SON DAKİKA

#aşı

İLKHABER-Gazetesi - aşı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, aşı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gebelere boğmaca aşısı uygulamasına başlanacak Haber

Gebelere boğmaca aşısı uygulamasına başlanacak

Sağlık Bakanlığı, gebelere yönelik yeni bir aşılama uygulamasına başlıyor. 2 Nisan 2025 tarihi itibarıyla, anneleri ve yenidoğan bebekleri boğmaca hastalığından korumak amacıyla, her gebelik döneminde tetanos-difteri (Td) aşısının bir dozunun aselüler boğmaca aşısı bileşeniyle güçlendirilmiş tetanos-difteri-aselüler boğmaca (Tdab) aşısı olarak yapılmasına başlanacak. Aşı, tüm sağlık kurumlarında ücretsiz olarak uygulanacak. Boğmaca Nedir ve Neden Önemlidir? Boğmaca, hava yoluyla kolayca bulaşabilen, şiddetli öksürük ataklarıyla seyreden ve özellikle yenidoğan bebeklerde ani nefes durması, zatürre, havale geçirme ve bazen beyin hasarına yol açabilen önemli bir bulaşıcı hastalıktır. Boğmaca hastalığının önlenmesinde en etkili yol ise aşılama olarak biliniyor. Boğmaca aşısı, 1930'lu yıllardan itibaren dünya genelinde kullanılmaya başlanmış ve Türkiye'de 1968 yılından itibaren aşılama programına dahil edilmiştir. Bebeklik döneminde, 2'inci aydan itibaren karma aşının bir bileşeni olarak difteri ve tetanos aşılarıyla birlikte toplam 4 doz halinde uygulanmaktadır. Ancak, 2. aydaki ilk doz aşının koruyuculuğu bebek yaklaşık 5 aylık olduğunda yeterli düzeye ulaşmakta olup, bu döneme kadar bebek anneden geçen koruyucu antikorlarla korunmaktadır. Annelere Aşı Uygulaması Başlıyor Anneden geçen koruyucu antikor düzeyini artırmak ve yenidoğan bebekleri boğmaca hastalığından daha etkin bir şekilde korumak amacıyla, Türkiye'de gebelere boğmaca aşısı uygulaması başlatılıyor. Bağışıklama Bilimsel Danışma Kurulu'nun tavsiye kararına dayalı olarak, Sağlık Bakanlığı, gebelere yönelik tetanos-difteri (Td) aşısına aselüler boğmaca aşısı bileşeni de ekleyerek, bu aşıyı temin etti. Uygulama, 2 Nisan 2025 itibarıyla tüm sağlık kurumlarında başlatılacak. Aşı Uygulaması Nerelerde Yapılacak? Tdab (tetanos-difteri-aselüler boğmaca) aşısı, Genişletilmiş Bağışıklama Programı (GBP) kapsamında Aile Sağlığı Merkezleri başta olmak üzere aşı uygulamasının yapıldığı tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında ücretsiz olarak uygulanacak.

Prof. Dr. Canan Karatay, aşılar hakkında konuştu: “Beni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar” Haber

Prof. Dr. Canan Karatay, aşılar hakkında konuştu: “Beni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar”

Prof. Dr. Canan Karatay, Kanal D ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan "Neler Oluyor Hayatta" programına konuk olarak sağlıkla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Aşılar, antibiyotikler, beslenme alışkanlıkları ve meslekten men edilme kararı gibi konularda çarpıcı görüşler paylaşan Karatay, "Bütün aşılara karşıyım, hepsi tehlikeli" diyerek, sağlık dünyasında tartışma yaratacak ifadeler kullandı. Ayrıca, pıhtı oluşumunu engellemek için zeytinyağı ve kaya tuzu öneren Karatay, antibiyotiklerin vücuda zarar verdiğini ve bunun yerine sirke gibi doğal yöntemlerin kullanılmasını tavsiye etti. Programda, meslekten men edilme kararının ardındaki sebepleri de açıklayan Karatay, kendisine yönelik itibarsızlaştırma çabalarının ilaç firmalarından kaynaklandığını belirtti. "Bütün Aşılara Karşıyım" Prof. Dr. Karatay, sağlık dünyasında uzun süredir tartışma yaratan aşılarla ilgili sert eleştirilerde bulundu. "Bütün aşılara karşıyım" diyerek sözlerine başlayan Karatay, "Hepsi çok tehlikeli. Çocuklara 2 yaşına kadar yirmiden fazla aşı yapılıyor ve bu çocuklar hasta oluyor. Hani koruyordu?" şeklinde konuştu. Karatay, aşıların içeriğinde zehir bulunduğunu ve bunun da kısırlığa yol açtığını iddia etti. Ayrıca, "Aşı firmalarına ve Bill Gates’e yarıyor," diyerek aşı endüstrisini eleştirdi. Pıhtıyı Önlemek İçin Zeytinyağı ve Kaya Tuzu Prof. Dr. Karatay, sağlıklı yaşamla ilgili önerilerine de devam etti. Pıhtıyı önlemek için bol bol su ve kristal kaya tuzu tüketilmesini önerdi. Ayrıca, zeytinyağının damar sağlığı için önemli olduğunu belirterek, "Zeytinyağı pıhtı önler. Sabah akşam bir kahve fincanı soğuk sıkım zeytinyağı öneriyorum," dedi. Zeytinyağının yanı sıra balık yağı kullanan kişilerin daha sağlıklı olduğunu da vurguladı. Süt ve Peynir Konusunda Uyarılar Son dönemde süt ve süt ürünlerine dair sıkça tartışmalar gündeme gelirken, Prof. Dr. Karatay bu konuda da önemli açıklamalar yaptı. İnek sütünden yapılmış peynirlerin zararlı olduğunu belirten Karatay, hakiki ve şirden mayalı peynirlerin tüketilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, süt tozundan yapılan yapay peynirlerin de tehlikeli olduğunu ifade etti. Kabızlık Sorunu ve Doğal Çözümler Kabızlık sorununun giderek arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Karatay, kristal kaya tuzunun kabızlık üzerinde olumlu etkiler yarattığını söyledi. "Kristal tuz yemeyen ve ekmek yiyen insanlarda kabızlık olur," diyen Karatay, tuzlu suyun kabızlık üzerinde etkili bir çözüm sunduğunu belirtti. Aralıklı Oruç ve Kahve Önerisi Karatay, sağlıklı beslenme konusunda da tavsiyelerde bulundu. "Ara öğün yapmak yanlış, iki öğün sağlıklıdır, üç öğün tehlikelidir," diyerek aralıklı oruç yönteminin önemine dikkat çekti. Ayrıca, kahve tüketiminin Alzheimer hastalığını önlediğini belirterek, kahveseverlere de iyi haber verdi. Ancak, yalnızca granül kahve yerine, taze demlenen kahvelerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. "Antibiyotik En Büyük Zehirdir" Prof. Dr. Karatay, antibiyotik kullanımı konusunda da uyarılarda bulundu. Antibiyotiklerin vücuda zararlı olduğunu ve aslında en büyük zehir olduğunu söyleyen Karatay, bunun yerine doğal antibiyotikler önerdi. Özellikle sirkenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini belirten Karatay, "Vücudunuzu hastalıklardan korumak için sabah-akşam sirke için," şeklinde tavsiyede bulundu. "Meslekten Men Edilme Kararı Beni İtibarsızlaştırmaya Yönelik" Canlı yayında meslekten men edilme kararı hakkında da konuşan Prof. Dr. Karatay, söz konusu davanın asılsız olduğunu belirtti. "Beni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar," diyerek, yıllar önce tedavi ettiği bir hastanın ölümünden sorumlu tutulduğunu anlattı. Karatay, hastayı dört yıl boyunca tedavi ettiğini, ardından hastanın hayatını kaybettiğini belirtti. “Bu tamamen yalan haber. Bu kötülemenin sebebi, ilaç satamayan firmalardır,” diyerek kendisini savundu.

Maymun Çiçeği Virüsü'ne karşı uzmandan korunma yöntemleri: Aşısı ve tedavisi var mı? Haber

Maymun Çiçeği Virüsü'ne karşı uzmandan korunma yöntemleri: Aşısı ve tedavisi var mı?

Son dönemde artış gösteren maymun çiçeği virüsü vakaları, halk sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, maymun çiçeği virüsünün belirtileri ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler verdi. Virüsün özellikle yakın temasla bulaştığını belirten Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, doğru önlemler alınmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurguladı. Maymun çiçeği virüsü, Afrika’nın bazı bölgelerinde endemik olarak görülse de son yıllarda diğer ülkelere yayılmaya başladı. Çamlıca Erdem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, bu virüsün özellikle temas yoluyla bulaştığını ve ciltte döküntüler, ateş, baş ağrısı gibi semptomlara neden olduğunu belirtti. “Virüs, vücutta çeşitli semptomlara yol açarak bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Tedavi edilmediğinde ise ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir” diyen Yıldırım, maymun çiçeği virüsüne karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de daha önce vakalar görülmüştü Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, bu yıl en çok etkilenen ülke Demokratik Kongo Cumhuriyeti olup, vaka sayısının artması nedeniyle “küresel acil durum” ilan edildi. Türkiye’de geçmiş yıllarda tanımlanmış vakalar olmuş ve bu vakalar izole edilerek tedavi edilmişti. Ancak Sağlık Bakanlığı verilerine göre, bu yıl herhangi bir maymun çiçeği vakası tespit edilmemişti. Bununla beraber, Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, “Bu varyantın bu zamana kadar ki en tehlikeli tip olduğunu ve yayılma hızı ile yüksek ölüm oranı nedeniyle endişe verici olduğunu” belirtti. Sadece insandan değil, kemirgenlerden de bulaşıyor Virüsün yayılmasını önlemek için hijyenin önemine değinen Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, “Elleri sık sık yıkamak, kişisel eşyaları başkalarıyla paylaşmamak ve virüs taşıma riski olan kişilerle teması minimize etmek oldukça önemli. Ayrıca, virüsle enfekte olduğundan şüphelenilen kişilerin hızla sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerekiyor” dedi. Bununla beraber bulaşın sadece enfekte bireylerle değil; fare, sincap gibi kemirgen hayvanlar aracılığıyla da gerçekleşebileceğinin altını çizdi. Aşısı ve tedavisi mevcut Maymun çiçeği virüsü semptomları hakkında da bilgi veren Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, “Virüs genellikle yüksek ateş, lenf bezlerinde şişlik ve döküntülerle kendini gösterir. Döküntüler, genellikle yüzde ve vücutta yaygın olarak görülür. Hastaların, bu belirtileri fark ettiklerinde hemen bir uzmana danışmaları gerekmektedir” diye konuştu. Maymun çiçeği virüsüne karşı aşı ve antiviral tedavi seçeneklerinin mevcut olduğunu belirten ve bu tedavi yöntemlerinin hastalığın seyrini hafifletebileceğini, yayılmasını önleyebileceğini vurgulayan Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, “Aşılar, özellikle virüsün yaygın olduğu bölgelerde ve risk gruplarındaki kişiler için önerilmektedir. Tedaviye erken başlanması, hastalığın daha hafif atlatılmasına yardımcı olabilir” dedi. Son olarak, toplum sağlığının korunması için bireysel önlemlerin yanı sıra sağlık otoritelerinin uyarılarına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. İlhan Yıldırım, “Maymun çiçeği virüsü gibi salgın hastalıklarda bilinçli ve duyarlı olmak, hastalığın kontrol altına alınması için hayati önem taşımaktadır” diyerek sözlerini tamamladı.

Kuduz Aşısı Nedir? Yan Etkileri Nelerdir? Haber

Kuduz Aşısı Nedir? Yan Etkileri Nelerdir?

Kuduz aşısı, kuduz virüsüne karşı koruma sağlayan ve hayati önem taşıyan bir aşıdır. Ancak her aşıda olduğu gibi, kuduz aşısının da bazı yan etkileri olabilir. İşte kuduz aşısı ve yan etkileri hakkında bilmeniz gerekenler. Kuduz Aşısı Nedir? Kuduz aşısı, kuduz virüsünden korunmak amacıyla yapılan bir aşıdır. Bu virüs genellikle enfekte hayvanların ısırmasıyla bulaşır ve merkezi sinir sistemine zarar vererek ölümcül olabilir. Kuduz aşısı, 1885 yılında Louis Pasteur tarafından bulunmuştur. Kuduz Aşısı Gerekli mi? Kuduz, merkezi sinir sistemini etkileyen ve tedavi edilmediğinde ölüme yol açan bir virüstür. Özellikle evcil hayvanlar ve vahşi hayvanlar arasında yaygındır. Türkiye’de evcil hayvanların her yıl düzenli olarak aşılanması zorunludur. Kuduz Aşısı Yan Etkileri Nelerdir? Kuduz aşısı yan etkileri genellikle hafif ve geçicidir. Bunlar arasında: Aşı yapılan bölgede kızarıklık ve hafif şişkinlik Baş dönmesi ve baş ağrısı Kas ağrıları, mide bulantısı ve karın ağrısı Boğaz ağrısı ve şişkinlik Kalp ritminin bozulması ve kalp atış hızında değişiklikler Kurdeşen, kaşıntı, kızarıklık Hafif ateş Orta şiddetli yan etkiler arasında eklem ağrıları ve kurdeşen dökme bulunur. Nadir durumlarda ciddi reaksiyonlar da görülebilir. Çocuklarda ve Bebeklerde Kuduz Aşısı Yan Etkileri Çocuklarda ve bebeklerde kuduz aşısı yan etkileri genellikle benzer olup, kusma, mide bulantısı, baş dönmesi, karın ve kas ağrıları, hafif ateş ve ciltte kızarıklık gibi belirtiler görülebilir. Kuduz Aşısı Kaç Yıl Korur? Kuduz aşısı, temas sonrası yapılan 4 doz aşı ile yaklaşık 3 yıl boyunca koruma sağlar. Daha önce aşı olmuş bireyler için enfeksiyon riski taşıyan bir temas sonrası ilk gün ve yedinci gün aşı yapılması gerekmektedir. Kuduz Aşısı Nerede Yapılır? Kuduz aşısı, hastanelerde koldan deri altına enjekte edilerek yapılır. Hayvan ısırması durumunda vakit kaybetmeden hastaneye gidilmelidir. Hayvan Isırırsa Ne Yapılmalı? Isırılan bölgeyi on dakika boyunca sabunla yıkayın. Temiz bir sargı bezi ile bölgeyi sarın. Hemen hastaneye gidin ve doktorla iletişime geçin. Isıran hayvanın sahibi varsa, aşı durumunu kontrol ettirin. Vahşi hayvan ısırması durumunda yetkililere adres ve hayvanın özelliklerini bildirin. Sıkça Sorulan Sorular Kuduz Virüsü Nasıl Bir Hastalık? Kuduz, ölümcül bir virüstür ve sinir sistemini etkiler. Kuduz virüsünü tanımlamak, tedavi ve önlem almak açısından önemlidir. Hangi Hayvanlarda Kuduz Görülür? Memeli hayvanların çoğunda, özellikle evcil hayvanlarda ve vahşi hayvanlarda kuduz görülür. Kuduz Aşısı Neden Önemlidir? Kuduz aşısı, kuduz virüsüne karşı en etkili koruma yöntemidir. Hem hayvanların hem de insanların sağlığını korur ve hastalığın yayılmasını önler.

Bilinçli aşı uygulamaları hayat kurtarıyor Haber

Bilinçli aşı uygulamaları hayat kurtarıyor

Etkili ve düşük maliyetli sağlık müdahalelerinden biri olarak bilinen çocukluk çağındaki aşıların, her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtardığı bildirildi. Her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtaran aşılar, sağlık müdahalelerinin en başarılı, etkili ve maliyet açısından uygun olanlarından biri olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün vurguladığı üzere, dünya genelinde bulaşıcı hastalıklardan korunmada kullanılan 25 aşı bulunuyor. Bayındır İçerenköy Hastanesi Pediatri Uzmanı Prof. Dr. Cihan Meral, aşıların uygulama şekilleri ve çocukluk çağı aşıları hakkında detaylı bilgiler verdi. Meral, aşıların, özel yöntemlerle geliştirilmiş, içerisinde mikroorganizmaların ölü kısımlarını barındıran ve vücuda verildiğinde herhangi bir hastalık veya zarar oluşturmadan birtakım enfeksiyon hastalıklarına karşı koruma sağlayan biyolojik ürünler olduğunu ifade etti. Ülkemizde çocukluk çağı aşı takvimi kapsamında 13 hastalığa karşı aşı uygulandığını bildiren Prof. Dr. Meral, bu hastalıklar arasında kızamık, kızamıkçık, kabakulak, pnömokol hastalıkları, suçiçeği, tetanoz, tüberküloz, boğmaca, çocuk felci, difteri, hemofiluz influenza tip B, hepatit A ve hepatit B bulunduğunu kaydetti. Meral, bunlara ek olarak rotavirüs, dörtlü karma aşı, human papilloma virüsü, influenza ve menengokok aşıları da yapıldığını belirtti. Prof. Dr. Meral, çocuklarda menenjit aşısının önemine vurgu yaparak, aşıların önlediği hastalıkları detaylandırdı. Aşılar sayesinde çocuk felci, karaciğer hastalıkları, menenjit, zatürre, suçiçeği gibi birçok hastalığın önlenebildiğini belirtti. Aşılamanın sağladığı kazanımlar arasında hastalıkların azalması, enfeksiyonların yayılmasının önlenmesi, hastane yatışlarının azalması, antibiyotik direncinin azalması, ölümlerin ve sakatlıkların azalması, hatta kanserlerin önlenmesi gibi birçok faktör bulunuyor. Toplum sağlığı açısından da büyük önem taşıyan aşılamanın, toplum genelinde hastalıkların görülme sıklığını azaltarak, sakatlıkların ve iş gücü kaybının önüne geçtiği belirtiliyor.

HPV aşısı, kanserle mücadelede önemli rol oynuyor Haber

HPV aşısı, kanserle mücadelede önemli rol oynuyor

Küresel Kanser Gözlem Verisi (GLOBOCAN) verilerine göre, dünya genelinde kadınlar arasında dördüncü en yaygın kanser türü olan ve çoğunlukla Human Papilloma Virüs (HPV) enfeksiyonu ile ilişkilendirilen kansere karşı, HPV aşısının önemli rol oynadığı belirtildi. Cilt veya mukozada bulunan hücreleri enfekte eden Human papilloma virüsü (HPV), serviks, penil kanserler, baş boyun kanserleri ve genital siğillere yol açıyor. Virüsün yol açtığı rahim ağzı kanseri, 2018 GLOBOCAN verilerine göre dünya genelinde kadınlar arasında dördüncü en yaygın kanser türü olarak biliniyor. Her yıl yaklaşık olarak çeyrek milyon kadının serviks kanseri nedeniyle ölümünden sorumlu olduğu belirlenen virüs, yalnızca kadınlar için değil, penil, anal ve baş boyun kanserlerine neden olarak erkekler için de önemli bir sağlık sorunu oluşturuyor. Türk Tabipleri Birliği'nin, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği ile Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği'nin de imzasını taşıyan açıklamasında, 2019'da HPV'nin dünyada kadınlarda 620 bin, erkeklerde 70 bin kanser vakasına neden olduğu belirtildi. Servikal sürüntü alınarak yapılan sağlık taramalarının, kadınlar ve erkekler için kanseri önlemenin etkili yolu olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "HPV için ilk aşı 2006'da onaylanmış olup şu anda 6 koruyucu HPV aşısı bulunmaktadır. Tüm HPV aşıları, 9 yaş ve üzeri kadınlarda kullanılmak üzere endikedir; uygulanan aşıya göre 26 veya 45 yaşına kadar kullanım için uygundur. Bazı HPV aşılarının erkeklerde kullanımı da lisanslıdır. Tüm aşılar, rekombinant DNA ve hücre kültürü teknolojisi kullanılarak hazırlanmıştır. HPV aşıları canlı biyolojik ürünler veya viral DNA içermez ve dolayısıyla enfeksiyona yol açmaz. HPV aşılarının önerilen uygulanma takvimi, 15 yaş ve üzerindekiler için 6 aylık süre içinde (0, 2. ve 6. aylarda birer doz olmak üzere) üç doz halinde uygulanmasıdır. 9-14 yaş arasındakiler içinse iki doz (0 ve 6-12 ay) yeterli görülmektedir. DSÖ’ye göre 2024 yılı itibariyle dünya çapında 137 ülke HPV aşılarını ulusal programlarına dahil etmiş bulunmaktadır. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’ne göre 30 Avrupa ülkesinden 28’inde 9-14 yaş arası kız ve erkek çocukları bağışıklama programı kapsamında HPV aşısı ile aşılanmaktadır. Bulgaristan ise sadece adölesan dönemdeki kız çocuklarını programına dahil etmiştir. Bu 29 Avrupa ülkesinin tamamında aşı ücretleri ulusal sağlık sistemleri tarafından karşılanmaktadır. Ülkemizde uygulanan rutin aşı takviminde ise henüz HPV aşısı yer almamaktadır. Sağlık Bakanı’nın 2022 yılında HPV aşısının Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında ücretsiz olarak uygulanacağı ve HPV aşısı üretiminin sağlanacağına ilişkin demecinin üzerinden iki yıla yakın zaman geçmiş, ancak herhangi bir gelişme olmamıştır.  '12 ve 13 yaşına gelmiş tüm kız çocuklarına 2 doz 9 valan HPV aşısı ücretsiz uygulanmalı' 2014 yılından beri süren Türkiye Servikal Kanser Tarama Programı’nın 4 milyon kadından elde edilen verilerine göre 2020 yılında ülkemizde HPV-DNA pozitifliği yüzde 4,39 saptanmıştır. Ülkemizde uygulanan rutin aşı takviminde ise henüz HPV aşısı yer almadığı için DSÖ 2030 hedeflerine ulaşmakta oldukça geride olduğumuz görülmektedir. Sonuç olarak HPV’ye bağlı hastalıklar ile mücadele ve korunma için en etkili yol bağışıklamadır. HPV nedenli kanserler aşıyla önlenebilir. HPV aşısının ulusal sağlık sistemi tarafından ücretsiz sunulması, temel insan haklarından olan sağlık hakkının gereğidir. Dünyada 137 ülkenin ulusal bağışıklama programına aldığı HPV aşısı için ülkemizde daha fazla zaman kaybedilmemelidir. Önerimiz; en azından başlangıç için 12 ve 13 yaşına gelmiş (12 ve 13 yaş kohortu) tüm kız çocuklarına 2 doz 9 valan HPV aşısının ücretsiz olarak uygulanmasına başlanmasıdır. Sonrasında tüm kız çocuklarının 12 yaşına geldiklerinde aşılanmasıyla bağışıklamanın devam ettirilmesidir."

Zatürre aşısı: Kimler yaptırmalı, fiyatı ne kadar, devlet karşılıyor mu? Haber

Zatürre aşısı: Kimler yaptırmalı, fiyatı ne kadar, devlet karşılıyor mu?

Soğuk havaların etkisiyle birlikte zatürre gibi solunum yolu enfeksiyonları da artış gösteriyor. Zatürre, dünya genelinde her yıl milyonlarca insanı etkileyen ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir hastalık. Zatürrenin en sık etkeni olan Streptococcus pneumoniae'ya karşı geliştirilmiş bir aşı olan zatürre aşısı, hastalığın önlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Aşılama Önerileri: 65 yaş ve üzeri tüm yetişkinler 2 yaş altı çocuklar Kronik akciğer hastalığı, kalp hastalığı, diyabet, böbrek hastalığı, kan hastalığı, bağışıklık sistemi baskılayıcı tedavi görenler Organ nakli yapılanlar HIV/AIDS hastaları Beyin-omurilik sıvı kaçağı olanlar Hastane çalışanları, huzurevi çalışanları ve sağlık personelleri Aşı Fiyatları: 2 yaş altı çocuklarda uygulanan konjuge pnömokok aşısı (Prevenar 13), tek doz olarak uygulanır ve fiyatı 750-1276 TL arasındadır. 65 yaş ve üzeri yetişkinlerde uygulanan polisakkarit pnömokok aşısı (Pneumovax 23), tek doz olarak uygulanır ve fiyatı 750-1300 TL arasındadır. 2 yaş üstü riskli grupta yer alan kişilerde uygulanan kombine pnömokok aşısı (Prevenar 13 + Pneumovax 23), iki doz olarak uygulanır ve fiyatı 1500-2500 TL arasındadır. Devlet Karşılaması: Sağlık Bakanlığı, zatürre aşısını bazı gruplar için karşılamaktadır. Bu gruplar yukarıda belirtilmiştir. Bu gruplarda yer alan kişiler, aile hekimlerine veya eczanelere başvurarak, SGK'nın ödeme kapsamında olan zatürre aşısını ücretsiz olarak yaptırabilirler. Zatürrenin Riskli Grupları: İleri yaş Kronik hastalık varlığı Bağışıklık sistemi hastalıkları ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanımı Aşırı sigara ve alkol kullanımı Uzun süreli hastane yatışları Yutma bozuklukları ve kusma Kalabalık yaşam ve kronik kimyasal maruziyeti Zatürre, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir hastalıktır. Bu nedenle, özellikle riskli gruplarda yer alan kişilerin zatürre aşısı yaptırması önemlidir. Aşılama, hastalığın önlenmesinde ve ağır seyretmesinin engellenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Pandemi sonrasında kalp krizi görülme sıklığı yüzde 50 arttı , Aşılar artışta etkili mi oldu? Haber

Pandemi sonrasında kalp krizi görülme sıklığı yüzde 50 arttı , Aşılar artışta etkili mi oldu?

Memorial Kayseri Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Karabacak, pandeminin ardından artış gösteren kalp krizlerine ilişkin konuştu. Pandemiden sonra kalp krizi görülme sıklığının dünyada arttığını kaydeden Karabacak, "Pandemi geride kaldı ancak Kovid-19 aşısı ile ilgili soru işaretleri, çelişkiler, etkinlik ve güvenmeye dair sorunlar devam ediyor. Pandemiden sonra kalp krizi görülme sıklığı tüm dünyada arttı. Bunun sebebi olarak korona virüsün kendisi de korona virüs aşısı da suçlanıyor. Bir tarafta aşı karşıtları, bir diğer tarafta sıkı aşı taraftarları 2’ye bölünmüş durumda. Bilimsel literatür tarandığında görülecek ki pandemi sonrası kalp krizi görülme sıklığı tüm dünyada yüzde 50 arttı.  Kalp krizinin görülme yaşı da aşağılara çekildi. Artık daha genç yaşta kalp krizi görülmeye başlandı. Pandeminden sonra 25-44 yaş aralığında kalp krizi görülme sıklığı arttı. Aşılarla ilgili yapılan araştırmalarda MRNA aşılarıyla ilgili daha fazla soru işareti var. Pfizer, BioNTech ve Moderna aşılarının kalp kası iltihaplanması ve kalp krizine sebep olabileceğine dair birtakım kanıtlar ortaya çıktı. Aşıların etkinlik ve güvenilirliğine dair gerçekten henüz net bir veri yok. Aşılara bağlı kalp krizi bildirildi. Hatta ABD’de aşı yapıldıktan saatler sonra gelişen kalp krizi vakaları da bildirilmiş.  Yine Kovid-19 aşısı sonrası kalp kası iltihaplanması görülme sıklığı artmış. İsrail’de yapılan bir araştırmaya göre aşı yapılmayan bireylerde Kovid-19 enfeksiyonu sonrası miyokardit ve perikardit görülme sıklığında anlamlı bir artış yokken aşılama sonrasında kalp kası iltihaplanması anlamına gelen miyokardit görülme sıklığı artıyor. Yine Hindistan’da yapılan bir araştırmaya göre koroner trombüse bağlı kalp krizi geçiren hastaların yüzde 42’sine son 3 ay içerisinde korona virüs aşısı yapılmış. Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre oxford astrazeneca aşısından sonra kalp krizi ve akciğer embolisi görülme sıklığı artmış. Pfizer, BioNTech ve Moderna aşıları sonrası gelişen pıhtılaşma bozuklukları sebebiyle hastaneye yatış ve ölüm kaydedilmiş. Yine Kovid-19 aşıları sonrası tromboembolizm çok sık görülmüştür" ifadelerini kullandı. "Salgın geride kaldı ama Kovid-19 aşılarının etkinliği ve güvenilirliği hakkında çelişkiler, tartışmalar devam ediyor" Dr. Ahmet Karabacak, "Pandemi sonrası kalp krizi görülme sıklığının artmasına yol açan birçok sebep var. Bunlardan bazıları hastanelerde kapasite artışı sebebiyle koruyucu ve girişimsel kardiyoloji hizmetlerinin aksaması, salgının yayılımını önlemek için yapılan ‘evde kal’ çağrılarının sonucu hareketsiz yaşamın benimsenmesi, maske kullanımına bağlı kronik hipoksi, artmış duygusal stres, yeni tip korona virüs enfeksiyonuna bağlı damar iltihaplanması ve Kovid-19 aşılarının yan etkileri, bunlar sayılabilir. Salgın döneminde kalp krizi tanısıyla hastaneye başvurular çok azaldı. Bunun sebebinin hastanede bulaş kaygısının olduğunu düşünüyoruz. Bu durum salgın döneminde kalp hastalarının kalp krizini evde geçirdiği ve etkin tedavi alamadığı şeklinde yorumlanabilir. Salgın geride kaldı ama Kovid-19 aşılarının etkinliği ve güvenilirliği hakkında çelişkiler, tartışmalar devam ediyor. Her ne kadar maliyeti yüksek olsa da aşılama öncesi herkesin antikor düzeyine bakılıp, antikoru negatif olanlara aşı yapılsaydı şimdi aşının koruyuculuğuyla ilgi daha net konuşabilirdik" şeklinde konuştu. "Korona virüs aşısı olan hastaların kan cıvıltıcı ilaçları kullanmamalarını öneriyorum" Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Karabacak, korona virüs geçiren ve aşı yaptıran bireylerin kan cıvıltıcı ilaçlar yerine kalp sağlığı tarama muayenesinden geçmesi gerektiğini kaydederek, "Daha öncesinde korona virüs enfeksiyonu geçiren veya korona virüs aşısı olan bireylerin kalp sağlığı tarama muayenesinden geçmesini öneriyoruz. Korona virüs enfeksiyonu ya da korona virüs aşısı sonrası kan cıvıltıcı ilaçları kalp krizi riskini azalttığını gösteren kesin bir kanıt yok. Bununla tam tersi mide kanama riskini artırabiliriz. O yüzden ben korona virüs geçiren ya da korona virüs aşısı olan hastaların kan cıvıltıcı ilaçları kullanmamalarını öneriyorum. Bunun yerine kalp sağlığı tarama muayenelerinden geçmelerini öneriyorum. Enfeksiyonun kendisi de aşının kendisi de kalp krizi riskini artırabiliyor. Biz de yaptığımız tarama muayenelerinden sonra hastanın takibi ve tedavisini düzenliyoruz" dedi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İLKHABER-Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.