SON DAKİKA
Hava Durumu

#dava

İLKHABER-Gazetesi - dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, dava haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mersin'deki otobüs şiddeti davasında duruşma ertelendi Haber

Mersin'deki otobüs şiddeti davasında duruşma ertelendi

Mersin'de otobüste engelli yaşlı adam ve eşini babasıyla darbettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan çocuğun yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, savcılıktan istenilen dosya henüz gelmediği için duruşmayı erteledi.Mersin merkez Toroslar ilçesinde 15 Aralık 2023'te Mersin Şehir Hastanesi'ne giden otobüste, Tarsus ilçesinde bir lisenin müdürü olduğu öğrenilen İsmet T. ile oğlu A.O.T.'nin (17) kalp pili takılı olan, felçli olduğu için vücudunun sağ kısmını tam olarak kullanamayan ve böbrek yetmezliği çeken Ramazan Polat (77) ve eşi Hamdiye Polat'ı (71) darbetmesiyle ilgili dava sürdü.Olay anının otobüsün güvenlik kamerasına da yansıdığı, Mersin 2. Çocuk Mahkemesi'nde görülen duruşma, savcılıktan istenilen dosya henüz gelmediği için ertelendi. Baba ve oğula tahliye kararı verilmişti Mersin'de otobüste engelli yaşlı adam ve eşinin darbedilmesiyle ilgili davanın duruşmasında tutuklu sanıklardan okul müdürü İsmet T., 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılırken, tutuklulukta geçirmiş olduğu süre nazara alınarak tahliyesine karar verilmişti. Oğlu A.O.T. için de 22 Mart'ta 2. Çocuk Mahkemesi'nde görülen duruşmada 'kaçma şüphesi' olmadığı gerekçesiyle tahliye kararı verilmişti. Ramazan Polat, dava sürerken hayatını kaybetmişti Güvenlik kamerasına yansıyan olayda mağdur olan 77 yaşındaki Ramazan Polat, yaklaşık 2 hafta tedavi gördüğü Mersin Üniversitesi Hastanesi'nde 20 Mayıs'ta hayatını kaybetmiş, 21 Mayıs'ta da Afetevler Mezarlığı'nda toprağa verilmişti.

Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu'na yalan tanıklık iddiasıyla hapis talebi Haber

Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu'na yalan tanıklık iddiasıyla hapis talebi

Gezi Parkı olaylarıyla bağlantılı olarak Ayşe Barım’ın şirketine bağlı sanatçıların eylemlere katılması için yönlendirdiği ve olayların planlayıcılarından olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma çerçevesinde, Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu, 'tanık' sıfatıyla ifade vermişti. Ancak, şüpheliler Ergenç ve Kocaoğlu’nun ifadelerinin çelişkili ve yalan beyanlar içerdiği iddia ediliyor. İddianameye Göre Yalan Tanıklık ve İrtibatlar Çelişkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Ergenç ve Kocaoğlu’nun Gezi Parkı olaylarıyla ilgili sorulan sorulara verdikleri cevapların çelişkili olduğu ifade ediliyor. Özellikle, her iki oyuncunun da Gezi Parkı ana davasının firari sanığı Mehmet Ali Alabora ile irtibatları olduğunu reddettikleri, ancak yapılan HTS-Baz sinyal incelemeleri sonucu Ergenç ile Alabora arasında 12 kez iletişim tespiti yapıldığı belirtiliyor. Ayrıca, Kocaoğlu'nun da Alabora ile 2013'te görüştüğüne dair iletişim kaydına rastlandığı aktarıldı. Ortak Yürüyüş ve Fotoğraflar Ortaya Çıktı Gezi Parkı'ndaki eylemler sırasında Ergenç, Kocaoğlu ve Mehmet Ali Alabora'nın bir araya gelerek kol kola yürüdükleri, hatta bu anın fotoğraflarının bulunduğu tespit edildi. Bu fotoğraflar ve iletişim kayıtları, Ergenç ve Kocaoğlu’nun yalan tanıklık yaptığına dair önemli delil olarak sunuluyor. 4’er Yıla Kadar Hapis Talebi Hazırlanan iddianamede, Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu'nun ‘yalan tanıklık’ suçundan 2’şer yıl ile 4’er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor. Şüpheliler, 9 Mayıs’ta İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaklar.

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında su verme tartışması ve dramatik savunmalar: "Naif insanlar nasıl örgüt lideri olur?" Haber

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında su verme tartışması ve dramatik savunmalar: "Naif insanlar nasıl örgüt lideri olur?"

İstanbul'da, özel hastanelerdeki yenidoğan ünitelerinin haksız kazanç sağlamak amacıyla bebekleri sevk ederek ölümlerine neden olduğu iddia edilen 46 sanıklı davanın 3. duruşmasında önemli gelişmeler yaşandı. Duruşma sırasında tutuklu sanıkların su verme tartışması ile başlayan gerginlik, davanın dramatik savunmalarıyla devam etti. Su verme meselesine yapılan itirazlar ve sanıkların "naif" olduklarını savunarak örgüt lideri suçlamasına karşı verdikleri yanıtlar, duruşmanın en dikkat çeken anlarıydı. "Sanıkların Su Verme Tartışması Salonu Gerdi" Duruşma, sanık yoklamasının ardından başladığında, tutuklu sanık avukatı müvekkiline su vermek istedi. Jandarmaların engellemeye çalıştığı bu hareket, duruşma salonunda kısa süreli bir gerginliğe yol açtı. Sanık avukatları, "Su vermek suç değil" diyerek tepki gösterdi. Mahkeme salonunda, diğer sanıkların da dahil olduğu kısa süreli bir tartışma yaşandı. Cumhuriyet savcısının "Burada alışveriş yapmak yasak" demesi üzerine sanık avukatları, "Jandarmalar işini yapmıyor" diyerek itiraz etti. "Sanıklar, ‘Naif’ Olduklarını ve Örgüt Üyesi Olmadıklarını Savundu" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklar, üzerlerine atılan suçlamaları reddederek dramatik açıklamalarda bulundu. Sanık Mehmet Gürül, davada suçsuz olduklarını belirterek, "Bu adamlar naif insanlar, nasıl örgüt lideri olabilirler?" diyerek suçlamaları yalanladı. Diğer sanıklar da, suçlarını kabul etmediklerini ve hastalarına yardımcı olmak amacıyla hareket ettiklerini savundular. Duruşmada, suçlu bulunmadıklarını iddia eden sanıkların savunmaları, izleyenleri şaşkına çevirdi. "İddianame ve Savcının Talepleri" Sanıklara yönelik iddianamede, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 bebek ölümüne sebep olmaktan ağır cezalara çarptırılmaları talep ediliyor. Bunun yanı sıra, nitelikli dolandırıcılık ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak gibi suçlardan yıllarca hapis cezası isteniyor. Mahkemede, hastanelere yönelik güvenlik tedbirleri uygulanması ve bu hastanelerin kapatılması talebi de gündeme geldi. "Duruşma Esnasında Yaşanan Şok Gelişmeler" Duruşmada, sanıklardan Ali Dirik ve diğer tutuklu isimlerin yaptığı savunmalar da dikkat çekiciydi. Sanık Ali Dirik, kendisinin suçlamaları kabul etmediğini ve “Fırat Sarı ile mücadele ettiğini” belirterek suçsuz olduğuna inandığını ifade etti.

Ege'nin çoraklaşan sulak cenneti Marmara Gölü için umut ışığı Haber

Ege'nin çoraklaşan sulak cenneti Marmara Gölü için umut ışığı

Uzmanlara göre Gölmarmara ilçesinde bulunan Marmara Gölü’nün kurumasının başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, bilinçsiz su kullanımı ve yanlış tarım politikaları yer alıyor. Gölü besleyen su kaynaklarının azalması ve yer altı sularının aşırı tüketilmesi, göldeki su seviyesini kritik derecede düşürüyor. Göl çevresinde yaşayan balık türleri ve kuş popülasyonları da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Sulak alan ekosistemlerinin bozulması, bölgedeki biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açıyor. Aynı zamanda çiftçiler, sulama için yeterli su bulamamaktan şikayet ediyor. Zeytinlikler, üzüm bağları ve diğer tarımsal ürünler için gölden sağlanan suyun tükenmesi, tarımsal üretimi büyük ölçüde zorlaştırıyor. Çevre bilimciler ve su yönetimi uzmanları, acil önlem alınması gerektiğini vurguluyor. Bölgedeki su yönetiminin daha sürdürülebilir hale getirilmesi, gölü besleyen derelerin korunması ve kaçak su kullanımının önlenmesi gibi adımların atılması gerekiyor. Aksi takdirde Marmara Gölü'nün tamamen yok olma riskiyle karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor. Davanın sonucu, çevrecileri sevindirdi Bu arada Marmara Gölü’nü tarıma açan protokol ve sulak alan sınır revizyonu kararının açılan dava sonucunda iptal edilmesi ise çevrecileri umutlandırdı. Doğa Derneği'nin Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, "Uzun süredir korunması için mücadele ettiğimiz Marmara Gölü’nü tarıma açan protokol ve sulak alan sınır revizyonu kararı, paydaşlarımızla birlikte açtığımız dava sonucunda iptal edilmişti. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi, WWF-Türkiye, Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ve göl çevresinde yaşayan topluluklarla birlikte elde ettiğimiz bu zafer, Marmara Gölü için kritik bir kazanım oldu. Bu olumlu gelişme, sadece Marmara Gölü için değil, aynı zamanda sulak alanların korunması yolunda önemli bir adım niteliği taşıyor. Göl ekosisteminin yeniden canlanması ve doğal su dengesinin sağlanması için yürüttüğümüz çalışmalar devam ediyor" dedi.

Tekirdağ'da 2 yaşındaki Sıla bebeğin öldürülmesine ilişkin davada karar verildi Haber

Tekirdağ'da 2 yaşındaki Sıla bebeğin öldürülmesine ilişkin davada karar verildi

Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde 2 yaşındaki Sıla Yeniçeri'nin cinsel istismar ve şiddet sonucu ölümüne yol açan davada, Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, davanın son duruşmasında sanıkların son savunmalarını dinledikten sonra hükmünü verdi. Anneye 27 Yıl 9 Ay Hapis Cezası Mahkeme, Sıla Yeniçeri'nin annesi Bakiye Y.'yi, çocuğunun ölümüne neden olmak ve suç delillerini karartmak suçlarından toplamda 27 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Anne Bakiye Y., 24 yıl hapis cezası aldı ve ayrıca suç delillerini karartmak suçundan 3 yıl, suçu bildirmemekten ise 9 ay hapis cezasına mahkum oldu. Cinsel İstismardan Hapis Cezası Diğer sanıklar G.K. ve K.A. ise Sıla Yeniçeri'ye yönelik cinsel istismar suçlarından 7 yıl hapis cezasına çarptırılırken, K.A. aynı zamanda öldürme suçundan 13 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Bu sanıklara verilen toplam ceza ise 20 yıl 6 ay oldu. Beraat Kararı Mahkeme, diğer sanıklar Kanı A. ve Sanlı Ö. hakkında ise beraat kararı verdi. Sıla'nın teyzesi konuştu Mahkeme kararına tepki gösteren Sıla’nın teyzesi Aslı Güler, verilen cezaların yetersiz olduğunu belirterek, "Karar tatmin etmedi. Açıkçası verilen cezanın hiçbiri beni tatmin etmedi. Ama Egemen bey olsun, sayın başkanımız olsun, bu olayı devam ettirecekler. Ben onlarla beraber bu süreçte hep yanlarında olacağım ve elimden gelen her şeyi yapacağım ve tekrardan hepsinin hakkında şikayetçi olacağım. Bu olayda benim gözümde en büyük suçlu Sanlı. Sanlı alıp, fuhuşa sürükleyerek, uyuşturucu kullandırarak kendisi Bakiye'yi kullanmıştır. Kani ile tanıştıran da sanlı. Yani tamam çocuklar cezalarını aldı, Bakiye cezasını aldı ama hak eden hak ettiği cezayı almadı. Onlar elini kolunu sallayarak gezecekler. Çocuklar 7 yıl sonra tekrar çıkacaklar, tekrar bir Sıla'nın canı yanacak, tekrar bir aile paramparça olacak. Bu olaydan dolayı benim kız kardeşim intihar etti, psikolojisi bozuldu. Biz paramparça olduk. Şu an Sıla'nın da, benim kız kardeşimin de mezarda kemikler sızlıyor çünkü hak eden hak ettiği cezayı almadı. Anne 24 yılla yargılanıyor, yargılansın. Diğerleri nerede? Diğerleri niye bu cezayı almadı? Hak etti mi? Vicdanlar rahat mı herkesin? Bu akşam herkes başını yastığa rahat koyacak mı? Ben bunu soruyorum sadece. Beraat etmek ne demek? Ama bu süreç bitmedi. Çocuklar zamanında korunsaydı, belki bu olaylar hiç olmayacaktı. Şu Açelya da bizden kopartıldı, Asya da bizden kopartıldı. En başta bunlar neden olmadı da bu olaylar buraya geldi. Ben bu olayın peşini bırakmayacağım. Tekrar Kani'den ve Sanlı'dan şikayetçi olacağım. Gereken neyse hepsini yapacağım" dedi.

Belük Apartmanı davasında duruşma 22 Nisan’a ertelendi Haber

Belük Apartmanı davasında duruşma 22 Nisan’a ertelendi

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Adana'nın Çukurova ilçesi Güzelyalı Mahallesi’ndeki Belük Apartmanın yıkılması sonucu 10 kişi hayatını kaybetmişti.   Adana Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Abdullah Yeldan katılmazken, bazı müştekiler, müşteki avukatları ve sanık avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.  Sanık Yeldan'ın avukatları Belük Apartmanı'nın projeye uygun şekilde inşa edildiğini iddia etti. Yeldan hakkında uygulanan ‘konutunu terk etmeme’ şeklindeki adli kontrol kararının kaldırılmasını isteyen sanık avukatları, mahkeme heyetine sağlık raporu sundu. Müşteki avukatları, sanık Yeldan'dan şikayetçi olduklarını belirterek, sanığın tutuklu yargılanmasını talep etti.  Duruşmada sanığın adli kontrol tedbirini ihlal etmesi ile ilgili konu hakkında, sanık avukatları böyle bir durumun olmadığını öne sürerek Yeldan’ın yaşlı ve kulağının duymadığı için eve gelen görevlilerin kapıyı çaldıklarında sanığın kapı sesini duymadığını iddia etti. Belük Apartmanı davasında sanığa elektronik kelepçe takılacak Mahkeme heyeti, konutunu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirini ihlali nedeniyle sanığa elektronik kelepçe takılmasına karar verdi. Heyet, sanığın kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporunun da beklenilmesini kararlaştırarak duruşmayı  22 Nisan 2025 tarihine erteledi. “Belük Apartmanı davasında sonuca doğru gidiyoruz” Davayı yakından takip eden aileler, adaletin bir an önce sağlanmasını talep ederken, dosyayla ilgili açıklama yapan Avukat Şiar Rişvanoğlu, “Son aşamada dosyaya bir tutanak girdi. Tutanakta sanık Abdullah Yeldan’ın konut ihlaline ilişkin fakat avukatı ihlal etmediğini ve kulağının ağır işittiğini belirtti. Mahkeme heyeti sanık için elektronik kelepçe kararı verdi. Teknik rapor içinde Konya heyetinden aslında ümitliyiz, 12 Ağır Ceza Mahkemesi Hasan Alpargün dosyasında çok güzel rapor geldi. Artık sonuca doğru gidiyoruz” diye ifade etti. Belük Apartmanına ne olmuştu? Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremde 14 katlı Belük Apartmanı'nın A Blok'unun yıkılması sonucu 10 kişi ölmüştü. Binanın inşaat mühendisi Abdullah Yeldan hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.