Nebil Özgentürk, Adana'da ‘Nazım Belgeseli’ ile izleyicileri büyüledi
Ünlü yönetmen Nebil Özgentürk, 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali çerçevesinde Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC)’nin konuğu olarak ‘Nazım Belgeseli’nin 100. gösterimini gerçekleştirdi. Belgeselin başrol oyuncusu Şahin Sancak ve Genel Koordinatör Zeynep Erpamir'in de katıldığı etkinlik, ÇGC Kültür ve Sosyal Tesisleri’nde yapıldı ve seçkin bir izleyici kitlesi tarafından büyük ilgi gördü. Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanvekili ve ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, Özgentürk ve ekibine ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyduklarını belirtti.
“Bugüne kadar farklı hikâyeleri barındıran pek çok Nazım belgeseli yaptım”
Belgeselin öyküsünü anlatan Nebil Özgentürk şunları söyledi: “Rutkay Aziz, Nazım Hikmet Vakfı Başkanı… Bana, ‘Vakfın 30. Yıldönümünde bir Nazım belgeseli yap, gerekli evrakları alarak vakfın da imkânlarını kullanırsın’ dedi, ‘Tamam’ dedim. O günden bugüne kadar farklı hikâyeleri barındıran pek çok Nazım belgeseli yaptım. Ben İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin de belgeselini yaptım. TSYD belgeselini de hazırladım. Böyle özel çalışmalarda profesyonellikten çıkıp amatör oluyorsun aslında… ‘Nazım’ı yaşatalım. Ben de karşısına geçip Adanalı Nebil Özgentürk olarak, ona soru sorayım o da cevap versin. Bu yüzden de bir oyuncu lazım ama biraz da Nazım’a benzesin. Benzemese bile biraz makyajla benzetelim’ dedik. Derya Bey adında makyaj sanatçısı bir dostum var. O da mucize adam. Tarık Akan’ı Atilla İlhan yaptı. Halil Ergün’ü Fikret Mualla yaptı. Güven Kıraç’ı Aziz Nesin yaptı. Onu buldum. Bizim ofis Gayrettepe’de, o sırada benim asistanım, ‘Nebil Bey, içeriye Nazım’ın oğlu girdi galiba’ dedi. ‘Ne oğlu, Nazım’ın oğlu iki yıl önce öldü’ dedim. ‘Çok benziyor’ deyince, ‘Tamam dedim yırttık’ ve Şahin girdi içeriye… Çok az bir makyajla muhteşem bir sanatçı çıktı ortaya.”
Aşk şiirde durduğu gibi durmuyor
Yönetmen Nebil Özgentürk, bugüne kadar çok anlatmadığı bir öyküyü Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde paylaşacağını belirtti. Özgentürk, “Yahya Kemal, Nazım Hikmet’in hocasıdır. Ve Celile Hanım, Yahya Kemal’e âşık olmuştur, kocasıyla arası bozulmuştur. Nazım Hikmet bunu anlıyor ve Yahya Kemal’e bir not bırakıyor. ‘Hocam olarak girdiğiniz evden babam olarak çıkamazsınız’ diyor, bu bilinen bir şey… Ama bilmediğiniz bir şey söyleyeceğim. Birkaç yıl sonra flörtü bırakıp ayrılıyorlar. Büyükada’dan son kez vedalaşan Celile Hanım ile Yahya Kemal’in aşkları bitiyor. Sonra Yahya Kemal bir şiir yazıyor; ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan’ diyor. Aradan 40 yıl geçiyor. Galata Köprüsü’nde Nazım’ın serbest kalması için eylem yapılıyor. Celile Hanım’ın saçlarına ak düşmüş, gözlerine katarakt inmiş, yorgun argın Nazım Hikmet için imza topluyor. Tabii Yaşar Kemal, Orhan Kemal imzalıyor. Oradan eski sevgilisi Yahya Kemal geçiyor. ‘Yahya’ diye sesleniyor. O da Demokrat Parti milletvekili olmuş, diplomat olmak üzere. Korkusundan bakmıyor bile. Bugün de çok korkan ve maçası sıkan adamlar vardır ya, korkudan iki kelime yazamayan… Ben de diyorum ki, aşk şiirde durduğu gibi durmuyormuş” diye ifade etti.
Etkinliğe ÇGC Başkanvekili Sefa Saygıdeğer, başkan yardımcıları Dilek Akın, Hüseyin Arat, Genel Sekreter Yasemin Atasoy, Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Özke, Mali Sekreter Süreyya Uri ve yönetim kurulu üyeleri Mutlu Mete ile Çetin Ulucan da katıldı.