Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Adana'da
CANSU ERSOY
ADANA (İLKHABER) - Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve eşi Dr. Sare Davutoğlu, Seyhan İlçe 2. Olağan Kongresi için Adana'ya geldi. Kongre, Selman-ı Pak Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.
Kongreye Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, Seyhan Belediye Başkan Yardımcısı Gökhan Üney, partilerin İl ve ilçe başkanları, muhtarlar ve birçok kişi katıldı. Kongre, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı. Yoğun ilgili ile karşılaşanan Ahmet Davutoğlu, Selman-ı Pak Kültür Merkezi'ndeki kongrede konuşma yaptı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Hem çok özel günlerdeyiz, hem çok zor günlerde. Böyle günlerde her şehrin bana verdiği ilham vardır. Her şehre başka türlü bakarım ve yorumlarım. Adana'ya birçok vesileyle geldim. Akademisyen olarak, Dışişleri Bakanı olarak, belki de Dışişleri Bakanılığı'nın en kritik günlerinden birinde Adana'daydım. Ve büyükelçilerimizi Adana'da toplamıştım. Türkiye'de ve dünyadaki bütün büyükelçileri Adana'ya getirmiştim. Çünkü Adana'yı görmelerini istemiştim, Adana'yı tanımalarını. Adana'nın insanını tanımalarını... Adana'yı tanımayan Anadolu Kültürünü anlayamaz. Adana'yı tanımayan köklerimizi keşfedemez. Başbakan olarak da defalarca Adana'ya geldim. Gelecek Partisi genel başkanı olarak defalarca burada bulundum" diyerek söze başladı.
"Adana nereye giderse Türkiye oraya gider"
Gittiği her şehre bir isim verdiğini söyleyen Davutoğlu, "Bursa'ya Ulu Şehir demiştim. Erzurum'a Kale Şehir. Konya'ya Merkez Şehir. Adana'ya da Öncü Şehir demiştim. Çünkü Adana 01 plakayla Türkiye'yi arkasındana sürükleyen bir şehirdir. Adana nereye giderse Türkiye oraya gider. Çukurova sadece bizim bereket diyarımız değil, tarihimizin de köklerinden Anadolu topraklarına yansıyan resmidir. Selam olsun Çukurova'ya" dedi.
"Allah'ına kurban Adana"
Başkan Davutoğlu, Türkiye'de tarımın klasik anlamda yapılmasında öncü bölgesinin Çukurova olduğunu dile getirdi ve onuşmasınn devamında şunları söyledi:
"Tarım modernleşmesinin de merkezi Çukurova'dır. İlk tren yollarının, ilk ticaret odası kuruluşlarının olduğu yer de burasıdır. Ve kişilere bakın. Şu ana kadar birkaç il var ki bu özelliklere tevarüz eder. Adana da bunlardan biri. Adana'da hiçbir zaman vasat olmamıştır. Yani sıradan bir Adanalı'ya rastlamazsınız. Ya öndedir ve sürükler arkasındakileri ya da mutlaka bir sesi çıkar. Sıradan Adanalı görmedim ben. Adanalı, hep cesur, Adanalı hep yiğit Adanalı hep öndedir. Örnekğin; Edebiyat diyeceksiniz Yaşar Kemal, Orhan Kemal. Müzik diyeceksiniz, Ferdi Tayfur. Çığır açıyor. Seven sevmeyen herkes 'Bu şehir bir çığır açtı' der. Futbol diyeceksiniz Fatih Terim, sinema diyeceksiniz Yılmaz Güney. Hangi alanı açarsanız açın mutlaka Adanalı kendini fark ettirir. Allah'ına kurban Adana. İşte böyle güzel bir yerde kongremizi yapıyoruz. Evet siyasetle rekabet olur ama siyasi geleneği kuran partiler o rekabeti mutlaka siyasi nezaketle süslerler. İşte ben bu bakımdan adam teşkilatımızla gurur duyuyorum. Emeği geçen her arkadaşımıza da tekrar tekrar teşekkür ediyorum."
"Biz Gelecek Partisi'ni çok zor şartlarda kurduk"
Genel Başkan Davutoğlu, "Biz Gelecek Partisi'ni çok zor şartlarda kurduk" dedi ve devamında şu cümleleri kullandı:
"Türkiye'de partilerin kurulması hep zor oldu. Bazen darbeler sonrasında, bazen olağanüstü şartlarda ama hiçbir parti bizim kurulduğumuz şartlarda zorluklar yaşamadı. Neden? Çünkü biz, ben iktidarda Otoriteleşmeye doğru giden bir partinin içinden çıkarak kendim o partinin genel başkanlığını yaptıktan sonra o partiye dönüp bayrak açtım. O iktidara dönüp bayrak açtım. Çünkü ülke kötüye gidiyordu. Benim için siyaset, bir parti itaatten daha önemli, daha erdemli, daha hikmetli bir işti. 'Yanlış gidiyorsunuz' dedim. 'Yolsuzluklarla bu ülkenin kaynaklarını tüketmeyin' dedim. 'Hukuku egemen kılın' dedim. 'Ülkenin dar kaynaklarını faize, ranta yatırmayın. Orada harcamayın. Ülkenin dar kaynaklarını tarıma, sanayiye, üretime ayırın' dedim. Arkadaşlarımızla birlikte söylediğimiz sözlere 22 Nisan 2019'da yayınladığımız manifestoya bir tek Ak Partili çıkıp da 'Yanlış söylüyorsunuz' diyemedi. Çünkü biz milletin halinden anlayarak yola çıkmıştık ve o zaman haykırmıştık. Ya halinizi değiştirirsiniz ya da çöküşe gidersiniz. Büyük baskılar gördük arkadaşlar."
"Türk siyasetinde hiçbir genel başkan iktidarda bulunduğu partiden ayrılıp o partinin yanlış politikalarına karşı sesini yükseltmedi"
Bu yolun çok zor şartlarda yüründüğünü söyleyen Davutoğlu, Türk siyasetinde hiçbir genel başkan iktidarda bulunduğu partiden ayrılıp o partinin yanlış politikalarına karşı sesini yükseltmedi. Rahmetli Bülent Ecevit Cumhuriyet Halk Partisi'den ayrılmış ki genel başkan olarak ama zaten Cumhuriyet Halk Partisi o sırada kapatılmıştı. Kendi arkadaşlarınız, eski dostlarınız tarafından baskı görmekten daha ağır bir şey yok. Üstümüze geldiler. Genel başkan yardımcımızı cuma namazına giderken öldüresiye bir saldırıya muhatap kıldılar. Yine genel başkan yardımcılarımız hala mahkemelerde her ifadeleri dolayısıyla mahkeme huzuruna çıkıyorlar. Biz korkmayız. Milletin önüne çıkmaktan korkmayan, hele hele yüreğinde hep Allah'ın huzuruna çıkacağı günü düşünen insanları korkutabilmek mümkün mü arkadaşlar? Korkutamazlar bizi. Sonra, toplumdaki kutuplaşmayı gidermek için muhalefetle bütün çabalarımızda ne kadar dayanış sarf ettiğimizi bir birlik ve beraberlik için herkes gördü. Ümitsizlik vardı dört yıl önce. Ama daha büyük ümitsizlik son seçimlerden sonra ortaya çıktı. Nereye giderseniz gidin insanlar, gençler gelecekten ümidi kestiler. Nereye giderseniz gidin iktidara oy verenler bile umutsuzluk girdabı içerisindeler" diye konuştu.
"Çiftçilerimizin yüzü Çukurova'da dahi gülmüyorsa Türkiye'de felaket var demektir"
"Maalesef iktidarın içinde öyle bir kanat var ki kutuplaştırarak, düşmanlaştırarak, birilerini şeytanlaştırarak, tabiri caizse düşmanlaştırarak siyaset yapıyor. Her zaman bir yer bulunuyorum. Yapıcı siyaset yok" diyen Başkan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi de düşünün çiftçilerimiz ki ben Çukurova'ya her bahar gelirim. Çiftçinin yüzü Çukurova'da gülüyorsa durum iyi demektir. Ama her yerde iyi anlamına gelmez. Çünkü Çukurova zaten bereket diyarı. Ama çiftçilerimizin yüzü Çukurova'da dahi gülmüyorsa Türkiye'de felaket var demektir. Şu ana kadar son üç sene içinde değişik vesilelerle tam da bahar aylarında Adana'ya hep geldim. Ve çiftlerimizden hep feryat işittim. Çukurova çiftçisi mutlu huzurlu değilse Türkiye'de hiçbir çiftçi mutlu değildir. Hangi ürünü alırsanız alın bir önceki yıla göre enflasyonun çok gerisinde alım fiyatları verildi. Buğday dokuz bin TL'ydi, altı bin TL'ye zor alıcı buldu.
Bir önceki yıl hasattan elde ettiğiniz gelir yemeğe, gübreye, mazota yetmez hale geldi. Çiftçi feryat ediyor. Çiftçiye elli milyarlık Türk Lirası civarında destek verenler, kur korumalı mevduat adı altında son 2 sene içinde faizcilere yedi yüz milyar Türk lirası aktardılar.
Emeklilerimiz hala yedi bin beş yüz Lira. Güya bir aertış sağladılar ama çalışan emeklilere vermiyorlar, kök ücrete bir ek yapmadılar. Kiracılar mutsuz, ev sahipleri mutsuz. Çünkü herkes birden kaybediyor. Neredeyse ülke yangın yeri. Bakın deprem bölgesindeyiz. Deprem bölgesindeyiz ve şu anda Hatay'ın il başkanımız da burada. Gaziantepli Başkanımız da burada. Osmaniye İl Başkanımız da burada. Adana'da depremden etkilenmiş illerimizden biri. Depremde vefa eden herkese rahmet diliyorum. Ama geride kalanlara gerçekten sahip çıkıldı mı? Bir kışa giriyoruz. Deprem sonrası ilk kışa. Ne barınak sorunu çözülmüş ne okul, eğitim sorunu çözülmüş. Ne gıda sorunu çözülmüş.
Deprem bölgesi yangın yeri. Söz verilen hiçbir inşaat tamamlanamadı. Hiçbir yapı ortaya konmadı. Gençler feryat ediyor asansör kazalarıyla. KYK yurtlarında bile gençler kendilerini güvende hissetmiyor. Şimdi böyle bir yangın yerinde bir de yanı başımızda bir insanlık yangını var. Bir aydır hepimiz Gazzeli çocukların acısıyla uyuyamıyoruz. Feryatlarını duyuyoruz o çocukların. Kadınlar öldürülüyor. Bir bölge kuşatıldı. Dünyanın en güçlü donanmaları Gazze'nin önüne geldi; Amerikan donanması, İngiliz donanması, Çin donanması, Rus donanması... Bir açık hava hapishanesi haline gelmiş bölgede insanları katlediyorlar. Soykırım yapıyorlar. Bunun adı başka bir şey değil. O günden bugüne dünyada tanıdığım bütün liderlere mektuplar gönderiyorum. Telefonlar açıyorum. Dünya kamuoyunu harekete geçirmek için. Ama düşün 18 gün Sayın Cumhurbaşkanı konuşmadı. iktidar konuşmadı. On sekiz gün sonra konuştular, ne yaptılar? Bir miting yaptılar sadece. Mitingi, sivil toplum kuruluşları yapar. Mitingi muhalefet yapar ama iktidar icra, icraat makamı. İslam İşbirliği Teşkilatı'nı bile toplayamadılar. 40 gün geçti şimdi Riyat'ta toplanıyorlar. Büyük bir katliamdan sonra. Yüreğimiz böyle yanarken; toplumun her kesimi umutsuzken, dışarıda Filistin gibi bir yangın varken, içeride deprem bölgesinde kışa insanla nasıl gireceğiz diye hazırlanırken birden yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. Allah aşkına sizin başka işiniz gücünüz yok mu?"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, konuşmasında daha birçok konuya değindi. Konuşma sonrasında il kongresi gerçekleşti.