TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Anne sütü

İLKHABER-Gazetesi - Anne sütü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anne sütü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sıcaklıklar artınca çocuklarda yaz ishalleri görülmeye başladı Haber

Sıcaklıklar artınca çocuklarda yaz ishalleri görülmeye başladı

Türkiye'nin en sıcak illerinden Adana'da hava sıcaklığı 40 dereceyi aşıyor. Hal böyle olunca besin zehirlenmeleri ve çocuk ishal vakaları da artıyor. “Ani ısı değişimleri yaz ishallerinin en büyük nedeni” Konuyla ilgili Acıbadem Adana Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Hematolojisi Uzmanı Doktor Hakan Erkman, İhlas Haber Ajansı'na konuştu. Doktor Erkman, “Yaz ishalleri özellikle havaların ısınmasıyla çocukluk yaş grubunda sık rastladığımız gerekli önlemler alınmadığı zaman ciddi sorunlar oluşturan bir hastalıktır. Çok fazla sıvı kaybına yol açtığı için çocuklar ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Anne babaları bir konuda uyarmak isterim; bir kere ishal olması çocuğun hastalandığına işaret sayılmaz. Dikkat etmeliler; eğer çocuğun dışkısı 24 saat içerisinde 3 veya 4 defa sıvı olursa biz buna ishal diyoruz. Fakat anne sütü alınan dönemde de bebeklerin sıvı dışkı yaptığını akılda tutmak gerekir. Anne sütünün içeriği, büyük oranda sindirildiği için bebeğin kakası, sıvı olur. Aynı zamanda bu bebekler sık sık kaka yaparlar. Bunlar normal” dedi. Yazın görülen ishallerin en önemli nedeninin mikroplar olduğunu vurgulayan Dr. Erkman, “Ayrıca mikrobik ishallerin yanı sıra aşırı şekerli gıda tüketme, aşırı yemek yemek, antibiyotik gibi çeşitli ilaçların yan etkileri ve aşırı ve ani ısı değişimleri yaz ishallerine yol açar” dedi. “Hijyen çok önemli” Mikroplardan korunma yöntemleri arasında en önemlisinin hijyen olduğuna vurgu yapan Erkman, “Mikrobik olarak, virüsler ve parazitler bu yaz ishallerine yol açıyor. Bu mikroplar, yazın daha çabuk üreyip yayılabiliyorlar. Mikrobik hastalıklardan korunmak için sık sık el yıkamak gerekiyor. Aynı zamanda yiyecek ve içeceklerdeki hijyen de çok önemli. Temiz olmayan su içmek, bu suyla yıkanmış sebze ve meyve yemek, sıcak ortamlarda bekletilen gıdaları tüketmek zararlı bakterileri vücudumuza almak demektir. Yazın besin zehirlenmelerinde de artış ortaya çıkıyor. Besin zehirlemeleri ishalden farklı olarak besin üzerindeki bakterilerin toksin dediğimiz zehirlerin bağırsaklarda birikmesiyle ishal tablosuna yol açıyor. Diğer belirtiler olarak ise kusma, karın ağrısı, halsizlik ve güçsüzlük ortaya çıkıyor” diye konuştu. “Besinlere dikkat” Besinleri tüketirken de dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Hematolojisi Uzmanı Doktor Hakan Erkman, “Yumurta ve kümes hayvanlarının etleri yazın riskli oluyor. Pastorize edilmemiş süt ve süt ürünleri, pirinç pilavı uzun süre beklerse, makarna uzun süre beklerse, iyi yıkanmamış sebze ve meyveler tüketilirse, iyi pişmemiş deniz ürünleri de besin zehirlenmesi ve ishale yol açabilir. Yaz ishallerinin belirtileri ise, iştahsızlık, kusma, karın ağrısı, günde 3-4 kez sulu dışkı olursa ince bağırsak kökenli, 10 ve sütü olursa kalın bağırsak kökenli ishalleri belirtiyor. Su kaybı fazla olursa bu tehlikelidir” dedi. “İlk 6 ay anne sütü önemli” Bebeklerde ilk 6 ay anne sütünün önemine vurgu yapan Doktor Erkman, “Çocuklarda susuzluk hissi, ağız ve dudakta kuruluk su kaybı olarak kendini gösterebiliyor. Nabızda hızlanma, göz kürelerinde çökme bir diğer belirtiler olarak kendini gösterebiliyor. İdrar miktarı azalabiliyor. Hasta olanlarda ise beslenme şekli olarak bol sıvı tüketimi, yağsız makarna, yağsız köfte, ayran tüketimi, pirinç pilavı, haşlanmış patates, yoğurt tercih edilmeli. Anne sütü alan hasta bebeklerde ise anne sütüne devam edilmeli, bebeklerin doğum sonrası ilk 6 ay sadece anne sütü alması çok önemli” diye konuştu.  

Selen Görgüzel Kimdir? Anne sütü içiyorum diyerek şok yaratmıştı! Haber

Selen Görgüzel Kimdir? Anne sütü içiyorum diyerek şok yaratmıştı!

Selen Görgüzel, 9 Şubat 1979'da İstanbul'da doğdu. Eğitimini 50. Yıl Tahran Lisesi'nde tamamladıktan sonra televizyon dünyasına adım atan Görgüzel, Okan Bayülgen’in “Televizyon Çocuğu” programında part time olarak kamera arkasında çalışarak başladı. İlk evliliğini 18 yaşında gerçekleştiren Görgüzel'in bu evliliğinden İlknaz adında bir kızı oldu. Selen Görgüzel, 1996'da İstanbul Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü öğrencileri tarafından hazırlanan ‘’Zirvedeki Sesler’’ programıyla ekranlara çıktı. Ardından çeşitli kanallarda kendi hazırlayıp sunduğu programlarla dikkat çekti. Oyunculuk kariyerinde ise "Mahallenin Muhtarları", "Avrupa Yakası", "Belalı Baldız", "Emanet", "Deli Dumrul", "Oğlum İçin", "Tılsım Odası", "Pars Narkoterör", "Ağlamak Yok", "Doktorlar", "Kurtlar Vadisi" gibi dizilerde rol aldı. Özellikle eşi Hamdi Alkan'ın yönetmenliğini üstlendiği "O Hayat Benim" dizisindeki Cevriye karakteriyle geniş kitlelerce tanındı. Hamdi Alkan'a Gönderme de bulundu Selen Görgüzel, önceki akşam Taksim Süreyya Teras adlı mekanda sahne aldı ve sahnede üç evlilik yaptığı sözleriyle dikkat çekti. Görgüzel, sözlerine "İnsan istedimi abi kardeş de olur, bakın Yılmaz Erdoğan ile Belçim Bilgin de öyle abi kardeşler" diyerek eski eşi Hamdi Alkan'a göndermede bulundu. 2014 yılında başlayan ve 2022'de sona eren evliliğiyle ilgili olarak Gizlilik kararının olduğu bir duruşmada mahkemeye başvurduklarını hatırlatan Görgüzel, bu süreçte duygusal anlar yaşadığını belirtti. Görgüzel, sahne performansında isim vermeden bazı şarkıcıları eleştirerek, "Bugün benim doğum günüm, sahnede kutladım. Sağ olsunlar 3 saat sahnede kaldım. Hem eğlendirdim kendim de eğlendim çünkü eğlenmesem eğlendiremem. Görev olarak değil aşkla yapıyorum işimi. Üç saat hiç ara vermeden dans ederek canlı performans sağlayan birtane solist getirin alnından öpeceğim. Çok da iddialı konuşuyorum aslında bu konuşmalarıma çok gıcık oluyorlar ama ben taşlanmaya alışığım. Bir hit şarkı yakalıyorlar onun ekmeğini yiyip duruyorlar. Bir saat sahnede kalıp milyonlar alıyorlar. Yaptıkları sadece birkaç dansçı koyup, ışık efekti yaparak insanların gözlerini boyayıp para kazanıyorlar" dedi. Selen Görgüzel, ''Anne Sütü İçiyorum'' Güzelliği için anne sütü içtiğini söyleyen şarkıcı Selen Görgüzel, sosyal medyada gündem olmuştu. Görgüzel, “Bebeğini emziren arkadaşımdan sağdığım anne sütünü içiyorum. Vitamin takviyesi alsam da yorgunluğumu atamıyorum. Doktorum böyle bir şey tavsiye etti. Kanser hastalarına da çok faydası varmış” demişti. Konuyla ilgili uzmanlardan tepki gelmişti.

Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı: Anne sütüyle beslenen bebeklerde dışkıda kanama riski Haber

Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı: Anne sütüyle beslenen bebeklerde dışkıda kanama riski

Olaya bazen sümüksü (mukuslu) dışkılama da eşlik etmektedir. Bu gibi problemlerde aileler genellikle sosyal medyadan ya da internetten araştırmalar sonucu gereksiz diyete başlamaktadırlar” dedi.Medical Park Karadeniz Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Murat Çakır, ilk 1 yaş çocuklarda dışkıda kanama konusunda açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Çakır, “Son günlerde özellikle ilk 6 ay içinde anne sütü ile beslenen çocuklarda sık rastladığımız problemlerden birisi dışkıda noktasal tarzda kanamadır. Olaya bazen sümüksü (mukuslu) dışkılama da eşlik etmektedir. Bu gibi problemlerde aileler genellikle sosyal medyadan ya da internetten araştırmalar sonucu gereksiz diyete başlamaktadırlar” diye konuştu. “Son yıllarda bebeklerde besin alerjisi arttı”   Teşhis sürecinden bahseden Prof. Dr. Çakır, “Öncellikle ‘Besin İle İlişkili Alerjik Proktokolit’ (BİAP) dediğimiz klinik durum çok iyi araştırılıp, aile ile konuşulup tedavisi planlanmalıdır. BİAP özellikle anne sütü ile beslenen 1 yaşına kadar olan bebeklerde (infant) anne sütünde bulunan proteinlere karşı gelişen alerjik reaksiyonlar oluşan klinik durumdur. Genelde alerji testleri negatiftir (non-IgE). Son yıllarda artış sebebi olarak beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, hayvancılık ve tarım alanındaki endüstriyel gelişmeler sorumlu tutulmakla birlikte tam olarak bilinememektedir” şeklinde konuştu. “Fazla kanaması olan hastalar dikkatlice kontrol edilmeli” Dışkıda nokta şeklinde veya biraz daha fazla kanaması olan hastaları çok dikkatli şekilde değerlendirmek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çakır, “İki nokta önemlidir. Birincisi hemen BIAP tanısı konarak gereksiz diyet kısıtlamalarından kaçınılmalıdır. Bu hastaların çoğunda altta yatan neden makat bölgesinde çatlaklardır. Dikkatli bir fizik muayeneyle bu ayırt edilebilmektedir. Diğer önemli bir nokta ise bu hastaların gereksiz yere parazitoz (Giardia v.s) tanısı konularak antibiyotik tedavisi almasıdır” ifadelerini kullandı. “2-3 hafta süt ve yumurta tercih edilebilir” Uygulanabilecek tedavi yollarından bahseden Prof. Dr. Çakır, şu bilgileri paylaştı: “Bu hastalar için en uygun tedavi, uygun merkezlerde hastanın hikâyenin ayrıntılı olarak dinlenilmesi ve ayrıntılı fizik muayene ile birlikte BIAP düşünülüyorsa 2-3 hafta diyet eliminasyonu (süt ve yumurta) yapılmasıdır. Genelde hastaların beraberinde döküntüsünün olması ya da ailede alerjik hastalık hikâyesinin olması, tanıyı destekler bulgulardır. Eğer yanıt yoksa, BIAP’dan uzaklaşılmalı alternatif tanılara yönlenmelidir. Yanıt alınmayan olgularda ek elimasyonlar ancak uzman kontrolünde yapılmalıdır. Dışkıda kan dışında sadece sümüksü dışkılama, sadece huzursuzluk, sadece dışkıda renk değişikliği ya da ishal gibi semptomların varlığında gereksiz diyet eliminasyonlarından kaçınılmalı, eğer yine de BİAP düşünülüyorsa diyet eliminasyonu kararına bu konuda uzman hekimlerce karar verilmelidir.” “Annelerde kalsiyum desteği önemli” Besin değişikliğine gidilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Çakır, “2-3 hafta sonra diyet ile düzelen BIAP olgularında mutlaka 2-3 hafta süre ile süt ve yumurta diyeti açılıp, semptomların tekrarlayıp tekrarlamayacağı kontrol edilmelidir. Eğer semptomlar tekrarlarsa tanıdan ancak o zaman yüzde 100 emin olabiliriz. Tanı koyduktan sonra ortalama diyet eliminasyonu 9. ya da 12. ayda deneme ile açılabilmektedir. Bu hastalarda ek gıda dönemi yaşıtlarıyla aynı dönemde ve aşı takvimi de normal sağlıklı çocuk gibi uygulanmalıdır. Bu dönemde anneler diyet yaptığı için kalsiyum desteği alması önemlidir. Anne sütü alınamadığı ya da olmadığı dönemlerde bu çocuklar için özel tasarlanmış mamalar kullanılmalıdır. Diyet eliminasyonuna yanıt vermeyen olgular ileri inceleme (laboratuvar tetkikleri ve endoskopik girişimler) için bu konuda uzman merkezlere başvurmalıdır” dedi.

Haber

"Çalışan anneler emzirmeyi ihmal etmemeli"

(İLKHABER)- Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Uzm. Dr. Baver Demir, anne sütünün bebekler için en doğal ve zengin beslenme yöntemi olduğunu aktararak, "Anne sütü bebeklerin ilk aşısıdır. Bu sebeple bebeklerin anne sütü ile beslenmesi sağlıklı bir nesil için oldukça önemlidir." ifadesini kullandı. Emzirmenin anne ile bebek arasındaki iletişimin en önemli parçası olduğunu vurgulayan Demir, şunları kaydetti: "Anne ile bebek arasındaki temas ve koku, birbirleri arasındaki bağlılığı sağlayan unsurlar. Emzirme sırasında eş zamanda salgılanan oksitosin etkileşimi üst seviyelere çıkarmaktadır. Anne sütü bu sebeple alternatifi olmayan benzersiz bir besindir. Sağlıklı bir anne bebek ilişkisi, çocuğun benlik gelişiminde, sosyal iletişiminde ve birey olması yönünde atılan önemli bir unsurdur. Doğum sonrası dönemde işe başlayan annelerin bebeklerini anne sütüyle beslemelerini desteklemek gerekir doğumdan hemen sonra başlayan ısrarlı emzirme çabaları aynı şekilde devam etmelidir. İşe başlamadan bir ay kadar önce sağılan sütlerin steril saklama poşetlerinde saklanması yine emzirme rutinlerinin oluşturularak, süt üretimini desteklemek için bol su ve bol lif içeren beslenme rejimlerinin benimsenmesi son derece önemlidir. Her anne gibi çalışan anneler de emzirmeyi ihmal etmemelidir. İş yerinde çalışma saatlerinin emzirme saatleri ile uyumlu bir şekilde organize edilmesi yine iş yerinde uygun bir ortamda anne sütünün gerek elle gerek pompa yardımıyla sağılması bu esnada süt üretimini artırmak için bebeğin kıyafetlerinin fotoğraflarının annenin yanında bulunması son derece önemlidir. Yine gerek evde gerek iş yerinde stres yönetimini sağlamak için annenin düzenli yürüyüş, egzersiz, meditasyon gibi uygulamalardan faydalanması hem bebek anne ilişkisi hem de iş verimi açısından olumlu katkı sağlayacaktır. Bebeğin yeterli derecede anne sütüyle beslenmesi, çocuğun büyüme ve gelişmesinde oldukça önemli bir role sahiptir. Anne sütü daha sağlıklı ve mutlu bir geleceği tesis edilmesinde de en önemli unsurlardan biridir."

Haber

"Bebekler ’yenidoğan sarılığına karşı sık emzirilmeli"

(İLKHABER)- Medical Park Ordu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Öztürk, çocuklarda görülen sarılık hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Sarılığın başka sağlık problemi olmayan yenidoğan bebeklerde sık görülen klinik bir durum olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Öztürk, “Yenidoğan sarılığı, bilirubinin (kan elemanlarından alyuvarların yıkımı sonucu ortaya çıkan bir madde) cilt ve mukozalarda birikerek yenidoğanlarda cilt ve gözlerin sararmasına neden olduğu yaygın bir durumdur” diye konuştu. “Fazla huzursuz ve yorgun olabilirler” Yenidoğanlarda görülen sarılığın, bebeğin kanındaki bilirubin miktarının fazla olmasından kaynaklandığını ve bu durumun, bebeğin karaciğerinin henüz olgunlaşmamış olmasından dolayı gerçekleştiğini söyleyen Uzm. Dr. Öztürk, "Bebeklerde sarılığa neden olan faktörler arasında doğum öncesi enfeksiyon, kan uyuşmazlığı ve doğum sonrası beslenme veya emzirme yetersizliği sayılabilir. Sarı deri ve sarı gözler, yenidoğan sarılığının en sık görülen belirtisidir. Sarılığı olan bebekler genelde yorgun veya halsiz görünebilir. Sarılığı olan bebekler huzursuz olabilir ve normalden daha fazla ağlayabilirler. Yenidoğan bebeklerin yaklaşık yüzde 60’ında görülen sarılık problemi, doğum sonrası dönemin normal bir parçası olarak kabul edilir. Ancak tedavi süreci zamanında başlatılmaz ise ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir" ifadelerine yer verdi. “Tedavi yöntemi her bebekte değişiklik gösterebilir” Yenidoğan bebeklerde sarılık tedavisinin bebeğin kaç günlük olduğuna, kilosuna, kandaki bilirubin miktarına göre değişiklik gösterdiğini aktaran Uzm. Dr. Öztürk, “Öncelikle yenidoğan sarılığının teşhisinde kan dolaşımındaki bilirubin düzeyini ölçmek için bir kan testi kullanılır. Bebeğin cildi ve gözleri sarılık belirtileri açısından incelenir. Sarılık teşhisi koyulduktan sonra bebeğin kaç günlük olduğuna, kilosuna, kandaki bilirubin miktarına göre tedaviye başlanır” dedi. "Doğru bakımla kolayca tedavi edilebilir” Yenidoğan sarılığının doğru bakımla kolayca tedavi edilebilen yaygın bir durum olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Öztürk, “Bebeğinizle ilgili herhangi bir endişeniz varsa doktorunuza başvurmaktan çekinmeyin. Bebeğinizin bakımına yönelik bir plan geliştirmeniz için buradayız. Bebeğinizi sık sık emzirin. Bebeği sık sık emzirmek sarılıklarını kontrol altına almanıza ve sağlıklı tutmanıza yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı. Ebeveynlerin, bebeklerinde sarılık şüphesine yönelik herhangi bir belirti görürlerse hemen doktorlarına başvurması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Öztürk, “Bazı bebekler sarılık oluşma riski daha yüksek olan faktörlere sahip olabilir. Bu faktörler arasında erken doğum, kan grubu ve anne babadaki Rh uyumsuzluğu yer alır. Bununla birlikte, sarılık önlenebilir bir hastalıktır ve annelerin emzirmeyi artırarak bebeklerinin riskini azaltmaları mümkündür” diyerek sözlerini sonlandırdı. Tedavi seçenekleri Uzm. Dr. Emre Öztürk, uygulanabilecek tedavi yöntemlerini ise şöyle sıraladı: “Fototerapi: Yenidoğan bebekte bilirubin seviyesinde yükseklik varsa, fototerapi tedavisi uygulanır. Fototerapi tedavisi ile bebeğin cildini ışığa maruz bırakmak, bilirubinin parçalanmasına yardımcı olabilir. Fototerapi gibi medikal müdahaleler, sarılığın hızlı bir şekilde iyileşmesine yardımcı olabilir. Değişim transfüzyonu: Nadir durumlarda bebeğin kanının sağlıklı kanla değiştirilmesi için kan nakli gerekebilir. Erken ve sık beslemeler: Emzirme, sarılık belirtilerinin azaltılmasında etkili bir yöntemdir. Bebeği daha sık beslemek bilirubinin dışarı atılmasına yardımcı olabilir. Bebeğinizin doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde yeterince süt aldığından emin olmak gerekir. Odaya alma: Bebeğinizi doğumdan sonraki ilk birkaç gün sizinle aynı odada tutun, çünkü sık sık beslenmek sarılığın önlenmesine yardımcı olabilir.”

Hamdi Alkan'ın eski eşi Selen Görgüzel,'' Anne sütü içiyorum.'' Haber

Hamdi Alkan'ın eski eşi Selen Görgüzel,'' Anne sütü içiyorum.''

(HABER MERKEZİ)- Geçtiğimiz yıl ünlü yönetmen Hamdi Alkan ile evliliğini noktalayan Selen Görgüzel, gündemden düşmüyor. Görgüzel, son olarak elinde anne sütüyle Nişantaşı'nda görüntülendi. Bebeğini emziren arkadaşından kendisine süt alan Görgüzel, açıklamalarıyla dikkat çekti. Yönetmen Hamdi Alkan (55) ile sekiz yıl süren evliliğini geçtiğimiz yıl mart ayında tek celsede sonlandıran Selen Görgüzel, boşanma sonrası gündemden düşmüyor. Tartışma yaratacak açıklamalarda bulunan 43 yaşındaki şarkıcı ve oyuncu, evlilikle ilgili şu ifadeleri kullanmıştı: "EMZİREN ARKADAŞIMDAN SAĞDIĞIM ANNE SÜTÜ" Selen Görgüzel, Nişantaşı City's'de görüntülendi. Elindeki pet şişeyle dikkat çeken şarkıcı, açıklamasıyla şaşırttı. Görgüzel, "Bebeğini emziren arkadaşımdan sağdığım anne sütü... Doğal gerçek anne sütü. Bunların çabuk tüketilmesi gerekiyor. Enfeksiyona iyi geliyor. Bu ara yoğun tempoda çalışıyorum, vitamin takviyesi alsam da yorgunluğumu atamıyorum. Doktorum böyle bir şey tavsiye etti. Kanser hastalarına da çok faydası var. Yeni duyulmaya başladı. Özellikle enfeksiyonla ilgili tüm konularda gerçek bir antibiyotik" dedi.  "İYİ GELİYORMUŞ" Vücuduna ayı kanı enjekte ettirmek için araştırma yaptığını söyleyen ünlü isim, "Ayılar altı ay yattıkları için kas erimesi olmuyor ve araştırmalar sonucu hayvanların kanının insanlara faydalı olduğu açıklandı. Şimdi nerede yapılıyor araştırıyorum bunu yaptıracağım. Kas ve kemik yapısına iyi geliyormuş" demişti. SÜNNET DERİSİNDEN ELDE EDİLEN KÖK HÜCRE ENJEKTE ETTİRMİŞTİ Selen Görgüzel, daha önce de yüzüne sünnet derisinden elde edilen kök hücre enjekte ettirmiş ve konuyla ilgili; "Anlatsam inanmazsınız, böyle bir yöntem gelişmiş, sünnet artıklarından elde edilen kök hücreler cilde çok iyi geliyor, bende bu yöntemle cilt bakımı yaptırdım, bu sistem tamamen hukuksal ve tüm izinleri de alınmış" demişti.

Anne sütünün mucizeleri Haber

Anne sütünün mucizeleri

İBRAHİM BAYSAL ADANA (İLKHABER) - Bebeklerin ilk 6 ay boyunca D ve K vitamini hariç tüm gereksinimlerini karşılayan anne sütünün, içerdiği antikor ve hücrelerle enfeksiyon ve alerjenlere karşı da koruyucu etki gösterdiği bildirildi. Bebeğin yaşı ve durumuna göre şekillenebilen anne sütünün yaşayan bir besin olduğunu belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi Pediatri Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Laden Jaferi, “Anne sütünün içeriği bir anneden diğerine, aynı annede gün içinde, emzirmenin başı ve sonu arasında bebeğin ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterebiliyor. Hatta öyle ki, prematüre bebeklerin annelerinin sütünde protein miktarı daha fazla oluyor. Aynı memeden ilk başta protein ve su içeriği fazla olan, sonrasında ise yağlı olan süt gelmeye başlıyor. Böylece kısa süreli emen bebekler protein ve suyu almış oluyor ve daha hızlı acıkıp, daha sık emiyor. Aslında kısaca her anne bebeği için uygun mucizeyi yaratıyor. Anne sütü ayrıca erişkin yaştaki yaşamı da etkiliyor ve uzun vadede bazı hastalıklardan koruyor. Bunun yanı sıra annenin ruhsal ve bedensel iyilik haline de katkıda bulunuyor” dedi. EMZİRME SADECE BEBEK İÇİN DEĞİL, ANNE İÇİN DE ÇOK FAYDALI Anne sütüyle beslenme sadece bebek için fiziksel faydalar sunmuyor. Emzirme aynı zamanda anne için de oldukça yararlı etkiler yaratıyor. Anne sütünün faydalarını hem bebek hem de anne açısından anlatan Dr. Öğr. Üyesi Laden Jaferi, şu açıklamaları yaptı: “Anne sütü hem enfeksiyonları ve beslenme bozukluklarını engellediği için hem de ani bebek ölümü sendromunu azalttığı için, bebeklerde ölüm hızını da azaltıyor. Akut orta kulak enfeksiyonu, solunum yolu ve mide, bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonlarını önlüyor. Anne sütüyle beslenen bebeklerde lenfoma ve lösemi gibi çocukluk çağı kanserlerinin nadir gözlendiği de biliniyor. Çocukluk çağı astımı, atopik dermatit gibi alerjik durumlar anne sütüyle beslenmiş bebeklerde daha nadir görülüyor. Ayrıca tip 1 diyabet ve çölyak hastalığı için de koruyucu olduğu düşünülüyor. Büyüme ve gelişim açısından anne ve bebek arasındaki bağlanmayı güçlendiriyor ve aralarındaki ilişkiyi kuvvetlendiriyor. Emzirilen bebeklerde çene ve diş gelişimi aynı zamanda dil ve motor gelişim daha iyi oluyor. Anne sütü çocukları otizm ve dikkat eksikliği hiperaktivite gibi nörogelişim hastalıklarından da koruyor. Emzirmenin erişkin hayatta obezite, tip 2 diyabet, inflamatuvar bağırsak hastalıkları, dislipidemi ile kalp ve damar hastalıklarını engellediği de ispatlanan gerçekler arasında yer alıyor. Ayrıca anne emzirirken oldukça fazla enerji sarf ediyor ve bu annenin doğum öncesi kilosuna dönmesini kolaylaştırıyor. Emzirmek hormonları harekete geçirerek rahimdeki kasların kasılmasını sağlıyor, böylece rahim kolayca eski boyutuna dönüyor ve kanama azalıyor. Adet döngüsünü baskıladığı için kısmen gebelikten korumayı sağlıyor. Anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirmesiyle annelik duygusunun daha da gelişmesini, annenin sakinleşmesini sağlayarak doğum sonrası depresyon riskini azaltıyor. Tüm bunların yanında emzirmek anneyi osteoporozdan koruyor, yumurtalık ve meme kanseri riskini azaltıyor” ANNE SÜTÜNÜ ARTIRMANIN YOLLARI Anne sütü üretimini artırmak için annenin bunun için istekli olması ve bu konuda yeterli destek alıp öz güvenli olması gerektiğini vurgulayan Pediatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Laden Jaferi, “Bu desteğin hem aile hem de sağlık personeli tarafından sağlanması gerekiyor. Doğum sonrası erken temas, erken emzirme, memenin düzenli ve tam boşaltılması, gece emzirme, hatta anne bebeğin aynı odada olması sütü artıran en önemli etmen olarak öne çıkıyor. Ayrıca yeterli sıvı alımı oldukça önem taşıyor. En temel kuralı bol sıvı alımı ve memenin etkin boşaltılması oluşturuyor. Annenin isteksiz, mutsuz ve kaygılı olması, çevreden destek olmaması, her ağlamanın açlık olarak yorumlanması, memenin etkin boşaltılmaması süt üretimini azaltan etkenler olarak rol oynuyor.” “EMZİRME YAYGIN HALE GELMELİ” Anne sütünün oldukça ekonomik, ulaşılabilir, taze ve temiz olmasının çok avantaj sağladığını, bu nedenle yaygınlaşması için çaba sarf edilmesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Laden Jaferi, emzirmenin yaygın hale gelmesi için neler yapılması gerektiğini sıraladı. •       Emzirmeyle ilgili politik ve toplumsal adımlar atarak bilinç artırılmalı. •       Doğum öncesi ve sonrası anneye emzirme konusunda destek olunmalı ve anne yüreklendirilmeli. Bunu sağlamak için takip eden sağlık personeli her basamakta eğitilmeli. •       Mümkünse doğum sonrası anne ile bebeğin ten tene teması ve bebeğin ilk 1 saat içinde emmesi sağlanmalı. •       Bebeğin ilk 6 ay sadece anne sütü alması sağlanmalı ve bu konuda anneye destek verilmeli. •       Altı aydan sonra uygun tamamlayıcı beslenme ile birlikte 2 yaşa kadar anne sütüne devam edilmesi konusunda anne bilgilendirilmeli. •       Emzirmenin her yerde her zaman yapılabileceği topluma anlatılmalı.

Bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü Haber

Bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü

Anne sütünün en önemli özelliğinin bebeğin yaşına, durumuna, ihtiyacına göre değişim gösteren çok değerli bir gıda olduğuna dikkat çeken Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Çağıl Şekerci, bebeklerin ilk 6 ay boyunca su ve protein ihtiyacının tümünü anne sütünden karşıladığını, dolayısıyla ilk 6 ay bebeklerin sadece emzirilmesi gerektiğini söyledi. Dr. Şekerci, annelere 2 yaşının sonuna kadar emzirmelerini tavsiye etti; emziremeyen annelerin ise yetersiz hissettirilmemesi gerektiği uyarısında bulundu. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Çağıl Şekerci, bebeklerin ilk 6 aylık dönemde bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte olan anne sütünün altıncı aydan sonra ek besinlerle birlikte devam etmesi, iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesinin bebeğe sayısız yararlar sağladığını ifade etti. Anne sütü bileşiminin en önemli özelliğinin bebeğin yaşına ve durumuna uygun değişim gösteren bir gıda olduğunun altını çizen Dr. Şekerci “İçerdiği vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve lipitlerin miktar ve biyoyararlanımı diğer bütün besinlerden üstündür. Emzirmenin başlangıcında karbonhidrattan zengin ve daha sulu olan süte ön süt; emzirmenin sonunda yağdan zengin, bebeğin doygunluğunu sağlayan son süte ise son süt denilir” diye konuştu. “Anne sütü bebeğin ihtiyacına göre değişir” Anne sütünün salgılandığı döneme ve bileşimine göre 3 farklı grupta isimlendirildiğinden bahseden Dr. Şekerci “Kolostrum: Doğumdan sonra (postpartum) ilk beş gün boyunca salgılanan süttür. Geçiş Sütü: Kolostrumdan sonra 5-15. günler arasında salgılanan süttür. Miktarı kolostruma göre fazladır. Protein içeriği azalırken, laktoz, yağ ve kalori içeriği artar. Matür Süt (Olgun): On beşinci günden sonra salgılanan süttür. Bunun nedeni ise bebeğin gelişimine göre ihtiyacının değişmesidir.” dedi. “Sütün yaklaşık yüzde 90’ı sudur” Kolostrumun ilk günlerde az miktarda olduğuna; 3-5. günlerden sonra ise süt yapımının arttığına işaret eden Dr. Şekerci süt üretiminin düzgün bir biçimde artış göstermesi için düzgün emzirmenin önemine vurgu yaptı. Süt dolu keselerin düzgün bir biçimde boşaltılmasının, hormonların aktifleşmesini ve süt üretimini sağladığını belirten Dr. Şekerci “Kolostrumda, olgun süte oranla daha fazla bulunan antienfektif öğeler, A vitamini ve çinko bebeği ilk birkaç gün içinde enfeksiyonlardan korur. Kolostrum, olgun sütten daha fazla oranda protein içerir (%3-3.5 g). Yağ ve laktoz içeriği olgun süte oranla daha azdır. A, D ve B12 vitaminleri ve çinko içeriği olgun süte göre daha yüksektir. Bilirubinin bağırsaktan atılmasını sağlayarak sarılığı önler” diye konuştu. Dr. Şekerci, anne sütündeki besin ögelerinin miktarının; emzirme süresince annenin diyetinin içeriğine, emzirme dönemlerine ve emzirme zamanının uzunluğuna, ön süt/son süt olmasına, adet görmeye göre değişebildiği için anne sütünün makro ve mikrobesinlerinin miktarları oldukça geniş bir dağılım gösterdiğini ifade etti. Anne sütünün; yağda ve suda çözünebilen 200’den fazla birleşik içeren kompleks bir gıda olduğunu ve bu sütün yaklaşık yüzde 90’unun sudan oluştuğunu sözlerine ekledi. “Obeziteden korur” Dr. Şekerci emzirmenin ilk evresinde gelen önsütün, su bakımından oldukça zengin olduğuna ve bu nedenle, ilk 6 ay bebeklerin su ihtiyacını, ayrıca tüm protein ihtiyacını bu sütten karşıladığına dikkat çekti. Anne sütünde bulunan proteinlerin yüzde 10- 25’ini oluşturan Laktoferrin’in, demir bağlayıcı özelliği olan bir protein olduğunu; bebekleri gastrointestinal enfeksiyonlardan koruduğunu ve anne sütündeki demirin emilimini artırdığını dile getirdi. Anne sütü kalorisinin yüzde 50’sini sağlayan lipitlerin, anne sütünde, inek sütüne oranla daha yüksek olduğunu belirten Dr. Şekerci şunları söyledi: “Anne sütü, özellikle prematüre bebeklerin annelerinin sütü, çoklu doymamış yağ asitlerinden zengindir. Bu yağ asitleri sinir sistemi ve görme işlevlerinin gelişiminde rol oynarlar. Bu sütteki yağ oranı emzirme süresince değişiklik gösterir. Bir emzirme döneminin sonuna doğru salgılanan sütte, emzirmenin başlangıcına göre yağ oranı artış gösterir. Bu son sütü alan bebek, doygunluk hissederek memeyi bırakarak, böylelikle obezite riskinden korunur. Anne sütünde, fosfolipit ve sinir sisteminin gelişiminde rolü olan kolesterol içeriği yüksektir. Bu durumun kolesterol yüksekliği (hiperlipidemi) ve damar sertleşmesinin (aterosklerozun) önlenmesinde etkili olabileceği öne sürülmektedir”. “İçeriğindeki laktoz kemik ve beyin gelişimini olumlu etkiler” Anne sütünde karbonhidratların çoğunluğunun laktoz oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Şekerci, laktoz hakkında şu bilgileri verdi: “Laktoz; kalsiyum, magnezyum gibi minerallerin emilimini artırır, kemik mineralizasyonunu olumlu yönde etkiler, beyin gelişiminde rol oynar. Laktoz, anne sütünde inek sütüne oranla yüksek düzeydedir” Anne sütünde bazı elementler bulunduğunu söyleyen Dr. Şekerci “Bu eser elementlerin başlıcaları; demir, bakır, çinko, magnezyum, krom ve selenyumdur. Bu elementlerin sütteki miktarı emzirme süresine göre değişiklik gösterir” dedi. “Süt artırıcı besin ve sıvılarla annenin süt miktarı artırılmalıdır” Anne sütüyle beslenmenin yararlarının sadece emzirme süreciyle sınırlı kalmayıp, ileri yaşam sağlığını da önemli oranda etkilediğini vurgulayan Dr Şekerci emzirme sürecindeki anne adaylarına şu bilgileri verdi: “İnsan sağlığı üzerine böylesine etkili olan anne sütünü her bebeğe ulaştırmak ve emziren her anneye destek olmak başlıca görevlerimizden biri olmalıdır. Ancak zorunlu durumlarda formül mama da önerilir. Gelişim geriliği olan, anne sütü alamayan-anne sütü yetersiz olan bebeklerde de uygun mama formulasyonu ve miktarı bebeğin ayına ve kilosuna göre düzenlenir. Fakat bu, bebeğin hep mama ile beslenmesi gerektiği anlamına gelmemelidir. Bu süreçte süt artırıcı besinlerle ve bol sıvı takviyesi ile annelerin süt miktarı artırılmaya çalışılır. Annenin kendini yetersiz hissetmemesi, bunun sık sık karşılaşılan bir durum olduğu mutlaka anlatılmalıdır. Beslenme bebek ve anneye göre hasta bazlı düzenlenmelidir. Böylece annenin süt miktarının yeterli seviyeye gelmesi ve mama ihtiyacının ortadan kalkması sağlanabilir ”.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.