TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#asgari ücret

İLKHABER-Gazetesi - asgari ücret haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, asgari ücret haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Asgari ücret zammı (2025) : Yeni yılda asgari ücret ne kadar olacak? Haber

Asgari ücret zammı (2025) : Yeni yılda asgari ücret ne kadar olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce yaptığı açıklamalarda çalışanların enflasyona karşı ezdiremeyeceklerini vurgulamıştı. Orta Vadeli Program'da (OVP) kaydedilen enflasyon tahminlerine göre yıl sonu asgari ücrette nasıl bir artış bekleniyor? Refah ayrılması eklenebilir mi? Şu an net 17 bin 2 TL olan asgari ücret 2025'te ne kadar olabilir? ASGARİ ÜCRET 2025'TE NE KADAR OLUR? 2025 yılı asgari ücret zammı için enflasyon oranları ve geçişin kritik rolü rol oynuyor. Orta Vadeli Programı'nda (OVP) yer alan enflasyon tahminlerine göre, 2024 yılı sonunda enflasyonun %41,5 azalması bekleniyor. 2025 yılı için ise ,5 enflasyon hedefleniyor. Bu verilerin asgari ücrete %45 ile %50 oranında bir zam yapılması mümkündür. Bu durumda asgari ücretin 24 bin 500 TL ile 25 bin TL arasında olacağı tahmin ediliyor. Yıllara Göre Asgari Fiyat Değişimi (Brüt ve Net) Çalışan bireyler için brüt ve net asgari asgari ücretin yıllara göre nasıl birleştiği önemlidir. Nitekim asgari ücrete her yıl başlayan olaylar dikkate alınmaz, zaman zaman yapılır. Bu faktörler arasında enflasyon ve ülkelerde yaşanan ekonomik değişimler gibi temel unsurlar yer alır. Buna ek olarak, yıllara göre asgari ücret miktarı bu tutara göre bazı senelerde 1, bazı yıllarda ise 2 defa görülebiliyordu. enflasyonla ilgili olarak yaşam boyunca asgari ücret toplamına ara zamlandığı belirtilmelidir. Yıllara göre net ve brüt asgari ücretin 2014 yılından bugüne kadar olan değişim ise şu şekilde sıralanabilir: 2014 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 1.071 TL Net Asgari Ücret: 846 TL 2014 Temmuz Ayı: Brüt Asgari Ücret: 1.134 TL Net Asgari Ücret: 891,03 TL 2015 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 1.201,50 TL Net Asgari Ücret: 949,07 TL 2015 Temmuz Ayı: Brüt Asgari Ücret: 1.273,50 TL Net Asgari Ücret: 1.000,54 TL 2016 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 1.647 TL Net Asgari Ücret: 1.300,99 TL 2017 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 1.777,50 TL Net Asgari Ücret: 1.404,06 TL 2018 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 2.029,50 TL Net Asgari Ücret: 1.603,12 TL 2019 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 2.558,40 TL Net Asgari Ücret: 2.020,90 TL 2020 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 2.943 TL Net Asgari Ücret: 2.324,71 TL 2021 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 3.577,50 TL Net Asgari Ücret: 2.825,90 TL 2022 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 5.004 TL Net Asgari Ücret: 4.253,40 TL 2022 Temmuz Ayı: Brüt Asgari Ücret: 6.471 TL Net Asgari Ücret: 5.500,35 TL 2023 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 10.008 TL Net Asgari Ücret: 8.506,80 TL 2023 Temmuz Ayı: Brüt Asgari Ücret: 13.414,50 TL Net Asgari Ücret: 11.402,32 TL 2024 Ocak Ayı: Brüt Asgari Ücret: 20.002,50 TL Net Asgari Ücret: 17.002,12 TL

Asgari ücret ve emekli maaşı için yeni tahmin: 2025'te yüzde 40-50 zam gelebilir Haber

Asgari ücret ve emekli maaşı için yeni tahmin: 2025'te yüzde 40-50 zam gelebilir

Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, 2025 yılı için emekli, memur ve asgari ücret zamlarına ilişkin dikkat çeken tahminlerde bulundu. Erdursun’un açıklamalarına göre, asgari ücretin 20-21 bin TL arasında olacağı, en düşük emekli maaşının ise 15 bin TL’ye yükseltileceği öngörülüyor. Ayrıca memur maaşlarına da yüzde 10 zam yapılacağı tahmin ediliyor. IMF ve Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Önerileri Erdursun, Habertürk’te katıldığı programda, IMF’nin Türkiye’ye asgari ücret artışının yüzde 14 ile sınırlı tutulması yönünde bir öneride bulunduğunu söyledi. IMF’nin hedeflenen enflasyon oranı doğrultusunda bu artışın gerçekleşmesini tavsiye ettiğini ifade eden Erdursun, kredi derecelendirme kuruluşlarının da benzer bir görüşte olduğunu belirtti. "IMF'nin önerisine göre, yüzde 14'lük bir artışla mevcut 17 bin TL'lik asgari ücret 19 bin 383 TL olur. Ancak hedeflenen enflasyona göre bir artış yapılırsa bu rakam 20 bin TL seviyesine ulaşır. Benim tahminim ise asgari ücretin 20 bin ile 21 bin 250 TL arasında olacağı yönünde," dedi. En Düşük Emekli Maaşı 15 Bin TL Olabilir Erdursun, en düşük emekli maaşının yüzde 20'lik bir artışla 15 bin TL'ye yükselebileceğini öngördü. 2025 yılı için emeklilere yapılacak zamların maksimum yüzde 20 seviyesinde olacağını ifade eden uzman, geçen yıl yapılan yüzde 49 oranındaki zamların bu yıl tekrarlanmasını beklemediğini belirtti. "Emekli aylıklarında geçen yıl yaptığımız yüzde 49 tahmini doğru çıkmıştı. Ancak bundan sonra yüzde 20 civarındaki artışlar maksimum seviyede olacak," diye ekledi. Memur ve Emekli Maaşlarına Yüzde 10-15 Zam Beklentisi Memur maaşları için de yüzde 10 oranında bir zam yapılacağını öngören Erdursun, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine ise yüzde 13,5 ila 15 oranında artış yapılabileceğini belirtti. Bu artışların ardından en düşük emekli maaşının 15 bin TL olacağını vurguladı. Gazeteci Fatih Portakal’ın Tahmini: Yüzde 40-50 Arasında Zam Gazeteci Fatih Portakal da 2025 asgari ücret zammı için yaptığı açıklamada, refah payıyla birlikte asgari ücrete yüzde 40 ila 50 oranında bir zam geleceğini öne sürdü. Portakal, asgari ücretin 25 bin TL'yi aşabileceğini belirterek, Ocak 2025’teki zamla çalışanların bu seviyeyi beklediğini ifade etti. Asgari Ücret Zammı Ne Zaman Belli Olacak? Asgari ücret zammına ilişkin komisyon toplantılarının Aralık 2024'ün ilk haftasında başlaması bekleniyor. Hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinin yer aldığı bu komisyon, yeni asgari ücreti belirleyecek. Komisyon uzlaşmaya varamazsa hakem heyeti devreye girecek ve son kararı verecek. Temmuz Zam Hayal Kırıklığı Yaratmıştı 2024 yılı başında yapılan yüzde 50’lik zamla asgari ücret 17.002 TL olarak belirlenmişti. Ancak Temmuz ayında çalışanlar bekledikleri ara zammı alamamış ve hayal kırıklığı yaşamışlardı. Şimdi tüm gözler Ocak 2025’te yapılacak zamma çevrildi.

Orhan Sümer: Asgari ücretle geçinen aileler için kırtasiye masrafları karşılanamaz hale geldi Haber

Orhan Sümer: Asgari ücretle geçinen aileler için kırtasiye masrafları karşılanamaz hale geldi

CHP Adana Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, artan kırtasiye masraflarının asgari ücretle geçinen aileler üzerindeki ağır yükünü gündeme taşıdı. Sümer, Türkiye’de son yıllarda yaşanan ekonomik zorlukların, okul öncesi kırtasiye masraflarını karşılamakta zorlanan ailelerin durumunu daha da zorlaştırdığını belirtti. Özellikle enflasyonun hızla artmasıyla birlikte temel ihtiyaçların bile karşılanmasının güç hale geldiğini vurgulayan Sümer, bu durumun çocukların eğitim hayatına dezavantajlı bir başlangıç yapmasına neden olduğunu ifade etti. “Asgari ücretle yaşamını sürdüren bir aile için bir çocuğun tüm kırtasiye masraflarını karşılamak imkânsız” Orhan Sümer, “Son yıllarda Türkiye’de yaşanan ekonomik zorluklar, pek çok aile için hayatı daha da zorlaştırdı. Özellikle enflasyonun hızla artması, temel ihtiyaçların bile karşılanmasını güç hale getirdi. Bu durumdan en çok etkilenenlerden biri de okula yeni başlayacak çocukları olan ailelerdir. Okul sezonu yaklaşırken, kırtasiye malzemeleri, okul çantası, defterler, kalemler, kitaplar ve diğer eğitim gereçlerinin fiyatları neredeyse her yıl katlanarak artıyor. Bu artış, asgari ücretle geçinmeye çalışan aileler için büyük bir yük haline gelmiş durumda. Asgari ücretle yaşamını sürdüren bir aile için okula başlayacak bir çocuğun tüm kırtasiye masraflarını karşılamak neredeyse imkânsız hale geldi” diye ifade etti. “Temel okul ihtiyaçları 10.000 TL’yi aşıyor” Orhan Sümer, “Çocuklarının eğitimi için gerekli malzemeleri almak isteyen aileler, bir yandan diğer temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor. Birçok aile, çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için borçlanma yoluna gitmekte veya başka zorunlu harcamalarından kısarak tasarruf etmeye çalışmaktadır. Bu ekonomik baskı altında, bazı aileler çocuklarının eğitimden geri kalmaması için çeşitli fedakarlıklarda bulunmak zorunda kalırken, bazıları ise en temel kırtasiye malzemelerini bile almakta zorlanıyor. Bu durum, çocukların eğitim hayatına dezavantajlı bir başlangıç yapmasına yol açıyor. Defter, kalem, çanta, suluk, önlük gibi mecburi alınması gereken ihtiyaçlar 10.000 TL’den fazla tutuyor. Asgari ücretle geçinen bir aile bu fiyatları nasıl karşılayacak” dedi “Eğitime yapılan her yatırım, aslında ülkenin geleceğine yapılan bir yatırımdır” Orhan Sümer öğrencilerin eşit şekilde eğitim görmesi için devletin destek sağlaması gerektiğine değinerek şunları söyledi: “Öğrencilerin eğitime eşit şartlarda başlayabilmeleri için devletin daha fazla destek sağlaması gerekmektedir. Kırtasiye yardımları, burslar ve okul masraflarının karşılanması gibi önlemler, asgari ücretle geçinmeye çalışan ailelerin üzerindeki yükü hafifletebilir. Eğitime yapılan her yatırım, aslında ülkenin geleceğine yapılan bir yatırımdır. Özel okullar, servis ücretleri, atama bekleyen öğretmenler, Devlet okullarındaki eğitimin seviyesi her biri ayrı tartışma konusu olmuş durumdadır. Eğitim her sene daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.”

Orhan Sümer: Asgari ücretlinin yoksul sayılabilmesi için 4 kat, emeklinin ise 5 kat maaşının artması gerekiyor Haber

Orhan Sümer: Asgari ücretlinin yoksul sayılabilmesi için 4 kat, emeklinin ise 5 kat maaşının artması gerekiyor

TBMM Kit Komisyonu Üyesi ve CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada "Vergi Düzenleme Kanunu" ve Türkiye'nin ekonomik durumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. “Vatandaşlarımız dişinden tırnağından arttırdığını AFAD’ın kampanyalarına yatırdı” Orhan Sümer, “Depremden zarar görmüş illerimizde, taş üzerine taş koyacak, insanlarımıza dokunacak, dertlerine çözüm olacak, acılarını biraz olsun hafifletecek tüm uygulamalara CHP olarak biz destek veririz. Ancak işin içinde AKP olunca, 22 yıldır uyguladığı yöntemleri de bildiğimiz için sormadan edemiyoruz. Depremden sonra milyarlarca lira bağış toplandı, televizyonlarda kampanyalar yapıldı, yurt dışından bağışlar gönderildi. Vatandaşlarımız dişinden tırnağından arttırdığını AFAD’ın kampanyalarına yatırdı. Defalarca sorduk cevap alamıyoruz. Deprem yardımlarına ne oldu değerli arkadaşlar?” diye ifade etti. “Vatandaş evine ekmek götürebilmek için 3 üncü 4 üncü işte çalışılıyor” Orhan Sümer Türkiye’de ağır bir ekonomik krizin içerisine girdiğini belirterek şunları söyledi: “Zengin zümreye ve iktidara yakın oluşumlara tanınan vergi istisnaları, artan yoksulluk, baskıcı yönetim ve yanlış politikalarla birleşerek Türkiye ağır bir ekonomik krizin içerisine girmiştir. İktidar kriz yokmuş gibi davranabilir. Ben buradan vicdanlarınıza sormak istiyorum Türkiye’de açlık sınırı 19 Bin lira, Asgari ücret 17 Bin Lira. Yoksulluk Sınırı 65 Bin Lira Emekli Maaşı 12 Bin 500 Lira. Asgari ücretlinin yoksul sayılabilmesi için 4 kat, emeklinin ise 5 kat maaşının artması gerekiyor. Vatandaş evine ekmek götürebilmek için 3 üncü 4 üncü işte çalışılıyor.” “Yüreğir Belediyesinin toplam borcu 884 milyon lira” Orhan Sümer, “İktidar tarafından sgk prim borcu olan Belediyelerin gelirlerine Maliye Bakanlığı’nın el koyacağı açıklanıyor. 31 Mart’ta Türkiye Genelindeki Belediyelerin çoğu Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçince AKP İktidarı kendi yönetimlerindeyken ödemediği borcu şimdi tahsil etmek istiyor. Bakın Memleketim Adana’dan bir örnek vermek istiyorum. Yüreğir İlçe Belediyesi’ni tam 30 yıl sonra CHP kazandı. Tam 30 yıl, çeyrek asırdan fazla. Bunun 20 yılını AKP yönetti. Daha 4 ay önce CHP’ye geçen Yüreğir Belediyesinin toplam borcu 884 milyon lira. Şimdi tablo buyken Saray’dan açıklama geliyor Borcu olan belediyelerin gelirlerine el koyacağız deniyor. Madem öyle, 20 yıl sizin yönetiminizde olan  borcu onlarca yıl neden tahsil etmediniz? Şimdi mi aklınıza geldi tahsil etmek? Aynı durum Bursa Büyükşehir’de Denizli’de, Manisa’da ve birçok il ve ilçeler için de geçerli. Yıllarca belediyeleri yandaşa rant kapısı olarak gören zihniyet ekonomiyi batırıp seçimleri kaybedince belediyelere çökmeye çalışıyor” dedi.

Ömer Fethi Gürer: Vatandaşlar borçla yaşamını sürdürüyor Haber

Ömer Fethi Gürer: Vatandaşlar borçla yaşamını sürdürüyor

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2024 yılı başından bu yana kredi kartı kullanımında yaşanan hızlı artışı ve bunun vatandaşlar üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Gürer, Türkiye genelinde kullanımda olan kredi kartı sayısının Ocak ayında 119.015.569 iken, Haziran ayında 124.101.350'ye yükseldiğini belirtti. Bu, sadece altı ayda yaklaşık 5 milyon yeni kredi kartının kullanıma girdiğini gösteriyor. Gürer, "Ocak ayında kredi kartları üzerinden yapılan toplam harcama tutarı 901 milyar 63 milyon TL iken, Haziran ayında bu rakam 1 trilyon 74 milyar 424 milyon TL'ye çıktı. Bu hızlı artış, vatandaşlarımızın giderek daha fazla borçlanarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldığını gösteriyor." dedi. Vatandaşın Kazancı Faize Gidiyor Gürer, kredi kartı borçlarının artmasıyla birlikte bu borçların faizlerinin de vatandaşlar üzerinde büyük bir yük oluşturduğunu vurguladı. "Ocak ayında 114 milyar 642 milyon TL olan borç faizi, Mayıs ayında 307 milyar 540 milyon TL'ye yükselmiştir. Bu artış, vatandaşların borçlarını ödemekte zorlandığını ve yüksek faiz oranları nedeniyle borç yükünün katlanarak arttığını göstermektedir." diye konuştu. Kredi Kartı Kullanımında Temel Gıda Harcamaları Büyük Yer Tutuyor Özellikle temel gıda harcamalarının kredi kartı ile yapılmasının nakit sıkıntısından kaynaklandığını belirten Gürer, "Veriler, kredi kartı harcamalarının %29.3'ünün market, yemek ve çeşitli gıda alışverişlerine yapıldığını gösteriyor. Haziran ayında market alışverişleri için 183 milyar 137 milyon TL, yemek alışverişleri için 55 milyar 759 milyon TL ve çeşitli gıda alışverişleri için ise 74 milyar 759 milyon TL harcandı. Bu rakamlar, vatandaşlarımızın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayabilmek için kredi kartlarına başvurmak zorunda kaldığını gözler önüne seriyor. Ekonomik kriz, en temel ihtiyaçlar için bile kredi kartlarına yüklenilmesini zorunlu kılıyor." şeklinde konuştu. Borçluların Sayısındaki Artış Gürer, kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısındaki artışa dikkat çekerek, "Ocak ayında 318.566 olan bireysel kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı, Mayıs ayında 531.031'e yükselmiş durumda. Bu sadece dört ayda 212.465 kişinin daha borcunu ödeyemediğini gösteriyor. Ayrıca, Ocak ayında 34 milyon 701 bin olan kredi kartı borcu bulunan kişi sayısı, Mayıs ayında 37 milyon 328 bine çıktı. Bu rakamlar, halkın giderek daha fazla borçlandığını ve borçlarını ödeyemez hale geldiğini ortaya koyuyor." dedi. Takipteki Borçlar Vatandaşların ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan kredi kart borcu tutarının 5 Temmuz haftasında 32 milyar 435 milyon TL iken, bir hafta içinde 598 milyon TL artarak 33 milyar 33 milyon TL'ye yükseldiğini belirten Gürer, "Aynı hafta içinde vatandaşların toplam kredi kartı borcu tutarı ise 1 trilyon 499 milyar 135 milyon TL'den 1 trilyon 518 milyar 70 milyon TL'ye çıkmıştır. Bu durum, vatandaşların borçlarını ödeyememesi halinde finansal sistemde sorunlar yaratabilir." dedi. Kredili Mevduat Hesabı Borçları Gürer, kredili mevduat hesabı borçlarının da arttığını belirterek, "Ocak ayında kredili mevduat hesabı borcu olan kişi sayısı 27 milyon 747 bin iken, Mayıs ayında bu sayı 29 milyon 230 bine yükseldi. Bu, borçları kapatmak için halk arasında bilinen ifadesiyle eksi hesaptan para çekmek zorunda kaldığını gösteriyor." dedi. Vatandaş Bankalara Çalışıyor Yaşanan ekonomik zorluklar nedeniyle vatandaşların geçimlerini sağlayabilmek adına kredi kartlarına daha fazla başvurmak zorunda kaldığını belirten Gürer, "Asgari ücrete zam yapılmaması ve emekliye verilen sembolik artış, bu durumun başlıca sebeplerindendir. Özellikle emeklilere verilen 2.500 TL'lik artış, artan hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalırken, vatandaşlar geçimlerini sağlamak için kredi kartlarına yönelmek zorunda kalıyor." dedi. Gürer, "Asgari ücrete zam yapılmaması, enflasyon karşısında çalışanların ekonomik yönden daha sorunlu hale gelmesine yol açtı. Aynı şekilde, emeklilere verilen 2.500 TL'lik artış, artan gıda ve enerji fiyatları gibi temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak kalıyor. Bu durumda, birçok vatandaş kredi kartlarını kullanarak temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Ancak bu, yalnızca borç yükünü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yüksek faiz oranları nedeniyle daha da büyük bir mali yük oluşturuyor." dedi.

Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar: Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi dar ve sabit gelirli işçiler değildir Haber

Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar: Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi dar ve sabit gelirli işçiler değildir

Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik durumun düzeltilmesinin en büyük göstergesinin kamuoyu ile paylaşılan ekonomik eylem planının harfiyen uygulanmasından geçtiğini söyledi. “Ekonomiyi düzlüğe çıkarmayacağı gibi, var olan ağır geçim şartlarına darbe vurmaktan başka bir şey değildir” Gülnar, “Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamalarını yakından takip ediyoruz. Ekonomiyi düzeltmek için işçinin, emekçinin, emeklinin hakkını vermeyerek, sözüm ona tasarruf yapmaya çalışmak, ekonomiyi düzlüğe çıkarmayacağı gibi, var olan ağır geçim şartlarına darbe vurmaktan başka bir şey değildir” diye ifade etti. Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon, gelir dağılımında ve vergide adaletsizlik, işsizlik, güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıkları gibi kronik sorunlar başta işçiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmaktadır” dedi.  “Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır”  Başkanlar Kurulu adına açıklamalarda bulunan Edip Gülnar, şu ifadeleri kullandı: “Ücretlerden vergilere, sendikal haklardan iş güvencesine, kıdem tazminatından iş sağlığı ve iş güvenliğine, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden sendikal örgütlenmenin önündeki engellere, sosyal güvenlikten halen uygulanmakta olan ekonomi politikalarına kadar çalışanlar tam bir çıkmaz içindedir. Son yıllarda giderek büyüyen gelir ve servet eşitsizliği, toplumsal sorunlarımızın da temel nedenini oluşturmaktadır. Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur.” Gülnar, “Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranlar çalışanları mağdur etmektedir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. 2002 yılında brüt asgari ücret 222-TL ve gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 3.800-TL iken; gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katıydı. Bu oran 2010 yılında 12 katına, günümüzde ise 5,5 katına kadar gerilemiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte, yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir” dedi. “Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır”  Edip Gülnar açıklamasında hayat pahalılığına değinerek şunları söyledi: “Vergi dilimleri başlangıcının düşük ve sonrasında tarife aralığının dar olması nedeniyle, bu durum işçinin eline geçen net tutarın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine neden olmaktadır. Bu sistem adil değildir. Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu şartlarda sürdürülebilir de değildir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Vergi sistemi, gelir adaleti dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli, aile yükümlülükleri esas alınarak farklılaştırılmalıdır. Doğalgaz, elektrik, su, ulaşım ve iletişim hizmetleri tüketiminden alınan KDV yüzde 1’e düşürülmelidir. Temel tüketim mallarından alınan KDV sıfırlanmalıdır.” “Dar ve sabit gelirli henüz zamlı maaşını alamadan, yaşamını sürdürmek için yapması zorunlu olan tüm harcama kalemlerine zam gelmektedir” Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar,  “Elektriğe yüzde 38 zam geldiğini hemen akabinde ise, akaryakıt zamlandı, dar ve sabit gelirli henüz zamlı maaşını alamadan, yaşamını sürdürmek için yapması zorunlu olan tüm harcama kalemlerine zam gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, dar ve sabit gelirlinin alacağı zam daha cebine girmeden satın alma gücünü yitirmiş olmaktadır.  Bu nedenle, ücretleri enflasyonunun temel nedeni olarak gören yaklaşım terk edilmeli, bilimin ışığında enflasyonla mücadele edilerek fiyat artışlarının önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Çalışan kesimin yoksullaşması pahasına bir ekonomi politikası sürdürülmemelidir” dedi. “Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için fedakârlık etmesi beklenmemelidir” Edip Gülnar, “Ülkemizde kayıtlı çalışanların yarısına yakını asgari ücret seviyesinde gelir elde etmektedir. Asgari ücrete yapılacak artış diğer bütün ücret seviyelerine yapılacak zam oranlarını da etkilediğinden bütün işçileri doğrudan ilgilendirmektedir. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline gelmiştir.  Enflasyonu yükselteceği iddia edilerek asgari ücrete zam yapılmamasını işçilerin kabul etmesi mümkün değildir.  Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi dar ve sabit gelirli işçiler değildir. Yüksek enflasyonun sebebi, hızla artan döviz kuru, dışa bağımlı üretim gibi nedenler başta olmak üzere sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için fedakârlık etmesi beklenmemelidir. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur.  Açlık sınırı altında kalan asgari ücrete Temmuz ayından geçerli olmak üzere zam yapılması gerekmektedir” diye ifade etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.