TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Avrupa Parlamentosu

İLKHABER-Gazetesi - Avrupa Parlamentosu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avrupa Parlamentosu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan AP Başkanlığına yeniden seçilen Metsola'ya Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan AP Başkanlığına yeniden seçilen Metsola'ya "Kıbrıs" eleştirisi

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola’ya gönderdiği mektubunda, AP Başkanlığına yeniden seçilmesi öncesinde Genel Kurul’da yaptığı konuşmasını eleştirdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola’ya gönderdiği mektubunda, AP Başkanlığına yeniden seçilmesi öncesinde Genel Kurul’da yaptığı konuşmasını eleştirerek, "AB’nin üyelik dayanışması adı altında Kıbrıs meselesine tek taraflı yaklaşımı ve Ada'nın içinde bulunduğu gerçekleri göz ardı etmesi, sorunların çözümü için yeni bir zemin oluşmasına da engel teşkil etmektedir.” ifadesini kullandı. Kurtulmuş, AP Başkanlığına yeniden seçilmesi dolayısıyla Roberta Metsola’ya mektup göndererek tebrik etti, görevinde başarılar diledi. AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi, ortak değerler ve hedefler doğrultusunda işbirliğinin artarak devam etmesinin en büyük temennileri olduğunu belirten Kurtulmuş, mektubunda şunları kaydetti: “AB halklarının demokratik temsilini üstlenen AP'nin, yeni yasama döneminde rasyonel ve objektif bir tutumla ön yargıların aşılmasında ve karşılıklı güvenin inşa edilmesinde yapıcı bir rol oynayabileceğine inanıyorum. Bu konuda kaydedeceğimiz ilerleme Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesine de katkı sunacaktır. Önümüzdeki dönemde, AP dahil tüm AB kurumlarının, Türkiye ile ilişkilerini ahde vefa ilkesi çerçevesinde adil ve sonuç odaklı bir yaklaşımla yürütmesini, ilişkilerimizi çıkmaza sokan politika ve söylemlerden kaçınmasını bekliyoruz. Bu vesileyle seçimler öncesinde Genel Kurul’da yapmış olduğunuz konuşmada, Türkiye’nin aday ülke statüsüne atıfta bulunmamanızı, ayrıca Kıbrıs meselesi bağlamındaki ifadelerinizi üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim. Kıbrıs meselesinin çözümü için tüm tarafların çabalarını doğru yöne sevk etmesi ve samimiyetle çözüme katkıda bulunması önem arz etmektedir. AB’nin üyelik dayanışması adı altında Kıbrıs meselesine tek taraflı yaklaşımı ve Ada’nın içinde bulunduğu gerçekleri göz ardı etmesi, sorunların çözümü için yeni bir zemin oluşmasına da engel teşkil etmektedir. Parlamentolarımız arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu belirterek sizi bir kez daha tebrik eder, görevinizde başarılar dilerim."

Avrupa Parlamentosu'ndan, Putin'le görüşen Macaristan Başbakanı Orban'a kınama Haber

Avrupa Parlamentosu'ndan, Putin'le görüşen Macaristan Başbakanı Orban'a kınama

Avrupa Parlamentosu (AP), Ukrayna için barış misyonu çerçevesinde Rusya'yı ziyaret ederek Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşen Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a sert eleştiriler yönelten ve kınayan tasarıyı kabul etti. Avrupa Parlamentosu (AP) Macaristan Başbakanı Viktor Orban aleyhinde bir tasarıyı kabul etti. Ukrayna'ya olan desteği teyit eden ve Ukrayna için barış misyonu çerçevesinde Moskova'yı ziyaret ederek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşen Orban'ı kınayan tasarı, 495 parlamenterin desteğiyle kabul edildi. Oylamada 137 parlamenter aleyhte oy kullanırken, 47'si de çekimser kaldı. Tasarı metninde, “Avrupa Parlamentosu, Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın Rusya Federasyonu'na yaptığı son ziyareti kınar, kendisinin bu ziyaret sırasında Avrupa Birliği'ni temsil etmediğini vurgular ve bunun AB Sözleşmeleri ve ortak dış politikasının, bilhassa da samimi işbirliği ilkesinin açık bir ihlali olduğunu belirtir” ifadeleri kullanıldı. "AP, BU İHLALE MACARİSTAN'A YÖNELİK YAPTIRIMLARLA CEVAP VERİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNMEKTE" Macaristan Başbakanı Orban'ın AB'nin pozisyonlarını ihlal ederken AB'yi temsil edemeyeceği vurgulanan kararda, “Avrupa Parlamentosu, bu ihlale Macaristan'a yönelik yaptırımlarla cevap verilmesi gerektiğini düşünmekte ve Macaristan Başbakanı'nın sözde barış misyonunun hemen ardından Rusya'nın bu çabaların ne denli yersiz olduğunu gösterir şekilde Kiev'deki Ohmatdyt Çocuk Hastanesi'ne saldırdığını hatırlatmaktadır” denildi. Kararda, Orban'ın barış misyonunun Ukrayna yönetimi tarafından şüpheyle karşılandığı ifade edilerek, AB'nin Ukrayna Devlet Başkanı Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy tarafından sunulan barış formülüne olan desteği ifade edildi. MACAR MUHALİFLER DESTEK VERMEDİ AP'deki tasarıya Macaristan'daki muhalif partilerden Tisza mensubu parlamenterler destek vermedi. Merkez sağ yönelimli partiden yayınlanan açıklamada, “Viktor Orban'ın yanlış politikaları nedeniyle Macaristan'ı cezalandıran bir tasarıya destek veremezdik” ifadeleri yer aldı. Avrupa Parlamentosu'ndaki Sosyalistler ve Demokratlar grubunun Başkanı Iratxe Garcia Perez ise, “Orban, Avrupa Birliği'ni küçük düşürmek, kimsenin bilmediği bir barış planı olduğunu iddia etmek ve Rus yayılmacılığını teşvik etmek için Putin'le görüştü” dedi. UKRAYNA'YA DESTEK TEYİT EDİLDİ Yeni seçilen Avrupa Parlamentosu'nun Rusya ve Ukrayna'ya ilişkin resmi pozisyonunu da ilk kez ortaya koyan karar, aynı zamanda Ukrayna'nın bağımsızlığına, egemenliğine ve uluslararası tanınan sınırları içerisindeki toprak bütünlüğüne olan desteği teyit etti. Kararda AB'ye, Rusya ve Belarus'a yönelik yaptırım politikalarının devam ettirilmesi ve genişletilmesi çağrısı yapıldı.

AfD, ırkçı açıklamalarıyla gündeme gelen Krah'ı AP Delegasyonundan çıkardı Haber

AfD, ırkçı açıklamalarıyla gündeme gelen Krah'ı AP Delegasyonundan çıkardı

Almanya'da faşist Almanya için Alternatif (AfD) partisi, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin ardından baş adayı Maximilian Krah'ı AP delegasyon listesinden çıkardı. Alman basınında yer alan haberlere göre, AfD resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 15,9 oy alarak AP'de 15 koltuk kazandı. MAXİMİLİAN KRAH'IN TARTIŞMALI AÇIKLAMALARI Maximilian Krah, geçtiğimiz günlerde bir İtalyan gazetesine verdiği demeçte, Nazilerin Waffen SS'lerinin 'hepsinin suçlu olmadığını' söylemişti. Krah, "Her üyesi otomatik olarak suçlu kabul edilemez" diyerek SS organizasyonunu savunmuştu. Bu açıklamaları büyük tepki topladı. Seçim sonuçlarının ardından bir araya gelen 15 AfD milletvekili, Krah'ın AP'ye gidecek delegasyonda yer almaması yönünde oy kullandı. 15 milletvekilinden 8'i Krah'ın listeden çıkarılması yönünde oy verdi. 4 milletvekili Krah lehine oy kullanırken, 3 milletvekili çekimser kaldı. Böylece AfD, Maximilian Krah'ı AP delegasyonu listesinden çıkardı. Maximilian Krah, kararı "pek dostane bulmadığını" belirterek, genç seçmenler için partisinde çalışmaya devam etmek istediğini söyledi. Krah, göçmenler, yabancılar ve Müslümanlar hakkında yaptığı tartışmalı açıklamalar ile Rusya ve Çin'le bağlantısı olduğu iddialarıyla da gündeme gelmişti. AFD'NİN SEÇİM BAŞARISI AfD, Almanya'da pazar günü yapılan AP seçimlerinde resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 15,9 oy almış ve 15 koltuk kazanmıştı. Ancak partinin Krah'ın açıklamaları ve aldığı tepkiler sonrası bu kararı alması, AfD'nin iç dinamiklerinde de tartışmalara yol açtı. Krah'ın AP listelerinden çıkarılması, AfD'nin Avrupa Parlamentosu'ndaki temsilciliğinde nasıl bir etki yaratacağı merak konusu. Partinin içindeki bu tür kararlar, Avrupa genelindeki popülist ve faşist partilerin gelecekteki stratejileri için de örnek teşkil edebilir.

Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen, aşırı sağın yükselişi karşısında koalisyon arayışında Haber

Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen, aşırı sağın yükselişi karşısında koalisyon arayışında

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişi sonrası ikinci bir beş yıllık dönem için adaylığını destekleyecek geniş bir koalisyon oluşturmaya çalışıyor. Von der Leyen, merkez sağ Avrupa Halk Partisi'nin (EPP) sandalye sayısını artırması ile 27 ülkeyi kapsayan dört günlük seçimlerden güçlenerek çıktı. İKİNCİ DÖNEM İÇİN DESTEK ARAYIŞI Von der Leyen'in ikinci bir beş yıllık dönem için AB'nin ulusal liderlerinin çoğunluğunun desteğini alması ve Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluğu sağlaması gerekiyor. Geçen sefer von der Leyen'i destekleyen ana partiler - EPP, sosyalistler ve liberaller - 720 üyeli mecliste toplam 402 sandalyeye sahip oldu. Ancak bu, Brüksel'de rahat bir çoğunluk olarak görülmüyor. Bu nedenle von der Leyen, ağır kayıplar veren Yeşiller ve yakın çalıştığı İtalya'nın milliyetçi Başbakanı Giorgia Meloni ile de temasa geçebilir. Von der Leyen, "Avrupa yanlısı güçlerden oluşan geniş bir çoğunluk oluşturmak için çalışıyorum. İşte bu nedenle yarından itibaren platformu birlikte oluşturduğumuz büyük siyasi ailelere ulaşacağız" dedi. AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ VE YENİ STRATEJİLER Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ partilerin oylarını artırması, von der Leyen'in koalisyon oluşturma sürecini daha da karmaşık hale getiriyor. Aşırı sağın güç kazanması, Avrupa'da politik dengeleri sarsabilir ve von der Leyen'in ikinci döneminde izleyeceği politikalar üzerinde önemli bir etki yaratabilir. Von der Leyen, aşırı sağın yükselişi karşısında geniş tabanlı bir koalisyon oluşturarak Avrupa yanlısı politikaları savunmayı hedefliyor. Bu süreçte, Yeşiller gibi kayıplar yaşayan partilerle ve milliyetçi liderlerle iş birliği yaparak Avrupa Parlamentosu'nda güçlü bir destek arayışında olacak. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişi sonrası, Avrupa yanlısı geniş bir koalisyon oluşturmak için önemli bir sınavla karşı karşıya. Bu süreçte, mevcut destekçileriyle bağlarını güçlendirmek ve yeni ittifaklar kurmak için yoğun çaba harcayacak. Avrupa'nın geleceği ve politik dengeleri, von der Leyen'in bu koalisyon oluşturma çabalarının başarısına bağlı olacak.

AB Parlamentosu, ilaç münhasırlık sürelerinde 1 yıl uzatılmasında anlaştı Haber

AB Parlamentosu, ilaç münhasırlık sürelerinde 1 yıl uzatılmasında anlaştı

Avrupa Parlamentosu'nun bir komitesi, 11 Nisan'daki genel oylama öncesinde, ilaç münhasırlık sürelerine ilişkin önemli bir oylama gerçekleştirecek. Reuters'in haberine göre, yapılan taslak uzlaşma, ilaç endüstrisinin endişelerini kısmen gidermeyi amaçlıyor. Taslak uzlaşmada, komite üyeleri, ilacın "karşılanmamış tıbbi ihtiyaçları" karşılaması ve klinik çalışmaların AB'de yapılması durumunda, temel veri korumasını bir yıllık ekstra teşvikle 7,5 yıla çıkarmayı kabul ettiler. Bir şirket üç yıllık pazar koruması elde edecek ve toplam münhasırlık süresi, Komisyon tarafından önerilen 10 yıldan maksimum 11,5 yıla çıkacak. Parlamentonun görüşüne göre, yeni bir ilacın piyasaya sürülmesi sorumluluğu, bir şirketi 27 ülkede aynı anda süreci başlatmak yerine, öncelikle yeni ilacı talep etmek zorunda kalacak olan üye ülkelere kaydırılacak. AB PARLAMENTOSU, İLAÇ MÜNHASIRLIK SÜRELERİNE İLİŞKİN TASLAKTA DEĞİŞİKLİKLER YAPIYOR Çok nadir görülen ve ilaç endüstrisi için daha az kazançlı olan yetim hastalıklara gelince, temel münhasırlık süresi değişmeden dokuz yıl olacak ve yeni bir ilacın karşılanmamış bir tıbbi ihtiyacı karşılaması durumunda, 11 yıla kadar uzatılacak. Geçen yıl Nisan ayında Avrupa Komisyonu tarafından önerilen mevzuat, yeni ilaçların onaylanması için gereken süreyi kısaltmayı, antibiyotiğe dirençli bakteriler için ilaç üretimini teşvik etmeyi ve hasta erişimini iyileştirmeyi amaçlıyor. Avrupa'nın ilaç endüstrisi, öneriyi eleştiriyor. Brüksel'deki endüstri grubu EFPIA, bu değişikliklerin kıtada zaten yaşanan inovasyon ve araştırma alanındaki düşüşü hızlandırma riski taşıdığını belirtiyor.

AP Milletvekili Wallace: Haber

AP Milletvekili Wallace: "İsrail'e gitmek Filistin halkına zulmedilmesi için açık çek vermek demek"

İrlanda'dan Temmuz 2019'dan beri AP üyesi olan Mick Wallace, AA muhabirine, Batılı ülkelerin, Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılara rağmen İsrail ile dayanışma mesajları vermesinin ve AB liderlerinin İsrail'i ziyaret etmesinin Filistinli sivil katliamına onay vermek olduğunu söyledi. Wallace, Hamas'ın İsrail'e yönelik son saldırılarının Batı'da büyük yankı uyandırdığına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu: "Batı dünyasından gelen tepkiler bu kez biraz daha saldırgan. Avrupalı liderler İsrail'in eylemlerini destekliyor çünkü Hamas'ın bu saldırıları yapabilme kabiliyeti karşısında şoke oldular. Ne yazık ki apartheid devleti İsrail, Filistin halkına uyguladığı zulümde sadece ABD'nin değil, AB'nin de desteğini aldı. Şu an yaşanan şiddet olaylarının temelinde de bu yatıyor. Şiddet doğrudan işgalle bağlantılı ve şiddeti durdurmak istiyorsak önce işgali durdurmalıyız." AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in çatışmaların ilk gününden itibaren İsrail'e destek mesajları açıkladığını kaydeden Wallace, "Von der Leyen'in açıklamaları dehşet vericiydi. Korkunçtu. Kendisi tamamen taraflı ve uzun süredir İsrailli siyonistlerin destekçisi. Başkan, apartheid İsrail devletinin eylemlerini ve Filistinlilere yönelik zulmü kayıtsız şartsız destekledi ve Filistin halkıyla ilgili hiçbir endişe göstermedi." diye konuştu. - "Gazze'ye de gidecekler mi?" Wallace, Ursula von der Leyen ve AP Başkanı Roberta Metsola'nın 13 Ekim'de İsrail'e sürpriz ziyaret gerçekleştirdiğini anımsatarak, "Bu kelimenin tam anlamıyla İsrail'e, Filistin halkına zulmetmesi için açık çek vermek demek. Gazze'ye de gidecekler mi? Yoksa Gazze halkının onlar için bir önemi yok mu?" ifadesini kullandı. İsrail'in yaklaşık 2 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze Şeridi'nde elektrik, su, gıda gibi temel ihtiyaçların girişini durdurduğuna işaret eden Wallace, "Bu toplu bir cezalandırma ve AB'nin bazı üyelerinin İsrail'in Gazze halkına karşı toplu cezalandırma kararını desteklemesi utanç verici." görüşünü paylaştı. Wallace, von der Leyen'in, Kasım 2022'de yaptığı ve Rusya'nın Ukrayna'da enerji altyapısını hedef alarak savaş suçu işlediğini söylediği konuşmasını hatırlatarak, "İlginçtir ki Ursula von der Leyen, Rusya'nın Kiev yakınlarındaki elektrik altyapısını hedef aldığına dair haberler çıktığında bunun bir savaş suçu olduğunu ve bunu böyle adlandırmamız gerektiğini söylemişti. Ancak şimdi İsrail Gazze'de daha kötüsünü yaparken, bunu dile getirmeyi reddediyor. Bu da AB'nin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor." şeklinde konuştu. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in İsrail-Filistin çatışmasında daha itidalli bir tutum sergilediğini vurgulayan Wallace, şöyle devam etti: "Joseph Borrell'in toplu cezalandırmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunun altını çizdiği unutulmamalı. İsraillilerin, Filistin halkının elektrik, su ve gıdasını kesme kararının ardından bunun uluslararası hukukun ihlali olduğunu söyledi. Bu aynı zamanda bir savaş suçu. Yani von der Leyen tamamen siyonist bir pozisyon alırken, en azından Yüksek Temsilci Joseph Borrell daha mantıklı konuşuyor ve daha ölçülü olmaya çalışıyor." Wallace, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayan yaklaşık 1,1 milyon Filistinliden bölgenin güneyine geçmesini istemesine değinen Wallace, "İsrail Ordusu, neredeyse 1 milyon Filistinlinin bölgenin bir ucundan diğerine taşınmasını istedi. Buna etnik temizlik denir. Peki AB Gazze'de Filistinlilere yönelik etnik temizliği destekleyecek mi? Açıkçası AB'nin oynayacağı rolden çok umutlu değiliz." değerlendirmesini yaptı. - "Savaşı zenginler başlatır, elitler para kazanır ama ölenler işçi sınıfından yoksullar olur" Brüksel'de, 11 Ekim'de Hamas'ın saldırılarında hayatını kaybeden İsraillileri anmak ve anılarına saygı göstermek amacıyla etkinlik düzenlendiğini aktaran Wallace, "Avrupalı liderler etkinlikte Gazze'deki can kayıplarından bahsetmeyi reddetti. Şimdi insan kendine soruyor, insan haklarına saygılı olduğunu iddia eden bir kurum nasıl olur da böyle bir şey yapabilir? İnsan haklarına yönelik kaygılarında samimi olduklarını nasıl iddia edebilir? Bu şoke edici." ifadelerini kullandı. Wallace, İsrail yanlısı gösterilere herhangi kısıtlama veya yasaklamanın olmadığı Avrupa ülkelerinde, Filistin'e destek gösterilerinin yasaklandığına dikkati çekerek, "İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin protestolarla ifade özgürlüğünü engellemesi gerçekten endişe verici." dedi. İngiltere'deki İşçi Partisi lideri Keir Starmer'ın, İsrail'in Filistinlilere elektrik ve suyu kesme kararına destek verdiğini hatırlatan Wallace, şunları kaydetti: "Starmer, Muhafazakar ya da İşçi Partisi olsun, İngiltere'de artık kimin hükümette olduğunun önemi kalmadığını gösterdi. Onlar, ABD imparatorluğunu destekleyen, siyonizmi destekleyen ve İsrail'in yıllardır süren zulmüne karşı mücadele veren Filistin halkını yalnız bırakan sağcı neoliberaller. ABD'de de artık pek fark görmüyoruz. Her ikisi de askeri-endüstriyel komplekse hizmet eden elitlere çalışıyor. Dünyanın dört bir yanındaki sivillerin çıkarlarını gözetmiyor, hatta çoğu zaman kendi vatandaşlarının çıkarlarına da hizmet etmiyor." Wallace, Avrupa halkının, Ukrayna-Rusya Savaşı'na ilişkin tutumunu değerlendiren 2022'de yapılan araştırmaya göre, halkın yüzde 80'inden fazlasının savaşı destekleyerek Rusya'yı cezalandırmaya devam etmektense barışı tercih ettiğini belirterek, şöyle devam etti: "Savaş aptalca bir şeydir. Savaşta sadece fakir insanlar ölür. İşçi sınıfı savaşta mücadele eder. Savaşı zenginler başlatır, elitler bundan para kazanır ama ölenler işçi sınıfından yoksullar olur ve politikacılarımızın yüzde 80'i, ABD'nin NATO vekalet savaşına dönüşen bu aptalca savaşı destekliyor ama insanların yüzde 80'i barış istiyor. Ne yazık ki siyasetçiler vatandaşlarını iyi temsil etmiyor." - "Artık iki devletli çözüme inanmıyorum, İsrail bunu imkansız hale getirdi" İsrail'in Gazze'ye kara harekatı başlatmasının korkunç sonuçları olacağına vurgu yapan Wallace, şunları aktardı: "Bana 'Bu iş nereye gidiyor?' diye soracak olursanız, gerçekten bilmiyorum. Filistin halkı için çok endişeleniyorum. Bu onlar için korkunç bir dönem. Eğer kara saldırısı olursa 'Aman tanrım! Ne olur?' bilemiyorum. AB'nin, insan hak ve hukukuna saygı gösterilmesi çağrısında bulunan BM'yi savunamaması korkunç. AB, BM'nin bu yöndeki çağrısına destek bile veremiyor. Bize ne oldu? Birlikte yola çıktığımız AB'ye ne oldu? Bu gerçekten endişe verici." Wallace, sözlerini, "Tüm savaşlar aptalcadır. Şiddet işe yaramaz. İşgal yasa dışıdır. Filistinlilere yapılan zulüm yasa dışıdır ve adalet sağlanana kadar barış olmayacak. Filistinliler adalete kavuşmalı. Artık iki devletli çözüme de inanmıyorum. İsrail bunu imkansız hale getirdi. Bu aşamada, uluslararası toplumun, her iki tarafın da eşit haklara sahip olduğu, herkesin hakkının ve onurunun saygı gördüğü bir ülke üzerine düşünmesi gerekiyor." şeklinde tamamladı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.