TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Adalet Bakanı Yılmaz Tunç

İLKHABER-Gazetesi - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tunç: Hukuk devletinde şiddeti teşvik suçtur Haber

Tunç: Hukuk devletinde şiddeti teşvik suçtur

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Hukuk devletinde şiddet olmaz, şiddeti destekleyeni, hukuk devletinde yargı önüne çıkarırlar ve yargı onlardan hesap sorar. Bugün de yargımızın şiddeti teşvik edenlerle, teröre bulaşanlarla ilgili yaptığı soruşturmaları eleştirmek ve o konuda yetkili olan yargı mensuplarımızı, cumhuriyet savcılarımızı adeta tehdit eder vaziyette bir takım konuşmalar yapmak hiç kimseye yakışmaz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından 2017 yılında başlatılan bu yıl ilk kez uluslararası boyuta taşınan ARGE Proje Pazarı’nın kapanış programına katıldı. Bartın Karabük Üniversitesi tarafından, Azerbaycan Hazar, Azerbaycan Teknik, Uluslararası Saraybosna, Malezya Putra ve Özbekistan Semerkand Devlet Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği üniversitelerinin paydaşlığında düzenlenen proje pazarında yarışan birbirinden ilginç çalışmaları inceleyen Bakan Tunç, öğrencilerin yaptığı elektrikli araçla stantları gezdi. Daha sonra TAİ Genel Müdürü Mahmut Faruk Akşit’in yaptığı sunumu dinleyen Bakan Tunç, Türkiye’nin milli savunmada en büyük gücünün gençler olduğunu ifade etti. Yerli ve milli teknolojilerin üretiminde proje yarışmalarının da önemine değinen Bakan Tunç, kurulması için imza verenler arasında olduğunu Bartın Üniversitesi’nin kısa sürede elde ettiği başarıları nedeniyle emeği geçenleri kutladı. Yarışmaya katılan ve derece alan tüm herkesi tebrik eden Bakan Tunç, “Doğalgaz arayan sismik araştırma gemilerimiz, Karadeniz'de Milli gemilerimiz olmasaydı, biz o doğalgazı keşfedebilir miyiz. Mümkün değildi. Çünkü oralarda daha önce aramalar yapıldı, ihaleler yaptık, yabancılar paramızı aldı, boşuna aradınız ‘burada doğal gaz yokmuş’ dedi. Orayı, betonladılar, gittiler. Petrolde de böyle oldu. Ama şimdi kendi milli imkanlarımızla, kendi milli teknolojimizle arama yapıyoruz. Gabar’da petrol fışkırdı. Karadeniz'de hemen yanımızdaki Filyos’da doğalgaz. Milli enerji. Hepsi birbirine bağlı. Milli teknoloji. Yoksa ekonomideki bağımsızlığı nasıl elde edeceğiz. Teknolojide, enerjide ve katma değer üreten, üretimleriyle ilerlerse bir ülke, güçlü olur. Dünyada da hakkaniyeti ve adaleti daha güçlü savunabilir. İnşallah Türkiye bu yolda kesintisiz ilerlemesini sürdürecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın” dedi. “15 Temmuz’da saldıranlarla, TUSAŞ’a saldıranların işverenleri aynı” Milli savunmada önemli bir yeri bulunan TUSAŞ’a yapılan terör saldırısını hatırlatan Bakan Tunç, "Ne birlik ve beraberliğimizden, ne de savunma sanayi yatırımlarımızdan asla geri adım atmayacağız. Bunlar bizleri yıldıramaz. 15 Temmuz 2016'da da saldırdılar. Aynı, aynı el. Maşalar, farklı gibi görünüyor aslında maşalar da birbirinin aynı. O eli tutan maşalar da, artık deşifre oldu. 15 Temmuz gecesi saldıranlarla, 23 Ekim'de TUSAŞ’a saldıranlar, o taşeronların arkasındaki işverenleri aynı. Aynı noktadan kumanda ediliyor. Artık milletimiz bunun bilincinde ve bunun farkında. Bunun farkında olduğu için işimiz kolay. Bundan sonra o tuzakları boza boza yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu “Terörle mücadeleyi sürdüreceği” Bakan Tunç, terörle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürüleceğine de vurgu yaparak, “Kardeşliğimize olan inancımızın daha da kuvvetlenmesine, kararlılığımız daha da pekişmesine, kimse engel olamayacak. Terörü, milli birlik ve kardeşlik ruhumuzu zedelemesine asla müsaade etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Terörle mücadelemizi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. "Terörün ülkemizin insanımızın huzuruna, güvenliğine, geleceğine kast etmesine kimse göz yummamalı. Hangi gerekçe olursa olsun hiç kimse, şiddeti teşvik eden unsurlara, uzantılarına, kesinlikle sıcak bakmamalı. Rıza göstermemeli" diyen Bakan Tunç, "Dünyanın hiçbir hukuk devletinde terör, şiddet ve şiddeti tespit kabul edilemez. Bu bizim anayasamızda da böyledir, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de böyledir, Birleşmiş Milletler medeni ve siyasi haklar sözleşmesinde de böyledir. Terörü, hukuk devleti kabul etmez. Terörü destekleyeni, hukuk devleti kabul etmez. Demokratik ve hukuk devletinde şiddeti teşvik, şiddeti, savunma, şiddet yoluyla bir yere gelmeyi, demokratik hukuk devleti kabul etmez, şiddet suçtur, şiddeti teşvik suçtur. Terör uzantılarına destek vermek suçtur ve bu bütün dünyada böyledir, demokratik ülkelerde, hukuk devletlerinde. Anayasamıza 26. maddesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10-11. maddelerinde. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19. maddesinde. Hukuk devletinde şiddet olmaz, şiddeti destekleyeni, hukuk devletinde yargı önüne çıkarırlar ve yargı onlardan hesap sorar. Bugün de yargımızın şiddeti teşvik edenlerle, teröre bulaşanlarla ilgili yaptığı soruşturmaları eleştirmek ve o konuda yetkili olan yargı mensuplarımızı, cumhuriyet savcılarımızı adeta tehdit eder vaziyette bir takım konuşmalar yapmak hiç kimseye yakışmaz. Eğer ‘demokratik hukuk devletine, tarafsız ve bağımsız yargıya inanıyoruz’ derseniz bunu yapmayacaksınız. O soruşturmaların sonucunu bekleyeceksiniz, o nedenle terörle mücadeledeki kararlılığımızı topyekun, birlik ve beraberliğimizi koruyarak inşallah savunmaya devam edeceğiz. Ne terörle arasına mesafe koyamayanların, ne de emperyalist güçlerin maşası olanların kardeşliğimizi asla bozmasına asla müsaade etmeyecek. Ne pahasına olursa olsun ülkemizin birliğini, dirliğini koruyacağız ve sonuna kadar bu mücadeleden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz” diye konuştu. Bakan Tunç’a konuşmasının ardından BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun tarafından hediyeler verildi. Ardından ise proje yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi. Ödül törenin ardından program sona erdi.

Adalet Bakanı Tunç, Seydikemer'de Adalet Camisi'nin açılışını gerçekleştirdi Haber

Adalet Bakanı Tunç, Seydikemer'de Adalet Camisi'nin açılışını gerçekleştirdi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Muğla'nın Seydikemer ilçesindeki Eşen Ceza İnfaz Kurumu'nda yapılan Adalet Camisi, Adalet Mesleki Eğitim Merkezi ve Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz Kütüphanesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Törende yaptığı konuşmada Bakan Tunç, cezaevlerini birer eğitim ve rehabilitasyon merkezi haline getirme hedefleri doğrultusunda çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Bakan Tunç’a, Muğla Valisi İdris Akbıyık, AK Parti Muğla Milletvekili Yakup Otgöz, Seydikemer Belediye Başkanı Önder Akdenizli ve il ve ilçe genelinden protokol üyeleri eşlik etti. “Camiler bizim medeniyetimizin, dinimizin bir sembolü” İlk olarak Adalet Cami’nin açılışını gerçekleştiren Bakan Tunç, “Cezaevi kampüslerinde cami sayıları artıyor. Hayırseverlerimiz bu caminin yapımını üstlendiler. Camiler bizim medeniyetimizin, dinimizin bir sembolü. Emeğe geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. “Mahkumların topluma yeniden kazandırılması hedefimizdir” Tunç, ceza infaz sisteminin amacının sadece cezayı çektirmek olmadığını vurgulayarak, "Mahkumların tahliye olduktan sonra topluma yeniden kazandırılması, suçtan uzak durmalarının sağlanması temel hedefimizdir. Bu nedenle cezaevlerimizde çok sayıda eğitim merkezi açtık ve şu anda 49 eğitim merkezi aktif olarak hizmet veriyor" dedi. Bakan Tunç, cezaevlerinde verilen mesleki eğitimlerin, mahkumların tahliye sonrası iş bulmalarına yardımcı olacağını ve topluma faydalı bireyler haline gelmelerini amaçladıklarını sözlerine ekledi. “Mahkumlar hem meslek öğreniyor hem de ekonomiye katkı sağlıyor” Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokol kapsamında, cezaevlerinde dört Anadolu Lisesi'nin faaliyette olduğunu ve bugüne kadar 60 bin mahkumun örgün veya açık öğretim yoluyla eğitim aldığını ifade eden Tunç, "Cezaevleri aynı zamanda birer üretim merkezi olarak da hizmet veriyor. 60 bine yakın mahkum, 1700 atölye ve fabrikada çalışarak hem meslek öğreniyor hem de ekonomiye katkı sağlıyor" diye konuştu.  

Tunç: Kadına şiddet kırmızı çizgimiz, yeni yargı reformu yolda Haber

Tunç: Kadına şiddet kırmızı çizgimiz, yeni yargı reformu yolda

Yalova’da Adalet Sarayı ek hizmet binası açılışında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son 22 yılda mevzuatların günümüz şartlarına istinaden güncellediğinin altını çizerek, “Mevzuatımızda çok önemli iyileştirmeler yaptık. Türk Ceza Kanunu, Borçlar Kanunu hepsi yenilendi. 80 yıldan bu yana uygulanan artık toplumun ihtiyacına cevap vermeyen yenilenmesi gereken mevzuatın tamamını son 22 yıl içerisinde yeniledik. 2005’te ceza kanunu, sonrasında ceza mahkemesi, borçlar, hukuk mahkemeleri bunların üzerinden de neredeyse 20 yıl geçti. Bu süreçte toplum değişiyor, yeni suç tipleri ortaya çıkıyor. İnternet çağındayız, dolayısıyla teknolojinin de gelişmesiyle, ticaretin gelişmesiyle insanların ihtiyaçları da farklılaşmasıyla bu kanunların güncellenme ihtiyaçları doğdu. Bu güncellemeyi de gecikmeksizin bu güne kadar gerçekleştirdik. Yargı reformu strateji belgeleriyle bunları planlı bir şekilde yaptık. 2009’da Yargı Reformu Strateji Belgemizle çok sayıda yargı paketini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirerek yasalaştırdık. 2015’te ikincisi 2018 yılında da üçüncüsü hayata geçti. Bu süreç içerinde hem vatandaşlarımızdan hem de uygulayıcılarımızdan gelen görüşlerle mevzuatımızı ihtiyaçlara cevap verir hale getirmenin gayreti içerisinde olduk. Şimdi sıra dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesinde. Türkiye Yüzyılının Yargı Reformu belgesi olacak. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız şu dönemde özellikle toplumun ihtiyacına cevap verecek olan çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Kısa orta ve uzun vadeli hedefler şeklinde de yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz” şeklinde konuştu. “Kadına şiddet kırmızı çizgimiz” Kadına şiddet ve çocuk istismarı suçları konusundaki hassasiyetini belirten Bakan Tunç, “Burada özellikle suç ve suçluyla topyekün milletçe hareket etmeliyiz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi korumalıyız. İnternet çağındayız, sosyal medyanın da etkisiyle özellikle bazı suç tiplerinde artış olduğunu üzülerek görüyoruz. O nedenle gerek dolandırıcılık suçları, gerek bilişim yoluyla işlenen farklı farklı suçlar, tüm bunlarla hep beraber mücadele edeceğiz. Güvenlik güçlerimizle, polisimizle, jandarmamızla ve yargı teşkilatımızla beraber suç ve suçlu ile mücadele ederek toplumun huzur ve güvenliğini bozan suç şebekeleriyle hukuk düzeni içerisinde, hukukun üstünlüğünü de esas alarak gecikmeksizin bunu gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olacağız. Sürekli eleştiri konusu olan özellikle bazı suçlarda af sınırlarının çok aşağıda olduğu yönünde hukukçularımızın görüşü var. O suç tipleriyle ilgili olarak bir takım düzenlemeler yapılabilir. Yine denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili olarak bazı sınırlamalar getirilebilir. Özellikle çocuk istismarının önlenmesi, kadın cinayetlerinin en aza indirilmesi ve yok edilmesi konusunda çok hassasız. Kadına şiddet bizim kırmızı çizgimiz. Kadınlarımızı korumalıyız. Kadınlarımıza yönelik her türlü kötülük insanlığa ihanettir. Çocuklarımıza yönelik her türlü kötülük geleceğimize ihanettir. Çevresindeki kötülüklere karşı en korunmasız kişiler çocuklardır. Her birinin elinde cep telefonları ve o cep telefonlarıyla maalesef karşılarında kimliğini gizleyen suç şebekeleri. O nedenle siber suçlar bakımından da çok daha etkili devriyelerimizi daha da arttırarak hukuk içerisinde onlarla da mücadele etmeliyiz. O alandaki mücadele biraz kolay değil. Çünkü kimliğini gizleyen uluslararası sosyal medya şirketlerinin yargı kararlarını uygulama noktasındaki sorumsuzluğu diyebiliriz. Ama biz bu şirketlere şunu söylüyoruz, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir, hukuk devletinin kurallarına bizim vatandaşlarımız nasıl uyuyorlarsa, sizde bu ülkede hizmet veriyorsanız Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk kurallarına da uyacaksınız” dedi.

Adalet Bakanı Tunç: Son günlerde tartışılan 'cezasızlık' algısına yönelik eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz Haber

Adalet Bakanı Tunç: Son günlerde tartışılan 'cezasızlık' algısına yönelik eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz

Bakan Tunç, Mudanya Üniversitesinin Çağrışan Yerleşkesi'ndeki 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, bir ülkenin kalkınması için eğitimin en önde gelen unsur olduğunu söyledi. Bu anlamda son yıllarda Türkiye'nin çok önemli mesafeler katettiğini anlatan Tunç, üniversite sayısının 66'dan 208'e çıkarıldığını, 81 ilde üniversitelerin kurulduğunu ve vakıf üniversitelerinin önünün açıldığını hatırlattı. Uluslararası alandaki adaletsizliğin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Birleşmiş Milletler kürsüsü dahil her yerde sürekli dile getirildiğini kaydeden Tunç, "Uluslararası sistemin artık insanlığın sorunlarına cevap veremediğini, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu, dünyadaki sıkıntıları çözme noktasında başarısız olduğunu ve dünyanın 5'ten büyük olduğunu ve daha adil bir dünya mümkün olduğunu her fırsatta söylüyoruz." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünyada adaletin ve hakkaniyetin sözcülüğünü, insan haklarının savunuculuğunu yapan bir lider olduğunu vurgulayan Tunç, şöyle devam etti: "Bunu daha da güçlü yapmanın yolu Türkiye'yi her alanda güçlü kılmak. Fiziki kalkınma hamleleriyle de demokrasisiyle de daha güçlü hale gelmek. Bugün Filistin'de bir yıldan bu yana dünyanın gözü önünde çocuklar, kadınlar katlediliyor. 41 binden fazla Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor ama maalesef bu katliamı durdurabilecek bir güç, bir uluslararası kuruluş maalesef yok. Durduramadılar. Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'nin tüm unsurları ihlal ediliyor. Cenevre Sözleşmesi'nin bütün hükümleri, insancıl hukukun bütün hükümleri ayaklar altına alınıyor ama maalesef uluslararası kuruluşların aldığı kararlar sınırlı ve alınan kararlar da maalesef uygulanmıyor." "Terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz" Bakan Tunç, Türkiye'de daha güvenilir, gecikmeyen, hukukun üstünlüğüne dayanan ve öngörülebilir bir adalet sisteminin tesisi noktasında çok mesafeler aldıklarını dile getirdi. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önünün açıldığını anımsatan Tunç, "Düşünce ve ifade özgürlüğü, evrensel hukukta gerek Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nde gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde gerek bizim Anayasa'mızın 26'ncı maddesinde sınırı var. Düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğünün olmadığı bir yerde gelişme olmaz." değerlendirmesini yaptı. Özgürlüklerin, düşünce ve ifadenin kesinlikle kısıtlanamayacağını vurgulayan Tunç, "Ancak belli şartlarda kısıtlanabilir. O da şiddeti teşvik ediyorsa şiddet çağrısı yapıyorsa orada artık düşünce özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla özellikle ülkemiz terörle mücadele eden bir ülke. 40 yıldan bu yana PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Hemen yanı başımızda bir terör devleti kurulmaya çalışıldı. Son 5-6 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Diğer yandan 15 Temmuz'da hain bir darbe kalkışmasıyla karşı karşıya kaldık. O darbeci teröristlerle mücadele sürecimiz hem yargı alanında var, hem diğer alanlarda devam ediyor. Dolayısıyla terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörün her türlüsüyle mücadele ederken de iktidarıyla, muhalefetiyle birlik olmak durumundayız. Birlik ve beraberlik içinde milletimizin huzurunu, güvenliğini sağlayabiliriz." diye konuştu. "Yargı Reformu Strateji Belgesi ile ilgili hazırlığımız var" Tunç, Türkiye'nin 22 yıldan bu yana temel hak ve özgürlüklerin alanının daha da genişletilmesi anlamında çok önemli mesafeler aldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir kere mevzuatımızın, temel kanunlarımızın tamamını biz yeniledik; ceza kanunlarımızdan borçlara, ticaret kanununa, özel hukuk mevzuatına varıncaya kadar. 80 yıldır uygulanan kanunlarımızı çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirmenin gayreti içinde olduk. Adalet Komisyonunda birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla da yine geçmiş dönemde çok önemli yasal düzenlemeler yaptık. Tabii toplum genişliyor, ihtiyaçlar çeşitleniyor, bilişim teknolojilerinin de gelişmesiyle yeni yeni suç tipleri, sosyal medyanın görünürlüğün artması nedeniyle suçlardaki artış tüm bunlar tabii ki yeni ihtiyaçları da doğuruyor. Bu yeni ihtiyaçları da süratli bir şekilde gerçekleştirmek, ihtiyaçlara uygun mevzuat düzenlemelerini yapmak gerekiyor. Özellikle son günlerde tartışılan 'cezasızlık' algısına yönelik eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. 1,5 yıldan bu yana Yargı Reformu Strateji Belgesi ile ilgili bir hazırlığımız var. Birkaç hafta sonra Sayın Cumhurbaşkanı'mız kamuoyuyla paylaşacak." "Toplumun huzurunu bozan suç şebekelerine hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz" Tunç, suç ve suçluyla mücadelede suçun önlenmesi, soruşturma, dava ve infaz aşamalarının birbirinden değerli olduğunu belirtti. Bu anlamda caydırıcılığı sağlamak, özellikle suç işlenmesini önlemek, suç işleyenlerin cezalarını çektikten sonra topluma kazandırılmasını sağlayabilmek için çok önemli çalışmalar yaptıklarını, bundan sonra da özellikle gelişen durumlar nedeniyle yapmak durumunda olduklarını anlatan Tunç, şunları söyledi: "Yargı Reformu Strateji Belgemizde, özellikle eleştiri konusu olan denetimli serbestlikle, iyi hal uygulamalarıyla, koşullu salıvermeyle ilgili ve bazı suçlar; özellikle öne çıkan, toplumun huzur ve sükununu bozma davranışlarında cezaların alt sınırlarının artırılmasına yönelik tutuklama tedbirinin şekline gerek mevzuatımızda gerek de uygulamaya yönelik önemli çalışmalarımız var. Bu taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız ve bu anlamda suç şebekeleriyle mücadeleyi, emniyet güçlerimiz ve yargı teşkilatımızla beraber bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Toplumun huzurunu bozan suç şebekelerine, örgütlerine hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Bu konudaki kararlılığımızı bir kez daha belirtmek isterim." "Darbe anayasasıyla yönetilmek, demokratik bir hukuk devletine yakışmaz" Tunç, Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Şura'nın yapıları, Hakimler ve Savcılar Kurulunun, Anayasa Mahkemesinin demokratik hukuk devleti ilkelerine daha uygun hale getirilebilmesi için önemli çalışmalar yaptıklarını anlattı. Özellikle bu kurum ve kuruluşların bundan sonra milli iradenin, demokrasinin önünü kesmemesi için ve vesayetçi ruhtan tamamen arınmak için yapılacaklar olduğunu bildiren Tunç, şunları kaydetti: "Darbecilerin yargılanabilmesinden tutun da sıkıyönetimin ilan edilebilemeyeceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasına yönelik birçok demokratik düzenlemeleri Anayasamızda hayata geçirdik. Cumhuriyet'imizin ikinci yüzyılına başladık. 'Türkiye Yüzyılı' diyoruz. İnşallah gençlerimizin omuzlarında Türkiye Yüzyılı inşa edilecek. Bizler, özellikle ön sıradakiler temeli attı. Şimdi asıl inşa sürecini gençler yapacak. O nedenle gençlere güveniyoruz. Onlar başaracak, akademisyenlerin gösterdiği yolda ilerleyecek ve dünyanın en başarılı bilim insanları, akademisyenleri, hukukçuları, doktorları buralardan çıkacak. O gençler, güçlü Türkiye'yi inşa edecek. Dünyada da hakkaniyeti, adaleti en güçlü şekilde savunacaklar. İşte bizim onlara, özellikle Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme süreci içinde bir borcumuz daha var. O borcumuz da ülkemizi demokratik, sivil, katılımcı bir anayasaya kavuşturmak. Darbe anayasasıyla yönetilmek, demokratik bir hukuk devletine yakışmaz. Birileri şöyle diyor; 'Başka sorunlar varken anayasayı niye konuşuyorsunuz.' Başka sorunları da hallediyoruz. Başka sorunları da çözeceğiz." "Temel hak ve özgürlükleri öne alan bir anayasayla yolumuza devam etmemiz lazım" Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Tunç, şöyle konuştu: "Yeni anayasa şunun için önemli; yeni anayasa, demokratik standartları daha da yukarıya çıkaracak. Temel hak ve özgürlükleri öne alan, katılımcı, her görüşten insanın kendisinin içinde bulunduğu devletle millet arasında bir toplum sözleşmesi, devletin görevlerini belirleyen, temel hak ve özgürlükleri öne alan bir anayasayla inşallah yolumuza devam etmemiz lazım. Türkiye Yüzyılı'na böyle başlamamız lazım. Sadece darbeciler tarafından yazılmış olması bile başlı başına anayasa değişikliği için yeter bir sebeptir, gerekçedir. Bu, bir utançtır aslında. Bunu değiştirmek milletimize olan borcumuzdur. Bu, 28. Dönem Parlamentosunda başarıldığında 28. Dönem'de uzlaşmaya yanaşan partiler, oy veren milletvekilleri, tarihe geçecektir. Ülkemiz, özellikle yüksek standartlı bir demokrasi yolunda emin adımlarla yoluna devam edecektir. Milletimize olan borcumuzu da bu şekilde ödemiş olacağız. Yeni anayasasıyla, dünyada hakkı, adaleti savunan duruşuyla, fiziki kalkınma hamlelerine, istikrarlı kalkınma yürüyüşüne hiç sekte uğratmadan, birlik beraberliğimizi hiçbir zaman bozdurmadan üniversitelerin, akademinin özellikle yol göstericiliğiyle Türkiye, çok daha ilerleyecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın." Törene, Adalet Bakan Yardımcıları Hurşit Yıldırım ve Ramazan Can, Bursa Valisi Erol Ayyıldız, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Mudanya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Karip, Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Gıyasettin Bingöl, Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, ilçe belediye başkanları, siyasi partilerin temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Törenin ardından Bakan Tunç, üniversite yemekhanesinde öğrencilerle öğle yemeğinde bir araya geldi.

Yılmaz Tunç: Narin Güran'ın katilleri en ağır cezayı alacak Haber

Yılmaz Tunç: Narin Güran'ın katilleri en ağır cezayı alacak

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Delillerin hepsi değerlendirilecek ve sonunda bir iddianame ortaya çıkacak. Narin evladımızın katilleri de yargı huzuruna çıkarılıp, Türk Ceza Kanunu'ndaki en ağır cezaya çarptırılacak." dedi. Tunç, TBMM'de, 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın başlaması dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.Siber Güvenlik Teşkilatı'nın kurulmasıyla ilgili soru üzerine Tunç, çalışmaların birkaç aydan bu yana devam ettiğini belirtti. Tunç, "Yakın zamanda sonuçlanır. Siber güvenlik, artık ülkeler için çok önemli hale geldi. Kurumsal bir yapının olması lazım." diye konuştu. Siber Güvenlik teşkilatı üzerine açıklamalar  Tunç, "toplumda cezasızlık algısı" konusunda bir soru üzerine, koşullu salıverme süreleri ve denetimli serbestlik süreleriyle ilgili bazı suçlar bakımından kamuoyunda birtakım değerlendirmeler yapıldığını aktardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kabine toplantısı sonrasında "suç ve suçluyla mücadele" konusuna vurgu yaptığını anımsatan Tunç, "Özellikle Ceza İnfaz Kanunu'muzda bazı suçlar bakımından denetimli serbestlik sürelerinin olup olmayacağı tartışılabilir." dedi. Kovid-19 salgını döneminde denetimli serbestlik uygulamasının genişletildiğini hatırlatan Tunç, şöyle devam etti: "Bundan sonraki süreçte bazı suçlar bakımından denetimli serbestlik olmayabilir, bu tartışılabilir. Yine cezası az olan suçlarda, yatarının olmaması nedeniyle toplumda bir infial uyanıyor ve 'yapanın yanına kar kaldı' algısı oluşuyor. Bunu ortadan kaldırmanın yolu basit suçlarda denetimli serbestliğin uygulanabilmesi için belli bir süre cezaevinde kalma şartı getirilebilir. Bunla ilgili taslak çalışmalarımızı daha önce TBMM'ye sunmuştuk." "Narin'nin katilleri en ağır cezaya çarptırılacak" Diyarbakır'da kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'a ilişkin soruşturmanın devam ettiğini dile getiren Bakan Tunç, şüphelilerin ifadeleri üzerinden bazı tahminlerde bulunulduğunu belirterek, "Soruşturmanın gizliliği esas. Soruşturmanın gizliğine etki etmemek lazım." diye konuştu. Adli tıp kurumlarınca yapılan incelemeler sonucu bazı bulguların elde edildiğini belirten Tunç, "Tüm bu bulgular dosyada mevcut. HTS kayıtları ve baz çakışmaları, daraltılmış baz çakışması yapılıyor şu anda. Sonradan tespit edilen kameralar kayıtları var, bunlar toplandı, TÜBİTAK incelemesine tabi tutuluyor. 28 şüpheli var. Tüm bu delillerin hepsi değerlendirilecek ve sonunda bir iddianame ortaya çıkacak. Narin evladımızın katilleri de yargı huzuruna çıkarılıp, Türk Ceza Kanunu'ndaki en ağır cezaya çarptırılacak. Etkin bir şekilde soruşturma devam ediyor." diye konuştu. Bir soru üzerine, yargı mensuplarının tutuklamayı gerektiren somut bir delil varsa bundan kaçınmayacağını kaydeden Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü: "İstisnai, hatalı kararlar da olabilir ama o hemen itirazla düzeltilebiliyor. Gerek müşteki itiraz ediyor, gerekse tutuklandıysa sanık tarafı itiraz ediyor. Dolayısıyla itiraz imkanı da var. O itiraz süreci değerlendirilmeden basına yansıyor. Eskiden infial oluşturma, tutuklama sebebiydi. 2 yılın altındaki suçlar bakımından tutuklama yasağı getirilmişti. Sonra beden bütünlüğüne yönelik saldırılar yasak kapsamından çıkarıldı ama suç işlendiği anda etkin bir mücadele bekliyor insanlar. Yani 3-4 yıl sürdükten sonra ceza almasından ziyade olayın sıcağıyla o kişiye bir yaptırım uygulanmasını istiyor. Bu konuda hepsini çalışacağız. Yargı reformu belgeleri kapsamında da önerilerimiz olacak. Daha etkin bir yargılama sistemi, gecikmeden sonuca ulaşma konularında epeyce önerimiz var. Bir yıldan bu yana çalışıyoruz, Yargı Reformu Strateji Belgesi'yle ilgili olarak. O belgedeki hedefler doğrultusunda yasa gerektirenleri Meclisimizin huzuruna getireceğiz inşallah." Yasa dışı bahisle ilgili çalışma Tunç, yasa dışı bahisle ilgili bir çalışma olup olmadığının sorulması üzerine, bu konuda bir kanun bulunduğunu belirterek, "O kanunda, daha etkin bir mücadele için neler yapılabileceğine dair taslak çalışması üzerinde duruluyor." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Başkanlığında, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) katılımıyla bu konuda bir toplantı gerçekleştirdiklerini dile getiren Tunç, bir eylem planı üzerinde çalıştıklarını ancak henüz netleşmediğini kaydetti.

 Adalet Bakanı Tunç, Narin Güran cinayetinde TÜBİTAK incelemesi başlatıldığını açıkladı Haber

 Adalet Bakanı Tunç, Narin Güran cinayetinde TÜBİTAK incelemesi başlatıldığını açıkladı

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili birtakım kamera görüntülerinin tespit edildiğini belirterek, "Bu kamera görüntüleri dün TÜBİTAK'a gönderildi. TÜBİTAK tarafından bir inceleme yapılıyor." dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili birtakım kamera görüntülerinin tespit edildiğini belirterek, "Bu kamera görüntüleri dün TÜBİTAK'a gönderildi. TÜBİTAK tarafından bir inceleme yapılıyor. Hem ses hem görüntü anlamında tespit edilen bazı evlerden elde edilen kameralarla ilgili TÜBİTAK'ta da bir çalışma yapılıyor." dedi. Bakan Tunç, Antalya'da Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) Antalya Eğitim ve Sosyal Tesisi'nde düzenlenen 19. Uluslararası Adli Tıp Günleri Toplantısı'na katıldı. Tunç, toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Narin’in hunharca bir cinayete kurban gitmesinin herkesi çok yaraladığını ve üzdüğünü söyledi. Narin'in canlı bedenine ulaşabilmek için çok çaba gösterildiğini, yüzlerce insan ve ekibin Narin’i canlı bulabilmek için çok çalıştığını hatırlatan Tunç, "Ama cansız bedenine ulaşıldı. Tabii bu kapsamda soruşturmalar da etkin şekilde devam etti. Özellikle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığımızın başından bu yana katilleri tespit edebilmek, sorumluları bulabilmek için gösterdiği bir çaba söz konusu. Kolluk kuvvetlerimiz gece gündüz bir çalışması ve gayreti söz konusu." diye konuştu. Soruşturmada 12 şüpheli tutuklu, 268 kişinin ifadesi alındı Ülkece Narin’in katillerinin tespiti ve hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılması noktasında büyük bir beklentinin olduğunu dile getiren Tunç, bu beklentinin yargı tarafından karşılanacağını vurguladı. Tunç, karanlıkta hiçbir şeyin kalmayacağını, şu anda elde edilen deliller, veriler, ifadeler olduğunu, ancak ifadelerde çelişkilerin bulunduğunu anlattı. Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeniden ifadeler alınabiliyor. Bu anlamda soruşturma aşamasında şu anda 12 şüpheli tutuklu, 3 adli kontrol kararı verilen kişi var. 27’si şüpheli, 241’i tanık olmak üzere bu soruşturma kapsamında 268 kişinin ifadesi alındı. Birtakım DNA tespitleri var. Tespit edilen araçlar üzerinde kriminal incelemeler var. Gerek jandarma kriminal laboratuvarları gerekse Diyarbakır ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığımızın elde ettiği veriler var. HTS kayıtları var. Geriye dönük HTS kayıtları inceleniyor. Kim kiminle yoğun görüşmüş ve bunun yanı sıra baz çakışmalar tespit ediliyor. O cinayet mahallinde kimlerin olduğuna yönelik baz istasyonu tespitleri ve baz çakışmalarıyla ilgili şu anda çalışmalar devam ediyor. Birtakım tespit edilen kamera görüntüleri var. Bu kamera görüntüleri dün TÜBİTAK'a gönderildi. TÜBİTAK tarafından bir inceleme yapılıyor. Hem ses hem görüntü anlamında tespit edilen, bazı evlerden elde edilen kameralarla ilgili TÜBİTAK'ta da bir çalışma yapılıyor." Narin'in katillerinin hesap vermesi için çalışmalar sürüyor Soruşturmanın gizli yürütüldüğüne dikkati çeken Tunç, "Soruşturma kapsamında, gizlilik kapsamında, özellikle teknik veriler ve delillerle ilgili kamuoyuna yansımayan bazı hususlar da söz konusu. Tabii ifadeler, avukatlar tarafından kamuoyuyla paylaşıldığında o ifadelerden yola çıkarak birtakım yorumlar, tespitler yapılabiliyor. Tabii burada soruşturma gizli, soruşturmanın selameti açısından özellikle farklı yorumlara neden olacak hususlardan da kaçınmak gerekiyor. Dolayısıyla burada Narin kızımızın, Narin evladımızın katilleri mutlaka bu soruşturma kapsamında tespit edilecek. Ve yargı huzuruna çıkarılacak. Çok uzun sürmez. Açılacak davada yargılama neticesinde onun katil ya da katilleri yargı huzurunda, millet huzurunda hesap verecekler. Bunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı hep söyledik." ifadelerini kullandı. "Çocuk koruma politikalarının önemi" Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Narin'in kaybolduğu günden itibaren bu işin üzerinde hassasiyetle durduğunun altını çizerek, "Bir an önce bulunması ve bulunduktan sonra da yine özellikle soruşturma aşamasını çok yakından takip etti. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı'mızın gerekse Hanımefendi'nin bu hususta gerçekten hassas olduklarını, sürekli gelişmeleri yakından takip ettiklerini de ifade etmek istiyorum. Konunun sonuna kadar takipçisiyiz, Adalet Bakanlığı olarak, teknik olarak her türlü desteği özellikle soruşturma makamlarına veriyoruz." dedi. Soruşturmanın akabinde dava açıldığında kimler bu konudan sorumluysa yargı huzuruna çıkarıldığında, millet vicdanının da rahatlatılacağını dile getiren Tunç, "Tabii ki gideni geri getirmemiz mümkün değil. Çok üzüldük. Bir daha bu tür elim olayların ülkemizde olmaması, meydana gelmemesi için gayret göstermeliyiz. Toplum olarak özellikle çocukların korunması konusunda aileler olarak, devlet olarak hepimize düşen görevler var. Çocuk istismarının önlenmesi konusunda çok çalışmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Yeni Ankara Adalet Sarayı'nın temeli 19 Eylül'de atılacak Haber

Yeni Ankara Adalet Sarayı'nın temeli 19 Eylül'de atılacak

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, projesi ve zemin çalışmaları tamamlanan yeni Ankara Adalet Sarayının temellerinin 19 Eylül Perşembe günü düzenlenecek törenle atılacağını bildirdi. Modern ve çevre dostu tasarım Adalet Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Bakan Tunç, yeni Ankara Adalet Sarayının modern yapısı ve çevre dostu teknolojileriyle Türkiye'de yargı hizmetlerinde yeni bir dönemin kapısını açacağını dile getirdi. Projesi ve zemin çalışmaları tamamlanan Ankara Adalet Sarayı için 19 Eylül Perşembe günü temel atma töreni düzenleneceğini belirten Tunç, 3 yılda tamamlanması planlanan projenin Ankara'daki yargı hizmetlerinin daha etkin şekilde yürütülebilmesi açısından çok önemli bir adım olduğunu vurguladı. Başkentteki yargı hizmetlerinin 6 ayrı binada sürdürüldüğünü anımsatan Tunç, "Yenimahalle'de inşa edilecek adalet sarayımızla yargı hizmetlerimiz daha kaliteli ve etkin bir şekilde vatandaşlarımıza sunulmuş olacak." değerlendirmesinde bulundu. Adalet Bakanı Tunç, yeni Ankara Adalet Sarayının 745 bin 900 metrekare kapalı alanıyla dünyanın en büyük adalet sarayı olacağını, yüksek katlı bloklar yerine yatay mimariyle inşa edileceğini bildirdi. Yeni adliyede doğal havalandırma ve aydınlatmadan üst düzeyde faydalanılacağını ifade eden Tunç, "Çatılarda tasarlanan güneş panelleri ile yenilenebilir enerjiyi kullanacak yeni adalet sarayımız yeşil bina olarak tasarlanmıştır." bilgisini verdi. Ankara Adalet Sarayının modern teknoloji ve çevre dostu uygulamalarla donatılacağını aktaran Tunç, "Bu yeni yapı, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlandı. Yatay mimari anlayışı ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması, hem sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sağlayacak hem de vatandaşlarımıza ferah ve konforlu bir adalet hizmeti sunacaktır." ifadelerini kullandı. Kapsamlı altyapı ve tesisler Yeni Ankara Adalet Sarayında 1382 hakim ve Cumhuriyet savcısı odası, 588 duruşma salonu, 4 bin 180 araçlık otopark ve 610 kişilik konferans salonu yer alacak. Temel atma törenine Adalet Bakanı Tunç ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum katılacak.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.