvet: Ameliyat sırası öne çekilmiş Başlatılan soruşturmada, hastanenin Göğüs Cerrahisi bölümünde görevli Prof. Dr. M.M., Doç. Dr. V.E. ve Uzm. Dr. Y.S.’nin de aralarında olduğu şüphelilerin; ameliyatları erkene alma, biyopsi işlemleri ve medikal ihtiyaçlar adı altında hastalardan veya yakınlarından bağış bahanesiyle para aldıkları belirlendi. Şüphelilerin, patoloji işlemlerini kamu hastanesinde yapmak yerine özel laboratuvarlara yüksek bedeller karşılığında yönlendirdikleri ve hastaları bu yönde zorladıkları tespit edildi. Teknik takip ve delillerle suç örgüsü çözüldü Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın teknik araçlarla izleme kararları kapsamında elde ettiği deliller, rüşvet zincirinin boyutlarını gözler önüne serdi. Şüphelilerin elde ettikleri paraları ise doğrudan kendi hesaplarına değil, yakınlarının banka hesaplarına aktardıkları ortaya çıkarıldı. Toplamda 29 mağdurun maddi olarak istismar edildiği belirtilirken, savcılık olayla ilgili örgütlü suç kapsamında soruşturmayı derinleştirdi. Üç ilde eş zamanlı operasyon Soruşturma kapsamında İstanbul merkezli olmak üzere Mersin ve Tekirdağ’da düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda M.M., V.E., Y.S., M.F., A.A., A.Ç.B., O.B., O.Ö., Ö.A., E.Ö. ve Y.Ö. isimli 11 şüpheli gözaltına alındı. Şüpheliler hakkında arama ve el koyma işlemleri de gerçekleştirildi. Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından 10 şüpheli bugün adliyeye sevk edildi. 1 şüphelinin ise ifadesinin ardından emniyetten serbest bırakıldığı öğrenildi.

Osmaniye’de aile hekimine bıçaklı tehdit ve cam kırma saldırısı: Şüpheli gözaltında Haber

Osmaniye’de aile hekimine bıçaklı tehdit ve cam kırma saldırısı: Şüpheli gözaltında

Osmaniye’nin Dr. İhsan Göknal Mahallesi’nde bulunan 21 No'lu Aile Sağlığı Merkezi’nde yaşanan olayda, aile hekimi Mehmet Akif Habacı sentetik ecza talebinde bulunan hastaya olumsuz yanıt verdi. Bunun üzerine tehdit edilen doktor, şüpheli hakkında suç duyurusunda bulundu. Şikâyetin ardından tutuklanan şahsın yakını, Habacı'nın şikâyetini geri çekmesi için sağlık merkezine geldi. Bıçakla Tehdit, Camlara Saldırı Mehmet Akif Habacı’nın şikâyetini geri çekmeyi reddetmesi üzerine şüpheli şahıs öfkeye kapıldı. Yanında getirdiği bıçakla doktoru tehdit etti ve aile sağlığı merkezinin camlarını kırdı. Olay anı merkezdeki güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi. Görüntülerde şahsın camlara bıçakla saldırdığı anlar net şekilde görüldü. Saldırgan Kısa Sürede Yakalandı Olaya hızla müdahale eden polis ekipleri, saldırganı kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri süren şahıs hakkında soruşturma başlatıldı. Doktor: “Sürecin Sonuna Kadar Takipçisiyim” Olayla ilgili açıklamada bulunan aile hekimi Mehmet Akif Habacı, “İlk şüpheliye karşı yasal hakkımı kullandım ve şikâyetçi oldum. Sonrasında yaşadığım bu ikinci saldırı ise sağlık çalışanlarına yönelik tehditlerin geldiği noktayı göstermektedir. Bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağım” ifadelerini kullandı.

Yanlış bel fıtığı teşhisi 12 yıllık acıya neden oldu! Haber

Yanlış bel fıtığı teşhisi 12 yıllık acıya neden oldu!

Adana’da yıllardır bel fıtığı tedavisi gören bir kadın ve kızı, hastalıklarının aslında eklem romatizması olduğunu Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen’in dikkatli muayenesiyle öğrendi. Yanlış teşhis nedeniyle yıllarca acı çeken iki hasta, doğru tanı sayesinde yeniden sağlığına kavuştu. Yıllarca yanlış teşhisle mücadele ettiler 12 yıl önce bel fıtığı teşhisiyle ameliyat edilen Rukiye Şenol’un ağrıları geçmediği gibi zamanla yürüyemez hale geldi. Aynı şikayetleri yıllar sonra kızı Sabahat Ünal da yaşayınca, çareyi Prof. Dr. Orhan Şen’e başvurmakta buldu. Ünal’a yapılan detaylı muayene sonrası bel fıtığı değil, eklem romatizması olduğu anlaşıldı. “Ayağa kalkamıyor, yemek bile yapamıyordum” Sabahat Ünal yaşadıklarını şöyle anlattı: “Yaklaşık iki yıl boyunca adeta felç gibiydim. Bel fıtığı teşhisi kondu ama hiçbir tedavi işe yaramadı. Orhan Hocam ilk muayenesinde ‘Bu romatizma olabilir’ dedi ve beni romatoloji uzmanına yönlendirdi. O günden bu yana çok iyiyim. Ayağa kalkamıyor, yemek bile yapamıyordum. Şimdi sağlığım yerinde.” Annesi de aynı şekilde yanlış teşhisle ameliyat olmuş Ünal, annesinin de 12 yıl önce aynı teşhisle ameliyat edildiğini belirterek, “Annemin de durumu yıllardır kötüydü. Zamanla kamburlaştı, ağrıları arttı. Onu da Orhan Hocam’a getirdim, romatizmal hastalık olduğu ortaya çıktı. Şimdi doğru tedaviyle iyileşmeye başladı” dedi. Prof. Dr. Orhan Şen: “Doğru teşhis, doğru tedavinin temelidir” Hastaların durumu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Orhan Şen, “Hastamız bize üç yıl önce şiddetli bel ve eklem ağrılarıyla geldi. Öncesinde sadece bel fıtığına yönelik tedaviler uygulanmış ama fayda görmemiş. Muayene sonucu romatizmal tutulumdan şüphelenerek romatoloji uzmanına yönlendirdim. Doğru tanı sonrası hastamız üç yıldır sağlıklı. Geçtiğimiz günlerde annesi geldi. 10 yıl önce ameliyat olmuş, beli öne doğru eğilmiş, el ve ayak parmaklarında şekil bozuklukları vardı. Yine bel fıtığı denilmiş ama romatizma çıktı. Onu da doğru uzmana yönlendirdik” dedi. “Yanlış tanı, yanlış tedavinin önünü açar” Genç meslektaşlarına da seslenen Şen, “Tanı yanlışsa her şey yanlış olur. Hastaya bütüncül yaklaşmak, yalnızca radyolojik bulgulara değil, klinik belirtilere de dikkat etmek gerekir” ifadelerini kullandı.

Bu köyün suyunu içen doktor oluyor!’ Kolluca Köyü’nün şaşırtıcı geleneği Haber

Bu köyün suyunu içen doktor oluyor!’ Kolluca Köyü’nün şaşırtıcı geleneği

Sivas’ın merkeze bağlı Kolluca köyü, hem nüfusu hem de bünyesinden çıkardığı doktor sayısıyla dikkat çekiyor. Yaklaşık 350 nüfuslu köy, şu an itibariyle 130 doktoruyla şaşırtıcı bir başarıya imza atmış durumda. Köyün doktor geleneği, 50 yıl önce Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Cahit Gümüşer’in annesinin isteği üzerine tıp fakültesine girmesiyle başlamış. O günden sonra, köydeki gençler ardı ardına tıp fakültelerinden mezun olup doktor olmaya devam etmiş. Köyün suyu, özellikle dikkat çeken bir diğer özellik ise ‘Bu köyün suyunu içen doktor oluyor’ şeklindeki bir söylenti köyde yayılmış durumda. Ziyaretçiler, bu özel suyu içmek ve köyün havasını solumak için köyü ziyaret ediyor. "Bu köyün suyunu içen doktor oluyor" Köyün tarihinin çok eskiye dayandığını ifade eden Şinasi Kumru, "Doktorlarımız ile meşhur bir köyüz. 130 tane doktorumuz var. Her sene 1-2 tane öğrencimiz Tıp Fakültesi kazanıyor. Yaklaşık 350 nüfusumuz var. Bizim köyden su istiyorlar. Gittiğim kurumlarda ‘Su getirin, çocuklara içirelim doktor olsunlar' diyorlar. Herkeste öyle bir söylenti var. Bizim aileden de kardeşim doktor. Her aileden 1 veya 2 tane doktor var. Şu anda 4-5 tane Tıp Fakültesi öğrencimiz var. Profesör ve Doçent seviyesinde doktorlarımız da var. Köyün bu özelliğini duyanlar şaşırıyorlar. Birbirlerinden özenti oluyor. ‘Bu köyün suyunu içen doktor oluyor' diyorlar. Gelip burada su içiyorlar, ellerini ve yüzlerini yıkıyorlar” şeklinde konuştu.

Adana’da aile hekimine çaydanlıkla saldıran Seracettin Demirel tahliye edildi Haber

Adana’da aile hekimine çaydanlıkla saldıran Seracettin Demirel tahliye edildi

Adana’da, 49 yaşındaki Seracettin Demirel’in, eşi için işe giriş raporu almak amacıyla gittiği Dumlupınar Sağlık Ocağı’nda aile hekimi Dr. Can Cevher Gürler’e elektrikli çaydanlıkla saldırarak ağır yaraladığı iddia edilmesi üzerine, Seracettin Demirel hakkında "kamu görevlisine karşı kasten silahla nitelikli yaralama, hakaret ve tehdit" suçlarından 15 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep ediliyor. İlk duruşmada, savcının tutukluluk halinin devamı yönündeki talebine rağmen, mahkeme sanığın tahliyesine karar verdi. İddianamede yer alan bilgilere göre, Demirel, tartışmanın ardından "Benim bunu dövmem gerekiyor, bu kaşınıyor" diyerek odada bulunan çelik elektrikli çaydanlığı alıp, Dr. Gürler’in kafasına ve vücudunun değişik yerlerine vurdu. Saldırı sonrası Dr. Gürler, kafatasında çatlak, sol omzunda çıkık ve vücudunun çeşitli yerlerinde açık yaralarla Seyhan Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Saldırı sırasında Demirel, Dr. Gürler’i ölümle tehdit edip, "Sen bu raporu vermek zorundasın. 150 bin lira maaş alıyorsun, devlet seni buraya neden gönderdi bilmiyorum, terbiyesiz. Seni buradan göndereceğim" diyerek hakaret etti. Sanık Savunmasında Suçlamaları Reddetti Seracettin Demirel, Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı ilk duruşmada suçlamaları reddetti. Savunmasında, eşi Hori Demirel’in iş başvurusu yapmak için sağlık raporu talebinde bulunduğunu, ancak Dr. Gürler’in rapor yerine başka bir evrak verdiğini belirtti. Demirel, “Biz bu evrakla İşkur’a gittik, ancak memur bize bunun rapor olmadığını söyledi. Tekrar sağlık ocağına gittik, eşim rapor istedi. Doktor, rapor veremeyeceğini söyledi ve tartışma çıktı. O esnada çaydanlıkla Dr. Gürler’e vurduğum doğru, ancak çaydanlığın doktora değip değmediğini hatırlamıyorum. Hakaret ve tehdit etmedim” dedi. Demirel, olayın sadece bir yanlış anlaşılma olduğunu öne sürerek tahliyesini talep etti. Dr. Can Cevher Gürler’in Şikâyeti Dr. Can Cevher Gürler ise, sanık Seracettin Demirel’den şikâyetçi oldu. Dr. Gürler, olayın gelişimini şöyle anlattı: “Sanık, eşine iş başvurusunda bulunabilmesi için evrak vermemi istedi. Ancak, ben işin niteliğiyle ilgili bir açıklama yapmam gerektiğini söyledim. Sonrasında tartışma başladı. Sanık odaya girdi, bana vurdu. Ben de kendimi savunmak amacıyla müdahalede bulunarak onu uzaklaştırdım. Daha sonra, odadaki çaydanlığın üst kısmıyla başıma vurdu. Kendimi korumak için çaydanlığın alt kısmını alıp ona doğru attım. O sırada sağlık ocağındaki diğer kişiler gelip araya girdi.” Savcı, atılı suçun vasfı ve mahiyeti, mevcut delil durumu ile kuvvetli suç şüphesi dikkate alınarak sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilip eksikliklerin tamamlanmasını talep etti. Mahkeme hakimi, delillerin büyük oranda toplanmış olması ve tutuklulukta geçirdiği süreyi de göz önünde bulundurarak sanığın tahliyesine karar verdi. Hakim, tanıkların dinlenmesi ve Seyhan Devlet Hastanesi'nden Dr. Can Cevher Gürler ile ilgili tüm belge ve raporların mahkemeye gönderilmesinin istenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Uzmanı son yıllarda gençlerin saçlarının neden beyazladığını açıkladı! Bu ürünlerden uzak durun! Haber

Uzmanı son yıllarda gençlerin saçlarının neden beyazladığını açıkladı! Bu ürünlerden uzak durun!

Saç beyazlaması, son yıllarda genç yaşlarda bile artan bir problem haline geldi. Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Ekiz, bilinçsizce kullanılan kimyasal içerikli saç boyaları, açıcılar ve bakım ürünlerinin, saçların erken beyazlamasına neden olduğunu belirtti. Saç sağlığını korumak ve beyazlamayı önlemek için doğru ürün seçiminin önemine dikkat çeken Ekiz, kimyasal içeriklerin saçın melanosit hücrelerine zarar verdiğini vurguladı. "Kimyasal Ürünler, Melanosit Hücrelerine Zarar Veriyor" "Kimyasal ürünler, melanosit hücrelerine zarar veriyor" diyen Doç. Dr. Ekiz, saç beyazlamasının genetik faktörlerin yanı sıra, çevresel etkenler ve yanlış ürün kullanımından kaynaklandığını belirtti. “Melanin pigmenti, saç telimizin rengini belirler. Ancak son yıllarda genç yaşlarda bile saç beyazlaması görüyoruz. Bu, özellikle kimyasal içerikli ürünlerin melanosit hücrelerine zarar vermesi nedeniyle erken beyazlamaya sebep oluyor,” şeklinde uyarılarda bulundu. Sülfat ve Silikon İçeren Ürünlerden Uzak Durun Saç bakım ürünlerinde bulunan silikon ve sülfatların uzun vadede saç sağlığını olumsuz etkileyebileceğini belirten Doç. Dr. Ekiz, “Sülfat içeren şampuanlar saçın doğal yağ dengesini bozar ve kökleri zayıflatır. Silikonlu ürünler ise saçları geçici olarak parlak yapar ancak uzun vadede hava almasını engeller,” dedi. Ayrıca amonyak ve peroksit içeren saç boyalarının, sadece renk değişikliğine değil, erken beyazlamaya da yol açabileceğini vurguladı. Doğal ve Organik Ürünler Tercih Edin Doç. Dr. Ekiz, saç sağlığını korumak için doğal ve organik ürünlerin tercih edilmesini öneriyor. Ayrıca, sık saç yıkamanın da zararlı olduğunu belirten uzman, haftada 2-3 kez yıkamanın yeterli olacağını söyledi. Stresin de saç sağlığını etkileyebileceğini belirten Doç. Dr. Ekiz, dengeli beslenmenin ve gerektiğinde vitamin desteği almanın saç sağlığı için çok önemli olduğunu ifade etti. Erken Beyazlama Sağlık Sorunlarına İşaret Ediyor Saç beyazlamasının yalnızca estetik bir sorun olmadığını belirten Doç. Dr. Ekiz, ani ve hızlı beyazlamanın sağlık problemlerinin habercisi olabileceğine dikkat çekti. B12 vitamini eksikliği, tiroit hastalıkları ve otoimmün hastalıklar gibi rahatsızlıkların da saç beyazlamasına yol açabileceğini belirtti ve uzman yardımı alınmasını tavsiye etti.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.