TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doğu Akdeniz

İLKHABER-Gazetesi - Doğu Akdeniz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğu Akdeniz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Doğu Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıkları tür değişimini hızlandırıyor Haber

Doğu Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıkları tür değişimini hızlandırıyor

Son dönemde artan sıcak hava başta olmak üzere çeşitli faktörlere bağlı olarak deniz suyunda meydana gelen ısınma özellikle Doğu Akdeniz'deki tür değişim sürecini hızlandırıyor. Özellikle Doğu Akdeniz habitatında, Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla başlayan tropikalleşme, deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla hız kazanıyor. Prof. Dr. Deniz Ayas, sıcak hava akımların oluşturduğu deniz yüzeyi sıcaklıklarının artmasının, var olan tür göçünü hızlandırdığını belirterek, sıcak hava akımları deniz suyunu ısıtmaya devam ettikçe her yıl bu değişimin hızlanacağını öngördüklerini söyledi. Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, özellikle Akdeniz baseninde görülen sıcak hava dalgalarının, doğal olarak deniz yüzey suyu sıcaklığını da artırdığını söyledi. Özellikle 0-25 metre derinliğe kadar olan yerlerde yüksek bir ısınma gözlendiğini dile getiren Ayas, "Tabii bunun özellikle biyolojik çeşitlilik üzerinde çok etkileri olduğunu değerlendiriyoruz. Özellikle Posidonia oceanica gibi deniz çayırları, makro algler, süngerler, mercanlar gibi habitat oluşturan canlı gruplarının ölmelerine neden olduğunu ya da popülasyonlarında ciddi daralmaların olduğunu gözlemliyoruz. Bu türler neden önemli? Çünkü diğer birçok tür için üreme, beslenme ve aslında kendini saklama ya da gizlenme alanları oluşturduğu için, habitat oluşturduğu için bu türler biyoçeşitlilik devamlılığı için çok önem arz ediyor" dedi. Sıcaklık artışı biyoçeşitliliği olumsuz etkiliyor Akdeniz tropikalleştiğini ve Akdeniz'in değiştiğine dikkat çeken Ayas, "İndo-pasifik kökenli türler, Kızıldeniz-Akdeniz bağlantı kanalı; Süveyş Kanalı aracılığıyla 100 yılı aşkın süredir Akdeniz'e giriyor. Sıcak hava akımların oluşturduğu deniz yüzeyi sıcaklıklarının artması, aslında bizi bu var olan tür göçünün hızlandırılması noktasında endişelendiriyor. Deniz suyu sıcaklıklarındaki her anormal artışlardan sonraki yıl biz yeni türleri görüyoruz. Yeni gelen egzotik türleri, yeni gelen tropik türleri daha fazla sayıda görmeye başlıyoruz. Aslında bunun bir mekanizma gibi olduğunu düşünüyoruz. Yaptığımız gözlemlerde; özellikle deniz suyu sıcaklıklarının yüksek olduğu yıllardan sonraki yaptığımız dalışlarda ve araştırmalarda daha fazla tropik türe rastladığımızı genel olarak değerlendirebiliriz. Tabii bunun bilimsel istatiksel bir çalışmasını ortaya çıkartamadık ama genel olarak yabancı tür çeşitliliğinde artışı böyle sıcak yıllardan sonra daha fazla görmeye başlıyoruz" diye konuştu. Tropik türler Akdeniz’e hızla yayılıyor Akdeniz'in değiştiğini ve değişmeye devam edeceğini vurgulayan Ayas, şöyle devam etti: "Yani Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla birlikte özellikle Doğu Akdeniz dediğimiz ülkemizin kıyılarında bulunduğu bölge değişiyor. Çok hızlı bir şekilde değişiyor. Tabii bu sıcak hava akımları deniz suyunu ısıtmaya devam ettikçe her yıl bu değişimin hızlanacağını öngörüyoruz. Burada sadece yerli türler ya da yabancı tür kompozisyonu üzerinden değerlendirmemek lazım. İlk söylediğimiz nokta şu. Habitat oluşturan türlerin kaybı çok dramatik bir değişikliğe yol açar. Mesela mercanlar, süngerler, deniz çayırları ve makro algler dediğimiz bitkisel materyaller aslında 0-25 metre yani ışık zonu dediğimiz kıyı zonunda önemli türlerdir ve habitat oluştururlar. Biz her dalışımızda, bu alanların daraldığını, makro alglerin sayısının ve deniz çayırlarının azaldığını görüyoruz. Bu türlerin tamamı sıcaklıktan etkilenir. Deniz suyu sıcaklığı arttığında öldüklerini görüyoruz, popülasyonlarını daralttıklarını görüyoruz." Popülasyon daralmasına örnek veren Ayas, "Mesela Mersin de dahil tüm Akdeniz için endemik olan deniz çayırlarının, yerli deniz çayırlarının bugün Mersin'de küçük alanlarda varlığını devam ettirdiğini görüyoruz. Bunlar neden önemli? Çünkü diğer türler için bir ev. Habitat oluşturuyorlar; üreme, beslenme, birçok biyolojik aktivitesini bu türler üzerinden gerçekleştirdikleri için aslında en büyük dramatik değişiklik sıcaklık anlamında habitat oluşturan türlerin ortadan kalkması ya da daha popülasyonların daralmasıdır. Eğer bir ortamda tür kayıpları varsa, habitat oluşturan türler kayboluyorsa onun yerine yeni türler adapte oluyor. Mesela deniz çayırlarının eskiden var olduğu bölgelerde yani Akdeniz'in yerli deniz çayırlarının eskiden var olduğu yerlerde şimdi mesela tropik deniz çayırları yer alıyor. Biyoçeşitlilikteki değişimi de görüyoruz. Yani boşalan her alan tropik türlerle dolduruluyor. Bu değişim mekanizmasıyla ilgili sıcaklığın etkisinin tropik türlerin lehine olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz" dedi.

Türkiye'de örtülü fay hattı tehlikesi: Akdeniz Bölgesi risk altında mı? Haber

Türkiye'de örtülü fay hattı tehlikesi: Akdeniz Bölgesi risk altında mı?

Bilinen aktif fay hatlarıyla deprem riski olan Türkiye'de, örtülü fay hatlarının da önemli bir tehdit oluşturduğu belirtildi. Adanalı Deprem Uzmanı Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Merkezi Onur Kurulu Üyesi Melih Baki, geçmişte, herhangi bir kaymaya neden olmadıkları için tespit edilmesi ve haritalanması zor olan örtülü fay hatlarının da diğer fay hatları gibi biriken basınç ve enerji sonucu deprem üretebileceğini ifade etti. Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Merkezi Onur Kurulu Üyesi Melih Baki, Türkiye'nin, aktif fay hatları ve deprem riski ile bilinen bir ülke olduğunu söyledi. Bilinen fay hatlarının yanı sıra, örtülü fay hatlarının da önemli bir tehdit oluşturduğunu belirten Melih Baki, "Bu fay hatlarının, geçmişte, herhangi bir kaymaya neden olmadıkları için tespit edilmesi ve haritalanması zordu. Ancak, son yıllarda meydana gelen depremler, Türkiye'de örtülü fay hatlarının yaygın olduğunu ve önemli bir risk oluşturduğunu gösterdi." dedi. Türkiye'de meydana gelen depremlerin yüzde 98'inin tespit edilmiş diri fay hatlarında değil, daha önce bilinmeyen 'örtülü faylar' üzerinde gerçekleştiği bilgisi veren Melih Baki, "Bu durum, Türkiye'deki deprem riskinin bilinenin ötesinde olduğunu göstermektedir." diye konuştu. Akdeniz Bölgesi'nde örtülü fay hattı tehlikesi Baki, Akdeniz Bölgesi'nin, Türkiye'nin en aktif fay hatlarından bazılarını barındıran ve deprem riski açısından yüksek bölgelerden biri olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bu bölgede de çok sayıda örtülü fay hattı olduğu bilinmektedir. Son zamanlarda Doğu Akdeniz'de yer alan Hatay, Adana ve Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremler, bu bölgedeki örtülü fay hatlarının potansiyel tehlikesini gözler önüne sermiştir. Her ne kadar deprem riski taşıyan bölgeler sürekli izlense de, örtülü fay hatlarının tehlikelerini azaltmak için acil önlemler alınması gerekmektedir. Örtülü fay hatlarının yerini ve potansiyel tehlikelerini belirlemek için detaylı jeolojik ve jeofizik araştırmalar yapılmalıdır. Yeni bulgular ışığında Türkiye'deki deprem haritaları güncellenmeli ve örtülü fay hatları bu haritalarda gösterilmelidir. Daha da önemlisi, mevcut binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, yeni inşa edilecek binalarında deprem yönetmeliğine göre yapılması kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra toplumda deprem bilinci ve eğitimi yaygınlaştırılmalı, acil durum planları hazırlanmalıdır. Deprem konusunu deprem olmadan önce konuşmak ve gerekli adımları atmak, gerekli önlemleri almak, bir deprem ülkesi olarak önceliğimiz olmalıdır. Kahramanmaraş merkezli depremlerde olduğu gibi binlerce canımızı bir daha kaybetmemek için bilim insanlarının açıklamalarına kulak verilmelidir. Sonuç olarak örtülü fay hatları, Türkiye'de ve Akdeniz Bölgesi'nde önemli bir deprem riski oluşturmaktadır. Bu riski azaltmak için acil önlemler alınması ve gerekli çalışmalar yapılması hayati önem taşımaktadır. 'Fay deprem üretmez' Aynı zamanda tüm kıtasal hareketler ve magma yükselmesi izlenirken, çıkıp da 'şu fay deprem üretir, bu fay deprem üretir' demek de bilimsel bir yaklaşım değildir. Her zaman dile getirdiğim gibi fay deprem üretmez, basınç ve enerji birikimi deprem üretir. Nerede hareket varsa ekiplerimiz oraya gidiyor ve dünyanın en gelişmiş cihazları ile izleme yapıyor. Levhaların birbirlerine sürtünmesi sırasında, büyük kaya kütlelerinin arasında kalan ‘fay’ adını verdiğimiz zayıf yerler zorlanırlar ve buralarda gerilme enerjisi birikir. Zorlanma ve sürtünmenin etkisiyle de kısa bir zaman içerisinde çok şiddetli bir kırılma ve deprem hareketi ortaya çıkar. Adana, Hatay ve Osmaniye'de şu anda sıkıntı yaratacak deprem beklentimiz de bulunmuyor. 5'ten aşağı depremler normal. Kahramanmaraş, Malatya, Bingöl ve Tunceli arasında Kahramanmaraş merkezli depremde hareket eden blok henüz yerine oturmadı. 5.7 ve 6.2 arasında artçı deprem olursa, bu bölge de uzun yıllar rahatlayacak. Asıl sorun Kıbrıs, Ege, Marmara, Midilli arasında, enerji ve basınç birikimi bu bölgeler yöneldi. Fay değil, biriken basınç ve enerji deprem üretir."

Başkan Seçer, Ana Konteyner Limanı konusunda hükümetten açıklama bekliyor Haber

Başkan Seçer, Ana Konteyner Limanı konusunda hükümetten açıklama bekliyor

AK Parti Sözcüsü ve Adana Milletvekili Ömer Çelik’in, Adana Ana Konteyner Limanı'nın tahsisinin onaylandığını açıklaması Adana iş dünyasında sevinçle karşılanmıştı. Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana Ticaret Odası Başkanı Yücel Bayram, Adana Hacı Sabancı organize Sanayi Bölgesi Başkanı Bekir Sütcü ve diğer bazı iş dünyasının temsilcileri, Adana Ana Konteyner Limanı'nın bölgenin çehresini değiştirecek en önemli yatırımların başında olacağını ifade etmişti. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de Mersin için planlanan Ana Konteyner Limanı'nın Adana’da yapılacak olmasını eleştirerek, bu konuda hükümet yetkililerinden açıklama beklediğini ifade etti. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer, Mersin’de yapılması planlanan ve kent tarafından yıllardır beklenen Ana Konteyner Limanı’nın Adana’da yapılmaya karar verilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.  Mersin’in hak ettiği yatırımın Mersin’e yapılmasını arzu ettiklerini belirten Seçer, “Mersinli olarak bunu istememiz doğaldır ama bir de gerçeklik var; o da Mersin’in bir liman kenti hüviyetinde olmasıdır. Bu kadar altyapısı, tarihsel birikimi olan bir şehre ana konteyner limanı planlanmasından doğal hiçbir şey olamaz” ifadelerine yer verdi. Ana Konteyner Limanı ile ilgili çalışmalar başladığında, devletin ilgili kurumları tarafından hazırlanan fizibilite raporlarında Mersin’le ilgili birçok kriterin bu raporlarda yer aldığını da hatırlatan Seçer, “Bu raporlardan sonuç almak için belli faktörlerin bir arada olması ve olumlu olması lazım. Ve olumlu bir sonuç çıktığı için burada süreç devam ettirildi, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı’na alındı. Biz bu anlamda bu yatırımın buraya yapılmasını bekliyorduk ve bunun da gerekliliğini her fırsatta dile getiriyorduk” diye konuştu. Mersin’in Doğu Akdeniz’in en önemli kenti olduğunun altını çizen Seçer,  “Buradan dünyaya açılan kapısınız. Ana Konteyner Limanı demek; Ortadoğu’dan Kafkasya’ya kadar bütün bir bölgenin yükünün varış noktası, buradan dünyaya dağıtım noktası ya da dünyadan gelen yüklerin diğer noktalara ulaşmasını sağlayan deniz ticaretinde bir merkez üssü demek. Ana Konteyner Limanı Mersin’e böyle bir hüviyet kazandıracaktı” dedi. Adana’ya ve diğer bölgelere yatırım yapılmasına asla karşı olmadıklarının altını çizen Seçer, karşı oldukları konunun yıllardır bu konuda kamuoyunun hazırlandığı, beklediği ve umut ettiği önemli bir yatırımın altyapısı uygun olan kentten vazgeçilip başka bir tarafa yapılacak olması olduğunu ifade ederek, bu konuda hükümet yetkililerinden bir açıklama beklediklerini belirtti.

ABD'nin, USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisini Doğu Akdeniz’e göndereceği iddiası Haber

ABD'nin, USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisini Doğu Akdeniz’e göndereceği iddiası

ABD'nin, USS Dwight D. Eisenhower isimli uçak gemisini Doğu Akdeniz’e göndereceği iddiası dünya basınında yer alırken, ABD ordusunun taarruz grubunun başında yer alan bu uçak gemisinin, İsrail ile birlikte Lübnan’a saldırı için bölgeye geleceği öne sürüldü. ABD, Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlarında kuzeyden yeni bir cephe açılmaması için bazı uçak gemilerini, Doğu Akdeniz'de konuşlandırmıştı. ABD'nin, USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisinin başını çektiği taarruz grubunun ise yeniden Doğu Akdeniz'e gönderileceği yönündeki iddialar ise dünya basınında yer almıştı. Dünya basınında konuyla ilgili yer alan haberlerdeki bilgilere göre, ABD ordusunun, İsrail'in Lübnan'a savaş açtığı ilk günlerde Hizbullah'ın fırlatması beklenen uzun menzilli füzeler, roketler ve drone savunması amacıyla bu konuşlandırmayı yapacağı öne sürülmüştü. Özellikle de son yıllarda Orta Doğu'da meydana gelen gelişmelerle ilgili yazdığı yazılarla adından sıkça söz edilen İbrahim Karagül ise ABD uçak gemisi USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisinin, Kızıldeniz'den ayrılıp Akdeniz'e doğru yola çıktığı bilgisini paylaştı. Karagül, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "ABD uçak gemisi USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisi, Gazze’deki soykırımdan sonra İsrail ile birlikte Lübnan’a saldırı için geliyor. Lübnan, Güney Kıbrıs’taki İngiliz üslerinden çok etkin biçimde saldırıya uğrayacak. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, Gazze’ye yönelik saldırılarında Rum Kesimi’ndeki üsleri etkin biçimde kullandı. Soykırımın bir ortağı da Rum Kesimi'dir." ifadeleri kullandı. USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisinden, çarpıcı kareler Bu arada, Doğu Akdeniz’de konuşlandırılacak olan USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisinin sosyal medya hesabından da çarpıcı fotoğraf kareleri paylaşıldı. Paylaşılan fotoğraf karelerinde, savaş uçaklarınını gemiye iniş ve kalkışları, uçaklara yüklenecek olan bombaların kayıt altına alınması, uçaktan inen pilotun koyavla su dökülerek karşılanması ve USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisinin havadan çekilen genel görüntüleri yer aldı.

Doğu Akdeniz'de Cumhuriyet'in 100. yılı kutlanıyor Haber

Doğu Akdeniz'de Cumhuriyet'in 100. yılı kutlanıyor

ADANA (İLKHABER) -Adana'da Vali Yavuz Selim Köşger, 6. Kolordu Komutanı Tümgeneral Mehmet Özeren ve Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Atatürk Parkı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk sundu. Saygı duruşunda bulunulan programda İstiklal Marşı eşliğinde göndere Türk bayrağı çekildi. Törene milletvekilleri, protokol üyeleri ve vatandaşlar katıldı. - Mersin Mersin'de de Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla tören yapıldı. Cumhuriyet Alanı'ndaki törende, Vali Ali Hamza Pehlivan, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Murat Fırat ve Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Atatürk Anıtı'na çelenk sundu. İstiklal Marşı'nın okunduğu programda, alandaki Türk bayrağı göndere çekildi. - Hatay Hatay'da, Cumhuriyet Alanı'ndaki Atatürk Anıtı'na Vali Mustafa Masatlı, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Ali Mete ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fedai Yücedal çelenk sundu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Vali Masatlı, anıt şeref defterini imzaladı. Anıttaki törenin ardından, protokol üyeleri Antakya Şehitliği'ni ziyaret etti. Kur'an-ı Kerim okunması ve dua edilmesinin ardından protokol üyeleri şehit mezarlarına karanfil bıraktı. - Osmaniye Osmaniye'de Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla Devlet Bahçeli Meydanı'nda tören düzenlendi. Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Ahmet Burak Yürüten, Belediye Başkanı Kadir Kara'nın Atatürk Anıtı'na çelenk sunmalarının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Tören, Vali Yılmaz'ın anıt şeref defterini imzalamasıyla sona erdi.

Doğu Akdeniz'deki medeniyetlerin izleri kazılarla gün yüzüne çıkıyor Haber

Doğu Akdeniz'deki medeniyetlerin izleri kazılarla gün yüzüne çıkıyor

ADANA (İLKHABER) -  Asırlardır çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Hatay başta olmak üzere Mersin, Osmaniye ve Adana'da antik kentlerde yürütülen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan bulgular, tarihe ışık tutuyor. Anadolu Ajansının antik kentlerdeki kazılara ilişkin dosya haberinin yedinci bölümünde Doğu Akdeniz'deki çalışmalar anlatıldı. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan, tarihte "Yenilmez Şehir" adıyla bilinen Adana'nın Kozan ilçesindeki Anavarza Antik Kenti'nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Adana Valiliği gözetiminde sezon kazısı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Antik dünyanın ilk çift şeritli yolunun yanı sıra görkemli kapısı ve surlarıyla öne çıkan yaklaşık 7 bin 500 yıllık geçmişe sahip antik kentte, bu sezonki kazılarda 10 işçi görev alıyor. Geçen sezon sütunlu cadde, "Zafer Takı" ve hamam etrafında şekillenen ve üzerinde Grekçe yazıtın yer aldığı Kilikya Generali İllus'a ait olduğu değerlendirilen hamam-saray kompleksi bulunan antik kentte bu sezonki kazılarda tarihe ışık tutacak yeni buluntulara ulaşılmaya çalışılıyor. Anavarza'da 4 Eylül'de başlayan kazılar, sütunlu caddedeki dükkanların gün yüzüne çıkarılması için sürdürülüyor. Antik kentteki Romalıların 3. yüzyılda Perslere karşı kazandığı zaferin anısına inşa ettirilen "Zafer Takı" olarak adlandırılan kapıda ekipler restorasyon çalışmaları yürütüyor. - Mersin'deki kazılarda tanrıça Hekate figürü bulundu Mersin'deki Kelenderis, Olba, Elaiussa Sebaste ve Soli Pompeipolis antik kentlerinde ekiplerin kazı çalışmaları devam ediyor. Aydıncık ilçesinde farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan Kelenderis Antik Kenti'nde arkeolojik kazılar, 36 yıldır sürüyor. İçerisinde Roma dönemine ait hamam, odeion (müzikal faaliyetlerin yapıldığı yer), bazilikal planlı kilise ve mozaiklerin bulunduğu antik kentteki sezon kazıları, Batman Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mahmut Aydın başkanlığındaki 25 kişilik ekip tarafından yürütülüyor. Bu sezon, altında Helenistik Dönem'e ait seramikler yer alan tabanlar ortaya çıkan antik kentte, yaklaşık 2 bin 300 yıllık olduğu değerlendirilen 3 başlı tanrıça Hekate figürü de bulundu. Kazı ve koruma çalışmalarının devam ettiği antik kentte, Roma dönemine ait odeionu tamamen ortaya çıkarılması, bölgenin de 2 yıl içerisinde turizme açılması planlanıyor. - Olba'da milattan sonra 2. yüzyıla ait kadın heykeli Helenistik Dönem'de Olba Krallığı'nın merkezi ve önemli ticaret şehri olan, Mersin'in Silifke ilçesindeki Olba Antik Kenti'nde de temmuzda başlayan sezon kazıları, Ardahan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doç. Dr. Yavuz Yeğin başkanlığındaki 15 kişilik ekiple sürdürülüyor. Dönem kazısında milattan sonra 2. yüzyıla ait olduğu değerlendirilen kadın heykeli ve üzerinde mitolojik sahnelerin yer aldığı 2 friz (mimarlıkta taban kirişi ile çatı arasında kalan, kabartmalarla bezeli ya da düz şerit) parçası gün yüzüne çıkarıldı. Koruma altına alınan eserler, incelenmek üzere Silifke Müze Müdürlüğüne teslim edildi. - Elaiussa Sebaste, ziyaretçiler için rota oluşturulacak Roma ve Bizans dönemlerinin izlerini taşıyan, Erdemli ilçesindeki Elaiussa Sebaste Antik Kenti'ndeki 29. dönem arkeolojik çalışmalar, Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Asena Kızılarslanoğlu'nun öncülüğündeki 15 kişilik ekiple sürdürülüyor. Antik kentteki çalışmalar, turizme açılması hedeflenen kuzey bölümdeki Roma yolunda yer alan nekropolde (mezarlık) devam ediyor. Projenin tamamlanmasıyla, farklı tipolojideki mezarları barındıran nekropolde çevre düzenlemesine başlanacak ve ziyaretçiler için rota oluşturulacak. - Soli Pompeipolis'te çalışmalar devam ediyor Tarihi milattan sonra 2. ve 3. yüzyıllara uzanan, sütunlarının bir kısmı bugüne kadar korunan, Mezitli ilçesindeki Soli Pompeipolis Antik Kenti'nde 25. dönem kazıları, Mersin Müze Müdürlüğü başkanlığında, Mersin Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Kaplan öncülüğündeki 11 kişilik ekiple yürütülüyor. İki yıl önce arkeolojik olarak ortaya çıkarılan, Helenistik Dönem'in ünlü gök bilimcisi ve şairi Aratos'un anıt mezarındaki kazı çalışmaları tamamlanmasıyla restorasyon ve restitüsyon süreci için hazırlık yapılıyor. Geçmiş yıllarda ortaya çıkarılan arkeolojik buluntular için bilimsel değerlendirme ve kataloglandırma faaliyetlerinin yürütüldüğü antik kentte, aynı zamanda jeoradar çalışması gerçekleştiriliyor. Ekipler, antik kent için öneme sahip höyükte de temizlik ve düzenleme çalışması yapıyor. - Osmaniye Kent merkezine 12 kilometre uzaklıkta bulunan ve tarihi milattan önce 500'lü yıllara dayanan, sütunlu caddesi, tiyatrosu, hamam yapısı, kiliseleri ve tarihi kalesi ile bugüne kadar ayakta kalabilen Kastabala Antik Kenti'nde kazı ve kurtarma çalışmaları devam ediyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü gözetiminde, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Faris Demir başkanlığında yürütülen kazılar, antik tiyatro ve çevresinde yoğunlaştı. Yaklaşık 5 bin kişilik olduğu tahmin edilen tiyatronun mimari bloklarında geçen yıl, o dönem oynanan komedi ve dram oyunlarını betimleyen 10 kabartma mask (yüze takılan insan, hayvan, düşsel, mitolojik varlık yüzü biçiminde olan nesne) ile iki yunus kabartmalı protokol koltuğu bulundu. Yapılan kazılarda, tiyatronun toprak altında kalan 7 basamağının yanı sıra tiyatronun podyum bölümü de gün yüzüne çıkarıldı. Tiyatro bölümünün yüzde 80'i, orkestra kısmının ise yüzde 100'e yakını ortaya çıkarılan antik kentteki çalışmalar sürüyor. - Hatay Hatay'ın Erzin ilçesinde, İssos Harabeleri olarak da bilinen Epiphaneia Antik Kenti'nde 2006'da kurtarma kazısı olarak başlayan çalışmalar, Hatay Arkeoloji Müzesi başkanlığında, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Özdilek'in bilimsel danışmanlığında devam etti. Kazılarda farklı dönem ve kültürlere ait seramikler, tabaklar, kandiller ve sikkeler bulundu. İlk iskan tarihiyle 6 bin yıl öncesine dayanan Epiphaneia Antik Kenti'nde geçen yılki kazılarda, kırsal aktivitenin anlatıldığı ve her ayın karşılığında personifikasyonun (kişileştirme) yer aldığı "Takvimler Mozaiği" bulundu. Bu sezon kazılarının tamamlandığı Epiphaneia Antik Kenti'nin tanıtımı ve turizme kazandırılması için proje yürütülüyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.