SON DAKİKA

#çiftçi

İLKHABER-Gazetesi - çiftçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, çiftçi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gürer: Türkiye, kuraklık riskiyle karşı karşıya, tarım sektörü ciddi sorunlarla boğuşuyor Haber

Gürer: Türkiye, kuraklık riskiyle karşı karşıya, tarım sektörü ciddi sorunlarla boğuşuyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu kuraklık riskine dikkat çekerek, tarım sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Gürer, “Ülkemiz ciddi bir kuraklık riski ile karşı karşıyadır. Ürün üretiminin yanında, meraların ot varlığı da kuraklıktan etkilenebilir. Bu durum yem fiyatlarının artışına ve üretim veriminde düşüşe yol açma riski taşımaktadır” dedi. “Enflasyon karşısında çiftçi korunmalı!” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçinin üretim tercihini belirlerken alıştığı ürünü, önceden bildiği ürünü şartlar ne olursa olsun sürdürmek istediğini belirterek, “Çiftçilerimizin yüzde 74'ü bu bağımlılığına devam etmektedir. Yüzde 30'u alıcısı çok, satışı hızlı üründe; yüzde 30'u fiyatının yükseleceği tahmin edilen ürünü ekmekte karar kılmaktadır. Az su isteyen ya da kuraklık dikkate alınarak ekim yapan çiftçi sayısı yüzde 28'lerde kalmaktadır. Bu da kuraklık sürecinin doğru yönetilemediğini göstermektedir. Şeker pancarı gibi yüzde 57 sözleşmeli ekilen ürün, on çiftçiden ikisinde rastgele bir durumdur. Çiftçi için girdi maliyetine; iklimsel problemler, tarımsal hastalık ve zararlılar, sulama suyu yetersizliği, işçi sorunu, ürün pazarlaması, kredi geri dönüş sorunu eklenmiştir. Bitkisel üretim, bölgeler ve ekolojik şartlar değerlendirilerek yapılmalıdır. Bu, daha çok verim, daha az masraf ve daha az israf demektir. İklim şartları ve toprak özelliğine göre ekim-dikim planlamaları yapılmalıdır. Ürünler için taban fiyatı uygulamasına dönülerek, girdi maliyeti göz önüne alınmalı ve alım fiyatı değil, taban fiyat uygulanmalıdır. Hasat zamanında enflasyon farkı gözetilerek, çiftçi enflasyon karşısında korunmalıdır. Gıda tedarik zincirinde oluşan sorunlar, küresel iklim değişikliği ve beklenmeyen afetler, başta gübre olmak üzere tarımsal girdilerde oluşan sorunlar, sürdürülebilir üretim ve erişilebilir gıda için çok ciddi yapılanmalara geçilmesini zorunlu kılmaktadır” diye ifade etti. “Tarımda girdi maliyetleri çiftçiyi zorluyor!” Tarım sektörünün girdi maliyetleriyle mücadele ettiğini belirten  Ömer Fethi Gürer, şunları kaydetti: “2020 yılı amonyum sülfat gübre ton fiyatı 1.100 TL iken, şu anda 11.000 TL’den işlem görmektedir. DAP gübre 2020 yılında 2.140 TL/ton fiyat iken, 26.000 TL/ton işlem görmektedir. Üre gübre 2020 yılında 1.860 TL iken, 19.500 TL/ton işlem görmektedir. 20-20 gübre 2020 yılında 2.140 TL/ton iken, şu anda 17.200 TL/ton’dan işlem görmektedir. Gübre ve yem fiyatları yurt dışından geldiği için dövize bağlıdır. Döviz fiyatlarındaki hareketlenme, fiyat artışlarını da beraberinde getiriyor. Böyle olunca, hayvancılığın yüzde 70'i yemle yapıldığı için dövizdeki artış yeme yansıdığı zaman, hayvancılık yapanların yem alabilme olanağı sınırlı hâle geliyor. 50 kilogramlık süt yemi, 700 lira civarında bir fiyatla işlem görüyor. Gübrede de benzer durum yaşanmaktadır. Gübre fiyatları arttıkça daha az gübre kullanılmak zorunda kalınıyor. Gübre azaldıkça da verimli üretim düşüyor. Türkiye'nin bazı ürünlerde arz açığı devam ediyor. Bakanlığın belirlemesine göre, 21 üründe arz açığı var. Arz açığı olan ürünlerin bir de gübreden dolayı verim kaybı yaşandığında, ithalata yönelik ihtiyaç daha fazla olacak. Dünya genelinde gıda tedarik edilebilen ülkelerin içinde bulunduğu koşullarda, özellikle kuraklık, küresel iklim değişikliğinin yarattığı sorunlarla dışarıdan ürün getirmekte problemler yaşanabileceği gibi fiyatlarda da artışların ortaya çıkması olası.  Türkiye'nin öncelikle stratejik ürün dediğimiz buğday gibi, bitkisel hamlığın oluşumuna vesile olan ayçiçek gibi belli ürünlerde daha öncelikli politikalar oluşturulması ve bu açığın ortaya çıkmasını önleyici tedbirler alınması gerekiyor. Özellikle mazottaki fiyat artışları çiftçiyi doğrudan etkiliyor. Yine 2025 yılına ait Cumhurbaşkanlığı yıllık programında, bu yıl için çiftçiye ayrılan 20 milyar liralık bir mazot desteği var. 3,5 milyar litre mazot kullanıldığı düşünüldüğünde, tarım kesiminde çiftçilere verilen bu destek yerine ÖTV ve KDV kaldırılsa—ki bu tutar 60 milyar civarında—çiftçinin kullandığı mazotun vergisi kaldırılmış olur. Çiftçiye bu anlamda daha doğru ve gerçekçi bir destek verilmiş olur.”  “Tarımdaki sorunlar gıda güvenliğini tehdit ediyor” Ömer Fethi Gürer, 2024 yılında yaşanan sorunların, çiftçilerin üretim tercihlerinde köklü değişikliklere neden olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Tarımın içinde bulunduğu koşullarda, çiftçiler bu yıl üretimlerinde tercihlerinde değişiklik yapma yoluna gitmişlerdir. Çukurova bölgesindeki don olayları gibi etkenler, üretim süreçlerini olumsuz etkilemiş ve bazı ürünlerde piyasaya arz sorunu yaratmıştır. Erkenci patatesin çıkışı gecikecek, narenciye ürünlerinde ise özellikle limon başta olmak üzere, birçok üründe problemler yaşanacaktır. Son beş yılda, erkenci ürünlerde yaşanan sorunlar hem fiyat dalgalanmalarına hem de çiftçilerin bekledikleri verimi alamamalarına yol açtı. İklim değişikliği ve coğrafyadaki olumsuzluklar üretimi zorlaştırıyor. Bu nedenle tarıma yönelik mutlaka planlama yapılmalı ve öngörülebilir bir üretim sağlanmalıdır. Aksi takdirde önümüzdeki süreçte gıda güvenliği ile ilgili ciddi sorunlar yaşanacaktır.” “Türkiye’nin su kaynakları verimli kullanılmalı” Türkiye'nin su fakiri bir ülke olduğunu vurgulayan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, suyun verimli kullanımının önemine dikkat çekti. "Su, verim demektir, su üretim demektir. Girdi maliyetlerinin arttığı bu dönemde, suyun tarımla buluşturulması, üreticinin maliyetlerini kısmi olarak azaltacaktır" dedi. Özellikle gri suyun ve boşa akan sulardan elde edilecek suyun Anadolu topraklarına yönlendirilmesi gerektiğini belirtti. Gürer, "Konya Ovası, Niğde, Aksaray, Konya ve Kırşehir gibi bölgelerde, yeraltı ve yer üstü sularının tarıma kazandırılması için gerekli adımların hızla atılması gerekmektedir. Akkaya Barajı, 1996 yılında yapılmış olmasına rağmen hala kapalı sisteme alınmamıştır. Kapalı sisteme geçildiğinde bu barajın suyu daha verimli kullanılacak, buharlaşma engellenecek ve daha fazla verim elde edilecektir. Türkiye genelinde kapalı sisteme geçilmeli ve modern sulama yöntemleri, yağmurlama ve damlama sulama gibi verim artırıcı politikalar uygulanmalıdır" şeklinde konuştu. “Gıda fiyatları ve üretim krizi derinleşiyor” Ömer Fethi Gürer, tarımdaki en büyük sorunlardan birinin de gıda fiyatlarındaki artış olduğuna dikkat çekerek, "Bugün gıda ürünlerine erişim sorunu yaşanıyor ve fiyat artışları yaşanıyor. Bu, önümüzdeki dönemde daha büyük bir sorun haline gelebilir. Tarımda doğru planlama yapılması, çiftçilerin eğitilmesi ve girdi maliyetlerinin sübvanse edilmesi gerekir. Geçtiğimiz yıl, iklimin bir ay öne gelmesiyle birlikte, tarımda ilaçlama başta olmak üzere birçok sorun derinleşti ve ağırlaştı. Üretim kayıpları yaşandı, pazarlama sorunu nedeniyle ise israflar oldu. Planlama ve öngörülebilir bir tarım politikası, kamu kaynaklarının doğru kullanılması ve üreticinin eğitimine yönelik adımlar atılmalıdır" dedi. Ömer Fethi Gürer, bu önemli sorunların çözülmesi için acilen harekete geçilmesi gerektiğini ve hükümetin kâğıt üzerindeki çözümleri pratiğe dökerek, çiftçilerin yaşadığı zorlukları hafifletmek için hızla adım atması gerektiğini ifade etti.

Hatay’da domates fiyatı tarla ile market arasında 2 kat fark ediyor! Haber

Hatay’da domates fiyatı tarla ile market arasında 2 kat fark ediyor!

Hatay’ın Samandağ ilçesinde serada yetiştirilen domatesin tarladaki fiyatı 28 TL olarak belirlenirken, marketlerde aynı ürünün fiyatı 60 TL’ye kadar çıkıyor. Üreticiler, tarlada hasat edilen domatesin fiyatının marketlerde iki katına çıkmasını eleştirerek, bu durumun hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkilediğini belirtiyor. Özellikle, geçtiğimiz günlerde yaşanan don afeti sonrası fiyatların arttığını ifade eden çiftçiler, fiyat farkının denetlenmesini ve tüketiciye daha uygun fiyatlarla ürün sunulmasını talep ediyor. Don Afeti Sonrası Fiyatlar Arttı Hatay’ın Samandağ ilçesinde serada domates yetiştiren çiftçi Ruhi Yapıcı, yaşanan don afeti sonrası domatesin tarladaki fiyatının 28 TL ile 30 TL arasında değiştiğini ancak marketlerde fiyatların 2 katına çıktığını ifade etti. Yapıcı, "Domatesin fiyatı marketlerde 60 TL civarına kadar çıkıyor. İstanbul’daki marketlerde ise bu fiyat 100 TL’ye kadar yükseldi. Bu durumun çiftçi ve tüketici açısından olumsuz olduğunu düşünüyoruz. Bizim emeğimiz var, ancak bu fiyat artışı, tüketiciyi de mağdur ediyor. Üretici olarak biz de zor durumda kalıyoruz" diye konuştu. Tüketiciler Fiyat Artışından Şikayetçi Tüketicilerin, market fiyatlarının yüksekliği nedeniyle domates alımında zorluk yaşadığını belirten Yapıcı, "Tüketici alacağı bir kiloyu yarım kiloya düşürüyor. Bu durumda en çok zararı tüketici ve üretici görüyor, tüccar ise kar etmeye devam ediyor" dedi. Üretici Tüccar Arasındaki Fark Büyüyor Tarlada domatesin kilogram fiyatı 28 TL olmasına rağmen marketlerdeki fiyat farkı, çiftçilerin emeğini karşılamıyor. Çiftçiler, fiyat artışlarının sebeplerinin denetlenmesi gerektiğini ve tüketicilerin daha uygun fiyatlarla ürün alabilmesi için adımlar atılması gerektiğini vurguluyor.

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Özkan: Çiftçilerimizin yanındayız Haber

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Özkan: Çiftçilerimizin yanındayız

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü  Uğur Erdem ve  Bakanlık Genel Müdür Yardımcısı Ergin Toprak, Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Nuri Kökçüoğlu, KTV şube müdürü Tuğçe Gülşen Erbaş, Bitkisel Üretim Şube Müdürü Osman Nuri Cerit, Seyhan Ziraat Odası’nı ziyaret ederek, Başkan Yaşar Özkan’la birlikte, geçtiğimiz günlerde Adana’da hava sıcaklığının -8 dereceleri görmesinden dolayı, Çukurova  çiftçisinin görmüş olduğu zararları masaya yatırıp, çiftçileri rahatlatan açıklamalarda bulundular. "Bakanlık çiftçinin yanında" Adana’da çiftçilerin önceki günlerde yaşamış olduğu doğal afetten dolayı görmüş olduğu zararları yerinde görüp incelemek için Adana ve civar illere gelen Uğur Erdem, sorunları Seyhan Ziraat Odası Başkanı Özkan’dan dinledikten sonra, kamuoyuna yönelik yapmış olduğu açıklamasında şunları söyledi: “Yerinde yapmış olduğumuz incelemelerde, Adana, Hatay ve Mersin ilimizin  bir kısmının da yaşanan afette ciddi zararlar  görmüş olduğunu tespit ettik. Yaşanan olayda çiftçilerimizin görmüş olduğu zararların bir kısmı, her afette olduğu gibi devletimiz tarafından karşılanacaktır.  Şu anda eksperlerimiz durum tespiti için arazideler. Bakanlığımız, zarar gören çiftçilerimizin yanında yer alacaktır.” “Çiftçilerimizin yarasını el birliği ile saracağız” Seyhan Ziraat Odası Başkanı Yaşar Özkan, “ Devletimiz ve ilgili birimleriyle birlikte, Seyhan Ziraat Odası olarak, bizlerde Çukurovalı çiftçilerimiz için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yaşanan afette zarar görmüş  çiftçilerimiz endişe etmesinler, yaşanan afette görmüş olduğunuz zararların yarasını el birliğiyle saracağız” şeklinde konuştu.

Gürer: Traktörüne haciz gelen çiftçi, toprağını nasıl sürecek? Haber

Gürer: Traktörüne haciz gelen çiftçi, toprağını nasıl sürecek?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün içinde bulunduğu ekonomik krize dikkat çeken çarpıcı verileri kamuoyuyla paylaştı.  2025 yılının ilk üç ayında icra yoluyla satışa çıkarılan traktör sayısının 111’e ulaştığını belirten Gürer, çiftçilerin borç yükü nedeniyle üretim araçlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.  Türkiye’deki traktör filosunun giderek yaşlandığını da ifade eden Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin üretim araçlarını koruyabilmesi için TBMM’ye “Traktörlerin haczedilememesi” yönünde kanun teklifi sundu. “Çiftçilerimiz üretimin temel taşıdır, traktörler ise onların can damarıdır” dedi. “Çiftçiler için 2024 kara bir yıl oldu” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2024 yılı, çiftçilerimiz için kara bir yıl oldu. Çiftçilerimiz borçlarını ödeyemedi. Ödeyemeyince traktörler icra yoluyla satışa çıkarılmaya başlandı. 2025 yılının ocak ayında icra daireleri tarafından ihale yoluyla satışa çıkarılan traktör sayısı 27 iken, bu rakam şubat ayında 47’ye yükseldi. Mart ayında ise 37 traktör daha satışa çıkarıldı. Bu rakamlar, çiftçilerin artan borç yükü ve ekonomik zorluklar nedeniyle tarım araçlarını kaybetmeye başladığını gösteriyor. Çiftçilerimizin traktörü olmazsa, üretim yapmakta zorlanacaklar” diye ifade etti. “Traktör lastiği bile alamayacak duruma gelen çiftçiler var” Türkiye’deki traktör filosunun yaşlandığını da belirten CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2024 yılı itibarıyla Türkiye’deki toplam traktör sayısı 1.598.659 olarak kaydedilirken, TÜİK verilerine göre bu traktörlerin yaş ortalaması 24,5’e ulaştığını ve bu rakamın tarım araçlarının yenilenme hızının yavaşladığını gösterdiğini belirterek şunları söyledi:  “Ülkemizde ÇKS'ye kayıtlı çiftçi sayısı 2.300.000. Buna karşılık traktörü olan çiftçi sayısı 1 milyon 600 bin. Kamu kuruluşlarını da düşersek, 1.300.000 civarında, çiftçilerimizin kullandığı traktör var. Yani çoğunluğu traktörlerini değiştiremiyor. Sadece %50'sinin yeni traktörü var. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de traktörlerin yaş ortalaması 2015 yılında 22,9 iken, 2024 yılı sonunda 24,5’e yükselmiştir. Bu durum, traktörlerin yaş ortalamasının giderek arttığını ortaya koymaktadır. Mekanik ömrünü tamamlayan traktörlerin verimliliği düşerken, bakım masrafları, yedek parça giderleri ve mazot giderleri artmaktadır. Bu da çiftçiye ek giderlere neden olmaktadır. Lakin, traktör lastiği alamayacak duruma düşen çiftçiler dahi var.” “Traktörünü alan, tarlasını sattıran çiftçiye borcunu nasıl ödeteceksiniz?” CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekmek ve tarım araçlarının korunmasını sağlamak amacıyla TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi verdi. Gürer’in teklifi, çiftçilerin temel üretim araçları olan traktörlerin haczedilmesini engellemeyi amaçladığını belirtti. Gürer, “Halihazırda çiftçilerin bankalara olan kredi borcu 868 milyar lira, çiftçilerin borçlarının en az iki yıl ötelenmesi ve faizlerinin silinmesi içinde kanun teklifi vermiştim. Bu sefer de borçları nedeniyle traktörlerine icra yoluyla el konulmasını önlemek amacıyla sunduğumuz bu kanun teklifi, temel olarak çiftçilerin üretim süreçlerinden kopmadan faaliyetlerini sürdürebilmelerini sağlamayı hedeflemektedir. Aksi takdirde, çiftçilerin tarlalarını veya hayvanlarını satmak zorunda kalması kaçınılmaz hale gelebilir. Çiftçilik faaliyetlerinin sürdürülebilirliği açısından, üretim araçlarının ve tarımsal varlıkların çiftçilerin mülkiyetinde kalması büyük önem taşımaktadır. Mustafa Kemal Atatürk döneminde çıkarılan kanunla çiftçilere ait ekipmanlara, icra yoluyla el konulamıyordu. Ancak son yıllarda, banka avukatlarının bulduğu yöntemlerle traktörler de icra yoluyla satışa çıkarılmaya başlandı. Çiftçi üretimin içinde kalsın, tarlasını ekebilsin, borcunu ödesin. Traktörünü aldınız, tarlasını sattınız, bu çiftçi borcunu nasıl ödeyecek? Eğer üretim olmazsa, ilerleyen süreçte gıdada sorunlar artabilir. 21 üründe arz açığımız varken, bir de çiftçimizin üretimini sağlayan traktörleri icra yoluyla satılmasın” şeklinde konuştu. “Türkiye’nin dört bir yanında çiftçilerin traktörleri icra yoluyla satılıyor” Gürer, “Traktörler, Sulh Hukuk Mahkemeleri Satış Memurluğu ve İcra Dairelerinin kararları doğrultusunda satışa çıkarılmaktadır. Satışa çıkarılan traktörlerin bulunduğu bölgeler, genellikle küçük aile işletmelerinin yoğun olduğu ve ülkemizde önemli tarımsal üretim yapılan alanlardır. Kocaeli, Bursa, Antalya, Niğde, Aydın, Aksaray, Çorum, Sakarya, Uşak, Bilecik, Burdur, Kırşehir, Erzurum, Edirne, Nevşehir, Düzce illeri ile Mengen, Gönen (Balıkesir), Alaşehir, Ödemiş, Ayvalık, Gümüşhacıköy, Akhisar, Turgutlu, Bünyan, Ezine, Mucur, Nizip, Polatlı, Mustafakemalpaşa, Zara, Zile, Soma, Dikili, Manyas, Çeşme, Ereğli (Konya), Silivri, Çine, Gediz, Kaş, Erbaa, Karacabey, Cihanbeyli, Savaştepe, Bodrum, Çivril, Bozdoğan, Kadirli, Eğirdir, Edremit, Yerköy, Ünye, Lapseki, Nusaybin, Keşan, Dinar, Sandıklı ve Simav” dedi.

Barut: Zirai don felaketi çiftçiyi vurdu, acil eylem planı şart! Haber

Barut: Zirai don felaketi çiftçiyi vurdu, acil eylem planı şart!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, Doğu Akdeniz'de yaşanan zirai don felaketine karşı acil eylem planının hayata geçirilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na Meclis Araştırması önergesi sundu. Önergenin ayrıntılarını paylaşmak üzere Genel Kurul'da kürsüye çıkan Barut, iktidar partisi milletvekillerinin oturuma ilgi göstermemesine tepki gösterdi. Yaşanan sorunları anlatan Barut, "Ne yazık ki içimiz kan ağlıyor; ülke tarımı çöküyor, çiftçilerimiz ise feryat ediyor. Halkımız ise ucuza ekmekten ete hiçbir gıda ürününü alamıyor, açlık ve yoksulluk düzeni ocaklarımızı söndürüyor. Tüm bunların yanında, artan maliyetlerden ürününün para etmemesine kadar sayısız sorunla boğuşan çiftçilerimizi bir de zirai don felaketi vurmuştur. Adana'dan Mersin'e, Hatay'dan Osmaniye'ye kadar Akdeniz Bölgesi'ndeki don afeti, üreticilerimize büyük bir darbe indirmiştir" dedi. “Zirai don felaketi tarımı ve ekonomiyi vurdu” Ayhan Barut, "Ekili ve dikili alanlarda oluşan zirai don felaketiyle, şu elimdeki resimden de görüleceği gibi domatesten patatese, maruldan karpuza, narenciyeden nektarine ve sert çekirdeklilere kadar tüm ürünlerde çok ciddi kayıplar oluştu. Bölgelerimize göre değişmekle birlikte eksi 10 dereceye kadar düşen hava sıcaklığından, maalesef yetişen ürünler yerle bir oldu ve tümüyle üreticilerimiz zarar gördü; aslında tarımsal üretim neredeyse başlamadan bitmiş oldu. Yaşanan bu vahim olay ise çiftçilerin ocağına ve yüreğine âdeta ateş düşürdü. Yaş sebze, meyve ve turunçgil deposu da sayılan Doğu Akdeniz Bölgesi'ndeki bu felaketin aslında yalnızca tarıma ve çiftçiye değil aynı zamanda ülke ekonomisine de büyük zararları oldu çünkü bu durum üreticilerimizi ve tüketicilerimizi mağdur edecektir. Don felaketinden dolayı tarla ve bahçelerinde ürün kalmadı; bu durumda rekoltede ciddi kayıplar yaşanacaktır, ülkemizin de gıda egemenliğini riske sokacaktır. Çiftçi ürününü yetiştirip piyasaya sunamazsa insanlar ne yiyecek? Binbir zorlukla eğer bu ürününü üretirse, geç kaldığında, bu sefer de soframıza pahalı gelecek. Kim nasıl alacak, kim nasıl tüketecek? Bu sorunlar çözülmeli, bunlara da çözüm bulmak zorundayız” diye ifade etti. Ayhan Barut’tan tarım için acil seferberlik çağrısı Ayhan Barut yaşanan felaketin ardından çözüm adına önerilerini şu şekilde sıraladı: "Bu felaketin aşılması ve oluşan yükün altından kalkılması için ulusal boyutta bir seferberlik ilan edilmeli, çözüm adına da acil eylem planı hazırlanmalıdır. Ben buradan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'ya sesleniyorum, kendisini acilen bölgeye davet ediyorum. Çiftçilerin yanında yer almasını, acılarını paylaşmasını, yaralarının sarılmasını, çiftçiyi ve üreticiyi ayağa kaldırmasını bekliyoruz. Ey iktidar temsilcileri, çiftçilere 'TARSİM sigortası yapın, don kırıcı pervaneler kullanın, sulama sistemlerini çalıştırın' demekle olmuyor. Bunu bu şekilde üstünüzden atamazsınız çünkü TARSİM işlevsiz hâlde. TARSİM'in işlevli hâle getirilip tüm çiftçilerimizi kapsaması için sizler adım attınız mı? Don kırıcı pervanelerin maliyetleri maalesef uçup gitmiş. Yek ekmeğe muhtaç olan çiftçimiz nasıl don pervanesini elde edecek? Yine, kapalı basınçlı sulama sistemini hayata geçirdiniz mi de şimdi çiftçilere bunu öneriyorsunuz?" “Çiftçimiz felaketler karşısında yalnız bırakılmamalı” Çözüm bekleyen çiftçilerin taleplerini sıralayan Barut, şunları söyledi: "Son dönemde özellikle küresel ısınmadan kaynaklı bazen sıcak, bazen kuraklık, bazen sel, bazen de don felaketleri nedeniyle çiftçimiz, üreticilerimiz perişan olmuştur. Zaten yeterince desteklenmeyen, hak ettiği ilgi ve önemi görmeyen çiftçilerimiz, tarımımız bu yükün altından kendi başına kalkamaz. Önerilerimiz: Bir, başta Doğu Akdeniz Bölgesi olmak üzere don felaketinden etkilenen bütün bölgelerin afet bölgesi ilan edilmesini istiyoruz. İki, üreticilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine, Ziraat Bankasına ve diğer özel bankalara olan tarımsal kredi borçlarının en az iki yıl ertelenmesini talep ediyoruz. Üç, çiftçi zararlarının doğru ve hızlı bir şekilde tespit edilip hemen karşılanmasını, çiftçilerimizin de tarım alanlarını yeniden ekip dikmeleri için bir ilave faizsiz kredi, destek ve teşvik verilmesini talep ediyoruz. Yine, TARSİM uygulamasının baştan sona çiftçi ve tarım lehine düzenlenmesini ve yenilenmesini talep ediyoruz. Son olarak da, zarar gören ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle tarım sigortası yaptırmamış üreticilerimizin de unutulmamasını talep ediyoruz." MHP ve AKP oylarıyla reddedildi Ayhan Barut'un sunduğu önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.  

Ayhan Barut, tarım politikalarını eleştirerek çiftçiye destek çağrısı yaptı Haber

Ayhan Barut, tarım politikalarını eleştirerek çiftçiye destek çağrısı yaptı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, tarımsal üretim, çiftçi sorunları ve köylerde hızla yükselen çiftçi yaş ortalamasının çok ciddi krize yol açtığını söyledi. Tarımın stratejik öneminden söz edip gereken destek verilmediği için çiftçilerin tarımdan hızla uzaklaştığını, genç çiftçilerin köylerden çıkıp şehirlerde ucuz işgücü olarak çalıştığını vurgulayan Barut, "Alın teriyle üreten ancak emeği heba edilen köylülerimizin, ağır maliyet yükü altında feryat eden çiftçilerimizin, ürettiğinden kazanamadığı için kırsaldan uzaklaştırılan üreticilerimizin, köylerimizdeki artan yaş ortalamasına ilişkin problemlerin ve AKP eliyle bitirilen tarımdaki sorunların mutlaka çözülmesi gerekiyor" dedi. "Çözüm bulunmazsa köylerde çiftçilik yapacak kimse kalmayacak”  TBMM Genel Kurulu'nda İYİ Parti Grubu'nun kırsaldaki tarımsal nüfusun hızla yaşlanmasına yönelik önergesi üzerine CHP Grubu adına söz alarak kürsüye çıkan Ayhan Barut şunları söyledi: "Tarım tüm dünyada stratejik bir öneme sahipken maalesef ülkemizde gerekli desteği ve önemi görmüyor. Ülke tarımında girdilerin yüksekliğinden ithalata, desteklerin yetersizliğinden arazilerin küçük ve parçalı olmasına kadar çok sayıda sorun varken aslında bir başka önemli sorun ise çiftçi nüfusunun hızla yaşlanması ve gençlerin de hızlı bir şekilde tarımdan uzaklaşmasıdır. Neden köyler boşalıyor? Neden çiftçilerimiz hızlı bir şekilde köylerini terk ediyor? Çünkü AKP'nin uygulamış olduğu yanlış tarım politikası köylülerimizi, çiftçilerimizi ve gençlerimizi tarımdan uzaklaştırıyor. Çiftçilerimize ve gençlerimize başka bir çözüm yolu bırakmıyorlar. Bu acı tablo da tarımda alarm zillerinin çaldığının göstergesidir. Eğer böyle giderse uzun yıllar neticesinde köylerde çiftçilik yapacak kimse kalmayacak." "Türkiye'deki kayıtlı çiftçilerin yaş ortalaması 58" Ayhan Barut, "2014'ten 2024 yılına kadar geçen zamanda, yani on yılda yaklaşık 850 bin köylü, ayrıca da genç çiftçilerimizden ise her 100 kişiden 20 kişisi tarımı bırakıyor, köylerini terk ediyor ve şehirlere göçüyor. Halihazırda ise Türkiye'deki kayıtlı çiftçilerin yaş ortalaması 58'dir; eğer bunun içerisine erkekleri de hesaplarsanız yaş ortalaması çok daha fazla oluyor. Köyleri terk eden genç çiftçilerimiz kentlerde ucuz işgücü olarak çalışıyor; hem kırsalda hem şehirde dengeler bozuluyor. 2007 yılında kırsalda 35 yaş altındaki nüfus yüzde 60'ken bugün gelinen oran yüzde 45'lere inmiştir" diye ifade etti. "Çiftçilere verilen destekler yetersiz" Barut, "Çiftçinin kızını almak ve oğluna kız vermek için herkes adeta yarışırdı, ayrıcalıklı davranırdı. Bugün gelinen noktada ise çiftçi bile çiftçinin oğluna artık kız vermekten kaçıyor. IPARD denilen bir kurum var, buradan destekler veriliyor. Genç ve kadın çiftçileri önceleyen bir destek ve hibe programı ancak bazı destekler merkeze çekilmiş durumda, gençlere ve köylere yeterli destekler verilmiyor. Kaynaklar amaca uygun ve fonksiyonel olarak kullanılmıyor. Son açıklanan hayvancılık desteği ise maalesef çok yetersiz" şeklinde konuştu. "Üreticilere destek verelim, tarımda krizi ortak akılla çözelim" Yaşanan sorunlara dikkat çeken Ayhan Barut şunları söyledi: "Çözüm için gelin, acil bir eylem planı hazırlayalım. Genç çiftçiler için kırsalda eğitim, sağlık ve sosyal yaşam alanlarına ilişkin sorunu giderelim. Gençlerimizin köyde kalmasını sağlayacak sosyal donatılara, kültürel ağırlıklı politikalara ağırlık verelim. Ayrıca tarımsal üretimi ve üretici köylüleri, gençleri gözeten, onları köylerinde, yaşam bölgelerinde tutacak politikaları hep birlikte belirleyelim. Bitkisel ve hayvansal üretim teşviklerini artıralım. Tarımdaki üretim maliyetleri, SGK primleri ve mazottaki vergilere kadar her şeyi asgari düzeye indirgeyelim. Üreticilerimize gereken destek verilsin. Kırsalda, insanlarımız köylerinde rahat yaşasın ki üretsin, mutlu olsun. Gelin, hep birlikte seferber olalım. Her geçen gün büyüyen bu krizi, ortak akılda buluşup çözelim."  

Gürer: Tarım sektöründeki sorunlara çözüm için somut politikalar geliştirilmeli Haber

Gürer: Tarım sektöründeki sorunlara çözüm için somut politikalar geliştirilmeli

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, ülke tarımındaki sorunlara dikkat çekerek çözüm önerilerini dile getirdi.  Gürer, “Ülkemizde tarımsal sorunlar bitmiyor. Çiftçi sayımız azalıyor, köy okulları boşaldı. 18 bin köyden 6 bini artık köy okulsuz kaldı. Kırsala geri dönüşün yolu açılmazsa tarımda sorunlar daha da artacak” dedi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Tarımda 21 ürün grubunda arz açığımız var. Bu açığın kapatılmaması, önümüzdeki süreçte daha ciddi problemlere neden olacak. Gıdaya verilen önemin tarım üzerinden geçtiği unutulmamalı. Çok güzel evleriniz olabilir, silah konusunda güçlü bir ülke olabilirsiniz ama gıda sorunuzu çözemezseniz ne savaşlar kazanılır ne de yaşam sürdürülebilir” şeklinde konuştu. “TİGEM ve TMO çiftçi için politikalar geliştirilmeli” Ömer Fethi Gürer, tarımsal desteklerin yetersizliğini eleştirerek, kamu kuruluşlarının çiftçiye destek olması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “TİGEM, Et ve Süt Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi gibi kamu kuruluşlarının çiftçinin yanında duracak politikalar geliştirmesi lazım. Kamu olmadan bu işlerin düzelmeyeceği artık görülüyor. Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre milli gelirin yüzde biri oranında destek çiftçiye verilmesi gerekiyor. İki yılda 800 milyar bütçeden ayrılması gereken tutar ayrılmadı. Ziraat Bankası’nın tekrar çiftçi kuruluşu olması şart. Üretimde planlama önemli. Bir yıl önceden hangi bölgede hangi ürünün yetiştirileceği, ne kadar suya ihtiyaç olduğu belirlenmeli. Suyun az olduğu bölgelerde uygun olmayan ürünlerin yetiştirilmesi engellenmeli. Bu planlamalar kağıt üzerinde kalmamalı, somut adımlar atılmalı.”  “TMO alım fiyatı enflasyon altında kalmamalı” Gürer, “Düşük alım fiyatlarından dolayı çiftçi topraktan uzaklaşıyor. 2024 yılında yalnızca hububatta 3 milyon 200 bin ton üretim düşmesi yaşandı. Bu yılki rekoltelerde düşüş yaşanmaması için çiftçiye yeterli desteğin verilmesi gerekirdi ama yine verilmedi. Bu yıl kamunun alım fiyatları çiftçi için önemli olacak. Mayısta buğday için TMO açıklayacağı alım fiyatı enflasyon altında kalmamalı ve girdi fiyatları ile makul kar saptanıp çiftçi mağdur olmayacağı fiyat belirlenmelidir. Yalnızca küçük aile tipi işletmelere verilecek destek, Türkiye’nin tarım sorunlarını çözmeye yeter. Ancak ithalatçı, rantçı, aracı ve yandaş kayırmacı anlayışı terk edilmeli. Tarım kesimi desteklenmeli, üretilen ürünler israf edilmeden değer bulmalı. Girdi maliyetleri artıyor. Bu nedenle de gıda da fiyatlar zor düşer. Girdi maliyetleri düşürülmesi sağlanmalıdır” dedi. “Tarımdaki sorunlar çözülebilir”  Son olarak, tarıma yapılan yatırımların artırılması ve Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini ifade eden Ömer Fethi Gürer, tarımın ülke geleceği için vazgeçilmez bir alan olduğunu belirterek şunları söyledi: “Tarım geleceğimizdir. Gıda olmadan yaşam olmaz. Üreticinin, çiftçinin ve besicinin bu alanda varlığını sürdürebilmesi sağlanmalı. Tarımın sorunları çözülebilir ama bunun için iktidar tarafından çiftçiden yana politikalar geliştirilmesi gerekir.22 yıl ülkeyi yöneten AKP iktidarı nihayet planlamadan söz etmeye başladı. Tarım sayımı da bir an önce tamamlanıp doğru veriler açıklanmalıdır. Gerçeği görmeden tarımda sorun çözülemez.” 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.