TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Covid-19

İLKHABER-Gazetesi - Covid-19 haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Covid-19 haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sağlık Bakanı Memişoğlu: Haber

Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Maymun çiçeği ve COVID-19 için şu anda alarm durumumuz yok

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, medya kuruluşlarının Ankara Temsilcileriyle bir araya geldi. Maymun Çiçeği virüsü ve COVİD-19’a ilişkin konuşan Memişoğlu, “Maymun çiçeği ve COVID ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz. Ancak şu anda herhangi bir alarm durumumuz söz konusu değil” dedi. Medya kuruluşlarının Ankara Temsilcileriyle Bakanlıkta bir araya gelen Sağlık Bakanı Memişoğlu, bu buluşmanın bir tanışma toplantısı olduğunu belirterek, bakanlık tarafından yürütülen ve planlanan projeler ile bakanlığın yol haritası hakkında bilgi verdi. Toplantıda katılımcılarla eğitim ve meslek hayatı hakkında bilgiler paylaşan Sağlık Bakanı Memişoğlu, konuşmasında, Türkiye’nin COVID-19 pandemisinde ve Kahramanmaraş merkezli depremlerde de görüldüğü gibi hem insan gücü hem de altyapı olarak dünyaya örnek olacak bir sağlık sistemine sahip olduğunu belirtti. Memişoğlu, enerji, turizm ve savunma sanayii gibi sağlık sektörünün de Türkiye’de bir lokomotif olduğunu, Türkiye’nin dünyada ön plana çıkarılabilecek bir alanı olduğunu söyledi. Bunu sadece sağlık hizmeti anlamında söylemediğini ifade eden Sağlık Bakanı Memişoğlu, “Ülkemizin sağlık bilgisini ve bilimin üretebilecek, teknolojisini ve malzemesini yapabilecek kapasitesi var. Sadece bu çarkı döndürmek için biraz organizasyonel desteğe ihtiyacı var, motivasyona ve morale de ihtiyacı var. Bu konuda hep birlikte hareket etmek durumundayız” dedi. Kişilerin sağlığını hastalanmadan korumanın sağlık sisteminin iyileştirilmesine yönelik katkısını vurgulayan Memişoğlu, her yaştan insana koruyucu sağlığı anlatmayı ve uzun vadede toplumun sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmasını sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Memişoğlu konuşmasını, “Bugün bağımlılık ve kilo dediğimizde bunlar toplumun risklerinden en önemli iki tanesi ve hareketsizlik, beslenme bozuklukları ile doğurganlık oranlarının düşük olması esasında gelecekle ilgili en büyük risklerimiz. Bu riskleri toplumla beraber ortadan kaldırmamız gerekiyor, bu noktada sizin çok önemli bir etkiniz olacağını düşünüyorum” şeklinde sürdürdü. Ayrıca Memişoğlu, Medya kuruluşlarının üstlendiği görevin çok önemli olduğunu ve medya mensuplarının Türkiye için ne kadar kıymetli olduğuna değindi. Bakan Memişoğlu, sağlık sisteminin hem sağlık çalışanları hem de toplum açısından daha da iyi bir noktaya gelmesi amacıyla çalışacaklarını söyleyerek temel sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi politikasına ilişkin de açıklamalarda bulundu. Herkesin temel sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi konusunda hemfikir olduğunu ama bakanlık olarak bu dönemde bu iradeyi ortaya koyacaklarının altını çizen Memişoğlu, “Benim Sağlık Bakanlığı görevine başladığımda ilk gittiğim yer Kahramanmaraş’ta Aile Sağlığı Merkeziydi, ikincisi eczaneydi. Bu güçlendirme sadece Bakan olarak benim veya Bakanlık olarak bizim yapabileceğimiz bir şey değil. Sizlerin de bu konuda bize destek olmanız çok önemli. Bunu başaracaksak toplumun da kültürünü ve bilincini bu yönde artırarak yapabiliriz. Bunu hep beraber başarmamız gerekiyor. Bunu bir toplumsal politika hâline getireceğiz, bizim bunu Bakanlığımızın ana politikası yapacağımızı net söyleyeyim. İnsanlar kendi sağlığını korumak için kendisi buna yardımcı olmuyorsa kamu otoritesi ne yaparsa yapsın başarılı olamaz çünkü toplumun buna inanması ve inandırılması gerekir” dedi. Sağlık Bakanı Memişoğlu, COVID-19 pandemisinde dünyada iki senede 6 milyon kişinin öldüğünü oysa senede 17 milyon kişinin inme, kalp krizi gibi dolaşım hastalıklarından öldüğünü belirterek, “Eğer kilonuz varsa, hareketsizseniz, yanlış besleniyorsanız, stresiniz varsa kendi bedeninize bakmıyorsanız ölüyorsunuz” ifadelerini kullandı. Bakan Memişoğlu, açıklamalarının ardından temsilcilerin sorularını cevapladı. “İyinin takdir gördüğü ve daha da değerli hissettirildiği bir yapı inşa edeceğiz” Hekimlerin kendilerini değerli hissetmek istediğini ve bunun hep beraber sağlanması gerektiğini dile getiren Bakan Memişoğlu, “Hekim değerli hissederse her şey değişir; daha büyük bir özveriyle çalışır, hastasına da bize de sağlık sistemimize de sahip çıkar. Hekimlik yapanlara, kendisini mesleğine adayıp severek icra eden insanlarımıza, vatandaşlarımıza duygusal anlamda da her türlü desteği verebilecek meslektaşlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Mesleğini iyi yapan herkesi pozitif algıyla desteklemeliyiz. İyinin takdir gördüğü ve daha da değerli hissettirildiği bir yapı inşa edeceğiz” açıklamasında bulundu. “Şehir hastanelerine sağlığın fiziksel şaheserleri diyorum” Şehir hastanelerini sağlığın fiziksel şaheserleri olarak nitelendirdiğini belirten Memişoğlu, “Kurumların bir kültürü olması gerekiyor. Tabii ki bir kültürün oluşması, ruh yapısının gelişmesi için de bir süreç gerekiyor. Bu kültür kısa bir sürede oluşturulacak bir kültür değildir. Tüm eleştirilere rağmen biz bu konuda çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Şehir Hastaneleri Türkiye’nin geleceği ile ilgili sağlık bilgisinin üretileceği, çalışmaların yapılabileceği, sadece hizmet alanında değil Türkiye’nin medarıiftiharı olacak bilimin ve teknolojin de geliştirileceği alanlar olarak planlıyoruz. Türkiye’ye en faydalı olacak şekilde yürütülmesini ve topluma daha iyi anlatılmasını hedefliyoruz. Şehir Hastanelerinde yalnızca destek hizmetleri firmalar tarafından yönetiliyor. Bu firmalardan birkaçı uluslararası alanda da sağlık hizmeti sunabilecek bir yapıya ulaştı. Özel sektörün gelişmesi kamunun ilerlemesine de destek sunuyor. Şehir Hastanelerinde bazı değişikliklere ihtiyaç olabilir ancak bu hastaneler konusunda kötü algı oluşturmak maalesef yanlış. Çok net söylüyorum: Şehir Hastaneleri medarıiftiharlarımız” değerlendirmesinde bulundu. “Ben sadece kamunun değil tüm sağlığın bakanıyım” Bakan Memişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlık Bakanı olarak kamunun, üniversitelerin, özel sektörün, ilaç sanayinin, sağlık teknolojisi ürünü ortaya koyanların, her birinin Sağlık Bakanıyım. Hepsinin sağlık hizmeti anlamında nasıl büyüyeceğine nasıl gelişeceğine ön ayak olmak ve onların yolunu açmakla mükellefim. Ben sadece kamunun değil tüm sağlığın bakanıyım. Özel sektörün de büyümesi ve gelişmesi gerekiyor.” “Sağlığın suistimaline izin vermeyeceğiz ve bu konunun üzerine gideceğiz” Sağlığın bir kamu hizmeti olduğuna dikkati çeken Memişoğlu, “Özel sektör eliyle işletilen sağlık kuruluşları da kamu hizmeti vermektedir. Yalnızca işletme ve finansman yönünden farklıdırlar. Sağlıkla ilgili tıbbi gereklilik haricinde işlem yapan tüm kuruluşlar kamu özel fark etmeksizin denetlenir ve cezalandırılır. Bazen şikâyet üzerine, bazen rutin bazen de habersiz denetleme yapılır. Bu konuda oldukça iyi bir altyapıya sahibiz. Sağlık hassas bir konu, vatandaşlarımız her türlü sese kulak verebilir ve mağdur olabilir. Sağlığın suistimaline izin vermeyeceğiz ve bu konunun üzerine gideceğiz. Dünyaya örnek olacak, iyi sağlık hizmeti sunan bir özel sektörümüz var. Özel sektör de kamuya hizmet ediyor ve ülkemize büyük bir fayda sağlıyor. Bizim kontrolümüzde sağlığı kamu hizmeti olarak gören bir özel sektörü teşvik edeceğiz” ifadelerine yer verdi. “İşi olan, işini yapan bir bakan olmayı tercih edeceğimi buradan söylüyorum” Algı yönetmek yerine daha çok iş yöneteceklerine vurgu yapan Sağlık Bakanı Memişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal medyada görünürlük açısından benden çok Sağlık Bakanlığını göreceksiniz. Bunu net bir şekilde ifade ediyorum: İşimizi göreceksiniz. İş odaklı çalışacak ve kendimizi diğer taraflara kaptırmayacağız. Kişisel sosyal medyamı ben yönetiyorum ve ben yöneteceğim, hata da yapabilirim. Haklısınız, profesyonel destek alın tavsiyesinde bulunmak içinizden geçiyordur. Ancak burası benim sosyal medyam, kişisel olarak Bakan unvanı sorumluluğuyla bir devlet çalışanı olarak, kendi sosyal medyamı kendim yönetiyorum. Sosyal medya profesyonelliği gerektiriyor, bu konuda profesyonel olmadığım için yalnızca belirli aralıklarla kendi sosyal medyamı kullanacağım.” “Eleştirilerde önce biz ne yaptık diye sorguluyoruz” Bakan Memişoğlu, mümkün olabildiği kadar polemikten uzak durmak istediklerini, enerjilerini kavga ve geçmişe harcamamak istediklerini kaydederek, “Bu durum geleceğe bakmak ve iş yapmakla ilgili maalesef bizleri geri bırakıyor. Karşı taraftan gelen eleştirilerde önce biz ne yaptık diye sorguluyoruz. Bazen Bakanlık niye cevap vermiyor diye düşünecek olursanız, emin olun ki o sırada işimizi yapıyoruz. Kendimiz üstümüze düşünleri yapacak, sonra başkalarına bakacağız” şeklinde konuştu. “Aile sağlığı merkezlerimiz ile 2'nci ve 3'üncü basamak sağlık kuruluşlarını entegre edeceğiz” Birinci basamak sağlık hizmeti sunan aile hekimliğini kuvvetlendirmenin yanı sıra vatandaşların aile hekimine başvurmalarını da teşvik edecek adımlar atacaklarını söyleyen Memişoğlu, “Sorunların köküne gidecek, sorunları kökten çözme gayretinde olacağız. Açıkça ifade ediyorum ki; Bu süreci yürütürken zorlayıcı bir yaklaşım yerine teşvik edici bir anlayış benimseyeceğiz. Aile Sağlığı Merkezlerimizdeki kurum kültürünü daha ileri seviyeye taşıyacak ve bu merkezlerimiz ile 2'nci ve 3'üncü basamak sağlık kuruluşlarını entegre edeceğiz” dedi. “Hizmet sunanların hizmetkarı olacak, 85 milyon için çalışacağız” “Üniversiteler gelecekteki sağlık hizmeti sunumu kapasitesi ve niteliğini de etkiliyor” diyen Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hocalarımız ve eğitim altyapımız ne kadar kaliteliyse sağlık insan gücü de o nispette iyi olacaktır. Yönetici olarak görevimiz doğruyla yanlışı ayırmak, haklının hakkını savunmak, doğruyu takdir etmek ve yanlışı cezalandırmaktır. Sağlıkta doğruları daha çok ifade edecek, hizmet sunanların hizmetkarı olacak ve 85 milyon için çalışacağız.” Ayrıca Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile iş birliği konusunda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, bazı branşlarla ilgili YÖK ile çalıştıklarını, istihdama göre planlamalar yapacaklarını ve insan gücü planlamasını YÖK’e ileteceklerini vurguladı. Maymun çiçeği virüsü ve COVID-19’a ilişkin soruları yanıtlayan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Maymun çiçeği ve COVID ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz. Ancak şu anda herhangi bir alarm durumumuz söz konusu değil” dedi. Eczanelerde ilaç temini konusundaki soruları da cevaplayan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, eczanelerde ilaç sorununun olmadığını, konunun doğrudan ilaç markası üzerinden değil etken maddesi üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti ve ilaç temini konusunda herhangi bir sorunun bulunmadığını dile getirdi. Toplantıya haber ajansı, televizyon ve gazetelerin Ankara Temsilcileri ile Sağlık Bakanlığından yetkililer katıldı.

Dr. Yıldırım: COVID-19 yeniden yükselişte, aşı kampanyaları güçlendirilmeli Haber

Dr. Yıldırım: COVID-19 yeniden yükselişte, aşı kampanyaları güçlendirilmeli

Dünya Sağlık Örgütü'nün COVID-19 salgınına karşı hükümetleri aşı kampanyalarını güçlendirmeye çağırmasının ardından, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ömer Ufkun Yıldırım da bu çağrının ciddiye alınması gerektiğini belirtti. Dr. Yıldırım, dünya genelinde COVID-19 vakalarının yeniden artışa geçtiğine ve özellikle Avrupa'da pozitif test oranlarının endişe verici seviyelerde olduğuna dikkat çekerek, özellikle risk grubundaki bireylerin korunmasına yönelik önlemlerin sürdürülmesinin önemini vurguladı. “Covid her ne kadar sönmüş gibi dursa da dönem dönem yeni varyantlarla atak yapabiliyor” Dr. Yıldırım, özellikle de yurt dışına sıkça seyahat edenleri dikkatli olmaları için uyarırken ailede risk grubunda olanlarında bu aile üyelerini korumaları gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Covid her ne kadar sönmüş gibi dursa da dönem dönem yeni varyantlarla atak yapabiliyor. Bu nedenle pandemi döneminde dikkat edilen hijyen, öpüşerek selamlaşma vb. gibi bazı hususlara dikkat etmeyi sürdürmek gerekiyor. Özellikle de şeker, kalp-damar, tansiyon ya da süregelen kritik hastalıkları olanlarla 60 yaş üzeri kişilerin korunmaya devam etmesi önem taşıyor.” Dr. Ömer Ufkun Yıldırım, “Bildiğimiz gibi Covid-19 sık mutasyon yapan bir virüs. Omicron türünün bir alt varyanti olan flirt isimli varyantı daha önce de tespit edilmişti ancak yaz aylarıyla birlikte baskın hale gelmişti. Bir diğer ismi yaz Covid-19’u olan bu varyant bulaştan sonraki 5 gün içinde semptomlarını gösteriyor. Ateş, öksürük, kas ağrıları, burun akıntısı, yorgunluk, nefes darlığı, tat ve koku kaybı gibi semptomlar görülebiliyor” diye ifade etti. “Covid-19’unda eski potent gücünde olmadığından genellikle hafif atlatılıyor” Korunma konusu bildiğimizden farklı değil diyen Dr. Yıldırım, maske mesafe ve hijyene dikkat çekti, kalabalık yerlerde özellikle hastane ve aile sağlığı merkezlerinde maske takmanın önemini vurgulayarak şunları söyledi: “Covid-19 artık yaşamımızın bir parçası haline geldi. Ara ara bu mutasyon ve baskın varyant haberlerini okuyacağız. Toplumun çoğu aşılı olduğundan ve Covid-19’unda eski potent gücünde olmadığından genellikle hafif atlatılıyor. Ancak grip gibi burada da bazı hastalarda ölümcül ve ağır seyredebilir. Bunu hep akılda tutmak gerekir.” “Tatile giden vatandaşlarımız grip benzeri şikayetler gelişirse Covid-19 olabileceklerini unutmamalılar” Yıldırım, “Özellikle Yunanistan'da vakalarda artış tespit edildiğinden dolayı, oraya seyahatte bulunan ve tatile giden vatandaşlarımız grip benzeri şikayetler gelişirse Covid-19 olabileceklerini unutmamalılar. Bu konuda dikkatli olmakta fayda var” dedi.

TTB, Sağlık Bakanlığı'ndan 'Türk Işını' iddialarına ilişkin bilgi ve belge istedi Haber

TTB, Sağlık Bakanlığı'ndan 'Türk Işını' iddialarına ilişkin bilgi ve belge istedi

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 2020 yılında Diyarbakır’da COVID-19 tedavisi gören hastaların, kamuoyunda "Türk Işını" olarak adlandırılan yöntemin araştırılması için 'kobay olarak kullanıldığına' dair iddialarla ilgili 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında Sağlık Bakanlığı’ndan bilgi ve belge istedi. TTB'nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, konula ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'na TTB Merkez Koseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap imzasıyla gönderilen resmi yazıda, insanlar üzerinde yapılacak ilaç dışı klinik araştırmaların yürütülebilmesi için ilgili Etik Kurul ile Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü veya Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan izin alınması gerektiği belirtildi. Araştırmanın nerede, nasıl ve ne zaman gerçekleştirildiği, araştırmanın sadece Diyarbakır’da yapıldı ise neden Diyarbakır’ın tercih edildiği sorularının yer aldığı yazıda, şu ifadelere yer verildi: "Çeşitli basın-yayın organlarında ve sosyal medya platformlarında paylaşılan, belli dalga boyunda ışınların, endoskopik yöntemle solunum sistemine uygulanarak COVID-19 tedavisinde etkisinin araştırıldığı bir çalışmanın olduğu ve Diyarbakır'da tedavi görmekte olan bazı hastaların pandemi döneminde 'kobay olarak kullanıldığına' ilişkin iddiaların bulunduğu görülmüştür. Klinik araştırmaların sıkı etik kurallarına uyulmaksızın bir çalışma yapılmış olduğu iddiası hem dehşet verici hem de bilime ve bilimsel yönteme olan inancı sarsıcı bir iddiadır. Ülkemizde yürütülecek klinik araştırmalar, klinik araştırma yapılacak yerler, araştırma izin ve onay süreci, klinik araştırma yapılabilmesi için gerekli asgari şartlar ve ilgili diğer konular 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ek 10. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu maddeye göre adı geçen tüm klinik araştırmaların yapılabilmesi için etik kurul onayının yanı sıra Sağlık Bakanlığı veya bağlı kuruluşlarından izin alınması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun 2020/2 sayılı COVID-19 Hastalığında Tedavi Yaklaşımları ve Bilimsel Araştırmalar başlıklı Genelgesinde de belirtildiği üzere Faz 1, Faz II, Faz III, Fazı IV dönem çalışmalar, Biyoyararlanım/Biyoeşdeğerlik çalışmaları ve gözlemsel çalışmalar ve ilgili madde hükmünde belirtilen ilaç ve terkiplerinin klinik araştırmalar kapsamında değerlendirildiği açıktır. Bu sebeple klinik araştırmalar ile tıbbi cihaz klinik araştırmaları için yalnızca Klinik Araştırma Etik Kurul onayı yeterli olmamakta Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan da izin alınması gerekmektedir. Belirtilen çalışmalara ek olarak insanlar üzerinde yapılacak doğrudan müdahale içeren ilaç dışı klinik araştırmaların yürütülebilmesi için de ilgili Etik Kurul ve konunun içeriğine göre Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü veya Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan izin alınması gerekmekte olup bu kapsamda ilgili iddiaların tarafınızca yanıtlanması gerekmektedir. Bununla birlikte Türk Tabipleri Birliği 6023 sayılı Kanun gereğince halk sağlığını ve mesleki deontolojiyi koruma amacı ve sorumluluğuna sahip olup, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) amaçlarına katkıda bulunmak, güncel sorunlara ilişkin olarak mesleki değerler ve sağlık hakkı ile gerekçelendirilen görüş üretmek üzere TTB Etik Kurulu'nun mevcut olduğu ve hekimlik değerlerine aykırı 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu uyarınca disiplin cezası verme yetkisi de bulunduğu düşünüldüğünde aşağıdaki sorulara eksiksiz yanıt verilmesi gerektiğini de belirtmek isteriz. Bu bağlamda; Basına 'Türk ışını' olarak yansıyan tedavi yönteminin klinik öncesi aşamaları ne zaman, nasıl ve nerede gerçekleştirilmiştir? İlgili bilgi ve belgelerin aslı gibidir onaylı bir örneğinin tarafımızla paylaşılmasını talep ederiz."

Uzman Doç. Dr. Zeydin Acar: Covid-19 sonrası ölümlerin üçte biri kalp ile ilgili sorunlardan kaynaklanıyor Haber

Uzman Doç. Dr. Zeydin Acar: Covid-19 sonrası ölümlerin üçte biri kalp ile ilgili sorunlardan kaynaklanıyor

Covid-19 ilk çıktığı zamanki salgın etkisini bugün yitirmiş olsa da etkileri halen devam ediyor. Günümüzde gerçekleşen kalp krizine bağlı ölümlerin birçoğunun korona virüs geçirmiş kişilerde olduğu ifade ediliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medical Park Karadeniz Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Zeydin Acar, Covid-19'un önemli bir enfeksiyon ve sağlık sorunu olduğuna dikkat çekerek, "Covid-19'dan sonra hastaların yaklaşık üçte biri korona virüs kaynaklı kalp krizi ya da kalp damar hastalıkları gibi hastalıklar sonucu ölüyor. Bunun da başlıca sebebi; tıbbi olarak da artık biliyoruz, covid hastalığı. Yani damarın olduğu her yerde problemler çıkıyor. Tabi bu kalple ilgili olduğunda kalp, beyinle ilgili olduğunda beyin, ciğerle ilgili olduğunda ise ciğer problemlerinden dolayı. Bu hastalık bildiğimiz kadarıyla ciğeri tutuyor ama en sık ölüm sebeplerinden bir tanesi de kalp hastalığı ve kalp krizleri. İmmün sistem dediğimiz yani bağışıklık sistemimizin baskılandığı durumlarda daha fazla kalp krizi riski oluyor. Kalp hastalıkları da kalp yetersizliği, tansiyon hastalığı ve bir miktar kalp damar hastalıkları da bu durumu içermekte. Yani immün sistemi baskılanmış hastalık grubuna girdiği için bu hastalıkları da etkilemekte ve bu hastalıklardaki ciddiyeti daha fazla olmaktadır" dedi. Kalp krizi ve buna benzer riskler taşıyan hastaların erken dönemde hastalık bulguları başladığı andan itibaren bir hastaneye başvurmaları gerektiğini ifade eden Acar, "Özellikle covid sürecinde gördük; hastaların hastaneye ulaşmaları ya da şikayetleri olduğunda daha geç gelmeleri sonucunda daha ciddi sonuçlar yaşandığını. Covid-19 kalp hastalıklarını etkiledi, kendisi de bir takım kalp hastalıklarına sebep oldu. Özellikle kalp kası tutulumu olan hastalar bunun aşı sonucu olduğunu düşünüyor. Ancak bu temel yanlışlardan birisi. Bugünkü bilimsel çalışmalara göre covidi ağır geçirenlerde, kalp etkilerinde ya da kalp kası tutulumu yani miyokardit dediğimiz hastaların mutlaka tedavilerini aksatmamaları, doktorları ile beraber hareket etmeleri gerekiyor. Covid-19'u geçirmiş ve nefes darlığı yaşayan ve çarpıntısı olan kişilerin bu şikayetlerin ardından mutlaka bir kardiyoloğa başvurmaları gerekiyor" diye konuştu.

Acil servisler pandemiden sonra en yoğun dönemini yaşıyor Haber

Acil servisler pandemiden sonra en yoğun dönemini yaşıyor

Üst solunum yolu enfeksiyonları, influenza, grip ve Covid-19 vakaları nedeniyle hastaneler ve aile sağlığı merkezleri pandemi sonrası en yoğun günlerini yaşıyor. Acil servislerde oluşan yoğunluğun yanı sıra yoğun bakım servislerinde de hasta yatışlarında artış görüldüğü belirtildi. Diyarbakır Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Tekin, konuya ilişkin değerlendirmede bulundu. Tekin, “Bilindiği gibi Covid-19 pandemisi sonrası özellikle toplumda influenza gibi viral enfeksiyonlar görülmeme olduğu için bu yıl daha fazla görmeye başladık. Vatandaşlarımız influenza ve Covid-19 gibi viral enfeksiyonları daha ağır geçirmeye başladı. Özellikle havaların soğuması ve mevsim geçişlerinin artmasıyla birlikte bu tür enfeksiyonlar daha da artmaya başladı. Son günlerde enfeksiyon hastalıklarından kaynaklı acil servislerde aşırı yığılma var. İnfluenza virüsünün yanında Covid-19 ve rinovirüsü de görmekteyiz” dedi. Özellikle influenza virüsünün yaygın görüldüğünü dile getiren Tekin, “İnfluenza virüsünün belirtileri; ateş, halsizlik, vücutta ağrı, boğazda yanma hissi gibi semptomlar çok ön plana çıkmaktadır. Böylelikle hastalar acil servislere de başvurabilmektedir. Özellikle 65 yaş ve üstü vatandaşlar ile kronik akciğer hastalığı olan, diyabet hastalığı gibi altta yatan hastalığı olanlar bu dönemi daha ağır geçirebiliyor. Bu noktada korunma tedbirleri çok önemlidir. Özellikle okul çağındaki çocukların bu tür semptomları varsa, velilerden isteğimiz çocuklarını birkaç gün okula göndermemektir. Evde çocukların izole edilmesi bu konuda çok önemlidir. Bunun yanında yaşlı kesime özellikle mevsimsel geçiş döneminde influenza aşılarını öneriyoruz. Maalesef bu sene grip aşısına ilgi olmadı. Yaşlı kesimin toplu alana girişinde maske takması çok önemlidir. Çünkü biliyoruz ki havaların soğumasıyla birlikte kalabalık ortamlarda virüsler daha sık bulunuyor” diye konuştu. Maske, mesafe ve temizliğin viral enfeksiyonlar açısından koruyucu faktör olarak bilindiğini söyleyen Tekin, “Covid-19 pandemisinde biliyoruz ki gerçekten maske çok önemliydi. Aynı şekilde influenza virüsünün yoğun olduğu bu dönemde de maske, mesafe, hijyen çok önemlidir. Hastalık belirtisi olan kişilerin bu 3 kurala daha çok dikkat etmesini öneriyoruz. Bulaş açısından bu tedbirler önemli faktörlerdir. Bu kişilerin mümkün olduğunca evden çıkmamalarını öneriyoruz” şeklinde konuştu.

TTB uyardı: Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız Haber

TTB uyardı: Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız

Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından solunum yolu hastalıklarına bağlı salgına karşı toplu taşıma araçlarında maske kullanımı için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ulaşım kurumlarına uyarıda bulunuldu. Uyarıda, "Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız." denildi. Türk Tabipleri Birliği tarafından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türk Hava Yolları, TCDD, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'na gönderilen yazıda, solunum yolu hastalıklarına bağlı olarak ciddi bir salgın ile karşı karşıya kalınması için ücretsiz maske dağıtımı ve maske kullanımına teşvik gibi önlemleri alınması talebinde bulunuldu. Yazının ilk bölümünde toplum sağlığı öncelenerek alınacak bilimsel önlemlerle salgınların en az zararla atlatılabileceği hatırlatılırken, salgınlarla mücadelenin toplumun ve kurumların da katılımıyla yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Kış aylarında özellikle solunum yolu enfeksiyonlarının oluşturduğu salgınların alevlenebileceği uyarısına yer verilen yazıda şu ifadelere yer verildi: "Şu ana kadar uyarılarımızın dikkate alınmamasının sonucunda grip virüsü (H1N1), COVID-19 (J1.N varyantı), Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) ve mycoplasma pneumoniae gibi etkenlerin sorumlu olduğu tahmin edilen ciddi bir salgınla karşı karşıyayız. Son haftalarda özellikle hastane acillerinde olağandışı yoğunluklar yaşanmakta; bu yoğunluklar sağlık çalışanlarını tüketirken hastalara da daha az zaman ayrılmasına, zamanında ve yeterli sürede muayene edilememesine, enfekte olmayan hastalara da hastalık bulaşmasına neden olabilmektedir. Salgın sönümlenmediği sürece hem toplumun hem de sağlık çalışanlarının sağlığı tehlike altındadır." Toplu taşıma araçlarında yapılacak basit düzenlemelerin toplum sağlığına olumlu etki sağlayacağına dikkat çekilen yazıda, ücretsiz maske ve maske kullanımına teşvik gibi uygulamaların hayata geçirilmesi istendi.

Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve öneriler Haber

Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve öneriler

NİLGÜN TAZE (İLKHABER) - Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve önerilere ilişkin açıklamada bulundu. TTB'nin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de COVID-19 hastalığının sıklığına ve yol açtığı ölümlere dair bilgi paylaşımının 2023 Mart ayında sonlandırıldığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı'nın, 11 milyon dolayında kişinin doğrudan, yurt içinde yerinden olma sonucu ülke genelinin dolaylı olarak etkilendiği Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra hastalığın yayılmasına uygun ortamın oluşmasına rağmen kış ortamında yeterli önlemi almadığı öne sürülen açıklamada, "Şimdi yine kışa girmekteyiz ve COVID-19 gibi bulaşıcı hastalıklara yönelik bir hazırlık halen görünmemektedir." denildi. Eris varyantı ile ilgili detaya değinilen açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: "Türkiye’de varlığı, Şubat 2023’te varlığı saptanan, ağustos ayında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından (Variant of interest) olarak nitelenip dikkatle izlenmesi önerilen Eris varyantının Türkiye’de varlığı, 15 Eylül’de, Sağlık bakanı tarafından 'Endişe konusu sayılmayacak bier gelişme' başlığıyla duyurulmuştur. Yaklaşık bir aydır vaka sayısı, ölüm sayısına yönelik açıklamaya ulaşılamamıştır. DSÖ, COVID-19 salgını yönetimine yönelik önerilerini Mart 2020’de yayımlamış; hastalığın kimlerde, nerelerde ve ne durumdaki insanlarda görüldüğüne (epidemiyolojisine) ilişkin verilerin şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılmasının, halka bilgi vermenin salgınla mücadeleye katılımını, iş birliğini sağlama yolu olarak duyurmuştur. Bakanlık, bu açıklamayla, hastalık spektrumu (enfeksiyonu belirtisiz ayakta geçirme, hafif-orta şiddette sağlık hizmeti gereksinimiyle geçirme, hastaneye yatırılma, yoğun bakım gereksinimi duyulması ve ölüm) henüz tanımlanmamış bir varyantın halk sağlığına olası etkisini baştan önemsememeyi seçmiştir. Halk Sağlığına yönelik tehditlerde ihtiyatlı olmayı gerektiren ihtiyatlılık ilkesini (precautionary principle) ihlal etmiştir." Koruyucu hizmetler Türk Tabipleri Birliği, açıklamasını şöyle sürdürdü: "DSÖ, COVID-19 ile mücadeleyi, toplum katılımını sağlayacak biçimde, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla yürütmeyi, aşılama ile ilgili kararları ülkelerin bağışıklama danışma kurullarının kararları doğrultusunda yürütmeyi önermektedir. Ne var ki, ülkemizde COVID-19 sürecinin başından beri bu önerinin yerine getirildiğine dair kanıt yoktur. Sağlamlara yönelik; aşılama, maske takma, fiziksel mesafe bırakma, kalabalıktan kaçınma ve havalandırma; temaslılara ve hastalara yönelik karantinaya alma, tecrit etme önlemlerinin bir politik kararlılıkla uygulanmadığı deneyimini COVID-19 salgını sürecinde yaşayan toplum, ihtiyatlı olmayan bir dille sayın bakan tarafından önemsizleştirilen en etkin koruma önlemlerine ne denli uyma isteği duyar? Ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Halk sağlığı sorunlarının yönetiminde birincil koruma önlemleri, zarar verme potansiyeli olan etkenle (COVID-19 virüsü) karşılaşmanın önlenmesidir. Bunu sağlamanın yolu, tanı araçlarına ulaşmanın kolaylaştırılması, yaygın test uygulamasıdır. Örneğin, ABD’de her eve dört COVID-19 testi ücretsiz sağlanmaktadır. Ülkemizde COVID-19 testlerine erişim ise çok kısıtlıdır. Eğitim araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerinde sadece klinik açıdan hastalık şiddeti orta ağır olan hastalara hastayı gören hekimin talebi üzerine yapılmaktadır. Ayaktan hastalara klinik uyumlu olsa da test yapılamamaktadır. Bu durumda COVID-19 yaygınlığının gerçek boyutunu anlamayı zorlaştırmaktadır. Tanı konamayan bir bulaşıcı hastalığın dolaşımının engellenmesi, olası zararlarının saptanması mümkün görünmemektedir. COVID-19’a karşı birincil korumanın diğer önemli öğesi; öncelikle incinebilirliği yüksek olan grupların (yaşlıların, gebelerin, süreğen bir hastalığı olanların, yoksulların, ayrımcılığa maruz kalan dezavantajlıların) bireylerinde aşılama yoluyla direnç sağlama, yaygın ve yüksek oranda aşılama ile sağlanacak toplum bağışıklığı sayesinde aşılanamayacak durumda olanların, hastalığın yayılımına toplumun göstereceği direnç sonucu korunmasıdır. Ülkemizde COVID-19’a karşı bağışıklama hizmetlerinde erişilen yetersiz ve eşitsiz düzey, aşağıda sunulan verilerden kolayca anlaşılabileceği gibi, aşı uygulama sürecinde, TTB ve ilgili tıpta uzmanlık derneklerince yapılan katkı, eleştiri ve çağrılara rağmen, önümüzdeki sonbahar ve kışa korunmamışlık/ incinebilirlik duygusuyla girmek için yeterli kanıt oluşturmaktadır. Bu huzursuzluğun başkaca nedenleri de aşının koruyuculuk süresinin bu mevsime dek uzamaması ve evrim geçiren COVID-19 virüsünün yeni varyantlarına karşı koruma kapsayıcılığının yetersizliğidir. Bu nedenlerle DSÖ, ECDC, CDC, Public Health England, KLİMİK tarafından yapılan aşılanma, var olanı aşılamayı pekiştirme çağrıları önem arz etmektedir. Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı verilerine göre COVID-19’a karşı aşılanma durumu 10 Ekim 2023 itibariyle yapılan toplam doz (1,2 ve 3. doz) 152.727.666, 2 doz ile aşılanmış 18 yaş üstü nüfus yüzde 85,7, bir doz ile aşılanma yüzde 93.38'dir. Avrupa’da ve Türkiye’de COVID 19 22 Ekim 2023 itibarıyla son 28 günde bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 10 artışla 371.855 vaka (dünyada görülenlerin yüzde 74’ü) ve bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 45 azalma ile 1.352 ölüm (dünyada görülenlerin yüzde 29’u) görülmüştür. Hastaneye yatırmada, son 56 günde bildirimde bulunan ülkelere göre yüzde 24 artış görülmüştür. Türkiye son 56 günde DSÖ’ye doğrulanmış COVID-19 vaka ve ölüm bildiriminde bulunmamıştır.  Tanı konan hastalar genellikle enfeksiyon hastalıkları kliniklerinde tedaviye alınmaktadır. İlk beş gün içinde olan hastalarda Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan tek tedavi molnupiravir etken maddeli ilaçtır. İncinebilirliği yüksek hastalarda orta ağır klinik olduğunda hastalar servislerde ve yoğun bakımlarda yatırılarak izlenmektedir. Mevcut durumda servis ve yoğun bakım yatak kapasitelerini zorlayacak düzeyde bir başvuru söz konusu olmamakla birlikte, toplumda enfeksiyonun yaygınlaşması durumunda incinebilir gruptaki hastaların daha çok hastalanmaları sonucunda kapasiteyi zorlayacak düzeyde hasta başvuruları olma ihtimali söz konusudur. Sağlık çalışanlarına yönelik öneriler Hizmet sunum biriminizde kendinizi ve çalışma arkadaşlarınızı COVID-19’dan koruma prensiplerine uyun, kendinizi koruyun. Korunmada rol model olun. TTB’nin ve ilgili uzmanlık derneklerinin öneri ve kılavuzlarına uyun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için maske takın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. Standart korunma önlemlerinin eğitimlerini yapın ve uygulatın. Yakınlarınızı COVID-19 morbidite ve mortalitesinden koruyun. Korumada rol model olun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için aşılatın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takmalarını sağlayın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorunları olursa, klinik bakımın yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamaları için ayırın, maske taktırın, ortamın sık sık havalandırılmasını sağlayın. Size başvuran sağlık hizmeti kullanıcılarını değerlendirirken COVID-19 ve grip dahil aşı ile önlenebilir hastalıklar açısından da değerlendirin. Gerekli önerilerde bulunun. Sağlık yönetimine yönelik öneriler İmzacısı olduğumuz DSÖ Anayasası’na göre yönetme erki, halkın sağlığından sorumludur. COVID-19, grip ve morbiditeyi artıran sağlık sorunları için, öncelikle incinebilirliği yüksek grupları için; aşıları, tanı testlerini ve tedavi edici ilaçları erişilebilir kılın. COVID-19 için; test, hastalanma, aşılanma, sağlık hizmeti kullanımı ve ölüm verilerini şeffaflık içinde kamuoyuyla paylaşın. Bilgi paylaşmamanın yarattığı belirsizlik, infodemiye yol açar, salgın yönetimine ilişkin uyumu ve katılımı baskılar, aşı kararsızlığını artırır. Halka yönelik öneriler COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorununuz olursa, sağlık hizmeti alın, bunun yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamak için olabildiğince ayrı durun, maske takın, bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın."

CHP'li Gürer'den aşı yan etkilerine ilişkin soru önergesi Haber

CHP'li Gürer'den aşı yan etkilerine ilişkin soru önergesi

ADANA (İLKHABER)- CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Covid 19 sürecinde yapılan aşılar ile halk arasında yaygın söylentiye dönüşen bazı aşılar sonrası sorunlar oluştuğu yönünde anlatıları Sağlık Bakanına verdiği soru önergesi ile gündeme taşıdı. Bakanın 15 gün içinde yanıt vermesi gereken soruyla sorunun yargıya yansıyan örnekleri var mı ? Sorusunu da sordu. Gürer’in vatandaşlara yapılan aşıların yan etkileri ve bu aşılarla ilgili olumsuzlukların açıklanması istemiyle Sağlık Bakanlığına yazılı soru önergesine  Bakanın vereceği yanıt bu bağlamda genel durumu yansıtması bekleniyor. SORULAR YANIT BULMALI  Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Covid-19 pandemisi döneminde, Sağlık Bakanlığı tarafından vatandaşlara uygulanan aşılar, bu ayıların yan etkileri ile hayatını kaybeden vatandaşların otopsi raporlarında olağan dışı bulguların kamuoyuna açıklanması için yazılı soru önergesi verdi. BİONTEK İLE İLGİLİ DAVALAR TAKİP EDİLİYOR MU? CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde şu sorularına yanıt istedi: Covid-19 pandemisi döneminde, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan aşı uygulamalarında hangi aşılar kullanıldı ve kaç doz uygulandı? Covid-19 aşılarıyla ilgili olarak, hangi yan etkiler gözlemlendi ve bu yan etkilerin Türkiye'deki durumu nedir? Almanya'da BioNTech aşısı ile ilgili yaşanan yargı davaları Bakanlık tarafından takip edilmekte midir? Türkiye'de bu aşının kullanımı ve etkileriyle ilgili yaşanan olumsuz geri dönüşler neler olmuştur? Türkiye'de Covid- 19 nedeniyle ölen kişilerin otopsi raporlarında tespit edilen olağan dışı bir bulguya rastlanmış mıdır?  Sağlık Bakanlığı, Covid-19 aşılarıyla ilgili olarak vatandaşlara bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapmış mıdır? Bu çalışmaların kapsamı nedir? Türkiye'de Covid-19 pandemisi sırasında aşılama programı hakkında güncel verileri paylaşabilir misiniz?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.