TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ahmet Uncu

İLKHABER-Gazetesi - Ahmet Uncu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ahmet Uncu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

“İnşaat/Deprem Mühendisliği Açısından Şubat 2023 Depremleri Sempozyumu” yapılacak Haber

“İnşaat/Deprem Mühendisliği Açısından Şubat 2023 Depremleri Sempozyumu” yapılacak

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve Adana Büyükşehir Belediyesi'nin iş birliğinde İnşaat / Deprem Mühendisliği Açısından Şubat 2023 Depremleri Sempozyumu düzenlenecek. Sempozyumla ilgili bilgilendirme yapmak amacıyla İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi basın açıklaması düzenledi. İMO Adana Şube Binası'nda yapılan açıklamayı İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur yaptı. Açıklamaya TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu da katıldı. AKSUNGUR: SEMPOZYUMUN AMACI; ÇIKARILAN DERSLERİ VE GELECEĞE İLİŞKİN ÖNGÖRÜLERİ VE ÖNERİLERİ ORTAYA KOYMAKTIR” 18-19-20 Ocak 2024 tarihlerinde yapılacak olan sempozyum Seyhan Oteli’nde gerçekleştirilecek, Şubat 2023 depremlerinin yıl dönümü arifesinde düzenlenecek ve 3 gün sürecek olan sempozyumun amacını Aksungur, şu şekilde açıkladı: “Bu sempozyumun amacı depremleri ve meydana getirdikleri etkileri inşaat / deprem mühendisliği açısından bütün yanları ile ele alarak değerlendirmek, çıkarılan dersleri ve geleceğe ilişkin öngörüleri ve önerileri ortaya koymaktır.” Aksungur, sempozyum kapsamında deprem yer hareketlerine ilişkin sunumların yanı sıra, depremde zeminlerin ve zemin yapılarının, konut ve işyeri binalarının, hastanelerin, endüstri yapılarının, kıyı-liman yapılarının ve altyapı tesislerinin gösterdikleri performanslar, konunun uzmanları tarafından yapılacak sunumlarla değerlendirileceğini aktardı. AKSUNGUR: DEPREM SONRASI YAŞANAN ÇEŞİTLİ SORUNLARI DA ELE ALACAĞIZ Aksungur, sempozyumla ilgili şu bilgilendirmeleri yaptı: “Deprem sonrası yaşanan çeşitli sorunların da ele alınacağı sunumların yanı sıra, Şubat 2023 depremlerinin yeniden gündeme getirdiği mühendislik, mimarlık ve müteahhitlik sorunları ile afet yönetimi, yapılaşma, finansman, sigorta ve hukuk sorunları gibi temel konular, sempozyumun başında ve sonunda düzenlenecek geniş katılımlı iki ayrı panelde tartışılacaktır.” Sempozyuma ilgisi olan herkesin davetli olduğunun altını çizen Başkan Aksungur, “Etkinliğe Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin de katılması bekleniyor” diye de ekledi.

TMMOB Adana, Kent ve Afet Sempozyumu düzenledi Haber

TMMOB Adana, Kent ve Afet Sempozyumu düzenledi

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK), "Kent ve Afet" ana teması altında düzenlediği 5. Adana Kent Sorunları Sempozyumu'nda kent sorunları, deprem ve depremin ardından ortaya çıkan sorunları ele aldı. Sempozyumun açılış konuşmasını TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu gerçekleştirdi. Uncu, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan deprem felaketi nedeniyle sempozyumun ana temasını "Kent ve Afet" olarak belirlediklerini ifade etti. Sempozyumun iki gün süreceğini ve 21 konuşmacının, uzmanlık alanlarında görüş ve önerilerini sunacaklarını belirtti. Kentin çeşitli sorunlarına dikkat çeken Uncu, bilim ve teknikten uzak, plansız ve öngörüsüz bir şekilde imara açılan bölgelerin, kaçak yapılaşmanın ve yanlış tarım politikalarının kente zarar verdiğini vurguladı. Kentin sağlıksız yapılarla dolu bir beton yığını haline geldiğini ifade eden Uncu, deprem gerçeğiyle birlikte, bu sağlıksız yapılaşmanın yarattığı ve yaratacağı sorunlara dikkat çekti. TMMOB İkinci Başkanı Selçuk Uluata, konuşmasında ülkedeki gelişmeleri değerlendirdi. Cumhuriyet'in ilanının ülkemiz için önemli bir dönemeç olduğunu ancak zaman içinde cumhuriyetin kurucu değerlerinin tersyüz edildiğini ve ülkenin birçok alanda bağımlı hale geldiğini ifade eden Uluata, deprem coğrafyasında yaşayan bir ülke olarak depreme hazırlıklı olmanın bütünlüklü bir plan, program, devlet yapılanması ve siyasi irade gerektirdiğini belirtti. Sempozyumun ilk gününde çeşitli konularda oturumlar ve paneller düzenlendi. İnşaat Mühendisi/Avukat Dr. Levent Mazılıgüney, 'Deprem Nedeni İle Hukuki Sorumluluklar ve Yargılamada Karşılaşılan Sorunlar' başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Ayrıca, 'Afette Kamusal Hizmetler ve Sivil Toplum' başlıklı panelde çeşitli konuşmacılar görüş ve önerilerini paylaştılar. Sempozyumun ikinci gününde ise 'Afetlerde Zemin Etkisi ve Tarım', 'Gıda Güvenliği, Halk Sağlığı ve Toplumsal Normlar', 'Çevre, İklim Değişikliği ve Enerji' başlıklarında oturumlar düzenlendi. Elektrik Mühendisi Musa Çeçen'in 'Enerji Politikalarının Genel Değerlendirilmesi' sunumu ile sempozyumun ikinci günü sona erdi. Katılımcılar, düşüncelerini paylaştıkları Forum bölümüyle sempozyumu tamamladı.

5. Adana Kent Sorunları Sempozyumu başladı  Haber

5. Adana Kent Sorunları Sempozyumu başladı 

Bayram BULUT Seyhan Yaşar Kemal Kültür Merkezinde başlayan 5. Adana Kent Sorunları Sempozyumunun açılış konuşmasını TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu yaptı. Uncu, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen deprem konusuna dikkat çekti. Deprem sonucu resmi rakamlara göre 50 binden fazla insanın enkaz altında can verdiğini, binlerce insanın yaralandığını veya sakat kaldığını dile getiren Uncu, “Hayatını kaybeden insanlarımızı rahmetle anıyor, ülkemize başsağlığı diliyoruz. Yaşadığımız bu deprem felaketi dolayısıyla Sempozyumun ana temasını “Kent ve Afet” olarak belirledik. TMMOB’yi oluşturan Odalarımız, bilim ve tekniğin ışığında oluşturdukları araştırmalarını, birikimlerini ve önerilerini kent ve kentlinin hizmetine sunan disiplinlerden oluşmaktadır. Bizler mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak, aldığımız eğitimi, edindiğimiz tecrübelerimizi halkın yararına sunarak, daha sağlıklı yaşanabilir kentler yaratmak için mücadele ediyoruz” dedi. Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu: ''Kentimiz sağlıksız yapılardan oluşan bir beton yığını haline dönmüştür'' Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle kentlerde yaşam kalitesinde mesafe kat edilmesi beklenirken, uygulanan politikalarla belli kesimlere imar rantı sağlanarak, kentlerdeki ormanları, tarihi ve kültürel değerleri, yeşil alanları, kısaca toplumsal değerlerin heba edildiğine dikkat çeken Uncu, “Kentleşmede yaşanan bu sorunların yanı sıra, vatandaşlarımız hızlı bir fakirleşme süreci içinde, hayat pahalılığıyla, ekonomik zorluklarla boğuşmaktadırlar. Asgari ücretlinin de emeklinin de konut sahibi olması artık bir hayale dönüşmüş durumdadır. Artan fahiş kiralar da vatandaşların çaresizliğini artırmaktadır. Tüm bu sorunlar karşısında demokratik hak aramak isteyenler; düşünce, ifade, örgütlenme ve basın özgürlüklerinin kısıtlanması engelleriyle karşılaşmaktadır. Kentimiz de, öteden beri devam eden yanlış uygulamalar neticesinde, TMMOB bileşenlerinin tüm uyarılarına rağmen çarpık bir kent haline dönüşmüştür. Bilim ve teknikten uzak, plansız ve öngörüsüz olarak imara açılan bölgeler, engellenemeyen kaçak yapılaşma, yanlış tarım politikaları sonucu kırsaldan kente aşırı göç ve TMMOB’nin tüm itirazlarına rağmen çıkarılan imar afları neticesinde kentimiz sağlıksız yapılardan oluşan bir beton yığını haline dönmüştür. Deprem gerçeği ile birlikte bu sağlıksız yapılaşmanın yarattığı ve yaratacağı sorunlar açıktır. Bu nedenle kentimize dair atılacak her adım; planlı, bilim ve tekniğin ışığında, paydaşların düşünceleri alınarak ve geleceği öngörerek atılmalıdır” diye konuştu.  Sempozyumu iki gün süreceğini ve 4 oturum şeklinde gerçekleşeceğini kaydeden Uncu, “Adana 5. Kent Sorunları Sempozyumunda;  4 Oturum, 1 Panel, 2 Tekil sunumda yer alan 21 konuşmacımız, uzmanlık alanlarında görüş ve önerilerini sunacaklar” ifadelerini kullandı. TMMOB olarak deprem coğrafyasında yaşandığını her fırsatta dile getirdiklerini belirten  TMMOB İkinci Başkanı Selçuk Uluata, "Şehirlerimizin ve yapılarımızın depreme hazırlıklı hale getirilmesini sürekli olarak tekrarlıyoruz. Yaptığımız tüm uyarılara, yayımladığımız tüm raporlara, gerçekleştirdiğimiz tüm bilimsel etkinliklere rağmen 2003’te Bingöl’de, 2011 Van’da, 2020’de Elazığ-Sivrice ve İzmir’de  ve ne yazık ki bu kış gerçekleşen ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depreminde de benzer acıları tekrar tekrar yaşadık, yaşıyoruz. Depreme hazırlıklı olmak yer seçiminden başlayarak imar planlarının afet riskine göre hazırlanmasına, içinde yaşadığımız binaların tasarım, inşa, denetim ve bakım süreçlerine, halkın deprem konusunda eğitilmesine, deprem öncesi, deprem esnası ve sonrasında yapılacak çalışmalara kadar geniş bir halkayı kapsar. Bu halkanın herhangi birindeki zayıflık, diğer önlemleri de işe yaramaz kılar. Depreme hazırlıklı olmak bütünlüklü bir plan, program, bu programı uygulayacak bir devlet yapılanması ve güçlü bir siyasi irade gerektirir. Bu süreç siyasi bir tercihtir. Siyasi iktidarlar burada tercihini, insan yaşamından, kamu yararından, planlamanın, mimarlık ve mühendisliğin gereklerinden yani bilimden, teknikten ve hukuktan yana değil kaçak yapılaşmadan ve rant çevrelerinden yana kullanmıştır" şeklinde konuştu. Afet güvenliğinin sağlanmasının diğer tüm toplumsal olgular gibi siyasal bir etkinlik alanı olduğunu söyleyen Uluata, "Dünyada afeti sadece yasal, kurumsal veya teknik bir sorun olarak gören ve bu noktalarda çözmeye çalışan anlayışlar başarısızlığa mahkumdur. Şu noktanın hepimiz farkında olmak zorundayız: Bütün bu çabalarımız siyasi iktidarı harekete geçirmek hedefiyle şekillenmektedir. Mühendisin bilgi ve birikimin işlevsel hale gelmesi, kamusal yatırımlara, yatırımların istenilen düzeyde gerçekleşmesine bağlıdır. Kamusal yatırımlar olması gereken düzeyde değilse, burada ortaya çıkacak önerilerin herhangi bir kıymetinin olması mümkün değildir? Kamu harekete geçmeli ki, mühendislik bilgisine ihtiyaç duyulan bir süreç başlasın. Genel ekonomik yönelim, kamunun küçültülmesi, kamusal harcama ve yatırımların aşağıya çekilmesi doğrultusunda olduğu sürece, afete ve afet sonrasına hazırlık süreciyle ilgili kamu yönetiminin sorumluluğunu yerine getirmesini beklemek hayalcilikten öte anlam taşımamaktadır" dedi. Kentsel dönüşümün amacından çıktığını anlatan Uluata, "7 Kasım 2023 tarihinde TBMM’de görüşülerek yasalaşan ve kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren 7471 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Kentsel dönüşümün amacından saptırılarak rant dağıtma aracına dönüştürülmesinin yeni bir örneği olarak karşımıza çıkmıştır. Söz konusu yasa ile deprem gerçeği yeniden rantsal dönüşüm sürecinin malzemesi haline getirilmiştir. Kent merkezlerindeki değerli araziler ve kentsel ortak mekanlar, “kentsel dönüşüm” adı altında, içinde yaşayanlardan bağımsız, yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanmaktadır. Bu uygulamalarla, kentleri bir arada tutan unsurlar, kent ve kentli kimliği ve ortak kullanım alanları ortadan kaldırılmaktadır. Kent, kentli ve vatandaş kimliğinin yok edildiği, herkesin sadece kendisi gibi düşünenlerle, sadece kendisi gibi yaşayanlarla temas ettiği, toplumun farklı kesimleri arasında görünmez duvarların örüldüğü bir ülke haline geldik. Egemenlerin sermaye çıkarlarına endeksli ekonomik-politik dayatmalarına karşı halkın ortak çıkarını, kamusal olanı önceleyen bir anlayışı hakim hale getirmemiz gerekiyor. Üst ölçekli mekânsal planlara ve kent planlamasına da bu bakış açısıyla yaklaşmak zorundayız" diye konuştu. Uluata sözlerini şöyle sürdürdü; "Ülke ve kent ekonomisinin arazi rantı üzerine temellendirilmesi politikalarından ve sektörel bazda parçacı yaklaşımdan vazgeçilmeli, sanayi, tarım, enerji , madencilik, kentleşme, kır kent ilişkisi, kültürel varlıkların ve doğal çevrenin korunması vb. bir bütünün ayrılmaz parçaları olarak ele alınmalıdır. Sağlıklı bir kentleşme, ancak kentsel hizmetlerin kamusal hizmet kapsamında ele alındığı bir yaklaşımla gerçekleştirilebilir. Barınmanın temel bir insan hakkı olduğu, hizmetlere eşit erişim; sağlıklı çevre; insan odaklı mekanlar, insan hakları-kentli hakları, katılım, yaşanabilirlik, toplumsal barış, birlikte yaşama; engelli, hasta, çocuk ve kadın duyarlı planlama; bu yaklaşımın odağında yer almalıdır. Yerel yönetimlerin asli işlerinden olan sağlıklı ve güvenli yapı üretim ve denetim sürecini ticari bir alan olarak sermayeye teslim eden anlayışa son verilmeli; Yapı denetiminde imar planlarına, mimarlık ve mühendislik projelerine uygun, gerekli şantiye organizasyonunun sağlandığı bir kamusal denetim anlayışını etkin kılınmalıdır.” 22 yılda 9 kez çıkarılan imar afları son bulması gerektiğini kaydeden Uluata, “Doğa koruma statüsü verilmiş alanlar, tarım arazileri, zeytinlikler gibi yerler hiçbir koşulda yapılaşmaya açılmamalı ve mutlak biçimde korunmalıdır. Kent hakkı, konut dokunulmazlığı ve barınma hakkı ilkeleri, kiracıları da kapsayacak biçimde kamusal güvence altına alınmalıdır. Afetlerde can ve mal kayıplarını artıran faktörlerin başında gelen, adeta geçerli sistem haline getirilen kaçak yapılaşmayı özendiren 22 yılda 9 kez çıkarılan imar afları son bulmalıdır. Bizler sadece talep eden, sadece eleştiren değil, imkanları çerçevesince müdahale eden birer kurum olma özelliğini de taşımaktayız.   Bizler bu ülkenin mühendis mimar ve şehir plancıları olarak üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye, halkın çıkarları için hiçbir karşılık beklemeden çalışmaya gönüllüyüz" dedi. Aladağ Belediye Başkanı Mustafa Akgedik de, deprem konusuna yaptığı konuşmada, “ Kırsalda hemen hemen en küçük belediyelerden birisidir Aladağ. Ben de bir inşaat mühendisiyim.Bu sempozyumun afet sonrasında hakikaten çok faydalı olacağına inanıyorum. Artçılar azaldıkça depremi unutmaya başladık. Bunu görüyoruz. Tekrardan o eski yapılarda tekrardan fiyat artışları tekrardan kira artışlarını görüyoruz. Vatandaş yavaş yavaş  depremi unutmaya başladı. Bizim bu depremi unutturmamamız lazım. Bin nasihat bir nusibetten yeğdir.  Ama bizim toplumumuz da bu çok geçerli değil.  Çok büyük bir afet yaşadık. Bu afet ve eksiklerimizi gördük. Artık hani yapının ne olduğunu, neyine bakmamız gerektiğini gördük aslında. Buna göre davranmamız lazım. Ben sempozyumun hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından 18 Kasım tarihine kadar devam edecek sempozyum başladı.

TMMOB: Haklarımız için mücadeleye devam Haber

TMMOB: Haklarımız için mücadeleye devam

SERHAT AKARSU ADANA (İLKHABER)- TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu, “Meslektaşlarımız, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüze kalıyor. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlardan doğrudan etkileniyor” dedi. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) üyeleri Atatürk Parkında içerisinde bir araya geldi. Burada “Boşuna mı okuduk” pankartını açan TMMOB’liler adına konuşan TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu, mesleklerinin haklarını ve geleceğini savunmak için mücadeleye devam edeceklerini söyledi. TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu, yaptığı açıklamada, 19 Eylül Dayanışma Günü'nün, mühendis, mimar ve şehir plancılarının kendi öz güçlerinin farkına vardığı tarih olduğunu söyledi. Bugün gelinen noktada hem meslektaşları için hem vatandaşlar için daha da zor koşullara davet çıkardığını ifade eden Uncu; “İşsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları ülkemizde çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının hala en öncelikli sorunları olmaya devam ediyor” dedi. Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Gününde Soruyoruz “Boşuna mı Okuduk!” 19 Eylül 1979 tarihinde TMMOB’nin çağrısıyla gerçekleştirilen iş bırakma eyleminde maden ocaklarından enerji santrallerine, fabrikalardan şantiyelere, kamu kurumlarından limanlara kadar pek çok iş yerinde üretimin durmuş, teknik elemanların yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Uncu, ”Dayanışma günlerimize, coşkulu kutlamalar yerine, yaşanan büyük sorunlar damga vuruyor. İçerisinde bulunduğumuz mesleki, ekonomik ve toplumsal koşullar bizlere “boşuna mı okuduk” sorusunu sordurttu.” İfadelerini kullandı. UNCU: MESLEĞİMİZ SİSTEMATİK OLARAK DEĞERSİZLEŞTİ İşsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları ülkede çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının hala en öncelikli sorunları olmaya devam ettiğini söyleyen Uncu, “Üzülerek görüyoruz ki, Bugün gelinen noktanın, hem meslektaşlarımız için hem vatandaşlar için daha da zor koşullara davet çıkardı.” dedi. Kamusal yatırımların ortadan kalkması, rant hırsının bilim ve tekniğin önüne geçmesi, sermayenin ihtiyaçlarının halkın ihtiyaçlarının önünde tutulması nedeniyle mesleklerinin sistematik olarak değersizleştirildiğini aktaran Uncu;Bir dönemin en gözdesi olarak görülen mesleğimiz, bugün diplomalı işsizliğin, güvencesiz bir geleceğin, açlık ve yoksulluk sınırı altında ücretlerle çalışmanın sembolü haline getirildi. Bu şartlarda yaşamak hem insanlık hem meslek onurumuzu ayaklar altına aldı”. dedi GENÇLER GÖÇ EDİYOR Gençlerin göç ettikçe, ülkenin de geleceğine dair umutların da tek tek söndüğünü ifade eden Uncu, Genç meslektaşlarının, kendilerini yetiştiren bu ülkeden, hayatlarından, ailelerinden vazgeçmek zorunda kaldığını; her yeni günde, onlarca genç, eğitimleri dışında bir alanda çalışmak, daha iyi bir hayat yaşayabilme ihtimaline tutunarak, yurtdışına gittiğini aktardı. Gerek kamuda gerek özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, projelendirme, uygulama ve denetleme işlerini yürüten tüm meslektaşlarının koşullarının daha da zorlaştığını kaydeden Uncu sözlerine şöyle devam etti: “Meslektaşlarımız, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüze kalıyor. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlardan doğrudan etkileniyor. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının büyük çoğunluğu asgari ücrete çalışıyor. İş bulamayanlar, meslek dışı alanlarda garsonluk, tezgâhtarlık gibi işlerde çalışmaya mecbur kalıyor. Staj sorunu nedeniyle işe girişlerde ve tecrübe süreçlerinde daha yolun başında çalışma hayatı tıkanıyor. İşsizlik, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız çalışma koşulları ve reel ücret kaybı gibi sorunlar özel sektörde çalışan tüm meslektaşlarımızı tehdit ediyor. BURADAYIZ, MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ Geldiğimiz noktada sorunlarımızı tespit ederken, çözümü de hep birlikte, dayanışmayla ve ortak akılla bulabileceğimizi biliyoruz. Bizler, TMMOB ve bağlı Odalarımızdaki faaliyetlerimizle, kendi sorunlarımızın dışındaki toplum ve kamuyu ilgilendiren birçok sorunun çözümünde çaba harcıyoruz. Kentlerimizi, doğamızı ve yaşam alanlarımızı rant ve talandan korumaya çalışıyoruz. Kamu zararı doğuracak, toplumun güvenliği ve sağlığını tehlikeye atacak yanlış plan ve projeleri engellemeye, düzeltmeye, değiştirmeye çalışıyoruz. Afetler ile yıkılmayan, dirençli, sağlıklı, güvenli kentlerin inşa edilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Mesleklerimizin toplumsal ve kamusal yönünü unutmadan ısrarla, inatla bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani kamu ve toplum için çalışıyoruz. Şimdi de kendi sorunlarımızın çözümü konusunda kamudan ve toplumdan destek bekliyoruz. Biliyoruz ki, bu ülkenin geleceği, onun için hiç durmadan aklın, bilimin ve tekniğin ışığında fedakârca çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarına ihtiyaç duyuyor. Mesleğimiz için böyle önemli bir günde hep birlikte, kararlı bir adım atarak, tüm meslektaşlarımıza, emekçi halkımıza bir çağrıda bulunuyoruz. Gelin, haklarımız ve geleceğimiz için mücadelemizi büyütelim. Mühendis, mimar ve şehir plancılar olarak meslek itibarımızın ayaklar altına alınmasına müsaade etmeyelim. Nasıl ki bu ülke kurulurken meslektaşlarımız oradaydı, bugün de Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, bir asır boyunca yaptıklarımızı sürdürmeye, aklın ve bilimin öğrettikleriyle ilerlemeye devam etme kararlılığındayız. Çünkü bizim meslek alanımız, toplumun ortak yaşamının üretimini ve devamlılığını sağlamaktadır. Bu yüzden biliyoruz ki, meslek itibarımıza, meslek sorunlarımıza ve çözümüne sıkı sıkı tutunmak demek, ülkemizin ve toplumumuzun ortak geleceğine de tutunmak demektir. Bu bilinç ve sorumlulukla hareket ediyor, tarihimizin her döneminde olduğu gibi bugün de ülkemiz ve halkımız için bu sorumluluğu almaktan çekinmiyoruz. Bizler, mesleğimizi bilimden, üretimden ve toplumdan yana kullanan bir mücadele geleneğinin sürdürücüsüyüz. Bu anlayışla TMMOB’nin bilim ve tekniği esas alan, kamu yararını savunan, eşitlik, özgürlük ve demokrasiden yana tavrını korumaya devam edeceğiz. Ülkemizin ve meslektaşlarımızın dayanışmaya ve birlik içinde olmaya en fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde; 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü’nü mücadelemizi büyüterek kutluyoruz. Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü! Yaşasın Mücadelemiz!” TMMOB Adana İl Koordinasyon Sekreteri Ahmet Uncu tarafından yapılan açıklamaya, CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, Adana Tabip Odası Başkanı Selahattin Menteş, Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse ile TMMOB’ye bağlı Odaların Adana Şube Başkan ve üyeleri katıldı. Basın açıklaması hatıra fotoğrafları çekilmesinin ardından sona erdi.

Mühendis ve mimarlardan Haber

Mühendis ve mimarlardan "Boşuna mı Okuduk?" kampanyası

SERHAT AKARSU ADANA (İLKHABER)- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), mühendis, mimar ve şehir plancılarının karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek ve hak mücadelesini büyütmek amacıyla "Boşuna mı Okuduk" kampanyasını başlattı.  TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesinde yaptığı basın toplantısında kampanyayı duyurdu. Toplantıya CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, TMMOB Mimalar Odası Adana Şube Başkanı Sedat Gül, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahencan Tayakısı ve Şube Yazmanı Özlem Aytok yer aldı. 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Dayanışma Günü'nde TMMOB'nin tüm illerde sokağa çıkacağını ve mücadeleyi büyüteceklerini bildirerek tüm duyarlı kesimleri dayanışmaya çağıran TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılına yaklaştığımızı belirterek; ülkemizin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla Cumhuriyet’in, büyük başarılara imza attığını ifade etti. Türkiye'nin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla büyük başarılara imza attığını belirterek, bu meslek gruplarının toplum ve ülke için önemli roller üstlendiğini ifade eden Uncu, son yıllarda bu meslek gruplarının karşılaştığı sorunların arttığına dikkat çekti. Mühendislerin, mimarların ve şehir plancılarının ülkenin kalkınması ve gelişmesinde önemli katkılarda bulunduğunu vurgulayan ve bu meslek gruplarının, Cumhuriyet tarihinde kalkınma, sanayileşme, kentleşme, denizcilik, gıda, iletişim, bilişim, ulaştırma, enerji ve tarım gibi temel alanlarda büyük roller üstlendiğine dikkat çeken Uncu, plan, proje, üretim ve denetim gibi süreçlerin itici gücünün mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları olduğunu belirtti. Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğimizde ise mühendislik, mimarlık ve şehir planlama başta olmak üzere birçok alanda büyük ve köklü sorunların hayatımızı kuşattığını işaret eden Uncu; plansızlık, üretimsizlik, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, açlık ve sefalet koşullarının ülkemizi teslim aldığını kaydetti. 1980'li yıllardan 2000'li yıllara kadar olan dönemin ekonomik ve siyasi değişimlerini açıklarken, özelleştirme süreçlerinin ve ekonomik politikaların Türkiye'nin ekonomik modelini değiştirdiğini belirten Uncu, özellikle özelleştirme programının, kamu varlıklarının özel sektöre devri ve sermayenin daha fazla sömürüsünün yolunu açtığını ifade etti. 1980'lerden itibaren özelleştirme programının hız kazanmasıyla birlikte, birçok kamu varlığı ve işletmesinin özel sektöre devredildiğini ve bu süreçte sermayenin etkisinin arttığını söyleyen Uncu, bu dönemde, Türkiye'nin üretim temelli bir ekonomik modelden uzaklaştığını ve daha çok ithalat odaklı bir ekonomiye dönüştüğünü vurguladı. Kamu işletmelerinin özelleştirilmesiyle birlikte, çimento, süt, et, yem, dokuma, orman ürünleri, gemi, gübre sanayileri, enerji santralleri, kimya ve petrokimya tesisleri, maden işletmeleri, demir çelik işletmeleri, kâğıt fabrikaları, telekomünikasyon hizmetleri, ulaşım hizmetleri ve bankacılık sektörü gibi birçok sektörün uluslararası tekellere bırakıldığını belirten Uncu, bu süreçte kamu tarafından sunulması gereken teknik hizmetlerin de piyasalaştırıldığını ve serbest piyasa ekonomisinin egemen olduğu bir döneme girildiğini ifade etti. Bu değişimlerin mühendisler, mimarlar ve şehir plancılarının çalışma koşullarını ve toplumsal konumunu olumsuz etkilediğini, bu meslek gruplarının itibarının azaldığını söyleyen ve ülkenin temel sorunlarının çözümünde önemli bir rol üstlenen mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı mesleklerinin öneminin göz ardı edildiğini belirten Uncu, sözlerine şöyle devam etti: “Meslek alanlarımızda büyük bir yıkım yaşanmıştır. Bu yıkıma bağlı olarak bir dönemin gözde meslekleri olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının itibarı neredeyse sıfırlanmıştır. Bir afet ülkesi olmamıza rağmen, daha fazla önem verilmesi gereken mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri birer prosedür haline getirilmiştir. Merkezi politikalardan yerel uygulamalara kadar birçok alanda bilim ve teknik dışlanmış, mesleklerimiz yok sayılmıştır. Ülkemizin temel sorunlarının çözümünü de afetlere karşı dirençli, sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşayabilmemizi de sağlayacak olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslekleri âdeta gözden çıkarılmıştır.

Uncu: Yüzde 6’lık maaş zammının emekçiler açısından hiç bir anlamı kalmadı Haber

Uncu: Yüzde 6’lık maaş zammının emekçiler açısından hiç bir anlamı kalmadı

Abdurrahim Sağ ADANA (İLKHABER)-Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu,  Dönem Toplu Sözleşme’sinde öngörülen yüzde 6’lık maaş zammının ve altı aylık enflasyon farkının bugün emekçiler açısından hiçbir anlamının kalmadığını söyledi. 2023 yılının ikinci altı ayında kamu çalışanlarına yapılacak maaş zamları ile ilgili TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu tarafından açıklama yapıldı. İnşaat Mühendislerin Adana Şubesi binasında yapılan açıklamada konuşan Uncu, 6. Dönem Toplu Sözleşme’sinde öngörülen yüzde 6’lık maaş zammı ele aldı.  Enflasyonu gerçek değerinin altında gösteren sıfır doğalgazlı yeni hesaplama ile aylık enflasyon, binde 4 olarak açıklandığı için de beş aylık enflasyonun da yüzde 15,26’da kaldığını ifade eden Uncu, gerçek enflasyon ile TÜİK tarafından açıklanan sanal rakamlar arasındaki fark 11 ay boyunca daha da artacağına dikkat çekti. Uncu, bunun da tüm çalışanların ve emeklilerin reel gelirinin daha fazla erimesi demek anlamını taşıdığını savundu.  Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının mali ve özlük haklarının artık kabul edilemez bir duruma gerilediğine kaydeden Uncu, “Ülkemizde mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplinlerinin halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ne kadar önemli alanlar olduğu yaşadığımız son afetlerle, acı bir şekilde yeniden hatırlanmıştır. Bu kadar kritik rolü bulunan meslektaşlarımızın özlük hakları, kamuda çalışan diğer meslek gruplarının bir hayli gerisinde kalmıştır” dedi. İyileştirmenin meslektaşlarına da yapılması gerektiğini belirten Uncu, “Son yıllarda hekim ve hakim-savcı gibi diğer meslek gruplarına yapılan ekonomik iyileştirmeleri kapsayan düzenlemeler ile birlikte bu meslek çalışanları ile mühendis, mimar ve şehir plancıları arasındaki ekonomik fark açılmıştır. Benzer iyileştirmelerin kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde özel bir önemi bulunan meslektaşlarımıza da yapılması gerekmektedir. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının daha iyi koşullarda çalışma, emeğinin karşılığını alma ve hak ettiği şekilde yaşayabilme talepleri dikkate alınmak zorundadır” diye konuştu. Sorunların aşılması için yapılması gerekenleri sıralayan Uncu sözlerini şöyle sürdürdü; “ Ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırları gözetilerek kamu emekçisi mühendis, mimar ve şehir plancılarının maaşları insanca yaşayacakları bir düzeye yükseltilmelidir. Ücretli kesimlerin omuzuna yıkılan vergi yükü hafifletilmeli, bütçe gelirleri büyük oranda kar, faiz ve servetin vergilendirilmesine dayanmalıdır. Kamu çalışanları ücretlerinde yapılan gelir vergisi dilimine bağlı mağduriyet giderilmelidir. Çalışma dönemlerinde ücret kalemlerden biri olan ek ödeme emekliliğe yansıtılmalıdır. Başmühendis, Başmimar, Mühendis, Mimar, Bölge Plancısı ve Şehir Plancılarının mali haklarında iyileştirme ancak %130 ile %150 olan Ek Ödeme oranlarının, %180 ile %200 seviyesine yükseltilmesi ve emekli keseneğine yansıtılması suretiyle mümkün olacaktır. Kamuoyunda 3600 ek gösterge düzenlemesi olarak bilinen çalışmada kamuda çalışan meslektaşlarımızın ek göstergeleri 4200’e çıkartılmış ancak yansıtma oranları %145’te sabit kaldığı için herhangi bir fayda sağlamamıştır. Ek gösterge oranlarının mühendis, mimar, şehir plancıları için yeniden düzenlenmesi, çarpan grubu değişen diğer çalışanlar gibi bu çalışanların da emeklilikte hak ettiklerini alabilmeleri için çarpan grubunu bir üste çıkaracak yeni ek gösterge rakamlarının belirlenmesi gereklidir. Bunun için de beklenen asgari durum 1. derecenin 4. kademesindeki mühendis, mimar, şehir plancısı için ek göstergenin 6400 olmasıdır. Kamuda çalışan toplam personel içerisinde teknik hizmetler sınıfına tabi kamu çalışanı sayısı oldukça yetersizdir. Mühendis, mimar, şehir plancılarının kamuda istihdam, atama ve güvenceli kadro konusunda ihtiyaca uygun alım talebi yaratılmalı ve buna uygun bütçe ayrılmalıdır. İstihdamın artırılması için kamunun işlerinin kamu adına görev yapan devlet memurlarınca yapılması, bu kapsamda taşerona devredilen tüm sözleşmelerin iptal edilerek bu işler için kamu istihdamının sağlanması ve ücretlerin de insanca yaşam düzeyine çıkartılması zorunluluktur. Teknik Hizmetler Sınıfı kapsamında ödenen Özel Hizmet Tazminatının tavan oranı arttırılarak en az %260 olmalıdır ve bu oran emekli aylık ücretlerine de yansıtılmalıdır. Kamudan emekli olmuş ve teknik hizmetler sınıfına dahil mühendis, mimar ve şehir plancılarının emeklilik haklarında ve aylıklarında iyileştirme yapılmalıdır.” Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ücretlerinin ve özlük haklarının iyileştirilmesi doğrultusundaki talepleri yıllardır Cumhurbaşkanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Bakanlıklara, Devlet Personel Başkanlığı’na ve TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere ilettiklerini anlatan Uncu, “Geçtiğimiz yasama döneminde de kamuda çalışan meslektaşların özlük hakları ve ekonomik taleplerini içeren ek gösterge, ek ödeme ve ücret iyileştirmelerine yönelik içeriği Birliğimizce hazırlanan üç ayrı kanun teklifi farklı milletvekillerince TBMM'de kanun teklifi olarak sunulmuştur. Kamudaki mühendis, mimar ve şehir plancılarının taleplerinin savunucusu olmaya ve sorunların çözülmesi için her platformda mücadele vermeye devam edeceğiz. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler yıllardır verilmeyen haklarımızı almak istiyoruz. İnsan onuruna yakışır bir yaşam ve insanca yaşanacak bir ülke istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Mühendis, mimar ve şehir plancıları ekonomik iyileştirme bekliyor Haber

Mühendis, mimar ve şehir plancıları ekonomik iyileştirme bekliyor

ADANA (İLKHABER) - Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu,  2023 yılının ikinci altı ayında kamu çalışanlarına yapılacak maaş zamlarına ilişkin açıklama yaptı. Yaklaşık 4 milyona yakın kamu ve 2 milyonun üzerindeki memur emeklisinin 2023 yılının ikinci altı ayında alacağı maaş zamlarının Temmuz ayı başında belli olacağını ifade eden Uncu, iktidar ile yetkili sendika arasında imzalanan 6. Dönem Toplu Sözleşme’sinde öngörülen yüzde 6’lık maaş zammının ve altı aylık enflasyon farkının emekçiler açısından anlamı kalmadığını söyledi. Enflasyonu gerçek değerinin altında gösteren sıfır doğalgazlı yeni hesaplama ile aylık enflasyon, binde 4 olarak açıklandığı için de beş aylık enflasyonun da yüzde 15,26’da kaldığını anımsatan Uncu, “Gerçek enflasyon ile TÜİK tarafından açıklanan sanal rakamlar arasındaki fark 11 ay boyunca daha da artacaktır.  Bu da tüm çalışanların ve emeklilerin reel gelirinin daha fazla erimesi demektir.” dedi. Uncu; şunları söyledi: “Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş zammı, derin yoksullaşma ve alım gücü kaybı dikkate alınarak, insanca yaşamaya yetecek bir gelir düzeyi sağlanarak yapılmak zorunda. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının mali ve özlük hakları da artık kabul edilemez bir duruma geriledi. Ülkemizde mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplinlerinin halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ne kadar önemli alanlar olduğu yaşadığımız son afetlerle, acı bir şekilde yeniden hatırlanmıştır. Bu kadar kritik rolü bulunan meslektaşlarımızın özlük hakları, kamuda çalışan diğer meslek gruplarının bir hayli gerisinde kalmıştır. Son yıllarda hekim ve hakim-savcı gibi diğer meslek gruplarına yapılan ekonomik iyileştirmeleri kapsayan düzenlemeler ile birlikte bu meslek çalışanları ile mühendis, mimar ve şehir plancıları arasındaki ekonomik fark açılmıştır. Benzer iyileştirmelerin kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde özel bir önemi bulunan meslektaşlarımıza da yapılması gerekmektedir. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının daha iyi koşullarda çalışma, emeğinin karşılığını alma ve hak ettiği şekilde yaşayabilme talepleri dikkate alınmak zorundadır.”

TMMOB Adana İKK, 14 Mayıs Seçimleri ile ilgili Açıklama yaptı Haber

TMMOB Adana İKK, 14 Mayıs Seçimleri ile ilgili Açıklama yaptı

EMRE EKİCİ ADANA (İLKHABER)- Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK), 14 Mayıs 2023’de yapılacak seçimlerle ilgili açıklamalarda bulundu. TMMOB, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde tüm yurttaşları oy kullanmaya ve sandıklara sahip çıkmaya çağırdı. TMMOB’un Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu yaptığı açıklamada, 14 Mayıs Seçimleri dolayısıyla Seçim Bildirgesi hazırladıklarını belirtilerek, yaşadığımız dönemde seçimlerin eskisinden çok daha önemli ve çok daha yaşamsal olduğunu vurguladı. 14 Mayıs seçimlerinin ülke tarihi açısından en büyük felaketlerinden biri olduğunu belirterek 6 Şubat 2023 Depremlerinin acısını duyumsayarak gerçekleşeceğini söyleyen Uncu, “Depremin yarattığı yıkımın ve kayıplarımızın büyüklüğü, ülkemizin, kentlerimizin, binalarımızın depreme hazırlıklı olmadığını bir kez daha, çok acı biçimde yüzümüze vurdu. Kayıplarımızı ve acımızı daha da büyütense deprem sonrasında arama kurtarma ve yardım konularında yaşanan organizasyonluk, koordinasyonsuzluk ve zafiyetler oldu” dedi. Uncu, “Yaşadığımız bu büyük doğa olayını felakete çeviren tüm bu gelişmeler, seçimleri eskisinden çok daha önemli, çok daha yaşamsal kılmaktadır.” TMMOB’un Adana İKK Sekreteri, “TMMOB olarak tüm yurttaşlarımızı, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde oy kullanmaya, oylarına, sandıklara ve demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz.” Dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.