TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#bebek

İLKHABER-Gazetesi - bebek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, bebek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir'de bebeğin ölümüyle sonuçlanan zehirlenme olayında 2 tutuklama Haber

İzmir'de bebeğin ölümüyle sonuçlanan zehirlenme olayında 2 tutuklama

İzmir'in Konak ilçesinde bir bebeğin hayatını kaybettiği zehirlenme olayı ile ilgili gözaltına alınan adliyeye sevk edilen ilaçlama firması çalışanı 3 kişiden 2'si tutuklandı. Konak ilçesi Kahramanlar Mahallesi’nde, 12 Kasım 2024 Salı günü bir binanın 3. katında tahta kuruları nedeniyle ilaçlama yapılmış, 1 yaşındaki Altay Toprak Kınalı isimli bebek hayatını kaybetmiş, anne ve baba ile bazı vatandaşlar ise hastanelik olmuştu. Minik Altay Toprak bebek, Kahramanlar Camii'nde gerçekleşen cenaze töreni sonrası gözyaşlarıyla toprağa verildi. İlaçlama yapılan binanın üst katında bulunan dairede yaşayan bir üniversite öğrencisi de zehirlenmiş, hastanede yapılan tedavisinin ardından taburcu edildi. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği, Suç Analiz Büro Amirliği ve Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan çalışmalarda, ikamette ilaçlamada bulunan Ziraat Mühendisi B.Ö (47)’nün insan sağlığına zararlı ilaç kullandığı, konunun bu sebep ile gerçekleştiği anlaşıldı. İlaçlamayı yapan mühendis B.Ö (47), yardımcı olan E.G (44) ve aracılık eden E.G (46) gözaltına alındı. Bugün Cinayet Büro Amirliğindeki işlemlerin ardından adli makamlara sevk edilen şüpheli E.G (46) adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, B.Ö (47) ve E.G (44) tutuklanarak cezaevine teslim edildi.

Daha kötü ne olabilir! Esenler’de bebeğine tiner içirerek ölümüne neden olan anne tutuklandı Haber

Daha kötü ne olabilir! Esenler’de bebeğine tiner içirerek ölümüne neden olan anne tutuklandı

İstanbul'un Esenler ilçesinde, 2 yaşındaki Yunus Emre Ç.’nin tiner içirilerek ölümüne neden olan anne, gözaltına alınarak tutuklandı. Olay, 26 Eylül tarihinde Fatih ilçesinde bulunan bir hastaneye kimyasal zehirlenme şikayetiyle kaldırılan Yunus Emre’nin 14 Kasım’da hayatını kaybetmesinin ardından ortaya çıktı. Zehirlenme Vakası ve Soruşturma Süreci Yunus Emre Ç., 26 Eylül’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen, 14 Kasım’da hayatını kaybetti. Çocuğun ölümünün ardından yapılan araştırmalar, minik Yunus Emre’nin annesi Dilek Ç. tarafından tiner içirildiğini ortaya koydu. Yapılan incelemelerde, Yunus Emre’nin biberonuna tiner eklenerek içirilmesi sonucu zehirlenip yaşamını yitirdiği belirlendi. Soruşturma kapsamında, 23 yaşındaki anne Dilek Ç.’nin, evlilik dışı dünyaya getirdiği çocuğu ve kendisine kimsenin sahip çıkmaması nedeniyle bunalıma girdiği öğrenildi. Dilek Ç.'nin, yaşadığı psikolojik çöküntü ve sosyal destek eksikliği nedeniyle böyle bir eyleme kalkıştığı ifade edildi. Anne Tutuklandı, Baba Serbest Kaldı Olayın ardından anne ve baba gözaltına alındı. Emniyet ekiplerindeki işlemlerinin ardından anne Dilek Ç., "kasten öldürme" suçundan adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan Dilek Ç., tutuklanarak cezaevine gönderildi. Baba Y.E. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Dr. Uğur: Yenidoğan çetesi Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalıdır Haber

Dr. Uğur: Yenidoğan çetesi Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalıdır

Adana'da Birleşik Kamu-İş ve Genel Sağlık-İş federasyonu, Yenidoğan çetesine karşı bir araya gelerek Eğitim İş 1. Şubesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Birleşik Kamu-İş Kamu Federasyonu Adana İl Başkanı Dr. Musa Uğur, son günlerde yaşanan olayların Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı olduğunu belirterek bebeklerin öldürülmesi ve sağlık emekçilerine yönelik güven kaybının toplumda yarattığı dile getirdi. “Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı karşısında derin bir üzüntü ve öfke hissetmekteyiz” Birleşik Kamu İş Kamu Federasyonu Adana İl Başkanı Dr. Musa Uğur, “Bir haftadır hepimiz Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı karşısında derin bir üzüntü ve öfke hissetmekteyiz.  Yenidoğan çetesi olarak adlandırılan çete Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalını gerçekleştirmiş; yolsuzluk yapmak, bebeklerin ailelerinin sağlık emekçilerine duyduğu güveni istismar ederek kazanç sağlamaya çalışmak amacıyla yenidoğan bebekleri ihmalen değil kasten, bile isteye öldürmüştür” şeklinde konuştu. “Şüpheli bebek ölümüne sadece seyirci kalanlar bunun hesabını nasıl vereceklerdir?” Dr. Musa Uğur yenidoğan çetesi yüzünden sağlıkçılara yönelik güvenin azaldığını belirterek şunları söyledi: “Bebeklerin öldürülmesine ilişkin süreç kamuoyuna yansımadan yenidoğan çetesinin kullanmış olduğu hastaneleri dahi kapatmayanlar, ruhsatlarını iptal etmeyenler, bildiğimiz kadarıyla 12 ancak bu hastanelerde hayatını kaybeden her bir şüpheli bebek ölümüne sadece seyirci kalanlar bunun hesabını nasıl vereceklerdir?  Toplumun çaresizliği üzerinden nemalanan, yenidoğan bebekleri yaşasın diye verebileceklerinin haddi hesabı olmayan anne babaların sağlık emekçilerine duyduğu güvenin istismar edilmesi neticesinde ailelerin güveni nasıl yeniden kazanılacak, sağlık emekçileri mesleklerinin gereğini nasıl yerine getirecektir? Siyasi iktidarın politikaları neticesinde zaten sağlıkta şiddetin tırmandırıldığı bu ortamda sağlık emekçileri, ağır iş yükü ve şiddete uğrama endişesi altında mesleklerini icra ederken uyguladıkları tüm tedavilerin gerçekten gerekli olduğunu ispat etmeye mi çalışacaktır? Peki ya yenidoğan çetesinin sebep olduğu hastanelere ve sağlık çalışanlarına güvensizlik nedeniyle bebeklerinin tedavisini yaptırmayan ailelerin gerekli tıbbi müdahalenin yapılmaması sonucunda bebeklerin hayatını kaybetmesinin hesabını kim verecektir?” “İhmali ve sorumluluğu bulunan herkesin cezalandırılmasını talep ediyoruz” Dr. Musa Uğur, “Cumhuriyet tarihinin kara lekesi bu çeteler ile bu çetelere geçit verenler yargılanmalıdır. Siyasi iktidar kamucu sağlık politikalarına geri dönmeli, özel hastane patronlarını zenginleştiren uygulamalardan dönülerek herkes için ücretsiz, nitelikli ve herkes için eşit sağlık hizmeti politikalarının işletilmesi gerekmektedir. Bizler buradan bir kez daha sorumluluğu bulunan herkesin ucunun kime dokunduğu fark etmeksizin yargılanmasını, ihmali ve sorumluluğu bulunan herkesin cezalandırılmasını talep ediyoruz” diye ifade etti.

Bebek ölümleri için Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu Haber

Bebek ölümleri için Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu

Genel Kurulda, siyasi parti gruplarının "bazı özel sağlık kuruluşlarında yaşanan bebek ölümlerinin tüm yönleriyle araştırılması, özel sağlık kuruluşlarının yenidoğan, çocuk engelli ve yaşlılara yönelik işlemlerinin incelenmesi" ile ilgili önergelerinin birleştirilerek ele alınmasına yönelik Danışma Kurulu önerisinin kabul edilmesinin ardından milletvekilleri söz aldı. Saadet Partisi'nden iktidar eleştirisi Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, toplumun kendisini iğneli bir fıçının içindeymiş gibi hissettiğini belirterek, iktidarın politikalarını eleştirdi.İnsanların kime güveneceğini bilemez hale geldiğini ifade eden Özdağ, ülkenin bilinçli ve planlı şekilde kötülüğe teslim edildiğini öne sürdü. Sadece "yenidoğan şebekesi" olmadığını, "kanser, tıbbi cihaz/malzeme, kalp krizi, laboratuvar, diyaliz, ilaç şebekeleri" gibi şebekeler de bulunduğunu iddia eden Özdağ, bahsi geçen hastanelerde olaylar yaşanırken SGK ödemelerinin sürdüğünü söyledi. Araştırma komisyonu kurulmasını doğru bulduğunu vurgulayan Özdağ, "İnşallah bu araştırma komisyonu sonucunda hazırlanacak rapor TBMM'ye iner ve ona uygun kanunlar yaparız; ardından da Türkiye'de bu problemlerin bir daha neşet etmemesi için hep beraber çalışırız." diye konuştu. İYİ Parti'den hesap sorulması çağrısı İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, "Maalesef, Türkiye hiçbir şeyin korunamadığı bir ülke haline geldi; çocuklar korunamıyor, kadınlar korunamıyor, sınırlar korunamıyor ve maalesef kişisel veriler korunamıyor." ifadesini kullandı. Verdiği onlarca soru önergesine ilgili bakanlardan cevap alamadığını söyleyen Çömez, 20 Mayıs 2024'te bu konuyla ilgili önergesine de cevap verilmediğini, parlamentonun sorumluğunun yasama ve denetleme olduğunu belirterek, Meclis Başkanlığınca, soruları yanıtsız bırakan bakanlara hesap sorulmasını istedi. Meclisin sorumluluğu olduğunu dile getiren Çömez, "Gelin bu alçak çetelerle hep beraber mücadele edelim ve bu ülkeyi hep beraber temizleyelim." dedi. MHP'den sert yargılamalar MHP Bursa Milletvekili Fevzi Zırhlıoğlu, bebek ölümlerine neden olanları "katil sürüsü" olarak nitelendirerek, "Yenidoğan bebekler üzerinden SGK'den günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, insanın aklına getiremeyeceği hiçbir temiz vicdanın kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar insanlığın yüz karalarıdır." şeklinde konuştu. Soruşturmayı yürüten savcıya ilkeli ve samimi duruşundan dolayı teşekkür eden Zırhlıoğlu, salgın döneminde çalışmalarıyla örnek olan sağlık çalışanlarının, bu olaydan ötürü baskı altında hissetmemesini istedi. Zırhlıoğlu, konu hakkında Meclis araştırması açılarak olayın hem hukuki hem vicdani hem de her boyutuyla araştırılıp incelenmesi ve sistemde bulunan boşlukların doldurulması gerektiğini belirtti.DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, 2003'te sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık sisteminin özel sektörün insafına terk edildiğini ileri sürerek, "Geldiğimiz noktada ise maalesef kısır bir döngüyle, yılda 1 milyar hasta başvurusu olan, halkın sağlık sorunlarına çözüm bulamayan, çürümüş bir sistem ve sağlıksız bir toplum ortaya çıktı." diye konuştu. Bozdağ, sadece toplumun sağlık hakkını hiçe sayan çete üyelerinin değil, sorumluluğu olan herkesin hesap vermesi ve yargılanması gerektiğini söyledi. "85 milyonun kabullenemediği büyük bir acı" CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, herkesin vicdanını yaralayan, yürekleri kanatan, 85 milyonun kabullenemediği çok büyük bir acının yaşandığını belirterek, bu konunun üstüne gidilmesi gerektiğini kaydetti.Sağlık sisteminde sorunlar olduğunu söyleyen Emir, "Elbette ki bugün 30 yıl öncesinden birçok alanda daha iyiyiz, bunun altında yatan bir sürü sebep var ama 90'lı yıllara göre çok daha kötü olduğumuz, çok daha üzüleceğimiz noktalar da var." dedi. Araştırma önergesinin sadece 47 sanık için verilmediğini dile getiren Emir, "Bu sistem niye çalışmadı, niye denetlenmedi, niye göz ardı edildi, niye SGK anlaşması iptal edilmedi, niye bu hırsızlara bu paralar ödenmeye devam edildi, dinlendi de bu ölümler göz göre göre niye durdurulmadı; bunları konuşmak istiyoruz. Bunların sorumlularını bulalım, bir daha böyle ölümler olmasın istiyoruz." ifadelerini kullandı. AK Parti'den vahşete tepki AK Parti İstanbul Milletvekili Ümmügülşen Öztürk, bir anne ve bir çocuk doktoru olarak masum bebeklerin hayatını ticari bir malzemeye dönüştüren bu vahşi yapıya karşı duyduğu öfkeyi, kelimelere sığdırmakta zorlandığını dile getirdi. Ailelerin emanet ettiği en değerleri varlıkların bebekleri olduğunu dile getiren Öztürk, şöyle konuştu: "Onlara şifa vermek sadece bir meslek değil, aynı zamanda derin bir sevgi ve büyük bir sorumluluktur. Yavrularımızı yaşatmak, onların hayatlarına dokunmak bizim için kutsal bir görevdir ancak bu kutsal görevin tam tersine hareket eden, masum bebeklerimizi kirli çıkarlarına alet eden, onları ticari bir mal gibi gören bu çete hepimizi derinden yaralamıştır. Bu acımasız suç örgütü insanlığın vicdanına karşı büyük bir suç işlemiştir. Hiçbir doktorun, hiçbir sağlık çalışanının, hatta hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu vicdansızlık hepimizi derinden sarsmıştır. Bu çete, yalnızca devletimizi dolandırmakla kalmamış, toplumun bizlere olan güvenini zedelemek için büyük bir çaba sarf etmiştir." Böylesi bir vahşet karşısında vicdanı olan hiçbir insanın sessiz kalamayacağını belirten Öztürk, "Bu çürük elmalar mesleğimizin onuruna ve sağlık sistemimizin sağlam yapısına asla gölge düşüremeyecektir. Bizler sağlık sistemimizi korumak için bu çürük elmaları tek tek ayıklayacak, bu çetelerin kökünü kazıyacağız. Türk adaleti hak ettikleri en ağır cezayı verecek ve bu karanlık yapılar bir daha asla gün yüzü göremeyecektir." dedi. Öztürk, sağlığın, siyasi çekişmelerin ötesinde herkesin ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, vatandaşların güven içinde sağlık hizmeti almasını sağlamak için ortak hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Görüşmelerin ardından tüm siyasi parti gruplarının kabul oyuyla Meclis araştırma komisyonu kuruldu. 22 üyeden oluşacak komisyonun çalışma süresi 3 ay olacak ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilecek. Genel Kurul'da daha sonra tüketicilerin korunmasına yönelik kanun teklifinin görüşmelerine geçildi.

Büyükçekmece'deki bebek mezarlıkları: Yenidoğan çetesi kurbanları mı? Haber

Büyükçekmece'deki bebek mezarlıkları: Yenidoğan çetesi kurbanları mı?

İstanbul Büyükçekmece'deki yeni doğan mezarlıkları, son günlerde ortaya çıkan yenidoğan çetesi haberleriyle birlikte kamuoyunun dikkatini çekti. Mezarlıkta yer alan bebek mezarları, birkaç gün arayla vefat eden bebeklerin mezar taşlarıyla dolup taşarken, vatandaşlar bu durumun yenidoğan çetesi kurbanları olabileceği yönünde endişelerini dile getirdi. Gözlemlenen mezar taşlarındaki doğum ve ölüm tarihleri, bu trajik durumla ilgili şüpheleri artırdı. Mezar taşlarında bazı bebeklerin doğum ve ölüm tarihleri arasında çok kısa süreler bulunması, şüpheleri artırıyor. Özellikle, isim ve taşların olmadığı bazı mezarlar, kamuoyunda endişe uyandırdı. Vatandaşlar, mezarlıkta gördükleri onlarca bebek mezarının durumu karşısında büyük bir üzüntü duyduklarını ifade etti. “Acaba bunlar da bilerek mi öldürüldü?” Bölgeyi ziyaret eden Hatip Çevik, mezarlıkta gördüğü manzaradan derin bir üzüntü duyduğunu dile getirerek, “Buradaki bebek mezarlarını görünce insanın aklına şüphe geliyor. Acaba bunlar da bilerek mi öldürüldü? Çok çirkin ve acı verici bir durum. Hastanelerin kapatılması iyi oldu. Vatandaşların çocuklarını katletmişler. Para için bu kadar canilik yapılmaz,” dedi. Halit Gür ise, “Hastane buraya yakın olduğu için ölen bebeklerin buraya defnedilmesi aklımıza geldi. Doğum ve ölüm tarihlerine baktığımızda, yakın aralıklarla ölen bebeklerin olduğunu görüyoruz,” şeklinde konuştu.

Bakan Tunç: Bir yılda 47 kişi gözaltına alındı, 22'si tutuklandı Haber

Bakan Tunç: Bir yılda 47 kişi gözaltına alındı, 22'si tutuklandı

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük’te katıldığı AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı kongresi sonrası yaptığı açıklamada, yenidoğan bebeklere yönelik ihmallerin yer aldığı “yenidoğan çetesi” soruşturmasının derinleştirildiğini ve 22 kişinin tutuklandığını duyurdu. Bakan Tunç, bebek ölümlerine müsaade edilmeyeceğini belirterek, soruşturmanın titizlikle devam ettiğini vurguladı. 22 kişi tutuklandı Bakan Tunç, sürecin 2023 yılının Mart ayında CİMER'e yapılan bir ihbarla başladığını hatırlatarak, İstanbul'daki bazı özel hastanelerde yenidoğan bakım ünitelerine yönelik maddi çıkar sağlandığı ve ihmal sonucu bebek ölümlerine neden olunduğu şikayetleri üzerine başlatılan soruşturmanın 1 yıllık çalışmanın ardından derinleştirildiğini belirtti. Tunç, bu kapsamda 47 kişinin gözaltına alındığını ve bunlardan 22’sinin tutuklandığını ifade etti. “Yargı mensuplarımızı hiç kimse tehdit edemez” Soruşturmayı yürüten savcıya yönelik tehditlerin de gündeme geldiğini belirten Tunç, bu konuda ayrıca soruşturma başlatıldığını söyledi. Hiç kimsenin yargı mensuplarını tehdit edemeyeceğini ve bu kişilerin bağımsız şekilde görevlerini ifa edeceğini vurguladı. "Cumhurbaşkanı erdoğan kararlılığını ifade etti" Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerini kabul ettiğini ve bu soruşturmanın titizlikle yürütülmesi, sorumluların yargı önüne çıkarılması konusunda kararlılığını dile getirdiğini aktardı. Yargı sürecinin tamamlanmasının ardından kamuoyunun suçlamalar ve sorumlular hakkında detaylı bilgi sahibi olacağını belirten Tunç, bu konuda kesinlikle taviz vermeyeceklerini söyledi.

İstanbul'da bebek ölümlerine yol açan skandal: 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı Haber

İstanbul'da bebek ölümlerine yol açan skandal: 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı

İstanbul'da sağlık sistemini hedef alan çarpıcı bir skandalın detayları gün yüzüne çıktı. Bebek acil hastalarının, anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilmesi ve bu süreçte yaşanan ihmaller sonucunda ölümlerine sebep olduğu iddia edilen 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sağlık hizmetlerinde güvenin sarsılmasına neden oldu. İddianamede, şüphelilerin aralarındaki telefon görüşmelerine dayanan tape kayıtları ile birlikte, toplamda 197 suç eylemi belgelendi. 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının da dahil olduğu bu karmaşık yapının, sağlık alanında yaşanan ciddi sorunları ve sorumsuzlukları gözler önüne serdiği belirtildi. Bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen şüpheliler hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 197 suç eylemine ilişkin tape kayıtları yer aldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, suça konu 197 eylem sıralandı. Bu eylemlere ilişkin, şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtları ve bunlarla ilgili değerlendirmeler de iddianameye girdi. Bir şüpheli ve hastane çalışanının konuşması şu şekilde yer aldı: "A.K: Denetim geldi mi sana da diyecektim. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Geldi. Bu çocuk entübe gözüküyor sistemde. A.K: Benim burada üç koli dosya vardı, iyi ki onları fark etmediler. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Bu normal değil. Ben on beş yıldır çalışıyorum. Hayatımda böyle bir denetime girmedim. Cezalık bir şey değil. Ceza kesmek istediğinde gelir iki tane şeye bakar cezasını keser, parasını alır, çıkar gider. A.K: Doğukan sence sadece Fırat Hoca'nın işletmelerine mi yapıldı? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Sanmıyorum. Fırat Hoca bu kadar önemli bir insan değil. İstanbul'da bu kadar koordineli bir iş yapmazlar." Bebek bir hastanın durumuyla ilgili örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in konuşmalarıysa iddianamede şu şekilde yer buldu: "Şüpheli İlker Gönen: Şimdi Serenay beni aradı. Sabah beş buçukta diyalize giren var ya, o ölecek ben diyalizi yandan takmak zorunda kaldım. İlk çalıştı sonra çalışmayı durdurdu. Şüpheli Fırat Sarı: Durdu ha. Şüpheli İlker Gönen: Ölecek zaten çocuk. Beş buçukta damar yolu gitmiş, Serenay damar yolu için gelmiş. Satılmış niye geliyorsun diye kızmış." İddianamede, hayatını kaybeden bir bebekle ilgili Hemşire Çağla Durmuş ve Dr. İlker Gönen'in konuşmaları da yer aldı. Konuşmalar şöyle: "Şüpheli Çağla Durmuş: Hocam Karakoç ex. Şu anda şey, kalp tepe atılması seksen, satürasyonu otuz ama o seksen de adrenalinle yani. Şüpheli İlker Gönen: Adrenalinle, tamam yapacak bir şey yok. Şüpheli Çağla Durmuş: Aynen öyle ölüm morlukları falan da oluştu. Şüpheli İlker Gönen: Tamam. Şüpheli Çağla Durmuş: Aileye de kötüleşti diye haber verdik şimdi şu adrenalin etkisi geçene kadar kapattım kuvözün entübe... Makinada birazdan ex kabul ederiz yani. Şüpheli İlker Gönen: Hahaha, neyse bir şey diyecektim de... Şüpheli İlker Gönen: Aspirasyondan mı öldü yani? Şüpheli Çağla Durmuş: Yani, ya zaten rengi falan iyi değildi, onun öleceği belliydi ama şey yani aspire etmiş. Şüpheli İlker Gönen: Sabah gördük hayvan gibi ağlıyo, tamam rengi kötüydü ama. Şüpheli Çağla Durmuş: Onun bir o süreci kaybetmişiz yani biz, dönebilme sürecini. Şüpheli İlker Gönen: Uff tamam, yapacak bir şey yok yani. Şüpheli İlker Gönen: Hah yani neyse Dursun abiyi gönderme. Aile gelene kadar tamam mı? Şüpheli Çağla Durmuş: Hı hı tamam. Ben dosyada kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim. Şüpheli İlker Gönen: Tamam." Bebeğin babasının şüpheli ölüm şikayeti üzerine ise şüpheliler arasında şu konuşma geçti: Şüpheli İlker Gönen: O tedaviler IV görünsün ha. Oral görülmesin. Şüpheli Çağla Durmuş: Tamam tamam. Şüpheli İlker Gönen: Şöyle, Fırat abiyi aradım meşgul. Şöyle diyeceksin, böyle böyle kötüleşti, işte ondan sonra entübe ettik, solunumuna baktık kalbi düştü. Müdahalesini yaptık ıvır zıvır. Dursun abiyle ağzın bir olsun yani. İddianamede, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden bebekle ilgili üç şüphelinin konuşmaları da yer aldı: Şüpheli Bahar Kanık: Hocam kalbi, Halime'nin kalbi yokmuş, cpr yapalım mı? Şüpheli Fırat Sarı: Cpr bir iki tane dokunun, dönerse döndü. Dönerse biraz daha yaşasın ben gelinceye kadar. Şüpheli Bahar Kanık: Valla siz gelinceye kadar... Kusura bakmayın. Şüpheli Fırat Sarı: Ölmesin ha. Bahar Kanık: Sarıkaya'nın da valla fişini çekecem gelmezseniz. Şüpheli Fırat Sarı: Nasıl?Haha dedemin fişi. Şüpheli Bahar Kanık: Haha çekicem fişi haha. Şüpheli Fırat Sarı: Ölen mi oldu Ecem? Şüpheli Ecem Koç: Başımız sağ olsun hocam Halime. Şüpheli Fırat Sarı: Öldü mü gerçekten? Şüpheli Ecem Koç: Öldü hocam, cpr'ını yaptık, adrenalini yaptık. Cpr'la da adrenalinle de dönmedi. Adrenalin kalbi geldi bir kendi kendine gitti. Zaten cpr'a da yanıt vermedi. Şüpheli Fırat Sarı: Tamam. Yarım saat, kırk dakikaya oradayım geliyorum. Şüpheli Ecem Koç: Ha geliyorsunuz, tamam hocam biz şu an ellemiyoruz makinaya bağlı. Şüpheli Fırat Sarı: Ellemeyin, bilgi de vermeyin, orada dursun. Şüpheli Ecem Koç: Aynen aynen açık duruyor her şey monitörde açık... Hiçbir şey yapmıyoruz. İddianamede, bebek bir hastaya müdahale edilmediğiyle ilgili konuşmalar ise şöyle sıralandı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Kanka hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim. Gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de... Şüpheli Hüseyin Günerhan: Nerede? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Güneyde. Şüpheli Hüseyin Güneyhan: Güneyden bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edek... Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hoca demiş ki kayarsa tüpünü çek demiş, yaşamaz bu demiş. İddianamede, bir kişinin çalıştığı hastaneyi CİMER'e şikayet etmesiyle ilgili şüpheliyle arasında geçen konuşmalar da yer aldı: O.Ö: Şey gitmiş tabi bizim avukat .... Halil anlaşma olmamış. Tabii ben de şimdi mahkeme sürecine de giriyoruz SABİM'e, CİMER'e dayiyim, döşiyim diyorum. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Daya döşe kanka. O.Ö: Nasıl bir şey yazayım? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka şey yaz, usulsüz hasta alımlarını yaz 112'den. O.Ö: Nasıl oluyor? Şüpheli Hüseyin Günerhan: 112 ayağı olmadan hasta kabul ediyorlar de, protokolsüz hasta kabul ediyorlar diye yaz ondan sonra. O.Ö: Mert olayı mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı Mert olayı kanka. O.Ö: İsmini bile veririm de senin arkadaşın olduğuna dua etsin o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: İsmini de ver, benim umurumda değil o. Şüpheli Hüseyin Günerhan: Kanka bunu yaz, ondan sonra erişkindeki dosya mosyaları yazabilirsin usulsüz diye. O.Ö: Hasta çarşafları mı? Şüpheli Hüseyin Günerhan: Hıhı hasta basamaklarını şişiriyorlar, usulsüzlükler, çarşafları şişiriyorlar dersin. Eks bekletiyorlar, yatışını uzatıyorlar hastaların diyebilirsin. O.Ö: Aynen aynen bunları yazayım. İddianamede, hastanede tedavi gören 6 aylık bebeğin ölümüyle ilgili iki şüphelinin konuşmasına şu şekilde yer verildi: Şüpheli Tuğçe Toptemel: Besledikten sonra bebek kötüleşti. Ben başına gittim sonra Gizem geldi, sonra bebek kusmaya başladı, acaba aspire mi etmiş olabilir, bir akciğerine falan baksa mıydınız hani aspire etmiş olabilir mi? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani aspire etmiş olabilir de bu çocuk büyük çocuk prematüre değil ki. Şüpheli Tuğçe Toptemel: Bayağı bir kustu. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Prematüre değil ki hemen ölsün çocuk yani orada bir yarım saatlik can çekişmesi lazım o çocuğun, yani ben bunun açıklamasını yapamam, çocuk ölü anladın mı yani çocuk ölmüş ve bu çocuk rahat 2-3 saat önce ölmüş, çocuk kaskatı buz kesmiş. Şüpgeli Tuğçe Toptemel: Neyden ölü? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Yani bu çocuk böyle anlık bir şey değil, bu çocuğa cpr bile yapılmaz, bu çocuk kim bilir ne zaman öldü, ya bir anomalisi yok, kalp anomalisi yok bir şeyi yok, genetik bir hastalığı yok, normal altı aylık çocuk, ben ailesine ne diyeceğim? Şüpheli Tuğçe Toptemel: Desetüre hiç olmadı biz bakımındaydık hiç olmadı, kameraları izle istersen hiç olmadı çünkü gözüme bir de büyük bebek ya bir de siyahi, siyah bir bebek olduğu için gözüm hep ondaydı, acaba morarırsa görmeyiz diye. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Ya Tuğçe birazcık morarsa anlaşılmaz da çocuğun dudakları mosmor. Yani ben bunu daha nasıl hocaya ne diyeceğim, hoca gönderdi dün çocuğu, ailesine ne diyecem, aile zaten yabancı ortalığı ayağa kaldıracak, ortalığı yıkacaklar hastaneyi zaten büyük çocuk, almam bile yasak onu oraya." İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'yla ilgili soruşturma olduğuna dair ise şu konuşmalar yer aldı: Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam şimdi bu denetim Sağlık Bakanlığı falan fasa fiso, benim korktuğum şey bu değil, Fırat hocayı örgütlü suç işlemekten yargılayacaklar, adamlar dava açmış, ben Fırat hocanın kaç tane emniyet müdürlüğünden dosyasını topladım. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Ne örgütü ya, ne örgütü ya? Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam, adamlar sen yalandan sahte yani tedavi yapıyorsun, doktor koymuyor dosyalarda oynama yapıyor, hocam bizim telefonlarımız bile dinleniyor olabilir, bunları kimseye hoca söylettirmiyor bana. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Telefon dinlenebilir, doğrudur. Şüpheli Hakan Doğukan Taşçı: Hocam dinleniyor, biz Whatsapp'tan konuşuyoruz Fırat hocayla hep, anladın. Şüpheli Şeyhmus Çelik: Valla doğrudur, Whatsapp'tan konuşmak lazım, dinlenir doğrudur e yazdığın zaten."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.