TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

# Beyin Kanaması

İLKHABER-Gazetesi - Beyin Kanaması haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Beyin Kanaması haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana'da halı saha maçında kafasını vurup beyin kanaması geçiren Hasan Karakuş sağlığına kavuştu Haber

Adana'da halı saha maçında kafasını vurup beyin kanaması geçiren Hasan Karakuş sağlığına kavuştu

Adana'da halı sahada röveşata atmaya çalışırken kafasını zemine vurduktan sonra beyin kanaması geçiren Hasan Karakuş, geçirdiği ameliyat sonucu sağlığına kavuştu. Yaşadığı zorlukları anlatan Karakuş, "Belli bir yaşın üstü halı sahada oynamamalı" dedi. İnşaat Mühendisi Hasan Karakuş (56), geçtiğimiz Haziran ayında arkadaşlarıyla halı sahada maç yaparken röveşata atmaya çalıştı. Bu sırada Karakuş kafasını yere vurdu ancak önemsemeyip maça devam etti. Eve gittiğinde eşi Şükriye Karakuş'a durumu anlatan Karakuş, eşinin ısrarlarına rağmen hastaneye gitmedi. Halı saha maçında kafasını yere vurdu, beyin kanaması geçirdi Aradan geçen 1 aylık süreçte oluşan kişilik ve konuşma bozuklukları üzerine Şükriye Karakuş eşini hastaneye götürdü. Yapılan tetkikler sonucu Karakuş'un beyin kanaması geçirdiği teşhisi konuldu. Bunun üzerine aile, Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen'e başvurdu. Karakuş, endişesini dile getirirken 30 Ağustos'ta kızı Tuğba'nın düğünü olacağını da söyledi. Prof. Dr. Şen, "Seni kızının düğününe göndereceğim" diyerek ailenin korkularını yenmesini sağladı ve tetkikler sonucu 56 yaşındaki adama 'beyinde subdural kanalı' ameliyatı yaptı. Karakuş, 2 haftalık sürecin ardından sağlığına kavuştu ve işinin başına döndü. Hasan Karakuş: “Ameliyat Oldum, Sağlığıma Kavuştum” Hasan Karakuş, “Röveşata atmaya çalışırken kafamı yere vurdum. Daha sonrasında maça devam ettim. Aradan 1 ay geçti ve eşimin ısrarıyla doktora gittim. Beyin kanaması geçirmişim. Ameliyat oldum, sağlığıma kavuştum” dedi. “Belli bir yaşın üzerindekiler halı saha maçı yapmamalı” Artık halı saha maçı yapmayacağını söyleyen Karakuş, “Belli bir yaşın üzerindekiler nasıl jübile yapıyorsa biz de jübile yaptık. Artık halı saha maçı yapmıyorum” diye konuştu. Kızlarının düğün davetiyesini doktorlarına getiren Şükriye Karakuş ise eşinin zorlu bir süreçten geçtiğini ve şu anda sağlığına kavuştuğu için mutlu olduğunu söyledi. Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen ise hastasının beyninde 3 santimetre kalınlığında kanama olduğunu ve hayati tehlikesinin bulunduğunu anlatarak şunları söyledi: “Hastamız geldiğinde ciddi bir hayati tehlikesi vardı. Ailesi ameliyatı düğün nedeniyle ertelemek istedi ancak hiçbir kimse yarın ne olacağının garantisini veremez. Aileyi ikna edip ameliyatı yaptık ve hiçbir komplikasyon oluşmadı. Hastamız şu anda sağlıklı. Kanamayı boşalttık, yara yeri de iyileşmiş durumda.” Prof. Dr. Şen: “40 Yaş Üstü Halı Saha Maçlarından Kaçınmalı” Öte yandan Prof. Dr. Orhan Şen, 40 yaşın üzerindeki vatandaşların halı saha maçı yapmaması gerektiğini, hafif sporlar yaparak hayatlarına devam etmesinin daha sağlıklı olacağını söyledi.

Prof. Dr. Orhan Şen: Türkiye'de beyin kanamasına bağlı felç sayısı artıyor Haber

Prof. Dr. Orhan Şen: Türkiye'de beyin kanamasına bağlı felç sayısı artıyor

Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, son yıllarda beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısının Türkiye'de artış gösterdiğini söyledi. Türkiye'de son yıllarda beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayılarında artış görüldü. Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, İhlas Haber Ajansı'na konu hakkında açıklamalarda bulundu. “Tansiyonunuz yükseliyorsa siz tansiyon hastasısınız” Tansiyon hastası olduğunuzu anlamanın birkaç yolu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Orhan Şen, “Günümüzde beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısında artış var, beyin kanamasının en sık yaşanma durumu kafa travmaları olsa da, önlenebilir beyin kanamaları yüksek tansiyon ile meydana geliyor. Eğer sinirlendiğinizde, strese girdiğinizde ya da hamilelik döneminde tansiyonunuz yükseliyorsa siz tansiyon hastası olabilirsiniz. Bunun için de kardiyoloji uzmanına veya nefroloji uzmanına görünerek yirmi dört saatlik tansiyon takibi yaptırarak tansiyon hastası mıyım, değil miyim sorusunun cevabını öğrenmek mümkün” ifadelerini kullandı. “Böbrek hastalığı da olabilir” Beyin damarındaki anevrizmanın beraberinde polikistik böbrek hastalığını da getirebileceğini ifade eden Prof. Dr. Orhan Şen, daha sonra şunları söyledi: “Bunlar genelde ailevi seyredebiliyor. O nedenle bir ailede beyinde damarda anevrizma, baloncuk varsa diğer aile fertlerinin de mutlaka beyin cerrahisi uzmanına veya nöroloji uzmanına muayene olmalarında fayda var ve artık teknoloji ilerledi. Beyin MR anjiyo adını verdiğimiz teknik imkanlarla büyük bir oranda beyin damarında anevrizma var mı yok mu, Baloncuk var mı yok mu söyleyebiliyoruz.” “Beyin kanamasından kaçınmak için hafif sporlar yapılmalı” Beyin kanamasında kaçınmak için öncelikle tansiyon hastası olup olunmadığının öğrenilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Orhan Şen, “Eğer tansiyon hastasıysanız mutlaka ve mutlaka ilaç kullanmamız zayıflamamız, kilo vermemiz ve yürüyüş yapmamız gerekiyor. Ağır sporlardan kaçınmamız gerekiyor” diye konuştu.

Adana'da iki farklı yüzü var gibi görünen çocuğun tek isteği iyileşip gülmek Haber

Adana'da iki farklı yüzü var gibi görünen çocuğun tek isteği iyileşip gülmek

Bebekken geçirdiği beyin kanaması sonrası yüzünde oluşan ve zaman içerisinde büyüyen kitle nedeniyle iki farklı yüzü varmış gibi görünen ve zor günler geçiren 14 yaşındaki Enes, büyüyünce doktor olarak kendisi gibi çocuklara yardım etmenin hayalini kuruyor. Rahatsızlığı nedeniyle bir gözünü de kaybeden Enes, tedavi olursa ilk olarak aynaya bakarak gülümseyeceğini söylüyor. Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Havuzlubahçe Mahallesi'nde yaşayan 6 çocuklu Bakır ailesinin en küçük çocuğu Enes, bebekliğinde beyin kanaması geçirdi. Geçirdiği beyin kanamasının ardından yüz bölgesinde kitle oluşmaya başlayan Enes'in yüzündeki kitle yıllar içinde büyüdü. Milyonda bir ihtimal ile ortaya çıktığı belirtilen kitle nedeniyle bir gözünü de kaybeden 14 yaşındaki Enes, zor günler geçirmeye başladı. Diğer çocukların farklı bakışlarına maruz kaldığında kendisini kötü hisseden Enes, rahatsızlığı nedeniyle yüzünde oluşan kitle enfeksiyon kaptığında ise havale geçirerek halsiz kalıyor. Doktorların ameliyatının tehlikeli olduğu gerekçesi ile müdahaleye yanaşmadığı belirten babası Şeyhmus Bakır ise Enes'i bugüne dek birçok hastane ve doktora götürdüğünü ancak hala gerekli tedavinin bulunamadığını söyledi. Hastalığı tedavi edilirse okuyarak doktor olmak istediğini belirten 8. sınıf öğrencisi Enes, kendisi gibi hastalara ve küçük çocuklara yardım etmenin hayalini kuruyor. "Tedavi olursam ilk olarak aynaya bakar gülerim" Diğer insanlar gibi normal bir görünüme kavuşmanın hayalini kurduğunu anlatan Enes, "Tedavi olursam ilk olarak yüzüme bakarım, gülerim. Top oynarım, arkadaşlarımla oyun oynarım, okula giderim. Okuyarak, doktor olmak ve benim gibi insanlara, küçük çocuklara yardım etmek isterim. Herkese sesimi duyurmak isterim, yüzümü iyileştirin" dedi. Hastalığın bebeklik yıllarında başladığını belirten baba Şeyhmus Bakır ise, "Doğuştan bu yana beyninde bir leke vardı. Çeşitli hastanelere götürdük. Son geldiği durumda doktorlar ameliyata yanaşmıyorlar. Sürekli kontrol amaçlı gidip geliyoruz. Ancak yüzündeki şişlik devam ediyor. Önüne geçemiyoruz. Tedavisi devam ediyor ancak hiçbir doktor ameliyat ederek ya da başka bir biçimde tedavi etme şanslarının olmadığını söylüyor. Gittikçe büyüyen kitle nedeniyle çocuk ufak bir enfeksiyonda çocuk çok halsiz oluyor. Bazen havale geçiriyor. Ne yapacağımızı şaşırdık, Allah'tan umut kesilmez" şeklinde konuştu. Farklı bakışların çocuğunun üzerinde baskı oluşturduğunu ve bu nedenle Enes'in kendisini toplumdan soyutladığının altını çizen Bakır, "Ufak çocuklar onu gördükleri zaman korkuyor. Oğlum da haliyle içine kapanıyor, dışarı çıkmak istemiyor. Arkadaşlarının içine girmek istemiyor, hor görülüyor. Götürdüğümüz bir prof. dr. bu hastalığın milyonda bir görüldüğünü söyledi. Bir Türkiye'de bir de Avrupa'da vaka olduğunu söylediler. Biz de artık bir şifa bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.

Settar Tanrıöğen'in sağlık durumu hakkında son gelişme Haber

Settar Tanrıöğen'in sağlık durumu hakkında son gelişme

Ünlü oyuncu Settar Tanrıöğen, kısa süreli bilinç bulanıklığı şikayetiyle 26 Ocak Cuma akşamı hastaneye başvurduktan sonra beyin kanaması geçirdiği ortaya çıktı. Ataşehir'deki özel bir hastanede ameliyata alınan 61 yaşındaki Tanrıöğen, yoğun bakıma alınmıştı. İlk operasyonun ardından tekrarlayan şikayetleri üzerine bir kez daha ameliyat edildi. Oyuncunun durumuyla ilgili ilk bilgiyi paylaşan eski manken Ebru Destan, "Settar abim dün beyin kanaması geçirdi. Ameliyatı güzel geçmiş. Bir an önce sağlığına kavuşmasını dilerim. Seni seviyoruz." mesajını paylaşmıştı. Tanrıöğen'in hastanede yapılan muayene ve tetkikler sonucunda beyin damarlarından birinde anevrizma kanaması tespit edilmişti. İlk ameliyat başarılı geçmiş, ancak sanatçının hareketlerinde ve konuşmasında yavaşlama şikayeti devam etmişti. Yapılan ikinci operasyonda beyinde oluşan sıvı alındı ve operasyon 1,5 saat sürdü. Geçmişte 'Bir Demet Tiyatro'da canlandırdığı 'Saldıray Abi' karakteriyle tanınan Settar Tanrıöğen, sağlık durumuyla ilgili tedavisine yoğun bakımda devam ediliyor. Tanrıöğen'in hastaneden yapılan açıklamaya göre bilinci açık bir şekilde izlenmeye devam ediliyor. Oyuncunun sağlığına kavuşması için yoğun çaba harcanıyor.  SETE NE ZAMAN DÖNECEK? Birsen Altuntaş'ın haberine göre; “Kızılcık Şerbeti” dizisinin yapım şirketi Gold Film’in sağlık durumunu yakından takip ettiği Tanrıöğen’in Kızılcık Şerbeti’nin bu haftaki bölümündeki sahnelerini geçen hafta tamamlandığı, yeni bölümler için sete dönüş tarihine doktorlarıyla yapılacak görüşme sonrası karar verileceği öğrenildi.  Tanrıöğen'in sete ne zaman döneceği ise henüz belirsizliğini koruyor

Kızılcık Şerbeti’nin Apo'su Settar Tanrıöğen beyin kanaması geçirdi: Doktorundan açıklama geldi Haber

Kızılcık Şerbeti’nin Apo'su Settar Tanrıöğen beyin kanaması geçirdi: Doktorundan açıklama geldi

Ünlü oyuncu Settar Tanrıöğen dün beyin kanaması geçirdi. Ameliyat edilen sanatçının sağlık durumuyla ilgili özel hastanenin başhekimi Dr. Engin Çakmakçı açıklama yaptı. "BEYİN DAMARLARINDAN BİRİNDE ANEVRİZMA KANAMASI SAPTANDI" Çakmakçı, “Hastamız Settar Tanrıöğen bir haftadan beri üst solunum yolu enfeksiyonu şikayetlerinin yanı sıra hareketlerde ve konuşmada yavaşlama ve ara sıra kısa süreli bilinç bulanıklığı ile 26 Ocak 2024 Cuma günü saat 20.45'de hastanemize başvurdu. Yapılan muayene ve tetkikleri sonucunda beyin damarlarından birinde anevrizma kanaması saptanmıştır" dedi. Beyin kanaması geçiren Settar Tanrıöğen'in son durumunu Ebru Destan duyurdu Kötü haberi duyuran eski manken Ebru Destan “Settar abim dün beyin kanaması geçirdi. Ameliyatı güzel geçmiş. Bir an önce sağlığına kavuşmasını dilerim. Seni seviyoruz.” İfadelerini kullandı. SETTAR TANRIÖĞEN KİMDİR? 22 Ekim 1960 yılında Denizli'nin Merkezefendi ilçesinde doğdu. Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü mezunu olan Settar Tanrıöğen, 90'lı yıllarda Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Erdal Tosun, Zerrin Sümer, Serhat Özcan ve Erdoğan Dikmen'nin de oynadığı Bir Demet Tiyatro'da oynadığı Saldıray Abi karakteri ile tanındı. 2009 yılında Binnur Kaya, Engin Günaydın, Ercan Kesal, İlker Aksum ve Serra Yılmaz ile birlikte Vavien adlı filmde rol alan Settar Tanrıöğen, filmde oynadığı Cemal rolü ile SİYAD Türk Sineması ödülleri kapsamında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödünü aldı. 2010 yılında Kıbrıslı Rumlar ve Türkler arasında ki sorunları konu alan Derviş Zaim'in senaryosunu yazıp yönettiği Gölgeler ve Suretler adlı filmde Buğra Gülsoy, Hazar Ergüçlü, Osman Alkaş ile birlikte rol alan Settar Tanrıöğen, filmde canlandırdığı Cevdet karakteri ile 2011'de Ankara Film Festivali kapsamında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü aldı. 2015 yılında Selim Evci'nin yazıp yönettiği Saklı adlı filmde İlhan Şeşen, Türkü Turan, Pelin Akil, Şehnaz Bölen ve Ümit Çırak ile birlikte rol alan Settar Tanrıöğen, Cengiz rolünü oynadı. 2015'te Ali Yorgancıoğlu'nun yönettiği Hayalet Dayı adlı komedi filminde başrolde oynadı. Settar Tanrıöğen, 2015-2017 döneminde Baba Candır adlı dizide Salih Çelik karakterini canlandırdı. Bu sıralar Kızılcık Şerbeti dizisinde Abdullah karakterine hayat vermektedir.

Yatalak kadın bakım desteği için götürüldüğü merkezden 1,5 ay sonra yürüyerek çıktı Haber

Yatalak kadın bakım desteği için götürüldüğü merkezden 1,5 ay sonra yürüyerek çıktı

Kemer ilçesinde esnaflık yapan 2 çocuk annesi 43 yaşındaki Gülay Polat, 3 Ağustos'ta işten eve dönerken bir servis minibüsünün çarpması sonucu ağır yaralandı. Kemer Devlet Hastanesine kaldırılan Polat, daha sonra nakledildiği Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 28 gün yoğun bakım servisinde kaldı. Beyin kanamasına bağlı vücudunda ağır hasar oluşan, sürekli takılı kalması gereken solunum ve beslenme cihazları nedeniyle yatağa bağımlı hale gelen Polat, hastanedeki tedavisinin ardından taburcu edildi. Polat daha sonra mevcut hastalıkları nedeniyle tam olarak iyileşemeyen veya yaşam sonunda desteğe ihtiyacı olan hastalara yardım amacıyla hizmet veren Atatürk Devlet Hastanesi Tev Kamile Cephanecioğlu Palyatif Bakım Merkezine sevk edildi. Polat, acı çekmesinin giderilmesi, yaşam kalitesinin artırılması ve ailesinin evde hasta bakımını öğrenebilmesi için götürüldüğü merkezde uygulanan tedaviye olumlu yanıt vermeye başladı. İlaçların yanı sıra psikolojik ve fizik tedavi desteği alan Polat, doktorlarının da özverisiyle 1,5 aylık sürecin ardından makinelerden bağımsız nefes alabilmeye, yemek yiyebilmeye ve yürüyebilmeye başladı. Tedavisi sonrası sağlığına kavuşan Polat, bakım merkezinden taburcu edildi. - "1,5 ay gibi bir sürede çok güzel sonuçlar verdi" Palyatif Bakım Merkezi Sorumlu Hekimi Uzman Doktor Utkan Uğur, AA muhabirine, palyatif kliniklerinde ağır hastalıkların belirtilerini hafifletmeye ya da ortadan kaldırmaya yönelik hizmet verildiğini söyledi. Rahatsızlığının tedavisi mümkün olmayan hastaların, bakım eğitimi verilen yakınlarıyla merkeze kabul edildiğini ifade eden Uğur, "Buraya gelen hastaların yüzde 80'i iyileşme göstermeden, evde bakım hastası olarak taburcu ediliyor. Ailelere hastaya doğru bakımı öğretip, evdeki çaresizliklerini gideriyoruz. Gülay Polat'ta ise bu durum diğer hastalardan farklı oldu. Bakım merkezinde iyileşmesinin gözlemlenmesi onun için bir fırsat oldu. Eğer direkt eve gitmiş olsaydı belki bu iyileşme hali olmayacaktı." diye konuştu. Polat'ın kliniğe geldiği ilk süreçte durumunun ağır olduğunu anlatan Uğur, hasta kadının olumlu gelişim gösterdiğinin fark edilmesi üzerine kendisine daha uygun olan bir tedavi planladıklarını kaydetti. Merkezlerinde psikolojik destekten, fizyoterapiye kadar birçok hizmet verdiklerini vurgulayan Uğur, şöyle devam etti: "Medikal tedavi en önemli unsurlardan biri. Diğer yandan Gülay hanımın ailesi tarafından uygulanan iyi ve doğru bakım ile hastamızın yaşama sevinci tedavide etkili oldu. Hastamızın zamanla kendi kendine nefes aldığını gözlemledik. Ufak tefek hareketlerini, yutmaya başladığını fark ettik. İlaç tedavisinin yanı sıra psikolojik ve fizik tedavi desteği verdik. Yutması, solunumu ve yürüyebilmesi için fizyoterapi aldı. Ardından tedavimiz sonuç verdi. Hastamızı solunum makinesinden, midesindeki tüpten ve yatağa bağımlı olmasına sebebiyet verecek tüm cihazlardan kurtardık. Hastamız 1,5 ay gibi bir sürede çok güzel sonuçlar verdi. Şu anda yürüyerek kendi öz bakımını yapabilecek halde evine taburcu edildi." - "Yüzde bir yaşama ihtimalinden bu günlere geldik" Gülay Polat da 2,5 ay önce geçirdiği trafik kazasını hatırlamadığını, gözünü açtığında hastanede olduğunu söyledi. Oldukça zorlu günler geçirdiğini dile getiren Polat, "İyi ki buraya gelmişim. Burada bana çok iyi baktılar. Bu süreç benim için çok zor geçti. Buraya geldiğimde onların bana yaklaşımı yüreğime dokundu. Evlatlarıma olan sevgim ve buradaki doktorlarla hemşireler beni ayakta tuttu. Benimle yakından ilgilendiler. Lavaboya bile gidemiyordum, sadece yatıyordum. İlk ayağa kalktığım gün çok mutlu oldum. Çocuklarımı aradım 'yürüyebiliyorum' dedim. Onlar da ağladılar. İki kızım da çok sevindi." ifadelerini kullandı. Polat'ın eşi Muttahar Polat da eşinin tedavisine yönelik umutlarının olmadığını, kendisini böyle görmenin herkesi çok mutlu ettiğini anlattı. Eşini yeniden ayağa kaldıran doktorlara teşekkür eden Polat, "Eşim günlerce hiçbir tepki vermeden yoğun bakımda yattı. Yoğun bakıma ilk girdiğindeki yüzde bir yaşama ihtimalinden bu günlere geldik. Çok mutluyuz. Çocuklarımız evde heyecanla bizi bekliyor." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.