TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#belgesel

İLKHABER-Gazetesi - belgesel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, belgesel haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Nazım Belgeseli Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde Haber

Nazım Belgeseli Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde

 31. Altın Koza Film Festivali çerçevesinde, Türk edebiyatının en büyük isimlerinden Nazım Hikmet'in yaşamı ve eserleri konu alan "Nazım Belgeseli", 27 Eylül 2024 tarihinde saat 19:00'da Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde buluşacak. Belgesel, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Nazım Hikmet'in sanatı, yaşamı ve toplumsal mücadelelerini ele alarak, hayata derinlemesine bir bakış sunmayı hedefliyor. Nebil Özgentürk Kimdir? 1959 yılında Adana'da dünyaya gelen Nebil Özgentürk,  Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde yer aldıktan sonra gazeteciliğe Günaydın Gazetesi'nin İzmir bürolarında muhabir olarak adım attı. İstanbul'daki Sabah Gazetesi'ne eklendi, Romanya, Abhazya ve Körfez Savaşı gibi birçok uluslararası olayda savaş muhabirliği yaptı. Özgentürk, 1992 yılında Sabah gazetesinde yayımlanan "Bir Yudum İnsan" adlı portre röportajlarından yola çıkarak, "Bir İnsan Bir Hayat" isimli kısa belgeseller üretmeye başladı. 1997'de atv'de başlayan CNN Türk'te devam eden "Bir Yudum İnsan" programı ile sanat, spor ve siyaset dünyasında birçok ünlü ismin anılarının ayrıntılarını aldı. Nebil Özgentürk'ün belgesel kariyeri oldukça zengin bir içerik sunmaktadır. İşte bazı önemli eserler: Bir Yudum İnsan (1997-2009) – 185 bölüm Rüzgar Karşı Yürüyenler (2002) Yaşamdan Dakikalar (2004) Orhan Pamuk: Anılar ve Nobel (2007) Bir Kent Hikâyesi:Adana (2016) Bilimin Sonsuzluğunda Bir Yaşam: Aziz Sancar (2016) Eserleri Özgentürk, belgesel çalışmaları dışında yazarlık kariyeriyle de dikkat çekmektedir. Bazı önemli eserler şunlardır: Türkiye'nin Hatıra Defteri 1924'ten Günümüze (2009) Galatasaray Tarihi ve Efsaneleri (2018) Masumiyet Çağı İnsanları: Cumhuriyet Yıllarından Özel Hatıralar (2019) Ödüller Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülü (1994) Sedat Simavi Ödülü (2013) 38. Altın Kelebek En İyi Güncel Kültür Sanat Programı (Yaşamdan Dakikalar)Nazım Hikmet'in yaşam ve eserlerii konu alan "Nazım Belgeseli", 27 Eylül 2024 tarihinde saat 19:00'da Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde gerçekleştirilecek.

Adnan Oktar Kimdir ? Adnan Oktar'ın Kedicikleri ve Son Hali Haber

Adnan Oktar Kimdir ? Adnan Oktar'ın Kedicikleri ve Son Hali

Örgüt yöneticiliği, cinsel istismar, eğitim hakkının engellenmesi, eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçlarından tutuklanan Adnan Oktar Kimdir? İşte Adnan Oktarın Hayatı... Adnan Oktar'ın Hayatı Türkiye'de "Adnan Hoca" olarak tanınan Adnan Oktar, 2 Şubat 1956 tarihinde Ankara'da doğdu. Babası Yusuf ve annesi Mediha olan Oktar, ilk eğitimini Ankara'da tamamladıktan sonra İstanbul'a taşındı. Burada Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde İç Mimarlık eğitimine başladı, daha sonra ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Tarih bölümüne geçiş yaptı. İslami tebliğ faaliyetlerine İstanbul'da başlayan Adnan Oktar, zamanla geniş bir takipçi kitlesi oluşturdu. Bilim Araştırma Vakfı (BAV) adlı vakfın fahri başkanlığını yürüten Oktar, vakfın yayın organları aracılığıyla İslami içerikli yayınlar gerçekleştirdi. Millî Gazete ve Akit gazetesinde yazılar kaleme aldı. Adnan Oktar, "Harun Yahya" ve "Cavit Yalçın" takma adlarıyla yayımlanan kitaplarla da tanındı. Bu kitaplarda biyolojik evrim, masonluk, ateizm, materyalizm gibi konuları ele aldı ve karşıt görüşlerini savundu. Ancak eski takipçilerinden bazıları, Oktar'ın bu konularda bilgisiz olduğunu ve kitapların bir kısmının başka kişiler tarafından yazıldığını iddia etti. Mason ve Mehdilik İddiaları Oktar, 2012 yılında masonluk karşıtı duruşundan vazgeçerek mason olmak için girişimlerde bulunduğunu duyurdu. Ancak Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, Oktar'ın bu iddialarını yalanladı ve mason olamadığını açıkladı. Adnan Oktar ve grubu, internet siteleri, televizyon programları ve diğer yayın araçlarıyla özellikle Mehdiyet ve evrim gibi konularda yayınlar yaptı. Ancak bu yayınlarda bilimsel tarafsızlık ve doğruluktan uzak olduğu eleştirileriyle karşılaştı. Adnan Oktar'ın Evrim Karşıtı Tutumu ve Yaratılış Atlası Tartışmaları Adnan Oktar'ın evrim teorisine karşı tavırları ve yayımlattığı kitaplarda evrim teorisini doğrudan materyalizm, Nazizm, komünizm ve Budizm ile bağlantılı şeytanî bir öğreti olarak nitelendiriyor. Bununla birlikte, yayımlattığı kitaplardaki iddialar, köktendinci Hristiyan yaratılışçılığı ile benzerlik gösteriyor. Özellikle, 2007'de yayımlattığı "Yaratılış Atlası" adlı kitabıyla bilim çevrelerini hedef alıyor ve bu kitabı Amerikalı bilim insanlarına, Kongre üyelerine ve bilim müzelerine göndererek tanıtıyor. Oktar'ın yeni bir yaratılışçılık modeli öne sürdüğü bu kitapta, evrim teorisi reddediliyor ve evrenin varoluşunu açıklayan model teoriler arasından Büyük Patlama teorisi öne çıkarılıyor. Ancak, bu modelin bilimsel olarak kabul edilmediği ve evrim teorisi ile bağdaşmadığı belirtiliyor. Ayrıca, Oktar'ın kitaplarında kullanılan yöntemler ve değerlendirmeler, akademisyenler tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor. Kitaplardaki bilimsel bilgilerin yetersiz ve hatta yanlış olduğu belirtilirken, içeriklerin bilim insanları tarafından ciddiye alınacak düzeyde olmadığı vurgulanıyor. Öte yandan, Adnan Oktar'ın kitaplarına yanıt olarak birçok akademisyen ve bilim insanının katkı sağladığı "Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği" isimli bir kitap yayımlanmıştır. Bu kitapta, Oktar'ın evrim teorisine yönelik eleştirilerine bilimsel açıdan cevaplar verilmeye çalışılmıştır. Adnan Oktar'ın Askerlik Durumu ve Akıl Sağlığı Adnan Oktar'a yöneltilen iddialar arasında askerlik durumu ve akıl hastalığı konuları da bulunuyor. Oktar, 1993 yılında Eskişehir Hava Hastanesi'nden aldığı "askerliğe elverişli değildir" raporuyla askerlikten muaf tutulmuştur. Aynı zamanda Oktar'ın paranoid şizofreni hastası olduğuna dair birçok hastaneden rapor aldığı biliniyor. Ancak, Oktar'ın avukatları, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin raporunu dayanak göstererek, Oktar'ın ruh sağlığına ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğunu savunmuşlardır. Adnan Oktar, 2000 yılında bedelli askerlikten yararlanarak askerlik hizmetini tamamlamıştır. Ancak, Oktar'ın akıl sağlığı ve cezai ehliyeti konularında da tartışmalar bulunmaktadır. Bazı kaynaklar Oktar'ın çeşitli hakaret davaları açtığını ancak cezai ehliyeti olmadığına dair bir rapor üzerine bu davaların geri çekildiğini belirtmektedir. Ayrıca, Oktar'a uyuşturucu kullanımı iddiaları da yöneltilmiştir. 1991 yılında İzmir'de gözaltına alınan Oktar'ın evinde yapılan aramada uyuşturucu madde bulunmuş ve bu konuda dava açılmıştır. Oktar hakkında kokain kullanımı iddialarıyla da birçok tartışma yaşanmıştır. Adnan Oktar ve bazı müritlerinin suç örgütü kurma iddialarıyla da gündeme gelmiştir. 1999 yılında BAV üyelerine yönelik operasyon sonucu tutuklanan Oktar, bu davadan dokuz ay cezaevinde kalmıştır. Ancak, daha sonra yapılan mahkeme sonucunda tahliye edilmiştir. Benzer şekilde, çıkar amaçlı suç örgütü kurma suçlamalarıyla ilgili olarak da Oktar hakkında farklı dönemlerde davalara açılmış ve çeşitli hükümler verilmiştir. Bu davalarda Oktar'ın örgüt kurmak ve yönetmek suçundan ceza aldığı bilinmektedir. Adnan Oktar'ın Atatürk Karşıtlığı Adnan Oktar, 1986 yılında verdiği bir röportaj nedeniyle 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'a muhalefetten yargılanmıştır. Oktar, evinde müritlerine Dr. Rıza Nur'un Atatürk ile ilgili kitaplarını okuttuğu ve bunun basına yansıması üzerine inkar ettiği belirtilmiştir. Oktar'ın Atatürk'ün rozetini yakasına taktığı ilk gün, müritlerine verdiği gece derslerinde, "Tıpkı hadislerdeki gibi, Mehdi de, Deccal'ın kafasını elinde taşır." şeklinde bir açıklama yaparak Atatürk'ü eleştirdiği iddia edilmiştir. Zamanın Ahlak Bürosu Amiri Başkomiser Nurettin Günay tarafından yapılan sorgulama sırasında, Oktar'ın daha önceleri Atatürk aleyhinde aşağılayıcı ifadeler kullandığı ve sonradan Atatürkçü olduğu anlaşıldığı belirtilmiştir. Oktar ise bu değişikliğin sebebini, Atatürk'ü yakinen tanımadığını ve eğitim eksikliği nedeniyle Atatürk aleyhinde olduğunu söylemiştir. Ancak daha sonra Atatürk hakkında daha fazla bilgi sahibi olduktan sonra görüşlerinin değiştiğini ifade etmiştir. Adnan Oktar Örgütü Davası: Adnan Oktar Kaç Yıl Hapis Cezası Aldı? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında, Adnan Oktar, Oktar Babuna ve 176 kişi hakkında çeşitli suçlamalarla 11 Temmuz 2018'de operasyon düzenlendi. Bu suçlamalar arasında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "çocukların cinsel istismarı", "cinsel saldırı", "siyasi ve askeri casusluk", "rüşvet ve resmi belgede sahtecilik", "tehdit", "şantaj", "özel hayatının gizliğini ihlal", "kişisel verilerin kaydedilmesi" ve "tarihi eser kaçakçılığı" gibi suçlar yer alıyordu. Operasyon sırasında Adnan Oktar'ın iddia edilen villasında ve A9 TV stüdyosunda aramalar yapıldı. Aramalar sonucunda 50'den fazla silah, çelik yelek, zırhlı araç ve tarihi eserler ele geçirildi. Tutuklanmasının ardından Adnan Oktar, Silivri Cezaevi'ne gönderildi ve daha sonra Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'ne nakledildi. Adnan Oktar'a ve örgüte yönelik düzenlenen iddianame, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede 171'i tutuklu 226 şüphelinin yer aldığı belirtilirken, Adnan Oktar için 870 yıl 6 ay hapis cezası istendi. Bir sonraki duruşmada, Oktar'a çeşitli suçlardan toplamda 1075 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Daha sonra örgüt üyelerinin cezaları da eklenerek cezası 9 bin 803 yıl 6 ay hapis ve 400 bin lira para cezasına yükseldi. 2022 yılında yapılan yeniden yargılama sonucunda ise Adnan Oktar'a 8 bin 658 yıl hapis cezası verildi. Adnan Oktar 'Kedicikler' Olayı Nedir? Adnan Oktar Örgüt Şeması İşte Adnan Oktar'ın Kedicikleri: Ulviye Didem Ürer, örgütte "Dido" kod adıyla bilinir ve Adnan Oktar'dan sonra örgütteki ikinci en yetkili kişidir. Dragos ismi verilen örgüt merkezinde Adnan Oktar ile birlikte yaşar ve Adnan Oktar'ın yokluğunda tüm kararları verebilecek yetkiye sahiptir. Örgütteki hücre sisteminin dışında olan ve her bilgiye vakıf olan 5 kişiden biridir. Adnan Oktar'ın sözcüsü olarak konuşabilir ve örgüt adına çeşitli konularda yetkili olabilir. Ayrıca çeşitli erkeklerin örgüte kazandırılması için sosyal medya hesapları üzerinden flört eder. Tarkan Yavaş Tarkan Yavaş, Kardeşler grubunun baş yöneticisi ve en üst düzey yöneticisidir. Dragos ismi verilen örgüt merkezinde yaşar ve Adnan Oktar'ın sözcüsü olarak konuşabilir. Hukuk dahil her konuda bilgi sahibi olan Tarkan Yavaş, inisiyatif kullanma yetkisine sahiptir ve örgütün her türlü işleyişinde etkin bir rol oynar. Merve Büyükayrak, kod adı Fevzi olarak bilinir. Kandilli'deki Dragos örgüt merkezinde Adnan Oktar ile birlikte yaşar ve yönetici bacı konumundadır. Özellikle Adnan Oktar'ın özel işleriyle ilgilenir ve örgütün hukuki meseleleri, Dragos'a para akışı, takip edilmesi gereken dosyalar gibi konularda sorumluluk üstlenir. Ayrıca grup evlerinde kalan bacılarla ilgili işleri takip eder ve yönetir. Dijital ortama çok sayıda örgüt bilgisi yükler ve bunları şifreli dosyalarda saklar. Dragos'taki kasayı yönetir ve örgütten ayrılanlara karşı iftira ve itibarsızlaştırma kampanyalarının içeriğini oluşturur. Örgütteki hücre sisteminin dışında olan ve her konuda bilgi sahibi olan beş kişiden biridir. Yeliz Sucu, kod adı Yellow olarak bilinir. Dragos ismi verilen örgüt merkezinde Adnan Oktar ile birlikte yaşar. Özellikle örgütün Adnan Oktar ile iletişiminde önemli bir rol oynar ve Merve Büyükayrak ile birlikte bu konuda kilit bir pozisyonda bulunur. Yönetici bacı konumundadır ve özellikle hukuk ve para akışı gibi her türlü konuyu Merve Büyükayrak ile birlikte yönetir ve takip eder. Dijital ortama şifreli dosyalarda çok sayıda bilgi yükler. Örgütten ayrılanlara karşı yürütülen iftira ve itibarsızlaştırma kampanyasının yürütme kısmını takip eder. Örgütteki hücre sisteminin dışında olan ve her konuda bilgi sahibi olan beş kişiden biridir. Yeliz Sucu'nun Mahkeme Savunması: Sucu'nun, "İngiliz derin devletinin" Adnan Oktar ve grubuna karşı komplo kurduğunu, Oktar'ın, bu gizli yapının planlarını deşifre edeceğini duyurması üzerine kendilerine operasyon yapıldığını öne sürmesi üzerine, Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, "Bu devlette bir sürü polis var, jandarma, hakim, savcı var. Bu işin içinde İngiliz derin devleti olduğunu kimse anlamadı da siz mi anladınız? Sizin nasıl bir gücünüz var ki bunu öğrendiniz?" dedi. Alev Babuna, örgüt evi olarak bilinen Kısıklı'da yaşar. Örgütün kasası ve yönetici bacısıdır. Organizasyonlar için kardeşlere talimat verir ve gerektiğinde organizasyonları yönetir. Hem yurt içinden hem de yurt dışından eskort ve manken getirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapar. Dışarı çıkamayan kızların yanında gardiyan olarak görev alır. Her gün Adnan Oktar'a mali durumla ilgili raporlar sunar. Örgütteki hücre sisteminin dışında olan ve her konuda bilgi sahibi olan beş kişiden biridir. Örgütün toplu alışverişlerini yapma konusunda görev alır. Aslı Efetoğlu, örgüt içinde "Maviş Aslı" kod adını kullanır. Kandilli'deki Dragos adı verilen örgüt merkezinde Adnan Oktar ile birlikte kalır. Yönetici bacı olarak görev yapar. Yürütme konusunda bütün bacılar ve kızkardeşler grubundan sorumlu yöneticidir. Kızkardeşler grubunun her türlü işinde inisiyatif kullanabilir. Örgüte ait grup evlerindeki iç konuları yönetir ve örgütün faaliyetlerini izler, görevlendirme yapar. Ayrıca, örgütten ayrılanlara yönelik iftira ve itibarsızlaştırma kampanyasını kontrol eder ve içerik paylaşmayanları tespit ederek zorla paylaştırır. Gülgün Göktan, örgüt içinde "Güşgüş" veya "Hanımcım" kod adını kullanır. Kandilli'deki Dragos adı verilen örgüt merkezinde Adnan Oktar ile birlikte aynı odada kalır. Yönetici bacı olarak görev yapar. Adnan Oktar'ın özel telefon görüşmelerine şahitlik eder. Örgütteki hücre sisteminin dışında olan ve her konuda bilgi sahibi olan 5 kişiden biridir. Ayrıca, çeşitli erkeklerin örgüte kazandırılması için sosyal medya hesapları üzerinden flört eder. Meltem Daban, örgüt içinde "Dost Meltem" kod adını kullanır. Uzun yıllardır örgütün tüm makalelerini ve kitaplarını yazan, Adnan Oktar adına röportajları hazırlayan ve canlı yayınların içeriğini oluşturan yönetici bacıdır. Lobi faaliyetlerine katılır ve hukuk dilekçelerini kontrol eder. Örgütün grup evlerinde kalır ve uzun yıllardır antidepresan kullanmaktadır. A9 TV'nin bazı yayınlarını hazırlar ve yine yönetici bacıdır. Ayşe Pınar Akkaş, örgütün Kısıklı'daki grup evinde kalır ve yönetici bacı olarak görev yapar. Örgütün tüm sağlık işlerinden sorumludur ve dışarıya çıkamayan kızların yanında gardiyanlık yapar. Ayrıca örgüt evlerine para dağıtımında ve lobi faaliyetlerinde görev alır. Toplu alışverişlerin yapılmasında da aktif rol oynar. İbrahim Seral Köprülü, kod adı Serace olarak bilinir. Örgüt lideri Adnan Oktar ile birlikte "Dragos" adı verilen evde kalır. Yönetici kardeşlerdendir ve örgüt içinde önemli bir role sahiptir. Özellikle örgüt işlerinin yürütüldüğü kameralı güvenlik odasının yöneticisidir. Adnan Oktar'ın kardeş grubuna verdiği talimatları tam olarak bilir ve yönetir. Kız Tavlama İmamı Bora Yıldız Kimdir? Bora Yıldız, İstanbul'da doğmuş ve lise eğitimini Kadıköy Anadolu Lisesi'nde tamamlamıştır. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Bölümü'nden mezun olmuştur. Adnan Oktar'ın cemaatine üye olan Bora Yıldız, örgüt içinde aktif bir rol oynamıştır. Özellikle cemaatin kadın üyelerini hedefleyerek onları cemaate kazanma görevini üstlenmiştir. Bora Yıldız ve işbirlikçisi Dolunay Tezin, alışveriş merkezlerinde dolaşarak genç kızları örgüte çekmeye çalışmışlardır. Dolunay Tezin, genç kızları kendilerinin reklam şirketi olduğunu iddia ederek kandırmış ve onlara reklam şirketinin patronuyla tanıştırma vaadiyle yaklaşmıştır. Bora Yıldız, genç kızlarla tanıştıktan sonra onların güvenini kazanarak onlarla sevgili olmuş ve daha sonra bu kızları cemaatin diğer üyeleriyle tanıştırmıştır. Bu tanıştırma aşamasının ardından kızlar, cemaatin diğer üyeleriyle zorla ilişkiye girmeye zorlanmış ve bu görüntüler kaydedilmiştir. Kadınlara yaklaşıp "Çok güzelsin" diye kandırmış. Birçoğuna zenginlik ve şöhret vaat etmiş. MAĞDUR ES.: Birisi arkamdan 'Pardon bakar mısınız?' diye birkaç kez seslendi, ben de en sonunda rahatsız olup dönme ihtiyacı duydum. Döndüğümde de yanıma gelip işte 'Yüzün çok güzel, daha önce bir yerlerde oynadın mı, çok tanıdık bir siman var' gibi şeyler söyledi. Ben oyunculuk yapmayı düşünmediğimi, daha önce de bir yerde oynamadığımı, sadece öğrenci olduğumdan bahsettim. O da 'Bu süreçte çalışmayı düşünüyor musun? Eğer çalışmayı düşünüyorsan çok yakın arkadaşlarım var, onların reklam ajansı var' dedi. Nasıl bir iş yaptıklarını sorduğumda Swarovski gibi markaların sosyal medya hesaplarında tanıtım yapacak, senin gibi çalışmak isteyen öğrenci arıyoruz, bu işi yapabileceğini düşünüyorum' gibi motive edici bir konuşma geçti aramızda. Daha sonradan benim telefon numaramı istedi, zaten çok hızlı bir şekilde gelişiyordu bu olaylar, ben de telefon numaramı paylaştım onunla, teyit etme amaçlı beni çaldırdı. Daha sonrasında seninle irtibata geçecekler dedi, o süreçte de kendi yaptığı işten bahsetti, bana kartını uzattı, kartında da Bora Can Yıldız yazıyordu. Ancak Bora Yıldız, mahkemede "kız tavlama imamı" olarak tanımlanan rolünü kabul etmeyip suçlamaları reddetmiştir. 2018 yılında Türk hükümeti tarafından gerçekleştirilen bir operasyon sonucu Bora Yıldız gözaltına alınmıştır.

Hüseyin Baltacı tarafından hazırlanan Haber

Hüseyin Baltacı tarafından hazırlanan "Usta" belgeselinin prömiyeri AFAD Salonunda yapıldı

Adana'nın tanınmış foto muhabirlerinden Yüksel Hançerli'nin hayatını anlatan "Usta" belgeseli, yönetmen Hüseyin Baltacı tarafından hazırlandı. Belgeselin prömiyeri, 13 Ocak 2024 tarihinde saat 18.00'de Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği Salonu'nda gerçekleştirildi. Hüseyin Baltacı, daha önce çektiği belgesellerle tanınan bir fotoğraf sanatçısı olarak, Yüksel Hançerli'nin yaşamını ekrana taşıdığı "Usta" belgeseli için 2021 yılında araştırmalara başladığını ve çekimlere 2022 yılı Kasım ayında start verdiklerini ifade etti. Belgeselde, Girit Mübadeli bir ailenin çocuğu olan Yüksel Hançerli'nin fotoğraf makinesi ile tanışmasıyla başlayan hayalleri ve kariyerindeki önemli anlara odaklanılıyor. Hançerli, Adana ve Türkiye tarihinde iz bırakan birçok olaya tanıklık etmiş bir foto muhabiri olarak biliniyor. Belgeselin kurgusu ve danışmanlığını Soner Sevgili'nin üstlendiği, sanat danışmanlığını Tannur Arat Sevgili'nin gerçekleştirdiği belgeselde, müziği Ömer Ahunbay (Jingle House) yaparken, afiş tasarımını Sezen Özyıldız Aşkın ve İngilizce çevirilerini Merve Şanlıdağ üstlendi. YÜKSEL HANÇERLİ KİMDİR? Zorunlu Göç (Büyük Mübadele) sonucunda Çukurova Bölgesine yerleştirilen Girit Mübadilleri Zekiye (Tuğrul) ve İbrahim Hançerli’nin çocuğu olarak 1948 yılında Adana’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi doğduğu şehirde tamamladı.  Babası İbrahim Hançerli Adana’nın en eski fotoğrafçılarından olduğu için fotoğraf makinası ile çok küçükken tanıştı. Gazeteciliğe lise yıllarında 1967 yılında yerel yayınlanan Çukurova gazetesinde başladı. Daha sonra Tercüman ve Akşam gazetelerinin Adana bürolarında çalıştı. Gündüz okulda, diğer zamanlar ise haber peşinde koştu. 1968 yılında yüksek öğrenim için İstanbul’a gitti. Gazetecilik Yüksek Okulu’nda okurken Akşam gazetesinde foto muhabirliğine devam etti. Polis-adliye, spor ve magazin olmak üzere her dalda gazetecilik yaptı.  Yedek subaylıktan sonra TRT sınavlarına girdi. 2.500 kişi arasından seçilen 11 kişi içerisinde haber kameramanı olarak işe başladı. Kısa bir süre Ankara’da çalıştıktan sonra Adana’ya tayin oldu ve böylece Akdeniz’in ilk resmi Kameraman’ı unvanını aldı.  Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Kenan Evren, Turgut Özal, Rauf Denktaş ve Meclis Başkanlarının yurtiçi ve yurtdışı gezilerini TRT adına izledi. 1980 Moskova Olimpiyatları’nda TRT kameramanı olarak görev yaptı. Türkiye’de ilk defa TRT verici istasyonlarından haber merkezine video görüntüsü aktarmayı başardı. Bu nedenle TRT Genel Müdürlüğü tarafından takdirname ile onurlandırılırken Günaydın Gazetesi TV Özel Ödülü’nü aldı. Çeşitli defalar Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından yılın kameramanı seçildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Burhan Felek Ödülü’ne layık görüldü.  1990 yılında TRT Çukurova Bölge Haber Müdür Yardımcısı oldu. 1997 yılında emekliye ayrıldı. Sürekli basın kartı sahibi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Gazeteciler Cemiyeti üyesi ve Çukurova Girit Mübadilleri Derneği Kurucu ve Onursal Başkanıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Emekli olduktan sonra bu kelimenin ona uygun olmadığına karar verir. Adana’nın en eski fotoğrafçılarından babası Giritli İbrahim Hançerli’nin geniş arşivini değerlendirmeye çalışır. Önce sergiler sonra fotoğraf ağırlıklı kitaplar ve mübadele ile ilgili yaşanmış hikayeleri belgesel tarzda derler. Giritli Mübadillerin Son Durağı Çukurova – Parçalanmış Ailelerin Öyküsü isimli 40 dakikalık belgesel film yaptı.  YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1930- 1950 Adana Fotoğrafları   Yüksel Hançerlinin Objektifinden 1970 İstanbul Giritli Mübadillerin Son Durağı Çukurova- Parçalanmış Ailelerin Öyküsü-1 1930’dan Günümüze Adana Fotoğrafları-2   Adana’dan Eğitim Manzaraları Girit Mutfağının Çukurova’daki İzleri  Babam ve Amcam Giritli Öksüzler Parçalanmış Aileleri Öyküsü-2 Yüksel Hançerlinin Objektifinden İstanbul 1968   Bitmeyen Aşk Girit Parçalanmış Aileleri Öyküsü-3  Mübadil Torunları Buluşuyor 1968’den Bugüne Anılarım

Pizza diyarında belgesel galası Haber

Pizza diyarında belgesel galası

ADNAN AVUKA MARDİN(İLKHABER)- İzla Pizzeria’nın ev sahipliğinde, düzenlenen Kadim Süryani Halkının tarihine ve kültürüne tanıklık eden Şahit Belgeselinin galası yapıldı.  Mardin’in Midyat İlçesine bağlı Üçköy (Kah)’de, Gevrriye Çil ve Morris Dal tarafından işletilen İzla Pizzeria’nın ev sahipliğinde galası yapılan Şahit belgeseli beğeni topladı. Belgeselde, olumsuz şartlara dayanamayan Süryanilerin Avrupa Ülkelerine göç etmesine karşın, köyünde kalmayı tercih eden, tüm zorlukları göğüsleyen Benyamin Aydın’ın hikayesi anlatılıyor.  Sinema sektöründe bulunan Ahmet Kılıç, Ezel dizisinin senaristleri tarafından kurulan Yazı Odası şirketinde 2,5 yıl boyunca sinema eğitimi aldıktan sonra profesyonel kariyerine senaryo yazarlığı yaparak başladığını söyledi. Şahit belgeselin, yazarı, yapımcı  ve senaristliğini yapan Ahmet Kılıç, belgeseli şöyle özetliyor, ”Mezopotamya’nın en eski halklarından olan Süryaniler, geçmiş yıllarda bir taraftan  baskılardan, diğer taraftan ekonomik sorunlardan dolayı doğup büyüdükleri topraklarını terk etmek zorunda bırakıldılar ve zamanla Mezopotamya coğrafyasında azınlık durumuna düştüler. Eskiden büyük bir şehir merkezi olduğu bilinen Süryani-Hristiyan Hah (Anıtlı) köyünde yaşayan Benyamin Aydın ise köy işleri dışında Süryanice dil öğretmenliği yapmaktadır. Kendi dillerini bilmedikleri için annesi ve babasıyla Kürtçe konuşmak zorunda olan öğretmen Benyamin de orada yaşayan ve ölen insanlar gibi, zaman gibi ve Mezopotamya bölgesinde bulunan o eski yapılar gibi olan bitenlere bir şahittir. Şahit Belgeselinin galasına, Midyat Belediye Başkan Yardımcısı Ali Alptekin, Güneydoğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu Başkanı Mehmet Çelik, İş İnsanı, İlkhaber, Güney Hakimiyet ve İlkses Gazetelerinin İmtiyaz Sahibi Halil Arslan, Küresel Gazeteciler Konseyi Mardin Temsilcisi Adnan Avuka, Mardin Turizm İşletmeleri Derneği Başkanı Aslan Paşaoğlu, Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı M. Şerif Öter, Süryani Dili-Kültürü ve Edebiyatı Derneği Başkanı Yusuf Beğtaş dünyaca ünlü Çerez sahibi Yaşarbey ve çok sayıda davetli katıldı.  Gala sonrasında Süryani müziği eşliğinde halaylar çekildi.  ŞAHİT BELGESELİNİN YÖNETMENİ AHMET KILIÇ KİMDİR?   2015 yılından beri sinema sektöründe bulunan Ahmet Kılıç, Ezel dizisinin senaristleri tarafından kurulan Yazı Odası şirketinde iki yıl boyunca sinema eğitimi aldıktan sonra profesyonel kariyerine senaryo yazarlığı yaparak başladı.   2017 yılında senaryo ekibi içinde bulunduğu Tepedeki Ev isimli kısa film Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne seçildi.  Çeşitli film yapım şirketlerinde senaryo yazarlığı yaptıktan sonra 2020 yılında kendi film yapım şirketini (İz Yapım) kurdu. Daha sonra birçok tanıtım filminin yazarlığını ve yönetmenliğini üstlendi. 2021 yılında ise ilk belgesel filmi olan İZLER Boncuklu Tarla’yı çekti.  İZLER Boncuklu Tarla isimli belgesel draması yurt içi ve yurt dışından uluslararası birçok festivale seçildi. Aynı belgesel Foça Film Günleri’nde gösterildikten sonra Best Of Foça 2022’nin özel seçkisi arasında yer aldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.