TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Bartın Üniversitesi

İLKHABER-Gazetesi - Bartın Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bartın Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tunç: Hukuk devletinde şiddeti teşvik suçtur Haber

Tunç: Hukuk devletinde şiddeti teşvik suçtur

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Hukuk devletinde şiddet olmaz, şiddeti destekleyeni, hukuk devletinde yargı önüne çıkarırlar ve yargı onlardan hesap sorar. Bugün de yargımızın şiddeti teşvik edenlerle, teröre bulaşanlarla ilgili yaptığı soruşturmaları eleştirmek ve o konuda yetkili olan yargı mensuplarımızı, cumhuriyet savcılarımızı adeta tehdit eder vaziyette bir takım konuşmalar yapmak hiç kimseye yakışmaz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından 2017 yılında başlatılan bu yıl ilk kez uluslararası boyuta taşınan ARGE Proje Pazarı’nın kapanış programına katıldı. Bartın Karabük Üniversitesi tarafından, Azerbaycan Hazar, Azerbaycan Teknik, Uluslararası Saraybosna, Malezya Putra ve Özbekistan Semerkand Devlet Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği üniversitelerinin paydaşlığında düzenlenen proje pazarında yarışan birbirinden ilginç çalışmaları inceleyen Bakan Tunç, öğrencilerin yaptığı elektrikli araçla stantları gezdi. Daha sonra TAİ Genel Müdürü Mahmut Faruk Akşit’in yaptığı sunumu dinleyen Bakan Tunç, Türkiye’nin milli savunmada en büyük gücünün gençler olduğunu ifade etti. Yerli ve milli teknolojilerin üretiminde proje yarışmalarının da önemine değinen Bakan Tunç, kurulması için imza verenler arasında olduğunu Bartın Üniversitesi’nin kısa sürede elde ettiği başarıları nedeniyle emeği geçenleri kutladı. Yarışmaya katılan ve derece alan tüm herkesi tebrik eden Bakan Tunç, “Doğalgaz arayan sismik araştırma gemilerimiz, Karadeniz'de Milli gemilerimiz olmasaydı, biz o doğalgazı keşfedebilir miyiz. Mümkün değildi. Çünkü oralarda daha önce aramalar yapıldı, ihaleler yaptık, yabancılar paramızı aldı, boşuna aradınız ‘burada doğal gaz yokmuş’ dedi. Orayı, betonladılar, gittiler. Petrolde de böyle oldu. Ama şimdi kendi milli imkanlarımızla, kendi milli teknolojimizle arama yapıyoruz. Gabar’da petrol fışkırdı. Karadeniz'de hemen yanımızdaki Filyos’da doğalgaz. Milli enerji. Hepsi birbirine bağlı. Milli teknoloji. Yoksa ekonomideki bağımsızlığı nasıl elde edeceğiz. Teknolojide, enerjide ve katma değer üreten, üretimleriyle ilerlerse bir ülke, güçlü olur. Dünyada da hakkaniyeti ve adaleti daha güçlü savunabilir. İnşallah Türkiye bu yolda kesintisiz ilerlemesini sürdürecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın” dedi. “15 Temmuz’da saldıranlarla, TUSAŞ’a saldıranların işverenleri aynı” Milli savunmada önemli bir yeri bulunan TUSAŞ’a yapılan terör saldırısını hatırlatan Bakan Tunç, "Ne birlik ve beraberliğimizden, ne de savunma sanayi yatırımlarımızdan asla geri adım atmayacağız. Bunlar bizleri yıldıramaz. 15 Temmuz 2016'da da saldırdılar. Aynı, aynı el. Maşalar, farklı gibi görünüyor aslında maşalar da birbirinin aynı. O eli tutan maşalar da, artık deşifre oldu. 15 Temmuz gecesi saldıranlarla, 23 Ekim'de TUSAŞ’a saldıranlar, o taşeronların arkasındaki işverenleri aynı. Aynı noktadan kumanda ediliyor. Artık milletimiz bunun bilincinde ve bunun farkında. Bunun farkında olduğu için işimiz kolay. Bundan sonra o tuzakları boza boza yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu “Terörle mücadeleyi sürdüreceği” Bakan Tunç, terörle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürüleceğine de vurgu yaparak, “Kardeşliğimize olan inancımızın daha da kuvvetlenmesine, kararlılığımız daha da pekişmesine, kimse engel olamayacak. Terörü, milli birlik ve kardeşlik ruhumuzu zedelemesine asla müsaade etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Terörle mücadelemizi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. "Terörün ülkemizin insanımızın huzuruna, güvenliğine, geleceğine kast etmesine kimse göz yummamalı. Hangi gerekçe olursa olsun hiç kimse, şiddeti teşvik eden unsurlara, uzantılarına, kesinlikle sıcak bakmamalı. Rıza göstermemeli" diyen Bakan Tunç, "Dünyanın hiçbir hukuk devletinde terör, şiddet ve şiddeti tespit kabul edilemez. Bu bizim anayasamızda da böyledir, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de böyledir, Birleşmiş Milletler medeni ve siyasi haklar sözleşmesinde de böyledir. Terörü, hukuk devleti kabul etmez. Terörü destekleyeni, hukuk devleti kabul etmez. Demokratik ve hukuk devletinde şiddeti teşvik, şiddeti, savunma, şiddet yoluyla bir yere gelmeyi, demokratik hukuk devleti kabul etmez, şiddet suçtur, şiddeti teşvik suçtur. Terör uzantılarına destek vermek suçtur ve bu bütün dünyada böyledir, demokratik ülkelerde, hukuk devletlerinde. Anayasamıza 26. maddesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10-11. maddelerinde. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19. maddesinde. Hukuk devletinde şiddet olmaz, şiddeti destekleyeni, hukuk devletinde yargı önüne çıkarırlar ve yargı onlardan hesap sorar. Bugün de yargımızın şiddeti teşvik edenlerle, teröre bulaşanlarla ilgili yaptığı soruşturmaları eleştirmek ve o konuda yetkili olan yargı mensuplarımızı, cumhuriyet savcılarımızı adeta tehdit eder vaziyette bir takım konuşmalar yapmak hiç kimseye yakışmaz. Eğer ‘demokratik hukuk devletine, tarafsız ve bağımsız yargıya inanıyoruz’ derseniz bunu yapmayacaksınız. O soruşturmaların sonucunu bekleyeceksiniz, o nedenle terörle mücadeledeki kararlılığımızı topyekun, birlik ve beraberliğimizi koruyarak inşallah savunmaya devam edeceğiz. Ne terörle arasına mesafe koyamayanların, ne de emperyalist güçlerin maşası olanların kardeşliğimizi asla bozmasına asla müsaade etmeyecek. Ne pahasına olursa olsun ülkemizin birliğini, dirliğini koruyacağız ve sonuna kadar bu mücadeleden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz” diye konuştu. Bakan Tunç’a konuşmasının ardından BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun tarafından hediyeler verildi. Ardından ise proje yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi. Ödül törenin ardından program sona erdi.

Akademisyenler, depremi yaşayan gebe ve lohusalarla görüştü Haber

Akademisyenler, depremi yaşayan gebe ve lohusalarla görüştü

KAHRAMANMARAŞ (AA) - DURMUŞ GENÇ/ TEZCAN EKİZLER - Bartın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik ve Hemşirelik Bölümü akademisyenleri, depremden etkilenen Elbistan ve Afşin ilçelerinde çadır kentlerde kalan gebe ve lohusalarla görüştü.TÜBİTAK 1002 C Saha Araştırmaları Doğal Afetler Proje desteğiyle Bartın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hacer Yalnız Dilcen ile ebelik ve halk sağlığı hemşireleri Dr. Öğr. Üyesi Hanifi Dülger, Dr. Öğr. Üyesi Yeliz Çakır Koçak, araştırma görevlileri Güleser Ada, Feyza Bozkurt ile Doç. Dr. Beyza Dünya Aksu, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin ikincisinin merkez üssü Elbistan ile Afşin'de 2 bin 600'ün üzerinde çadırı ziyaret etti.Ekip, yaptıkları yüz yüze görüşmelerde 64 gebe ve lohusa kadının psikososyal durumlarıyla ilgili tespit yaptı.Ebelik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hacer Yalnız Dilcen, AA muhabirine, deprem sonrası gebe ve lohusaların psikososyal durumlarını değerlendirmek için bölgeye geldiklerini söyledi.Elbistan ve Afşin'de çadır kentleri gezerek özellikle gebeleri ve lohusaları tespit edip deprem nedeniyle ağır travma yaşamış olanları dinlediklerini belirten Dilcen, depremzede kadınların ihtiyaçlarını tespit etmek istediklerini dile getirdi.- "Kadınların anlattıkları ve yaşadıkları gerçekten bizi derinden etkiledi"Dilcen, yaptıkları görüşmelerde enkaz altında kalan ve kurtulan gebelerin de bulunduğunu öğrendiklerini aktararak, "Kadınlar enkazdan nasıl çıktıklarını bize anlattılar. Kayıplarını anlattılar. Çocukları kaybolmuş onları anlattılar. Kadınların anlattıkları ve yaşadıkları gerçekten bizi derinden etkiledi. Deprem anını öyle değişik hikayelerle dinledik ki hepimizi derinden etkiledi." dedi.Çadır kentlerdeki kadınlara ebe arkadaşlarının ve hayırseverlerin desteğiyle hazırladıkları, içlerinde ihtiyaç duyulan mama, çocuk bezi, kıyafet, süt sağma makinesi gibi malzemelerin olduğu çantalardan verdiklerini kaydeden Dilcen, "Onların söylemedikleri ihtiyaçları belirleyip onları giderdik. Kadınlar bize 'İyi ki geldiniz ve bizim derdimizi dinlediniz.' dedi. Onların çadırlarında her şey bol bol var ama dinlenilmeye, duyulmaya, sadece ne yaşadıklarını anlatmaya ihtiyaçları vardı. Gebelerin bu konuda kendilerini yalnız olmadıklarını hissetmeleri bile onları çok mutlu etti." şeklinde konuştu.Dilcen, özellikle çadır kentlerde ebe ve halk sağlığı hemşirelerine ihtiyaç duyulduğunu ve alandaki gebelerin aşıları başta olmak üzere ihtiyaçlarının sürekli takip edilmesi gerektiğini aktardı.- "Depremzede lohusa ve gebelere psikolojik destek verilmeli"Yaşanan travmanın çok sıcak olduğuna işaret eden Dilcen, şunları kaydetti:"Şu an olay o kadar sıcak ki... Bir süre sonra bu kişiler geceleri uyku, yeme sorunları ve dikkat toplamada güçlükler yaşayabilirler. Deprem gibi büyük travmalardan sonra kadınlarda depremde yaşadığı anılar tekrar tekrar gözlerinin önüne gelebilir. Acıları daha da derinleşebilir. Bu acılarının daha da derinleşmemesi için mutlaka özellikle lohusa ve gebelere, sağlıklı nesillerin oluşabilmesi için posttravmatik stresle (travma sonrası stres) ilgili çalışma yapılmalı. Bizim çalışmamızın amacı deprem yaşayan gebe ve lohusalarda psikososyal sağlık durumunun tespitini yapmak. Özellikle gebelerdeki posttravmatik stres bozukluğu, depresyon ve anksiyetelerini belirleyerek, ruh sağlığını nasıl etkilediğiyle ilgili çalışma yaptık. Bununla ilgili psikolojik destek verilmeli, yani bireysel ve gruplara psikoeğitimler ayrıca grup terapileri olabilir."- "Çadırlarda ebelere ve halk sağlığı hemşirelerine büyük ihtiyaç var"Deprem gibi doğal afetlerden sonra gebe ve lohusaların daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunun altını çizen Dilcen, "Kadınların ihtiyaçlarının belirlenmesi ve giderilmesi için ebelik hizmetlerinin aksatılmaması gerekmektedir. Özellikle çadırlarda bulaşıcı hastalıklar gibi halk sağlığı sorunlarının yaşanmaması için ebelere ve halk sağlığı hemşirelerine büyük ihtiyaç var. Bir ebe olarak bir kadının ve bebeğin bu taramalarımız sırasında hayatını kurtardık ve tespit edilmeyen, aşılanmayan bütün gebelerin sorunlarını belirleyerek çözümler bulduk. Bizim buradaki görevimiz bitmek üzere bundan sonra bizim yaptığımız desteği sağlamak için ebe çadırı olmalıdır. Taramalar için sağlık ekibinde ebe ve halk sağlığı hemşireleri mutlaka olmalıdır." ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.