TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Alevi

İLKHABER-Gazetesi - Alevi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Alevi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İmamoğlu'ndan Alevi vatandaşlara Muharrem matemi mesajı: Acıları hatırlamak, yüzleşmek hepimizin sorumluluğu Haber

İmamoğlu'ndan Alevi vatandaşlara Muharrem matemi mesajı: Acıları hatırlamak, yüzleşmek hepimizin sorumluluğu

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Muharrem orucunun 6’ncı gününde Alevi vatandaşlarla bir araya geldi. Muharrem matemi lokması, dede Ferhat Bozkaya’nın okuduğu duayla dağıtıldı.  Dua öncesinde, İmamoğlu kısa bir konuşma yaptı. “BİRBİRİMİZE ÇOK ŞEYLER BORÇLUYUZ” Sofrada bulunmaktan ve birlikte dua etmekten onur duyduğunu dile getiren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Dünyanın en güzel, çok güzel bir vatanda, topraklarda yaşıyoruz. Elbette birbirimizi çok seviyoruz. Birbirimize çok şeyler borçluyuz. Bu ülkede kardeşçe bir arada yaşamanın hayalini, hep beraber güçlendirmeye, asla sıkıntıya uğramaması için büyük bir gayret içindeyiz. Tabii şunu söyleyeyim. Öyle bir topraklardayız ki en büyük kuralı birbirini hissetmekten geçer. Birbirinin acısını hissetmek, birbirinin yokluğunu, birbirinin ihtiyacını hissetmek; komşuluk hukukunda da var, hemşehrilik hukukunda da var, vatandaşlık hukukunda da var inancımızda da var. Dolayısıyla geçmişte yaşananmış derin acılar, büyük adaletsizlikler, toplum vicdanında yaşamaya devam edeceği için birbirimize sarılmayı, acılarımızı hissetmeyi ve paylaşmayı da bilmek zorundayız” diye konuştu. “DEĞİL YÜZYILLAR BİN YILLAR GEÇSE ACISI DİNMEZ” “Bu acıları geçmişte yaşanan bu sıkıntıları yok saymak, bastırmak sanki o sorunu çözmek anlamına gelir diye düşünenler olabilir” diyen İmamoğlu şöyle devam etti: “Asla böyle bir şey değil, doğru değil. Tam aksine birbirini anlamak, acılarını, acı günlerini anlamaktan ve kavramaktan geçer. Dolayısıyla acıları hatırlamak, yüzleşmek hepimizin sorumluluğudur. Bu anlamda üzerinden ders çıkartmak ve düşünmek, birbirine destek olmak, katkı sunmak hepimizin sorumluluğu… İşte bugün Kerbela acısı, aslında her birimizin büyük acısıdır. Hepimizin düşünmek zorunda ve bu topraklarda ve bütün dünyada bir daha yaşanmaması adına sorumluluk almak zorunda olduğumuz ortak acımızdır. Büyük yaramızdır. O bakımdan hepimiz biliyoruz ki üzerinden değil yüzyıllar bin yıllar geçse acısı dinmez. Böyle bir acıya kayıtsız kalmak hiçbir inanana, bu topraklarda yaşayan hiçbir insanımıza yakışmaz. Kerbela acısını, Muharrem matemini yaşarken aslında zalimin zulmüne karşı hep birlikte olmak ve birlikte düşünmek, bir olmayı, diri olmayı yaşatmak hepimizin şiarı olmalıdır. Zalime karşı mazlumun yanında olmak ve ihtiyacı olanların, zalimin zulmü altında inleyenlerin yanında olmak ve onlara destek olmak aynı zamanda cesur olmayı gerektirir. Bugünlerde cesaretle bu kararlılığı göstermek de bizlerin boynu borç. Güçlünün yanında değil, haklının yanında olmak hepimizin elbette ki ortak yoludur. ALEVİ YURTTAŞLARIMIZIN HAKKI VE HUKUKU İÇİN BİR NEFER GİBİ MÜCADELE EDECEĞİM Sevginin, saygının, hoşgörünün artmasının herkesin en büyük arzusu olduğunu kaydeden İmamoğlu, Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğuna şu sözlerle vurgu yaptı: “Yurdumuzda Alevi vatandaşlarımızın inanç dünyasına, Alevi vatandaşlarımızın inançlarını yerine getirebilmek, ibadetlerini yerine getirebilmeleri için ihtiyaç duyduğu her hususa bu topraklardaki bütün kuralların, bütün kaidelerin, yasaların ve kanunların da uygun olmasını sağlamak hepimizin boynunun borcudur. Bu yönüyle özellikle Alevi yurttaşlarımızın yaşadığı sorunlara karşı ülkemizdeki tüm yöneticileri daha fazla duyarlı olmaya davet ediyorum. Manevi coğrafyamızın yurttaşları olan Alevi yurttaşlarımız, kendilerini ayrıştırılmış, ötekileştirilmiş ya da yalnızlaştırılmış asla hissedemezler. Bunu hissettiren akıl, asla bu toprakların kabul edeceği bir akıl değildir. Bu manada bizler bu tür eğer hissedişler varsa Alevi vatandaşlarımızda bunları ortadan kaldırması, kaldırma mücadelesini vermek zorunda olan yöneticileriz. Bu yönüyle ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki görevim esnasında ve öncesinde yapılması gereken  hangi husus var ise o konuda adım atmaya ve bu süreci mutlaka ve mutlaka hak ettiği noktaya taşıma konusunda Alevi yurttaşlarımızın hakkı ve hukuku anlamında bir nefer gibi mücadele edeceğimi siz kıymetli canlarla, hemşehrilerimle paylaşmak isterim.” “KENDİMİZİ BİRBİRİNDEN ÜSTÜN GÖRMEYEN KİŞİLERİZ” Türkiye ve dünyanın her noktasında Alevi vatandaşların ihtiyaçları ya da karar alma noktasında en üstün gayreti göstereceklerini kaydeden İmamoğlu, “Bu manada her daim söylediğim bir şey vardır. Bunu söylemekten de elbette geri durmayacağız. Cemevleri Alevi vatandaşlarımızın ibadethaneleridir, nokta. Bunun üzerine hiçbir yorum yapılmamalıdır, yapılamaz. Bu yönüyle Cemevlerinin ibadethane olduğuyla ilgili eksik kalan yerelde veya genelde tüm hususlarla ilgili en doğru, en sağlam, en güçlü adımları atacağımızdan da kimsenin kuşkusu olmasın. Bizler, dört kitabın manasını, ‘Sen sana ne sanırsan, başkasına da onu san’ diye özetleyen Yunus Emre’nin felsefesinden ayrılmayan insanlarız. Bu topraklarda hiçbirimizi kendimizi birbirinden üstün görmeyen kişileriz. Kendimizde bu hakkı, bu kibri bulamayız” şeklinde konuştu. “YANINDA OLDUĞUMUZU VE OLACAĞIMIZI BURADAN BÜTÜN CANLARA TAAHHÜT EDERİM” Alevi vatandaşların hak ve hukuk mücadelesine destek sözünü tekrarlayan İmamoğlu,  “Ben sadece ve sadece Alevi yurttaşlarımızın bu şehre kattığı değer üzerinden Alevi vatandaşlarımızın bu şehrin insanları, hemşehrileri olması itibariyle, onların hakkı hukuku ne var ise onların yanında olduğumuzu ve olacağımızı buradan bütün canlara taahhüt ederim. Bizler bu yönüyle sizlerin yanındayız. Kimsenin, bırakın ayrımcılığı tam anlamıyla eşit olması için mücadele eden yöneticileriz. Sadece Alevi vatandaşlarımıza değil hangi inançtan olursa olsun, bütün vatandaşlarımızın inançlarına saygıyı, o inançların ihtiyaçlarını karşılamayı kendimize kutsal bir görev olarak görürüz. İşte bizim çok güçlü,  derin bir kardeşlik, bir aradalık kültürü vardır. Bunu sonuna kadar hep birlikte taşıyacağız” dedi. “HOŞGÖRÜYÜ MİRAS BIRAKMAK İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ” İmamoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Biliyoruz ki yeterince acı çektik. Yeterince bedel ödedik. Bizden sonraki kuşaklara, kavgayı değil, ayrışmayı değil, sevgiyi, hoşgörüyü miras bırakmak için de var gücümüzle el ele, kol kola çalışmaya devam edeceğiz. Bunu başaracağımıza yürekten eminim. Bu yolda, bu değerli ibadethanelerimizde kutsal Alevi vatandaşlarımızın Cemevlerinde verdiği mücadeleyi ve verdikleri ilgili hizmetlerden ötürü emeği geçen bütün kurum, kuruluşlara, burada sürecin idaresine katkı sunan Cem Vakfı'na, Erenler Cemevi şubesine, bunların yöneticilerine, başkanlarına, dedelerimize ve siz kıymetli canlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Bir olmayı, iri olmayı ve diri olmayı başaracağımıza yürekten inanıyorum. Bu tutulan oruçların kabul olmasını diliyorum. Allah birliğimizi, beraberliğimizi bozmasın.”

Madımak(Sivas Katliamı) olayı nedir? Kaç kişi öldü? Haber

Madımak(Sivas Katliamı) olayı nedir? Kaç kişi öldü?

Türkiye'nin kültürel ve siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen Madımak Olayı'nın 31. yıl dönümü. 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri için bir araya gelen yazar, şair, düşünür ve sanatçılardan oluşan 33 kişi, Madımak Oteli'nde kaldıkları sırada yaşanan trajik bir olay sonucu hayatını kaybetti. MADIMAK OLAYI NEDİR? Radikal İslamcı bir grup tarafından otelin önünde toplanan kalabalık, içeride kalan sanatçıları linç etme tehdidiyle yangın çıkardı. Dumandan boğularak veya yanarak ölen 33 kişi arasında ünlü isimler olan Aziz Nesin, Metin Altıok, Hasret Gültekin gibi sanatçılar bulunuyordu. Sivas'ta yaşanan bu vahim olay, Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları mücadelesinde derin izler bıraktı. Katliamın ardından başlatılan yargı süreci ve yaşanan tartışmalar, uzun yıllar boyunca toplumun gündeminden düşmedi. Olayın sorumluları hakkında yapılan yargılamalar ve sonuçları, Türkiye'nin adalet anlayışı üzerine önemli bir sorgulamaya yol açtı. Madımak Otelinin adı, olayın ardından değiştirilerek Sivas Bilim ve Kültür Merkezi haline getirildi. Ancak olayın unutulmaması ve adalet arayışı, hala devam eden bir süreç olarak Türkiye'nin vicdanında derin bir yer bulmaktadır. MADIMAK OLAYLARINDA KAÇ KİŞİ ÖLDÜ? ÖLENLER KİMLERDİ? Şenlik katılımcıları: Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı Muhibe Akarsu - 44 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi Gülender Akça - 25 yaşında Metin Altıok - 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı Sehergül Ateş - 30 yaşında Behçet Sefa Aysan - 44 yaşında, şair Erdal Ayrancı - 35 yaşında Asım Bezirci - 66 yaşında, araştırmacı, yazar Belkıs Çakır - 18 yaşında Serpil Canik - 19 yaşında Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör Nesimi Çimen - 62 yaşında, şair, sanatçı Carina Cuanna Thuijs - 23 yaşında, Hollandalı akademisyen Serkan Doğan - 19 yaşında Hasret Gültekin - 22 yaşında şair, sanatçı Murat Gündüz - 22 yaşında Gülsüm Karababa - 22 yaşında Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist Koray Kaya - 12 yaşında Menekşe Kaya - 15 yaşında Handan Metin - 20 yaşında Sait Metin - 23 yaşında Huriye Özkan - 22 yaşında Yeşim Özkan - 20 yaşında Ahmet Özyurt - 21 yaşında Nurcan Şahin - 18 yaşında Özlem Şahin - 17 yaşında Asuman Sivri - 16 yaşında Yasemin Sivri - 19 yaşında Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı İnci Türk - 22 yaşında, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Otel çalışanları: Ahmet Öztürk - 21 yaşında Kenan Yılmaz - 21 yaşında Saldırganlar: Ahmet Turan Kılıç Hakan Türkgil Ahmet Alan Madımak Katliamı sonrasında dönemin önemli siyasi figürleri ve yetkililer tarafından yapılan açıklamalar büyük yankı uyandırmıştır. İşte o dönemden bazı önemli açıklamalar: Süleyman Demirel (Dönemin Cumhurbaşkanı): "Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır." Tansu Çiller (Dönemin Başbakanı): "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir." Aziz Nesin (Faciadan sağ kurtulan ünlü yazar): Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'nün, linç girişiminden haberdar olduktan sonra yetkililere ulaşarak kurtarma sözü verdiğini ve "en kısa zamanda takviye güç gönderileceği, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacakları" ifadelerini kullandığını belirtmiştir. Başka bir kaynağa göre ise İnönü, "Ne yapayım, yetkim yoktu." demiştir. Mehmet Gazioğlu (Dönemin İçişleri Bakanı): "Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir." Necmettin Erbakan (Refah Partisi Lideri): "Olaylar, Sivas'a girmiş bir ekibin halkı tahrik etmesinin sonucudur." Sivas Katliamı ve Yargı Süreci: Türkiye'nin Kanayan Yarası 1993 yılında Sivas'ta gerçekleşen Madımak Katliamı'nın üzerinden 31 yıl geçti. Olay, Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında çıkan olaylar sonucu Madımak Oteli'nde yangın çıkması ve 33 aydının hayatını kaybetmesiyle trajik bir sonuca sahne oldu. Katliam, Radikal İslamcı bir grubun oteli ateşe vermesi ve içeride bulunan sanatçıların, yazarların ve düşünürlerin can vermesiyle Türkiye'nin yakın tarihindeki en karanlık olaylardan biri olarak kayıtlara geçti. Yargılama ve Adalet Arayışı Olayın ardından başlayan yargı süreci de uzun ve karmaşıktı. İlk olarak 190 kişi gözaltına alındı, ancak bunlardan sadece 124'ü "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla yargılandı. Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yapılan ilk duruşmanın ardından verilen kararlar, kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu. Müdahil avukatlar, mahkemenin kararını hukuka aykırı buldukları gerekçesiyle temyize götürdü. Yargıtay'ın kararı esastan bozması sonucunda yeni bir dava süreci başlatıldı. Ancak bu süreç de adaletin tam olarak tecelli ettiği şekilde sonuçlanmadı. İdam cezaları usul eksiklikleri nedeniyle bozuldu ve sanıklar müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Toplumsal Yankılar ve Siyasi Etkiler Sivas Katliamı, Türkiye'nin toplumsal hafızasında derin izler bıraktı. Olayın siyasi boyutları ve sonrasında gelen tartışmalar, yıllar boyunca devam etti. Sanıklar arasında yer alan birçok kişi, siyasi kariyerlerine devam etti ve hatta üst düzey makamlarda görev aldı. Bu durum, adalet duygusunu sorgulatan bir başka boyut olarak öne çıktı. Firari Sanıklar ve Zaman Aşımı Davanın en trajik yönlerinden biri, hala yakalanamayan firari sanıkların olmasıdır. Zaman aşımı sürecinin işlemesiyle birlikte, adalet arayışı daha da zorlaştı. Bu durum, katliamın mağdurları ve yakınları için büyük bir hüsran kaynağı oldu.

ANKARA  -  Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, depremlerde yıkılan cemevlerini yeniden inşa edecek Haber

ANKARA - Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, depremlerde yıkılan cemevlerini yeniden inşa edecek

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : - Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi yeni başkanlık binası - Alevi-Bektaşi yayınları - Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Arif Özzeybek ile röportaj Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, depremlerde yıkılan cemevlerini yeniden inşa edecek - Başkanlık, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta yaşanan depremlerde Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya ve Gaziantep'te yıkılan 4 cemevinin yeniden yapılması, Hatay, Adana ve Osmaniye'de hasar gören 3 cemevinin onarılması için çalışma başlattı - Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Dr. Ali Arif Özzeybek: - "Deprem konusunda büyük bir felaket yaşadık, gündem şu an tamamıyla değişti. Yıkılan, tadilat olması gereken cemevleri var, yıkılanların yerine yenisi yapılacak" ANKARA (AA) - SEFA ŞAHİN - Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Dr. Ali Arif Özzeybek, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde yıkılan 4 cemevini yeniden inşa edeceklerini, hasar gören 3 cemevinin ise tadilat ve onarımını yapacaklarını bildirdi. Depremlerde Adıyaman'ın Yaylakonak beldesi, Kahramanmaraş'ın Pazarcık, Malatya'nın Akçadağ ve Gaziantep'in Yavuzeli ilçelerindeki 4 cemevi yıkıldı, Hatay'ın İskenderun, Adana'nın Ceyhan ve Osmaniye'nin merkez ilçelerinde ise 3 cemevi hasar gördü. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, depremlerde yıkılan cemevlerinin yeniden yapılması ve hasar görenlerin tadilatı ve onarılması için çalışma başlattı. Başkanlık, zemin etüt çalışmalarının ardından yapılacak yeni cemevlerinin bazılarını aynı ilde farklı yerlerde inşa edecek, hasar görenleri ise onaracak. - Taleplerin yüzde 85'i karşılandı Ali Arif Özzeybek, AA muhabirine, halihazırda temeli atılan cemevleri olduğunu söyledi. "Deprem konusunda büyük bir felaket yaşadık, gündem şu an tamamıyla değişti. Yıkılan, tadilat olması gereken cemevleri var, yıkılanların yerine yenisi yapılacak." diyen Özzeybek, zemin etüt çalışmalarının sürdüğünü, bazı projelerin farklı yerlerde yapılmasının söz konusu olduğunu ifade etti. Özzeybek, 2021'de Kültür ve İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda yürütülen Milli Birlik ve Beraberlik Çalışması kapsamında 58 ildeki 1585 cemevini ziyaret ettiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Alevi Bektaşi toplumunun beklentilerini rapor haline getirerek sunduklarını belirtti. Bu kapsamda cemevlerinin bakım, onarım, yol, su ve aydınlatma gibi 8 bin 600'ün üzerindeki talebin yüzde 85'inin karşılandığını aktaran Özzeybek, Başkanlığın talepleri karşılamaya devam edeceğini söyledi. Özzeybek, Alevi Bektaşi toplumuna yönelik iletilen konulardan birinin de "kurumsal muhataplık" olduğunu, bu sorunun giderilmesinde Başkanlığın kurulmasıyla önemli bir aşama kaydedildiğini vurgulayarak, Başkanlığın bünyesinde 1 başkan, 2 başkan yardımcısı, 5 daire başkanlığı ve danışma kurulunun da olduğu 186 personelin görev yapacağını bildirdi. - 80 Alevi-Bektaşi kültür ve cemevi uzmanı alımı yapılacak Başkanlığa sözlü sınav sonucuna göre sözleşmeli 40 Alevi-Bektaşi kültür ve cemevi uzmanı alımı yapılacağını hatırlatan Özzeybek, şöyle devam etti: "6 ay sonra 40 kişi daha alacağız. 80 uzman görev yapacak. Bu uzmanlar hem sahada çalışma yapacaklar hem de Alevilik-Bektaşilik ile ilgili materyaller üretecek. Bu alanda master ve doktora yapmış arkadaşlarımız için devlette bir kariyer uzmanlığı oluşturulmuş olacak. 30 Mart Cuma günü itibarıyla müracaatlar başladı. 2 haftalık bir sürecimiz var. Şartları taşıyan arkadaşları değerlendirdikten sonra sınava tabi tutacağız. Bir aylık süreç içerisinde bu işlemleri bitirmiş olacağız. İlgili lisans bölümünden mezun olma, Alevilik ve Bektaşilik üzerine master veya doktorasını bitirmiş olmak veyahut bu alanda makale, kitap, görsel yayın yapmış, kamu kurumlarında bu alanlarla ilgili çalışmış olma şartı aranacak. Ağırlıklı olarak Alevilik Bektaşilik üzerine master ve doktora yapmış olanlar müracaat edebilecek." Özzeybek, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla pek çok alanda işbirliği yapılacağını ve yurt dışında da çalışmaların yapılmasının planlandığını kaydetti. - Danışma Kurulu üyeleri belirlendi Görev alanındaki çalışmaları değerlendirmek ve önerileri Başkanlığa sunmak üzere Danışma Kurulu kurulacağına değinen Özzeybek, şu bilgileri verdi: "Danışma Kurulu, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle atanacak. Kurul üyeleri belirlendi. Şu anda atamayı bekliyoruz. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı'nın da dahil olduğu kurul 12 kişiden oluşuyor. Bunun bir kısmı akademisyen, diğer taraftan da 'kanaat önderi' dediğimiz cemevi dedeleri, ocak sahibi olan, alan üzerinde uzun yıllardır çalışmış olan kişilerden oluşacak." - Cemevlerinin talepleri doğrultusunda "cemevi önderi" görevlendirilecek Özzeybek, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Başkanlığa 1800 kişilik kadro tahsisi yapıldığını hatırlatarak, cemevlerinin talepleri doğrultusunda "Alevi-Bektaşi Cemevi Önderi" de görevlendirilebileceğini ve talebin gelmemesi durumunda tasarrufta bulunulmayacağını vurguladı. Alevi Bektaşi toplumunun çok sayıda talebi olduğunu ve taleplerin karşılanması konusundaki çalışmanın büyük oranda kabul gördüğünü aktaran Özzeybek, şu ifadeleri kullandı: "Cemevine bir atama söz konusu değil. Talep etmeleri doğrultusunda hizmet yapıyoruz. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı teolojik bir kurum değil. Burası hizmet kurumu. Cemevlerinin daha iyi hizmet yürütebilmesi için iletilen talepleri devlet adına yerine getirerek, vatandaşlarımıza daha güzel hizmet sağlanması amaçlanıyor. Başkanlığın sınırları belirli. Çok farklı anlamlar yüklüyorlar, böyle bir şey söz konusu değil. Sadece destekleyici ve daha iyi hizmet verilebilmesi, etkin ve verimli olabilmesi için devletin üzerine düşen görevi yerine getirmesidir. Bazı marjinal gruplar, Başkanlığın kurulmasını anlamak istemiyorlar veyahut 'Kayyum atanıyor', 'Dedeler oraya atanacak', 'Cemevlerine müdahale' şeklinde yanlış yorumluyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Bu tamamen ihtiyaca yönelik atılmış adım. Genel anlamda büyük bir kabul var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa kapısında 'T.C' yazan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı isimli bir kurum kuruldu. İşe bu açıdan bakılması gerekiyor. Büyük bir adım. Bu çalışmaları yaparken çıkan eksikliklere yönelik mutlaka daha fazla yapılacak işlemler olabilir. Hem Alevi hem Sünni kardeşlerimizden 'çok geç kalınmış bir adım' olarak değerlendiren çok sayıda kişi var. Burası bir hizmet alanı. Bu kurumun biraz daha zamana ihtiyacı var ama büyük işler yapacağını düşünüyorum." - Yaz etkinlikleri düzenlenecek Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde geçen yılın kasım ayında kurulan "Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı", Alevi-Bektaşi kültürünün araştırılması ve cemevleriyle ilgili iş ve işlemleri yürütecek. Ankara Kızılay'da Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Başkanlık binasının bahçesinde Hacı Bektaş Veli'nin "Bir olalım, iri olalım, kardeş olalım." sözü yer alıyor. Başkanlık binasında Alevilik-Bektaşilik kültürüne ilişkin eserler sergileniyor, ihtisas kütüphanesinin oluşturulmasına ilişkin çalışmalar sürüyor. Başkanlık, yaz itibarıyla çeşitli programlar düzenlemeyi hedefliyor. Bu kapsamda gençlere yönelik kamp, gezi programı, senfonik konser ve UNESCO'nun 2023 yılını "Aşık Veysel'i Anma ve Kutlama Yılı" ilan etmesi dolayısıyla çeşitli etkinlikler yapılacak.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.