TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Alman sanatçı'' 20 yıldır yaşadığım Türkiye'de hiç nefret söylemiyle karşılaşmadım''

Alman sanatçı Silvia Bener: "Türkiye'de bana ilham olacak birçok yer var. Çalışmak ve yaşamak için en güzel yer Türkiye diye düşünüyorum"-

Haber Giriş Tarihi: 21.09.2023 11:04
Haber Güncellenme Tarihi: 21.09.2023 11:55
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Alman sanatçı'' 20 yıldır yaşadığım Türkiye'de hiç nefret söylemiyle karşılaşmadım''

Alman güncel sanatçı Silvia Bener, 2003'ten bu yana Türkiye'de yaşadığını ve hiç nefret söylemiyle karşılaşmadığını söyledi.

Bener, Almanya'da sanatçı bir ailede dünyaya geldiğini belirterek, erken yaşlardan itibaren doğayı gözlemleyip ağaçları, dalları, bitkileri anlamaya ve ifade etmeye çalıştığını kaydetti.

Çocukluğunda yaptığı orman gezilerinde ağaçların resimlerini çizmeye çalıştığını ve bundan büyük keyif aldığını ifade eden Bener, sanata olan ilgisini profesyonel şekilde sürdürmek için Berlin Sanat Akademisinin Güzel Sanatlar Bölümünde eğitim aldığını dile getirdi.

Bener, sanatına ilham almak için bir süre ABD'de yaşadıktan sonra Türkiye'ye yerleştiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"New York'tan dönünce kararımı verdim. Dünyanın (Batı) o tarafına değil de Doğu'ya gitmek istedim. Burası beni çekti. 20 senedir Türkiye'deyim. Buraya ilk geldiğimde hem ülkeye hem kültürüne hem de eşime aşık oldum. Türkiye'de bana ilham olacak birçok yer var. Çalışmak ve yaşamak için en güzel yer Türkiye diye düşünüyorum."

"Türkiye'de ayrımcılık yaşamadım"

Türkiye ile Almanya'nın pek çok açıdan farklı olduğunu görünce şaşırdığından bahseden Bener, insanlarla tanışmak ve kültürü daha yakından tanımak için ilk iş olarak Türkçe öğrendiğini söyledi.

Bener, Türk misafirperverliğinin ülkeye bağlanmasında etkili olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin ilk başta beni neden bu kadar çektiğini anlamamıştım daha sonra insanların bana karşı davranış ve konuşmalarını görünce sebebini anladım. Herkes bana çok tatlı ve olumlu davranıyordu." dedi.

Türkiye'de herhangi bir ayrımcılık ya da nefret söylemiyle karşılaşmadığı gibi "pozitif ayrımcılık" gördüğünü vurgulayan Bener, yabancı olduğu anlaşıldığında insanların kendisine daha anlayışlı ve yardımsever davrandığını kaydetti.

Bener, İstanbul'daki su sistemiyle ilgili araştırmaları için gittiği bazı kurumlarda çok kucaklayıcı ve sıcak karşılandığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:

"Mimar Sinan'ın yaptığı su kemerlerini incelemek için İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'ne gittiğimde çok yardım ettiler. Bazı Türk arkadaşlarım kendileri gitse o şekilde yardım alamayacaklarını söyledi. Özellikle su araştırmaları yaparken sarnıçları, kemerleri incelemek için gittiğimde birkaç kişiyle özel yerlere girmemi sağladılar ve araştırmam için bütün imkanlar sundular."

 "Yurt dışında ebru sanatını gören şaşırıyor"

Resim yapmaya strüktürleri (nesnelerin iç yapısal dokusu) çizerek başladığını belirten Bener, "İlk başta doğayı anlamak için ağaç gövdeleri ve yapraklarını inceledim ve çizimlerini yaptım. Türkiye'ye geldiğimde bu strüktürlerin suyun yüzeyinde de olduğunu gördüm ve suyla ilgilenmeye başladım." diye konuştu.

Bener, bir kitapta gördüğü ebru sanatının kendi çizimleriyle benzerliğini fark edince çok şaşırdığına işaret ederek, "Ebru sanatını öğrenmek için senelerce ders aldım ve 'Aqua materia art' olarak adlandırdığım işlerimde ebru tekniklerini ifade aracı olarak kullandım." şeklinde konuştu.

Bener, çalışmalarını su üzerine yoğunlaştırdığını ve ebru sanatının tekniklerini ileriye taşıdığını ifade ederek, "Geleneksel sanatlarla çağdaş sanatlar birbirlerini kabul etmiyor bu çok üzücü. Ben ikisini de kullanıyorum. Birbirimizden çok şey öğrenebiliriz diye düşünüyorum." görüşünü paylaştı.

Yurt dışında açtığı sergilerde ziyaretçilerin ebru sanatına olan hayranlığını gizleyemediğine değinen Bener, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hong Kong'da, İzlanda'da, Almanya'da ve Türkiye'de sergiler açtım. Yurt dışında sergi açmak çok güzel bir duygu çünkü sanatınızla başka kültürlerden insanlara ulaşabiliyorsunuz. Çoğu insan ebru sanatını hiç bilmiyor, tabii ben de klasik ebru çalışmıyorum, onu söylemem gerekiyor. İnsanlar su yüzeyinde oluşan minicik, küçük yapılar, strüktür ya da çatlamaları görünce çok şaşırıyor. Kimse anlamıyor, suya bu maddeleri koyunca bu şekiller nasıl çıkıyor. Mucize gibi bir şey. Çünkü elle bunu yapmak mümkün değil. Bu sanatı bu yöntemi tanımadığı için anlayamıyorlar. Ben yabancılara ebru sanatı dersi de veriyorum."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.