SON DAKİKA

#Cilt sağlığı

İLKHABER-Gazetesi - Cilt sağlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cilt sağlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cilt sağlığı için doğru beslenme şart! Uzmanlardan önemli uyarılar Haber

Cilt sağlığı için doğru beslenme şart! Uzmanlardan önemli uyarılar

Cilt sağlığının yaş, stres, beslenme gibi pek çok faktörden etkilendiğini belirten Uzman Diyetisyen Pakize Gizem Akgül, "A, C, D ve E vitaminleri ile çinko ve selenyum gibi eser elementlerin yeterli miktarda alınması, bağışıklık sistemi için önemlidir. Bu da cilt sağlığıyla ilişkilidir" dedi. Sağlıklı ve ışıltılı bir cilde sahip olmak için sadece cilde dışarıdan yapılan bakımların tek başına yeterli olmadığı, aynı zamanda besin tercihleriyle de ilgisinin bulunduğu belirtiliyor. Diyetin de, cildin içten dışa doğru beslenmesinde önemli bir rol oynadığı, araştırmalarda tüketilen besinlerin yaygın cilt rahatsızlıklarının gelişiminde ve önlenmesinde önemli olduğu ortaya konuluyor. "Cilt sağlığı birçok etkene bağlı" Acıbadem Adana Hastanesi'nde görevli Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Pakize Gizem Akgül, sağlıklı ciltle ilgili açıklamalarda bulundu. Cilt yapısının, genetik faktörlere ve çevresel etkilere bağlı olarak farklılık gösterdiğini dile getiren Diyetisyen Akgül, "Cilt sağlığı yaş, cinsiyet, beslenme, stres düzeyi, yaşam tarzı ve diğer birçok etkene de bağlıdır. UV ışınları, hava kirliliği, sigara dumanı, stres, yorgunluk ve diğer çevresel faktörlere karşı korunma da yeni aktörler haline gelebilir. Bu faktörler cildin sağlığına ve görünümüne etki eder ve cilt sağlığı için düzenli bakımın önemini vurgular" diye konuştu. "Sağlıklı yeterli ve dengeli beslenme, cilt sağlığı için önemli" Diyetisyen Akgül, yapılan klinik araştırmaların, bu işlevsel besinlerin cilt sağlığı üzerinde "Yaşlanma belirtilerini geciktirici rol oynadığını" ortaya koyduğunu aktararak şunları söyledi: "Araştırmalar, A, C, D ve E vitaminleri ile çinko ve selenyum gibi eser elementlerin, insan bağışıklık sistemi için hayati önem taşıdığını ve enfeksiyon riskini azaltmada önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Bu nedenle, bu besin öğelerinin yeterli miktarda alınması, sağlıklı bağışıklık sistemi için önemlidir. Sağlıklı yeterli ve dengeli beslenmenin, cilt sağlığı ile uzun süredir ilişkili olduğu bilinmektedir. Kuruluk, sivilce, yaşlanma ve hatta güneş direnci gibi çeşitli cilt durumları beslenme düzeninden etkilenmektedir." "Fenolik bileşikler yaşlanmayı geciktirebilir" Bitkisel gıdalarda bulunan 'Fenolik bileşikler'e değinen Akgül, "Bazı çalışmalar meyve sebze, tahıl ve çeşitli bitkisel ürünlerde doğal olarak bulunan ve bu gıdaların renk, tat, koku gibi çeşitli karakteristik özellikleri sağlayan fenolik bileşiklerin cilt görünümü ve işlevinde yaşa bağlı bozulmayı geciktirmek ve hatta önlemek için faydalı etkilerini göstermiştir. Fenolik bileşikler tahıllar, yağlı tohumlar ve bakliyatlar başta olmak üzere birçok bitkisel temelli gıdada fazla miktarda bulunmaktadır" diye konuştu. "Meyve ve sebzeler önemli bir besin kaynağı" Cilt sağlığına iyi gelen besinleri sıralayan Akgül, fındık, badem ve ceviz gibi sert kabuklu yemişlerin, antioksidan özellikleri nedeniyle polifenoller içerdiğini anlattı. Meyve ve sebzelerin, cilt sağlığı için önemli bir besin kaynağı olduğuna dikkat çeken Akgül, "İçerdikleri vitamin, mineral ve antioksidanlar sayesinde ciltteki hasarları onararak, sağlıklı bir görünüm sağlar. Bu nedenle, bu meyve ve sebzeler doğal antioksidanların ideal bir kaynağı olarak kabul edilebilir. Yüksek antioksidan kapasitesine sahip işlevsel besinlere örnek olarak, ahududu, çilek, kızılcık, yaban mersini, böğürtlen, nar gibi meyveler ile ıspanak, brokoli, lahana, Brüksel lahanası ve karnabahar gibi sebzeler verilebilir. Yeşil çay, antioksidan özellikleri sayesinde cilt sağlığına birçok fayda sağlayan bir içecektir. Omega 3 yağ asitleri, cilt sağlığı için önemli bir besin ögesidir" ifadelerini kullandı.

Kışın cilt sağlığını korumanın yolları Haber

Kışın cilt sağlığını korumanın yolları

Kış mevsimlerinde cilt bakımı daha önemli hale geliyor. Soğuk hava ve düşük nem seviyelerinin etkisiyle, cilt, kuruluk, tahriş ve çatlama gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Düşen sıcaklıklar, sert rüzgarlar ve kapalı ortamlarda artan nem kaybı, cildin doğal koruyucu bariyerini zayıflatabiliyor. Bu durum, ciltte kuruluk ve tahrişin yanı sıra çatlamasına da yol açabiliyor. Kış aylarında sağlıklı bir cilt için, cilt bakımının önemi her zamankinden daha fazla olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, kış aylarında doğru cilt bakımının yalnızca estetik açıdan değil, aynı zamanda sağlık açısından da kritik olduğunu vurguluyor.   Soğuk havanın yanı sıra, merkezi ısıtma sistemleri ile sıcak su kullanımının cildin doğal yağlarını alarak daha fazla kuruluğa neden olduğuna dikkati çeken uzmanlar, "Krem kullanımı gibi nemlendiriciyi artırın, hassas temizleyiciler kullanın, bol su tüketin" gibi tavsiyelerde bulunuyor. Uzmanlardan uyarı ve öneriler Dermatologlar, kış aylarında cilt bakımının yalnızca kozmetik bir konu olmadığını, aynı zamanda cilt sağlığını korumak için temel bir gereklilik olduğunu belirtirken, Güzellik Uzmanı D. Fatma Kaya da, "Kışın, vücut ısısını korumak için deri, kan dolaşımını azaltır, ter ve yağ bezlerinin çalışma hızı düşer. Bu durum, cildin ihtiyaç duyduğu besin maddelerini ve antioksidanları almasını zorlaştırır. Nem kaybıyla birlikte cilt kurur, hassaslaşır ve dış etkilere karşı korumasız hale gelir. Bu da erken yaşlanma belirtilerine neden olabilir. Kış aylarında vücut vitamin ve minerallere daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle özellikle çinko, selenyum, E, C ve A vitaminlerini yeterince aldığınızdan emin olun. Bu takviyeler, hem cilt sağlığınızı hem de bağışıklık sisteminizi destekler" dedi.

Tatilcilere güneş ışınlarından korunmak için hayati öneriler Haber

Tatilcilere güneş ışınlarından korunmak için hayati öneriler

Uzmanlar, sıcak yaz günlerinde tatilcilere cilde zarar veren güneş ışınlarından korunmak için suya dayanıklı krem, şapka, uzun kollu giysi ve gözlük kullanılması, belirli saatlerde gölgede kalınması gibi hayati önerilerde bulundu. Cildin koruyucu bir organ olduğunu birçok kişinin fark etmediğini belirten uzmanlar, vücudun en büyük organı olan derinin en önemli görevinin, vücudu dış etkenlere karşı korumak olduğunu belirtiyor. Yaşla beraber hücre yenilenmesinin azaldığını ve bu durumun da cildin koruyuculuğunu azalttığına dikkati çeken uzmanlar, tatilcilere ve özellikle yaş alan kişilere, cilt sağlığını korumak için neler yapılması gerektiği konusunda sık sık uyarılarda bulunuyor. Derinin bünyesinde bulunan sinirler, damarlar, kıl yapıları, yağ ve ter bezlerinin çevre sıcaklığı farklı olsa bile vücut sıcaklığını belirli sınırlar içinde tutma gibi duyu fonksiyonlarını yerine getirdiğini kaydeden uzmanlar, "Yaşla beraber hücrelerin yenilenmesi azalıyor ve bu durum da cildin koruyuculuğunu düşürüyor. İlerleyen yaşta kolajen ve elastin gibi esnekliği sağlayan elemanların üretimi azalıyor, derinin nemlenme kapasitesi düşüyor. Bunların sonucunda daha kuru, daha ince, lekeli ve kırışık, kırılgan, darbelere daha az dayanıklı, daha kolay moraran ve daha yavaş iyileşen cilt ortaya çıkıyor" ifadeleriyle tehlikeyi vurguluyor. “Banyoda sıcak sudan kaçının” Dermatoloji Uzmanı Dr. Ferihan Bilgin de, cildi daha fazla kurutmamak için yumuşak temizleyiciler kullanılması, banyoda sıcak sudan kaçınılması gerektiğini belirterek, tatilcilere şu hayati önerilerde bulundu: "Güneşten korunmak için yüz ve açıkta kalan cilde geniş spektrumlu, suya dayanıklı 30 ve üzeri spf faktörlü güneş koruyucu uygulanmalı. Güneş ışınlarının en şiddetli olduğu günün 10.00 - 15.00 saatleri arasında gölge alanlar tercih edilmeli. Gözler yüzde 100 SPF faktörlü güneş gözlüğü ile korunmalı. Aynı zamanda şapka ve uzun kollu kıyafetlerin kullanımı tercih edilmeli."

Sağlıklı cilt için Omega 3, çinko ve E vitamini önerisi Haber

Sağlıklı cilt için Omega 3, çinko ve E vitamini önerisi

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, sağlıklı ve ışıltılı bir cilde sahip olmak, sadece cilde dışarıdan yapılan bakımlar tek başına yeterli değil, aynı zamanda besin tercihleriyle de ilgili.Diyet, cildin içten dışa doğru beslenmesinde önemli bir rol oynuyor. Araştırmalar, tüketilen besinlerin yaygın cilt rahatsızlıklarının gelişiminde ve önlenmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Uzman Diyetisyen Deniz Pirçek, cildin yapısal bütünlüğünü ve biyolojik fonksiyonları yakından etkileyen beslenmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Pirçek, beslenmenin, cildin sağlıklı bir şekilde fonksiyon görmesi, genç ve canlı kalması için temel bir faktör olduğunu belirtti. Sağlıklı bir cilde sahip olmak için vücudun ihtiyacı olan besin ögelerine ilişkin veren Pirçek, şunları kaydetti: "Omega 3 yağ asitleri ciltteki kızarıklık ve tahrişi azaltmaya yardımcı olabilecek anti-enflamatuar özellikleriyle bilinmektedir. Ayrıca cildin esnekliğini korumaktan ve kırışıklıkları önlemekten sorumlu bir protein olan kolajen üretimini de teşvik ederler. Bu sağlıklı yağlar somon, uskumru ve ringa balığı gibi yağlı balıklardan elde edilebilmektedir." Pirçek, E vitamininin, cildi serbest radikallerin neden olduğu oksidatif hasardan korumaya yardımcı olan güçlü bir antioksidan olduğuna vurgu yaparak, cildi zararlı çevresel faktörlerden koruduğunu, cilt hücrelerinin yenilenmesini desteklediğini ve cildi genç ve canlı tuttuğunu aktararak, kuruyemiş ve chia, keten tohumu gibi tohumların E vitamini bakımından zengin kaynaklar olduğunu anlattı. C vitamini kolajen güçlenmesine yardımcı oluyor C vitamininin, cildin elastikiyetini destekleyen kolajen üretiminde hayati rol oynayan bir besin olduğunun altını çizen Pirçek, şu bilgileri paylaştı: "C vitamini aynı zamanda cildin serbest radikallerle savaşmasına yardımcı olan ve cildi güneş hasarlarından koruyan bir antioksidandır. Turunçgiller, meyveler ve yeşil yapraklı sebzeler harika C vitamini kaynaklarından bazılarını oluşturmaktadır. Çinko, cilt sağlığı da dahil olmak üzere çeşitli vücut fonksiyonlarında önemli rol oynayan bir mineraldir. Çinko, kolajen sentezi, doğal iyileşme sürecinin desteklenmesi, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi, enflamasyonun kontrol altına alınması süreçlerinde etkin rol oynamaktadır. Vücudumuza yeterli çinko alımını sağlamak için deniz ürünleri, yağsız et, baklagiller ve fındık gibi gıdaları tükettiğimizden emin olmamız gerekmektedir." Pirçek, bakırın, deride mikro düzeyde hücre oluşumunda, deri proteinlerinin sentezinde ve stabilizasyonunda ve yeni kan damarlarının oluşumunda rol oynadığını belirtti. Klinik çalışmalara bakıldığında, bakırın cildin esnekliğini artırmaya yardımcı olduğu, yüzdeki ince çizgileri ve kırışıklıkları azalttığı ve yara iyileşmesini desteklediği bilindiğini hatırlatan Pirçek, şu önerilerde bulundu: "Bakır, sakatat, kabuklu deniz ürünleri, balık, kabuklu yemişler ve tohumlar gibi proteinli gıdaların yanı sıra tam tahıllar ve çikolatada da yüksek miktarlarda bulunur. Antioksidanlar cildi cilt hücrelerine zarar verebilecek kararsız moleküller olan serbest radikallerin neden olduğu hasardan koruyan bileşenlerdir. Antioksidanlar, serbest radikalleri nötralize eder, erken yaşlanmayı önler, cilt sağlığını ve canlılığını korurlar. Çilek, domates ve yeşil yapraklı sebzeler gibi renkli meyve ve sebzeler mükemmel antioksidan kaynaklarıdır. Sağlıklı ve nemli bir cildin korunması için yeterli miktarda su alınması şarttır. Gün boyu yeterli miktarda su içmek; toksinlerin atılmasına yardımcı olur, besinleri cilt hücrelerine ulaştırır, cildin esnekliğini korur. Araştırmalar su alımını artırmanın ve günde 2 litreden fazla su tüketmenin cilt sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ve bu şekilde cildin hem dış hem iç katmanlarının daha iyi nemlendirildiğini göstermektedir. Karpuz, salatalık ve turunçgiller gibi su bakımından zengin yiyecekler de cildin nemlenmesini desteklemektedir. "

Kışın Su İçmezsek Ne Olur? Uzmanlar Uyarıyor! Haber

Kışın Su İçmezsek Ne Olur? Uzmanlar Uyarıyor!

Uzmanlara göre, kışın su içmemenin olumsuz etkileri şu şekilde sıralanabilir: Dehidrasyon Riski Artar: Soğuk hava, vücudun su kaybını artırabilir. Kışın terleme miktarı azalabilir, ancak solunum yoluyla ve idrar yoluyla su kaybı devam eder. Yetersiz su alımı dehidrasyon riskini artırabilir. Hücrelerin yaşamsal işlevlerini yerine getirmesinde vücudun su dengesinin korunması oldukça önemlidir. Bu dengenin korunmasına "hidrasyon" denir. Vücudun solunum, idrar, ter ve dışkı ile kaybettiği suyu içecekler ve yiyecekler ile yerine koyması ve hidrasyonun sağlanması önemlidir. Bu denge korunamaz ve vücuttan su kaybı gerçekleşirse buna “dehidratasyon” denir ve ileri düzeyde dehidratasyon sağlığı tehdit edebilir. Bağışıklık Sistemini Zayıflatabilir: Su, bağışıklık sistemini destekleyen önemli bir rol oynar. Vücut, enfeksiyonlara karşı direncini sürdürebilmek için yeterli suya ihtiyaç duyar. Kış aylarında bu riski artırabilir. Cilt Problemleri Ortaya Çıkabilir: Soğuk hava, cildin kurumasına ve çatlamasına neden olabilir. Yeterli su tüketimi, cildin nemlenmesine yardımcı olabilir. Su içmemek ise cilt sağlığını olumsuz etkileyebilir. Metabolizma Hızı Azalabilir: Su, metabolizma için kritik bir faktördür. Kışın su içmeme alışkanlığı, metabolizma hızının düşmesine neden olabilir. Bu da kilo kontrolü konusunda sorunlara yol açabilir. Konsantrasyon Problemleri Ortaya Çıkabilir: Su, beyin fonksiyonları için hayati öneme sahiptir. Yetersiz su alımı, konsantrasyon kaybına, hafıza problemlerine ve genel zihinsel performans düşüşüne neden olabilir. Uzmanlar, kış aylarında da yeterli su içmeye özen gösterilmesi gerektiğini vurguluyor. Günde en az 8 su bardağı su içmek, vücudu sağlıklı tutmanın önemli bir adımıdır. Unutmayın, susuz kalmak, vücut sistemlerinin düzgün çalışmasını engelleyebilir ve sağlık sorunlarına davetiye çıkarabilir.

Saç Dökülmesini Tetikleyen Sebeplere Dikkat! Haber

Saç Dökülmesini Tetikleyen Sebeplere Dikkat!

ADANA (İLKHABER)-  Cilt sağlığı kadar saç sağlığı da hem erkekler hem de kadınlar için önem taşımaktadır. Saç sağlığı ile ilgili Medikal Estetik Hekimi Dr.Cenk Gül konu ile ilgili bilgiler verdi. Sağlıklı olan bir saç her ay 1-1.5 cm oranında uzar. Günde 50-100 adet saç teli dökülmesi normaldir ancak aşırı miktarda saç teli dökülmesi oluyorsa bir uzmana başvurulmalıdır. Saç dökülmesini etkileyen birçok vardır. Bunların başında genetik yatkınlık geliyor.Diğerleri ise; stres, tiroid hastalıkları,vitamin eksiklikleri,beslenme şekli, ilaç kullanımı,hormonal değişiklikler, kansızlık, mevsim değişiklikleri, bazı deri hastalıkları, kadınlarda saçı çok sıkı toplama, saç yolma hastalığı, menopoz gibi... Ayrıca hava kirliliği nedeniyle saçlar 3 günde bir yıkanabilir ancak saçı fazla yıkamak saçların yıpranmasına yol açar.Saçların kurumasına ve yıpranmasına karşı ılık suyla yıkanmalı çok sıcak sudan uzak durulmalıdır. Saç dökülmesi kadınlara oranla erkeklerde daha sık yaşanan bir sorundur. Erkeklerde genetik saç dökülmesi ergenlikten, 40 ve 50 li yaşlara kadar herhangi bir zaman diliminde başlayabilir.  Sağlıksız ve dökülen saçlar kişilerde özgüven kaybına neden olabilen bir sorundur.Ancak saç kayıpları çözümsüz değildir. Saç dökülmesinde saç mezoterapisi oldukça sık kullanılan bir tedavi seçeneğidir.Hem kadınlar hem de erkeklerde saç dökülmesi sorunu için uygulanan mezoterapi yöntemi, dökülmeyi engeller, saçları güçlendirir ve sağlıklı şekilde uzamasına yardımcı olur. Saçkıran, kellik ve saç dökülmesi gibi problemlerin tedavisinde kullanılan mezoterapi, içerisinde çeşitli besin ögelerinin yani vitamin, mikro elementler ve besleyici enzimlerin olduğu etkili bir karışımdır. Bu karışım enjektör yardımıyla saç derisine enjekte edilir ve hücre metabolizmasının hızlandırılmasını sağlayarak, saç derisindeki kan dolaşımını artırır.Mezoterapi iğnesi ilaç enjeksiyonu saç derisinin 2-3 mm altına yapılır.Kişiden kişiye değişiklik gösteren saç mezoterapisi tedavisi süresi 3 ila 10 seans arasında yapılmaktadır. Diğer bir tedavi yöntemi, kişinin kendi kanından elde edilen PRP (Platelet Zengin Plazma) tedavisi, kanın özel bir işlem ile plazmasının ayrıştırılarak, vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir. Elde edilen plazma büyüme faktörlerinden oldukça zengindir. Saç dökülmesi ile mücadelede en yeni yöntem ise otolog mikro greft işlemidir. Doku rejenerasyonunda, kılcal damar ve doku yenileme terapisine dayanan yeni bir tekniktir. Bu teknikte, saçlı derinin ve dokuların yenilenmesi için ''Kişinin kendi (otolog) hücrelerinden oluşan bir doku süspansiyonu'' kullanılır.Uygulamada, hastaların kulak arkası bölgesinde bulunan sağlıklı saçlı deriden toplanan hücreler işlemden geçirilerek tekrar saçlı derinin bütününe enjekte edilir ve böylece uygulama yapılan bölgede progenitor (öncül) hücrelerin sayısının artışı sağlanır. Bu yöntemler aynı zamanda saç ekimin öncesinde veya sonrasında uygulamayı desteklemek ve verimi arttırmak için başvurulan yöntemlerdir.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.